Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Kerkük Valisi Rakan Said, DEAŞ terör örgütü tarafından kentin güneyinde tahrip edilen yüzlerce köyde 107 altyapı projesinin gerçekleştirildiğini söyledi
 

KERKÜK (AA) - Irak'ın Kerkük kentinin güneyinde DEAŞ terör örgütünden kurtarılan bölgelerde son bir yılda 107 altyapı projesinin hayata geçirildiği açıklandı.

Kerkük Valisi Rakan Said, basına yaptığı açıklamada, kentin güneyindeki DEAŞ terör örgütünden kurtarılan bölgelerde altyapı projelerinde önemli bir aşamaya gelindiğini belirtti.

Said, DEAŞ terör örgütü tarafından 2014-2017 arasında kentin güneyinde tahrip edilen yüzlerce köyde 107 altyapı projesinin gerçekleştirildiğini aktardı.

 

Projelerin, Irak Başbakanlığı tarafından terör olaylarından etkilenen bölgeler için tahsis edilen imar fonu kapsamında yapıldığı bilgisini veren Said, çalışmaların devam edeceğini söyledi.

Projelerin yetersiz kaldığını ilgili mercilere bildirdiklerini dile getiren Said, terör olayları sonucu yol, köprü, okul ve sağlık dairelerinin kötü etkilendiğini bildirdi.

Tamamlanan imar projelerinin bölge halkına hizmet etmeye başladığını anlatan Said, hükümetten projelerini sürdürmesini istedi.

 

- Tahsis edilen fon miktarı artırılacak

Irak Başbakanlığı Fonu Denetim Kurulu Üyesi Hüseyin el- İzzi, terör olaylarından etkilenen bölgelerin imarı için tahsis edilen fon miktarının önümüzdeki ay artacağını ve bunun bölgenin imarına olumlu şekilde yansıyacağını kaydetti.

Bölgenin imarı sırasında Kerkük idaresi ve devlet kuruluşlarının ciddi yardımlaşma ve desteğinin olduğunu anlatan İzzi, projelerin giderek artacağını ve devam edeceğini dile getirdi.

"Yeni Irak hükümetinde maalesef Türkmenleri temsilen bir bakanlık yok. Türkmenlere karşı haksız, adaletsiz bir politika izleniyor"
 

ERBİL (AA) - BEKİR AYDOĞAN - Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Etnik ve Dini Oluşumlardan Sorumlu Bakan ve Irak Türkmen Cephesi (ITC) Yürütme Kurulu Üyesi Aydın Maruf, Irak'ta kurulan yeni hükümette Türkmenlerin temsil edilmemesinin adaletsizlik olduğunu belirterek, Bağdat ve Erbil'den Türkmenler için özel bütçe talep etti.

 

Türkmen Bakan Maruf, Irak'ta siyasi partiler arasındaki anlaşmazlık nedeniyle seçimlerden ancak 1 yıl sonra kurulabilen hükümet ve Türkmenlerin durumuyla ilgili AA muhabirine değerlendirme bulundu.

Türkmenlerin Irak'ta ve bölgede önemli bir faktör olduğuna işaret eden Maruf, haklarını, hukuklarını her zaman diyalog ve barış yoluyla elde etmeye çalıştıklarını söyledi.

Maruf, Irak'ta yeni hükümetin etnik ve dini gruplar arasında hiçbir ayrım yapmadan düzenli bir siyaset izlemesi gerektiğini belirtti.

 

- "Türkmenlere karşı haksız, adaletsiz bir politika izleniyor"

Türkmenlerin Irak Anayasası'na göre ülkedeki üçüncü ana unsur olduğunu ve her zaman istikrarlı bir hükümet istediklerini vurgulayan Maruf, "Yeni Irak hükümetinde maalesef Türkmenleri temsilen bir bakanlık yok. Türkmenlere karşı haksız, adaletsiz bir politika izleniyor." dedi.

Irak'ta mevcut sistemin 2003 sonrasında etnik ve mezhepsel kimlik üzerine kurulduğunu belirten Türkmen Bakan, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve parlamento başkanlıklarının Araplar ve Kürtlere tahsis edildiğini hatırlattı.

