Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

BERLİN (AA) - Almanya'da, 1943-1945 yılları arasında Polonya'nın Gdansk (Danzig) kentindeki Stutthof kampında 11 bin 430 kişinin öldürülmesine "bilerek ve isteyerek" yardım etmekle suçlanan 97 yaşındaki Irmgard Furchner'e ertelemeli 2 yıl hapis cezası verildi.

 

Hamburg yakınlarındaki Itzehoe Eyalet Mahkemesi'nde görülen karar duruşmasında o dönem toplama kampında sekreter olarak görev yapan Irmgard Furchner'e 2 yıl hapis cezası verildi.

Olayın yaşandığı tarihte 17-18 yaşlarında olması nedeniyle cezası ertelenen Furchner'in görev yaptığı Stutthof Nazi toplama kampında 65 bin kişinin öldüğü belirtiliyor.

 

Almanya'da 102 yaşındaki Nazi toplama kampı muhafızı Josef Schütz haziran ayında 5 yıl hapis cezasına çarptırılmış ancak kararın temyiz edilmesi ve kaçma ihtimali bulunmaması nedeniyle tutuklanmamıştı.

 

Federal Meclis 1979'da cinayet ve cinayete iştirak suçlarında zaman aşımını kaldırmıştı.

Ülkede ÜFE, kasımda bir önceki aya göre yüzde 3,9 gerilerken, yıllık bazda yüzde 28,2 arttı.
 

BERLIN (AA) - Almanya'da üretici fiyatları üzerindeki yukarı yönlü baskı, enerji fiyatlarındaki düşüşle kasımda zayıflamaya devam etti.

Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis) verilerine göre, ülkede Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), kasımda bir önceki aya kıyasla yüzde 3,9 gerilerken, yıllık bazda yüzde 28,2 arttı.

 

Üretici fiyatlarında Mayıs 2020'den itibaren ilk aylık düşüş Ekim 2022'de görülürken, aylık bazda azalış kasımda da devam etti.

ÜFE, yıllık bazda ağustos ve eylülde yüzde 45,8 artarak 1949 yılından itibaren en yüksek artışı kaydetmişti.

 

Kasım 2022'de enerji fiyatları, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 65,8 arttı. Bir önceki aya göre enerji fiyatlarının, doğal gaz ve elektrik maliyetlerindeki düşüş nedeniyle yüzde 9,6 azalması dikkati çekti.

Doğal gaz dağıtım fiyatları kasımda yıllık bazda yüzde 92,6, elektrik fiyatları da yüzde 74,9 artış kaydetti.

 

Yıllık bazda ara malı fiyatlarında yüzde 13,8, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 11,1 ve sermaye malı fiyatlarında yüzde 7,8 artış görüldü.

Gıda fiyatlarının bir önceki yıla göre yüzde 24,2 artış kaydetmesi dikkati çekerken, yağ fiyatları yüzde 37,1 ve şeker fiyatları yüzde 54,8 yükseldi.

 

- ÜFE, enerji fiyatları hariç yüzde 12,7 arttı

ÜFE, enerji fiyatları hariç tutulduğunda kasımda yıllık bazda yüzde 12,7 artış kaydetti.

Üretici fiyatları, enflasyonun gelişimi için öncü bir gösterge olarak görülüyor.

Almanya'da bu yılın ekim ayında yüzde 10,4 olan yıllık enflasyon, başta petrol olmak üzere enerji fiyatlarındaki düşüşle kasımda yüzde 10'a geriledi.

Almanya Merkez Bankası (Bundesbank), ülkede enflasyonun 2024'te yüzde 4,1'e gerilemeden önce 2023'te yüzde 7,2'de kalmasını bekliyor.

 
Sağlık sigortalarına, temini zorlaşan ilaçlar için sabit fiyatın yüzde 50 üzerinde ödeme talimatı verilecek.
 

BERLİN (AA) - Almanya Sağlık Bakanı Karl Lauterbach, ülkede özellikle çocukların tedavisinde kullanılan ilaçlarda yaşanan sıkıntıyı, sağlık sigortalarının bu ilaçlara daha fazla ödeme yapmasıyla çözmeyi hedefliyor.

 

Lauterbach, Alman Birinci Televizyon Kanalı ARD’ye yaptığı açıklamada, Almanya'da patenti olmayan ilaçların fiyatlarının çok düşük olduğunu, patentlerle korunan ilaçların fiyatlarının ise çok yüksek olduğunu aktardı.

Almanya’da patenti olmayan ilaçların sabit fiyatlarla satıldığını vurgulayan Lauterbach, bu ilaçların, daha yüksek fiyatlardan satılması için sabit fiyat uygulamasından çıkarmak ve burada fiyat düzenlemesine gitmek gerektiğine işaret etti.

 

Lauterbach, Almanya’nın patenti olmayan ilaçlar konusunda cazip bir pazar olmadığını, bunun da çok talep edilen ilaçların Hollanda gibi ülke dışında satılmasına yol açtığını kaydetti.

Bu konuda bugün harekete geçeceğini vurgulayan Lauterbach, “Sağlık sigortalarına bu sabit fiyatın üzerinden yüzde 50 daha fazla ödeme yapmaları talimatı verilecek. Böylelikle şu anda Hollanda'da satılan ilaçlar tekrar Almanya'da satılacak.” ifadesini kullandı.

Almanya’daki eczacılar son dönemde birçok ilaca ulaşmakta sıkıntı çekildiğine dikkati çekmiş, özelikle çocuk, kalp damar ilaçları ve antibiyotiklerde sorun yaşadığını aktarmıştı.

