Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Türkiye Masa Tenisi Federasyonu (TMTF) tarafından Kapadokya'da düzenlenen etkinlik kapsamında, sıcak hava balonunda, tarihi Nevşehir Kalesi'nde ve Kaymaklı Yeraltı Şehri'nde masa tenisi maçı yapıldı. Araçlara iple bağlanarak alana sabitlenen ve yerden 10 metre yükselen sıcak hava balonunda Nevşehir Belediye Başkanı Mehmet Savran, Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Etkinlikleri Daire Başkanı Hakan Bebek, TMTF Başkanı Oktay Çimen, Nevşehir Gençlik ve Spor İl Müdürü Muhsin Özdemir ile federasyon yetkilileri masa tenisi oynadı.

AA

Almanya'nın başkenti Berlin’de çevreciler, hükümetin iklim ve çevre politikasını protesto etmek için ellerini yapıştırıcıyla yere tutturarak ve boğazlarına zincir takarak gösteri düzenledi. Çevreci oluşum "Scientist Rebellion"ın Almanya’daki üyeleri, hükümetin iklim politikalarını protesto etmek üzere Başbakanlık Binasına giden Kronprinzen Köprüsü'nü araç trafiğine kapattı.

AA

- Almanya’nın Türkiye’ye ihracatı şubatta yüzde 10,8 artarak 1 milyar 891 milyon avro olurken, Türkiye’den ithalatı yüzde 36,6 artarak 1 milyar 879 milyon avro oldu
 

BERLİN (AA) - Almanya'nın ihracatı şubatta Rusya ile ticaretindeki düşüşe karşın 124,7 milyar avro ile rekor kırarken, Türkiye'den ithalatı yüzde 36,6 artarak yaklaşık 1,9 milyar avroya ulaştı.

Almanya Federal İstatistik Ofisinin (Destatis) yayınladığı geçici verilere göre, ülkede mevsimsellik ve takvim etkilerinden arındırılmış ihracat şubatta 124,7 milyar avro, ithalat ise 113,1 milyar avro oldu. Ülkenin dış ticaret fazlası ise 11,5 milyar avro seviyesinde gerçekleşti.

İhracatın şubatta 124,7 milyar avro ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşması dikkati çekti.

Ülkenin, şubatta bir önceki yılın aynı ayına göre, mevsimsellikten ve takvim etkilerinden arındırılmış ihracatı yüzde 14,3, ithalatı ise yüzde 24,6 arttı.

Destatis, ihracattaki büyümenin Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle ivme kazandığını vurguladı.

Almanya'nın şubatta yaptığı ihracatın 67,8 milyar avrosu Avrupa Birliği (AB) ülkelerine olurken, ithalatın da 57,7 milyar avroluk kısmı AB’den gerçekleştirildi. Ocak ayına göre AB ülkelerine yapılan ihracatta yüzde 10,4 ve ithalatta yüzde 5,2 artış oldu.

AB dışında kalan ülkelere 56,9 milyar avroluk ihracat, 55,5 milyar avroluk ithalat gerçekleştirildi. Ülkenin bu kategorideki ihracatı ocak ayına kıyasla yüzde 2,1, ithalatı yüzde 3,8 arttı.

Özellikle ABD'den "Alman Malı" ürünlere olan talep şubatta yükseldi. Dünyanın en büyük ekonomisine yapılan ihracat yüzde 2,7 artarak 11,2 milyar avroya ulaştı.

Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’e yapılan ihracat yüzde 6,4 artarak 9,5 milyar avroya yükselirken, Rusya’ya yapılan ihracat ise yüzde 6,3 düşerek 2,4 milyar avro olarak gerçekleşti.

Şubatta en çok ithalat Çin’den yapıldı. Çin’den bir önceki aya göre yüzde 4,8 artışla 13,8 milyar avro değerinde mal ithal edildi.

Almanya’nın Türkiye’ye ihracatı şubatta yüzde 10,8 artarak 1 milyar 891 milyon avro oldu. Aynı dönemde Almanya’nın Türkiye’den ithalatı yüzde 36,6 artarak 1 milyar 879 milyon avro oldu.

- Alman iş dünyası Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı nedeniyle zor günlere hazırlanıyor.