Maruf, Türkmenlerin bu siyasi denklem içine alınmamasını "adaletsizlik" olarak nitelendirdi.

Irak hükümetinden bu hatanın düzeltmesini istediklerini aktaran Maruf, "Türkmenlere de Irak cumhurbaşkanlığında, başbakanlığında yer verilmesi veya hükümette Türkmenlere bir ve daha fazla bakanlık hakkı tanınması şarttır." dedi.

 

- Türkmen bölgelerine bütçe tahsis edilmesi talebi

Türkmen bölgeleri için özel bütçe tahsis edilmesi gerektiğini belirten Maruf, şunları söyledi:

“Gerçekten Kerkük başta olmak üzere Türkmen bölgesinde yaşayan Türkmenlerin varlığı çok önemlidir, yerleşim bölgeleri çok önemlidir. Geçmişte hem DEAŞ terör örgütü hem PKK terör örgütü tarafından sürekli bu bölgelere, tehdit, baskı oluşturulmuştur.

Şu anda bizim Türkmen yerleşim bölgelerinin onarıma ihtiyacı var. Bu onarım için eğitim, okullar, üniversiteler ve Türkmenlerle ilgili projelerde hem Irak hükümeti hem de yerel yönetimde mutlaka Türkmenler için özel bir bütçe tahsis edilmesi önemlidir."

Maruf, yeni Irak hükümetinden Türkmenlerin temsiliyeti meselesinin yanı sıra Bağdat-Erbil arasındaki sorunlar ve Sincar Anlaşması konusunda da ciddi adımlar beklediklerini ifade etti.

 

Türkmen Bakan, "Sincar bölgesinde yasa dışı silahlı grupların yanında PKK terör örgütünün bulunması gerçekten bölgeye, orada yaşayan insanlara da tehdit oluşturmaktadır. Bağdat-Erbil anlaşması pratikte uygulanmadı." diye konuştu.

- Fenerbahçe Teknik Direktörü Jorge Jesus:
"İlk yarı oyuna hükmettik sonuca hükmedemedik. İkinci yarı değişikliklerle takımın performansı daha iyiye gitti"
- "Fikir belirtmem gerekirse bence yabancı sınırı olmasa Türk futbolunun gelişmesi açısından daha iyi olabilirdi. Portekiz'de yabancı kuralı yok ama başka kurallar var"
- "Messi ve Ronaldo belki şu an son dünya kupalarını oynuyorlar. Ama dünyanın en iyi iki oyuncuları olduklarına şüphe yok"
 

İSTANBUL (AA) - Kulüpler Birliği Vakfının iş birliği içinde olduğu LaLiga ile düzenlediği Dostluk Turnuvası'nın ilk maçında İspanya'nın Rayo Vallecano takımını 3-1 yenen Fenerbahçe'nin teknik direktörü Jorge Jesus, "Hazırlık maçı da olsa kazanmak her zaman önemlidir." dedi.

Jesus, Ülker Stadı'ndaki maçın ardından düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamada, hazırlık maçlarının ilkini oynadıklarını, oyuncularının maç ritmini kaybetmemesi için 4 hafta boyunca hazırlık maçları yapacaklarını ve bunun önemli olduğunu söyledi.

Maçta ilk yarı rakiplerinden iyi olduklarını ancak kolay bir gol yediklerini kaydeden Jesus, "Daha iyi olmamız gerekiyordu. İlk yarı oyuna hükmettik sonuca hükmedemedik. İkinci yarı değişikliklerle takımın performansı daha iyiye gitti. Rakibin değişiklikleriyle ise oyunları daha kötüye gitti. Bu da ikinci yarı işimizi daha kolaylaştırdı. Hazırlık maçı da olsa kazanmak her zaman önemlidir. Ama maçta sakatlık yaşanması iyi olmadı. Pedro'nun durumunun ne olacağını göreceğiz ama keyif kaçırıcı bir durum bu." ifadelerini kullandı.

