Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
BRÜKSEL (AA) - Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Rusya'dan üye ülkelere arabalarıyla gelenlerin araçlarına veya yaptırım listesine dahil kişisel eşyalarına el konulacağını bildirdi.
AB Komisyonu Sözcüsü Daniel Sheridan Ferrie, Brüksel'de düzenlenen günlük basın toplantısında, AB'nin Rusya'ya yönelik yaptırımları ve bu konudaki güncel uygulamalara ilişkin açıklamalarda bulundu.
AB'nin şimdiye kadar Rusya'ya yönelik 11 yaptırım paketini kabul ettiğini anımsayan Ferrie, Rusya'yı savaşı finanse etmek için ihtiyaç duyduğu gelirden mahrum bırakmayı amaçladıklarını anlattı.
Ferrie, yaptırımlar kapsamında Rusya'dan belirli ürünlere ithalat yasağı uygulandığını hatırlattı.
Rus turistlerin AB ülkelerine girişte arabalarına el konulması durumunun yeni olmadığına dikkati çeken Ferrie, bu yasağın uzun zamandır yürürlükte olduğunu vurguladı.
Ferrie, AB Komisyonu'nun bir görevinin de yaptırımların AB genelinde aynı şekilde uygulanmasını sağlamak olduğuna dikkati çekerek, bu nedenle üye ülkelere yaptırımların nasıl uygulanması gerektiği konusunda düzenli rehberler hazırladıklarını anlattı.
Mevcut yaptırımların değişmediğine işaret eden Ferrie, "Rusya'dan birçok ürüne ithalat yasağımız var. Bu ürünler yaptırım listemizde yer alıyor. Arabalar ithalat yasağına tabidir ve AB'ye giremezler." dedi.
Ferrie, AB ülkelerindeki gümrük yetkililerinin özellikle otomobil ve değerli eşyalar konusundaki kurallara tam olarak uyması gerektiğine dikkati çekti.
AB yaptırımları uyarınca Ruslar, birlik ülkelerine turistik ziyaretlerinde yanlarında otomobil, kozmetik malzeme, bilgisayar, akılı telefon, değerli taş, kürk gibi çeşitli ürünleri getiremiyor. Bu ürünlere AB gümrüklerinde el konuluyor.
AB, şimdiye kadar, Rusya'ya yönelik 11 yaptırım paketini hayata geçirdi.
Bu çerçevede, Rusya'ya yönelik ticaret, finans, petrol ve kömür de dahil enerji, sanayi, teknoloji, ulaşım, çift kullanımlı ve lüks ürünler ile altını da içeren geniş yelpazeye yayılmış kısıtlamalar uygulandı. Binin üzerinde kişi ve 200'den fazla kurumun mal varlığı donduruldu.
BRÜKSEL (AA) - Rusya-Ukrayna savaşı öncesi AB'nin en büyük doğal gaz tedarikçisi konumunda bulunan Rusya'dan Avrupa'ya doğal gaz sevkiyatının savaşla birlikte büyük ölçüde düşmesi sonucu Birlik ülkelerinde yaşayan yaklaşık 42 milyon kişi, geçen kış evlerinde soğukta kaldı.
Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), AB üyesi ülkelerde 2022 yılında evlerin ısınması ile ilgili yapılan araştırmanın sonucunu yayımladı.
Buna göre, geçen kış döneminde 448 milyonu bulan AB nüfusunun yüzde 9,3'ü evlerini yeterince ısıtamadı. Böylece 41,6 milyon AB vatandaşı, geçen yıl kış aylarında soğukta kaldı. AB ülkelerinde evini yeterince ısıtamayanların oranı 2021'de yüzde 6,9 seviyesindeydi.
Evini ısıtamayanların sayısındaki hızlı artış dikkati çekti. Geçen kış evini ısıtamayanların oranı bir önceki yıla kıyasla yüzde 2,4 yükseldi.
AB ülkeleri arasında evini ısıtamayanların oranının en yüksek olduğu ülke yüzde 22,5 ile Bulgaristan oldu. Bulgaristan'ı, yüzde 19,2 ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), yüzde 18,7 ile Yunanistan, yüzde 17,5 ile Portekiz ve Litvanya, yüzde 17,1 ile İspanya ve yüzde 15,2 ile Romanya izledi.