 

Alman Tabipler Birliği Başkanı Klaus Reinhardt da bazı ilaçların teminindeki darboğaza dikkat çekerek halkı "imece" ile birbirine yardıma çağırmıştı.

 

Makarios’un, Kıbrıs adasını Rum egemenliği altına sokmak ve Yunanistan’a ilhak etmek hedefi ile hazırlattığı ve hayata geçirdiği AKRİTAS Planı içeriğince Kıbrıslı Türkleri yok etmek amacı ile 21 Aralık 1963 Cumartesi sabahı EOKA terör örgütü silahlı saldırılar başlatmıştı.

 

Bu vahşi be insanlık dışı saldırılar neticesinde 30 bin Kıbrıs Türkü, arkalarında evlerini, mal varlıklarını, tarlalarını, hayvanlarını, zahirelerini, geçmişlerini ve mezarlıklarını bırakarak yaşadıkları 103 köyü terk etmek zorunda kalmıştı.

 

1963-1974 yılları arasında 11 yıl süren soykırım, Anavatan Türkiye’nin müdahalesi ile 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı ile son buldu. Bizler Anavatanımız Türkiye’nin garantörlüğünde, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığımız ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin güvencesinde özgürlüğümüzü kazandık ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurarak insani bir yaşama kavuştuk.

 

Bu uğurda yaşamlarını feda etmekten çekinmeyen Aziz Şehitlerimize Allah Rahmet diler, gazilerimizi minnetle selamlarım..

 

… und zwar sowohl die ehrenamtlich Tätigen, als auch die Menschen, die deren Hilfe erhalten. Diese beiden Seiten des Ehrenamtes fasste Oberbürgermeister Christian Schuchardt nach einem kurzweiligen Vortrag des Glücksforschers und Nürnberger Professors für Volkswirtschaftslehre Karlheinz Ruckriegel als Quintessenz zusammen – bevor Schuchardt und Sozialreferentin Dr. Hülya Düber den Bürgersozialpreis 2022 verliehen. In diesem Jahr befand die Jury zwei Projekte als auszeichnungswürdig: den Verein Mrija e.V. – Verein zur Unterstützung der Ukraine und die Therapiebegleithunde-Teams des Malteser Hilfsdienstes e.V.. Beide Projekte wurden mit 750 Euro dotiert.

 

Schuchardt überreichte den ersten Preis an Anastasia Schmid für Mrija e.V. – Verein zur Unterstützung der Ukraine. Mrija e.V. ist erst vor zehn Monaten ins Leben gerufen worden, als Reaktion auf den russischen Angriffskrieg auf die Ukraine. Der Verein möchte ukrainische Flüchtlinge in der Ankommens- und Orientierungsphase in Würzburg unterstützen. In kurzer Zeit wurde mit der ortsansässigen ukrainischen Community und Geflüchteten ein Helferkreis aufgebaut. In diesem sind immer etwa 20 Ehrenamtliche und weitere 30 Personen aktiv bei punktuellen Aktivitäten. Mrija bietet Dolmetscherdienste, unterstützt bei der Arbeitssuche, berät zu allen Fragen und Problemen, die bei der Ankunft in Würzburg auftauchen, begleitet zu Arzt- und Behördengängen, informiert zu Antragsstellungen, vermittelt Sprachkurse, hilft bei der Wohnungssuche und kooperiert mit Firmen bei der Arbeitsvermittlung. In der Zellerau und im Grombühl wurde eine Mutter-Kind-Betreuung und Freizeitangebote ins Leben gerufen. „Sie haben sehr schnell und sehr effektiv ein Unterstützungsnetzwerk aufgebaut, das vielen geflohenen Ukrainerinnen und Ukrainer unter die Arme griff und greift“, so Schuchardt. „Die Hilfe von Mrija wirkt stabilisierend und hilft bei der gelingenden Integration. Es ist bewundernswert, was Sie auf rein ehrenamtlicher Basis in den letzten zehn Monaten auf die Beine gestellt haben.“

 

Die Therapiebegleithunde-Teams des Malteser Hilfsdienstes e.V. unter der Leitung von Anette Wolf sind der zweite Preisträger. Die Mensch-Hunde-Teams besuchen erkrankte und Therapie bedürftige Menschen. Der Einsatz erfolgt in Kinder- und Wohnheimen für Menschen mit Behinderung, in Seniorenheimen, bei Menschen mit Demenz, in Hospizen und bei Einzelbetreuung von Kindern und Erwachsenen mit unterschiedlichen Erkrankungen. Das Projekt startete 2019 mit zwei Teams (ein Team besteht aus einem Menschen und einem Hund), aktuell sind 48 Teams im Einsatz, mindestens einmal die Woche. Die Hunde bauen zum Menschen eine Brücke, Menschen öffnen sich wieder, erst dem Hund, dann dem begleitenden Menschen, lassen Nähe zu, fassen Selbstvertrauen, werden beweglich und erzählen. Netzwerkpartner sind Senioreneinrichtungen in Stadt und Landkreis Würzburg und Kitzingen, das Blindeninstitut, die Wohnstätten der Lebenshilfe in Würzburg, Ochsenfurt und Kitzingen, das Juliusspital Hospiz und das Vinzentinum. Die Einrichtungen können durch die Therapiebegleithunde-Teams Tiere in das Alltagsgeschehen oder die pädagogische Arbeit integrieren. „Die Jury ist übereingekommen, dass dieses Projekt eine wundervolle Idee darstellt. Es bereichert den Alltag der Besuchten sehr, denn die Mensch-Hunde-Teams bringen so viel Freude und Abwechslung mit“, bekräftigte Sozialreferentin Dr. Hülya Düber.