Takımdaki sakatlarla ilgili soruya cevap veren Jesus, lige verilen 5 haftalık aranın kendilerine iyi geleceğini bildiklerini ve aranın sakatların dönmesi açasından önemli olduğunu kaydederek, "Daha önce sakat olan oyuncularımız, King, Mert Hakan Yandaş bu maçta oynadı. İki sakatımız var; Peres ve Arda Güler. Bu maçta sakatlanan Pedro'nun durumu umarım ciddi değildir. Hastaneye gitti, gerekli testler orada yapılacak. Ben şu an durumuyla ilgili bilgili değilim en azından." diye konuştu.

 

- Yabancı kuralına vurgu

 

Jorge Jesus, daha önce lisans çıkmayan Lemos ve Bruma'ya lisans çıkıp çıkmayacağıyla ilgili soruya karşılık da yabancı kuralına işaret ederek şu yanıtı verdi:

"Şu anda Fenerbahçe'nin yabancı sınırı sebebiyle kontenjanı dolu. Transfer ve liste için birilerinin gitmesi gerekiyor. Lemos bu maçta oynadı çünkü o pozisyonda elimizde çok çözüm yok. İki genç oyuncu da vardı; Yusuf ve Yiğit. Lemos, 5 aydır oynamıyordu, bu maç iyi oynadı, fiziksel zorluk yaşadı ama bu normal. Transfer sezonuna bakacağız. Ama kolay değil. Onların kadroya dahil olmaları için birilerinin gitmesi gerekiyor. Ne yapacağımıza bakacağız transfer döneminde. Savunma bölgesinde sayı anlamında sıkıntı yaşayabiliyoruz. Bugün gördük. Serdar zaman zaman sakatlıklar yüzünden takımdan ayrı kalabiliyor. Peres sakat. Türkiye'de yarışan Fenerbahçe gibi güçlü 5-6 takım var. Avrupa'da son 16'dayız. Başarının bedeli bu. Başarılı olup ilerlemesek belki bu sakatlıkları yaşamazdık. Ama defans bölgesini, elimizde daha fazla çözüm olması için iyileştirmemiz gerektiği bir gerçek.

Fikir belirtmem gerekirse bence yabancı sınırı olmasa Türk futbolunun gelişmesi açısından daha iyi olabilirdi. Portekiz'de yabancı kuralı yok ama başka kurallar var. Bu yüzden Portekiz 10 milyon nüfuslu olmasına rağmen en iyi oyuncuları çıkarabiliyor ve takımları da dünya sıralamasında ön sıralarda yer alabiliyor. Ben şahsi olarak şu düşüncedeyim; Avrupa ve dünya futboluna, üst liglere baktığınız zaman bu tarz yabancı sınırlamaları yok. Kalite olarak düşük diyebileceğimiz Arabistan ve Türkiye gibi liglerde var bu sınır. Bu yüzden futbol gelişmiyor. Kaliteli oyuncu getirirseniz katkı sağlıyorlar. Altyapı önemli, imkanlar, şartlar her zaman daha iyi hale getirilmeli. Türk futbolunu yönetirken bu tarz detayların düşünülmesi gerekir."

 

- Dünya Kupası'ndaki oyuncularının durumu

 

Lemos ve Bruma'nın performanslarını daha yukarı çekmek için çalışmalarını sürdürdüklerini ve bunun yeni bir durum olmadığını da aktaran Jesus, "Lige verilen arada hatalarımızı gidermek için, daha üst seviye için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bütün takımlar böyle değerlendirebiliyor arayı. Lig başlayınca göreceğiz seviyeyi. Bu işimizin bir parçası. Her gün her antrenmanda daha iyi olmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz çünkü biliyoruz ki hem bireysel hem kolektif anlamda daha iyi olabiliriz." değerlendirmesini yaptı.

Dünya Kupası'na katılan oyuncularının performansı sorulan deneyimli teknik adam, "Valencia 3 maçta 3 gol attı, iyi performans sergiledi. Fiziksel olarak da iyi seviyede değildi. Takımı elendiği için izin yapıp birkaç gün içinde takıma katılacak. Belçika'nın da bir maçı daha var. Gruptan çıkamazsa Batshuayi de takımımıza katılacak. Bu iki oyuncuya ihtiyacı var takımın." dedi.

