Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

BERLİN (AA) - Almanya'nın en büyük sendikalarından Birleşmiş Hizmet Sektörü Sendikası (Ver.di), Alman Posta İdaresi’ni (Deutsche Post ve DHL) yüksek enflasyona karşı daha iyi ücrete zorlamak için çalışanları 6 Şubat’tan itibaren 2 günlük ikinci uyarı grevine gitmeye çağırdı.

 

Ver.di tarafından yapılan açıklamada, Alman Posta İdaresi ile daha iyi ücret için kampanyanın bir parçası olarak 19-20 Ocak’ta yapılan ilk uyarı grevinden sonra 6 Şubat'ta iki günlük bir greve gitme çağrısı yapıldığı belirtildi.

Açıklamada, iş bırakmalara 6 Şubat Pazartesi günü Berlin, Rostock ve Münih'te ve 7 Şubat Salı günü de Dortmund, Hamburg, Saarbrücken, Polch (Koblenz), Nürnberg, Frankfurt/Main ve Stuttgart şehirlerinde “grev mitingleri”nin eşlik edeceği bildirildi.

 

Ver.di Başkan Yardımcısı ve Başmüzakerecisi Andrea Kocsis, konuya ilişkin değerlendirmesinde, grevin yine işverenlere çok net bir uyarı sinyali olduğunu vurgulayarak, “Çalışanlar talepleri için mücadele etmeye hazır ve şimdi güçlü bir maaş artışıyla sonuçlanacak bir müzakere turu bekliyorlar.” ifadesini kullandı.

 

- Sendika ne istiyor

Ver.di sendikası, Deutsche Post AG alt maaş dilimlerinde yer alan yaklaşık 160 bin çalışan için yüzde 15'lik bir ücret artışı talep ediyor.

Bu maaş gruplarında temel aylık maaş brüt olarak 2 bin 108 avro ile 3 bin 90 avro arasında bulunurken, Ver.di, bu maaşlı çalışanların net gelirlerinin büyük bir bölümünü gıda ve enerjiye harcamak zorunda oldukları için yüksek enflasyondan özellikle etkilendiğinin altını çiziyor.

 

Bu arada, konuya ilişkin üçüncü tur müzakerelerin 8-9 Şubat'ta yapılması bekleniyor.

Deutsche Post AG çalışanları, ikinci tur müzakerelerde ilerleme kaydedilememesi nedeniyle Ver.di'nin çağrısının ardından 19-20 Ocak’ta iki günlük greve gitmişti.

Deutsche Post DHL Grubu, dünya çapında yaklaşık 590 bin kişiyi istihdam ediyor.

 

Almanya'da 2022'de ortalama enflasyon yüzde 7,9’la 1951’den bu yana en yüksek seviyesini görmüştü.

- Ocakta eksi 17,5 puan olan Avro Bölgesi Genel Yatırımcı Güven Endeksi, bu ay eksi 8 puana yükseldi
 

BERLİN (AA) - Avro Bölgesi'nde yatırımcı güven endeksi, yükselişini 4. aya taşıyarak Mart 2022'den bu yana en yüksek seviyesine çıktı.

 

Piyasalara ilişkin araştırmalar yapan ve merkezi Frankfurt'ta bulunan Sentix, şubat ayına ilişkin Avro Bölgesi Genel Yatırımcı Güven Endeksi verilerini açıkladı.

Buna göre, ocakta eksi 17,5 puan olan Avro Bölgesi Genel Yatırımcı Güven Endeksi, bu ay 9,5 puanlık artışla eksi 8 puana yükseldi. Mart 2022'den bu yana en yüksek seviyesine ulaşan endekse ilişkin beklenti eksi 12,8'e yükselmesi yönündeydi.

Yatırımcıların gelecek 6 aya ilişkin beklentilerini ölçen Beklentiler Endeksi, eksi 15,8 puandan eksi 6 puana çıkarak Şubat 2022'den beri en yüksek seviyesine ulaştı.