 

Weiter nominiert waren für den diesjährigen Bürgersozialpreis:

Liebe im Karton e.V., die weihnachtliche Päckchenaktion wurde 2016 von Tobias Winkler ins Leben gerufen. Seither verteilt er mit mittlerweile 150 ehrenamtlichen Helferinnen und Helfern Weihnachtsgeschenke an bedürftige Kinder in Deutschland, Europa und im Nahen Osten.

Lighthouse e.V. engagiert sich seit 2004 in der Kinder- und Jugendhilfe im Stadtteil Zellerau. Mittlerweile betreuen fünf hauptamtliche und 29 ehrenamtliche Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter zwischen 30 und 40 Kinder in Gruppenstunden, Einzelstunden und bei Treffen.

Die „Bunte Sitzung“ der Fasenachtsgilde Giemaul e.V. aus Heidingsfeld ist eine Fastnachtssitzung, an der Menschen mit und ohne Behinderung zusammen Fasching feiern und das fränkische Brauchtum pflegen.

Die Tafel Würzburg e.V. versorgt wöchentlich etwa 800 Familien an sechs Ausgabestellen mit Lebensmitteln. Die über 160 ehrenamtlich Tätigen sammeln die Lebensmittel bei beteiligten Geschäften ein, sortieren sie und geben sie an die Bedürftigen aus.

Die „Koordinierungsstelle für das Ehrenamt“ der Lebenshilfe Mainfranken Wohnstätten ist eine Stelle, die ehrenamtliche Begleitung für die Freizeitgestaltung der dort lebenden Menschen mit Behinderung koordiniert und schult. Diese Begleitung ermöglicht den Bewohnerinnen und Bewohnern eine individuelle Freizeitgestaltung.

Als Einzelpersonen wurden Hans Schöbelund Herbert Schmidt nominiert. Hans Schöbel ist es zu verdanken, dass Würzburg bereits seit den 1970er-Jahren eine Schule für Körperbehinderte hat, die seither stetig gewachsen ist und mittlerweile auch ein Internat und eine Berufsschule umfasst. Schöbel wirkt bayernweit, deutschlandweit und international für schwer körperbehinderte Kinder, Jugendliche und Erwachsene als Unterstützer. Herbert Schmidt hilft seit 1999 älteren Menschen beim Zugang zum Internet. Durch ihn entstand das „Internetcafé von Senioren für Senioren“, sowie der Virtuelle Stammtisch. Auch das Konzept „Digital mobil in Stadt und Landkreis Würzburg“ geht auf Schmidt zurück. Der achtwöchige Kurs macht Seniorinnen und Senioren vertraut mit dem Umgang und der Nutzung von Laptops, Tablets und den Vorteilen des Internets.

 

Grundlage für die Entscheidung der Jury war die Würdigung von innovativen, nachahmenswerten und nachhaltigen Projekten oder Tätigkeiten, die bei hohem zeitlichen Umfang, wie auch vernetztem und unabhängigem Arbeiten, aktuelle Problemlagen beantwortet. Die Besonderheit des Bürgersozialpreises ist die Nominierung durch Jedermann: „Alle Würzburgerinnen und Würzburger sind aufgerufen, besonderes Engagement mitzuteilen, das mitten aus der Stadt kommt; egal, ob es groß oder klein ist. Der Preis birgt damit die Chance, auch verborgenes Ehrenamt in den Mittelpunkt zu rücken“, führte der Oberbürgermeister aus. Der Bürgersozialpreis wird seit 2007 alle zwei Jahre an ehrenamtlich Engagierte vergeben und ist mit 1.500 Euro dotiert. 1.000 Euro stellt der Lions Club Würzburg West zur Verfügung, die restlichen 500 Euro sind aus dem städtischen Haushalt. In diesem Jahr wurde der Preis zum neunten Mal verliehen.

 

 


Nürnberg'de çalışmalarını sürdüren CHP Kuzey Bavyera Birliği (CHP-KBB) tarafından 23 Mayıs 2022 tarihinde İstanbul CHP Milletvekili Yunus Emre ile CHP Almanya Örgütlenmeden Sorumlu Başkan Günay Çapan 'ın hazır bulunduğu Genel Kurulda Başkanlığa getirilen eski milli Boksör Serhat Öztürk başkanlığı bıraktı. Öztürk, seçimde usulsüzlükle yapılarak başkanlığa getirildiği iddiaları üzerine tartışmaların çoğalmaması ve konunun mahkemeye taşınmaması için görevini eski yönetime devretti. En son seçimde yeterli oy alarak seçilen başkan seçilen Serhat Öztürk ile seçim öncesi başkanlık yapmış olan Rifat Çolak'ın başkanlıkları bırakması üzerine CHP- Kuzey Bavyera Birliği şimdi başkansız kaldı.

