Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Die Bayerische Integrationsbeauftragte Gudrun Brendel-Fischer, MdL, begrüßt die gestern im Landtag verabschiedete Änderung des Bayerischen Gesetzes über das Erziehungs- und Unterrichtswesen (BayEUG): "Damit ist ein weiterer, wichtiger Meilenstein für die Integration unserer muslimischen Mitbürgerinnen und Mitbürger gesetzt." Durch die Änderung kann der bisherige Modellversuch Islamunterricht ab September 2021 an zahlreichen Schulen in ganz Bayern als Wahlpflichtfach angeboten werden.

 
Dabei ist der Beauftragten wichtig, dass der Islamunterricht in deutscher Sprache, unter bayerischer Schulaufsicht und mit ausgebildeten Lehrkräften erfolgt.
 
Die Schule erfüllt für die Integrationsbeauftragte bei der Integration eine Schlüsselfunktion: "Hier findet kultureller Austausch statt, der die Schülerinnen und Schüler Gemeinsamkeiten aber auch Unterschiede erkennen lässt."
 
Brendel-Fischer ermuntert muslimische Eltern, ihre Kinder für das Wahlpflichtfach anzumelden: "Der Islamunterricht stellt eine gute Alternative zum Ethikunterricht dar und vermittelt grundlegende Werteorientierung."

KÖLN (AA) - Almanya'nın Bremen kentindeki bir para dağıtım şirketinde çalışan 28 yaşındaki Yasemin Gündoğan'ın 8 milyon avro çaldığı iddiasıyla ülke çapında arandığı bildirildi.

Loomis isimli şirkette çalışan Gündoğan'ın 21 Mayıs'ta kaybolan paranın ardından kayıplara karıştığını belirten polis, geçen bu sürede yakalanamayan şüphelinin yerinin tespit edilebilmesi için halktan yardım istedi.

Paketlenmiş banknotları, ATM’lere takılacak para kutularına yerleştirmekle görevli Gündoğan'ın bu paraları para kutuları yerine çantalara koyarak siyah bir minibüsle kaçtığı, ardından hasta olduğu gerekçesiyle işe gelmediği öne sürüldü.

Olayın tatile denk gelmesiyle paraların çalındığının 4. gün fark edildiği, Gündoğan ile iş birliği yaptığı şüphesiyle bir kişinin yakalandığı belirtildi.

Savcılık tarafından tutuklama kararı çıkarılan Yasemin Gündoğan'ın fotoğrafı polis tarafından yayımlandı.

Polis yetkilileri Gündoğan'ın bulunması için halktan yardım istedi.

- "Daha düşük enflasyon oranlarına geri dönüş olacak"
 

BERLİN (AA) - Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, bugünün ekonomik risklerinin aşağı yukarı dengeli olduğunu belirterek, "Kovid-19'un delta varyantı, risk dengesi konusunu sürüncemede bırakıyor." ifadesini kullandı.

Fransa'da gelecek 5 yılın zorluklarının konuşulduğu The Rencontres Economiques in Aix-en-Provence forumunda soruları yanıtlayan Lagarde, ekonomik risklere ve küresel vergi anlaşmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

ECB olarak Kovid-19 salgını başladığından beri oldukça hızlı bir destek programı oluşturduklarını aktaran Lagarde, banka olarak ekonomiyi desteklemek için gerekeni yapmaya devam edeceklerini vurguladı.

Avrupa ülkelerinde Kovid-19 sonrası ekonomik toparlanma ve tedarik dar boğazı ile artan enflasyon oranlarına değinen Lagarde, "Daha düşük enflasyon oranlarına geri dönüş olacak." dedi.

- "Küresel vergilendirme anlaşmasında yakalanan ivmeyi kaybetmemeliyiz"

OECD'nin açıkladığı, 130 ülkenin çok uluslu şirketlerin faaliyette bulundukları ülkede en az yüzde 15 oranında vergilendirilmeleri konusunda anlaşmaya varmasına ilişkin Lagarde, "Küresel vergilendirme anlaşmasında yakalanan ivmeyi kaybetmemeliyiz." ifadesini kullandı.

