Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

BERLİN (AA) - Almanya'nın başkenti Berlin'de 16-26 Şubat'ta düzenlenecek 73. Berlin Film Festivali'nde (Berlinale) 18 film, "Altın Ayı" ödülü için yarışacak.

 

Festivalin yöneticileri Carlo Chatrian ve Mariette Rissenbeek, bu yıl gerçekleştirilecek ve 10 gün sürecek 73. Berlinale programını tanıttı.

ABD’li yönetmen Rebecca Miller’in "She Came to Me" filmiyle 16 Şubat'ta başlayacak festivalde 18 film, Altın Ayı ödülü için yarışacak.

 

Organizasyonun uluslararası jüri başkanlığını Amerikalı oyuncu, senaryo yazarı ve yönetmen Kristen Stewart yapacak.

Festivalde yönetmen Burak Çevik’in “Unutma Biçimleri” adlı yeni filmi “Forum” bölümünde gösterilecek.

 

Dünya prömiyerini 73. Berlinale’de yapacak “Unutma Biçimleri” filminin başrollerini Nesrin Uçarlar ve Erdem Şenocak paylaşıyor.

Film, 14 yıl önce ayrılan ve yıllar sonra yeniden bir araya gelen çiftin hikayesini anlatıyor.

Bu yıl 67 ülkeden 283 filmin gösterileceği Berlinale’nin ödül töreni 25 Şubat'ta yapılacak.

 

Altın Ayı için yarışacak filmler ve yönetmenleri şöyle sıralandı:

"20.000 Species of Bees" (Estibaliz Urresola Solaguren), "Bai Ta Zhi Guang" (Zhung Lu), "Bis ans Ende der Nacht" (Christoph Hochhaeusler), "BlackBerry" (Matt Johnson), "Disco boy" (Giacomo Abbruzzese), "Le Grand chariot" (Phlippe Garrel), "Ingeborg Bachmann-Reise in die Wüste" (Margerethe von Trotta), "Irgendwann werden wir uns alles erzaehlen" (Emily Atef), "Limbo" (Ivan Sen), "Mal Viver" (Joao Canijo), "Manodrome" (John Trengove), "Music" (Angela Schanelec), "Past Lives" (Celine Song), "Roter Himmel" (Christian Petzold), "Sur l’Adamant" (Nicolas Philibert), "The Survival of Kindness" ( Rolf de Heer), "Suzume" (Makoto Shinkai) ve "Totem" (Lila Aviles).

 
BERLİN (AA) - Almanya'nın uzun süren tartışmaların ardından Ukrayna'ya Leopard tankı vereceği ileri sürüldü.
 

Spiegel dergisinin internet sitesindeki haberinde, Almanya'nın Ukrayna'ya Leopard tankı gönderme kararı aldığı iddiası yer aldı.

Haberde, aylar süren tartışmaların ardından Başbakan Olaf Scholz'un Ukrayna'ya savaş tankları göndermeye karar verdiği, müttefiklerin de aynı şekilde hareket edeceği öne sürüldü.

 

Spiegel'in haberinde, Ukrayna'ya en az bir bölük Leopard 2A6 gönderilmesine karar verildiği iddia edildi.

Almanya'nın aralarında Polonya ve İskandinav ülkelerinin de bulunduğu diğer ülkelere de tankların Ukrayna'ya verilmesi için onay vereceği belirtildi.

Almanya’nın Hessen eyaleti Wächtersbach beldesinde Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı Merkez Camii’nin 47 yıllık tarihi kitap haline getirildi.

 

“Sıladan Gurbete” isimli kitapta, 1976 yılında kuruluşu gerçekleştirilen Wächtersbach DİTİB Merkez Camii’nin restorasyon çalışmalarından temel atmaya kadar aşamaları, gerçekleştirilen faaliyetler, geçmişten günümüze dernek yöneticileri, din görevlileri ile cami cemaatinin Almanya’daki 61 yıllık hayat serüveni yer alıyor.

 

2007 yılında ikinci başkan ve 2011 yılından 2022 yılına kadar da başkanlık görevini yürüten Hakan Akbulut tarafından kaleme alınan kitap 180 sayfadan oluşuyor.

Tarihe ışık tutacak kitabın yazarı ve editörü Akbulut, “1962 yılında Wächtersbach beldesine gelen büyüklerimiz her türlü zorluklara ve sıkıntılara rağmen cemiyetimizi inşa ettiler. İçinde benim de bulunduğum 2., 3. ve 4. nesil tarafından unutulmaması ve minnet duygularının gelişmesi amacıyla emeği geçenlerden ve vefat etmiş olanların arkasından hayır duada bulunmak adına kuruluşunun destansı hikayesini yazmayı boynumuzun borcu olarak görüyoruz” dedi.

