Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

BERLİN (AA) - Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sebastian Fischer, İsrail'in Katar merkezli Al Jazeera kanalının yayın yapmasını engelleyecek yeni medya yasasını "endişe ile not ettiklerini" söyledi.

Fischer, başkent Berlin'deki basın toplantısına, İsrail'in ulusal güvenliğine zarar verdiği gerekçesiyle hükümete "yabancı basın kuruluşlarını kapatma yetkisi tanıyan" ve kamuoyunda "Al Jazeera yasası" olarak isimlendirilen yeni medya yasasını değerlenirdi.

 

Basın özgürlüğünün yüksek bir değer olduğunu belirten Fischer, "Özgür ve çoğulcu bir basın ortamı, işleyen liberal demokrasinin temel taşıdır ve bu demokrasinin parçasıdır. İsrail kendisini liberal demokrasi olarak görüyor ve öyledir. Bu yüzden bu yeni yasayı endişe ile not ettik." dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Al Jazeera'yi "terör kanalı" olarak nitelendirmesine de karşı çıkan Fischer, "Biz daha önce düzenli olarak Al Jazeera'ye demeç verdik ve Al Jazeera bizim açımızdan bir terör kanlı olsaydı bunu yapmazdık." değerlendirmesinde bulundu.

 

- Bölgedeki ülkelere gerilimi tırmandırmama çağrısı

İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına düzenlenen hava saldırısına ilişkin soruya yanıt veren Sözcü Fischer, Almanya'nın Suriye'de Büyükelçililiği olmadığına işaret ederek, kendilerinin herhangi bir bulguya sahip olmadıklarını ve bu konuda kesin bir değerlendirme yapamayacaklarını söyledi.

Söz konusu binanın statüsünü de bilmediklerini, İran'ın konsolosluk binası olduğuna ilişkin haberleri gördüklerini belirten Fischer, "Başka kaynaklardan da buna itiraz eden açıklamaları da biliyoruz. Söylediğim gibi, yerinde olmadığımız için şimdi bunu kesin olarak kontrol edemeyiz. Ancak şunu söylemeye müsaade edin; Büyükelçiliklere veya konsolosluklara yönelik şiddet önlemleri veya askeri saldılar gerilimi tehlikeli şekilde tırmandırma potansiyeli taşıyor. Bir büyükelçilik veya konsolosluğa yönelik teyit edilmiş herhangi bir silahlı saldırı endişe sebebidir." diye konuştu.

Fischer, bölgedeki aktörlere gerilimi tırmandırmama çağrısında bulunarak, "Bu, bölgedeki tüm aktörler için geçerlidir. Buna İsrail de dahildir." ifadesini kullandı.

 

- İsrail'e WCK çalışanlarına yönelik saldırıyı hızlı aydınlatma çağrısı

Sözcü Fischer, İsrail'in saldırı düzenlediği Gazze'de yardım kuruluşu Dünya Merkezi Mutfağı (World Central Kitchen -WCK) çalışanlarının öldürülmesine ilişkin de "İsrail hükümetinin şimdi bu vahim saldırıyı çok hızlı ve kapsamlı şekilde aydınlatması gerektiği açıktır. Böyle şeylerin yaşanmaması gerekiyor." dedi.

Gazze'deki insani yardım çalışanlarının ihtiyaç sahibi insanlara yardım etmek için her gün hayatlarını riske attıklarını, şimdiye kadar 200'ün üstünde değişik kuruluşa mensup insani yardım çalışanının hayatını kaybettiğine işaret eden Fischer, Alman yetkililerinin İsrailli temsilcilerle yaptıkları görüşmelerde bu konun önemli rol aldığını anlattı.​​​​​​​

 
-Almanya Çevre Bakanlığı, Botsvana'nın tepkisine yol açan "avlanan hayvanların Almanya'ya sokulmasına kısıtlama" konusunda ulusal düzeyde bir plan olmadığını bildirdi.
 

BERLİN (AA) – Almanya Çevre Bakanlığı Sözcüsü Iris Throm, hükümetin avlanan hayvanların ülkeye getirilmesine ilişkin "ulusal düzeyde" herhangi bir kısıtlama planlamadığını, bu konudaki görüşmelerin Avrupa Birliği (AB) düzeyinde yapıldığını söyledi.

