Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Für den ganz großen Wurf sollte es nicht reichen, aber dennoch kann der gebürtige Bad Abbacher Thomas Kreidemeier sehr stolz auf sich sein. Er ist als Kandidat in der ZDF-Show „Der Quiz-Champion“ angetreten. Den Gewinn von 100.000 Euro verpasste er dabei knapp - im finalen Stechen unterlag er einem Quiz-Spieler aus Norwegen. Wie viele Mitglieder die Band „Pet Shop Boys“ hatte, war die Frage.

 

Dennoch hat er in der Sendung mit großem Wissen überzeugt. Um ihm zu seinem Auftritt in der Quiz-Show zu gratulieren, hat Landrat Martin Neumeyer Thomas Kreidemeier zu sich ins Landratsamt eingeladen. Dabei konnte er den jungen Mann besser kennenlernen. Der Jura-Student macht sich für Geflüchtete und den Tierschutz stark. Und obwohl er bei „Der Quiz-Champion“ kein Geld gewonnen hat, waren auf einmal doch 5.000 Euro mehr auf seinem Konto: Ein Gönner, der durch die Fernsehshow auf ihn aufmerksam geworden war, wollte ihm eine Reise spendieren. Stattdessen unterstützt Thomas Kreidemeier damit aber die Deutsche Juristische Gesellschaft für Tierschutzrecht.

 

Auch von Landrat Martin Neumeyer gab es Präsente – als Zeichen der Anerkennung für Kreidemeiers Teilnahme an der Quiz-Show.

 

„Thomas Kreidemeier hat in der Sendung „Der Quiz-Champion“ mit großem Wissen in sämtlichen Sachgebieten geglänzt und dabei gleich fünf Prominente besiegt. Auch, wenn es nicht ganz zum Sieg gereicht hat, möchte ich ihm im Namen des Landkreises ganz herzlich zu diesem hervorragenden Abschneiden gratulieren.“

Landrat Martin Neumeyer

Hülsenfrüchte erfüllen wichtige Funktion im Ackerbau

 

Die kulinarische Vielfalt in der Region Würzburg ist groß. Auch die Falafel, hergestellt aus Bio-Kichererbsen, die im Landkreis Würzburg angebaut und geerntet werden, lässt sich nun auf Speisekarten von Restaurants und Festen finden.


Was viele nicht wissen: Hülsenfrüchte wachsen bio-regional auf den Äckern dieser Region und müssen nicht aus Übersee importiert werden. Mit der zunehmenden Trockenheit und Hitze im Landkreis Würzburg kommen diese sogar besser zurecht als manche anderen Ackerkulturen. Vor allem im Öko-Landbau wird Hülsenfrüchten ein fester Platz in der Fruchtfolge zugesprochen, denn diese erfüllen eine wichtige Funktion in der Nährstoffversorgung. Über die Knöllchenbakterien an ihren Wurzeln können sie zum einen sich selbst und zum anderen durch Ernterückstände auch nachfolgende Kulturen mit Stickstoff versorgen.

 

„Mich als Erzeuger macht es wahnsinnig stolz und es gibt mir ein gutes Gefühl zu wissen, wo meine Bio-Kichererbsen landen. Ich würde mir wünschen, dass mehr Wertschöpfungsketten dieser Art entstehen, denn gute Produkte kann auch unser Landkreis“, betont Benedikt Endres. Die Kichererbsen, angebaut nach den strengen Bioland-Richtlinien, von Landwirt Endres im Markt Bütthard finden ohne Umwege und über eine Distanz von weniger als 30 Kilometern direkt ihren Weg zum Gasthaus Schützenhof von Lorenz und Lisa Berndt in Würzburg. „Wir dürfen dieses Jahr erstmals auf dem Weindorf verkaufen. Da war für uns klar, dass wir regionale Produkte anbieten möchten“, so Lorenz Berndt, Inhaber und Küchenchef des Schützenhofes.

 

Bio-Zertifizierung für die Gastronomie und verarbeitende Betriebe

 

Wer genau hinschaut, wird feststellen, dass die Falafel, die es in Würzburg zu genießen gibt, trotzdem nicht als Bio-Falafel verkauft wird. Doch warum? Bio und Öko sind gesetzlich geschützte Begriffe. Wer mit Bio oder Öko wirbt, muss sich zertifizieren lassen. Dies dient dem Verbraucherschutz, denn wo Bio draufsteht, muss auch Bio drin sein. So kann die Rohware nach Biolandrichtlinien zertifiziert sein, nicht jedoch der Verarbeitungsbetrieb, der sie dann für Gäste zubereitet.