Lagarde, bugünün ekonomik risklerinin aşağı yukarı dengeli olduğunu belirterek, "Kovid-19'un delta varyantı risk dengesi konusunu sürüncemede bırakıyor." dedi.

Bu arada, La Provence gazetesine konuşan ECB Başkanı Lagarde, Avrupa'da ekonomik toparlanma döneminin devam ettiğini ancak sürecin halen kırılgan göründüğünü belirtmişti.

Lagarde, ECB'nin ana misyonunun fiyat istikrarını sürdürmek olduğunu vurgulayarak, "Fiyatlarda istikrarlı ve kademeli artışı sağlamamız gerek. Bunun için de istikrarlı ekonomik toparlanmaya ihtiyaç var. Henüz o aşamaya gelmedi." ifadelerini kullanmıştı.

Avro Bölgesi'nde enflasyonun 2021'de 8 yıldan bu yana ilk kez yüzde 2 seviyesine yükselmesini beklediklerini aktaran Lagarde. "Bununla birlikte rakamın gelecek yıl yüzde 1,5, 2023'te ise yüzde 1,4 düzeyine ineceğini tahmin ediyoruz." değerlendirmesinde bulunmuştu.

- Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Hessen eyaletinde tekrar din dersi verebilecek
 

KÖLN (AA) - Almanya'da Wiesbaden İdare Mahkemesi, Hessen eyaletinde din dersi vermesi engellenen Diyanet İşleri Türk İslam Birliğini (DİTİB) haklı bularak, DİTİB'in eyalette din dersi vermeye devam edebileceğine hükmetti.

Mahkemenin kararında, 28 Nisan 2020'den itibaren Hessen Kültür Bakanlığınca DİTİB'in din dersi vermesinin engellenmesi hukuka aykırı bulundu.

Kararda, DİTİB'in Hessen eyaletinde 2013-2014 ile 2019-2020 arasında olduğu gibi tekrar din dersi verebileceği belirtildi.

DİTİB Hessen Eyalet Birliğince yapılan yazılı açıklamada, İdare Mahkeme'nin verdiği karardan duyulan memnuniyet dile getirildi.

Açıklamada, Müslüman vatandaşlara yönelik sorumlulukların yerine getirileceği vurgulanarak, "Hessenli Müslüman öğrencilere, öğretmenlere ve velilere, anayasal olarak sahip oldukları temel haklar da dahil olmak üzere, İslam din dersleri öğretimi pedagojik ve didaktik avantajları ile birlikte tekrar sunulacaktır. Müslüman öğrencilere, düzenli ve anayasaya uygun bir müfredat çerçevesinde, okul eşliğinde ve bilimsel bir eğitim almaları için olanak sağlanacaktır." ifadeleri kullanıldı.

AB'ye 2004'te dahil olan Slovenya, Portekiz'den devraldığı AB dönem başkanlığını 31 Aralık 2021'e kadar sürdürecek.
Slovenya medyasında yer alan haberlerde, bugün itibarıyla AB dönem başkanlığını devralan Slovenya'nın süreci nasıl yürüteceği ve hangi konulara öncelik vereceğinin merak konusu olduğu ifade edildi.
 
Bu arada, ülkede aşırı sağcı olarak nitelendirilen Slovenya Başbakanı Janez Jansa'nın AB Konseyi Başkanı Charles Michel'e Balkanlar'ın parçalanmasını ele alan resmi olmayan belge (non-paper) gönderdiği iddia edilmişti.
Jansa, Bosna Hersek'in parçalanması, Bosna Hersek'in iki entitesinden biri olan Sırp Cumhuriyeti'nin (RS) Sırbistan'a bağlanması ve Kosova'nın Arnavutluk ile birleşmesi maddelerinin yer aldığı belgeyi göndermediğini savunmuştu.
Resim ve Haber: AA
Almanya'nın Backnang, Kirchberg şehrinde ikamet eden Finans  danışmanı 26 yaşındaki Manuel Michaelis Ebersbah Fils DITIB Mevlana Camiide,  cami din görevlisi Halil Neşet Ünal hocanın huzurunda kelimeyi şahadet getirerek müslüman oldu.
 
