Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 Hamburg Eyalet Parlamentosu SPD Milletvekili Barış Öneş, “Şiddet asla bir aile içi mesele değildir!” dedi. 

 

Federal Kriminal Dairesi’nin verilerine göre Almanya’da 2022 yılında aile içi şiddete uğrayanların sayısında yüzde 8,5 oranında artış kaydedildi. 2022 yılında 240 bin 547 kişi (günde 650 kişi) eşi/partneri tarafından aile içi şiddete maruz kalırken, şiddete uğrayanların yaklaşık yüzde 72’sini kadınlar oluşturdu. Bu sayıların sadece polise yansıyan sayılar olduğu açıklanırken gerçek sayıların çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Verilere göre Almanya’da 

  • Her 3 kadından biri cinsel/fiziksel şiddete maruz kalıyor 
  • Kadınların yüzde 25’i eşleri/partnerleri tarafından cinsel/fiziksel şiddete uğruyor 
  • Her 3 kadından ikisi cinsel tacize maruz kalıyor 
  • Her iki dakikada bir kadın aile içi şiddete maruz kalıyor 
  • Hemen hemen her gün bir erkek, eşini/partnerini öldürmeye teşebbüs ediyor 
  • Her 3 günde bir kadın eşi/eski eşi/partneri tarafından katlediliyor 

https://www.bmi.bund.de/SharedDocs/pressemitteilungen/DE/2023/07/lagebild-hg.html 

 

 

Eşitliğin olmadığı yerde şiddet kaçınılmazdır! 

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü vesilesiyle tekrar hatırladığımız bu sayılar, kadına yönelik şiddetin boyutlarını bir kez daha tokat gibi yüzümüze vuruyor. Bir insan hakkı ihlali olan kadına yönelik şiddet ve cinsiyete yönelik ayrımcılık, kesinlikle bir aile içi meselesi olarak kabul edilemez. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de maalesef dünyanın her bölgesinde kadınlar farklı boyutlarda şiddete maruz kalmakta. Bir ailevi mesele olmaktan çok toplumsal bir sorun olan kadına yönelik şiddet maalesef dünyanın her yerinde ve her kesimden kadınların maruz kaldığı bir terördür. Bu teröre karşı toplum bilinci geliştirilmeli, bu yönde daha etkili siyasi çalışmalar yapılmalı ve daha caydırıcı yasal önlemler alınmalıdır. Ayrıca kadınların eğitim, sosyal ve ekonomik olarak güçlendirilmesiyle bu soruna daha kalıcı ve etkili çözümler üretilebilir. Sadece belirli günlerde bir araya gelerek kadınların eşit olduğu söylemleri bizler için asla çözüm olmayacaktır, önemli olan eylemlerdir, bunları hayata geçirebilmektir. Kadın hakları kavramı, cinsiyetçilik üzerine kurulmuş bir kavram olmaktan öte, insan merkezli bir mesele olarak daha geniş bir tabana yayılmadıkça ve bu yönde somut uygulamalar olmadıkça eşitlik kavramı lafta kalmaya devam edecektir. Eşitliğin olmadığı bir ortamda ise şiddet kaçınılmazdır. Geleceğin bireylerini yetiştiren, bilge, eğitimli, mutlu ve eşit hak ve fırsatlara sahip kadın, sağlıklı bir toplumun temel taşıdır, unutmayalım.  

 

Barış Öneş 

Hamburg Eyalet Parlamentosu Milletvekili (SPD) 

 

Şiddet Mağdurları İçin Yardım Hattı 116 016 

Almanya’da şiddet mağduru kadınlar için senenin 365 günü 7/24 danışmanlık ve destek hizmeti veren telefon hattı, farklı dillerde hizmet sunuyor. İhtiyaç duyanlar 116 016 numaralı telefon hattından ücretsiz ve anonim danışmanlık hizmeti alabiliyor.  

Daha fazla bilgi: https://www.hilfetelefon.de/tr.html 

 

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü 

Bu günün 25 Kasım olarak belirlenmesinin nedeni, 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti’nde meydana gelen bir olaya dayanmaktadır. Ülkeyi diktatörlükle yöneten Rafael Leonidas Trujillo’ya karşıtlığıyla bilinen ve Clandestina Hareketi’nin öncülerinden olan Mirabel Kardeşler adlı üç kız kardeş, Trujillo’nun „Ülkede iki tehlike var: Kilise ve Mirabel Kardeşler“ şeklinde yaptığı açıklamasan günler sonra tecavüz edilerek vahşice öldürüldüler. 