CHP YURDIŞI ÖRGÜTLENMEDEN SORUMLU GENEL BAŞKAN YARDIMCISI BÜLENT TEZCAN: CHP'NİN İKTİDAR YOLUNU CHP ÜYELERİ AÇACAKTIR

CHP Parti Meclis Üyesi ve Aydın Milletvekili Yurtdışı Örgütlenmeden Sorumlu Genel Başkan yaerdımcısı Bülent Tezcan,  CHP Kuzey Bavyera Birliğindeki tartışmaları önlemek için telefonla canlı yayına katılarak açıklama yapan CHP Yurtdışı Teşkilatlanmadan Sorumlu Başkan Bülent Tezcan şunları söyledi: “Türkiye'de demokrasi, özgürlük, adalet, iş ve ekonomi diye bir şey kalmadı. Türkiye'nin aydınlığa çıkması için CHP genel Başkanımız başta olmak üzere hepimiz canını dişine takmış gece gündüz çalışıyoruz. Avrupa'daki örgütlenmelerimizdeki kavgaları anlamıyorum. Bilinmesi gereken CHP kimsenin babasının malı değil. Bizler ne kadar güçlü olursak ne kadar kişiyi bu sürecin içine katarsak o kadar başarılı oluruz. Genel Başkanımızı Cumhurbaşkanı adayı arkasından da Cumhurbaşkanı yapmamız için genel kurul tartışmalarını sonlandırıp Avrupa'da birinci parti olmamız gerekir” dedi.
Tezcan, “Benim olsun küçük olsun anlayışından bir an önce vazgeçip doğrudan seçmene gidip sandığa götürüp oylarını kullanmalarına yönelik çalışma yapmalıyız. Kavgalar gençleri kaçırır. Yeni nesil gençlerimizi, büyüklerin kavgasından uzak durdurun. Herkes hırsını kenara atsın. Tek bir hırsımız iktidar olamaya yönelik olmalıdır. Kimse kimsenin adamı olmadığını görerek ve gruplaşmalardan uzak kalarak el ele vererek bir an önce kadınların ve gençlerin içinde bulunduğu genel kurulunuzu yapın. Burası çiçek sevenler derneği ya da futbol kulübü değil. Burası CHP'nin bir derneğidir. Bu benim olsun demekle madalyamı kazanacaksınız? En güzel madalya kazanmak seçimi kazanmaktır. Üyelerimizin sayısının artırılması gücümüzü artıracağından, yönetim kurulundaki arkadaşlarımız başta olmak üzere tüm CHP gönüllülerinin kısa zamanda CHP Nürnberg Birliğine üye olmaları için çalışmayı hızlandırın ”dedi.

“YENİ BAŞKAN 2013 YLININ İLK AYLARINDA SEÇİLECEK”
Son seçimden önceki yönetimde saymanlık yapan Hüseyin Eren yaptığı açıklamada, CHP Kuzey Bavyera Birliğinin son seçiminde Başkan olan Serhat Öztürk'ün başkanlığının kabul edilmemesi ve önceki dönemde başkanlık yapan Rifat Çolak'ın bazı gerekçeler göstererek başkanlık görevini bırakması üzerine, yeni bir başkan seçilip göreve gelinceye kadar, yürütme kurulu olarak görevi ben üstlendim. Bir terslik olmazsa 2023 yılının şubat ayının ikinci haftasında seçime gidilerek CHB Kuzey Bavyera Birliği yeni Başkanıyla birlikte yeni yönetim seçilerek hizmet veremeye başlayacak dedi. Yapılacak genel kurulda tüzükte değişiklik yapılarak CHP Kuzey Birliğinin ismi CHP Nürnberg olarak değiştirilmesi yönünde karar alınacak.

“BİZLER GEÇMİŞ HESAPLARIN BİR PARÇASI OLAMAYIZ”
Son Genel Kurulda Başkanlığa getirildikten kısa bir süre sonra başkanlığı bırakan Serhat Öztürk şunları söyledi: “ CHP nin yıpranmaması için aslı, astarı olmayan iftiralar ve hakaretler karşısında yönetim kurulu olarak bir müddet sessiz kalmayı bir erdem olarak gördük. 500 gün içerisinde 1000 üyeye ulaşma hedefi ile yola çıktığımız bu süreçte ne yazık ki ciddi bir direnç ile karşılaştık. Yapacağımız etkinliklerin sabote edilmeye çalışılmasından, derneğin finansal olarak işletilmesinin engellenmesinden ve uzun mahkeme süreçleri ile belirsizlikler yaratılmasına kadar birçok noktada bir çıkmaza doğru sürüklendiğimizi fark ettik. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli seçiminin yapılacağı günler yaklaşırken birliğimizi böyle bir çıkmazda yıpratmak gibi bir lüksümüz olamaz diyerek görevimizi eski yöneticilere bıraktık” dedi.
Öztürk” Bizler Nürnberg'de ne geçmişin hesaplarının bir parçasıyız ne de oluşturulmak istenen kavganın bir tarafıyız. Bu nedenle bize güvenen ve destek veren 94 üyemizin affına sığınarak, CHP Nürnberg birliği yönetim kurulu olarak çok kısa bir süre içerisinde Olağanüstü Genel Kurul çağrısı ile seçimi yenileme ve seçimde yönetim kurulu ve başkan olarak yer almama kararı aldık. Dileğimiz ve temennimiz kadına, gence CHP'ye sahip çıkılmasıdır”dedi.

“GENÇLERİMİZE YOL AÇILMASI GEREK”
CHP Kuzey Bavyera Birliğine son seçim öncesinde Başkanlık yapan eski Başkan Rifat Çolak şunları söyledi: Başkanlık dönemimde, bölgedeki CHP'ye gönül vermiş gençlerimiz ve kadınlarımız başta olmak üzere tüm CHP gönüllülerini CHP çatısı altında olmaları için çaba sarf ettim. Burada yaşayan vatandaşlarımız arasında ayırım yapmadan sorunların çözümüne yönelik projeleri üretip, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte hareket etmek, buradaki Türk kökenli politikacılarımızla görüşmeler yapmamız gerektiğini belirttim. Amacım özenle hazırlanmış ikinci yüzyıl beyannamesinin ne olduğunu vatandaşlarımıza açıklamak amacındaydım. CHP'ye gençlerimizi kazandırmak için upraş verdim. Maalesef, CHP Kuzey Bavyera Birliğindeki bazı yönetici ve üyeler tarafından bazı projelerimizi engellemeye çalışanların çoğaldığını hatta asılsız iddialardan oluşan söylemler ile rencide eden sözlerin artmasını duydum. Özellikle başkanlık yapmış olduğum dönemde disiplin kararıyla uzaklaştırdığım birinin son seçim günü genel kurula gelerek geçmiş senelere ait bir isim listesinin elinde bulunduğunu ve bu listedeki isimlerinde oy vermesi grektiğini oy verdirilmese seçimi iptal ettireceğini açıklaması üzerine, neden bu listeler başkanlığım döneminde teslim edilmedi yaptığın yanlış diyerek CHP'nin zarar görmemesi için ailemle aldığım bir karar çerçevesinde CHP KBB'nden istifa ettim dedi.

