Darbeler Almanyası

 

Birinci Dünya Savaşı’nın ardından yenilen Almanya’da oluşan kaos ortamında gerçekleşen darbe teşebbüsleri sürecinin çetelesinden haberdar olmayan günümüz Almanları birdenbire Reichsbürger (İmparatorluk Vatandaşları) hareketinin marifetleriyle yüz yüze gelince uzaylılarla karşılaşmışçasına şaşırdılar. Devlet, hadisenin üzerine binlerce kolluk kuvvetiyle giderken, halk hadiseyi izaha nereden başlayacağını hala bilememenin sıkıntısı içerisinde.

 

Halbuki 27 Mayıs 1960 darbesiyle başlayan, Talat Aydemir’in başarısız darbe teşebbüsleriyle süren, ardından 12 Mart Muhtırasıyla, 12 Eylül darbesiyle, 28 Şubat’la, Ergenekon kumpaslarıyla ve nihayetinde 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsüyle hemhal olmuş biz Türkler için İmparatorluk Vatandaşları hadisesi karikatürden öte bir anlam ifade etmiyor. Bazılarımız Almanlarla konuşurken ‘gördünüz mü, sizde de darbeciler var’ diyerek komplekslerimizi tatmin etmenin zevkini çıkarmaya çalışsak da iddialı Alman demokrasisi için bu hadisenin gayet ciddi gelişmeleri beraberinde getirebileceğini hesaba katmak zorunda-yız.

 

İmparatorluk Vatandaşları’nın ilk dikkati çeken hususiyetleri Almanya resmen Müttefikler’in ve Rusya’nın işgali altındayken ‘İmparatorluk Yaşıyor’ diye ortaya çıkmazken, şu veya bu şekilde işgalin bitip, Avrupa’nın hatta dünyanın yeniden şekillenip, bu yeni düzende de Almanya’nın Avrupa’nın sahibi rolüne yükseldiği bir dönemde ortaya çıkmaları ve adeta kartların yeniden karılmasını, daha doğrusu 1937 sınırlarına ve şartlarına dönülmesini talep etmeleridir. İçinde meşrutiyetçisinden nazisine değişik görüşten bir hayli maceracıyı barındıran hareketin, üzerinde durulan en önemli özelliği homojen bir yapı oluşturmamasıdır. Heterojen görüntünün ve birbirinden bağımsız hareket eden onlarca ayrı dernek ve inisiyatifin bir planın neticesinde mi yoksa tedbir amaçlı mı böyle göründüğünü henüz bilmi-yoruz.

 

Bildiklerimiz; bu günkü Alman devletinin varlığını kabul etmeyen, 3. İmparatorluk’un (Dritte Reich) bittiğini gösteren uluslararası bir belge bulunmadığına inanan ve kendile-rini oluşturulmuş basit mantığa dayalı hipotezlerle (buna komplo teorileri de diyebilirsiniz) hareket eden ve sayılarının artık 30 binlerde olduğu tahmin edilen bir hareketin varlığı. Saçma görünen söylemleri sebebiyle 10 yıl öncesine kadar ciddiye alınmayan, ancak son birkaç senedir Anayasayı Koruma Örgütü’nün raporlarına girecek kadar dikkat çeken, korona önlemlerine karşı yapılan gösterilerde birçok yerde başı çekerek kitlesel olma yolunda adımlar atan İmparatorluk Vatandaşları, hızlarını alamayarak -muhtemelen- ABD’de Trump taraftarlarının Capitol’ü işgal ederek düzeni değiştirme teşebbüsüne benzer birtakım hevesleri dillendirince yakayı ele verdiler. Elbette mahkeme süreci konunun daha net çizgilerle anlaşılmasını sağlayacaktır; ancak Almanya gibi bir ülkede birilerinin darbe yoluyla devletin varlığını yok edip bir yerlerde yaşamakta olduğuna inandıkları İmpatorluk’u ilan etmeyi düşünebilmeleri bir başlı başına ciddi bir hadisedir.

 

Üzerinde ciddiyetle durulması gereken konulardan birisi, bu hareket mensuplarının bir bölümünün iddia, inanç ve ideallerine gösterdikleri körü körüne bağlılıktır. Büyük bölümü okumuşlardan oluşan bu hareketin mensupları ‘Federal Almanya diye bir devlet yok. Vergilerini ve cezalarını, mahkemelerini reddediyoruz. Kimlik ve pasaportlarını kullanmıyoruz. Plaka sistemlerine bile karşıyız’ derken yoğun bir şekilde bunu günlük hayatlarında da uygulamanın yollarını arıyorlar. Bu sebeple kimlik ve pasaportlarını yakanlar, vergi ve cezalar sebebiyle devletle başı dertte olanlar var. Ayrıca kendilerine has kimlik, plaka ve benzeri uygulamalar yaptıkları da biliniyor. Başlangıçta ciddiye alınmayan bu teşebbüslerin artık hafife alınmaması gerektiği görülüyor.

Almanya için aynanın asıl ürkütücü yüzü ise bunların içerisinde sayıları hızla artan şiddet eğilimli kişilerin varlığı. Sayıları ve eylemleri bir hayli artan aşırı sağcı ve nazi eğilimli örgütlere ilaveten yeni bir terör örgütünün varlığı elbette istenmeyen bir durum. Güvenlik güçlerinin birkaç kişiyi yakalamak için binlerce kişiyi seferber etmesini, bu minvaldeki açık bir mesaj şeklinde değerlendirebiliriz. İşin ne derece ciddi ne derecede absurd olduğunu ise mahkeme safhasında göreceğiz. Bakalım Federal Almanya’yı ve mahkemelerini reddeden İmparatorluk Vatandaşları’nın yargılanmaları nasıl yapılacak?    

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

https://www.latifcelik.de