Throm, Berlin’de düzenlenen basın toplantısında, "Alman hükümetinin kaçak avlanmayı önlemek için avlanan hayvanların ülkeye sokulmasına yönelik kısıtlamalar planladığı gerekçesiyle Almanya’ya 20 bin fil gönderebileceklerini" söyleyen Botsvana Devlet Başkanı Mokgweetsi Masisi’nin açıklamalarını değerlendirdi.

AB içinde Türlerin Koruması Yönetmeliğinin başka hayvan türlerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi hedefiyle görüşmeler yapıldığını belirten Throm, bunların dünya genelinde büyük risk altında oldukları kabul edilen ve buna göre sınıflandırılan havyan türleri olduğunu ifade etti.

 

Throm, buradaki konunun sıkı bir şekilde korunan ve nesli tükenmekte olan hayvan türlerinin avlandıktan sonra kafa, post veya diş gibi parçalarının ithal edilmesine izin verilmesiyle ilgili bir durum olduğuna işaret ederek, “Bu konuda Avrupa düzeyinde görüşmeler yapılıyor. Ulusal bir tedbir alınması planlanmıyor.” dedi.

Tartışmanın Afrika filleri açısından önemsiz olduğunu belirten Throm, buradaki konunun listedeki hayvan türlerinin artırılması olduğunu, fillerin bu listede zaten yer aldığını aktardı.

Toplantıda yer alan Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sesbatian Fischer de hükümete Botsvana’dan fillerin hediye edileceğine dair resmi bir belge verilip verilmediğine ilişkin bir soru üzerine, şimdiye kadar Botsvana’nın resmi bir “hediye belgesini” Alman hükümetine vermediğini belirtti.

Fischer, “Başkan’ın (Mokgweetsi Masisi) kendisi de Almanya’daki havanın kötü olduğuna ve filler için belki de iyi olmayacağına işaret etti.” ifadesini kullandı.

 

Dünyanın en yoğun fil nüfusuna sahip ülkesi Botsvana'nın Devlet Başkanı Masisi, fil nüfusunun korunmasına yönelik faaliyetlere devam etmeleri durumunda Almanya'ya 20 bin fil gönderebileceklerini belirterek, "Berlin'de oturup Botsvana'daki meselelerimiz hakkında fikir sahibi olmak çok kolay." demişti.

Yaklaşık 130 bin filin yaşadığı Botsvana'da, koruma çabaları sonucunda fil nüfusunun çok arttığına dikkati çeken Masisi, fil sürülerinin mülklere ve mahsullere hasar verip, insanların ölümüne yol açtığını belirtmişti.

Dünya fil nüfusunun yaklaşık üçte birine ev sahipliği yapan Botsvana'da fil avcılığı 2014'te yasaklanmıştı. Bu yasak, fil nüfusundaki patlama ve yerel halkın talebi doğrultusunda 2019'da kaldırılmıştı.

 

Masisi, Almanya gibi ülkelerin avlanan hayvanların ithalatına kısıtlama getirmesinin Botsvanalıları yoksullaştıracağını söylemişti.

 
-Almanya Çevre Bakanlığı, Botsvana'nın tepkisine yol açan "avlanan hayvanların Almanya'ya sokulmasına kısıtlama" konusunda ulusal düzeyde bir plan olmadığını bildirdi.
 

BERLİN (AA) – Almanya Çevre Bakanlığı Sözcüsü Iris Throm, hükümetin avlanan hayvanların ülkeye getirilmesine ilişkin "ulusal düzeyde" herhangi bir kısıtlama planlamadığını, bu konudaki görüşmelerin Avrupa Birliği (AB) düzeyinde yapıldığını söyledi.

Throm, Berlin’de düzenlenen basın toplantısında, "Alman hükümetinin kaçak avlanmayı önlemek için avlanan hayvanların ülkeye sokulmasına yönelik kısıtlamalar planladığı gerekçesiyle Almanya’ya 20 bin fil gönderebileceklerini" söyleyen Botsvana Devlet Başkanı Mokgweetsi Masisi’nin açıklamalarını değerlendirdi.

AB içinde Türlerin Koruması Yönetmeliğinin başka hayvan türlerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi hedefiyle görüşmeler yapıldığını belirten Throm, bunların dünya genelinde büyük risk altında oldukları kabul edilen ve buna göre sınıflandırılan havyan türleri olduğunu ifade etti.