Kupada 4 favori takımının olduğunu belirten Jesus, "Portekiz, Brezilya, Fransa ve İspanya. Sonrasında Arjantin ve İngiltere geliyor. Bu ikisi kalite anlamında diğerleriyle aynı seviyede değil. Kısa süreli, eşleşmeli tur olduğu için, ama her şey olabilir bu turnuvada. 4 takımın en kaliteli takım olduğunu düşünüyorum." ifadesini kullandı.

 

- Arabistan takımının sürprizi ve Ronaldo'nun durumu

 

Suudi Arabistan'ın Arjantin'i yendiği sürpriz maçta, Arabistan'da görev yaptığı için kendi taktiğinin konuşulduğu hatırlatılan Jesus, şu görüşünü paylaştı:

"Arabistan takımında, bir zaman görev yaptığım Al Hilal takımından çok oyuncu var. 13 oyunca çağrıldı. Arjantin maçında ilk 11'in 6'sı Al Hilal oyuncusuydu. Kaleciyle çalışmamıştım. Arabistan'da da yabancı sınırlaması var. Ben gittiğimde oyuncu sınırı 5'ten 7'ye çıkmıştı. Bu değişim onları olumlu anlamda değiştirmişti, faydası oldu. O ligde de iyi oyuncular var. Beni şaşırtmadı Arjantin sonucu. Birkaç yıl oluyor ayrılalı. Kazanmalarının benimle alakası yok o yüzden. Belki onların teknik direktörünün başarısı. Belki fikirleri benimle aynıdır, olabilir."

Ronaldo'nun durumunu da değerlendiren Jesus, şunları kaydetti:

"Ronaldo'nun içinde bulunduğu durumu çok iyi anlıyorum. İkimiz de Portekizliyiz, aramızda iyi bağ var. Messi ve Ronaldo belki şu an son dünya kupalarını oynuyorlar. Ama dünyanın en iyi iki oyuncuları olduklarına şüphe yok. O seviyede başka oyuncular yok. Seviyelerine yaklaşanlar var ama o seviyede olduklarını düşünmüyorum. Ronaldo'nun dünyaya örnek bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. Finansal ihtiyacı yok, her şeyi başarmış ama ilk tutkusuyla oynuyor, başarıya aç bir şekilde. Bu da futbola olan aşkını gösteriyor. Zaten dünyanın en iyi futbolcuları aşk sebebiyle bu seviyeye ulaşıyorlar. Pele ve Maradona da öyle. Messi ve Ronaldo da öyle. Diğerleri kalite olarak onların seviyesine ulaşabilirler ama bu bakış açısına ulaşabileceklerini düşünmüyorum. Özel hayatta başka şeyler de var çünkü. Futbolu hayatlarında her şeyi önüne koymuşlar. Bu yüzden her futbolcu o seviyeye gelmez diye düşünüyorum."

İSTANBUL (AA) - HIV ile ilgili farkındalık yaratmak için hekimler, dernekler, sivil toplum kuruluşları, gazeteciler ve tanınmış kişilerin yer aldığı "Tek Ses Projesi" hayata geçirildi.

HIV konusunda toplumun doğru bilgilerle aydınlatılması ve bireylerin korkularından arınıp daha güçlü ve cesur adımlar atmalarını desteklemek için başlatılan Tek Ses Projesi, toplumun farklı kesimlerinin desteklediği bir kampanyaya dönüştürüldü.

Pera Palace Hotel'de düzenlenen proje tanıtım toplantısında 293 kişinin okuduğu mesajlar, yapay zeka yardımıyla tek bir sese dönüştürüldü.

Özge Borak, Aylin Kontente, Sibel Taşçıoğlu, Pelin Batu, Ayşegül Dinçkök, Sedef İybar, Şehsuvar Aktaş, Atilla Şendil, Melis Babadağ, Bülent Seyran, Yekta Kopan ve Ogün Kaptanoğlu gibi isimlerin sesleriyle destek verdiği Tek Ses videosu, 1 Aralık Dünya AIDS günü kapsamında sosyal medyada farkındalık kampanyasına destek amacıyla hazırlandı.

Toplantıya katılan İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Volkan Korten, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Altuntaş Aydın, Gilead Türkiye Medikal Direktörü Dr. Serhan Sevgi ile Pozitif Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Canberk Noyan Harmancı, toplumun HIV konusunda bilinçlendirilmesi için yapılması gerekenleri anlattı.