Müslümanlığı dil ile ikrar, kalp ile tasdik etti. Manuel yaptığı açıklamada, Kız kardeşim benim büyüğüm, benden önce islam dinini seçmişti, çok da mutlu bir yuvası 4 de pırlanta çocukları var.  Eniştem Müjdat Çelik islami yaşamaya gayret ediyor, beş vakit namaz kılıyor, onun yaşantısı Allaha dua edişi ,bende etki yaptı. *Daha sonra Ilam dini hakkında kitaplar okudum, araştırdım en son hak din olduğunu öğrendim. Inandım ve iman ettim" dedi. Daha sonra Camii  yönetimi Almanca mealli Kur'an-i Kerim hediye ettiler.
 
 
Din görevlisi Halil Neşet Ünal hocada yaptığı konuşmada,"Inandığımız gibi yaşamayı rabbim cümlemize nasib etsin. Dinimiz islam barış dini kardeşlik dinidir.Manuel kardeşimizi YÜREKDEN kucaklıyorum.Manuel'e nasihatim dışarıda gördüğün insanları yani müslümanların hareketleri davranışları seni korkutmasın islam bir hayat kitabıdır kaynağından okuyalım inandığimız kitaba uyalım ve  yaşıyalım" dedi.
Haber: Doğan Tufan

Avrupa Türk-İslam Birliği (ATİB) Genel Başkanı Durmuş Yıldırım, Hessen CDU-Yeşiller eyalet hükümetinin, göçmen asıllı çocukların okullarda seçmeli ikinci yabancı dil genişletme hedefine, Portekizce, Arapça, Çince ve Lehce’yi dahil ederken, TÜRKÇE’ye yer vermeyip ders planına almak istememesine tepki gösterdi.

Hessen Eyalet Meclisi Kültür Politikası Komisyonu’nun, Türkçesiz, Lehçe, Çince, Arapça ve Portekizce’nin ikinci yabancı dil seçeneği olarak sunma planı federal ve eyalet demografik yapısıyla uyuşmadığına dikkat çeken ATİB Genel Başkanı Yıldırım, ’’Hessen Eyaleti’nde, 400 binden fazla bir nüfusla en büyük göçmen asıllı grubu oluşturan insanların dili TÜRKÇE’yi yok saymaya kalkmanın ne akli ne de politik hiç bir izahı olamaz. Eyalet Hükümeti, bu ülke gerçeklerinden uzak girişimiyle anayasanın ‘eğitimde eşitlik hakkını’ ihlal edeceğini bilmiyor olamaz. ‘’ uyarında bulunarak, Hessen eyaletinde Almancadan sonra en çok konuşulan dil TÜRKÇe’nin, eyalet eğitim müfredatına ikinci yabancı dil olarak mutlaka dahil edilmesi çağrısında bulundu.

Eğitim çağındaki çocuklarımıza yabancı dil konusunda irrasyonel dayatmaların zaman ve sosyal sermaye israfı olduğunu hatırlatan ATİB Genel Başkanı Durmuş Yıldırım, ülkenin reel olarak yeni yerlileri haline gelmiş aileler ve çocuklarını parti politikalarına alet etmenin ırkçı, göçmen ve insanlık düşmanı grupların ve partilerin hedefleri ‘kurumsal ötekileştirme’ye katkıdan başka birşey değildir, hatırlatmasında bulundu.

Göçmen ülkesi Almanya’da toplumu birinci, ikinci ve üçüncü sınıf şeklinde ayırma politkalarını ırkçı, faşist grupların, kliklerin, partilerin, politik söylemlerinin demokratik kitle partileri olarak bilinen partiler tarafından uygulamaya konulmak istenmesi, demokrasisiyle dünya ülkeleri endeksinde en üstlerde olan Almanya’ya yakışmadığını her aklı selim ülke insanı bilir ve görür, diyen ATİB Genel Başkanı Durmuş Yıldırım, CDU ve Yeşiller hükümetinden Türkçe’nin okullarda not sistemine dayalı bir yabancı dil dersi olarak verilmesini talep ederken, bütün demokratik kitle partilerini göçmen asıllı yeni yerlileri parti politikalarında meze, nesne olarak kullanma alışkanlığından artık vazgeçmeye çağırdı.