 

Kitabının en duygulu bölümü birinci nesil büyüklerle yaptığı hasbihallerin olduğunu söyleyen Akbulut, “Caminin kuruluşundan bugüne gelinceye kadar, hem caminin inşasının aşamaları hem de bu külliyenin ana unsuru yardımsever birinci nesil büyüklerimizin hayat hikayelerini kitabımıza nakşettik. Deyim yerindeyse, 61 yıllık büyük bir medeniyetin özetini sunduk. Bu tarihin kaybolup gitmesine müsaade etmeyerek, Wächtersbach kayıtlarına geçmesini sağladık” diye konuştu.

 

Almanya’da her türlü fedakarlıklarla inşa edilen camilerin geçmişinde unutulmayacak hikayelerin olduğunu söyleyen din görevlisi Mücahit Asıltürk’te kitapla ilgili şunları söyledi: “Bu hikayeler gelecek nesillere adeta ışık tutan birer fenerdir. Cemiyetimize birçok hizmet kazandıran çok değerli başkanlarımızdan Hakan Akbulut'un kaleme aldığı bu eseri çok değerli buluyorum. Böyle bir eseri cemiyetimize kazandırdığı için Rabbim kendisinden razı olsun.”

 

Dernek başkanı Ufuk Değirmenci de, “Hakan başkanın yazmış olduğu bu eserin herkesin kütüphanesinde olmasını tavsiye ediyorum” diye konuştu.

 

Camisinin ve cemaatinin tanıtıldığı Almanya’da bir ilki olan “Sıladan Gurbete” isimli kitabın yazarı Hakan Akbulut, eseri imzalayarak cemaate takdim etti.

 

 

 

 

 

 

 

HAMBURG- Hamburg’da geleneksel olarak düzenli aralıklarla Türk Sanat Müziği konserleri gerçekleştiren ve konserlerinde tanınmış TRT sanatçılarını konuk eden Erol Arslan yönetimindeki Türk Sanat Musikisi Korosu, bu kez iki TRT sanatçısını ağırlayacak.

Pandemi nedeniyle geçen seneki konserini iptal etmek zorunda kalan koro, bu sene “Pazar Keyfi Konseri” başlıklı konserde sahneyi TRT sanatçıları Gökhan Sezen ve Mehmet Özkaya ile paylaşacak. Konser yönetimini TRT sanatçısı Mehmet Özkaya’nın yapacağı konserde Hamburg Türk Sanat Musikisi Korosu’na ve sanatçılara Koro Şefi Erol Aslan ve ekibiyle birlikte kanunda Selim Gönüldaş, kemanda Abdurrahman Özyay, Turay Dinleyen ve piyanist Süleyman Öztürk eşlik edecek. Elif Ergün’ün sunumunda, 5 Mart 2023 Pazar günü saat 18.00’de başlayacak konsere, saat 17.30’dan itibaren girişler başlayacak.

Hamburg’un en prestijli konser salonlarından olan, Johannes-Brahms-Platz 1, 20355 Hamburg adresinde bulunan Laeiszhalle’de gerçekleştirilecek konserin organizatörü ve koronun yöneticilerinden Şükriye ve Zeki Güner çifti, müzikseverlere bu muhteşem şöleni kaçırmamalarını tavsiye etti. Ön satışta 15 Euro ve akşam kasasında 17 Euro’ya satılan biletler için 0176/48771958 numaralı telefondan biletler ayırtılabilecek. Geçen seneki konsere bileti olanlar, biletlerini bu konserde kullanabilecek. Koro ve konserin organizatörlerinden Şükriye ve Zeki Güner çifti, “Almanya’da Türk musikisi çalışmalarının çok özel bir yeri var.

Ana vatanından, dilinden ve kültüründen uzakta yaşayan insanların kültürünü kaybetmemek için özel çaba ve istekleri mevcut.

Türk sanat musikisi sadece yetişkinlerin değil, gençlerin de unutmaması gereken, kültürümüzün ana damarlarından biridir. Kültürümüze sahip çıkalım” şeklinde açıklama yaptılar.