Herbsttagung der juristischen Staatsbeamten der Landratsämter der Main-Tauber-Region

 

Der Landkreis Würzburg war dieses Jahr Gastgeber der Herbsttagung der juristischen Staatsbeamten der Landratsämter der Main-Tauber-Region. Nach einer coronabedingten Zwangspause konnten sich die aktiven und ehemaligen Dienstältesten der bayerischen Seite sowie die Ersten Landesbeamten – wie sie in Baden-Württemberg heißen – wieder in Präsenz treffen. Das Forum wurde bereits vor Jahrzehnten als fachliches Pendant zum länderübergreifenden Austausch der Landräte als politischer Behördenleitung gegründet.

 

Zunächst stand die Besichtigung des Wasserwerks des Zweckverbands Fernwasserversorgung Mittelmain (FWM) in Neustadt a.M. und damit des technischen Herzstücks des öffentlichen Trinkwasserversorgers für einen Großteil des Landkreises Würzburg auf dem Programm.

 

Eva von Vietinghoff-Scheel als Vorstand des Kommunalunternehmens des Landkreises Würzburg (KU) stellte anschließend fachkundig dessen vielfältiges Aufgabenspektrum vor. Die Teilnehmenden zeigten sich beeindruckt von den Aktivitäten des KU im Bereich der Gesundheitsversorgung bzw. Altenpflege, aber auch des ÖPNV sowie der Abfallbeseitigung und erörterten – wie bei Juristen üblich – die einschlägigen Rechtsgrundlagen und juristischen Implikationen. Der gegenseitige Austausch deckte daneben die ganze Bandbreite der juristischen Tätigkeit am Landratsamt ab – etwa von Fragen der behördlichen Prozessführung in der Verwaltungsgerichtsbarkeit bis hin zur Arbeit der Betreuungsvereine.

 

Dr. Benedikt Kaufmann, Geschäftsbereichsleiter im Bauamt und dienstältester Jurist am Landratsamt Würzburg, betont: „In der Regel vollziehen wir beidseits der Landesgrenze dieselben – häufig immer komplexer werdenden – Bundesgesetze. Ein fachlicher Austausch dazu schützt vor „Betriebsblindheit“ und führt zu Synergie- sowie Optimierungseffekten.“ Auch Landrat Thomas Eberth ließ es sich nicht nehmen, die Kolleginnen und Kollegen aus der Nachbarschaft zu begrüßen sowie die Verbundenheit und Zusammenarbeit der Landkreise der Region zum Ausdruck zu bringen.

 

Bildunterschrift:

Dr. Benedikt Kaufmann (ganz links) vom Landratsamt Würzburg begrüßte die Juristenkolleginnen und -Kollegen der Landratsämter der Main-Tauber-Region zum fachlichen Austausch im Landkreis Würzburg.  Foto: Landratsamt Würzburg

Geçen yıl açıklanan hükümet programı vatandaşlık yasasının modernleştirilerek, Almanya toplumunun çok kültürlü ve birçok bireysel farklılıkları barındıran yapısına uygun hale getirilmesini de içeriyordu. İçişleri Bakanı Nancy Faeser, kamuoyuna açıkladığı taslak ile Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) önderliğindeki hükümetin bu konuda kararlı olduğunu ortaya koydu.


Federal Meclis (Bundestag) SPD milletvekili ve Avrupa Birliği heyeti Türkiye raportörü Nezahat Baradari, vatandaşlık yasasının modernleştirilecek olmasını memnuniyetle karşılıyor: “Çifte vatandaşlık yolda. Bu, başta Almanya’da yaşayan Türk vatandaşları olmak üzere tüm göçmenler için çok iyi bir haber. Alman vatandaşlığına geçişin önündeki engellerin kaldırılacak ve bekleme süresinin azaltılacak olması hem birlikte barış içinde yaşama arzusunu hem de Almanya’ya olan bağlılığı artıracaktır. Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin bir üyesi olarak yeni vatandaşlık yasasının göçmenlere verilecek çok doğru bir sinyal olduğu kanaatindeyim.”