 

Eksi 19,3 puan olan Mevcut Durum Endeksi de eksi 10 ile Haziran 2022'den bu yana en yüksek seviyesine çıktı.

Sentix Genel Müdürü Patrick Hussy, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Avro Bölgesi'nde yatırımcı güven endeksinde şubatta 9,5 puanlık artış, şu an için bir resesyonun masadan kalktığının sinyalini veriyor. Bunun yerine ekonomide durgunluk senaryosu şekilleniyor.” ifadesini kullandı.

 

Yatırımcı güveni anketi, 2-4 Şubat’ta 1.317 yatırımcının katılımıyla gerçekleştirildi.

Öte yandan, Avro Bölgesi'nin en büyük ekonomisi olan Almanya için Sentix Yatırımcı Güven Endeksi, ocakta 9,7 puanlık artışla eksi 6,8 puana yükseldi. Endeksin 4 aydır art arda yükselmesi dikkati çekti. Almanya'da Mevcut Durum Endeksi ise eksi 18 puandan eksi 8,8 puana çıktı.

 
Avrupa Birliği (AB) üyesi 13 ülke Türkiye'ye, merkez üssü Kahramanmaraş olan depremler için arama kurtarma ekipleri gönderecek. Almanya Hükümet Sözcü Yardımcısı Wolfgang Büchner, Federal Basın Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
 
 
 
KÖLN (AA) - Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi olan ve toplamda 10 ili etkileyen 7,7 büyüklüğündeki depremden etkilenenler için Almanya genelinde yardım kampanyası başlattı.
 

Merkezi Almanya'nın Köln kentinde bulunan DİTİB'in Genel Başkan Vekili Abdurrahman Atasoy, yayımladığı yazılı mesajda, başta Kahramanmaraş ve Gaziantep olmak üzere oldukça geniş bir bölgeyi etkileyen deprem nedeniyle DİTİB olarak yardım kampanyası başlattıklarını belirtti.

 

Atasoy, mesajında şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye’mizin yaşadığı büyük acıyı biz Almanya’daki Türk toplumu olarak yüreğimizde yaşıyor ve paylaşıyoruz. Bu büyük afetin en az kayıpla atlatılmasını diliyor, depremde hayatını kaybeden kardeşlerimize Yüce Rabbimizden gani gani rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. DİTİB olarak her zaman olduğu gibi, bu büyük afette de milletimizin yanında olduğumuzu hatırlatıyor, Türkiye’mize ve güzel halkımıza taziyelerimizi ve geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Dualarımız seninle Türkiye."

 

Atasoy, gönüllülük esasına bağlı kampanyaya destek vermek isteyenlerin "https://www.ditib.de/spende/deprem/index.html" web adresi üzerinden veya banka yoluyla Turkisch-Islamische Union adına açılan "DE95 5023 4500 0141 4300 09" numaralı IBAN hesabına havale yapılabileceğini ifade etti.

 

- AFAD Deprem Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar:
- "Kahramanmaraş sınırları içerisinde Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğünde bir başka deprem meydana geldi. Bunların her ikisi de birbirinden bağımsız, birbirini tetikleyen depremler"
- "Bölgede ciddi bir deprem aktivitesi var. Bu artçı sarsıntılar uzun süre devam edecektir. Bu kadar büyük bir ana şoktan sonra, 7,7-7,6'ya varan ana şoklardan sonra bunun 6,7-6,5 gibi büyüklüklere kadar artçı sarsıntılar bölgede devam edecektir"
 

ANKARA (AA) - AFAD Deprem Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, "Kahramanmaraş sınırları içerisinde Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğünde bir başka deprem meydana geldi. Bunların her ikisi de birbirinden bağımsız, birbirini tetikleyen depremler." dedi.

Tatar, AFAD Acil Durum Yönetim Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, bugün olağan dışı bir gün yaşandığını dile getirdi.