 

Kichererbsen nach der Ernte: Für die Vermarktung als Speiseware müssen unreife grüne Körner aussortiert werden. Foto: Daniel Delang

 

Um lebensmittelverarbeitenden Betrieben und Gastronomiebetrieben den Einstieg in die Bio-Zertifizierung zu erleichtern, wurden jüngst die Bio Außer-Haus-Verpflegung Verordnung vom Bundesministerium für Ernährung und Landwirtschaft aktualisiert und vereinfacht.

 

So gibt es verschiedene Möglichkeiten der Bio-Zertifizierung. Neben der Möglichkeit einer ganzheitlichen Bio-Zertifizierung, können auch nur ausgewählte Produkte auf Bio umgestellt werden. Wenn erstmal nur vereinzelt Zutaten in Bio-Qualität eingesetzt werden, erleichtert das den Einstieg, beispielsweise Bio-Rindfleisch, Bio-Eier, Bio-Milch oder eben Bio-Kichererbsen. Anschließend dürfen diese Produkte entsprechend beworben werden.

 

Bei Fragen rund um das Thema Bio-Zertifizierung oder auf der Suche nach passenden bio-regionalen Lieferanten, unterstützt das Projektmanagement der Öko-Modellregion stadt.land.wü. gerne. Alle Informationen rund um die Öko-Modellregion sind auf der Homepage www.oekomodellregionen.bayern/stadt.land.wue. zu finden. Fragen beantwortet Hanna Dorn, Tel.: 0931-8003-5108, E-Mail: Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!

Der Grünen-Kreisrat Sebastian Huber hat sein Mandat als Mitglied des Kreistags des Landkreises Würzburg zum 1. April 2024 niedergelegt. Als nächster möglicher Nachfolger auf der Wahlliste von Bündnis 90/Die Grünen ist ihm Gerhard Müller nachgerückt. Landrat Thomas Eberth vereidigte den neuen Kreisrat in der jüngsten Sitzung des Kreistags am Landratsamt Würzburg.

 

Gerhard Müller arbeitet selbstständig als diplomierter Psychologe und leitet eine Praxis für Klinische Neuropsychologie in Würzburg. Seit 2013 ist er gewähltes Mitglied des Bezirkstags Unterfranken und fungiert dort unter anderem als Vorsitzender des Rechnungsprüfungsausschusses sowie des Partnerschaftskomitees. Von 2014 bis 2020 war Müller bereits Mitglied des Kreistags. 

İSTANBUL (AA) - Getir, Türkiye'ye odaklanmak için, gelirlerinin yüzde 7’sini elde ettiği Avrupa ve ABD pazarından çıkacağını duyurdu.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, Getir; İngiltere, Almanya, Hollanda ve ABD'den çıkma kararı aldı. Getir'in ABD'deki iştiraki FreshDirect ise faaliyetlerine devam edecek.

Gelirlerinin yüzde 7'sini çıkacağı pazarlardan elde ettiğini açıklayan şirket, uzun vadeli sürdürülebilir büyüme için en büyük potansiyeli gördüğü ana pazarı olan Türkiye'ye odaklanacağını bildirdi.

Buna paralel olarak Getir, Mubadala ve G Squared’den yeni bir finansman sağladı. Şirket, bu finansmanı Türkiye'deki işlerinde rekabetçi konumunu güçlendirmek için kullanacak.

Şirket, İngiltere, Almanya, Hollanda ve ABD'deki tüm çalışanlarına, bugüne kadarki gayretli ve özverili çalışmaları için de teşekkür etti.

Samet Gümüş, erkekler 51 kiloda mücadele ettiği Avrupa Boks Şampiyonası'nda altın madalya kazandı. Büyükler kategorisinde katıldığı ilk Avrupa şampiyonasında finale çıkmayı başaran 22 yaşındaki Samet (mavi), Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da düzenlenen organizasyonda, Macar Atila Bernath (kırmızı) ile altın madalya mücadelesi verdi.

İSTANBUL (AA) - Medicana International İstanbul Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Adnan Özdolap, ilaçların içeriklerinin hekim tarafından bilindiğini ve hastaların buna göre yönlendirildiğini belirterek, "Bu nedenle hekimin bilgisi dışında aç ya da tok alımlarını değiştirmemek önemlidir." dedi.

