Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Paloma Perissia Side‘de 28. Mart‘da gerçekleşen ve 30'dan fazla Bentour Reisen otel rehberinin katıldığı otel rehberliği eğitim kursu ile 2022 yaz sezonunu açtı. Müşteri hizmetleri, Rehberlik hizmeti, Operasyon, Hukuk ve Psikoloji konularını kapsayan eğitim ve geliştirme programı ile Rehber ve misafir arasındaki iletişim, etkileşim ve yeteneklerinin farklılaşma çalışmaları yapıldı.
Bentour Reisen'in kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Uğur ve Bentour Reisen CEO'su Deniz Uğur'un açılış konuşmalarıyla seminer başladı.
Meslek hayatına otel rehberliği ile başlamış olan Kadir Uğur konuşmasında otel rehberinin müşteri karşısında Bentour’u temsil eden kişi olarak önemini belirtti. Müşteri memnuniyetinin %99,6 olduğu bir firmanın bu başarıya otel rehberlerinin sayesinde ulaştığını vurguladı. Diğer firmalardan farklı olarak Bentour‘un fiyat odaklı değil, hizmet odaklı bir firma olduğunu belirtti.
Kadir Uğur‘un Istanbul Erkek Lisesinden sınıf arkadaşı olan Psikolog Prof. Dr. Acar Baltaş verdiği eğitimde, iş hayatında iletişimin yanı sıra duyguların kararlar üzerindeki etkisini vurguladı. Şimdiye kadar 600.000 adet basılan, 40‘ın üzerinde kitabın yazarı Prof. Dr. Acar Baltaş, 80‘li yıllarda uzun bir süre Türk Hava Yolları kabin memurlarına eşi Prof. Dr. Zuhal Baltaş ile birlikte eğitim vermiştir. Daha sonraki yıllarda Türkiye A Milli futbol takımı da Prof. Dr. Acar Baltaş eğitimden faydalanmıştır.
Günün diğer konuşmacıları arasında Bentour Reisen müşteri hizmetleri uzmanı Bettina Sabel ve Turizm hukuku konularında Avukat Erdal Yiğit yer aldı. Bentour Reisen yöneticilerinden Dieter Reiser Rezervazyon sistemi ve Christian Hauk Satış Pazarlama konularında eğitim verdi.
Başarılı gecen Rehber Eğitimi eğlenceli akşam yemeği ile sona erdi.
Einheit zwischen Verwaltung und Lebensraum als Ziel
„Ein epochales Reformprojekt und wichtige Weichenstellung bis heute“, nannte Dr. Alexander Wolz, Leiter des Staatsarchivs Würzburg, die Landkreisreform von 1972. In der Reihe „AfterWorkWissen“ des Landratsamtes Würzburg referierte Dr. Wolz anschaulich und kompetent in einer Hybrid-Veranstaltung vor Landrat Thomas Eberth, Kreisräten, Bürgermeistern, Mitarbeitenden des Landratsamtes und einigen Bürgern zur Neugestaltung des Landkreises Würzburg, die am 1. Juli 1972 in Kraft trat und so den Landkreis in seiner heutigen Gestalt formte.
Die bayerische Landkreisreform, bei der die Hälfte der Altlandkreise aufgelöst wurde, gelang innerhalb von anderthalb Jahren. Die Zahl der bayerischen Landkreise wurde von 143 auf 71 reduziert, von 48 kreisfreien Städten blieben 25 übrig – eine davon Würzburg. Mit einer Neueinteilung der Landkreise und Gemeindebezirke sollte die kommunale Selbstverwaltung gestärkt und das Leistungsgefälle zwischen Stadt und Land abgebaut sowie die Verwaltung effektiver und bürgernäher werden, so Dr. Wolz. Denn: Die Anzahl und Größe der Landkreise waren noch während „der Postkutschenzeit“ festgelegt worden, zitierte Dr. Wolz den damaligen Innenminister Dr. Bruno Merk.