 

 

Mehr als 103.000 Euro für Bayerische Polizeistiftung - Bayerns Innenminister Joachim Herrmann hocherfreut über neuen Rekord des Benefiz-Neujahrskonzerts des Polizeiorchesters Bayern: Wertvolle Unterstützung für geschädigte Polizisten - Großer Rückhalt in der Bevölkerung

 

Neuer Rekordwert: Mehr als 103.000 Euro für die Bayerische Polizeistiftung - Bayerns Innenminister Joachim Herrmann ist hocherfreut über das Ergebnis des 15. Benefiz Neujahrskonzerts des Polizeiorchesters Bayern zugunsten der Bayerischen Polizeistiftung, das gestern im Herkulessaal der Münchner Residenz stattgefunden hatte. Damit wurde der bisherige Spendenrekord im Jahr 2020 in Höhe von 102.000 Euro übertroffen. "Mit dem Geld kann die Polizeistiftung für Polizistinnen und Polizisten in Not und deren Familien viel Gutes tun", betonte Herrmann. "Ein herzliches Dankeschön an alle Konzertbesucher, Sponsoren und Förderer der Bayerischen Polizeistiftung. Das ist eine wertvolle Unterstützung und ein wichtiges Signal für den großen Rückhalt, den die Bayerische Polizei in der Bevölkerung genießt." Der Innenminister dankte auch dem Polizeiorchester unter Leitung von Generalmusikdirektor Prof. Johann Mösenbichler: "Das grandiose Konzert hat für einen unvergesslichen Abend gesorgt."

 

Nach Herrmanns Worten ist es wichtiger denn je, auch denen zur Seite zu stehen, die tagtäglich ihren Kopf für die Sicherheit der Bürgerinnen und Bürger hinhalten: "Das Gewaltpotential gegenüber unseren Polizistinnen und Polizisten ist seit Jahren besorgniserregend." Auch Feuerwehr und Rettungsdienst seien betroffen, wie zuletzt die Silvesternacht in Berlin und anderen Städten gezeigt habe. Der Innenminister ließ keine Zweifel: "Unsere Einsatzkräfte können auf die volle Rückendeckung der Staatsregierung setzen und Täter müssen harte Konsequenzen fürchten."

 

Die Bayerische Polizeistiftung wurde 1977 vom Nürnberger Geschäftsmann Paul Greißinger gegründet. Sie hilft in den Fällen, in denen Polizistinnen und Polizisten während des Dienstes dienstunfähig geworden sind, dauerhafte gesundheitliche Schäden erlitten haben oder gar ums Leben gekommen sind. Die Bayerische Polizeistiftung hat bislang in rund 1.500 Fällen mit insgesamt rund 3,5 Millionen Euro Hilfe geleistet, "eine sehr beachtliche Summe", wie Herrmann findet. Der Innenminister würdigte Greißingers Verdienste bereits 2014 mit der Bayerischen Staatsmedaille Innere Sicherheit.

 

Herrmann erinnerte auch an den tragischen Fall der damals 26 jährigen Polizistin, die im Juni 2017 am S-Bahnhof Unterföhring von einem um sich schießenden Täter in den Kopf getroffen wurde und seitdem schwerstbehindert ist. "Das Schicksal unserer Polizeikollegin bewegt uns alle bis heute sehr", so Herrmann. "Dank der Polizeistiftung konnte der Umbau des Fahrzeuges und des Hauses der Familie finanziert werden. Diese Unterstützung erleichtert den Eltern die Betreuung ein Stück weit."

 

Ausstellungseröffnung: Boris Albert – Benefiz Fotoausstellung zugunsten der Kultur-Tafel-Würzburg e.V. im Rathaus

Oberbürgermeister Christian Schuchardt eröffnete im Oberen Foyer des Rathauses die von Boris Albert organisierte Benefiz Fotoausstellung. In seinem Grußwort nannte er gleich drei Gründe, warum die Stadt Würzburg das Rathausfoyer für diese Ausstellung besonders gerne zur Verfügung gestellt hat. „Zum einen ist das kulturelle Angebot von entscheidender Bedeutung für die Lebensqualität einer Kommune und trägt wesentlich zu deren Attraktivität bei. Die Stadt Würzburg sieht in der Kulturförderung deshalb eine zentrale Aufgabe“, so Schuchardt. Dazu gehört, dass das Rathaus regelmäßig für Kunstausstellungen zur Verfügung gestellt wird. Mit besonderer Freude, wenn die Künstler, ihre Werke oder beides einen Bezug zu Würzburg haben, so wie das hier der Fall ist. 21 Fotokünstlerinnen und -künstler aus Würzburg teilen mit uns ihren ganz persönlichen Blick auf diese Stadt.