 

TÜRKÇEYİ YOK SAYMAK, POLİTİK KÖRLÜKTÜR

ATİB Genel Başkanı Durmuş Yıldırım, Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) ile Yeşiller’in eyalet seçimleri sath-ı mahlinde verdikleri ‘Türkçe yabancı dil dersi’ sözünü layıkıyla yerine getirmeye davet edip, ’’Eyalette en çok konuşulan Türkçe, Arapça, Yunanca’nın kalıcı olarak ikinci veya üçüncü yabancı dil olarak genel eğitim müfredatında isteğe bağlı değil, notlu okutulmasının altyapısı oluşturulmalıdır. Bu politika için anayasal mecburiyet çocuklarımız içinde anayasal haktır. Okullar da yabancı dil dersi seçeneğinin öğrenci ve velilerin ihtiyaçlarına göre verilmek istenmemesinin akli hiç bir izahı yoktur.

 

Yabancı dil dersi alternatifine  Portekizce, Arapça, Çince ve Lehçe eklemek; Türkçe ve Yunanca gibi geleneksel göçmen işçi dillerinin geniş zaman yayarak bitirilmek istenmesi ayrımcılıktır, dışlamacılıktır, eğitimde ırkçılıktır. Hessen Eyalet Hükümeti’nden beklentimiz; toplumu gereksiz tartışmalarla meşgul etmek yerine, okullarda velilerle birlikte derhal çok dillilik uygulaması için ortak bir politika oluşturumasının barış ve huzur içinde ortak bir gelecek için önemine dikkat çekti.

 

Durmuş Yıldırım

ATİB Genel Başkanı

BERLİN (AA) - Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer, Afganistan’da bulunan son Alman askerlerinin ülkeden ayrıldığını duyurdu.
 
Kramp-Karrenbauer, Twitter’dan yaptığı açıklamada, bu akşam son Alman askerlerinin de Afganistan’dan güvenli bir şekilde ayrıldığını belirterek "20 yıl sonra en yoğun yurt dışı görevimiz tamamlandı." ifadesini kullandı.
 
Kramp-Karrenbauer, 2001'den beri Afganistan’da görev yapan 150 binden fazla Alman askerine teşekkür ederek "Alman askerleri Afganistan’da Federal Meclis’in verdiği tüm görevleri yerine getirdi. Bu görevden gurur duyabilirsiniz." değerlendirmesinde bulundu.
Alman Ordusundan yapılan açıklamada da bugün Orta Avrupa Saati ile 21.24’de Afganistan’da bulunan son Alman askerlerinin ülkeden ayrıldığına işaret edilerek askerlerin Tiflis üzerinden Almanya’ya doğru yolda olduğu ve yarın ülkeye gelmelerinin planlandığı belirtildi.
Açıklamada, böylelikle Alman askerlerinin Afganistan’daki NATO misyonunun tamamlandığı kaydedildi.
 
Alman askerleri Uluslararası Güvenlik Destek Gücü (ISAF) ve ardından hayata geçirilen Kararlı Destek Misyonu çerçevesinde 2001’den bu yana Afganistan’da bulunuyordu. Misyonda toplam 59 Alman askeri hayatını kaybetmişti.
Son olarak 1100 Alman askeri Kararlı Destek Misyonu kapsamında Afganistan’da bulunuyordu.
ABD yönetimi, NATO misyonu çerçevesinde 20 yıldır güç bulundurduğu Afganistan'dan 1 Mayıs itibarıyla çekilmeye başlayacağını, çekilmenin 11 Eylül 2001 saldırılarının 20. yıl dönümüne kadar tamamlanacağını açıklamıştı.
BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Angela Merkel, Macaristan ve Polonya ile ilgili devam eden hukukun üstünlüğüne ilişkin tartışmada Avrupa Birliği’nin (AB) bölünmemesi gerektiğini bildirdi.
Merkel, Almanya-Fransa meclisleri arasında düzenlenen ortak oturuma katılarak milletvekillerinin sorularına yanıt verdi.
 
