Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

BRÜKSEL/STRAZBURG (AA) - Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Rusya ile savaşan Ukrayna'yı desteklemek için bu ülkeye Mart 2024'e kadar 1 milyon top mermisi sağlama taahhüdünün yerine getirilemeyeceğine yönelik açıklamalara rağmen bu sözünden vazgeçmek istemiyor.

AB Komisyonunun sanayi üretiminden sorumlu üyesi Thierry Breton, Fransa'nın Strazburg kentindeki Avrupa Parlamentosu Genel Kurulunda, AB'nin Ukrayna'ya Mart 2024'e kadar 1 milyon top mermisi verme taahhüdündeki son durumla ilgili oturumda, milletvekillerinin sorularını cevapladı.

 

Breton, bahara kadar Avrupa ülkelerinin 152 milimetre ve 155 milimetrelik top mermilerinde üretim kapasitesinin 1 milyon adete çıkarılması hedefini tutturacaklarını belirterek "Bu mühimmatı Ukrayna'ya sağlamayı ümit ediyoruz. Bu taahhüdü yerine getireceğimi söylüyorum." dedi.

AB ülkelerin bu mühimmatı öncelikle kendi stoklarından, ardından ortak alımlarla tamamlayacağını belirten Breton, "Durumun ne olacağını görmek için baharı bekliyoruz." diye konuştu.

Breton, Avrupa'daki top mermisi üretim kapasitesini yıl sonunda 1,4 milyon adete kadar çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi.

 

Bazı Avrupalı yetkililer, son aylarda AB'nin verdiği sözün tutulamayacağına yönelik endişelerini dile getiriyordu.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, geçen hafta yaptığı açıklamada, Ukrayna'ya söz verilen mühimmatın marta yetişmeyeceğini söylemişti.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ise bugüne kadar AB ülkelerinin kendi stoklarından Ukrayna'ya 300 bin mermi gönderdiklerini açıklamıştı.

 

AB, mart ayında, Ukrayna'nın Rusya ile savaşta en çok ihtiyaç duyduğu mühimmat tiplerinden olan 155 milimetre top mermilerinin temini konusunda taahhüdünü dile getirmiş ve 1 milyon merminin 1 yıl içinde temin edileceğini açıklamıştı.

- AP Yeşiller Grubundan İrlandalı milletvekili Grace O'Sullivan:
- "(AB liderleri) Artık kalıcı bir ateşkes talep edin ve yerleşimlerle yapılan ticareti durdurun. Artık Filistin devletini tanıyın. AB suç ortağı değil, cesur olmalı"
- Sol Gruptan İspanyol milletvekili Manu Pineda:
- "AP ve AB'nin ateşkes istemesi için daha kaç Filistinli çocuğun İsrail bombaları tarafından öldürülmesi gerekiyor"
 

BRÜKSEL (AA) - Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekillerinden bazıları, İsrail'in Gazze'deki eylemlerini "uluslararası hukukun ihlali", "soykırım", "etnik temizlik" olarak niteleyerek, Avrupa Birliği'ni (AB) sessiz kalarak çifte standart uygulamakla suçladı.

AP Genel Kurulunda, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve AB Komisyonunun insani yardımlardan sorumlu üyesi Janez Lenarcic'in katılımıyla "Gazze" konulu oturum düzenlendi.

 

"Gazze'deki insani durum, esirlerin serbest bırakılması ve acil insani ateşkes, Orta Doğu'da barış ve güvenlik beklentileri" başlıklı oturumda konuşan Borrell, "İsrail'in kendini savunma hakkını tanımak ve aynı zamanda Gazze ve Batı Şeria'da sivillerin başına gelenlere öfke duymak mümkün olmalı. Filistinlilerin bir devlete sahip olma hakkını savunmak mümkün olmalı ve bu Yahudi düşmanlığı olarak tanımlanmamalı." diye konuştu.