“ZAMAN BÖLÜNME ZAMANI DEĞİL”
Son seçimde Divan Başkanlığını yapan Nürnberg yakınlarındaki Zirndorf kentinin eski üçüncü Belediye Başkanı olan iki defa birinci sıradan Bayburt CHP Milletvekili adayı gösterilen İş İnsanı Murat Bülbül şunları söyledi: Bu zamanın bölünme değil birleşme zamanıdır. Birleşme dayanışma ve birlikte hareket etmek, hiç bir ayırım yapmadan herkesi kucaklama yöneticilerin en başta görevi olmalıdır. Üyelerimizin sayısının artması gücümüzü artıracağından, yönetim kurulundaki arkadaşlarımız başta olmak üzere tüm CHP gönüllülerinin gereksiz tartışmaları bir kenara bırakıp kısa zamanda CHP Nürnberg Birliğine üye olmaları gerekir.

“CHP LİYİM DEMEKLE CHP Lİ OLUNMAZ“
CHP Kuzey Bavyera Birliği Disiplin Kurulu Başkanılığını yapmış olan Tahsin Doğanay şunları söyledi: CHP'liyim demekle CHP li olunmaz. CHP tüzüğünü benimseyen, birlik ve dayanışma içinde bulunarak, eskileri geride bırakarak bir an önce bir araya gelip CHP'nin güçlenmesi için birlikteliğimizi gösterilmesi gerekir. Karanlıktan aydınlığa çıkmış bir güzel Türkiye görmek istiyorsak CHP'yi iktidara taşımamız şart. Geçmişteki tartışmaları bir kenara bırakılıp, ötekileştirmeye son verilerek çalışmalarımızı hızlandırmalıyız.

“KADIN AĞIRLIKLI YÖNETİM OLUŞMASI GEREKİR“
Genel Merkezden CHP Yurtdışı Örgütlenme Sorumlu Başkanı Bülent Tezcan tarafından herkesi kucaklayan yeni bir yönetim oluşturulması için görevlendirilen Bilal Ertokuş, ”Ayırımcılığa, hizipçiliğe, ötekileştirmeye son verilerek CHP ye gönül vermiş her kesimden insanların yer aldığı herkesi kucaklayan gençlerin ve kadınların çoğunlukta olduğu yeni bir yönetimin oluşması için çalışmalarımız hızlandırdık. İnşallah 2023 yılın ilk aylarında çok geniş CHP gönüllülerin, eski ve yeni üyelerimizin bir arada olacağı yeni bir yönetim iş başına gelerek seçimlere güçlü şekilde hazırlanacağız” dedi.

“KADINSIZ YÖNETİM OLMAZ. KADIN BİRLEŞTİRİCİ VE TOPARLAYICIDIR“
CHP Kuzey Bavyera Birliğinin üyelerinden Funda Yurt, Nuray Karaçetin, Hediye Erdem ve Güzide Gürpınar'da “Kadının önemini bilmeyenler, kadına değer vermeyenler ve kadının anne olarak toparlayıcı, birleştirici özelliğini görmeyenler başarılı olamazlar. Dünyada kadınlar olmazsa erkekler olmazdı. Kadınlar insandır ve erkekler insanoğludur. Kadının elini değdiği yerde temizlik vardır. Kurtuluş savaşının kazanılmasında bile kadınlar top tüfek taşımış büyük emekler vermiştir. Türkiye'nin aydınlığa çıkartılmasında kadınların önemi dahada iyi görülecektir. Erkeklerin tartışmalarının önlenmesi biraz daha iyi yolların katedilmesi için CHP Yurt dışı örgütlenmelerde artık kadın yöneticilerimiz ağırlıklı yerini almalıdır. Kadın ağrılık bir yönetimin oluşmasıyla birlikte tartışmalar azalır partinin tanıtımı ile CHP gönüllülerin sayısı çoğalır.

 Haber ve Resimler: Ilhan Baba-Nürnberg

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Almanya’nın Hamburg kentinde 21 Aralık 1985 tarihinde bir grup ırkçı dazlak tarafından öldürülesiye dövülen ve 3 gün sonra tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Ramazan Avcı, katledilişinin 37. yılında anılıyor.

 

Ramazan Avcı İnisiyatifi, 21 Aralık 2022 tarihinde saat 17.00’de, Ramazan Avcı’nın isminin verildiği Wandsbek / Landwehr tren istasyonundaki Ramazan Avcı Platz’da bir anma etkinliği düzenliyor. Anma töreni herkese açık.