Öte yandan, Alman Toptancılık ve Dış Ticaret Derneği Başkanı (BGA) Dirk Jandura, Ukrayna savaşının Alman dış ticareti üzerinde "büyük bir yük" olduğunu belirterek, "Savaşın orta ve uzun vadeli etkileri, şu ana kadar pek öngörülebilir değil.” ifadesini kullandı.

Alman ekonomisi için en büyük zorluklardan biri Rus gazına ve petrolüne bağımlılık olurken, Jandura, "Henüz tedarik darboğazımız yok, ancak durum tahmin edilemez durumda.” değerlendirmesinde bulundu.

Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DIHK) Dış Ticaret Direktörü Volker Treier, Ukrayna'daki savaşın ekonomik sonuçları ve Çin'deki yeni tip koronavirüs salgını ile üretim ve lojistik aksamaların yeniden artmasının küresel ticareti sıkıntıya soktuğunu belirterek, bu gelişmelerin teslimat sorunlarına ve muazzam fiyat artışlarına sebep olduğunu vurguladı.

Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo) Başkanı Clemens Fuest da, “Önümüzdeki altı ayı değerlendirirken, özelliklede Rusya ile ekonomik bağları olan şirketler önemli ölçüde daha karamsardı. İhracattaki büyüme belirgin şekilde yavaşlayacak.” ifadesini kullandı.

Almanya’nın başkenti Berlin’de binlerce kişi Ukrayna’daki savaşı protesto etti. Farklı Ukraynalı grupların çağrısı üzerine, binlerce kişi, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşı protesto etmek için Federal Meclis'in önündeki meydanda toplandı.
Göstericiler, Ukrayna’nın çeşitli bölgelerinde ölenleri temsil etmek için eylemin yapıldığı alanda yere yattı.

AA

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (Ditib) bu yıl ramazan ayında Tdv Türkiye Diyanet Vakfı ile işbirliği içinde Almanyada yaşayan gurbetçilerimizin bağış zekat ve fitrelerinden oluşturulan fondan harcama yaparak 45 ülkede kumanya dağıtımı gerçekleştirmek üzere yola çıktı. 25 farklı ülkeye bizzat Ditib derneklerinde görev yapan başkan ve görevlilerden oluşan gönüllüler ekipleri görevli oldukları ülkelerde çalışmalara başladı.


Ditib Kuzey Bavyera Eyalet Birliğine bağlı derneklerince gerçekleştirilen Hediyem Kuran olsun kampanyasında toplanan 15 bin adet Kuran'ı Kerim ve 6 bin koli kumanya paketini dağıtmak üzere görevlendirilen 6 kişilik ekip te bu çalışmayı orta Afrika ülkelerinden Kenya'da gerçekleştirmek üzere bugün Nürnberg'den hareket etti.

Nürnberg Din Hizmetleri Ataşesi Fuat Gökçebay: “Allah tüm bagiscilarimizdan razı olsun. Veren el olmanın huzuru ve gururu ile oradaki kardeşlerimize iyilik eli uzatmaya ve sizlerin selamını götürerek onların duasını almaya gidiyoruz” dedi.

 

 

Wechsel in Klinik für Allgemein-, Viszeral- und Thoraxchirurgie Dr. Ulrich Linnemann hat kommissarisch
die ärztliche Leitung übernommen...

 

Die Klinik für Allgemein-, Viszeral- und Thoraxchirurgie am Klinikum Nürnberg hat einen neuen Chef: Dr. Ulrich Linnemann hat kommissarisch die ärztliche Leitung übernommen. Er folgt Prof. Dr. Hubert Stein nach, der das Klinikum Nürnberg im März aus persönlichen Gründen einvernehmlich verlassen hat.

Das Klinikum Nürnberg verliert durch den Weggang von Prof. Dr. Stein einen sehr kompetenten Chirurgen mit hoher Expertise, bedankt sich für seine Tätigkeit und wünscht ihm für die Zukunft alles Gute. Da das Klinikum Nürnberg aber insbesondere in der Allgemein-, Viszeral- und Thoraxchirurgie auf ein hervorragendes Mediziner*innen-Team und hochqualifizierte Oberärzt*innen zurückgreifen kann, kann die medizinische Behandlung und Betreuung der Patient*innen weiterhin auf höchstem Niveau sichergestellt werden.