 

Throm, buradaki konunun sıkı bir şekilde korunan ve nesli tükenmekte olan hayvan türlerinin avlandıktan sonra kafa, post veya diş gibi parçalarının ithal edilmesine izin verilmesiyle ilgili bir durum olduğuna işaret ederek, “Bu konuda Avrupa düzeyinde görüşmeler yapılıyor. Ulusal bir tedbir alınması planlanmıyor.” dedi.

Tartışmanın Afrika filleri açısından önemsiz olduğunu belirten Throm, buradaki konunun listedeki hayvan türlerinin artırılması olduğunu, fillerin bu listede zaten yer aldığını aktardı.

Toplantıda yer alan Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sesbatian Fischer de hükümete Botsvana’dan fillerin hediye edileceğine dair resmi bir belge verilip verilmediğine ilişkin bir soru üzerine, şimdiye kadar Botsvana’nın resmi bir “hediye belgesini” Alman hükümetine vermediğini belirtti.

Fischer, “Başkan’ın (Mokgweetsi Masisi) kendisi de Almanya’daki havanın kötü olduğuna ve filler için belki de iyi olmayacağına işaret etti.” ifadesini kullandı.

 

Dünyanın en yoğun fil nüfusuna sahip ülkesi Botsvana'nın Devlet Başkanı Masisi, fil nüfusunun korunmasına yönelik faaliyetlere devam etmeleri durumunda Almanya'ya 20 bin fil gönderebileceklerini belirterek, "Berlin'de oturup Botsvana'daki meselelerimiz hakkında fikir sahibi olmak çok kolay." demişti.

Yaklaşık 130 bin filin yaşadığı Botsvana'da, koruma çabaları sonucunda fil nüfusunun çok arttığına dikkati çeken Masisi, fil sürülerinin mülklere ve mahsullere hasar verip, insanların ölümüne yol açtığını belirtmişti.

Dünya fil nüfusunun yaklaşık üçte birine ev sahipliği yapan Botsvana'da fil avcılığı 2014'te yasaklanmıştı. Bu yasak, fil nüfusundaki patlama ve yerel halkın talebi doğrultusunda 2019'da kaldırılmıştı.

 

Masisi, Almanya gibi ülkelerin avlanan hayvanların ithalatına kısıtlama getirmesinin Botsvanalıları yoksullaştıracağını söylemişti.

Eindämmung der illegalen Migration: Bayerns Innenminister Joachim Herrmann und Tschechiens Innenminister Vit Rakusan vereinbaren Ausbau der Zusammenarbeit zur Bekämpfung von Schleuserbanden und grenzüberschreitender Kriminalität - Gemeinsame Katastrophenschutzübungen geplant.

 

Bayerns Innenminister Joachim Herrmann hat heute in Prag mit dem tschechischen Innenminister Vit Rakusan den Ausbau der Kooperation zur Kriminalitätsbekämpfung vereinbart. "Die Bayerische Polizei und die tschechische Polizei werden insbesondere zur Bekämpfung von Schleuserbanden und grenzüberschreitender Kriminalität noch enger zusammenarbeiten", erklärte Herrmann nach dem Ministertreffen. "Außerdem waren wir uns einig, dass der Schutz der EU-Außengrenzen endlich deutlich verbessert werden muss."

"Denn die illegale Migration ist weiterhin ein großes Problem", erläuterte Herrmann. Der Rückgang der unerlaubten Einreisen und bei den Schleuserfällen auf bayerischer Seite ab Ende Oktober letzten Jahres sei noch keine dauerhafte Trendwende. "Wir brauchen derzeit weiterhin intensive Grenzkontrollen, weil zu befürchten ist, dass die Migrationsströme ab Frühjahr wieder anwachsen", forderte der bayerische Innenminister. Vor allem den menschenverachtenden Schleusern müsse konsequent das Handwerk gelegt werden. "Hier setzen wir auf einen engen Austausch mit der tschechischen Polizei, insbesondere hinsichtlich der Vorgehensweisen von Schleusernetzwerken", so Herrmann. Als ebenfalls erforderlich bezeichnete Herrmann, dass die Bundesregierung auch Zurückweisungen an der Grenze trotz Asylgesuch in Betracht zieht, insbesondere wenn die Identität des Betreffenden nicht geklärt ist: "Angesichts der angespannten Sicherheitslage in Europa ist es wichtiger denn je zu wissen, wer in unser Land kommt!"