 

„Zum zweiten sind Fotoausstellungen so etwas wie eine Schule des Sehens. Wir leben zwar in einem visuellen Zeitalter, aber gerade die Überschwemmung mit optischen Reizen durch die modernen Medien hat zur Folge, dass wir das meiste, was wir sehen, allenfalls noch beiläufig wahrnehmen. Die Flut an Bildern macht uns für Vieles geradezu blind. Künstlerisch, mit Liebe zum Detail gestaltete Fotografien, wie sie in dieser Ausstellung gezeigt werden, öffnen uns die Augen wieder. Wir werden durch sie zum bewussten Sehen angeregt, und das kann unser gesamtes Leben bereichern“, hob Schuchardt hervor.

 

Zum dritten dient die Ausstellung über diesen Aspekt hinaus einem besonders guten Zweck. Alle Bilder können im Rahmen einer Blindversteigerung von den Besucherinnen und Besuchern erworben werden. „Jedes Bild geht nach der Ausstellung an den jeweils Höchstbietenden, und der gesamte Erlös kommt der Kultur-Tafel Würzburg zugute, deren Engagement absolut unterstützenswert ist“, unterstrich Schuchardt.

Kulturelles Erleben ist ein elementares menschliches Bedürfnis. Für die Kultur-Tafel Würzburg gilt daher: „Kultur darf kein Luxus sein.“ Und sie zieht aus dieser Einsicht praktische Konsequenzen, indem sie an bedürftige Menschen aus dem Raum Würzburg kostenfreie Eintrittskarten zu kulturellen Veranstaltungen vermittelt.

 

Zahlreiche Kulturpartner stellen die Eintrittskarten zur Verfügung, und verschiedene Sozialpartner stellen den Kontakt zwischen den Interessierten und der Kultur-Tafel her. Seit der Gründung des Vereins im Jahr 2014 konnten so bereits weit über 20.000 Eintrittskarten vermittelt werden – eine wirklich stolze Bilanz! Das großartige Engagement der Vereinsmitglieder und der ausschließlich ehrenamtlich tätigen Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter verdient daher höchste Anerkennung.

Immer mehr Menschen sind auf die Solidarität anderer angewiesen, um am gesellschaftlichen Leben teilhaben zu können. Und aktuell machen Energiekrise und Rekord-Inflation die Arbeit der Kultur-Tafel notwendiger denn je. Neben einem erfüllenden Kulturerlebnis bekommen die Gäste der Tafel die Wertschätzung, die Menschen am Rand der Gesellschaft sonst oft nicht mehr erfahren. Deshalb hat die Stadt Würzburg die Kultur-Tafel im Jahr 2017 auch mit ihrer Kulturmedaille ausgezeichnet.

 

Im Beisein des Organisators Boris Albert, der beiden Vertreterinnen der Kultur-Tafel-Würzburg e.V., Marion Gut und Irmgard Gülsdorff, sowie einer Großzahl der Fotokünstlerinnen und -künstler wünschte Christian Schuchardt der Ausstellung „ein zahlreiches Publikum, die verdiente positive Resonanz und den erhofften finanziellen Erfolg.“

Die Ausstellung kann während der Öffnungszeiten des Rathauses besucht werden, Mo-Do 8-18 Uhr und Fr 8-13.30 Uhr.

 

Ausstellung Boris Albert-2.jpg, Bildunterschrift: Ausstellungseröffnung im Oberen Foyer, Organisator Boris Albert, Irmgard Gülsdorff, Marion Gut (beide Kultur-Tafel Würzburg e.V.), OB Christian Schuchardt (v.li nach re)

 

Ausstellung Boris Albert-4.jpg, Bildunterschrift: Ausstellungseröffnung im Oberen Foyer, OB Christian Schuchardt (4. v. li), Organisator Boris Albert (5. v. re) sowie Marion Gut und Irmgard Gülsdorff (beide Kultur-Tafel Würzburg e.V., 6. und 7. v.li) im Kreise der Fotokünstlerinnen und -künstler Michael Röthlein, Manuela Emmert, Stefan Plail, Klaus Gößmann-Schmitt, Peter Schuhmann, Ralph Zschalig, Fabian Roßhirt, Juliane Lyding-Vollpracht (v.li nach re)

 

 

 

 

Zu über 70 Nonstop-Ziele konnten Reisende ab Nürnberg im letzten Jahr abheben. 
 

3.277.996 Passagiere starteten und landeten 2022 vom Albrecht Dürer Airport, um ihren Urlaub zu genießen, Freunde und Verwandte zu besuchen oder auf Geschäftsreise zu gehen (2021: 1.063.153). Damit hat sich der Verkehr gegenüber dem Vorjahr verdreifacht und der Nürnberger Flughafen erreichte fast 80 Prozent des Niveaus von vor der Pandemie 2019, weit mehr als die meisten anderen deutschen Airports (durchschnittlich rund 58 Prozent). Auch die Prognosen für dieses Jahr sehen gut aus.