Borrell, "Gazze'den İsrail'e yönelik ayrım gözetmeyen roket saldırıları da uluslararası insancıl hukukun ihlalidir. Suya, elektriğe ve temel ihtiyaçlara erişimin engellenmesinin de uluslararası insancıl hukuku ihlal ettiğini ilk söyleyenlerden biriydim." dedi.

AB'nin durumdan son derece kaygılı olduğunu belirten Borrell, "Ancak (AB içinde) ortak bir tutum olmadığında Yüksek Temsilci bunu temsil edemez. Ama onu inşa etmek için çalışmaya devam eder. Biz de bu çatışmanın askeri bir çözümü olmayacağı inancıyla bunu yapmaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.

 

- AP milletvekillerinden İsrail ve AB yönetimine sert eleştiriler

Oturumda söz alan AP milletvekillerinden bazıları, İsrail'in Gazze'deki saldırılarını "etnik temizlik", "soykırım" olduğu gerekçesiyle eleştirirken, AB'yi, tutumunun çifte standart arz etmesi nedeniyle suçladı.

Sol Gruptan Fransız milletvekili Manon Aubry, İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalara insani ara verecek uzlaşmaya değinerek, şunları kaydetti:

"Sadece bir ara ile yetinilemez. Kalıcı bir ateşkes olmalı. Çocuklarını kaybeden binlerce ebeveyne ne diyeceğiz? Çocuklarının 'sivil zayiat'a uğradığını mı? İsrail ile ateşkese girmememiz gerektiğini mi? Rusya'ya yönelik 12. yaptırım paketiyle ilgilenmeliyiz ama aynı zamanda İsrail'in Gazze'ye karşı işlediği savaş suçlarına karşı hiçbir şey yapılmadığını nasıl açıklayabiliriz? Bu kabul edilemez. Batı Şeria'da yerleşimlerin hiçbir sınırı yokmuş gibi görünüyor. Her gün Filistinliler saldırıya uğruyor, kötü muamele görüyor, dövülüyor ve topraklarından sürülüyor. Bu bir tür etnik temizliktir."

 

Sol Gruptan İspanyol milletvekili Manu Pineda da "Bu Parlamento ateşkes çağrısında bulunmayı reddetti. Hatta bunu görüşmeyi bile reddetti. Orada şimdi İsrail tarafından 14 binden fazla insan öldürüldü. 5 binden fazla çocuk, 3 binden fazla kadın. 6 bin insan Gazze'deki yıkımın kalıntıları arasına gömüldü. Bu soykırımın sadece ilk üç haftasında, Gazze'de geçen yılın tamamındaki çatışmalarda ölen çocuk sayısından daha fazla çocuk öldü. AP ve AB'nin ateşkes istemesi için daha kaç Filistinli çocuğun İsrail bombaları tarafından öldürülmesi gerekiyor?" değerlendirmesinde bulundu.

 

Bağımsız İtalyan milletvekili Dino Giarruso, "Ayrım gözetmeyen saldırılarda ölen çocuklar, erkek, kadın, siviller, sırf Filistinli oldukları için öldürülüyor. Buna yenidoğanlar da dahil. Hastanelerin elektriğini kestikleri için kuvözlerdeki yenidoğan bebekler ölüyor. İşte Filistin'de olanlar bunlar. Bunların tamamı (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu'nun sorumluluğundadır. Bu mecliste bu insan hakları ihlallerinin, terörünün kınanmasını istedim ama hiçbir şey olmadı." diye konuştu.

 

Yeşiller Grubundan İrlandalı milletvekili Grace O'Sullivan ise AB liderlerine seslenerek, şunları söyledi:

"Ateşkes çağrısı yapmakta başarısız oldunuz. Uluslararası hukuk ihlallerine tepki vermekte başarısız oldunuz. Gazze yıkıntılar içinde kalırken, Batı Şeria'daki yerleşim birimleri genişlemeye devam ediyor. Netanyahu ve onun aşırı sağ hükümeti sessizliğiniz karşısında daha da cesaretlendi. Artık kalıcı bir ateşkes talep edin ve yerleşimlerle yapılan ticareti durdurun. Artık Filistin devletini tanıyın. AB suç ortağı değil, cesur olmalı."