Önce 1981 yılında 1. Latin Amerika ve Karayip Kadınlar Kurultayı, Mirabel Kardeşler anısına 25 Kasım’ı „Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü“ ilan etti. 1999 yılında ise kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla BM Genel Kurulu kararı ile, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü ilan edilmiştir. 

 

 

 

 

 

Kooperationsprojekt mit Berufsförderungswerk Würzburg

Das Sehvermögen von Murad Osou beträgt teilweise nur noch zwei Prozent. Doch davon hat er sich nicht unterkriegen lassen. Der junge Mann, der vor acht Jahren aus Syrien nach Deutschland geflüchtet ist, lernte kurz nach seiner Ankunft Deutsch und absolviert derzeit beim Berufsförderungswerk Würzburg in Veitshöchheim eine Ausbildung zum Kaufmann für Büromanagement. Und kürzlich schnupperte er als Praktikant in die Tätigkeiten des Büros für Chancengleichheit (BfC) am Landratsamt Würzburg.

 

Drei Wochen lang unterstützte er das Team um Carmen Wallrapp, Leiterin des BfC und Kommunale Gleichstellungsbeauftragte des Landkreises Würzburg. Für beide Seiten sei es eine wertvolle Erfahrung gewesen. „Integration bedeutet nicht nur, Barrieren abzubauen, sondern auch Brücken zu bauen. Dieses Praktikumsprojekt zeigt, dass wir durch inklusive Maßnahmen nicht nur Vielfalt leben, sondern auch die Grundpfeiler einer vereinten Gesellschaft stärken können“, betont Wallrapp.

 

Integration wichtige Säule in Zeiten des Fachkräftemangels

Bei der Vermittlung spielte Christine Haupt-Kreutzer, stellvertretende Landrätin und Teamleiterin Ausbildung am BFW, eine wichtige Rolle. „Wir arbeiten am BFW schon länger mit dem Landratsamt zusammen, um genau solche Initiativen zu fördern“, sagt sie. Haupt-Kreutzer kennt Murad Osou schon lange und sieht die Integration von Menschen mit Beeinträchtigungen als wichtige Säule für Behörden und Unternehmen – gerade in Zeiten des Fachkräftemangels. „Die wahre Stärke einer Gesellschaft zeigt sich darin, wie sie mit Vielfalt umgeht. Dieses Praktikum ist ein richtiger und dringend notwendiger Schritt in die richtige Richtung – um zu zeigen, dass Inklusion nicht nur ein Ziel ist, sondern eine aktive, positive Handlung erfordert“, so Haupt-Kreutzer. Osou und viele andere Personen mit Beeinträchtigungen absolvierten eine vollwertige Ausbildung und stehen damit dem Arbeitsmarkt genauso zur Verfügung wie andere Menschen, die eine Ausbildung abschließen.

 

Die stellvertretende Landrätin ermutigt andere Behörden und Unternehmen dazu, ähnliche Initiativen zu ergreifen, um die Integration von Geflüchteten und Personen mit Einschränkungen zu fördern. „Denn wie dieses Beispiel zeigt, profitieren beide Seiten davon“, ist sie überzeugt. Osou freut sich auf eine spannende Zukunft, wenn er seine Ausbildung abgeschlossen hat. Als Übersetzer wird er dem Landratsamt erhalten bleiben und so anderen Geflüchteten dabei helfen, sich im Landkreis Würzburg zurechtzufinden. Und beruflich? „Ich will auf jeden Fall etwas mit und für Menschen machen“, sagt er fest entschlossen.

Şehriniz Göppingende Türk Kültür Merkezi’nin kurucusu olarak onur duyduğum uzun yıllarda  Başkanlığını yaptığım zaman diliminde hoş seda ile hatırlarda kalan faydalı hizmetlere imza attığımız,faaliyetlerimize zaman zaman yer vereceğim. Bu yazımda da bu notlarıma değineceğim. Türk toplumuna hizmetlerini aralıksız olarak sürdüren Türk Kültür Merkezi binasında, düzenlendiğimiz konferansla bili msel bir çalışmayı Göppingen halkına sunan, Eğitimçi (Sosyal Pedagog) Bülent Keleş, uzun araştırmalar yaparak hazırladığı ve doktora tezi olarak Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’ne sunduğu “Almanya’da İslamiyet ve Müslümanlık”konusunu izleyenleriyle paylaştı. 

Göppingen Türk Kültür Merkezi (2010-2015)Başkanı Doğan Tufan, misafirlerini hoş geldiniz diyerek selamladı. Doğan Tufan sözlerine şöyle devam etti: “Almanya’da İslam ve Müslümanlık” adlı eserin kitap olarak da basılması,  Türk kültürüne sunulan çok değerli bir kazanımdır. Bu eser, Avrupalı Türkler tarafından kültür mirası olarak korunmalıdır.”