Landkreis Ochsenfurt-Würzburg oder Würzburg?
Die Festlegung der Kreissitze, also wo sich das Landratsamt befindet und wo der Kreistag tagen soll, war den Kreistagen der neu gegründeten Landkreise vorbehalten. Und hier wurde es spannend, nachdem klar war, dass der Altlandkreis Ochsenfurt zum Altlandkreis Würzburg fusioniert werden sollte. Obwohl sich die meisten Gemeinden des Altlandkreises Ochsenfurt mit einem Anschluss an den Landkreis Würzburg abfinden konnten, stellte sich der Ochsenfurter Kreistag zunächst quer. Die Forderung nach der Erhaltung des eigenen Landkreises wurde noch im September 1971 nach München durchgegeben. „Notfalls müsse man auf die Barrikaden gehen“, zitierte Dr. Wolz das Schreiben. Etwas später stellten die Ochsenfurter Kreisräte Bedingungen für den Zusammenschluss, die heute schmunzeln lassen: Kreissitz müsse Ochsenfurt, nicht Würzburg, werden; der neue Landkreis müsse den Namen Ochsenfurt-Würzburg tragen; Gnodstadt dürfe nicht zum Landkreis Kitzingen kommen und die Stadt Aub wollte eine ganze Reihe von Eingemeindungen aus dem bisherigen Landkreis Uffenheim durchführen. „Dies waren lediglich noch Rückzugsgefechte mit dem Ziel, seine Haut nicht zu billig zu Markte zu tragen, die aber letztlich keine Chance auf Realisierung hatten“, bewertet Dr. Wolz die Forderungen.
Das „Stadt-Umland-Problem“
Berühmt wurde während der Landkreis-Reform das Schlagwort vom „Stadt-Umland-Problem“: der damalige CSU-Landtagsabgeordnete Christian Will aus Estenfeld kämpfte hier gegen den damaligen Würzburger Oberbürgermeister Klaus Zeitler: Letzterer forderte, um der Stadt den nötigen Gestaltungs- und Entwicklungsraum zu geben, nicht weniger als die Eingemeindung von 13 finanzkräftigen Umlandgemeinden: Gerbrunn, Höchberg, Lengfeld, Margetshöchheim, Oberdürrbach, Unterdürrbach, Veitshöchheim, Randersacker, Reichenberg, Rottenbauer, Rottendorf, Versbach und Zell sollten nach Zeitlers Plänen in die Stadt eingemeindet werden. Er nannte diese Pläne „ausgewogen und bescheiden“.
Nach langem Ringen von MdL Christian Will und Landrat Friedrich Wilhelm, der seit 1949 Landrat des Landkreises Würzburg war, mit OB Zeitler und der Regierung von Unterfranken, konnte man im Oktober 1973 einen Kompromiss erzielen. Schließlich kamen dann nach und nach fünf Gemeinden zum Stadtgebiet: Ober- und Unterdürrbach, Versbach, Lengfeld und Rottenbauer. Zudem wurde das hintere Steinbachtal von Höchberg Würzburg zugeschlagen.
Christian Will zeigte sich schließlich zufrieden: „… ich meine, die Stadt und der Landkreis gingen beide gestärkt aus der Landkreis- und Gemeindereform hervor.“ OB Klaus Zeitler konnte zeitlebens nicht verwinden, dass die Stadt aus seiner Sicht zu kurz gekommen war und nannte die Gebietsreform „provinziell und unzulänglich“.
Stürmische Jahre der Gemeinde-Gebietsreform
Weitaus aufreibender und langwieriger zog sich die Gemeindegebietsreform hin, die zum 1. Mai 1978 in Kraft trat. Gab es nach der Landkreisreform 1972 im Landkreis Würzburg noch 99 Gemeinden, so verblieben nach dem 1. Mai 1978 immerhin 52 selbständige Gemeinden mit insgesamt 113 Ortsteilen.