Dr. Ulrich Linnemann hat im März die kommissarische ärztliche Leitung der Klinik für Allgemein-, Viszeral- und Thoraxchirurgie übernommen. Der hochqualifizierte Facharzt für Chirurgie und Leiter des Bereichs endokrine Chirurgie ist dem Klinikum Nürnberg seit Langem verbunden. Er war bislang als Leitender Oberarzt tätig. Patientinnen und Patienten können sich auch in der Übergangszeit bis zur Neubesetzung der Chefarzt-Stelle darauf verlassen, dass ihnen weiterhin größte medizinische Expertise zuteil wird.

 

Das Nachbesetzungsverfahren wird in Kürze beginnen.

Herr Prof. Dr. Stein hatte die Funktion des Chefarztes im September 2008 übernommen. Aus persönlichen Gründen hat er das Klinikum Nürnberg nun im Einvernehmen mit dem Vorstand verlassen. „Nach nunmehr fast 14 Jahren als Chefarzt eines kommunalen Krankenhauses möchte ich mich nochmals umorientieren und neue Projekte in Angriff nehmen. Ich wünsche dem Klinikum Nürnberg, insbesondere der Klinik für Allgemein-, Viszeral- und Thoraxchirurgie, alles Gute“, sagt er.

Das Klinikum Nürnberg ist eines der größten kommunalen Krankenhäuser in Deutschland und bietet das gesamte Leistungsspektrum der Maximalversorgung an. Mit 2.233 Betten an zwei Standorten (Klinikum Nord und Klinikum Süd) und 7.000 Beschäftigten versorgt es knapp 100.000 stationäre und 170.000 ambulante Patienten im Jahr. Zum Klinikverbund gehören zwei weitere Krankenhäuser im Landkreis Nürnberger Land.

Die Paracelsus Medizinische Privatuniversität in Nürnberg wurde 2014 gegründet und ist zweiter Standort der Paracelsus Medizinischen Privatuniversität in Salzburg. In Nürnberg werden jährlich 50 Medizinstudierende ausgebildet. Das Curriculum orientiert sich eng an der Ausbildung der amerikanischen Mayo-Medical School. Die Paracelsus Medizinische Privatuniversität kooperiert zudem mit weiteren wissenschaftlichen Einrichtungen im In- und Ausland.

DİTİB Yayınevi, “Namaz ve Oruç İlmihali ile Tek İslam: Temel Esaslar” isimli iki önemli Almanca eseri okuyucuların istifadesine sundu.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir prestij çalışması olan dört ilmihal serisinin ilk iki kitabı “Namaz ve Oruç İlmihali“ ile yanlış İslam görüşüne reddiye ve düzeltme mahiyetinde “Tek İslam: Temel Esaslar“ isimli eserler, Sosyal Dayanışma Merkezi (ZSU) mütercim ve editörlük biriminin uzun ve titiz çalışması sonucunda Almanca olarak yayın hayatına kazandırıldı.

Dr. Ahmet İnam editörlüğünde uzman tercüme heyeti tarafından Almanca çevirisi tamamlanarak yayın dünyasına kazandırılan iki önemli esere okuyucular, ZSU-SHOP https://www.zsu-shop.de üzerinden ulaşılabilecek.

 

 

Namaz ve Oruç İlmihali

Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından dört kitaptan oluşan ilmihaller serisinin ilk iki kitabı, sahih temele dayanan, birçok detayları ihtiva etmesi ve geniş bilgi sunması açısından da önemli ve faydalı Almanca eser.

 

 

Namaz İlmihali

Namaz İlmihali Eseri, bir giriş ve yedi bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümü ibadet ve önemi; diğer bölümlerde de; namazın dindeki yeri ve önemi, namazın çeşitleri, namazın farz vacip ve sünnetleri, namazların kılınışı, cemaatle namaz, namazların kazası, seferilikte namaz ve namazların cem ile kılınması, hastalık ve özürlülük halinde namaz, namazla ilgili sûre, duâ ve tesbîhât konuları işlenmiştir.

 

 

Oruç İlmihali

Oruç İlmihali eseri, bir giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde ‘Ramazan ayı ve fazileti’, diğer bölümlerde de; oruç ibadeti, önemi ve fazileti, orucun farz oluşu ve çeşitleri, oruçla ilgili dinî hükümler, Ramazan ve oruç sevinci: Bayram konuları işlenmiştir.