 

Eğitim Bilimci Bülent Keleş konuşmasını slayt gösteri ile destekleyerek, Avrupa’da İslam’ın  tarihi hakkında bilgi vererek başladı konuşmasına “Avrupa’da ilk İslam devleti kuruluşu,Endülüs  ile İspanya ve İtalya’ya doğru yayılarak başlar. (711-1492). Daha sonra, Arnavutluk, Basna-Hersek ve Kosova devletleridir.

Günümüzde, bazı Avrupa devletleri içerisinde yaşayan Müslümanın toplam sayısı 14 milyonu bulmaktadır.Almanya’nın nüfusu 82 milyon iki yüz bin olup,Müslümanların sayısı ise 5 milyon üç yüz bin olarak belirlenmiştir.

Almanların Müslümanlarla ilk temasları 777 yılında, Büyük Karl’ın (Şarlman) Cordoba Emiri’nin Saragossa’dan sürgün ettiği Süleyman el-Arabî’yi kabulü ile başlamış, Harun er-Reşid ile karşılıklı hediyeleşme ve elçi gönderimiyle devam etmiştir. Endülüs Emevileri ile de diplomatik ilişkilerini sürdürmüşlerdir. Daha sonraları Haçlı seferleriyle karşılaşılmıştır. Martin Luther’in Protestanlık adına öne çıkıp reform hareketlerini başlatmasında ve Kristof Kolomb’un doğu ticaret yolunu denizlerden ele geçirme adına harekete geçmesindeki temel etkenler arasında “Müslüman Türk” olgusunun olduğu artık taraflı tarafsız bütün tarihçilerce kabul edilmektedir.Almanya’daki ilk İslam mülkiyeti (Islamische Grundbesitz) ise Osmanlı elçisi Ali Aziz Efendi’nin, 29 Mart 1798’de Berlin’de, hayatını kaybetmesi üzerine ona tahsis edilen mezarlıkla birlikte gerçekleşmiştir. 

Günümüzde bu bölgede 1999 yılında DİTİB tarafından inşa edilmiş bulunan Berlin Şehitlik Camii bulunmaktadır. II. Friedrich Wilhelm (1859-1941) Müslüman dünya ile olan ilişkilere de büyük önem vermiştir. 1898’de Şam’da Selahattin Eyyubi’nin mezarı başında yapmış olduğu konuşmada: “Burada bütün zamanların en kahraman askeri Sultan Selahaddin’in kabri önündeyim. Majesteleri Sultan Abdulhamid’e misafirperverliğinden dolayı teşekkür borçluyum. Gerek Majeste Sultan, gerekse halifesi olduğu İslam dünyasındaki 300 milyon Müslüman bilsinler ki, Alman İmparatoru onların en iyi dostudur” demiştir. Mehmet Akif Trablusgarp savaşı sırasında Sırat-ı Müstakim’de yayımlanan  “Osmanlı ve İslam muhabbibi Almanlar’a açık mektup” başlıklı yazısında “biz mahvolursak Doğu’nun anahtarı Almanya’nın rakiplerinin eline geçer. Doğu’yu korumak ve uygarlaştırmak, Doğu’ya doğru Osmanlı ile birlikte gitmek, Doğu’yu Alman ticaret ve sanayi için kazanmak işte kendisini bilen Alman ve Osmanlı hükümetleri için büyük bir program” şeklinde yazarak, Almanları İtalyanlara karşı Osmanlı Devleti’ne destek vermeye çağırmıştır. Almanya ve Türkiye arasında ticari ilişkilerin temeli Kiel Üniversitesi’nin Almanların Türkiye’de yatırım yapmasına yönelik sunmuş olduğu öneri oluşturmuştur. 1960’da Yunanistan ile İş Mübadele Antlaşması, 30 Ekim 1961’de imzalanan Türk – Alman İş Mübadele Antlaşması,1963’te Fas ile İş Mübadele Antlaşması, 1965’te Tunus ile İş Mübadele Antlaşması, 1968’de  Yugoslavya ile İş Mübadele Antlaşması yapılmıştır. Almanya’da Müslümanların Mezheplere göre dağılımı şöyledir. Sünni Nüfus:  %74 yaklaşık 3,18 Milyon Alevi Nüfus:  %13 yaklaşık 560 bin Şii Nüfus: %7 yaklaşık 300 bin , diğerleri (Kadıyaniler vb.): %6 yaklaşık 258 bin dir.