Almanya´da 10,7 milyon yabancı uyruklu kişi yaşıyor. Bunların 5,7 milyonu 10 yıldan uzun süredir Almanya’da ikamet ediyor. Geçtiğimiz yıl vatandaşlığa geçiş bir önceki yıla göre yüzde 2,5 oranında gerilemişti – yeni yasanın vatandaşlığa geçişi daha cazip kılacağı bekleniyor. Yeni yasaya göre Almanya’da artık 5 yıl (mevcut yasa 8 yıl öngörüyor) ikamet etmiş olanlar vatandaşlığa başvurabilecekler. Başarılı bir uyum süreci halinde – buna eğitimde başarı ve mesleki başarı da dahil – bu süre 3 yıla düşecek. 67 yaş üstü göçmenler ise Almanca yeterliliklerini yazılı test yerine sözlü açıklama ile kanıtlama olanağına sahip olacaklar. En önemlisi de mevcut vatandaşlıktan çıkmak gerekmeyecek, Alman vatandaşlığına geçenler birden fazla vatandaşlığa sahip olabilecekler.


“Çifte vatandaşlığın serbest bırakılacak olması Alman vatandaşlığına geçiş kararını kolaylaştıracaktır. Vatandaşlık yasa tasarısı, SPD önderliğindeki koalisyon hükümetinin göçmenleri toplumun asli unsuru haline getirme kararlılığı içinde olduğunun bir başka kanıtı. Umarım Hiristiyan Birlik partileri bu sefer de yasanın çıkışını engellemeye çalışarak süreci yavaşlatmaz ya da engellemezler. Hıristiyan Birlik partileri içinde çifte vatandaşlığa karşı mesnetsiz iddialarla itiraz sesleri duyulmaya başladı bile. Sosyal demokratlar olarak bizim için toplumsal dayanışma ve eşit ve barış içinde bir arada yaşamak çok önemlidir. Başkakan Olaf Scholz’un bu yöndeki çok doğru ve yerinde açıklamasına katılıyorum: Almanya’da kalıcı olarak yaşayan ve çalışan herkes seçme ve seçilme hakkına sahip olmalı, bu ülkenin asli bir parçası olarak bütün haklardan faydalanabilmeli – menşei, ten rengi, dini ne olursa olsun,” diye ekliyor milletvekili Baradari.

Ludwigs kleine Welt ist ein Lern- und Spielraum, der sich speziell an Vor- und Grundschulkinder richtet. Hier können große und kleine BesucherInnen Kaufen und Verkaufen üben wie in einem richtigen Supermarkt. Ob an der Bäcker- oder Metzgertheke, dem Obst- und Gemüsestand, am Pfandautomaten oder an der Kasse: Kinder lernen hier grundlegende wirtschaftliche Zusammenhänge spielerisch und praxisnah.

 

UNSER ANGEBOT FÜR...

 

SCHULEN

 

Die Schulprogramme im LEZ Lernsupermarkt richten sich an Kinder der 1. bis 4. Klasse. Je nach Jahrgangsstufe wird der Schwierigkeitsgrad angepasst. Vermittelt werden neben dem Umgang mit Geld und Maßeinheiten auch Aspekte des Konsums. Die Programme werden mit der gesamten Schulklasse durchgeführt und orientieren sich am LehrplanPlus für die bayerischen Grundschulen.

 

SCHULPROGRAMM 1. UND 2. KLASSE

EINKAUFEN, RECHNEN UND MIT GELD UMGEHEN

 

Reicht das Geld für einen Einkauf im Lernsupermarkt? Was kann ich mir für 10 Euro kaufen? Und stimmt das Rückgeld? Bei den Jahrgangsstufen 1 und 2 geht es vorwiegend ums Rechnen und das Thema Geld. Gerechnet wird mit glatten Beträgen, die Einkaufszettel sind entsprechend einfach gestaltet. Museumspädagogen unterstützen die Kinder beim Einkaufen, leisten Hilfestellung oder stellen die eine oder andere knifflige Aufgabe.

VERMITTLUNGSZIELE:
Kaufvorgang erlernen und selbst ausprobieren, Umgang mit Geld, einfache Rechenaufgaben, Unterscheidung zwischen Bedürfnissen und Wünschen beim Einkaufen

GRUPPENGRÖSSE:
Das Programm wird mit der gesamten Schulklasse durchgeführt.