Her iki eserin sonunda bir de Almanca terimler sözlüğü bulunmaktadır.

 

 

Tek İslam – İç Perspektif: Temel Esaslar

Bu eser Almanya’daki akademik dünyada ve sair çevrelerde yanlış İslam görüşüne reddiye ve düzeltme mahiyetinde özgün bir çalışmadır. Almanya’daki çarpık İslam algısını düzeltmeye, İslam ile ilgili yanlış bilgilerin yerine doğruları ortaya koyan bir eserdir.

BERLİN (AA) - Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşın Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinde de belli bir dinamiğin doğmasına neden olduğunu söyledi.

 

Faruk Kaymakcı, Almanya'nın başkenti Berlin'deki temaslarının ardından Türk gazetecilere değerlendirmelerde bulundu.

Bakan Yardımcısı, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşa değinerek, "Aslında hiçbir gerekçesi olmayan, meşru hiçbir tarafı olmayan ve bir kışkırtmaya dayanmayan savaşın yaratmış olduğu ortam Türkiye-AB ilişkilerinde de belli bir dinamiğin doğmasına neden oldu." dedi.

Türkiye'nin Ukrayna'da akan kan ve şiddetin durdurulması için çabalarını sürdürdüğünü ifade eden Kaymakcı, ateşkes ve insani koridorların açılması için çabaların sürdüğünü söyledi.

 

Avrupa güvenlik, savunma sisteminin ve NATO'nun böyle bir saldırı karşısında caydırıcı olamamasının birçok soru işaretini beraberinde getirdiğine dikkati çeken Kaymakcı, "Daha güçlü bir NATO ve Avrupa Güvenlik ve Savunma Mekanizması özellikle Türkiye gibi Avrupa'nın en büyük ekonomik güçlerinden biri olan ve NATO'nun ikinci büyük askeri gücü olan Türkiye gibi ülkelerin bu sistemin içinde olmasıyla mümkün olabilir. Aslında bu savaş ve bunun yarattığı gerginlik Türkiye'nin Avrupa'nın güvenlik ve savunması açısında kati önemini bir kez daha ortaya çıkardı." diye konuştu.

 

Kaymakcı, Daimi Yapılandırılmış İşbirliği (PESCO) konusunda Brüksel'de AB Dış ilişkiler servisinde güvenlik ve savunma konularından sorumlu sekreter yardımcısıyla görüştüğünü aktararak, şunları dile getirdi:

"PESCO'ya Türkiye'nin katılımına daha sıcak bakıldığını gördüm. Umarız Türkiye AB ilişkilerini gelişmesi, iş birliğini artması için savaşlara ihtiyaç olmaz. Almanya ve AB'den edindiğim izlenim Türkiye'nin güvenlik ve savunma konularına bu gelişmelerden sonra daha hızlı dahil edilme potansiyeli gelişti. Umarız hem PESCO'ya katılımı hem NATO ile AB arasında güvenlik konusunda iki tarafa uygun mutabakat oluşması önemli. NATO Stratejik Konseptini güncelliyor. AB ile Stratejik bir pusula onaylandı. Dolayısıyla Türkiye NATO ülkesi olarak yerini hem NATO içinde hem de Avrupa sistemi içerisinde korumalı ve bu sisteme katkıda bulunabilmeli. Son gelişmeler bu süreci daha da kolaylaştıracak ve önünü açacak."

Almanya Başbakanı Olaf Scholz'ün Türkiye ziyaretinin son derece önemli olduğunu kaydeden Kaymakcı, ziyaretin iki ülke arasında güven ve diyaloğun artmasına katkıda bulunduğunu söyledi.

 

Kaymakcı, Almanya ile ticaret hacminin 50 milyar dolara çıkarılmasının hedeflendiğini belirterek, Berlin'deki temaslarında Almanya'daki Türk toplumunun gündeminde olan konuları da karşılıklı güven içerisinde ele aldıklarını anlattı.

Alman hükümetinin koalisyon protokolünde Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerine de atıfta bulunulduğuna işaret eden Kaymakcı, "Katılım müzakerelerine yapılan atıf, eğer Türkiye Kopenhag kriterleri konusunda daha ileri adım atabilirse Türkiye'nin katılım müzakereleri yeniden canlanacak. Dün ve bugün görüştüğümüz Alman bürokrat ve siyasetçilerden bunları duyduk." dedi.