Camilerde Din Eğitimi Camilerde Çocuk ve Gençlere Yönelik Din Eğitimi Okullarda İslam Din Dersi; Veliler çocuklarının din derslerine katılımını belirleme hakkına sahiptirler. Din dersi mezhepler üstü okullar hariç, kamu okullarında düzenli bir derstir. Devletin denetim hakkı saklı kalmak kaydıyla din dersi, dini cemaatlerin prensipleriyle mutabık bir biçimde verilir. Hiçbir öğretmen kendi rızası dışında din dersi vermeye zorlanamaz. Madde 7. Cami Faaliyetlerine Katılım Durumu; DİTİB’e bağlı cami derneklerinde dini ibadetlerin yanı sıra eğitim faaliyetleri, sosyal ve kültürel etkinlikler düzenlenmektedir. (Kur’an okuma ve dini bilgiler kursu, kermesler, spor ve yarışma) Cami cemaatinin ırksal ve mezhepsel dağılımı; Dini ibadetleri için DİTİB’e ait cami derneklerini tercih eden Müslümanların %90 civarı Türk olup, bazı durumlarda bu oran aşağı ya da yukarı doğru hareketlilik gösterebilmektedir. DİTİB’e bağlı cami derneklerinin imkânlarından Türklerden başka, Boşnak, Arnavut, Arap, Afgan, Pakistanlı, Afrikalı vb. milletlere mensup Müslümanlar da yararlanmaktadırlar. 

DITİB camilerini tercih eden Müslümanların büyük bir çoğunluğu Hanefi mezhebine mensuptur, ancak az sayıda da olsa Şafilere rastlanmaktadır. Cami cemaatinin din algısında kuşaklar arası farklılıklar; üç kuşaktan Müslümanlarla karşılaşırız, baba, oğul ve torun. İlk kuşak Müslümanlar genellikle taşra olarak tabir edilen, şehir merkezinden uzak köylerden gelen ve tek hedefi para kazanıp geri dönmek olan işçilerden oluşmaktadır. Onların din algısı yalnızca ibadetten ibarettir. İkinci nesil Müslümanlar yaşadıkları iş yoğunluğundan dolayı cami derneklerine pek vakit ayıramasalar da, bu derneklerin ekonomik sorumluluğunu üstlenmektedirler. İslam dinini okuyup araştırmak ikinci kuşaktan itibaren Almanya’da yaşayan Müslümanlar için bir gereklilik olmuştur. Din görevlilerinin karşılaştığı sorunlar:

Yetersiz Almanca bilgisi, cemaatle iletişim sorunu,​cemaatin farklı dini gruplarla temasından kaynaklanan karışık din algısı, din görevlileri birinci ve ikinci kuşak tarafından bir memur olarak algılanmakta ve kendilerinden yeteri kadar istifade edilememektedir. Farklı Mezheplere mensup olan Müslümanlar din eğitimi ve diğer faaliyetlerini kendilerine ait ibadet hanelerde verilmektedir. Alevi Müslümanlar Cemevleri’ nde bu hizmetlerini yürütmektedirler. Müslümanların ülkelere göre dağılımı; Türkiye : 2.675.089 %63,2 Güneydoğu Avrupa (Arnavut ve Boşnaklar): 606.159 %13,6, Orta Doğu (Irak, Mısır, Suriye, Lübnan vb.): 369.541 %8,1,Kuzey Afrika (Fas, Tunus vb.): 301.573 %6,9, Güney ve Güneydoğu Asya (Afganistan, Pakistan, Hindistan vb.): 209.017 %4,6, İran: 79.772 %1,7 Afrika: 71.594 %1,5, Orta Asya/BDT: 29.973 %0,4, Yaklaşık 100.000 Alman Müslüman vardır”,  diyerek katılımcılara dinledikleri için teşekkür etti. Katılımcılarda, değerli Akademisyen Bülent Keleş’e aktardığı önemli bilgilerden dolayı teşekkür ettiler.

 Not: Okuyucularımın dikkatine! Konferans 2014 yılında düzenlenmiş olup rakamlarda değişiklik olmuştur.

Doğan Tufan 

 

(Würzburg) Das Stadtmarketing „Würzburg macht Spaß“ veranstaltet auch in diesem Jahr wieder den Lichterglanz mit Weihnachtsbummel - inklusive weihnachtlicher Klänge, stimmungsvoller Illuminationen und einem bunten Rahmenprogramm in der Innenstadt. 