 

Türkiye'de birçok yerde uzun yıllardan beri suskunluğunu koruyan ve "sismik boşluk" diye adlandırılan, her an bir deprem üretme riski bulunan alanların bulunduğunu aktaran Tatar, bunlardan bir tanesiyle bugünkü depremlerle karşı karşıya kalındığını söyledi.

Bugün saat 04.17'de merkez üssü Pazarcık olan bir deprem meydana geldiğini, bu depremin ilk çözüme göre 7,4 büyüklüğünde hesaplandığını ifade eden Tatar, "Bu ilk otomatik çözümden hemen sonra yaptığımız ilksel çözüm, çok hızlı bir şekilde arama kurtarma ekiplerinin, müdahale ekiplerinin depremin büyüklüğünü ortaya koyarak bölgeye sevkini sağlamak için yapılan bir çözümdür. Aynı şekilde Kandilli Rasathanesi de 7,4 büyüklüğü vererek daha sonra bu depremin büyüklüğünü çok daha ileri detay, çok daha fazla istasyondan aldığı verilerle revize ederek 7,7 olarak duyurdu. Bu kadar büyük bir deprem sonrasında dünyanın her yerinde buna benzer revizeler yapılır." diye konuştu.

 

- Elbistan merkezli bir başka deprem

Tatar, bu depremin sonrasında, 100'ün üzerinde artçı sarsıntı meydana geldiğini, bunlardan 3'ünün büyüklüğünün 6'nın üzerinde olduğunu kaydetti. Artçı sarsıntılardan en büyüğünün 6,6 olarak kayda geçtiğini dile getiren Tatar, şöyle konuştu:

"Az önce yine aynı bölgede, Kahramanmaraş sınırları içerisinde Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğünde bir başka deprem meydana geldi. Bunların her ikisi de birbirinden bağımsız, birbirini tetikleyen depremler. Burada en önemli husus şu: Bölgede ciddi bir deprem aktivitesi var. Bu artçı sarsıntılar uzun süre devam edecektir. Bu kadar büyük bir ana şoktan sonra, 7,7-7,6'ya varan ana şoklardan sonra bunun 6,7-6,5 gibi büyüklüklere kadar artçı sarsıntılar bölgede devam edecektir. Bu artçı sarsıntılar da bu kadar büyüklükteki bir depremden sonra en az bir yıl kadar devam edecektir, diye tahmin ediyoruz. Dolayısıyla burada en çok dikkat edilmesi gereken husus, vatandaşlarımızın kesinlikle hasarlı binalara girmemelerini rica ediyoruz."

 

Tatar, 5,0-6,0 büyüklükteki artçı sarsıntılardan sonra yıkılmayan binaların oluşabilecek 5,0 ve üzeri büyüklükteki artçı sarsıntılarda zarar görebileceğine dikkati çekti.

Vatandaşlara, hasar görmüş binalarda oturulmaması, binalardan uzak durulması uyarısını yapan Tatar, vatandaşların toplanma alanlarında bulunması gerektiğini belirtti.

 

Bölgedeki yıkıcı sayılabilecek en son depremin 1114 yılında yaşandığı bilgisini veren Tatar, bölgenin uzun yıllardır sismik boşluk olarak bilindiğini söyledi.

AFAD ve resmi makamlar dışındaki bilgilere itibar edilmemesi gerektiğini bildiren Tatar, "Şu anda en değerli şey, vatandaşlarımız için sağlıklı bilgi. Buradan gün boyunca, bugün, yarın, belli aralıklarla sizleri bilgilendirmeye devam edeceğiz." dedi.

 

KÖLN (AA) - Almanya'nın Hessen eyaleti Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) Milletvekili İsmail Tipi yaşamını yitirdi.

 

Wiesbaden'deki Hessen eyalet parlamentosundan yapılan duyuruda, 64 yaşındaki Tipi'nin ağır bir hastalık sonucu hayatını kaybettiği belirtildi.