Hastaneden yapılan açıklamaya göre, hastalıklardan korunmaya ya da iyileşmeye yönelik olarak başvurulan ilaçlar, doğru amaca hizmet etmeden, bilinçsizce, doktor tavsiyesi olmadan ya da uygunsuz şekilde kullanıldığında başta mide olmak üzere karaciğer, böbrek gibi pek çok organda olumsuz etkilere yol açabiliyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Uzm. Dr. Adnan Özdolap, "Ağrı kesici ve antibiyotiklerin bilinçsiz tüketimi aynı zamanda karaciğer üzerinde de büyük olumsuz etkiler meydana getirir. Ayrıca bilinçsiz ve gereksiz ilaç kullanımı böbrek fonksiyonları üzerinde de olumsuz etkiler oluşturabilir. Bu nedenle hekime danışmadan herhangi bir ilaç kullanılmamalıdır." ifadelerini kullandı.

Hekimlerin, hastaların öncelikle hastalık öyküsünü alıp sonrasında gereken tetkikleri yaptırması sonucunda ilaçların kullanılması gerektiğine değinen Özdolap, "Özellikle ağrı kesiciler, ağrının sebebi bulunmadan kullanılmamalıdır. En büyük yapılan yanlışlardan biri de ağrı kesici ve antibiyotiklerin hastaların hekimlere danışmadan ya da muayene olmadan kullanmasıdır. Dost tavsiyesiyle de bazı ilaçların kullanıldığı görülmektedir. Bu tür kullanımlar vücudun üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

- "Tiroit ilacını aç karnına içilmeli"

Özdolap, pek çok diyabet hastasında hipertansiyon, pek çok hipertansiyon hastasında da diyabet görüldüğüne dikkati çekerek "Bu hasta grubu birden fazla ilaç kullanmaktadır. Birden fazla hekimle tedavilerini sürdüren hastalarda hekimlerin hastayı konsültasyonla değerlendirip ilaç vermeleri gerekmektedir. Örneğin tiroit ilacı sabah aç karnına alınmalıdır. Hastaların kullandığı ilaçlar doğru bir şekilde değerlendirerek yol almak önemlidir. Hastaların da hekimlerine mutlaka hangi saatlerde, nasıl kullanması gerektiğiyle ilgili bilgiler alması gerekir." açıklamasında bulundu.

Mide ilaçlarının, mide koruyucuların aç karnına alınması gerektiğini belirten Özdolap, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Ağrı kesici kullanırken aç olunmalıdır. Mide koruyucu kullanılırken bir saat herhangi bir ilaç alınmaması gerekir. İlaçların üzerindeki aç ya da tok karnına ifadeleri ilaçların içeriğiyle ilgilidir. Bunların içerikleri hekim tarafından bilinir ve hastalar buna göre yönlendirilir. Bu nedenle hekimin bilgisi dışında aç ya da tok alımlarını değiştirmemek önemlidir. Özellikle ileri yaştaki hastaların çoğunda kronik hastalıklar mevcuttur. Bu hastaların sıkı doktor takibinde olması gereklidir.

İlaçların üzerine aç, tok, saatlerini yazmak önemlidir. Mideyi çeşitli zararlara, enfeksiyon benzeri hastalıklara ve doku hasarına karşı koruyan mide mukozası, fazla miktarda ağrı kesici tüketimi ile zarar görür ve durum midede kanama, ülser ve şiddetli ağrılar gelişmesine neden olur. Ağrı kesici ve antibiyotiklerin bilinçsiz tüketimi aynı zamanda karaciğer üzerinde de büyük olumsuz etkiler meydana getirir."

ANKARA (AA) - GÖKSEL YILDIRIM - Türk sanayisindeki yetenekler savunma ve havacılık sanayisi başta olmak üzere endüstrinin elektrik motorları ihtiyacını karşılamak üzere birleşiyor.

Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı bağlı ortaklıklarından İŞBİR Elektrik Sanayi AŞ ve NARDAN Güç Dönüşüm Sistemleri AŞ arasında Üretime Dayalı İşbirliği Protokolü imzalandı.

Protokol doğrultusunda İŞBİR Elektrik ve NARDAN Güç Dönüşüm Sistemleri, savunma ve havacılık sanayisi başta olmak üzere, endüstrinin elektrik motorları ihtiyacını karşılamak üzere işbirliği yapacak.