2012 yılında, saldırıya uğradığı Wandsbek semtinde bulunan Landwehr tren istasyonu önündeki meydana ismi verilen Ramazan Avcı’nın ölüm yıldönümünde bir basın açıklaması yayınlayan Hamburg Eyalet Parlamentosu Sosyal Demokrat Parti (SPD) Milletvekili Barış Öneş şu mesajları verdi:

Neonaziler tarafından hayatının baharında hunharca katledilen Ramazan Avcı’yı ve onun nezdinde diğer ırkçılık kurbanlarını saygıyla anıyor, geride kalan yakınlarının acılarını yürekten paylaşıyorum. Hamburg’da Ramazan Avcı, Mehmet Kaymakçı, Süleyman Taşköprü ve Almanya’nın birçok kentinde aşırı sağcı teröre kurban giden yüzlerce isim, ırkçılık tehlikesinin somut yüzleridir. Almanya’da her ne kadar ırkçılıkla mücadelede önlemler alınsa da yeni yasalar çıkarılsa da günümüzde ırkçılık ve ayrımcılık korkutucu boyutlarıyla hayatımızın ortasında yer almaya devam etmekte. Hepimizin endişelenmesi gereken boyutlara ulaşan ırkçılıkla mücadelede, ırkçılığa kurban verdiğimiz insanların isimlerinin, yaşananların unutulmaması, belleklere kazınması çok önemli. Bu tür acıların bir daha yaşanmaması için yaşananlardan ders çıkarmak, bu tür ırkçı saldırıları hem toplumsal hem de siyaseten asla hafife almayıp en ağır şekilde cezalandırılmasını sağlamak, mücadelemizin başlıca amaçlarından olmalıdır. Zira caydırıcı olmayan cezalar yeni cinayetlere zemin hazırlayacaktır. Bu tür ırkçı cinayetlerin temelinde, aşırı sağ kesimin özellikle göçmen kökenlilere yönelik yürüttükleri kara propagandaların sonucu olduğunu unutmayalım. Bir daha bu tür acıların yaşanmamasını diliyor, tüm ırkçı şiddet kurbanlarını saygıyla anıyorum”.

 

21 Aralık 1985, Ramazan Avcı:

21 Aralık 1985'de ağabeyi ve bir arkadaşıyla doğum gününü kutlamak için dışarı çıkan Ramazan Avcı, Landwehr istasyonunda Neonazilerin buluşma yeri olan bir birahaneden çıkan dazlakların saldırısına uğradı. Avcı’nın ağabeyi ve arkadaşı, son anda oradan geçen bir otobüse binebilirken Avcı, bir aracın çarpması sonucu yere düştü. Beysbol sopaları, zincir ve tekmelerle Avcı’ya saldıran dazlaklar, talihsiz adamı komalık hale getirdikten sonra Avcı’nın ağabeyi ve arkadaşının bindiği otobüse de saldırdılar. Avcı, girdiği komadan uyanamayarak 24 Aralık 1985 tarihinde tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Ölümünden kısa süre sonra doğan oğluna ise Ramazan Avcı’nın ismi verildi. Ramazan Avcı İnisiyatifi’nin yoğun çaba ve girişimleri sonucunda 2012 yılında, Ramazan Avcı’nın saldırıya ugradığı yerde anısına bir anıttaş dikildi ve meydana Ramazan-Avcı-Platz adı verildi. Meydandaki anıttaş bile defalarca ırkçı saldırılar sonucu tahrip edildi.

 

 

BERLİN (AA) - Küresel enerji krizi sürecinde mali yapısı bozulan Alman enerji firması Uniper'in hissedarları, şirkete kamulaştırmanın yolunu açan kurtarma paketini onayladı.
 

Uniper'in bugün yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında, hissedarlar, devletin şirkete 8 milyar avroluk sermaye ile 25 milyar avroya kadar ilave sermaye sağlamasına izin veren iki ana maddeyi onayladı.

Kurtarma paketinin bir parçası olarak Alman hükümeti, Uniper'in yaklaşık yüzde 99'una sahip olacak.

 

Uniper Üst Yöneticisi (CEO) Klaus-Dieter Maubach, söz konusu toplantıda, Rusya'dan gaz arzının kesilmesiyle enerji krizinin ortasında Alman devletinin teklifini kabul etmeleri gerektiğini belirterek, "Yönetim Kurulu'nun görüşüne göre, olası bir iflas, hissedarlar için tam bir kayba yol açabilir." ifadesini kullandı.

Gazprom, Rusya-Ukrayna savaşı öncesi Uniper'in en büyük gaz tedarikçisiydi. Rusya'dan gaz teslimatlarındaki büyük düşüş sonrası müşterilerin arz güvenliğini sağlamak için Uniper, bir süre spot piyasadan daha yüksek fiyatlarla gaz tedarik etti ve maliyetler tüketicilere yansıtılmadığı için önemli kayıplar yaşadı.

 

Alman hükümeti, küresel enerji krizi sürecinde arzı güvence altına almak için Finlandiya kamu şirketi Fortum'un çoğunluk hissesine sahip olduğu Uniper'in yüzde 99'unu alıp kamulaştırmaya karar vermişti. Bu kararın, şimdiye kadar Alman hükümetine 50 milyar avroya mal olduğu hesaplanıyor.

 

Küresel enerji krizi sürecinde mali yapısı bozulan Uniper, ocak-eylül döneminde yaklaşık 40 milyar avro zarar açıklamıştı.

 

BERLİN (AA) - Almanya’da enerji piyasasını düzenleyen Federal Ağ Ajansının (Bundesnetzagentur) Başkanı Klaus Müller, ülkede ocak ve şubatta gaz sıkıntısı yaşanabileceği uyarısında bulundu.