 

2022 wurden insgesamt 71 Ziele angeflogen, 2021 waren es 39. Größte Fluggesellschaft in Nürnberg ist derzeit Ryanair, gefolgt vom Ferienflieger Corendon Airlines. Als beliebteste Ziele erwiesen sich Mallorca mit knapp einer halben Million Fluggästen, gefolgt vom türkischen Antalya (420.000 Passagiere) und Istanbul (195.000). Stark frequentiert war zuletzt auch wieder das Lufthansa-Drehkreuz Frankfurt (143.000).

2023 sollen die Passagierzahlen weiter steigen. Der Sommerflugplan umfasst derzeit 63 Nonstop-Ziele – weitere könnten folgen. Die touristischen Schwerpunkte liegen auf Italien, Spanien, Griechenland und der Türkei. „Das Flugangebot erreicht im nächsten Sommer wieder den Umfang von vor der Pandemie, geht punktuell sogar darüber hinaus“, kündigt Dr. Michael Hupe, Geschäftsführer am Airport Nürnberg, an. „Dank optimierter Abläufe und mehr Personal in den operativen Bereichen sollten die Fluggäste entspannt abheben können.“

 

Starkes Spanien-Programm

Das Spanien-Programm ist besonders umfangreich: Neben Mallorca mit täglich mehreren Flügen ist auch die kleinere Balearen-Insel Ibiza gut erreichbar. Mallorca selbst wird von mehreren Airlines angeflogen: Ryanair, Corendon Airlines, Eurowings und Condor. Auf dem spanischen Festland locken Alicante, Barcelona (mit Vueling), Girona, Malaga, Sevilla und Valencia. Auch die Kanaren sind dabei: Fuerteventura, Gran Canaria, Lanzarote und Teneriffa.

 

Größere Flugzeuge, weniger Flugbewegungen

Besonders stark wird der Verkehr der Netzwerk-Airlines in ihre jeweiligen Drehkreuze zunehmen, die während der Pandemie sehr gelitten hatte und auch im letzten Jahr erst sukzessive wieder zurückkam. Diese sind insbesondere auf Dienstreisende und Messen angewiesen. Mit der Rückkehr von SWISS zum Flugplanwechsel Ende März 2023 sind wieder sieben internationale Drehkreuze an Nürnberg angebunden. Neuzugang British Airways optimiert die Flugzeiten nach London-Heathrow und sorgt damit für bessere Umsteigeangebote nach Nordamerika.

 

Der Trend zu größeren und gleichzeitig besser ausgelasteten Flugzeugen führt im Ergebnis zu weniger Flugbewegungen bei gleichem Sitzplatzangebot.

Hinweis für die Redaktionen: Wie bereits in den Vorjahren werden die wirtschaftlichen Ergebnisse erst im Rahmen der Jahrespressekonferenz voraussichtlich Ende April / Anfang Mai bekanntgegeben. 

In seiner Sitzung vom 29. Juli 2022 hat der Aufsichtsrat der Flughafen Nürnberg GmbH die Verlängerung des Vertrages von Geschäftsführer Dr. Michael Hupe um weitere fünf Jahre bis Oktober 2028 beschlossen.

„Ich freue mich, dass Dr. Michael Hupe uns für weitere fünf Jahre an der Spitze des Airports Nürnberg erhalten bleibt. Gerade in den letzten beiden herausfordernden Pandemiejahren hat Dr. Hupe durch großes Engagement und unermüdlichen Einsatz überzeugt. Hierfür danke ich im Namen des Aufsichtsrats herzlich und wünsche ihm und dem ganzen Flughafen-Team viel Erfolg für die kommenden Jahre“, so Finanzminister und Aufsichtsratsvorsitzender Albert Füracker.

Mit der Fortführung der Zusammenarbeit würdigt der Aufsichtsrat die erfolgreiche Entwicklung des Flughafens vor der Pandemie, die dazu führte, dass fünf Jahre in Folge ein Gewinn ausgewiesen werden konnte, sowie die strategischen Weichenstellungen zur Wiederbelebung der Konnektivität der Region nach der Pandemie. Dr. Hupe bedankte sich für das in ihn gesetzte Vertrauen.