 

Aynı zamanda CDU Hessen Eyaleti Yönetim Kurulu Üyesi olan Tipi, 2006'dan beri Offenbach bölgesindeki Heusenstamm Belediye Meclisi Üyeliği ve Offenbach Bölgesi Bölge Meclisi Üyeliği görevlerini de yürütüyordu.

Hessen Eyaleti Parlamento Başbakanı Astrid Wallmann, İsmail Tipi'nin 12 yaşında Almanya'ya geldiğini, her türlü aşırılıkla mücadele ettiğini, Türk kökenli bir milletvekili olarak 2010'da meclise girdikten sonra çok sayıda göçmen kökenlinin siyasette yer alması için iyi bir rol model olduğunu söyledi.

 

Tipi'nin cenazesinin gelecek günlerde düzenlenecek resmi törenden sonra Almanya'da toprağa verilmesi bekleniyor.

Aslen İzmirli olan ve 3 dönemdir eyalet milletvekilliği görevini üstlenen Tipi, daha önce Hürriyet Avrupa'da 17 yıl muhabir olarak çalışmıştı.

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in görüşmelerde kendisini ve Almanya’yı tehdit etmediğini söyledi.
 

Scholz, Bild am Sonntag gazetesine verdiği röportajda, Ukrayna’nın kendisini savunabilmesi için müttefiklerle birlikte ana muharebe tankları verdiklerini belirtti.

Başta ABD olmak üzere müttefiklerle yakın koordinasyon içinde Ukrayna'ya yaptıkları her silah tedarikini dikkatli şekilde değerlendirdiklerini vurgulayan Scholz, "Birlikte hareket etme savaşın tırmanmasını engelliyor." dedi.

 

Başbakan Scholz, "Putin, Alman tanklarının yeniden Rusya'yı tehdit ettiğini öne sürüyor. Leopard 2 tanklarının (Ukrayna’ya) verilmesi Almanya için tehlikeyi artırır mı?" şeklinde soruya "O'nun (Putin) bu sözleri, Ukrayna'ya karşı saldırısını haklı çıkarmak için kullandığı anlaşılmaz tarihsel karşılaştırmalar arasında yer alıyor." yanıtını verdi.

Bu savaşın hiçbir şekilde haklı çıkarılamayacağının altını çizen Scholz, “Rusya Ukrayna'ya karşı acımasız bir savaş yürütüyor." diye konuştu.

 

Scholz, eski İngiltere Başbakanı Boris Johnson’un Putin’in kendisini telefonda tehdit ettiğini anlattığı anımsatılarak "Putin size de böyle bir şey söyledi mi?" şeklindeki soruya "Hayır, Putin ne beni ne de Almanya’yı tehdit etti. Telefon görüşmelerimizde Ukrayna'daki savaşa ilişkin çok farklı bakış açılarımız çok net bir şekilde ortaya çıkıyor. Putin’e savaşın tek sorumlusunun Rusya olduğunu açıkça belirtiyorum." şeklinde cevap verdi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile Batı’nın verdiği silahların sadece Ukrayna topraklarında kullanılacağı ve Rusya’nın bunlarla kendi topraklarında saldırıya uğramayacağına ilişkin mutabakatın olup olmadığı sorusuna ilişkin de Scholz, "Bu konuda uzlaşma var." ifadesini kullandı.

 

Scholz, Ukrayna’nın 2024’te Avrupa Birliği’ne (AB) üye olmak istemesinin gerçekçi olup olmadığı konusunda da "Her aday ülkenin AB üyesi olması için gerekli kriterleri yerine getirmesi gerekiyor. Burada hukukun üstünlüğü, demokrasi, insan haklarına saygı ve yolsuzlukla mücadele konuları var." şeklinde konuştu.

Almanya’daki kalifiye iş gücü eksikliğine de değinen Scholz, 2030'a kadar Alman iş piyasasında 6 milyon ek iş gücüne ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

 

Başbakan Scholz, bu konuda önlemler alınması gerektiğini belirterek, çalışan anne ve babaların sayısını artırmak için ebeveynler için cazip koşulların oluşturulması, okuldan mesleki eğitime geçişte daha fazla destek verilmesi ve 50’li yaşlarda işini kaybedenlerin vasıflandırılması gerektiğini ifade etti.