 

Müller, Süddeutsche gazetesine verdiği röportajda, halkın bu günlerde beklenildiği gibi tasarruf etmediğini ve bu dönemde gaz tüketiminin, geçen yılki gaz tüketimine göre sadece yüzde 5 az olduğunu, bunun yeterli olmadığını kaydetti.

İki veya üç hafta sonra gaz tüketimi konusunda alarm verilmesine şimdilik gerek olmadığını ancak ocak ve şubatta durumun bu şekilde devam edemeyeceğini vurgulayan Müller, "Sanayideki tasarruflar da düşüyor. Elektrik üretmek için çok fazla gaz kullandık." diye konuştu.

 

Müller, ocak ve şubatın aralıktan daha soğuk geçtiğine işaret ederek, bu aylarda gazın hızla tükenebileceği uyarısında bulundu.

İnsanların 2023-2024 kış aylarında daha fazla zorlukla karşılaşabileceğini ifade eden Müller, “İkinci kışın, birincisinden daha sert olacağından biz de endişe duyuyoruz. Yazın depoları Rus gazı olmadan doldurmak zorunda kalacağız. İnsanlar enerji krizinin maliyetini şiddetli bir şekilde hissedecek." değerlendirmesinde bulundu.

 

Müller, bu yüzden halkın gaz ve elektrik tüketimi konusunda daha fazla bilgilendirilmesine ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.

Almanya’da doğal gaz depolama tesislerinde kasım ortasında doluluk oranı yüzde 100’e yaklaşırken aralık ayının soğuk geçmesinden dolayı depolardaki doluluk oranı 19 Aralık itibariyle 87,96’ya düştü.

 

Alman hükümeti kış aylarında enerji alanında sıkıntı yaşanmaması için halkı ve kamu dairlerini yüzde 20 oranında enerji tasarruf yapmaya çağırmıştı.

Das Klinikum Nürnberg baut nicht nur an seinem Standort im Süden Nürnbergs ein hochmodernes Kinderklinikum mit Geburtshilfe. Das kommunale Kranken- haus will zusammen mit dem Nürnberger Verein „Fi Bassar“ auch in der Region Bassar im westafrikanischen Togo ein Krankenhaus für die Kleinsten errichten. Denn dort fehlt es am Allernötigsten. Über dieses ambitionierte Projekt und das vielfältige Engagement des Nürnberger Klinikums in Togo im Rahmen sei- ner Partnerschaft mit dem Hospital in Bassar haben sich Dr. Bärbel Kofler, Par- lamentarische Staatssekretärin im Bundesministerium für wirtschaftliche Zu- sammenarbeit und Entwicklung, sowie die regionalen SPD-Bundestagsabge- ordneten Gabriela Heinrich (Nürnberg) und Martina Stamm-Fibich (Erlangen) im Klinikum Nürnberg selbst ein Bild gemacht. Die Parlamentarierinnen zeig- ten sich beeindruckt und sicherten Unterstützung zu.

„Wir bauen nicht nur in Nürnberg ein neues Kinderklinikum mit Geburtshilfe. Wir planen auch eine Kinderklinik auf dem Gelände des Hospitals in Bassar in Togo und hoffen sehr auf Spenden für dieses zukunftsweisende Projekt“, erläu- terte Peter Schuh, Vorstand Personal und Patientenversorgung des Klinikums Nürnberg, anlässlich des Besuchs der Parlamentarierinnen. Denn die medizini- sche Versorgungslage ist dramatisch in dem kleinen westafrikanischen Land, das mit seinen acht Millionen Einwohnern zu den ärmsten Ländern Afrikas zählt.

 

Es fehlt an Betten, Medikamenten und Personal

Es gibt dort keine spezielle Ausstattung für Neugeborene, Säuglinge und Klein- kinder. Es gibt weder Betten, noch Geräte oder Medikamente. Auch Kinderärzte und Kinderpflegekräfte fehlen. Frühgeborene müssen zum Teil 50 Kilometer über schlechte Straßen ins nächste Krankenhaus gefahren werden. „Wir haben in Bassar circa 3000 Behandlungen von Kindern im Jahr, viele müssen wegen Malaria, Durchfällen oder schwerer Unterernährung versorgt werden. Doch es gibt kein eigenes Krankenhaus für die Kleinen“, schilderte Dr. Franz Köhler, Anästhesist am Klinikum Nürnberg und Projektleiter der Klinikpartnerschaft.

 

„Wir sind so weit, die Pläne stehen“

Genau das wollen das Klinikum Nürnberg und der Nürnberger Verein „Fi Bassar“ („Rettet Bassar“) dringend ändern – und haben dafür bereits entscheidende Schritte in die Wege geleitet. Das Nürnberger Architekturbüro blauhaus hat kos- tenlos Baupläne für das neue Kinderkrankenhaus erstellt. Das eco2050 Institut für Nachhaltigkeit begleitet das Bauvorhaben unentgeltlich wissenschaftlich un- ter dem Aspekt der Nachhaltigkeit. Das Klinikum Nürnberg würde bei der Aus- stattung des neuen Krankenhauses unterstützen. Selbst die Baugenehmigung wurde bereits durch die Behörden in Togo erteilt.

„Wir sind so weit, die Pläne für ein neues Kinderkrankenhaus stehen“, sagte Rali Guemedji, Vorsitzende des Vereins „Fi Bassar“, die selbst togolesische Wurzeln hat und bestens vernetzt ist in Togo und der Region Bassar. „Wir könnten losle- gen.“ Doch noch fehlt es an den nötigen Finanzmitteln, die über Spenden auf- gebracht werden müssen. Der Verein kalkuliert mit rund 240.000 Euro Baukos- ten. Wenn es gelingt, 140.000 Euro an Spenden zu sammeln, erhält der Verein die fehlenden 100.000 Euro als Fördergelder.