Bu kapsamda, NARDAN'ın AR-GE çalışmaları sonrası ortaya çıkan yenilikçi ürünleri, İŞBİR'in 46 yıllık üretim deneyimiyle birleşecek. İŞBİR'in tesislerinde üretilecek milli ürünlerin, savunma ve havacılık sanayisine dinamizm kazandırması, AR-GE'ye dayalı yenilikçi teknolojileri içerir yerli ve milli çözümler geliştirilmesi ve ihracata katkı sağlanması hedefleniyor.

Geliştirilecek yeni nesil elektrikli motorlar; insansız hava araçları (İHA) başta olmak üzere, hava taksi uygulamaları, kargo taşımacılığı, askeri ve sivil amaçlı İHA sistemlerinde kullanılacak.

İşbirliği kapsamında ayrıca yüksek güç yoğunluğuna sahip, enerji verimliliği yüksek ve projeye özel olarak tasarlanan ve geliştirilen yeni nesil elektrik motorlarının askeri ve sivil platformlara entegre edilerek katma değer sağlaması amaçlanıyor.

Enerji sistemlerinin üretimine ve geliştirilmesine öncülük etmek, aynı zamanda ülke ekonomisine ve savunmasına katkı sağlamak amacıyla faaliyet gösteren İŞBİR Elektrik, farklı teknoloji alanlarında ve yeni nesil elektrik motorları konusunda büyümeyi hedefliyor.

Sanayideki çeşitli sektörlerde 35 yıllık mühendislik tecrübesine dayanarak 2023 yılında Teknopark İstanbul bünyesinde kurulan NARDAN Güç Dönüşüm Sistemleri AŞ, inovasyon odaklı ve akademik temelli çalışmalarına yoğun şekilde devam ediyor.

Yeni nesil elektrik motorlarının tasarımı ve üretimi ile bu motorların güç elektroniği devreleriyle kontrolü, şirketin ana faaliyet alanını oluşturuyor. Elektronik devrelerin tasarımı ve üretimi de NARDAN bünyesinde gerçekleştiriliyor.

İSTANBUL (AA) - Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan ile ABD’li mevkidaşı Antony Blinken’in, İsrail’in 7 Ekim 2023'ten bu yana şiddetli saldırılarına maruz kalan Gazze Şeridi ve Refah kentindeki durumu görüştüğü bildirildi.

Suudi Arabistan resmi ajansı SPA’ya göre iki Bakan, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’daki Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreterliği binasında bir araya geldi.

Bin Ferhan ve Blinken, KİK dışişleri bakanları ile ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in ortak toplantısının oturum arasında yaptıkları görüşmede, "ikili ilişkileri ve çeşitli alanlarda ortak iş birliğini geliştirmenin yollarını" ele aldı.

İki Bakan, "acil insani yardım girişini sağlamak için her türlü çabayı göstermenin yanı sıra Gazze Şeridi ve Refah kentinin durumundaki gelişmeleri ve acil ateşkesin önemini de" görüştü.

BERLİN (AA) - Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier, Orta Doğu'daki kalıcı barışın iki devletli çözümle mümkün olacağı konusunda Türkiye ile hemfikir olduklarını söyledi.

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier, Türkiye'de 22-24 Nisan'daki temaslarını ziyareti takip eden Türk gazetecilere değerlendirdi.

Steinmeier, ülkesiyle Türkiye'nin Orta Doğu'daki çatışmalar konusunda farklı bakış açılarının bulunduğuna işaret ederek, "Ancak Türkiye ile Orta Doğu'daki kalıcı barışın iki devletli çözümle mümkün olacağı konusunda hemfikiriz." ifadesini kullandı.

Türkiye'deki temaslarını yapıcı olarak niteleyen Steinmeier, "Türkiye ziyaretimin her dakikası kıymetliydi." dedi.

Steinmeier, Türkiye ziyaretinin iki ülke ilişkileri açısından önemine değinerek, "Benim için diplomatik ilişkilerimizin başlamasının 100. yıl dönümünde Türkiye'ye gelmek çok önemliydi." değerlendirmesinde bulundu.

İki ülkenin NATO'da müttefik G20 üyeleri olduklarına dikkati çeken Steinmeier, "Türkiye-Almanya olarak birbirimiz için vazgeçilmeziz, birbirimize ihtiyacımız var." diye konuştu.