Evini yeterince ısıtamayanların oranı Fransa'da yüzde 10,9, İtalya'da yüzde 8,8, Almanya'da yüzde 6,6 ve Hollanda'da yüzde 5,3 olurken, söz konusu oranın en düşük olduğu ülkeler ise yüzde 1,4 ile Finlandiya, yüzde 2,1 ile Lüksemburg, yüzde 2,6 ile Slovenya ve yüzde 2,7 ile Avusturya oldu.
Rusya-Ukrayna Savaşı öncesi AB'nin en büyük doğal gaz tedarikçisi Rusya konumundaydı. Savaşla birlikte Rusya'dan Avrupa'ya doğal gaz sevkiyatı büyük ölçüde düştü.
Avrupa'da gaz ve elektrik fiyatları hızla yükseldi ve AB genelinde enerji krizi başladı.
VARŞOVA (AA) - Polonya Savunma Bakanı Mariusz Blaszczak, yaklaşık değeri 10 milyar dolar olarak tahmin edilen 486 adet HIMARS çoklu roketatar sisteminin ABD'den satın alınarak ülke ordusuna teslimatı için çerçeve sözleşmesini onayladı.
Blaszczak ve Polonya Savunma Bakanlığının X hesaplarından yapılan paylaşımlarda sözleşmenin detaylarına yer verildi.
Bakan Blaszczak, "HIMARS'lar düşmanı caydıracak türden bir vurucu güç oluşturacak. Muhalefet, sayıyı fazla buluyor. Bu, bizi güvende tutacak bir ihtiyaç." ifadelerini kullandı.
Bakanlıktan yapılan paylaşımda da ABD'den daha önce sipariş edilenlerle birlikte Polonya ordusunun toplamda 500 HIMARS'a sahip olacağı kaydedildi.
Bakanlığın açıklamasında, "Bakan Blaszczak, 486 adet HIMARS çoklu roketatar sisteminin ülke ordusuna teslimatı için çerçeve anlaşmasını onayladı. ABD tarafı ayrıca teknik destek de sağlayacak. Onaylanan takvime göre teslimatın 2025'ten itibaren başlaması bekleniyor." ifadeleri kullanıldı.
Bu arada, Polonya medyasında yer alan haberlere göre, HIMARS'ların yaklaşık değeri 10 milyar dolar olarak hesaplanıyor.
Für 26 Nachwuchslehrkräfte hat das Berufsleben heute (11.09.) begonnen. Landrat Martin Neumeyer hat die Lehramtsanwärterinnen – einen Tag vor dem eigentlichen Schulstart – vereidigt.
„Sie haben sich für einen wichtigen Beruf entschieden. Kindern und Jugendlichen Wissen zu vermitteln ist mit Sicherheit anspruchsvoll, aber auch erfüllend. Ich wünsche Ihnen für Ihre Aufgabe alles Gute!“
Landrat Martin Neumeyer
Schulamtsdirektorin Nicola Holzapfel gab den jungen Frauen wichtige Informationen für die anstehende Zeit. Insbesondere auf die Vorbildfunktion, die die künftigen Fach-, Förder-, Grund- und Mittelschullehrerinnen besitzen, ging sie ein.
„Die kommenden beiden Jahre bieten Ihnen die Möglichkeit zu wachsen, zu lernen und sich in einem professionellen Umfeld weiterzuentwickeln. Seien Sie neugierig, stellen Sie Fragen und nutzen Sie die Chancen, die sich Ihnen bieten.“
Nicola Holzapfel, Schulamtsdirektorin
Zum Start in ihren neuen Lebensabschnitt erhielten die Lehramtsanwärterinnen anstelle einer Schultüte jeweils ein kleines Geschenk: Eine „Wir sind Landkreis Kelheim“-Tasse samt Bleistift.