 

BRÜKSEL (AA) - Avrupa Birliği'nde (AB), başta plastikten üretilenler olmak üzere, ambalaj atıklarının azaltılması amacıyla hazırlanan yasal düzenleme, Avrupa Parlamentosu'nda (AP) kabul gördü.

AP milletvekilleri, AB ülkeleriyle yapılacak müzakerelerde parlamentonun yetkisini oluşturan raporu kabul etti. 426 milletvekili lehte, 125 aleyhte oy kullandı. 74 milletvekili çekimser kaldı.

 

AP, çıkarılması hedeflenen yönetmelikle ambalajların azaltılmasını, belirli türlerin kısıtlanmasını ve "yok olmayan kimyasalların" kullanımının yasaklanmasını amaçlıyor.

Yönetmelikte genel ambalajların 2030'a kadar yüzde 5, 2035'e kadar yüzde 10 ve 2040'a kadar yüzde 15 azaltılması hedefleniyor. Plastik ambalajların azaltılması için ise 2030'a kadar yüzde 10, 2035'e kadar yüzde 15 ve 2040'a kadar yüzde 20 hedefi getiriliyor.

 

Ayrıca 15 mikronun altındaki çok hafif plastik poşetlerin satışının yasaklaması isteniyor. Otellerde kullanılan tek kullanımlık sabun, şampuan gibi ürünlerin ambalajlarıyla, havalimanlarında bavulların sarılmasında kullanılan plastik filmlerin kullanımının da ciddi şekilde kısıtlanması öneriliyor.

Gıda ile temas eden ambalajlarda "PFAS" olarak bilinen "doğada yok olmayan kalıcı kimyasalların" ve Bisfenol A maddesinin kullanımının yasaklanması talep ediliyor.

 

Oteller, restoranlar ve kafeler gibi gıda sektöründeki içecek ve paketli yiyeceklerin dağıtıcılarının, tüketicilere kendi kaplarını getirme seçeneğini sunması amaçlanıyor.

Yönetmelik teklifinin hayata geçirilebilmesi için AP ile AB ülkelerinin oluşturduğu AB Konseyi'nin uzlaşıya varması gerekiyor.

 

 

BERLİN (AA) - Almanya ve İtalya arasında çeşitli alanlarda işbirliğinin artırılması için eylem planının imzalandığı bildirildi.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Almanya-İtalya Hükumetlerarası İstişare Toplantısı kapsamında ortak basın toplantısı düzenledi.

Scholz, toplantı kapsamında Alman-İtalyan Eylem Planı'nın imzalandığı bilgisini paylaşarak "Bu eylem planı hem yeni işbirliği projelerinin geliştirilmesine yol açacak hem de işbirliğimizi daha da derinleştirecek yeni formatlar oluşturacak." dedi.

 

Anlaşmada teknoloji, sosyal birliktelik, iklimin korunması, küresel ortaklıklar, Avrupa ve kültürel ilişkiler gibi önemli konular olduğunu aktaran Scholz, Alman ve İtalyan halkları arasında yakın dostluğun bulunduğunu ifade etti.

Scholz, toplantıda teknoloji, güvenlik ve savunma alanları konularına da ağırlık verildiğini belirterek "Enerji işbirliğimizi genişletme ve uzun vadeli arz güvenliğini ve dönüşümü güçlendirme konusunda hemfikiriz. Gaz ve hidrojen için güney koridorunun genişletilmesi özellikle önemli. Alpler üzerinden geçecek yeni bir boru hattıyla her iki ülkenin arz güvenliğini artırmak istiyoruz. Aynı zamanda Alman-İtalyan gaz ve dayanışma anlaşmasını da hızla sonuçlandırmak istiyoruz." şeklinde konuştu.