Die „Auskreisung“ Gnodtstadts, das ursprünglich zum Altlandkreis Ochsenfurt gehörte, brachte dann die Bürger wirklich auf die Barrikaden. Das Hin und Her, ob die 600-Einwohner-Gemeinde nun zum Landkreis Kitzingen oder Würzburg kommen sollte, entlud sich im Januar 1976: Alle Gnodstädter, ob jung oder alt, brachen mit 30 Traktoren und 20 Pkw zu einem Protestzug nach Würzburg auf, bewaffnet mit teils deftigen Plakaten, und machten ihrem Ärger Luft. Doch es half nichts, die Gemeinde wurde zum 1. Mai 1978 nach Marktbreit, und damit in den Landkreis Kitzingen umgemeindet.
Landrat Thomas Eberth meinte abschließend: „Heute sind wir froh über den Mix aus wirtschaftsstarken Gemeinden und den kleineren Ortschaften, die unseren Landkreis Würzburg ausmachen. Das Verhältnis zur Stadt Würzburg hat sich längst entspannt und wir pflegen zahlreiche Kooperationen, von der Sing- und Musikschule über den Zweckverband Erholungs- und Wandergebiet Würzburg bis hin zu neuen Projekten wie Smart City. So profitieren die Menschen der Region Würzburg von den Vorzügen der Großstadt und den Reizen des ländlichen Raums.“
„Es waren sicherlich spannende politische Diskussionen damals und einige werden wir im Jubiläumsjahr auch weiter heraushören“, so Landrat Eberth mit einem herzlichen Dank an Dr. Alexander Wolz. Die gelungene Neugestaltung des Landkreises Würzburg jährt sich heuer zum 50. Mal. Das wird u.a. mit einem Tag der offenen Tür im Landratsamt Würzburg am 3. Juli gefeiert.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB), “Sana ihtiyacı olan kardeşlerin var” temasıyla Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) işbirliğiyle yürütütüğü Ramazan gıda yardımlarını kapsamında Özbekistan’da bulunan gönüllü heyet dostluk ve kardeşlik anısına fidan dikti.
Özbekistan Müslümanları İdari Vakfı tarafından düzenlenen etkinliğe katılan TDV Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Eğinç, DİB Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yaygın Din Eğitimi Daire Başkanı Sedide Akbulut, Özbekistan eski Din Hizmetleri Müşaviri İbrahim Gemici, DİTİB Özel Kalem ve Koordinasyon Müdürü Alaattin Salçık ve DİTİB medya ve halkla ilişkiler sorumlusu Ercüment Aydın, vakıf başkan vekili İkrom Akhmedov, başkan yardımcısı Muzaffer Salomov ile vakıf yöneticileri tarafından karşılandı.
Özbekistan Müslümanları İdari Vakfı tarafından Süzük Ata Külliyesi'nde yeşillendirme çalışmaları kapsamında mavi ladin ağacı fidanı dikimi gerçekleştirildi.
Süzük Ata Külliyesi bahçesine, TDV Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Eğinç, DİTİB Özel Kalem ve Koordinasyon Müdürü Alaattin Salçık ve DİTİB medya ve halkla ilişkiler sorumlusu Ercüment Aydın, iki ülkenin dostluğu ve kardeşliği anısına fidan dikti.
Günün anısına Özbekistan Müslümanları İdari Vakfı tarafından DİTİB ve TDV’ye plaket ve heyete Süzük Ata Külliyesi tablosu hediye edildi.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB), “Sana ihtiyacı olan kardeşlerin var” temasıyla Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) işbirliğiyle yürütütüğü Ramazan gıda yardımlarını Özbekistan’da tamamladı.
DİTİB ve TDV gönüllüleri, Semerkant ve Buhara’nın ardından başkent Taşkent ve çevresinde olmak üzere 14 noktada ihtiyaç sahibi 3 bin 500 aileye Ramazan gıda yardımı dağıtımını tamamladı.