 

Parlamentarierinnen sichern Unterstützung zu

Staatssekretärin Dr. Bärbel Kofler zeigte sich beeindruckt von diesem Engage- ment. „Ich sehe, mit welchem Herzblut und Engagement Sie das betreiben“, so die Parlamentarische Staatssekretärin bei ihrem Besuch. Sie würdigte das Enga- gement der Mitarbeiter*innen der Klinikpartnerschaft und der Ehrenamtlichen des Vereins „Fi Bassar“. Auch die beiden Bundestagsabgeordneten Gabriela Heinrich und Martina Stamm-Fibich lobten den Einsatz der Helfer*innen und sicherten ihre Unterstützung zu. 2017 wurde die Partnerschaft mit dem Hospital Bassar erstmals im Rahmen des Programms „Klinikpartnerschaften – Partner stärken Gesundheit“ gefördert. Mit dem Förderprogramm unterstützt das Bun-desministerium für wirtschaftliche Zusammenarbeit und Entwicklung (BMZ) Ko- operationen zwischen Gesundheitsorganisationen in Deutschland und Ländern niedrigen und mittleren Einkommens. Die Deutsche Gesellschaft für Internatio- nale Zusammenarbeit (GIZ) GmbH setzt das Programm im Auftrag des BMZ um.

„Ich begleite das Projekt der Klinikpartnerschaft seit Anfang an politisch mit und stehe mit den Verantwortlichen regelmäßig im Austausch. Ich bin jedes Mal aufs Neue begeistert, was das Ärzteteam in Kooperation mit dem Verein auf die Beine stellt. Im Bund werde ich mich weiterhin für dieses Projekt einsetzen“, so Gabriela Heinrich.

„Ich teile die Begeisterung meiner Kollegin Gabriela Heinrich für das Projekt. Insbesondere Kinder haben es in Togo schwer. Ihnen eine Chance auf Gesund- heit zu geben, ist für mich der Schlüssel zu einem erfüllten Leben als Erwach- sene", ergänzt Martina Stamm-Fibich.

 

Gemeinsame Operationen in Togo

Die Partnerschaft zwischen dem Klinikum Nürnberg und dem Hospital in Bassar existiert seit nunmehr fünf Jahren. Siebenmal war ein medizinisches Team des Klinikums bereits in Bassar im Einsatz, schulte dort Mitarbeitende und operierte Bedürftige gemeinsam mit einem Team vor Ort. Der jüngste Ein- satz eines siebenköpfigen Teams in Togo liegt wenige Wochen zurück. Die Hel- fer*innen aus Franken operierten mit ihren togolesischen Kolleg*innen rund 90 Menschen, darunter viele Kinder. Manche Patient*innen hatten 30 Kilome- ter und mehr zu Fuß zurückgelegt, um behandelt werden zu können. Daneben fanden gemeinsame Fortbildungen zu den Themenbereichen Chirurgie, Sono- graphie, EKG, Hygiene, Anästhesie und Kinderheilkunde statt.

Die Klinikpartnerschaft wäre nicht denkbar ohne das ehrenamtliche Team rund um Rali Guemedji, eine Krankenpflegerin des Klinikums Nürnberg, die vor zehn Jahren den Verein „Fi Bassar“ ins Leben gerufen hat. Mit Unterstützung des Kli- nikums, der Gesellschaft für Internationale Zusammenarbeit (GIZ) und vielen anderen wurde bereits eine erkleckliche Zahl von Projekten auf die Beine ge- stellt, die die Lebensbedingungen in Bassar verbessern. So konnten zum Beispiel ein Brunnen, ein Haus für Angehörige der Patient*innen auf dem Gelände der Klinik und eine Berufsschule gebaut werden. Hilfslieferungen mit Schutzklei- dung und medizinischem Gerät wurden auf den Weg gebracht. Im Herbst 2021 erhielt Bassar den ersten Krankenwagen in der Region, für den Mitarbeitende des Klinikums gespendet hatten.

Dr. Bärbel Kofler, Gabriela Heinrich und Martina Stamm-Fibich nahmen sich viel Zeit, um sich über die ganze Bandbreite des Engagements in Togo zu informie- ren. „Dieses große Interesse hat uns sehr viel Freude gemacht. Wir fühlen uns in unserem Engagement bestärkt“, resümierte Dr. Franz Köhler, Projektleiter der Klinikpartnerschaft.

 

Weitere Informationen - insbesondere zum geplanten Bau der Kinderklinik in Bassar - unter www.fibassar.de

 

Das Klinikum Nürnberg ist eines der größten kommunalen Krankenhäuser in Deutschland und bietet das gesamte Leistungsspektrum der Maximalversorgung an. Mit 2.233 Betten an zwei Standorten (Klinikum Nord und Klinikum Süd) und 8.400 Beschäftigten versorgt es knapp 100.000 stationäre und 170.000 am- bulante Patienten im Jahr. Zum Klinikverbund gehören zwei weitere Krankenhäuser im Landkreis Nürn- berger Land.

Die Paracelsus Medizinische Privatuniversität in Nürnberg wurde 2014 gegründet und ist zweiter Standort der Paracelsus Medizinischen Privatuniversität in Salzburg. In Nürnberg werden jährlich 50 Me- dizinstudierende ausgebildet. Das Curriculum orientiert sich eng an der Ausbildung der amerikanischen Mayo-Medical School. Die Paracelsus Medizinische Privatuniversität kooperiert zudem mit weiteren wis- senschaftlichen Einrichtungen im In- und Ausland.