 

- Ukrayna'ya destek konusu

Toplantıda Ukrayna’ya Rus saldırılarına karşı kendisini savunması için nasıl destek verileceğinin de ele alındığını aktaran Scholz, Ukrayna’ya gerektiği sürece destek vereceklerini kaydetti.

Başbakan Scholz, İtalyan mevkidaşıyla video konferans yoluyla düzenlenen G20 Liderler Zirvesi’ne katıldığını belirterek burada G20 kapsamında alınan kararın uygulanması gerektiğini ifade ettiğini, buna Ukrayna’da Birleşmiş Milletler Sözleşmesi kapsamında adil ve kalıcı barışın sağlanması için çaba sarf etmenin dahil olduğunu bildirdi.

Video konferans yoluyla düzenlenen G20 Zirvesi’ne Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de katıldığını anımsatan Scholz, "Başkan Putin'e Ukrayna'ya yönelik saldırılarına son vermesi ve bu savaşın sona ermesi için birliklerini Ukrayna topraklarından çekmesi çağrısında bulundum." diye konuştu.

 

- İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalara insani ara verecek uzlaşma

Scholz, İsrail ile Hamas’ın esir takasına ilişkin anlaşmanın iyi bir haber olduğunu belirterek katkısı olan hükûmetlere teşekkür etti.

"Şimdi sıra anlaşmanın uygulanmasına geldi. Bunu diplomatik olarak destekleyeceğiz." diyen Scholz, İsrail'in uluslararası insancıl hukuk çerçevesinde kendisini savunma hakkına ve yükümlülüğüne sahip olduğunu, bu bağlamda İsrail ile Hamas arasında çatışmalara insani ara verilmesinin ve sivillerin korunmasının büyük önem taşıdığını bildirdi.

Scholz, Meloni ile Gazze’dekilere insani yardım sağlanmasının iyileştirilmesi gerektiği konusunda hemfikir olduklarını ve İsraillilerin ve Filistinlilerin barış içinde yaşamalarına imkan sağlayacak iki devletli çözümü savunduklarını kaydetti.

İtalyan Başbakanı Meloni de imzalanan eylem planıyla iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin başladığını söyledi.

 

Meloni, Almanya ve İtalyan hükûmetlerinin 7 yıl sonra bu formatta bir araya geldiğini işaret ederek "Bu ilişkimizde bir dönüm noktasıdır." dedi.

Eylem planıyla iki ülke arasındaki ilişkileri sağlamlaştırdıklarını ve yeni bir seviyeye çıkardıklarını aktaran Meloni, "Bunun tüm Avrupa'ya gönderilecek mükemmel bir mesaj olduğunu düşünüyorum ve bu iki büyük Avrupa ülkesi, ortaklıklarını güçlendirmek istediklerini ve daha yoğun bir diyalog kurmak istediklerini gösteriyor." değerlendirmesinde bulundu.

Eylem planındaki hedefler konusunda iddialı olduklarını vurgulayan Meloni, iki ülke ekonomilerinin rekabet edebilecek durumda olacağını, istihdam oluşturmak ve birlikteliği desteklemek için yatırımların yapılacağını, enerji arzının garanti altına alınacağını, savunma ve kültürel alanda işbirliklerinin yapılacağını bildirdi.

 

Video konferans yoluyla yapılan G20 Zirvesi’ne savaşın başlamasından sonra ilk kez Putin’in de katıldığını anımsatan Meloni, barışı sağlamak için Rusya’nın Ukrayna’dan askerlerini çekmesi gerektiğini ve böylelikle Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün sağlanabileceğini dile getirdi.

Meloni, düzensiz göçü de toplantıda ele aldıklarını aktararak bu konuda Afrika ülkeleriyle birlikte çalışılması gerektiğini söyledi.

 

 

 

 

 

BERLİN (AA) - Avrupa Parlamentosunun (AP) Alman üyesi Maximilian Krah, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Türkiye'nin menfaatlerini savunduğu için övdü ve Alman siyasetçilerden, Erdoğan'ı örnek alarak ülkelerinin çıkarlarını savunmalarını istedi.