Erste Auswertungen der Bayerischen Grenzpolizei für Januar bis einschließlich März 2024 belegen laut Herrmann, dass die Aufgriffszahlen im Grenzraum immer noch sehr hoch sind. Unter anderem haben die Fahnder der Bayerischen Grenzpolizei in diesem Zeitraum annähernd 50 Schleuser festgenommen, darunter neun an der Landgrenze zu Tschechien.

Laut bayerischem Innenminister wird sich die bessere Vernetzung bei der Bekämpfung grenzüberschreitender Kriminalität insbesondere auch auf die schwere und organisierte Kriminalität (OK) konzentrieren: "Denn OK- Strukturen nutzen gezielt die Möglichkeit des offenen Handels und der Freizügigkeit, um kriminelle Gewinne zu erzielen und ihren Einflussbereich auszudehnen." Besorgniserregend sei insbesondere der intensive Handel mit Kokain. "Unsere Ermittler stellen hier in den letzten Jahren eine höhere Verfügbarkeit fest, ein europaweites Problem", sagte Herrmann.

Ein weiteres Schwerpunktthema des heutigen Ministertreffens war die gegenseitige Hilfeleistung bei Katastrophen und Unglücken. "Die grenzüberschreitende Zusammenarbeit zwischen Bayern und Tschechien im Bereich der Feuerwehren, im Rettungsdienst und im Katastrophenschutz ist bereits ausgezeichnet", betonte Herrmann. Der Innenminister kündigte auch angesichts der immer größer werdenden Gefahr von länderübergreifenden Naturkatastrophen an, dass Bayern gemeinsam mit Tschechien gemeinsame Katastrophenschutzübungen plant, aufbauend auf Großübungen der vergangenen Jahre.

Fotos des Ministertreffens können heute ab etwa 20:00 Uhr unter https://medien.innenministerium.bayern.de abgerufen werden.

 

 

Das Land erhöht die Fördersumme für die Förderrichtlinie Games BW auf insgesamt 1,2 Millionen Euro. Games sind wichtige Innovationstreiber für andere Wirtschaftszweige und prägende Kulturformen unserer Zeit.

Das Fördervolumen für die Games-Förderung im Land kann durch den Einstieg des Ministeriums für Wirtschaft, Arbeit und Tourismus im Jahr 2024 erneut erhöht werden. Zusammen mit der Förderung des Ministeriums für Wissenschaft, Forschung und Kunst stehen im Jahr 2024 damit insgesamt 1,2 Millionen Euro für die Förderrichtlinie Games BW zur Verfügung. In Baden-Württemberg verantwortet die MFG Medien- und Filmgesellschaft Baden-Württemberg die Games-Förderung unter dem Namen „GAMES BW“.

 

Games-Industrie als Innovationsmotor

Dr. Nicole Hoffmeister-Kraut, Ministerin für Wirtschaft, Arbeit und Tourismus, unterstreicht die zukunftsweisende Bedeutung der Games-Branche für alle anderen Branchen in Baden-Württemberg sowie ihre wichtige Rolle beim digitalen Wandel und der Weiterentwicklung von bestehenden Geschäftsmodellen: „Games-Technologien finden weit über den Unterhaltungssektor hinaus in allen wirtschaftlichen Sektoren Anwendung, von der Automobilindustrie über den Maschinenbau bis hin zur Medizintechnik und natürlich im gesamten Bereich der Aus- und Weiterbildung“. Die Games-Industrie sei daher ein besonderer Innovationsmotor und „Digital Frontrunner“, der innovative Lösungen und Zukunftstechnologien entwickelt, die in allen Branchen erfolgreich eingesetzt werden und eine wichtige Voraussetzung für die Entwicklung neuer oder verbesserter Geschäftsmodelle darstellt, so die Ministerin.

Kunststaatssekretär Arne Braun betont das Entwicklungspotential der Branche: „Die Games-Förderung ist eine Investition in die Zukunftsfähigkeit unseres Wirtschafts- und Digitalstandortes und zusammen mit Künstlicher Intelligenz und Animation ein Aushängeschild von Baden-Württemberg. Zugleich sind Games ein wichtiges Kulturgut und eine spannende Form, um kulturelle Teilhabe zu ermöglichen. Es ist daher richtig, dass sich unsere Kultureinrichtungen mit dem Medium beschäftigen und die Hochschulen und Akademien im Land spezifische Studiengänge anbieten.“ Dass das Wirtschaftsministerium nun in die Games-Förderung einsteigt, sei auch für die branchenübergreifende Wahrnehmung von Games-Technologien wichtig.