Der 1964 in Seattle/USA geborene Dr. Michael Hupe war nach seinem Studium zum Diplom-Wirtschaftsingenieur von 1990 bis 1995 als Wissenschaftlicher Mitarbeiter an der Technischen Hochschule Darmstadt tätig. Nach Abschluss seiner Promotion begann er 1995 seine berufliche Karriere bei der Kreditanstalt für Wiederaufbau. Im Mai 1998 wechselte Dr. Hupe zur Fraport AG in den Bereich Controlling, Rechnungswesen und Finanzierung und übernahm später den Posten des Leiters Konzernfinanzierung. Ab 2002 war er als alleinverantwortlicher Geschäftsführer der Flughafen Dresden GmbH tätig. Zum 1. November 2013 übernahm er die Geschäftsführung am Albrecht Dürer Airport Nürnberg.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından düzenlenen Türkiye Mezun Ödülleri programında konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, “Yurt dışından gelerek Türkiye’deki üniversitelerden mezun olmak, yalnızca bir akademik kazanım ya da kariyer yolu değildir. Türkiye’de öğrenim görmek, kendinizi evinizde hissederek dünyaya açılabilmektir”
 

 

Cumhurbaşkanlığı himayelerinde YTB tarafından düzenlenen  “Türkiye Mezunları Forumu” programı kapsamındaki Türkiye Mezun Ödülleri etkinliği İstanbul’da gerçekleştirildi. Programa Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, YTB Başkanı Abdullah Eren ve 60 ülkeden 200 mezun katıldı.

Programda mezunlara hitaben  “evinize hoş geldiniz” diyerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Türkiye’den geçen tüm mezunlarımız ve mevcut misafir öğrencilere Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın en kalbi selamlarını iletiyorum” dedi.


Türkiye’de öğrenim görmek, kendinizi evinizde hissederek dünyaya açılabilmektir

Yurt dışından gelen misafir öğrencileri ve akademisyenleri, Anadolu irfanı ile tanıştırdıklarını ve bütünleştirdiklerini dile getiren Oktay , “Yurtdışından gelerek Türkiye’deki üniversitelerden mezun olmak, yalnızca bir akademik kazanım ya da kariyer yolu değildir. Türkiye’de öğrenim görmek, kendinizi evinizde hissederek dünyaya açılabilmektir. Binlerce yıllık kültürlerin yoğrulduğu bu topraklardan eğitim vesilesiyle geçmek, Anadolu’nun bir parçası olmak, tarihe tanıklık etmektir” dedi.

Türkiye mezunlarının, diplomalarına yazamayacakları kadar çok kazanım ve hiçbir maddi değerle ölçülemeyecek gönül bağları ile ülkelerine döndüklerine dikkat çeken Oktay, “Türkiye’yi tanımak, kültürüne aşina olmak kadar buradan kendi köklerine ve ülkesine bakarak daha geniş bir medeniyet tasavvuruna kavuşmaktır” diye konuştu.

Dünyanın 184 ülkesinden 150 bini aşkın Türkiye Mezunu ile gerek dijital mecralar gerek mezun dernekleri eliyle iletişimi devam ettiren YTB’ye teşekkür eden Oktay, “Öğrenciliğiniz döneminde Türkiye’ye ilk ayak bastığınız andan itibaren yanınızda oldukları gibi işte mezuniyetinizden yıllar sonra da yanınızdalar, yanınızdayız. Türkçe gibi birleştirici bir gücümüz ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde tüm gönül coğrafyamızı bağrına basan Türkiye’miz var. Yurt dışı ziyaretlerimde anadili gibi Türkçe konuşan Türkiye mezunları ile karşılaştığımda gurur duyuyorum” dedi.

 

Mezunlarımız Örnek İsimlerdir

Moğolistan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Tumurbaatar Ayursaıkhan, Kosova Bölgesel Kalkınma Bakanı Fikrim Damka ve Somali Milli Savunma Bakanı Abdulkadir Muhammed Nur gibi Türkiye Mezunları’nın Türkiye’nin göğsünü kabarttığını aktaran Oktay, program kapsamında ödül alan mezunların da örnek isimler olduğunu bildirdi.

 

İhracat ve Turizm Rakamlarımız Artmaya Devam Ediyor


Türkiye mezunlarının Türkiye’nin kalkınma yolculuğuna yakından tanık olduklarını anlatan Oktay “Ulaştırma ve altyapıdan enerjiye, sanayiden dijitalleşmeye, sağlıktan dış ticarete her alanda gözle görülür atılımlar gerçekleştirdik. Yerli ve yenilenebilir enerji kapasitemiz, sanayi üretimimiz, orman varlığımız, ihracat ve turizm rakamlarımız artmaya devam ediyor… Milli Uzay Programı’ından, Türkiye’nin Otomobili TOGG’a, KIZILELMA’dan Milli Muharip Uçak projesine yüksek teknolojili üretim kapasitemizi de artırıyoruz” diye konuştu.