Vom 15. bis 29. September 2023 steht die „Faire Woche“ des Weltladen- Dachverbandes unter dem Zeichen der Klimagerechtigkeit. Auch der Weltladen in Rimpar macht mit, diesmal mit prominenter Unterstützung: am Samstag, 16. September steht von 10 bis 12 Uhr Landrat Thomas Eberth hinter dem Verkaufstresen und bietet fair produzierte und gehandelte Waren von Kaffee, Schokolade und Tee bis Kerzen, Schmuck und Kunsthandwerk an.
Eberth engagiert sich immer wieder in den mittlerweile acht Weltläden im Landkreis. Der Landkreis Würzburg ist seit 2016 als Fairtrade-Landkreis zertifiziert und unterstützt den Gedanken des fairen Handels auf vielfältige Weise. Der Landrat gratulierte bereits am 16. Oktober 2021 persönlich zur Eröffnung des Rimparer Weltladens in der Niederhoferstraße 9 und steht als Verkäufer am Samstag, 16. September von 10 bis 12 Uhr hinter der Theke unseres Weltladens. Wer sich also vom Landrat persönlich beraten und bedienen lassen möchte, ist an diesem Tag besonders herzlich willkommen, um aus dem vielfältigen Sortiment des Weltladens auszuwählen.
Hintergrund des Themas „Klimagerechtigkeit“ in der Fairen Woche: Die Auswirkungen der Klimakatastrophe haben längst zu einer globalen Krise geführt, von der die Menschen im Globalen Süden am stärksten betroffen sind. Im Rahmen der Fairen Woche soll beleuchtet werden, wie sich die Klimakrise auf die Lebens- und Arbeitsbedingungen der Produzentinnen und Produzenten auswirkt und welchen Beitrag der Faire Handel zur Umsetzung von Klimagerechtigkeit leistet. Die Aktionstage sollen Impulse geben, das eigene (Konsum-)Verhalten kritisch zu beleuchten, alternative Handlungsmöglichkeiten zu entdecken und auszuprobieren.
Der Rimparer Weltladen hat geöffnet: Montag, Dienstag und Freitag von 15 bis 18 Uhr, Donnerstag und Freitag von 9 bis 12 Uhr und Samstag von 9.30 – 12.30 Uhr.
Aktuelle Informationen auf www.weltladen-rimpar.de, Facebook und Instagram.
BERLİN (AA) - Almanya Federal Meclisinde Uygur Türkleriyle dayanışma amacıyla dostluk grubu kuruldu.
Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyeleri Peter Heidt, Derya Türk-Nachbaur, Norbert Altenkamp, Ullrich Lechte, Michael Brandt ve Boris Mijatovic, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşayanlara destek olmak amacıyla bir dostluk grubu kurdu.
Grubun başkanı Hür Demokrat Partili (FDP) Heidt, geçen yıl Tayvan ve Japonya'ya parlamenterler olarak yaptıkları ziyarette, sürgündeki Uygurlarla görüşme imkanı bulduklarına işaret ederek böyle bir grup kurma fikrinin doğduğunu ifade etti.
"Sincan bölgesinde zorla çalıştırılma, işkence ve cinsel tacizlerin günlük yaşamın bir parçası olduğunu" belirten Heidt, "Çin oradaki kampların eğitim amaçlı olduğunu belirtiyor ama oradan kurtulanlar yaşadıkları işkence ve tacizlerden bahsediyorlar. Almanya'da hür olarak seçilmiş vekiller olarak bir sorumluluğumuz var. Oradaki insanların hürriyetlerine kavuşabilmeleri için çabalarımızı sürdüreceğiz." dedi.
Oradaki uygulamaların "soykırım" olup olmadığı konusuyla da ilgilenmeleri gerektiğini anlatan Heidt, "Bu mesele biraz karmaşık. Bu konuda uzun süreli bir çalışma yapıp konuyu meclis genel kuruluna da getirmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.
Sosyal Demokrat Partili Derya Türk-Nachbaur de kurulan dostluk grubuyla artık Uygurların Alman parlamentosunda da bir sesi olacağını belirtti.
Türk-Nachbaur, dostluk grubunun kurulmasının kendisi için de çok anlamlı olduğunu belirterek tüm dünyanın gözü önünde Çin'in Müslüman azınlığa karşı işlediği insan hakları ihlallerine sessiz kalamayacaklarını kaydetti.