 

Digitale Spiele für Schulungen sowie Aus- und Weiterbildung

Das Ministerium für Wirtschaft, Arbeit und Tourismus unterstützt die Landesförderung für Games BW in diesem Jahr erstmals mit 600.000 Euro. Mit seinem Einstieg will das Wirtschaftsministerium neben reinen Unterhaltungsspielen auch digitale Spiele fördern, die nicht allein dem Unterhaltungssektor zuzuordnen sind, sondern beispielsweise zur Schulung, Aus- und Weiterbildung dienen und als besonders innovativ gelten können.

Das Ministerium für Wissenschaft, Forschung und Kunst BW unterstützt die Förderung von Games-Entwicklungen bereits seit 2011 und hat die Fördermittel in den vergangenen Jahren kontinuierlich aufgestockt. Darüber hinaus fördert das Wissenschaftsministerium weitere Programme der MFG zur Qualifizierung und Vernetzung der Branche.

 

Die Landesförderung Games BW

Laut der vom Wirtschaftsministerium beauftragten Standortstudie 2023 zur Kultur- und Kreativwirtschaft in Baden-Württemberg (PDF), basierend auf Daten des deutschen Games-Verbandes game e.V., zählte die gesamte Software-/Games-Industrie im Jahr 2021 insgesamt 5.514 Unternehmen mit einem Umsatz von 13,517 Milliarden Euro. Die vom Verband erhobene Übersicht wies für Dezember 2022 insgesamt 153 Unternehmen und Institutionen im Games-Markt in Baden-Württemberg aus. Davon finden sich die meisten (96 Unternehmen) im Kernmarkt der Entwickler und Publisher, gefolgt von Unternehmen der Dienstleistungs-Branche (47 Unternehmen). Darüber hinaus existieren 38 Unternehmen in weiteren Segmenten des Games-Marktes, wie eSports, Handel, Medien und Presse. Die Unternehmen sind auf das ganze Land verteilt und finden sich sowohl in den größeren als auch kleineren Städten. Schwerpunkte bilden die Regionen Stuttgart (31), Karlsruhe (29) und Ludwigsburg (14).

Mit rund 15 baden-württembergischen Ausbildungsstätten im Bereich Games bietet das Land optimale Voraussetzungen für eine positive Gründungsdynamik und vielfältige Games-Szene in Baden-Württemberg. Die Filmakademie in Ludwigsburg, die Hochschule der Medien in Stuttgart, die SRH Heidelberg, die Hochschule Offenburg oder die Hochschule Furtwangen bieten Games-spezifische Studiengänge an.

Die MFG Baden-Württemberg bietet für Games-Studierende und Gamesunternehmen weitere branchenspezifische Fördermaßnahmen an. Neben der Games BW Förderung unterstützt die Landesagentur die Games-Industrie durch hochschulübergreifende Kooperation und Nachwuchsförderung, durch das Gründungsprogramm Developer Boost und GamesHubs im Land, durch regelmäßige Netzwerkveranstaltungen wie die Open Stage Games BW oder das Gamestate Festival Baden-Württemberg, durch die Branchenplattform Games BW Playerssowie den THE LÄND Messestand auf der Gamescom in Köln.

 

Der Bund stellt auch im Jahr 2024 rund 15,65 Millionen Euro für die geburtshilfliche Versorgung in den Krankenhäusern in Baden-Württemberg bereit. Von der Förderung profitieren 71 Standorte im Land.

 

Die geburtshilfliche Versorgung in den Krankenhäusern in Baden-Württemberg wird wie bereits im Vorjahr mit rund 15,65 Millionen Euro gefördert. Diese zusätzlichen Bundesmittel sollen die Geburtshilfe unabhängig von der leistungsorientierten Fallkostenpauschale finanziell absichern und die Fachabteilungen für Geburtshilfe in den Krankenhäusern unterstützen. Dies teilte Gesundheitsminister Manne Lucha am Dienstag, 2. April 2024, in Stuttgart mit.

„Eine funktionierende Geburtshilfe ist elementarer Bestandteil einer umfassenden medizinischen Versorgung. Leider müssen wir feststellen, dass die Geburtshilfe strukturell mit finanziellen Problemen konfrontiert ist. Umso wichtiger ist es, dass auch diesem Jahr eine zusätzliche finanzielle Unterstützung bereitgestellt werden kann“, sagte Minister Lucha.