Oktay, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı ve mezunların evi olan YTB’nin her zaman mezunların yanlarında olacağını söyledi.

 

Hiçbir Ülkeye Nasip Olmayacak Ölçüde İnsan Kaynağı Olacak


Türkiye’nin yurt dışında başka hiçbir ülkeye nasip olmayacak ölçüde ciddi bir insan kaynağına sahip olacağına dikkat çeken YTB Abdullah Eren, “Bu çalışmalar gönül birlikteliğini somut ve teknik işbirliğine çevirecek. ‘Türkiye Türkiye’den büyüktür, daha adil bir dünya mümkündür.’ sözüyle son 10 yıldır, başta soydaş ve akraba topluluklar coğrafyası olmak üzere, diğer coğrafyalarda da Türkiye’nin bu iddiasını gerçekleştirmek adına ciddi bir kitlenin olduğunu görüyoruz. 10 sene boyunca, bu forumları mutat düzenlersek ve mezun hareketliliğimizi devam ettirirsek eminim ki Türkiye’nin yurt dışında başka hiçbir ülkeye nasip olmayacak ölçüde ciddi bir insan kaynağı oluşmuş olacak” dedi.

Türkiye’nin yurt dışındaki gönüllü elçileri olan Türkiye mezunlarını iki gün boyunca Türkiye'de ağırladıklarını bildiren Eren, “Türkiye mezunları çalışması, Türkiye’de üniversite eğitimini almış, hayatının en güzel yıllarını Türkiye'de geçirmiş uluslararası öğrencilerimizin, ülkemizden mezun olduktan sonra ülkelerine döndükten itibaren Türkiye ile ilişkilerini muhafaza etmek üzere başlattığımız bir çalışmadır” dedi.

 

Türkiye’ye İlgi Gittikçe Artıyor


Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar da konuşmasında Türkiye’deki üniversitelere ilginin gittikçe artığının altını çizerek “Uluslararasılaşmanın ve öğrenci hareketliliğinin gittikçe arttığı bir dünyada üniversitelerimiz fevkalade ilgi görmekte ve uluslararası öğrenci sayılarımız gün geçtikçe artmaktadır. Bugün Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarımız dünyanın hemen her ülkesinden gençlerimiz için cazip bir tercih haline gelmektedir. Türkiye, 2000 yılında yaklaşık 18 bin uluslararası öğrenciye ev sahipliği yaparken 2022 yılı itibarıyla 198 ülkeden 300 binden fazla uluslararası öğrenciye ev sahipliği yapmanın haklı gururunu yaşıyor” dedi.

Türkiye mezunlarının daha nice başarılarına gelecek yıllarda da artarak şahitlik edeceklerine inandığını vurgulayarak, yükseköğretim sistemindeki bu büyümede katkısı olan tüm paydaşlara teşekkür etti.

 

Yüzlerce Öğrenci Yetiştirdik


Türkoloji alanında yaptığı çalışmalarda adeta markalaşan Kosova’dan Prof. Dr. Nimetullah Hafız Yaşam Boyu Onur Ödülüne layık görüldü. Tüm zorluklara rağmen yüzlerce öğrenci yetiştirdiğini anlata Hafız, “Yugoslavya’nın dağılma sürecinde ve öncesinde Kosova Türkü olarak yaşadığımız tüm zorluklara rağmen Türk kültürüne hizmet etmek adına bugüne kadar yüzlerce öğrenci yetiştirdik. Binlerce eser topladık. 6 uluslararası sempozyum, 3 Türk Kültür Semineri düzenledik. Ve Mart ayında 38. sayısına ulaşacak Balkan Türklük Bilgisi dergisini çıkardık” diye konuştu.

 


Ekonomi ve Girişimcilik Alanında ödülü Moğalistan’dan Darkhanbaatar Chimedtseren aldı.  Chimedtseren konuşmasında şunları kaydetti: “Üniversitedeyken Türk halkının kendine özgü kültür ve hayat tarzını anlayıp benimsedim. Bugün itibarıyla inşaat, madencilik, tarım ve eğitim alanlarında faaliyet gösteren 8 bine yakın çalışanı olan Moncom Şirketler Grubunu, Türkiye Mezunu arkadaşlarımla birlikte kurduk ve 12 seneyi geride bıraktık. Aynı zamanda arkadaşlarımla beraber Moğolistan Türkiye Mezunları Derneğini kurduk ve faaliyetlerine katkıda bulunuyoruz.”