Ancak bunların da yeterli olmayacağını vurgulayan Scholz, Avrupa dışındaki ülkelerden de nitelikli iş gücüne ihtiyaç duyulduğunu aktardı.

Scholz, bunun için bu yıl içinde modern bir göç yasası çıkaracaklarını kaydetti.

 

Yılın başından itibaren olumsuz tahminler ardı ardına gelmeye devam ediyor. Almanya’da iş dünyası ve geleceğine yönelik araştırma ve tahminler yapan kurumlar açık açık bu yılın yüksek enflasyonundan konuşmaya başladılar. Almanya’da durağan hale gelen ekonominin artık daha da geriye gitmemesi için ancak  piyasalarda güçlü şirketlerin olumsuzluklar karşısında dik durabileceği  ko-nusunda bir çok görüş bulunuyor.

 

Almanya iş piyasası ve ekonomik veriler konusundaki tahminleri ile tanınan Ifo, “Daha az Alman şirketi önümüzdeki aylarda fiyatları artırmayı planlıyor” derken, iş dünyasına uzun vadeli yatırım ve planlamadan kaçının demek istiyor.

Geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapan Ifo Araştırma ve Ekonomik Tahmin Müdürü Timo Wollmershauser, "Enflasyon oranları yüksek kalmaya devam edecek. Bu durumu iş dünyası dikkate almalı” diye rek piyasaların ve sektörlerin geleceğe yönelik tahminleri konusunda uyarıda bulundu.

 

Alman Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo), enerji veya ham madde gibi mali-yetlerdeki yüksek artış nedeniyle gelecek 3 ay içinde fiyatlarını artırmak isteyen Alman şirketlerin sayısının son zamanlarda azaldığını duyurdu. Uzun yıllardan bu yana belli pazarlarda hakimiyet sağlayan Alman şirketleri ekonominin gidişatı hakkında sürekli bilgilendikleri için fiyat artırmak istemiyor. Ancak  bir yerden sonra da buna mecbur kalma itimalleri de artık çok yüksek hale geldi.

 

Almanya  ekonomisinin belli sektörlerdeki sıkıntılarını çok iyi analiz eden Ifo, şirketlerin fiyat beklentilerine yönelik Almanya İş Anketi sonuçlarını ya-yımladı. Buna göre, aralıkta Almanya'daki şirketlerin yüzde 40,3'ü gelecek 3 ayda fiyatlarını büyük öl-çüde artırmak istediğini belirtti. Kasım ayında bu oran yüzde 46,2 olarak kayıtlara geçmişti. Fiyat artırmak isteyenlerin sayısı  azalsa da, hala yüzde kırk olarak seyretmesi ise ekonomi dünyasında geleceğe olan güvensizliğin devam ettiğini göstermektedir.

 

Anket sonuçlarındaki cevapla rın detaylarına inildiğinde, söz konu su oran imalat sektöründe kasım daki 53,3 puandan aralıkta 42 puana geriledi. Hizmet sektöründe ise 41,4 puandan 38,1 puana indi. Sektörlerin 2020 ve 2021’de stresini 2022 sonunda kısmen gerilediği fark-edilse de, korona ve Ukrayna krizi sonrası hemen her sektörün  üzerlerindeki olumsuz havayı henüz atamadıkları görülmektedir.

 

Anket cevaplarında  en büyük fiyat artışlarını gıda perakendecilerinin planlaması dikkati çekti. Ifo Araş tırma ve Ekonomik Tahmin Müdürü Timo Wollmershauser,  değerlendirmesinde, "Bu, üretici ve tüketici fiyatlarındaki artışların önümüzdeki aylarda kademeli olarak yavaşlayacağı anlamına geliyor. Bununla birlikte enflasyon oranları yüksek kalmaya devam edecek" ifadelerini kullandı.