 

Flächendeckende Versorgung wird gestärkt

Die Förderung richtet sich an die Standorte, die eine Fachabteilung für Geburtshilfe oder eine Fachabteilung für Gynäkologie und Geburtshilfe vorhalten. In Baden-Württemberg profitieren 71 Krankenhausstandorte von der Förderung. „Damit stärken wir eine flächendeckende und qualitativ hochwertige geburtshilfliche Versorgung im Land“, so Lucha weiter.

Für die Versorgung der Geburtshilfe werden bundesweit aus der Liquiditätsreserve des Gesundheitsfonds für 2023 und 2024 jeweils 120 Millionen Euro bereitgestellt und nach dem Königsteiner Schlüssel auf die Bundesländer verteilt. Für Baden-Württemberg stehen demnach jeweils rund 15,65 Millionen Euro zur Verfügung.

 

Die standortindividuellen Förderbeträge wurden nun vom Gesundheitsministerium nach bestimmten Kriterien wie Geburtenzahl, das Vorhalten bestimmter Fachabteilungen sowie die Beteiligung an der praktischen Hebammenausbildung im Rahmen einer Allgemeinverfügung dem Grunde nach festgelegt. Die einzelnen Förderbescheide werden zeitnah ergehen.

 

Quelle: https://www.baden-wuerttemberg.de/de/service/presse/pressemitteilung/pid/mehr-als-15-millionen-euro-fuer-kliniken-mit-geburtshilfe

 

Ministerpräsident Boris Rhein zu den Ergebnissen der gemeinsamen Beratungen von Bund und Ländern am 6. März 2024 in Berlin: „Dass wir einen gemeinsamen Fahrplan haben und einen Kanon an gemeinsamen Maßnahmen, ist ein wirklich wichtiges Signal: Das zeigt, dass Bund und Länder handlungsfähig sind. Jetzt geht es darum, diese Maßnahmen konsequent umzusetzen. Wir Länder sind bereit, unseren Anteil zu leisten.“

Manfred Pentz: „Startschuss für Bürokratieabbau in Hessen“

 

Hessen hat Deutschlands ersten Entbürokratisierungsminister und damit das Thema Bürokratieabbau zu einem Schwerpunkt der Landesregierung gemacht. Eine der ersten Weichenstellungen des neu geschaffenen Ressorts ist die Einsetzung der Stabsstelle Entbürokratisierung in der Staatskanzlei. Die Stabsstelle wird künftig die Maßnahmen zur Entbürokratisierung in Hessen bündeln und koordinieren. Die Leitung übernimmt mit Dr. Tobias Miethaner ein erfahrener Verwaltungsjurist, der bereits auf Bundesebene seine große Expertise unter Beweis gestellt hat.

Hessens Entbürokratisierungsminister Manfred Pentz erklärt zur Stabsstelle: „Die Stabsstelle soll eine kleine und schlagkräftige Einheit sein, die der Politik Vorschläge zum Thema unterbreitet und entsprechende Umsetzungsmaßnahmen mit den anderen Ressorts und Verwaltungsebenen koordiniert. Mit Dr. Tobias Miethaner haben wir einen ausgesprochenen Verwaltungsfachmann gefunden, der die Stabsstelle leiten wird.“

Umdenken in der Verwaltung

„Bürokratieabbau“, sagte der Minister weiter „bedeutet für mich nicht nur, dass wir hier und da an ein paar Stellschrauben drehen. Für mich bedeutet Entbürokratisierung vor allem ein Umdenken in der Verwaltung und bei der Regulierung im Allgemeinen. Wir haben uns daran gewöhnt, auf nahezu jedes Problem mit einer neuen Regulierung zu reagieren. Schicht für Schicht haben wir uns so ein Netz von Gesetzen, Verordnungen und Erlassen geschaffen, die zwar alle für sich genommen mal eine Berechtigung hatten, aber in der Summe oftmals eine erdrückende Wirkung entfalten. Das gilt für Bürgerinnen und Bürger, Wirtschaft und Verwaltung gleichermaßen. Hier müssen wir ansetzen. Nicht für den Selbstzweck, sondern damit wir wirtschaftliche und gesellschaftliche Potenziale freisetzen, die wir angesichts von Nullwachstum in der Wirtschaft und Politikverdrossenheit in Teilen der Bevölkerung dringend brauchen.“

„Entbürokratisierung ist deshalb ein Oberbegriff. Er steht für den Abbau von Regeln, aber mindestens ebenso für das Bemühen von Politik und Verwaltung, das Verhältnis von Bürger und Staat zu verbessern. Der Staat ist dazu da, den Menschen die Alltagsprobleme zu lösen und nicht dazu, ihnen unnötige Probleme zu machen. Wir legen deshalb viel Wert darauf, dort hinzugehen, wo der Schuh drückt und wir werden das Gespräch mit den Verbänden, aber auch mit den Bürgerinnen und Bürgern suchen“, sagte Manfred Pentz.