DAUER:
90 Minuten

PREISE:
Pro Kind 2,50 Euro, Für erwachsene Begleitpersonen ist der Eintritt frei.

KONTAKT BESUCHERSERVICE:
Telefon 0911 6218080
E-Mail Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
Montag bis Freitag 10 bis 12 Uhr und 14 bis 16 Uhr

 

SCHULPRGRAMM 3. UND 4. KLASSE 

WIEGEN, MESSEN UND GELD WECHSELN

Ob der Umgang mit Maßeinheiten, das Wechseln von Geldscheinen oder das Rechnen mit Centbeträgen: Die KäuferInnen und VerkäuferInnen stellen sich beim Einkaufen komplexeren Aufgaben, wiegen Obst und Gemüse oder bedienen den Pfandautomaten.

VERMITTLUNGSZIELE:
Kaufvorgang erlernen und selbst ausprobieren, Umgang mit Geld und Maßeinheiten, anspruchsvollere Rechenaufgaben u.a. Rechnen mit Centbeträgen

GRUPPENGRÖSSE:
Das Programm wird mit der gesamten Schulklasse durchgeführt.

DAUER:
90 Minuten

PREISE:
Pro Kind 2,50 Euro, Für erwachsene Begleitpersonen ist der Eintritt frei.

KONTAKT BESUCHERSERVICE:
Telefon 0911 6218080
E-Mail Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
Montag bis Freitag 10 bis 12 Uhr und 14 bis 16 Uhr

 

FÜR DEUTSCH- UND ÜBERGANGSKLASSEN 

DEUTSCHLERNEN IM LERNSUPERMARKT

Bei diesem Angebot geht es weniger ums Rechnen, sondern um Spracherwerb und Sprachförderung. Neben der Alltagskommunikation rund ums Thema Einkaufen lernen die Kinder die Abteilungen eines Supermarkts (Bäcker- und Metzgertheke, usw.), aber auch Obst- und Gemüsesorten kennen.

GRUPPENGRÖSSE:
Zwischen 10 und 20 Kinder sowie erw. Begleitpersonen

DAUER:
90 Minuten

PREISE:
Pro Kind 2,50 Euro. Für erwachsene Begleitpersonen ist der Eintritt frei.

KONTAKT BESUCHERSERVICE:
Telefon 0911 6218080
E-Mail Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
Montag bis Freitag 10 bis 12 Uhr und 14 bis 16 Uhr

 

DAS ERNÄHRUNGSPROGRAMM IM LERNSUPERMARKT 

RUND UM GESUND - EINKAUFEN MIT KÖPFCHEN

Kürbis, Apfel oder Ananas: Welche Obst- und Gemüsesorten wachsen hier in der Region? Wie viel Zucker steckt in Limonade und was ist eine Ernährungspyramide? In diesem Programm dreht sich alles um gesunde Ernährung, regionale, überregionale und saisonale Lebensmittel sowie Produkte, in denen Zucker lauert.

GRUPPENGRÖSSE:
Das Programm wird mit der gesamten Schulklasse durchgeführt.

DAUER:
120 Minuten

PREISE:
Pro Kind 3 Euro. Für erwachsene Begleitpersonen ist der Eintritt frei.

KONTAKT BESUCHERSERVICE:
Telefon 0911 6218080
E-Mail Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
Montag bis Freitag 10 bis 12 Uhr und 14 bis 16 Uhr

 

HORT UND KINDERGARTEN

Auch Kindergruppen außerhalb der Schule sind in Ludwigs Kleiner Welt genau richtig! Ob Kindergarten oder Hort, Lernspaß beim Kaufen und Verkaufen ist garantiert.

 

FÜR HORT- UND KINDERGRUPPEN

Der Besuch in Ludwigs kleiner Welt eignet sich auch perfekt für Kindergruppen, die außerhalb der Schule kommen. Kinder zwischen 6 und 12 Jahren können nachmittags oder im Rahmen des Ferienprogramms den Lernsupermarkt nutzen und das Einkaufen üben. Das Niveau wird an die unterschiedlichen Altersstufen angepasst.