 

Avrupa Parlamentosunda Kimlik ve Demokrasi Grubundan Krah, sosyal medya hesabından paylaştığı açıklamasında, "Cumhurbaşkanı Erdoğan senin düşmanın değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye'nin cumhurbaşkanıdır. Türkiye halkı onu defalarca cumhurbaşkanı seçmiştir. Türkiye'nin cumhurbaşkanı olarak bilançosu oldukça iyi çünkü Türkiye'nin çıkarlarını savunuyor. İşte tam da bu nedenle Alman siyasetçiler ondan hoşlanmıyor. (Alman siyasetçilerin) Alman çıkarlarını savunmaları gerekirdi, o zaman Erdoğan'la bir sorunları olmazdı." ifadelerini kullandı.

 

Almanya'da, Alman çıkarlarını savunan ve Türkiye'nin çıkarlarını savunan Türk liderlerle diplomasi yürüten siyasetçilere ihtiyaç bulunduğunu vurgulayan Krah, "Alman çıkarlarının ne olduğunu bile bilmeyen zayıf Alman siyasetçilere ihtiyacımız yok." ifadelerine yer verdi.

Almanya'daki Türk siyasetçileri reddeden anlayışı eleştiren Krah, şunları kaydetti:

"Çünkü onlar işlerini yapıyorlar, yani Türk çıkarlarını savunuyorlar. Almanya ve Türkiye dosttur, ortaktır, birlikte çalışırlar. Bu, her iki ülkeye de her zaman yardımcı olmuştur. Almanya'da Alman çıkarlarını temsil eden siyasetçiler ve Türkiye'de Türk çıkarlarını temsil eden bir Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bunu geliştirmek istiyoruz."

“Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır” 

                                                                                                   Malcolm X 

 

1992 yılının 22 Kasım’ı 23 Kasım’a bağlayan gecesi, Schleswig-Holstein Eyaleti’ne bağlı Mölln kentinde yaşanan ırkçı saldırı, insanlık tarihine utanç günü olarak yazıldı. Bundan tam 31 yıl önce Bahide Arslan (51) ile torunları Yeliz Arslan (10) ve Ayşe Yılmaz (14), ırkçıların kundakladığı evde hayatlarını kaybetti. Arslan ve Yılmaz ailelerinin nezdinde; ırkçı saldırılar sonucu hayatlarını kaybeden tüm insanlarımızı saygıyla anıyor, bir daha bu gibi acıların yaşanmamasını yürekten temenni ediyorum.  

 Irkçılık, günümüzde dünyada olduğu gibi Almanya’da da hala azalmak yerine giderek artmakta. Tüm dünyada bilim, teknoloji ve kültürel ilerlemelere rağmen ırkçılık maalesef evrensel boyutta bir sorun olmaya devam etmekte. Özellikle Avrupa genelinde son yıllarda sağcı partilerin güçlenmesi, ırkçıları daha da cesaretlendirmekte. 

Irkçılık ve yabancı düşmanlığı, geçmişinde Almanya’ya en büyük zararı veren, çok acı tecrübeler yaşamamıza neden olan, suç teşkil eden tehlikeli fikirlerdir. Eylemlerin fikirlerden doğduğunu dikkate alırsak bunun ne kadar tehlikeli olduğunu da anlamış oluruz. Belli bir ırkın üstünlüğü inancı üzerine inşa edilen ırkçılık, birçok sosyal sorunun da kaynağını oluşturmakta.  