 

Avrupa'nın Rusya'ya karşı yaptırımlarına da değinen Kaymakcı, şunları söyledi:

"Doğal gaz ve enerji hassas bir alan. Rusya'ya olan bağımlılık son derece yüksek. AB 2050 yılı sonu itibarıyla karbon nötr bir Avrupa kıtası oluşturmak istiyor. Rusya savaşının başlattığı enerji güvenliği endişesi nedeniyle AB enerji kaynaklarını çeşitlendirme arayışına girdi. Bu süreçte de aslında Türkiye Avrupa kıtasının 4 temel enerji tedarik ayağından birine sahip. Güney Gaz Koridoru. Bunun güçlendirilmesi, GGK'nın kapasitesinin tam anlamıyla kullanılması Avrupa kıtasının enerji güvenliğinde rahatlamaya vesile olacak. Şu an kapasite 8 milyar metreküp ile başladı 32 milyar metreküpe kadar gidebilen bir boru hattı. Orta Asya'dan ilave gaz Irak'tan hatta Doğu Akdeniz'den hidrokarbon kaynakları eklenebilirse AB açısından önemli bir enerji güvenliği ayağı olacak. Gelecek ilave gazla Avrupa'nın enerji güvenliğine katkıda bulunacak. Bu bakımdan Türkiye’nin Avrupa kıtası açısından önemi bir kez daha ortaya çıktı. "

Kaymakcı, Kıbrıs'taki iki toplumun Doğu Akdeniz'deki doğal gaz kaynaklarıyla ilgili adım atmaları halinde Türkiye-Yunanistan ve Türkiye-AB ilişkilerinde de önemli gelişmelere vesile olabileceğini kaydetti.

Im Tiergarten Nürnberg gibt es Nachwuchs bei bedrohten Säugetierarten. In den letzten Wochen haben die Kaffernbüffel, die Przewalski-Pferde und die Mendesantilopen jeweils ein Junges geboren. Besucherinnen und Besucher können die Jungtiere aktuell auf den jeweiligen Außenanlagen sehen. Alle Arten gelten als bedroht beziehungsweise potentiell bedroht – jeder Nachwuchs trägt deshalb dazu bei, diese Tierarten zu erhalten.

Die Zucht der Nürnberger Kaffernbüffel, Przewalski-Pferde und Mendesantilopen wird im EAZA Ex situ Programm (früheres Europäisches Erhaltungszuchtprogramm EEP) koordiniert. In diesen Programmen züchten Zoos und Wildparks koordiniert Tierarten, um stabile Populationen außerhalb ihres natürlichen Lebensraums aufrechtzuerhalten. So soll auch das Aussterben von stark gefährdeten Arten verhindert werden. Bei den Przewalski-Pferden engagiert sich der Tiergarten auch in Projekten im natürlichen Lebensraum der Tiere.

"Die Zerstörung von Lebensräumen, der menschengemachte Klimawandel und die Wilderei sind die treibenden Ursachen für das Aussterben von immer mehr Tierarten", sagt Jörg Beckmann, Biologischer Leiter und stellvertretender Direktor des Tiergartens. "Immer wichtiger wird deshalb die Zucht in menschlicher Obhut. Mit Erhaltungszuchtprogrammen können wir Tierarten erhalten, ihre Bestände stützen und sie unter bestimmten Umständen auch wieder in ihrem ursprünglichen Lebensraum ansiedeln. Durch die kontrollierten Bedingungen sind Zoos auch von zentraler Bedeutung für die Forschung."

 



Kaffernbüffel: Imposanter Vertreter der afrikanischen Tierwelt

Ein kleiner Kaffernbüffel-Bulle ist am 1. März 2022 im Tiergarten zur Welt gekommen. Mit dem Nachwuchs ist die Herde auf sechs Tiere angewachsen. Das Jungtier lässt sich auch schon häufig auf der Anlage neben der Afrika-Weide blicken, meist zusammen mit seiner Mutter, die 2001 im Tiergarten geboren wurde.