- "Almanya olarak depremzedeleri unutmayacağız"

Gaziantep'te 23 Nisan kutlamasına katıldığını ve ardından Nurdağı ilçesinde depremzedeler için kurulan konteyner kenti ziyaret ettiğini anlatan Steinmeier, buradaki temaslarının kendisini etkilediğini belirtti.

6 Şubat 2023'teki depremin Türkiye ve Suriye'de birçok can kaybına yol açtığını anımsatan Steinmeier, "Depremden bir yıl sonra bölgeyi ziyaret etmek, benim için de anlamlıydı. Hayatta kalan insanlar için çok hızlı bir şekilde barınma yerleri hazırlanmasını ve çocukların okullara gidebilmesinin sağlanmasını görmek sevindirici." değerlendirmesinde bulundu.

Bölgedeki yeniden inşa çalışmalarının "takdire şayan" olduğunu ifade eden Steinmeier, "Almanya olarak depremzedeleri unutmayacağız ve desteklemeye devam edeceğiz." dedi.

Alman lojistik şirketi DHL'nin İstanbul Havalimanı'ndaki merkezine gerçekleştirdiği ziyarete değinen Steinmeier, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde bu ziyareti de ele aldıklarını söyledi.

Hızlı hava kargo taşımacılığı sektöründe bu merkezin model özelliği taşıdığını anlatan Steinmeier, Avrupa ülkeleri arasında AR-GE Merkezi kapsamında kurulan ilk Dijital Dönüşüm Ofisi'nin İstanbul'da bulunmasının da sevindirici olduğunu dile getirdi.

Steinmeier, Türk vatandaşları için vize kolaylığı ya da genel olarak vize işlemlerinde ne zaman ilerleme kaydedileceği yönündeki soru üzerine Türkiye'deki başkonsolosluk personelinin sayısının artırıldığı ve işlem süresinin kısaltılması ve daha hızlı randevu alınabilmesi için çalışmaların yürütüldüğü yanıtını verdi.

Steinmeier, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Almanya'da düzenlenecek, Türk Milli Takımı'nın da mücadele edeceği EURO 2024'e beklediğini söyledi.

LAHEY (AA) - Azerbaycan, Ermenistan'ın işgal ettiği topraklarda Azerbaycanlılara karşı etnik temizlik politikası uyguladığı gerekçesiyle Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) açtığı davanın esastan görülerek bu ülkenin Karabağ'daki suçlarının incelemesini talep etti.

Azerbaycan tarafından Birleşmiş Milletlerin (BM) yargı organı UAD nezdinde "Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme"nin ihlal edildiği iddiasıyla Ermenistan'a karşı açılan davada, Divan'ın yargı yetkisine ilişkin duruşmalar tamamlandı.

Hollanda'nın Lahey kentinde bulunan Barış Sarayı'nda yapılan ve bugün sona eren duruşmalarda, Azerbaycan'ın avukatları, Ermenistan'ın Karabağ'ı işgali sürecinde Azerbaycan Türklerine karşı etnik temizlik yaptığına ilişkin suçlamaların ele alındığı davanın esastan görülmesi gerektiğini ve Divan'ın yargı yetkisi olduğunu belirtti.

Azerbaycan'ın avukatlarından Uluslararası Hukuk Profesörü Vaughan Lowe, Ermenistan'ın "davanın reddedilmesi" talebinin geçerli nedenlere dayanmadığını kaydederek, "Ermenistan, Azerbaycan'ın davasını çarpıtıyor." dedi.

Ermenistan'ın, Azerbaycan'ın suçlamalarını yalanlayamadığını ve bunun yerine Divan'ın yargı yetkisine itiraz ettiğini ifade eden Lowe, Divan'dan özellikle Karabağ'ın işgali sürecinde Ermenistan'ın işlediği ırk ayrımcılığı, etnik temizlik, mala el koyma, doğal kaynakların sömürülmesi, çevreye zarar verilmesi ve diğer suçların esastan ele alınmasını istedi.

Lowe, Azerbaycanlıların uğradığı zararın tazmin edilmesinin yolunun Ermenistan'ın söz konusu ihlallerinin tespitiyle mümkün olduğunu belirtti.