 

„Würzburg macht Spaß“ lädt alle Einkaufsbummler:innen am Samstag, 2. Dezember 2023, im Rahmen des Lichterglanzes in die weihnachtlich beleuchtete Würzburger Innenstadt ein. Zahlreiche Geschäfte innerhalb des Ringparkgürtels locken mit Sonderaktionen. „Nutzen Sie die Gelegenheit, ohne Zeitdruck durch unsere schöne Stadt zu schlendern und freuen Sie sich auf viele Angebote der Händler, die an diesem Tag extra lange für Sie geöffnet haben – viele davon bis 22 Uhr, einige sogar länger. Bummeln Sie auch über den Weihnachtsmarkt und genießen Sie die besondere Atmosphäre in der nächtlichen Christmas-City“, so Wolfgang Weier, Geschäftsführer des Stadtmarketings „Würzburg macht Spaß“. 

 

Zu den optischen Highlights zählen unter anderem eine Stelzenläuferin als leuchtender Blickfang sowie zwei bezaubernde Weihnachtsengel, die mit über 900 in den Kleidern verarbeiteten LEDs und leuchtenden Engelsflügeln nicht nur Kinderaugen zwischen erstrahlen lassen. 

Der Würzburger Mittelalterverein „Keilerey“ bietet im Rahmen des Lichterglanzes eine besondere Feuershow und mittelalterliche Schaukämpfe und kombiniert die dynamischen Acts mit typisch fränkischem Humor. Die Besucher/-innen dürfen sich auf eine abwechslungsreiche Show mit Herz und viel Feuer freuen. 

 

Weitere Musikgruppen an verschiedenen Plätzen werden mit ihren stimmungsvollen Auftritten und kulturellen Darbietungen begeistern. Mit niveauvollem Charme und natürlicher Leidenschaft begeistert z. B. das Duo Silwer die Zuhörer:innen und bietet einen Mix aus mitreißenden Gitarrenriffs, verzauberten Flötenklängen und energiegeladenen Rhythmen. Und wer einmal den Weihnachtsmann live erleben möchte, hat an diesem Abend die Gelegenheit, ihn in einer weihnachtlichen Kulisse zu besuchen und Fotos zu machen. 

 

Mit Einbruch der Dämmerung startet dann auch die Illumination: Bis zu sechs Meter hohe Lichtskulpturen sind über das Innenstadtgebiet verteilt und sorgen für eine ganz besondere Atmosphäre. Alle Leuchtmittel basieren auf LED-Technik und sind daher im Verbrauch äußerst sparsam. Auch der Würzburger Weihnachtsmarkt hat an diesem Tag länger geöffnet und lockt die Besucher/-innen mit kulinarischen Spezialitäten, handgefertigten Waren und anderen Besonderheiten.

 

 

Würzburg: Am 17.11.23 wurde das Wärmeplanungsgesetz im Bundestag verabschiedet, welches Kommunen zu einer Wärmeplanung verpflichtet. Doch wo steht Würzburg eigentlich bei der Wärmeplanung? Was ist eine Wärmeplanung überhaupt? In welchem Zusammenhang stehen das Wärmeplanungsgesetz und das Heizungsgesetz? Was ergibt sich daraus für Immobilienbesitzerinnen und Besitzer?

 

Dörte Schulte-Derne, seit dem 1. Januar 2023 Geschäftsführerin der WVV und Vorständin der Stadtwerke Würzburg AG, informiert in ihrem Vortrag über Inhalte und neueste Entwicklungen der WVV-Wärmeleitplanung im Stadtgebiet. Klimabürgermeister Martin Heilig geht auf den Prozess zur kommunalen Wärmeplanung ein.

 

Experten des Verbraucherschutz Bayern, der WVV und dem Energie- und Klimazentrum Würzburg stehen am Ende der Veranstaltung für persönliche Fragen zur Verfügung.

 

Die Veranstaltung findet am Dienstag, 28.11.2023, 19 Uhr, im Felix-Fechenbach-Haus, Gutenbergstraße 11, 97080 Würzburg statt. Wer am Dienstag verhindert ist, kann am Mittwoch, 29.11.2023, ebenfalls um 19 Uhr, die Online-Veranstaltung besuchen. Die Veranstaltungen sind kostenlos. Eine Anmeldung ist nur für die Online-Veranstaltung nötig:https://us06web.zoom.us/webinar/register/WN_N99Bh0OBQjaNdrXgOXarqw

 

AK Parti ilçe başkanlığına 2024 yerel seçimleri için adaylık başvurusu yapan eski Başkan Ramazan Çalık’ın siyasete aktif bir dönüş yapması çok sayıda Türk ve Alman arasında da heyecanla karşılandı.

 

Geçtiğimiz hafta adaylık başvurusunu yapan Ramazan Çalık ise yaptığı açıklamasında ülkeye hizmetin kesintisiz devam etmesi ve herşeyden önce Serik’in bu hizmeti fazlasıyla hakettiğine inandığını belirterek, “Ak Parti Serik İlçe Belediye Başkanlığı Adaylık başvurumuzu yapmış bulunmaktayız. Serik'imize, vatanımıza ve milletimize hayırlı uğurlu olsun" dedi.