Öte yandan, Almanya'da Kasım 2022'de yüzde 10 olan    yıllık enflasyon, ısıtma faturalarının devlet tarafından ödenmesinin etkisiyle Aralık 2022'de yüzde 8,6'ya gerilemişti. 2022'de ortalama enflasyon, yüzde 7,9'a çıkarak 1951'den bu yana en yüksek seviyesini görmüştü. Ancak yıllık bazda enflasyon oranı yükseklerde seyretmeye devam edecek. İşletmelerin bu yöndeki tahminleri de henüz olumsuz.

 

Ekonomi dünyasında çok sayıda tahmin ve reel enflasyon rakamlarını yanyana koyan uzmanlar, 2023 yılında yüksek enflasyon beklentilerini dile getirmeye devam ediyorlar. Çünkü piyasaların kendine olan güveni henüz oturmuş değil.

 

Almanya ekonomisi ile ilgili olumsuz tahminler devam ediyor. Ekonominin ana damarlarından biri olan üretim konusunda ülkede ki işletmelerin önemli bir bölümünün tahminleri maalesef halen iç açıcı değil. Alman Ekonomi Enstitüsü (IW), her 10 Alman şirketinden yaklaşık 4’ün 2023'te işlerinin küçülmesini beklediğini bildirdi. Piyasalardaki esas belirginliğin ise yılın ilk çeyreğinin sonunda daha net görüleceği kesin.

 

IW, 2 bin 500 Alman firma ile gerçekleştirdiği 2023'e yönelik beklenti anketinin sonuçları nı açıkladı. Ankete göre, Almanya'daki şirketlerin yüzde 39'u ticari faaliyetlerinde bu yıl düşüş bekliyor. Mevcut daralmaların 2023’de devam edeceği de iş dünyasının dinamikleri de hemfikir olmuş durumdalar.

 

Almanya’da hemen her sektörün dinamikleri de buna sebep olarak yüksek enerji maliyetleri, tedarik zinciri sorunları ve Ukrayna'da devam eden savaşı gösterdi. Çünkü enerji krizi tam olarak kendini göstermese bile bir an başlayabilecek sıkıntılar ve piyasada öngörülemeyecek olumsuz tahminler de iş dünyasının en önemli handikapları arasında bulunuyor.

Söz konusu ankete katılan şirketlerin yalnızca yüzde 32'si mevcut iş durumlarını bir yıl öncesine göre daha iyi olarak değerlendirirken, mevcut durumun daha kötü durumda olduğunu aktaran şirketlerin oranı ise bir önceki yıla kıyasla üçte birlik bir artış gösterdi.

 

IW raporunda, ”İnşaat sektöründe ciddi bir resesyon öngörülüyor ve sanayide de karamsarlar hakim. 2023 yılına ilişkin üretim beklentile-rindeki bozulma tüm ekonomik alanlarda hemen hemen aynı oranda gözlemlenebilmektedir” denildi.

Raporda, "İçinde bulunulan kış sezonunda doğal gaz sıkıntısı yaşanma riski 2022 yazındaki kadar mevcut değil ve o zamandan bu yana enerji fiyatları da geriledi. Ancak fiyatlar hala yüksek seviyede kalıyor ve üretim kesintileri önlenemez" ifadeleri yer aldı.

 

Yüksek enerji fiyatları, devam eden tedarik sıkıntısı, alışılmışın dışında yüksek faiz Alman şirketlerin faaliyetlerini olumsuz etkilerken, ankete göre, imalat sektöründe faaliyet gösteren şirketlerinin yüzde 39'u 2023’e kötümser, yüzde 28'i iyimser beklentilerle bakı-yor. Alman ekonomisindeki esas daralmanın piyasa kaybı değil, gelecek için uzunvadeli tahmin yapamamak olduğunu belirten uzmanlar, bunun da uzun vadeli ve durağan fiyatların artık kaybolduğu ihtimalini ortaya çıkarmasının piyasalara olumsuz olarak yansıdığını belirtmişlerdir.