Lowe'den sonra Azerbaycan adına kürsüye çıkan Uluslararası hukuk profesörü Stephan Talmon, Azerbaycan'ın açtığı davanın beklenen ve öngörülen bir dava olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

"Kendimize şu soruyu sormamız gerekir: Bir başka ülkenin topraklarının beşte birini işgal eden, yaklaşık 23 bin insanın ölümüne neden olan, takriben 3 bin 900 kişinin ortadan kaybolmasına neden olan, 1 milyon insanı yerinden eden, mallarına el koyup kültürünü yok eden ve doğal kaynaklarını sömüren bir ülke nasıl olur da kendisine dava açılmamasını makul bir şekilde bekleyebilir? Bu mümkün değil ancak Ermenistan son birkaç günkü duruşmalarda tam olarak bunu yapıyor."

Azerbaycan'ın avukatlarından Samuel Wordsworth, Ermenistan'ın, Karabağ'a yerleştirdiği mayınlar ve bubi tuzaklarıyla Azerbaycan Türklerinin topraklarına dönme hakkını engellediğini ve bunun Azerbaycanlılara yönelik ırk ayrımcılığı anlamına geldiğini anlattı.

Azerbaycan avukatlarından Sean Aughey, Ermenistan'ın "mayınların askeri açıdan savunma amaçlı yerleştirildiği" iddialarının geçerli olmadığına dikkati çekti.

Aughey, söz konusu mayınların bulunduğu alanların askeri bölgelerin dışındaki Kalbacar ve Laçin bölgesindeki sivillerin yerleşim yerlerinde tespit edildiğini ve askeri amaçla döşenmiş olmasının mümkün olmadığını anlattı.

Cenevre Üniversitesinden uluslararası hukuk profesörü Laurence Boisson De Chazournes, Ermenistan'ın, 1991'den Karabağ'ın kurtarılmasına kadar Azerbaycan Türklerine yönelik kültürel unsurları bilinçli şekilde yok ettiğini ve bunu yaparken çevreye ağır tahribat verdiğini vurguladı.

Boisson De Chazournes, Ermenistan'ın itirazlarının reddedilmesi ve davanın esastan görülmesi gerektiğini ifade etti.

Ermenistan'ın avukatları, dün yapılan duruşmada UAD'nin davaya bakmaya konu ve zaman bakımından yetkisi olmadığını belirterek, Azerbaycan'ın açtığı davanın yetkisizlik sebebiyle düşürülmesini istemişti.

- Divan yargıçları müzakereye başladı

Bugün sona eren duruşmaların ardından, Divan hakimleri müzakereye başlayarak, Ermenistan'ın işlediği suçları Irk Ayrımcılığı Sözleşmesi kapsamında ele almak için Divan'ın yargı yetkisi olup olmadığına ve davanın esastan görülüp görülmeyeceğine karar verecek.

Divan, Ermenistan'ın bazı itirazlarını kabul etse dahi, Azerbaycan'ın iddialarının bir kısmı için de olsa davanın esasına girilmesine karar verebiliyor.

Divan'ın yargı yetkisine ilişkin kararları genellikle 1-2 yıllık sürelerde verdiği görülüyor.

- İki ülke arasındaki karşılıklı dava

İki ülke birbirine karşı karşılıklı aynı davayı açtı.

Ermenistan, 16 Eylül 2021'de "Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme"nin ihlal edildiği iddiasıyla Azerbaycan aleyhine UAD'de dava açtı.

Ermenistan'ın Azerbaycan aleyhine iddiaları, Azerbaycanlıların "Vatan Muharebesi" dediği, Eylül 2020'de başlayarak 44 gün süren 2. Karabağ Savaşı ve sonrasında yaşananları kapsıyor.

Azerbaycan, 21 Nisan 2023'te, mahkemenin yargı yetkisine ilişkin ön itirazlarda bulundu ve 15-19 Nisan'daki duruşmalarda Azerbaycan, Ermenistan'ın gerekli kabul edilebilirlik şartları oluşmadan siyasi amaçla dava açtığını ve UAD nezdindeki dava açma amacını kötüye kullandığını belirterek, davanın reddini istedi.

Azerbaycan'ın 23 Eylül 2021'de Ermenistan'a karşı açtığı ve yine Irk Ayrımcılığı Sözleşmesi'nin ihlaline dayanan ikinci dava ise 1991'de başlayan Ermenistan'ın 30 yılı aşkın süre işgali altında kalan Karabağ'ın kurtarılmasına kadarki süreçte yaşanan ihlalleri ele alıyor.

Ermenistan, 22 Nisan'da başlayan ve bugün sona eren duruşmalarda Divan'dan Azerbaycan'ın davasını yargı yetkisinin yokluğu nedeniyle reddetmesini talep etti.

Seite 1 von 560