TDV Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Eğinç, DİB Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yaygın Din Eğitimi Daire Başkanı Sedide Akbulut, Özbekistan eski Din Hizmetleri Müşaviri İbrahim Gemici, DİTİB ve TDV gönüllüleri, başkent Taşkent'teki Hazreti İmam Külliyesi ve Zengi Ata Türbesi bahçelerinde ihtiyaç sahibi ailelere yardımları ulaştırdı.
Ata topraklarında ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyleyen TDV Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Eğinç, “Özbekistan'ın Semerkant, Buhara ve Taşkent vilayetlerinde 14 ayrı dağıtım noktasında 3 bin 500 gıda yardım kolisini dağıttık. Beş günlük program çerçevesinde görevimizi yerine getirerek ve emanetleri sahiplerine ulaştırdık” dedi.
DİTİB Özel Kalem ve Koordinasyon Müdürü Alaattin Salçık da, “Ramazan gıda yardımlarını İslam medeniyetinin kadim şehirlerinden Buhara, Semerkand, Sırderya ve Taşkent’te ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık. Onların hayır dualarını da bize emanetlerini teslim eden hayırsever kardeşlerimize götüreceğiz. Kardeşlerimizin yüzlerindeki sevinci görmek bizleri ziyadesiyle memnun etti. Çok güzel duygularla dönüyoruz, çok güzel dostluklar kurduk, kardeşlerimizi tanışmış olduk Bu büyük hayra vesile olan büyüklerimizden Allah razı olsun.” ifadelerini kullandı.
Mitmachen, Mitgestalten, Mitreden...
Noch knapp zwei Wochen sammelt das Team der Stadtbücherei in ihrem Pop-up-Raum in der Plattnerstraße Ideen und Anregungen für ihre räumliche und inhaltliche Weiterentwicklung und Neuausrichtung. In den letzten Wochen wurden bereits viele Gespräche geführt und haben unterschiedliche Veranstaltungen stattgefunden, mit dem Ziel, die Wünsche und Bedürfnisse der Menschen kennenzulernen und zu erfahren, wie „ihre Bibliothek der Zukunft“ aussehen soll. Bis Ende April besteht noch die Möglichkeit, das vielfältige Programm im Ideenraum zu besuchen, mitzumachen und auszuprobieren.
Im Rahmen der Veranstaltungsreihe „Lese(t)räume“ stellt am Mittwoch, 20. April um 18 Uhr Eva Büttner-Egetemeyer allen literarisch Interessierten ihr erstes Buch „Häutung“ vor. Die Texte, die ihr das Leben so erzählt hat, sind nachdenklich, heiter und zuweilen auch recht boshaft. Musikalisch wird sie von Albert Büttner mit eigenen Arrangements auf der Gitarre begleitet.
Mit einem Quiz zum Thema „Inklusion geht alle an!“ sind die Besucherinnen und Besucher eingeladen, ihren Blick auf die unterschiedlichen Barrieren im täglichen Leben und im digitalen Alltag zu werfen und gemeinsam ein Bewusstsein im Umgang mit diesen Hindernissen zu entwickeln. Das Quiz findet am Donnerstag, 21. April von 15 bis 16 Uhr statt.
Des Weiteren wird am Donnerstag, 21. April in der Kreativwerkstatt zwischen 17 und 19 Uhr der Frühsommer eingeläutet. Anja Teitscheid vermittelt Tipps und Rezepte zu leckeren Eistees, Cold Brew Tee und anderen Erfrischungen.
In der Kinderwerkstatt stehen am Dienstag, 26. April von 15 bis 17 Uhr die Vorzeichen ganz auf „Nichts ist schöner als Fliegen“. In einem spannenden Workshop „Leichter als Luft – 120 Jahre Zeppelin“ vermittelt Günther Molz den Kindern und Jugendlichen einen Einblick in die Funktionsweise von Zeppelinen – schließlich werden sie am Ende gemeinsam ein Luftschiff bauen und schweben lassen.