Eski başkan Prof. Dr. Ramazan Çalık’ın adaylığı Almanya’da Serik bölgesinde tatil yapan Almanlar ve Antalya asıllı Türkler arasında ciddi anlamda heyecan yarattı. Serik bölgesinde çok sayıda tatil evi olan veya bölge otelllerinde her yıl düzenli tatil yapan Türkler ve Almanlar da, “Bizi tanıyan, kültürümüzü bilen ve bizimle İngilizce ve Almanca iletişim kurabilen eski başkanın bölgede tekrar belediye başkanlığı için aday olmasına çok sevindik” şeklinde konuştular.

 

Almanya’nın değişik şehirlerinde yaşayan çoğu Antalya asıllı Türkler de bölgedeki siyasetin kalitesinin yükselmesine çok sevindiklerini belirterek ”Prof. Dr. Ramazan Çalık yumuşak üslubu ve siyasi olgunluğu ile özellikle su günlerde her partiden oy alabilecek bir siyasi figürdür. AK Parti Ramazan Çalık ile Serik oylarının %75 ini alacaktır. Ancak herşeyden önemlisi Serik ve Antalya bölgesinin siyasette bilgi, yetkinlik ve kalitesi yüksek olan biri tarafından yönetilmesidir. Kavga etmeyen, sert söylemlerden uzak, gülümseyen, halk ile barışık, toplumu dinleyen ve seçmenler arasında ayrım gözetmeyerek ’İşimiz Gücümüz Serik’ diyebilen bir siyasetçi bölgesine gerçekten kazandırır” şeklinde konuştular.

Prof. Dr. RAMAZAN ÇALIK kimdir 

Prof. Dr. Ramazan ÇALIK, 1961 Antalya-Yeşilyurt|ta doğdu. 09.07.2012 tarihinde Yükseköğretim Kurumu Başkanlığı tarafından Uşak Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanlığına atanan Prof. Dr. ÇALIK, 1985 yılında Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nden mezun oldu. 1988 yılında Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Ana Bilim Dalı’nda yüksek lisansını, 1994 yılında da doktorasını tamamlayarak aynı kürsüde yardımcı doçent olarak atandı.

 

Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi alanında 2005 yılında Doçent ve 2010 yılında Profesör unvanlarını alan ÇALIK, Türk-Alman Dostluk Derneği üyesi olup üç yıl Almanya olmak üzere Avusturya ve İsviçre’de akademik görevlerde bulundu. Yurt içi ve yurt dışında yürütülen uluslararası birçok projede yürütücü ve danışman olarak görev alan Prof. Dr. ÇALIK, uluslararası ve ulusal çok sayıda dergiye de hakemlik yapti. Yürüttüğü projelerle ülkemize 1,5 milyon Euro civarında maddi girdi sağlayan ÇALIK, bu faaliyetlerini halen sürdürmektedir.

 

Almanca ve Türkçe olmak üzere uluslararası ve ulusal hakemli dergilerde pek çok yayını ve 6 kitabı bulunan Prof. Dr. ÇALIK, çok sayıda uluslararası ve ulusal sempozyum ve konferansa konuşmacı ve yönetici olarak iştirak etmiştir.

 

Bir dönem Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Cumhuriyet Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini yürüten Prof. Dr. ÇALIK dekan yardımcılığı, senato üyeliği ve meslek yüksekokulu müdürlüğü gibi çeşitli idarî görevlerde de bulunarak yöneticilik alanında tecrübe sahibi olmuştur.

 2014   yerel seçimlerde Antalya Serik Belediye başkanı seçilen  Prof. Dr. Ramazan Çalık, 2024 yili yerel seçimlerinin de aday adayı.

 

Almanca ve İngilizce bilen Ramazan ÇALIK, evli ve üç çocuk babasıdır.

 

 

 

 

 

- Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Leman Yenigün:
"Kadınların bilgi, yetenek ve tecrübelerinden faydalanmayan ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınma yarışında geride kalacağı gerçeğinden hareketle, sosyal ve ekonomik büyüme ile sürdürülebilir kalkınma hedeflerimize ulaşmak için kadınların hayatın her alanında katma değer oluşturmasını teşvik etmeye devam edeceğiz"
 

BAKÜ (AA) - Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de "Bağlantısızlar Hareketi Kadınların Güçlendirilmesi ve Haklarının Genişletilmesi" konulu uluslararası konferans düzenlendi.

Azerbaycan Aile, Kadın ve Çocuk İşleri Devlet Komitesi Başkanı Bahar Muradova'nın ev sahipliğindeki konferansa Bağlantısızlar Hareketi üyesi ülkelerin üst düzey yöneticileri katıldı. Konferansta konuk kısmında Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Leman Yenigün de yer aldı.