 


Gazetecilik ve Medya Alanında ise Eran Haspi ödülünü aldı. “Türkiye denince benim aklıma minnettar olmaktan ve sevgiden başka bir şey gelmiyor” diyen Haspi, “Bugün Türkiye istikametinden döndürülemeyecek bir şekilde bir süper güç olma yolunda ilerliyor. Yolu Türkiye’yle kesişmiş herkes de canı gönülden bunu destekliyor; çünkü Türkiye sadece mazlumların sığınağı değil, Türkiye aynı zamanda “bu dünyada bir şeyleri değiştirebilir miyim?” diyenlerin de adresi” ifadelerini kullandı.

 

Türkiye’nin Bana, Burada Sayamayacağım Sayısız Katkısı Oldu


Kültür ve Sanat ödülünü ise Tayland’dan Dr. Wasamon Sanasen aldı.  Türkiye’nin kariyerine önemli katkılar sağladığını dile getiren Sanasen, “Türkiye’nin bana, burada sayamayacağım sayısız katkısı oldu. Bunu Türkiye’ye nasıl geri ödeyeceğimi bilmiyorum. Ancak Türkiye’den öğrendiklerimi Türkiye ve Tayland’da yapacağım çalışmalarda elimden gelen en iyi şekilde uygulayacağımın sözünü verebilirim. Şu an Türkiye’de yaşamadığım hâlde neredeyse her gün Türkiye’yi düşünüyorum. Türkiye hep kalbimde, hatıramda ve aklımda. Yani ben Türkiye’nin içindenim” dedi.

 

Akademik ve Bilimsel Çalışmalar alanında da İranlı Prof. Dr. Reza Farshbaf Pourabad ödülü layık görüldü. Pourabad konuşmasında “Türkiye Mezunları Forumu vesilesiyle yıllar önce mezun olup farklı tecrübeler edindikten sonra tekrar bir arada olduğumuz arkadaşlarımızı önemli hususlardan bahsederken burada dinlemek ve kıymetli görüşlerinden istifade etmek bizler için bir sevinç ve mutluluk kaynağıdır” dedi.
 
 
 

MOSKOVA (AA) - Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna’da yaşananların artık hibrit savaşı değil, Batı’nın Rusya’ya karşı gerçek savaşı olduğunu söyledi.

 

Lavrov, Güney Afrikalı mevkidaşı Naledi Pandor ile Pretoria’da görüşmesinden sonra düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.

ABD’nin Rusya ile işbirliği yapan diğer ülkeleri tehdit ettiğini dile getiren Lavrov, ABD ve aynı şekilde İngiltere’nin tehdit ve baskı yoluyla tüm kırmızı çizgileri ihlal ettiğini belirtti.

Lavrov, “Onlar 1000 yıllık büyük medeniyetleri temsil eden büyük devletleri tehdit ediyorlar ve bu halkların ulusal gururları olduğunu görmezden geliyorlar." diye konuştu.

 

Ukrayna’daki savaşta Rusya ile ilgili dilden kültüre kadar her şeyin yok edilmek istendiğini söyleyen Lavrov, "Ukrayna'da olup bitenlerden bahsettiğimizde, bunun artık hibrit savaşı değil, Batı'nın Rusya'ya karşı uzun süredir hazırladığı neredeyse gerçek bir savaş olduğunu konuşuyoruz.” ifadelerini kullandı.

 

Lavrov, barışı tesis etme sloganları ile seçilen Eski Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko ile halihazırdaki Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’in seçildikten hemen sonra “savaşın ve Rus düşmanlığının devlet başkanına dönüştüklerini” savundu.

 

- “Rus tahıl ve gübresine konulan engeller hala kalkmadı”

Birleşmiş Milletlerin (BM) çabalarının ABD’nin ve Avrupa Birliği’nin (AB) Rus tahıl ve gübre ihracatının önüne koyduğu engelleri kaldırmadığına dikkati çeken Lavrov, Rusya’nın fakir ülkelere verdiği Avrupa limanlarında bulunan gübrelerin de hala beklemede olduğunu vurguladı.

 

Bu kapsamda bugüne kadar 280 bin ton gübreden sadece 20 bin tonunun Hollanda’dan Malavi’ye gönderilebildiğini aktaran Lavrov, başta Letonya olmak üzere diğer bütün limanlarda yoksul ülkelere gönderilecek bu gübrelerle alakalı bir hareket olmadığını ifade etti.