Almanya’da, tarihten ders çıkararak ırkçılığa karşı duyarlı davranan geniş bir kesimin olması ise ırkçılık hastalığıyla mücadeleyi güçlendirip cesaretlendirmekte. Toplum olarak bu tehlikeli sorunla mücadelede ayrımcılığın her türlüsüyle, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve hoşgörüsüzlüğe karşı sıfır tolerans politikasıyla ortak mücadele sergilemek hem acil bir ihtiyaç hem de hepimizin görevidir. Nüfusunun yaklaşık üçte birini göçmen kökenlilerin oluşturduğu Almanya’da ırkçılığın ve ayrımcılığın olmadığı, demokrasi ve barışın güçlü olduğu bir toplum, ‘biz’ ve ‘onlar’ kavramı olmadan birlik ve beraberlik içinde yaşama arzusuyla… 

 

Barış Öneş 

Hamburg Eyalet Parlamentosu Milletvekili 

 

23 Kasım 1992 Mölln Katliamı 

1992 yılında Mölln’de 22 Kasım’ı 23 Kasım’a bağlayan gece büyük bir acı yaşandı. İki Neonazi genç, gece kentteki Ratzeburgerstr.’de bulunan Türklerin binasını ateşe verdikten sonra, Arslan ailesinin evini de ateşe verdiler. Polisi arayan ırkçılar, “Heil Hitler, Pis Türkleri Yaktık” mesajı bıraktılar. İtfaiye ilk önce yakılan Ratzeburgerstr.’deki evi söndürmeye gittiği için, Arslan ailesinin evine saatler sonra gelebildi ve onlar gelinceye kadar aileden 3 kişi yanarak öldü, diğer aile fertleri camdan atladıkları için ağır yaralandı. Saldırıda Bahide Arslan (51), Yeliz Arslan (10) ve Ayşe Yılmaz (14) hayatlarını kaybetti. Arslan ve Yılmaz aileleri yüreklerindeki yangını ve saldırının izini ömür boyu taşırken cinayetleri işleyen iki Neonazi gençten biri yaşı küçük olduğu için 7,5 yıl, diğeri ise 15 yıllık hapis cezalarının ardından yeni kimliklerle korunmaya alındı.  

 

 

Zum ersten Mal gastiert der Spiegel-Bestseller Autor Ulrich Woelk am Donnerstag, 30. November 2023, in der Stadtbücherei. Er liest mitten im Spätherbst aus seinem neuen Roman „Mittsommertage“, in dem er dicht, anschaulich und spannend von einer einzigen Woche im sommerlich heißen Berlin erzählt, die ein ganzes Leben auf den Kopf zu stellen vermag.

Ruth Lember, Professorin in Berlin, steht vor der Krönung ihres bislang so erfolgreichen Berufslebens, sie soll zum Mitglied des deutschen Ethikrats berufen werden. Kurz davor erweist sich jedoch ein Zwischenfall auf ihrer morgendlichen Joggingrunde als Auftakt einer Reihe irritierender Ereignisse, die ihr Leben zunehmend in Frage stellen und sie völlig aus dem Takt bringen.

 

Die Lesung beginnt um 19:30 Uhr im Lesecafé der Stadtbücherei, der Eintritt beträgt 12 €, ermäßigt 8 €. Der Kartenvorverkauf (ggf. Abendkasse) findet in der Stadtbücherei im Falkenhaus statt, bezahlt werden können die Karten auch online per ePayment.

Weitere Informationen unter www.stadtbuecherei-wuerzburg.de. Telefonisch steht das Team der Stadtbücherei unter Tel. 0931 - 37 2444 für Fragen zur Verfügung.

 

Aktionstag gegen Antisemitismus - Ermittler durchsuchen bayernweit 17 Wohnungen - Justizminister Georg Eisenreich und Innenminister Joachim Herrmann: Deutliches Signal gegen Antisemitismus.

 

Polizei und Justiz in Bayern greifen gegen Judenhass durch: Beim Aktionstag gegen Antisemitismus durchsuchten Ermittlerteams heute bayernweit 17 Wohnungen. Sie ermitteln gegen 17 Beschuldigte im Alter zwischen 18 und 62 Jahren, darunter neun aus Stadt und Landkreis München. 15 Männer und zwei Frauen stehen im Verdacht, in strafbarer Weise Hass und Hetze gegen Jüdinnen und Juden verbreitet, verfassungswidrige Symbole verwendet oder Straftaten gebilligt zu haben. Bayerns Justizminister Georg Eisenreich: "Polizei und Justiz führen den Kampf gegen antisemitische Straftaten entschlossen und konsequent." Innenminister Joachim Herrmann: "Unsere Ermittler verstärken den Kampf gegen Antisemitismus und gehen hochengagiert jedem Hinweis auf strafbare Hetze nach." Eisenreich und Herrmann betonen: "Beim heutigen Aktionstag haben Polizei und Justiz in Bayern erneut ein deutliches Signal gegen Antisemitismus gesetzt."