Am selben Tag, Dienstag, 26. April, lädt die Seniorenvertretung ab 17 Uhr zur Begegnung und zum Austausch zum Thema „Generationen im Dialog – wir werden alle älter“ ein.
Und dann heißt es bald schon, Abschied nehmen vom Pop-up-Raum. Nach wunderbaren und erfahrungsreichen Monaten lädt das Team der Stadtbücherei am letzten Öffnungstag, Samstag, 30. Aprilvon 11 bis 15 Uhr zum letzten Mal in den Ideenraum zum Austausch, zu Gesprächen, zum gemeinsamen Rückblick oder einfach nur zum Dabeisein ein.
Die Teilnahme an den Veranstaltungen ist kostenlos. Das ausführliche Programm sowie weitere Informationen finden sich auf der Internetseite des Projektes unter www.360grad-stadtbuecherei-wuerzburg.de. Der Ideenraum ist von Dienstag bis Freitag zwischen 11.00 und 17.00 Uhr und am Samstag von 11.00 bis 15.00 Uhr sowie für Veranstaltungen geöffnet.
Avrupa Türk İslam Birliği'nin (ATİB) Köln'de düzenlediği iftara katılan ATİB Genel Başkanı Durmuş Yıldırım, konuşma yaptı.
Kültürel değerleri yaşatma konusundaki çalışmaları ile tanınan ATIB- Avrupa Türk İslam Birliği tarafından Köln'de verilen iftar yemegindeki manevi havaya, DİTİB, UID, İslam Kültür Merkezi, IGMG başta olmak üzere bir çok sivil toplum örgütlerinin temsilcileri iştirak etti.
İftar programının açılışında konuşan ATİB Genel Başkanı Durmuş Yıldırım, “Milli değerlerimizi yaşatmak, Müslüman Toplumunun haklarınını savunmak ve Almanya‘ya uyumunu teşvik etmek için kurulan ATİB- Avrupa Türk İslam Birliği insanlarımızın birlik ve beraberliği konusundaki çalışmalarına hız kesmeden devam edecektir. Avrupalı Müslüman Türklerin haklarını en yüksek düzeyde savunarak Avrupali isteklerinin daha anlaşılır halde ortaya koyulup çözüme kavuşturulması için çaba sarfetmekteyiz” dedi.
ATİB Şeref Başkanı Musa Serdar Çelebi ise yaptığı konuşmada, “Hakkın ve haklının yanında olan ATİB kuruluş çizgi ve felsefesinden uzalaşmadan çalışmalarına devam etmektedir. Genç arkadaşların heyecanının her seferinde daha yukarılarda olduğunu görmekten çok memnun oluyorum” dedi.
BERLİN (AA) - Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, imkanı olan AB üyesi ülkelerin Ukrayna'ya hızlı silah sağlaması çağrısında bulundu.
Von der Leyen, Bild gazetesine verdiği röportajda, Ukrayna'ya ağır silahların verilmesinden yana olup olmadığına ilişkin soru üzerine "Ağır ve hafif silahlar arasında ayrım yapmıyorum. Ukrayna'nın kendini savunması için ihtiyaç duyduğu ve kullanabileceği şeyleri alması gerekiyor." ifadesini kullandı.
AB'ye üye ülkelere Ukrayna'ya hızlı silah sağlama çağrısında bulunan von der Leyen, "Tüm üye ülkeler için geçerli olan şey, kim yapabiliyorsa (silahları) hızlı tedarik etmeli, çünkü Ukrayna ancak o zaman Rusya'ya karşı acil savunma mücadelesinde başarılı olur." değerlendirmesinde bulundu.
Von der Leyen, Rusya'ya karşı AB'nin hazırlamakta olduğu altıncı yaptırım paketine işaret ederek, "Bankacılık sektörüne, özellikle de Rusya bankacılık sektörünün yüzde 37'sini oluşturan Sberbank'a bakmaya devam ediyoruz. Elbette enerji konuları da var." şeklinde konuştu.