İnsan hakları konusunun partiler üstü olduğunu anlatan Türk-Nachbaur bu nedenle farklı partilerin dostluk grubuna destek olduğunun altını çizdi.
Türk-Nachbaur, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde ekilen pamuğun Çin tarafından dünyaya pazarlandığına işaret ederek "Bugün herkesin giydiği kıyafette belki de orada yetişen pamuktan mevcut. Ancak yapılan insan hakları ihlali nedeniyle bu pamuğa kan bulaşmış durumda." dedi.
BERLİN (AA) - Almanya'da sanayi üretimi, tüketim malları üretimindeki gerileme nedeniyle temmuzda yüzde 0,8 ile beklentilerin üzerinde azalış kaydederek, düşüşünü art arda üçüncü aya taşıdı.
Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis), sanayi üretimine ilişkin temmuz ayı geçici verilerini açıkladı.
Buna göre, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi, temmuzda bir önceki aya kıyasla yüzde 0,8 düştü. Piyasalarda sanayi üretimine ilişkin beklenti yüzde 0,5 düşmesi yönündeydi. Böylece ülkede sanayi üretimi aylık art arda düşüşünü üçüncü aya taşıdı.
Aylık yüzde 1,5 düşüş olarak açıklanan haziran ayı sanayi üretimi verisi de yüzde 1,4 düşüş olarak revize edildi.
Veriler, temmuzda hazirana göre enerji ve inşaat hariç sanayi üretiminin yüzde 1,8 azaldığını ortaya koydu.
Söz konusu dönemde ara malı üretimi yüzde 0,7, sermaye malı üretimi yüzde 2,9 ve tüketim malları üretimi yüzde 1 düştü.
Buna karşın, enerji üretiminde yüzde 2,2 ve inşaatta ise yüzde 2,6 artış kaydedildi.
Destatis açıklamasında, enerji yoğun sanayi kollarında da temmuzda üretimin haziran ayına göre yüzde 6 ve Temmuz 2022’ye göre ise yüzde 11,4 azaldığı belirtildi.
- "Toparlanma henüz ufukta görünmüyor."
Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Temmuz ayında önemli bir sektör olan motorlu taşıtlar ve yedek parçaları alanında üretim yüzde 9,4 ile önemli oranda düşerken, yine ekonomi için önemli olan makine mühendisliği sektöründe de üretim yüzde 1,6 geriledi.” denildi.
Bu nedenle sanayi üretiminde zayıflığın yılın üçüncü çeyreğinin başında devam ettiği belirtilen açıklamada, “Şirketlerin iş ve ihracat beklentilerinin ciddi biçimde bulanık olması ve siparişlerdeki zayıf ilerleme göz önüne alındığında, sanayi üretiminde gözle görülür bir toparlanma henüz ufukta görünmüyor.” değerlendirmesinde bulunuldu.
- "Sanayi üretimi şu anda pandemi öncesi seviyenin yüzde 7'den fazla altında"
ING Almanya Başekonomisti Carsten Brzeski, Almanya’da sanayi üretiminin temmuzda art arda üçüncü kez düştüğünü belirterek, “Bu da Alman ekonomisi için resesyon riskinin arttığına dair daha fazla kanıt sağlıyor. Kovid-19'un başlangıcından bu yana üç yıl geçmesine rağmen sanayi üretimi şu anda pandemi öncesi seviyenin yüzde 7'den fazla altında.” ifadelerini kullandı.
Öte yandan, Alman ekonomisi, geçen yılın son çeyreğinde yüzde 0,4 ve yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,1 küçülürken, yılın ikinci çeyreğinde büyüme gösterememişti.
Son yıllarda yaşanan Kovid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi çok sayıdaki kriz, Alman ekonomisinin zayıf yönlerini su yüzüne çıkarırken, Çin başta olmak üzere birçok ülkenin Almanya'dan ithal ettiği malları giderek daha fazla üretebilmesi ve yüksek enflasyonla artan faizler Alman ekonomisinin büyümesini daha da zorlaştırıyor.
Yavaşlayan küresel büyüme, ihracattaki düşüş, yüksek enerji fiyatları sanayi üretimdeki düşüş, tüketicilerin yükselen enflasyonla baş etme çabası da Alman ekonomisini olumsuz etkiliyor.
Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü (IfW) Alman ekonomisinin bu yıl yüzde 0,5 oranında daralmasını bekliyor.
BERLİN (AA) - Almanya'nın önde gelen ekonomik düşünce kuruluşlarından Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo), Alman ekonomisinde bu yıl yüzde 0,4’lük düşüş, yüzde 6 enflasyon ve yaklaşık 2,6 milyon işsiz beklediğini bildirdi.
Merkezi Münih'te bulunan Ifo, Almanya ekonomisine ilişkin haziran ayında paylaştığı 2023-2024'ü kapsayan büyüme tahminlerinde güncelleme yaptı.
Ifo, bu yıl için gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) büyüme tahminini yüzde eksi 0,4 olarak korunurken, 2024 büyüme beklentisini yüzde 1,5’den 1,4’e düşürdü.
Ifo, ülkede geçen yıl yüzde 6,9 ve ağustosta yüzde 6,1 olan enflasyonun bu yıl ortalama yüzde 6 olmasını, 2024'te de yüzde 2,6’ya kadar düşmesini bekliyor.
Alışılmışın dışında yüksek enflasyon nedeniyle özel tüketimin bu yıl yüzde 0,5 azalacağı öngörüsüne yer verilen Ifo raporunda, özel tüketimin 2024'te ise yüzde 1,8 artacağı öngörüldü.
Raporda, ülkede işsiz sayısının bu yıl geçen yıla göre 100 binden fazla artarak 2 milyon 418 binden 2 milyon 591 bine yükseleceği ve gelecek yıl tekrar 2 milyon 582 bine düşeceği tahmin edildi.
İşsizlik oranının 2023'te yüzde 5,6 ve 2024'te ise yine yüzde 5,6 olacağı öngörüsüne yer verilen raporda, istihdam edilen kişi sayısının da bu yıl 45,59 milyondan 45,92 milyona ve 2024'te de 46,04 milyona yükseleceği tahmin edildi.
Ifo, Alman kamu sektörünün geçen yıl 96,9 milyar avro olan bütçe açığının, bu yıl 91,5 milyar avroya ve gelecek yıl 79,6 milyar avroya gerilemesini bekliyor.
Raporda, geçen yıl 145 milyar avro olan ülkenin cari işlemler fazlasının bu yıl 263,8 milyar avroya yükseleceği öngörülürken, söz konusu fazlanın 2024'te 301,5 milyar avroya ulaşması beklendiği kaydedildi.
Ifo’nun sonbahar tahminlerinde, hem bu yıl hem de gelecek yıl için enflasyon ve işsizlik konusunda haziran ayına göre biraz daha kötümser olması dikkati çekti.
Ifo İş Döngüsü Araştırma ve Ekonomik Tahmin Müdürü Timo Wollmershaeuser, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Şimdiye kadarki beklentilerin aksine, ekonomide toparlanma muhtemelen yılın ikinci yarısında gerçekleşmeyecek. Ekonomide yavaşlama devam ediyor ve bu eğilim neredeyse tüm sektörlerde görülüyor.” dedi.
Wollmershaeuser, harcanabilir hane halkı gelirindeki artışın güçlü kalacağını belirterek, “Enflasyon oranının yavaş yavaş düşmesi de satın alma gücünde de artışa yol açacak.” dedi.
Öte yandan, Alman ekonomisi, geçen yılın son çeyreğinde yüzde 0,4 ve yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,1 küçülürken, yılın ikinci çeyreğinde büyüme gösterememişti.
Son yıllarda yaşanan Kovid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi çok sayıdaki kriz, Alman ekonomisinin zayıf yönlerini su yüzüne çıkarırken, Çin başta olmak üzere birçok ülkenin Almanya'dan ithal ettiği malları giderek daha fazla üretebilmesi ve yüksek enflasyonla artan faizler Alman ekonomisinin büyümesini daha da zorlaştırıyor.
Yavaşlayan küresel büyüme, ihracattaki düşüş, yüksek enerji fiyatları sanayi üretimdeki düşüş, tüketicilerin yükselen enflasyonla baş etme çabası da Alman ekonomisini olumsuz etkiliyor.
Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü (IfW) Alman ekonomisinin bu yıl yüzde 0,5 oranında daralmasını bekliyor.
BERLİN (AA) - Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, otomotiv pazarında oyunun kurallarının yeniden yazıldığını belirterek, Alman otomobil üreticilerini belli pazarlara "bağımlılığın azaltılması" konusunda uyardı.
Almanya’nın Münih kentindeki Münih Uluslararası Otomobil Fuarı’nda (IAA Mobility 2023) yaptığı konuşmada tüm sektörlerde olduğu gibi teknoloji ve küresel ekonomide son gelişmelerin Alman otomotiv sektörünün gelecekte küresel bir rol oynayıp oynayamayacağı ve nasıl oynayacağı sorusunu ortaya çıkardığını söyledi.
Otomotiv pazarında oyunun kurallarının yeniden yazıldığını belirten Baerbock, "Bu aynı zamanda eski hatalardan ders çıkarmak, bireysel pazarlara olan bağımlılığı azaltmak ve iklim nötr hareketlilikte lider olmak için de bir fırsat. Katma değerin büyük bir kısmını otomotiv sektörünün oluşturduğu ülkemiz için bu sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda bir güvenlik sorunudur.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu arada, Almanya'da 1 milyondan fazla istihdam, otomobil sektörüyle ilgili işlerden sağlanıyor.
Çin, son 7 yıldır Almanya'nın en büyük ticaret ortağı olurken, Alman kamuoyu son dönemde Rusya'ya olan enerji bağımlılığının "enerji kriziyle" sonuçlanması nedeniyle Çin'e olan ekonomik bağımlılığı tartışıyor.
Almanya'nın Çin'e bağımlılığı, dış ticaret, tedarik zincirleri veya "büyük pazar" konusunda dikkati çekiyor. Elektrikli otomobiller için önemi giderek artan lityum bataryalar ve nadir toprak elementler gibi ham maddelerde Almanya'nın Çin'e "güçlü bir ithalat bağımlılığı" olduğu görülüyor.
Çin, başta Alman otomobil üreticileri olmak üzere Alman şirketleri için hem satış hem de büyüme açısından büyük önem taşıyor. Alman şirketleri, küresel pazar için Çin'deki en son teknolojileri geliştiriyor ve test ediyor.
Alman Sanayi Federasyonu’nun (BDI) analizine göre, Almanya’ya ithal edilen tüm nadir elementlerin yaklaşık yüzde 94'ün Çin’den geliyor. Diğer kritik ham maddeler için de benzer şekilde Almanya Çin’e büyük bağımlılık yaşıyor.
Bazı Alman şirketlerinin kazançlarının büyük bir bölümünün Çin’den gelmesi de dikkati çekiyor. Alman otomobil üreticileri VW, Mercedes ve BMW'nin gelirlerinin yüzde 30’dan fazlası Çin’den geliyor.
BERLİN (AA) - Japonya ekonomisi, bu yılın ikinci çeyreğinde beklenenden zayıf sermaye harcamaları nedeniyle tahminlerden daha az büyüme gösterdi.
Japonya Kabine Ofisi verilerine göre, ülke ekonomisi, nisan-haziran döneminde yurt dışından talebin artışıyla bir önceki çeyreğe kıyasla yıllık yüzde 4,8 büyüdü.
Temmuzda öncü verilerle Japon ekonomisinin yüzde 6'lık büyüdüğü öngörülmüştü. Nihai veri, ekonomistlerin yüzde 5,6'lık büyüme tahmininin oldukça altında gerçekleşti.
ABD ve Çin'den sonra dünyanın üçüncü büyük ekonomisinin büyümesine, kısmen yenin dolara karşı zayıflığı nedeniyle güçlü otomobil ihracatı ve turizmde Kovid-19 pandemi sonrası yaşanan toparlanma katkı sundu.
İç talebin zayıf kalarak yüzde 2,2 oranında düşmesi nedeniyle özel tüketim ikinci çeyrekte yavaşladı.
Revize edilen rakamlar, sermaye harcamalarının ikinci çeyrekte yüzde 1 düştüğünü gösterdi.