Kaffernbüffel (Syncerus caffer) kommen in den Savannen und Wäldern südlich der Sahara vor. Charakteristisch sind ihre gewaltigen Hörner, die in der Kopfmitte aneinanderstoßen. Sie zählen zu den bekanntesten Tieren Afrikas und fungieren demensprechend als Botschafter für den Arten- und Naturschutz in den afrikanischen Savannen. Die Weltnaturschutzunion IUCN stuft den Kaffernbüffel als "potentiell gefährdet" ein. Neben der Rinderpest führten auch Lebensraumverluste und die teils illegale Jagd zu Rückgängen. In europäischen Zoos kommt die Art nur selten vor. In Deutschland hält neben dem Tiergarten Nürnberg nur der Tierpark Berlin weitere Individuen.

 

 


Przewalski-Pferde: Mit erfolgreicher Zucht und Auswilderung vor dem Aussterben bewahrt

Etwa zwei Wochen vor der Geburt des Kaffernbüffels gab es im Tiergarten auch Nachwuchs bei den Przewalski-Pferden: Mitte Februar kam ein kleiner Hengst zur Welt. Die Herde ist damit auf zwölf Tiere angewachsen.

Die Przewalski- oder auch Urwildpferde (Equus caballus przewalskii) sind die Vorfahren aller Hauspferderassen. Ursprünglich in ganz Eurasien verbreitet, galten sie zwischenzeitlich in der Natur als ausgerottet. Durch Nachzuchten in Zoos und erfolgreiche Auswilderungsprojekte konnte die Art erhalten und wieder angesiedelt werden. IUCN stuft das Przewalski-Pferd heute als "stark gefährdet" ein, wobei die Vorkommen wieder wachsen.

"Die Erfolgsgeschichte der Przewalski-Pferde ist ein gutes Beispiel für das Artenschutzpotential von Zoos. Es zeigt, wie wichtig lokale, nationale und globale Kooperationen für den Erhalt der Biodiversität sind", sagt Jörg Beckmann.

So ist der Tiergarten Nürnberg Gründungsmitglied der International Takhi Group (ITG), die sich dem Schutz der Przewalski-Pferde in einem Gebiet im Westen der Wüste Gobi in der Mongolei verschrieben hat. Seit der Gründung vor mehr als 20 Jahren unterstützt der Tiergarten das internationale Projekt finanziell. Auch hier in der Region setzt sich der Tiergarten für die Wildpferde ein: Mit einem Beweidungsprojekt im Naturschutzgebiet Tennenloher Forst bei Erlangen. Seit fast 20 Jahren beweiden dort Przewalski-Pferde aus dem Tiergarten Nürnberg und dem Münchner Tierpark Hellabrunn die offenen Sandlebensräume. Die Wildpferde sorgen als "vierbeinige Landschaftspfleger" dafür, dass der Pflanzenbewuchs zurückgehalten wird und die ökologisch wertvollen Sandflächen offenbleiben.



Mendesantilope: Nur noch wenige Dutzend Tiere in der Natur

Neben den Kaffernbüffeln und Przewalski-Pferden gab es auch bei den Mendesantilopen Nachwuchs. Hier wurde Anfang Februar ein kleiner Bulle geboren. Der Tiergarten Nürnberg hält damit neun Tiere dieser stark gefährdeten Art.

Der natürliche Lebensraum der Mendesantilopen (Addax nasomaculatus) sind die Wüsten und Halbwüsten Nordafrikas. Durch die Zerstörung des Lebensraums und unkontrollierte Jagd ist die Antilopenart stark gefährdet und gilt laut Weltnaturschutzunion IUCN inzwischen als "vom Aussterben bedroht". In freier Wildbahn sind aktuell nur noch wenige Dutzend Tiere anzutreffen. Mit Nachzuchten in Zoos konnten erfolgreiche Wiederansiedlungsprojekte in Reservaten gestartet werden.

Vor knapp zwei Jahren hat der Tiergarten die Anlage der Mendesantilopen aufwendig umgestaltet. Dabei entstand eine Gemeinschaftsanlage mit den ebenfalls vom Aussterben bedrohten Somali-Wildeseln. Beide Tierarten kommen in ähnlichen Lebensräumen vor und können deshalb gut zusammen gehalten werden. Ziel der Baumaßnahme war es, den natürlichen Lebensraum der Tiere so gut wie möglich nachzubilden. Und auch die Besucherinnen und Besucher profitieren von der Umgestaltung: Sie können nun besonders nah an die Tiere heran und haben direkt neben der Anlage attraktive Sitzgelegenheiten.