Sofort-Programm 11+1 für Hessen

Zur Umsetzung des Sofortprogramms 11+1 sagte der Minister: „Derzeit arbeiten wir an der Entlastung für ehrenamtliche Vereine. Wir sondieren mit der GEMA die Möglichkeit, dass das Land für Ehrenamtsvereine die GEMA-Gebühren für eine bestimmte Anzahl von Veranstaltungen im Jahr übernimmt. Unser Ziel ist es, dass ehrenamtliche Engagierte ihre Zeit und Energie in die Vereinsarbeit einbringen und nicht beim Ausfüllen von Formularen verlieren.“ 

 

https://hessen.de/presse/stabsstelle-entbuerokratisierung-in-der-staatskanzlei-nimmt-arbeit-auf

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Ramazan Bayramı münasebetiyle mesaj yayınladı.

DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Ramazan Bayramı münasebetiyle yayınladığı mesajda, “Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu kurtuluş vesilesi olan Ramazan-ı Şerif’in sonuna gelmenin hüznü, bayrama ulaşmanın sevinci içerisindeyiz. Yüce Rabbim rahmetini hak eden, mağfirete nail olup ebedi kurtuluşa eren ve ebedi bayram olan cenneti kazanan kullarının arasına bizleri de dahil eylesin. 10 Nisan 2024 Çarşamba günü idrak edeceğimiz Ramazan Bayramımız hayırlı olsun, mübarek olsun” dedi.

 

Kuzey, mesajında şu ifadelere yer verdi:

“Ne yazık ki Ramazan ayını bu yıl da buruk karşıladık. Rahmet ayını mahzun gözlerle, titrek seslerle gönül dünyamıza buyur ettik. Bizi özümüze döndürmesi, unuttuğumuz bazı değerlerimizi yeniden hatırlatması için sımsıkı sarıldık Ramazan’a. Başımıza taç, gönlümüze ilaç bildik.

On bir ayın sultanı gelirken eli boş gelmedi, bazı güzellikleri de beraberinde getirdi. Teslimiyet şuuru, kulluk bilinci getirdi. Birlik getirdi, beraberlik getirdi. Maneviyat getirdi hayatımıza. Dinginlik getirdi, sabır getirdi. İftar ve sahurda bir sofra etrafında buluşturdu, ailece kenetledi bizi. Birlikte açıldı iftarlar, birlikte yapıldı dualar, birlikte kılındı namazlar. Ve birlikte büyük bir coşkuyla idrak edilecek bayramlar…

Empati duygumuzu güçlendirmek için gelmişti Ramazan. Fakat bu yıl sadece açlık ve susuzluk değildi ilk öğretisi. Hayatın çocuklarla güzel olduğunu, çocukların katledildiği, masumların öldürüldüğü bir dünyada bayramın gerçek anlamda bayram olmayacağını, olamayacağını öğretti bize.

Elbette bayramı bayram gibi idrak etmek gerek. Akrabaları, komşuları, sevdiklerimizi ziyaret etmek, büyüklerin duasını almak, küçüklerin mutluluğuna ortak olmak gerek. Fakat bu bayram çocuklarımızı öpüp koklarken Gazze’li anne babaları da aklımızdan çıkarmamak gerek. Yavrularımıza daha içtenlikle sarılmak gerek. Kırgınlığın, dargınlığın, küskünlüğün, düşmanlığın ne kadar basit ve değersiz olduğunu çok daha yakinen idrak etmek gerek. 

Ekmeği bölüşmeyi, umudu paylaşmayı, kardeşçe yaşamayı öğretmek için gelmişti Ramazan. Fitre, zekât, sadaka ve bağışlarla veren el olmanın mutluluğunu yaşattı bizlere. Dua almanın, dua olmaktan geçtiğini öğretti bizlere. Ve Kur’an’ın hayata dokunan bir hayat kitabı olduğunu öğretti Ramazan. Kur’an ile hayat bulmanın onu hayatımıza taşımakla gerçekleşeceğini gösterdi bizlere.