 

Eisenreich weiter: "Nach dem Terror-Angriff der Hamas auf Israel hat der Antisemitismus in Deutschland neuen gefährlichen Nährboden erhalten. Den Tätern muss klar sein: Der Freistaat verfolgt antisemitische Straftaten mit der vollen Härte des Rechtsstaats. Wer gegen Jüdinnen und Juden hetzt, zum Hass aufstachelt oder Straftaten billigt, greift zugleich unsere Grundwerte an. Volksverhetzung kann in schweren Fällen auch Freiheitsstrafen zur Folge haben."

 

Herrmann: "Durch die akribische Auswertung der Beweismittel erhoffen wir uns auch neue Ermittlungsansätze zu weiteren Taten und Tätern. Antisemitische Hetze ist kein Kavaliersdelikt und kann die Vorstufe für weitere Eskalationen sein. Wir verfolgen deshalb alle Taten konsequent, auch um potentielle Hetzer abzuschrecken." Herrmanns Appell an alle von Hass und Hetze Betroffenen: "Wenden Sie sich bitte umgehend an die Polizei oder Staatsanwaltschaft. Nur dann können die Urheber und Hintermänner zur Rechenschaft gezogen werden."

 

Bayern setzt sich zudem mit einer Bundesratsinitiative dafür ein, die sogenannte Sympathiewerbung für terroristische Vereinigungen wie den Jubel von Hamas-Unterstützern erneut unter Strafe zu stellen. Minister Eisenreich: "Wir erleben momentan bewusste Grenzüberschreitungen, die nicht nur gegen Jüdinnen und Juden, sondern gegen unsere Demokratie insgesamt gerichtet sind. Deshalb fordert Bayern klar im Gesetz zu verankern: Propaganda für Terroristen wird in Deutschland nicht geduldet. Wenn der Rechtsstaat jetzt nicht klare Grenzen setzt, wird das der Anfang von noch viel größeren Problemen in unserem Land sein. Bayern steht unverbrüchlich an der Seite Israels und der jüdischen Bürgerinnen und Bürger in unserem Land."

 

LONDRA (AA) - Filistin Dayanışma Kampanyası (PSC) üyeleri, İngiltere Parlamentosu'nda oturma eylemi gerçekleştirerek Gazze'de ablukanın kaldırılması ve ateşkes çağrısı yaptı.

PSC'nin X hesabından yapılan açıklamada, İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalara insani ara verecek uzlaşmanın memnuniyetle karşılandığı ancak bir çözüm olmadığı belirtildi.

 

Parlamentoda PSC üyelerinin oturma eylemi düzenlediği kaydedilen açıklamada, "Taleplerimizden vazgeçmeyeceğiz. Kalıcı ateşkesin yapılmasını, Gazze kuşatmasının ve İsrail apartheidinin sona ermesini istiyoruz." ifadesine yer verildi.

İngiltere'de 7 Ekim'den bu yana Filistin'le dayanışma gösteren sivil toplum kuruluşlarının çağrısıyla yürüyüşler ve oturma eylemleri yapılıyor. Filistin'e destek veren eylemciler özellikle ülkedeki önemli tren garları ve İsrail'e satış yapan savunma sanayi şirketleri çevresinde oturma eylemleri düzenliyor.

 

Başkent Londra'daki tren garlarında da oturma eylemi gerçekleştiren gruplara geçen hafta Waterloo istasyonunda polis tarafından müdahale edilmiş ve eyleme izin verilmemişti.