Savaşın bir an önce son bulması için her şeyin yapılması gerektiğini vurgulayan von der Leyen, "Aynı zamanda, en kötü durumda savaşın aylarca hatta yıllarca sürebileceği gerçeğine kendimizi hazırlamalıyız." görüşünü paylaştı.
Dünyada etkisini gösteren Covid 19 salgını tüm sektörleri olumsuz etkilerken bu süreçte zor şartlarda mücadele veren sektörlerin başında ise turizm yer almıştır.
Salgının olumsuz etkilerini en aza indirmek, turizm sektörünün bu süreçten minimum seviyede etkilenmesi için paydaşlarımızla iş birliği içerisine girerek büyük mücadeleler verdik.
Artık bu zor günlerin geride kaldığına inanıyoruz. Dünyanın en güçlü turizm potansiyeline sahip ülkelerinden biri olan Türkiye’nin önümüzdeki süreçte hedeflerine ulaşacağından asla kuşku duymuyoruz.
Eşsiz doğal güzelliklerimizin yanı sıra kültürel ve tarihi zenginliklerimizle Türk turizmi her geçen yıl daha da büyüyor ve gelişiyor. El birliğiyle, gerek hükümetimizin gerekse sektör temsilcilerimizin uyum içerisinde yürüttüğü çalışmaların neticesinde Türkiye, dünya turizminin parlayan yıldızı olmuştur. Ülkemiz adına büyük bir önem arz eden turizm sektörünün gelişimine katkı sağlayan herkese şükranlarımı sunuyorum.
Bu vesileyle turizm camiasının tüm çalışanlarının Turizm Haftası’nı kutluyor, milletimize saygılarımı sunuyorum.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile TÜRKSOY Genel Sekreterliği Konferans Salonu'nda düzenlenen "Genel Sekreterlik Devir Teslim Töreni"ne katıldı.
Bakan Ersoy, törende yaptığı konuşmada Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) vasıtasıyla oluşturulan birliktelik ve dayanışmanın çok kıymetli olduğunu belirterek, "Önemli olan gelecek kuşaklara, halklarımıza Türk kültürünü daimi bir şekilde aktarmak." dedi.
Törene iki bakanla katılımın TÜRKSOY'a verdikleri değerin bir ifadesi olduğunu belirten Ersoy, Türk kültürünü korumak ve dünyaya tanıtmak amacıyla kurulmuş olan TÜRKSOY'un büyük bir çınar olma yolunda çok önemli adımlar attığını anlattı.
Son dönemde gerçekleştirilen atılımlar ve 14 yıllık görev süresince yaptığı hizmetler nedeniyle, görevini devreden Düsen Kaseinov'a teşekkür eden Ersoy, "Bu teşkilat vasıtasıyla oluşturduğumuz sinerji, birlikteliğimiz ve dayanışmamız çok kıymetli. İleride kültürel faaliyetlerimiz çok daha büyük sinerjiye, çok daha büyük işlere doğru bize ilham verecek. Önemli olan gelecek kuşaklara, halklarımıza, Türk kültürünü daimi bir şekilde aktarmak. Bunlar da bizler için çok kıymetli." diye konuştu.
Türk toplulukları olarak bugüne kadar önemli işler yaptıklarını bildiren Ersoy, yeni Genel Sekretere çok önemli görevler düştüğünü, Sultan Raev'in bayrağı daha ileriye taşıyacağına inandıklarını dile getirdi.
Ersoy, Türkiye olarak TÜRKSOY'un ihtiyaç duyduğu her alanda yanında olacaklarını ve çıtayı daha yükseklere taşıma konusunda TÜRKSOY Genel Sekreteri Raev'e güvendiklerini söyledi.