 

Öte yandan, Almanya'nın imalat sektörü, küresel ekonomik yavaşla-manın ortasında zayıflayan talep nedeniyle son aylarda azalan siparişler ile de mücadele ediyor. Sana-yide Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle gaz kıtlığı tehdidi önemli ölçüde hafiflese de, yüksek enerji maliyetleri, yüksek enflasyon ve belirsiz ekonomik görünüm sektör için ters rüzgarlar oluşturuyor.

Uzmanlar, azalan siparişlerin, malzeme kıtlığı nedeniyle tamamlanamayan siparişlerin biriktiğinden şimdilik Alman ekonomisi için ciddi bir tehdit oluşturmadığını, ancak yıl sonunda veya 2024'ün başında gerçek zorluklara neden olacağını ifade ediyor. Bu durumda, 2023 ve bir sonrakı yılın da zor geçeceği belirtilmekte.

Geçtiğimiz hafta Almanya Dişişleri Bakanı tarafından Strasburg’da teleffuz edi-len “Rusya ile Savaş halindeyiz” cümlesi başta Başbakan Olaf Scholz olmak üzere bakanlığın üst düzey bürokratları tarafından   mümkün olduğunca düzeltilmeye çalışıldı. Ne kadar inandırıcı oldu bilemem ama, yapılan açıklamaların Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın nasıl bir siyasetçi tarafından yönetildiğinin farkedilmesi açısından önemliydi. Rusya tarafındaki tepkileri de hatırlarsak devrilen çam hiç te küçümsenecek kadar küçük değildi.

 

Almanya Rusya ile savaş halinde olmadığını söylüyor, doğru hakikaten ne Almanya’dan Rusya’ya, ne de Rusya’dan Almanya’ya bir silahlı saldırı yok. Bütün Almanya si-yaseti biz savaşın içinde değiliz diyor ve buna da inanıyoruz.  Ancak Rus-ya’nın kıyasıya savaştığı Ukrayna’ya şu an en modern silahlar bizim buradan gidiyor. Bunun da bilinmesinde fayda var. Biz savaşmıyoruz

 

 Dün bir açıklama yapan Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Alman Silahlı Kuvvetleri Bundeswehr’e silah ve mühimmat tedarikini hızlandırmak için savunma sanayisi ile görüşmelere başlayacağını bildirdi.

Alman ordusu silah tedarikini hızlandırırken ülkenin doğusundaki Altengrabow’da Alman Ordusu tatbikat düzenliyor. Savunma Bakanı da birliklere ilk ziyareti sırasında gazetecilere yaptığı açıklamada, Bundeswehr'e silah ve mühimmat tedarikini hızlandırmayı “öncelikli görev” olarak gördüğünü belirtti.

 

Almanya’nın Dış Politikası’ nın ABD ile paralellik arzetmesi kadar doğal bir şey yok ama, üçlü koalisyonun  bu savaşın neresinde olduğu ve savaşa ne kadar uzaklıkta bir dış politika sürdürdüğü konusunda kafalar çok karışık. Yeni Savunma Bakanı Boris Pistorius bir yandan Federal Ordu’ya mühimmat tedarikinde miktarın önemine dikkat çekerken, öte yandan Ukrayna'ya vadedilen Leopard 2 tanklarını ve Marder zırhlı piyade muharebe araçlarının da bir an önce teslim edileceğini belirtti.

 

Sonuç olarak şuraya gelmek isti-yorum, Alman Dişişleri Bakanı tarafın dan yapılan açıklamalar başbakan ve bakanlık bürokratları tarafından dikkatlice düzeltiliyor. Öte yandan ordu hızlı bir şekilde silahlanmak istiyor. Yine aynı ordu Ukrayna’ya silah ve mühimmat bağışında bulunuyor. Doğrusu Almanya gerçekten çok garip bir ülke.