 

Muradova, konferansta Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in katılımcılara mesajını okudu.

Aliyev mesajında Azerbaycan'ın Bağlantısızlar Hareketi dönem başkanlığında hayata geçirilen faaliyetlerden bahsederek Kovid-19 salgınında "aşı milliyetçiliği"ne karşı atılan adımları, bazı ülkelere yapılan yardımları anlattı.

Azerbaycan'ın dönem başkanlığında sömürgecilik karşıtı girişimlere önem verdiklerini belirten Aliyev, "Özellikle Fransa'nın küresel düzeyde yürüttüğü yeni sömürgecilik politikasını ifşa ettik ve bu utanç verici uygulamaya son verilmesi çağrısında bulunduk." ifadesini kullandı.

Aliyev, sömürgeciliğin kadın hakları üzerinde de olumsuz etki bıraktığına dikkati çekti.

 

- "Kadınların hayatın her alanında katma değer oluşturmasını teşvik etmeye devam edeceğiz"

​​​​​​​Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Yenigün, konferansta yaptığı konuşmada, ülkelerin uzun vadede kalkınma vizyonunu yakalaması, sürdürülebilirliğini sağlaması, vatandaşların refah düzeyinin artırılması için kadın ve erkeklerin kalkınma hamlesinin her sürecinde dayanışma içerisinde yer alması gerektiğini söyledi.

Yenigün, kadınların ekonomik ve sosyal yaşama katılımlarının güçlendirilmesi için Türkiye'de yapılan çalışmaları anlatarak, "Hem özel hem kamu sektöründe kadınların karar alma mekanizmalarına etkin katılımları için yaptığımız çalışmalar sonucunda iş dünyası, siyaset, bürokrasi, akademi, hukuk ve askeri gibi alanlarda karar alma mekanizmalarında yer alan kadınların sayısı gün geçtikçe artıyor." dedi.

 

Kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında etkin ve kalıcı tedbirlerin alınmasına dair çalışmalara kararlılıkla devam ettiklerini vurgulayan Yenigün, "Kadınların bilgi, yetenek ve tecrübelerinden faydalanmayan ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınma yarışında geride kalacağı gerçeğinden hareketle, sosyal ve ekonomik büyüme ile sürdürülebilir kalkınma hedeflerimize ulaşmak için kadınların hayatın her alanında katma değer oluşturmasını teşvik etmeye devam edeceğiz." diye konuştu.

Yenigün, "Türkiye Yüzyılı" programına ilişkin şunları kaydetti:

"Bu program, Türkiye'nin çağa yön veren bir ülke olmaya başladığının işareti ve sembolüdür. Bu dönemde başarıya ulaşmanın ve vatandaşlarımızın refahını sağlamanın, nüfusun yüzde ellisini oluşturan kadınlar olmadan mümkün olmadığının bilincindeyiz. Kadın liderlerin küresel etkisini artırmak için toplumlarımızda eşitlik ve kapsayıcılık için daha fazla çaba göstermeliyiz. Kadınların liderlik pozisyonlarına erişimini kolaylaştırmak ve destekleyici politikaları teşvik etmek bu anlamda çok önemlidir. Kadınların toplumsal hayatın her alanında daha aktif, üretken ve güçlü şekilde yer almaları, adil bir şekilde hak, kaynak ve fırsatlardan yararlanmaları ve kadına yönelik ayrımcılık ve şiddetin önlenmesi için çalışmalarımıza kardeş ülke Azerbaycan'la güçlü işbirliklerinde kararlılıkla devam edeceğimize inanıyorum."

 

BAKÜ (AA) - Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ayhan Hacızade ile Savunma Bakanlığı Sözcüsü Anar Eyvazov, Karabağ'da Ermenistan'ın yasa dışı faaliyetleri ve savaş suçlarına ilişkin yeni bulguları diplomatik misyon temsilcileriyle paylaştı.

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığında, ülkede faaliyet gösteren diplomatik misyon temsilcileriyle askeri ataşelere işgal döneminde Ermenistan'ın Karabağ'daki yasa dışı askeri faaliyetlerine ilişkin brifing verildi.

Hacızade ve Eyvazov, Ermenistan'ın hem 30 yıllık işgal döneminde hem de sonrasında Azerbaycan topraklarında silah depoladığını ve arazileri mayınladığını anlattı.

 

Toplantıda, 2. Karabağ Savaşı'ndan sonra Azerbaycan ordusunun istihkam birliklerinin 10 binden fazla anti personel, yaklaşık 3 bin anti tank mayını ile yaklaşık 12 bin patlamamış mühimmatı tespit ederek etkisiz hale getirdiği bildirildi.