 

RAMALLAH (AA) - Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye, İsrail ordusunun abluka altındaki Gazze Şeridi'nin yüzde 40'ını işgal ettiğini belirtti.

Başbakanlık ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre Iştiyye, Gazze Şeridi'ndeki saldırıları görüşmek için Ramallah'ta düzenlenen olağanüstü oturumun açılışında konuştu.

Gazze ve Batı Şeria'da 7 Ekim'den sonra kötüleşen duruma işaret eden Iştıyye, Gazze'de kitlesel katliamların, zorla yerinden edilmelerin yanı sıra su ve elektrik kesintilerinin, gıda ve ilaç dağıtımındaki engellerin şartları daha da zorlaştırdığını söyledi.

 

İsrail'in işlediği suçların "savaş suçu ve Filistin halkına karşı soykırım" olduğunu dile getiren Iştıyye, "Bugün İsrail Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 40'ını işgal ediyor. İsrail her zaman işgalci bir devlet oldu." ifadelerini kullandı.

Iştiyye, soğukkanlı bir şekilde silah ve açlıkla öldürülen siviller ve masum çocukların yanı sıra ölüme terk edilen yaralıların tüm sorumluluğunun İsrail'e ait olduğunu vurguladı.

Filistin Başbakanı, İsrail'in Batı Şeria'da da Filistin halkına yönelik öldürme, dini mekanları işgal etme, yeni yerleşim birimleri ve kontrol noktaları kurma ve mevcut fonların kesilmesi gibi baskıcı uygulamalarına devam ettiğini kaydetti.

İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalara insani ara verecek uzlaşıdan duyduğu memnuniyeti ifade eden Iştiyye, Filistin Bakanlar Kurulu'nun Gazze ve Batı Şeria'daki saldırıların tamamen durdurulması isteğini tekrarladı.

Iştiyye, gıda, ilaç ve yardım malzemelerinin hiçbir ön koşul olmadan sağlanması gerektiğinin altını çizdi.

 

- İsrail'in Gazze'yi işgalinde son durum

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı, İsrail'in "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlerine yönelik sürekli ihlallerine karşılık verme" gerekçesiyle kapsamlı saldırı düzenlerken, İsrail ordusu da Gazze Şeridi'ne yoğun hava bombardımanı başlattı.

İsrail’de 7 Ekim’deki saldırılarda 310'dan fazlası asker olmak üzere 1200 İsraillinin öldüğü, 5 bin 132 kişinin yaralandığı duyuruldu.

İsrail ordusuna göre, 7 Ekim’den bu yana Gazze'deki çatışmalarda 69, Lübnan sınırında da 6 İsrail askeri öldürüldü.

İsrail’e göre, Kassam Tugayları'nın elinde 239 İsrailli esir bulunuyor.

 

Gazze’deki hükümete göre, 7 Ekim'den bu yana İsrail saldırılarında Gazze Şeridi’nde 5 bin 840’ı çocuk ve 3 bin 920’si kadın olmak üzere 14 bin 128 kişi öldürüldü.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs’te de 7 Ekim’den bu yana İsrail güçleri ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 225 Filistinli hayatını kaybetti.

İsrail ordusu, Gazze'de on binlerce yaralı ile sivilin sığındığı onlarca hastaneyi zorla tahliye ettirmek için yerleşkelerini ya da ana binalarını vurdu. İşgal sırasında bazı hastaneleri bastı. Saldırılarda yüzlerce kişi öldü ve yaralandı.

İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim'den bu yana sınırda yaşanan çatışmalarda 79 Hizbullah mensubu öldü.

 

İsrail ile Hamas, çatışmalara insani ara verecek uzlaşmanın 23 Kasım'da uygulamaya girmesini kabul etti. Buna göre çatışmalara 4 günlük insani ara verilecek. Hamas'ın elindeki 50 İsrailli esire karşılık, İsrail hapishanelerindeki 150 Filistinli esir serbest bırakılacak.