AB Liderler Zirvesi’nde Macaristan’daki eşcinsellik yasasına ilişkin kapsamlı tartışma yaşandığını anımsatan Merkel, burada büyük çoğunluğun Avrupa’nın sadece bir ortak pazar olmadığını, aynı zamanda ortak değerlere sahip olduğunu açıkça vurguladığını söyledi.
Merkel, AB fonlarının hukukun üstünlüğü koşuluna bağlandığını hatırlatarak, Macaristan ve Polonya’nın bu konuda mahkemeye gittiğini ve şimdi AB Adalet Divanının kararının beklendiğini kaydetti.
 
Bir ülkeyi hukukun üstünlüğüne teşvik etme konusunda AB'de oy birliğiyle karar alınmasının uygulamada çok kolay olmadığına dikkati çeken Merkel, burada birbirine karşı oy kullanmayacak ülkelerin bulunduğunu anlattı.
Merkel, ortak değerlere ilişkin derin ve kapsamlı tartışmaya ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak, "Biz sürekli kendimizi suçlamamalıyız, çaba sarf etmemiz lazım. Yoksa bu Avrupa birlikte olamaz." uyarısında bulundu.
Bunun geçen hafta Avrupa Liderler Zirvesi’nde netleştiğini belirten Merkel, "Kendinizi çok hızlı, çok kesin bir şekilde birbirinden ayırabilirsiniz ancak Avrupa'daki sorunları çözmenin yolu hiçbir zaman bu olmadı. Bu yüzden uzun bir soluğa ihtiyacımız var." ifadesini kullandı.
 
- "Rusya ile AB arasındaki ilişkiler iyi değil"
Merkel, AB ülkelerinin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile önemli konularda görüşmesi gerektiğini yineleyerek, "Rusya ve AB arasındaki ilişkiler şu anda gerçekten iyi değil." şeklinde konuştu.
Merkel, AB Liderler Zirvesi'nde, Putin ile görüşme yapılmasına ilişkin tartışmada, "birlikte hareket edilemeyeceği" yönünde bir endişenin ortaya çıktığını aktardı.
 
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı mücadeleye de değinen Merkel, geçen yıl Fransa ile Almanya arasında sınırların kapatılmasını "çok sert" bir önlem olarak nitelendirerek, bu uygulamanın kaçınılmaz bir durum olduğunu belirtti.
Başbakan Merkel, bu durumdan derslerin çıkarıldığını, sınırların kapatılmasının tekrar yaşanmaması gerektiğini ancak bunun için iki ülke arasında yakın iş birliğinin gerekli olduğunu kaydetti.
Resim: Pixabay

Afrika kökenli bir saldırganın 3 kişiyi öldürüp 5 kişiyi yaralamasının ardından şehirdeki Türk Cami dernekleri Würzburg şehir halkı ile örnek bir dayanışma sergilediler.

 

Cami dernekleri adına açıklamalarda bulunan Ahmet Baştürk, “Bu olay genelin huzur ve refahına sıkılmış acı bir kurşundır. Teröre  topyekün karşı olup hiç bir şekilde taviz verilmeyeceğine inanarak konuşuyoruz ki, şehrimiz Almanya’nın en huzurlu şehri olmaya devam edecektir. Würzburg’lular olarak gelecekte de herkes dost ve arkadaş olarak yaşamaya devam edecektir” dedi.

 

Olayın ilk duyulduğu andan itibaren şehir idaresi ile birlikte neler yapabileceğimizi konuşmaya başladık. Olayın ne kadar acı ve büyük olduğunu biliyoruz. Bundan sonrası elbette kolluk kuvvetlerinin işi ama  cami dernekleri olarak bu şehirde bundan sonra da dostluk ve kardeşliği hedefleyen çalışmalar yapmaya devam edeceğiz. İnsan öldüren bir inin Müslüman olamayacağını bir defa daha açıklıyor ve lanetliyoruz. Şehirdeki üzgün her insanın acısını paylaşarak tekrar üzüntümüzü belirtiyoruz” şeklinde konuştu.