Ermenistan'ın 2. Karabağ Savaşı sonrasında da bölgedeki yasa dışı rejime silah sevk ettiğinin anlatıldığı toplantıda, bölgede 2021'de üretilen silahların tespit edildiği belirtildi.

Hankendi şehrinde askeri araç ve insansız hava araçlarının modifikasyonunun yapıldığı atölyenin bulunduğu bildirilen toplantıda, hem bu atölye hem de Ermeni güçlerin sivillere mayın monte edilen insansız hava araçlarının kullanımı hususunda eğitim verdiğini gösteren videolar da paylaşıldı.

 

Toplantıda ayrıca, yasa dışı Ermeni güçlerin kullandığı ve Azerbaycan ordusunun eline geçen silah, mayın ve insansız hava araçlarından bazıları da sergilendi.

 

 

 

Senatonun kararı ve Azerbaycan'a yönelik temelsiz eleştirilerin, bölgede barış ve istikrara yönelik çabalar için ciddi engel oluşturduğu belirtildi
 

BAKÜ (AA) - Azerbaycan Milli Meclisi, ABD Senatosunun Ermenistan yanlısı kararını, kabul ettiği bildiriyle kınadı.

Milli Meclisin Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda, ABD Senatosunda 15 Kasım'da kabul edilen "2023 yılı Ermenileri Savunma Yasası"nı kınayan bildiri kabul edildi.

 

ABD Senatosunun kararının "Kabul edilemez." olduğu belirtilen bildiride, "ABD Senatosunun Azerbaycan'ı açıkça hedef alan kararını şiddetle kınıyoruz." ifadesi yer aldı.

Son dönemde ABD yetkililerinin önyargılı açıklamalarının, iki ülke arasındaki stratejik ilişkilere zarar verdiği belirtilen bildiride, "ABD Senatosunun bu kararı ve Azerbaycan'a yönelik temelsiz eleştiriler, bölgemizde barış ve istikrara yönelik çabalar için ciddi engel oluşturuyor." değerlendirmesinde bulunuldu.

Senatonun kararının İslam karşıtı senatörlerce hazırlandığına işaret edilen bildiride, kararın çifte standardın açık örneği olduğu vurgulandı.

ABD Kongresindeki Azerbaycan karşıtı görüşmelerin "absürt tiyatro oyunu" ve "ikiyüzlü ABD politikasının yeni bir göstergesi" şeklinde nitelendirildiği bildiride, ABD'nin, Hocalı Katliamı dahil Azerbaycanlılara karşı işlenen tüm suçları görmezden geldiği kaydedildi.

 

Bildiride, "ABD'nin Türkiye'deki darbeyi desteklediği ve darbe girişiminde kilit rol oynayan FETÖ ve benzeri terör örgütlerini himaye ederek kendi kukla rejimini oluşturmaya çalıştığı bilinen bir gerçektir. Bugün İsrail-Filistin çatışmasının alevlenmesinin asıl sorumlusu ABD'dir." ifadeleri kullanıldı.

 

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Batman'ın Kozluk ilçesinde 2017'de teröristlerin saldırısı sonucu 22 yaşında şehit olan öğretmen Şenay Aybüke Yalçın'ın hayatını ve öğretmenlik azmini beyazperdeye taşıyan, "Aybüke; Öğretmen Oldum Ben!" filminin galasına katıldı.

24 Kasım Öğretmenler Günü'nde yarın sinemaseverlerle buluşacak "Aybüke; Öğretmen Oldum Ben!" filminin galası, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, filmi, eşi Emine Erdoğan, şehit öğretmen Aybüke Yalçın'ın annesi Zehra, babası Sadık, kardeşi Aybars Yalçın ve filmin oyuncularıyla birlikte izledi.

 

Filmin bitiminde eşi Emine Erdoğan ile sahneye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, şehit öğretmenin ailesi tarafından Aybüke Yalçın'ın kullandığı bağlama hediye edildi. Erdoğan, Yalçın'ın babasından bağlamayı öperek aldı.

TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı da Emine Erdoğan'a Aybüke Yalçın'ın simge fotoğrafında kullandığı sembolik kırmızı yazmayı ve minyatür bağlamayı takdim etti.

 

TRT Ortak Yapımı "Aybüke; Öğretmen Oldum Ben!" filminin galasına, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile filmde adı geçen şehit Kaymakam Muhammet Fatih Safitürk'ün eşi Ayşegül Safitürk ile şehit Uzman Çavuş Soner Fazlıoğlu'nun ailesi de katıldı.