Vakit Ramazan ayından ayrılık vakti. Bir ay boyunca bizi kendisine alıştıran Rahmet mevsimi, yerini başka mevsimlere bırakmak için ayrılıyor bizden. Vedalaşırken kulağımıza adeta “yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen umudunuzu asla kaybetmeyin” diye de fısıldıyor. “Kazandığın güzellikleri sakın ola kaybetme, seneye tekrar görüşmek üzere!” diyerek hüzünlü bir çıkışla çıkıyor gönül dünyamızdan.

Ramazan’ın çıkacağı kapıdan Şevval ayı giriş yapacak. Şevval ayı bayramı beraberinde getirecek. Bayramla birlikte yeryüzünde iyilik hâkim oluncaya kadar hayır yolunda mücadele etmenin, insanlık için değer üretmenin heyecanı beraberinde gelecek. Şu üç günlük dünyada, dünyamızı cehenneme çevirenlere rağmen üç gün de olsa cennetin kokusunu almak tüm dünya Müslümanlarına iyi gelecek.

Bu duygu ve düşüncelerle Almanya’da yaşayan kardeşlerimiz başta olmak üzere bütün Müslüman aleminin Mübarek Ramazan Bayramı’nı içtenlikle kutluyor; idrak edeceğimiz Ramazan Bayramının savaş, terör ve ırkçı saldırıların gölgesinde geçireceğimiz son bayram olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.”

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) ve Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) iş birliğinde, bu yıl da yardım faaliyetlerine devam edildi. Geçen sene olduğu gibi bu sene de deprem bölgesine öncelik verildi.

DİTİB, Ramazan ayı münasebetiyle “Sana İhtiyacı Olan Kardeşlerin Var” temasıyla yürüttüğü yardım kampanyası çerçevesinde, “Gıda Yardım Paketi” dağıtımını gerçekleştirdi. Öncelikli olarak deprem bölgesi olmak üzere 24 ülkede ve 150 bölgede gönüllüler tarafından paketler dağıtıldı. Gıda paketleri içerisinde bulunan pirinç, şeker, sıvı yağ, makarna, fasulye, un ve tuz gibi ürünler ihtiyaç sahibi ailelere gönüllüler tarafından teslim edildi.

Deprem bölgesinde ve dünyanın dört bir yanında “İyilik Sofraları” kuruldu. Ramazan çalışmaları kapsamında “İftar ve Sahurumu Kardeşimle Paylaşıyorum” temasıyla gıda yardımının yanı sıra toplu iftarlar düzenlendi. Deprem bölgesinde günlük 16 bin kişiye iftar ikramı yapıldı. Ayrıca, Ramazan ayı boyunca deprem bölgesinde iftar ve sahur ihtiyaçları da karşılandı. Gönüllüler ayrıca bölgedeki çocuklarla vakit geçirerek hediyeler dağıttı.

 

DİTİB, Ramazan ayında iftar sofralarını bereketlendiriyor

DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey yaptığı açıklamada, Ramazan ayı dolayısıyla bu yıl da yardım faaliyetlerine devam ettiklerini belirterek, geçen sene olduğu gibi bu sene de deprem bölgesine öncelik verdiklerini kaydetti.

Kuzey, “Uzak yakın demeden, gönül coğrafyamızın en ücra bölgelerinde dahi geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da DİTİB olarak TDV iş birliği ile muhtaç kardeşlerimize umut olduk. Başta deprem bölgesi olmak üzere dünyanın farklı bölgelerine emanetlerimizi ulaştırdık. Gönüllülerimizin de katıldığı program kapsamında gıda paketiyle toplam 50 bin 600 kişiye ulaştık. İftar sofralarının kurulabilmesine vesile olarak Ramazan ayının daha güzel geçmesine katkı sağladık. Dünyanın gözü önünde yaşanan drama da DİTİB olarak kayıtsız kalmadık. Gazze’de zor şartlar altında temin edilen gıdalarla hazırlanan iftar paketlerini mahalle mahalle ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık” dedi.

Kuzey, “Bu iyilik hareketini destekleyen bütün hayırseverlerimizin ve DİTİB ailesinin Cenab-ı Hak hayır ve hasenatlarını kabul eylesin” diye konuştu.