Konuşmanın ardından gerçekleştirilen devir teslim töreniyle Kaseinov, TÜRKSOY Genel Sekreterliği görevini Sultan Raev'e devretti.
Kırgızistan Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreter Yardımcılığı görevlerinde de bulunan Sultan Raev, TÜRKSOY Daimi Konseyi'nin oy birliğiyle aldığı kararla yeni dönem için TÜRKSOY Genel Sekreteri seçilmişti.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğünce yeniden inşa edilen ve Ayasofya Yerleşkesi olarak özüne uygun şekilde kullanılmak üzere Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesine tahsis edilen Ayasofya Fatih Medresesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıldı.
Açılışa katılan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, buradaki konuşmasında, kültür miraslarına sahip çıkmanın önemine değinerek, "Tarihimize, kültürümüze, milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmak, bütün bunlardan meydana gelmiş olan milli bilinç ve birikimimizi muhafaza etmek, daha zenginleştirerek, gelecek nesillere miras bırakmak hedefi ile uhdemizdeki kültür sahasının her alanında yoğun bir çalışma yürütmekteyiz. Kültür miraslarımızın sadece yapısal koruma ve onarımlarını yapmakla yetinmiyor, uygun durumda olan eserleri yapılma amaçlarına hizmet edecek şekilde yeniden işlevsel hale getiriyor ve halkımızın kullanımına sunuyoruz. Ayasofya Fatih Medresesi de bunlardan biri." dedi.
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin fethin ardından sadece bir ibadet mekanı olarak değil, ilim ve eğitim merkezi olarak da düzenlendiğine dikkati çeken Ersoy, şunları kaydetti:
"Ayasofya'nın kuzey batısında Papaz Odaları diye adlandırılan yapılar, medrese olarak hizmete açılmıştır. Muazzam abideler inşa ettiğinde, medeniyetimizde alim ve abidin daima yan yana olduğu gerçeği inkar edilemez şekilde kendini göstermektedir. Bunları birbirine zıt şeyler gibi göstermeye çalışanlar da haliyle hüsrana uğramaktadır. Ayasofya Fatih Medresesi, hizmete açıldıktan sonra gerek bakım ve onarımı yapılarak gerekse yıkılıp tekrar inşa edilerek 1924 yılına kadar işlevini sürdürmüştür. Bu tarihten itibaren öksüzler yurdu olarak hizmet vermiştir. Harap durumda olması ve kullanıma müsait olmaması sebebiyle 1936'da yıkılmıştır.
Bakanlık olarak, bu emaneti, tarihi temelleri üzerinde, mimarisinden kullanılan malzemeye kadar, aslına uygun şekilde baştan tekrar inşa ettik. Ayrıca onu asli kimliğine de kavuşturuyoruz. Yapıyı Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitemizin kullanımına sunduk. Burası bundan sonra Ayasofya Araştırma Merkezi olarak hizmet verecek ve inşallah hem tarihine hem milletimize yakışır bilimsel çalışmalarla adından her daim söz ettirecek."
Bakan Ersoy, inşa sürecinde özel bir hassasiyet gösterdiklerinin altını çizerek, Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi’nden bir heyetin de yerinde inceleme neticesinde hazırlamış oldukları raporda "medresenin yeniden inşasının Ayasofya ve ortamının takdir edilmesi ve varlığın üstün evrensel değeri açısından faydalı bir etkisi olacağı" yönünde kanaatlerini belirttiğini anlattı.
Ersoy, "Dolayısıyla Dünya Mirası olan bir alanda ihya ettiğimiz bu medrese İstanbul'un hem tarihi hem de mimari zenginliğini tekrar tekrar ortaya koymaktadır. Sayın Cumhurbaşkanım, ecdadımızın emanetlerini sadece nesnel olarak değil, ruh ve fikir olarak yaşatma çabamızda bizlere verdiğiniz destek ve ortaya koyduğunuz irade sebebiyle sizlere şükranlarımı arz ediyorum." ifadelerini kullandı.