GRUPPENGRÖSSE:
mindestens 10 Kinder sowie erwachsene Begleitpersonen

ALTER:
6 bis 12 Jahre

DAUER:
90 Minuten

PREISE:
pro Kind 2,50 Euro, für erwachsene Begleitpersonen ist der Eintritt frei
 
KONTAKT BESUCHERSERVICE:
Telefon 0911 6218080
E-Mail Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
Montag bis Freitag 10 bis 12 Uhr und 14 bis 16 Uhr

 

FÜR KINDERGÄRTEN

EINKAUFEN FÜR KNIRPSE, STROLCHE UND RASSELBANDEN

 

Auch Kinder ohne oder mit geringen Lesekenntnissen sind in Ludwigs kleiner Welt genau richtig. Statt geschriebener Einkaufszettel gibt es Einkaufslisten mit Symbolen, die Preise sind in Münzen dargestellt und gerechnet wird bis maximal Zehn. So lernen die Kinder die Zahlen von 1 bis 10 sowie Geldmünzen und Scheine bis 10 Euro kennen.
 

GRUPPENGRÖSSE:
10 bis 12 Kinder sowie erwachsene Begleitpersonen

ALTER:
Vorschulkinder ab 5 Jahren

DAUER:
90 Minuten

PREISE:
pro Kind 2,50 Euro, für erwachsene Begleitpersonen ist der Eintritt frei
 
KONTAKT BESUCHERSERVICE:
Telefon 0911 6218080
E-Mail Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
Montag bis Freitag 10 bis 12 Uhr und 14 bis 16 Uhr

 

FAMILIEN

Nach Herzenslust Einkaufen spielen oder sich mit seinen Geburtstagsgästen durch den Supermarkt rätseln – all das geht in Ludwigs Kleiner Welt!

 

PROGRAMM FÜR FAMILIEN

FERIEN- UND FREIZEITSPASS

Urlaub zu Hause und auf der Suche nach Abwechslung? Wie wäre es mit einem Ausflug in Ludwigs kleine Welt?
Der Lernsupermarkt ist ab sofort exklusiv für Kleingruppen buchbar. Wir bieten Familien, Freundeskreisen oder Kinder-/Hortgruppen bis max. sechs Personen exklusiven Spielspaß!

GRUPPENGRÖSSE:
max. 10 Kinder und 2 erwachsene Begleitpersonen

DAUER:
1,5 Stunden

 

PREIS:

60 Euro

 

KONTAKT BESUCHERSERVICE:
Telefon 0911 6218080
E-Mail Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
Montag bis Freitag 10 bis 12 Uhr und 14 bis 16 Uhr

 

 

 

 

 

Erleben Sie Faber-Castell! 

 

An seinem Stammsitz in Stein bietet das Traditionsunternehmen Faber-Castell drei spannende Besichtigungsmöglichkeiten: Das Faber-Castell’sche Schloss, die Fertigung der holzgefassten Stifte und das Museum „Alte Mine“. 

 

Bei einem Rundgang durch das Graf von Faber-Castell’sche Schloss, das in den letzten Jahren aufwändig restauriert wurde, kann die Verbindung aus industriellem Fortschrittsgeist und traditionellen Familienwerten erlebt werden. Das Jugendstil Schloss bietet wunderschöne Räumlichkeiten und einen interessanten Einblick in den Lebensstil der Jahrhundertwende. 

 

Das Herzstück des Unternehmens, die Fertigung der Bunt- und Bleistifte, wird bei einer zweistündigen Führung erlebbar. Über 500.000 Holzstifte werden hier jeden Tag produziert. Wie genau das geht, wird für Jedermann anschaulich und spannend erklärt – vom Holzbrettchen zum fertigen Stift. 

 

Mit viel Liebe zum Detail wurden die historischen Räume der Minenfertigung in ein Zeugnis erfahrbarer Industriegeschichte verwandelt. Im Museum „Alte Mine“, in den graphitgeschwärzten Original-Schauplätzen am Ufer der Rednitz, gewinnt der Besucher Einblick in das einst aufwendige Verfahren der Minenfertigung im 19. bis Mitte des 20. Jahrhunderts. 

 

Besucher von „Faber-Castell Erleben“ können optional ein Mittagessen im Graf von Faber-Castell’schen Schloss buchen und erhalten attraktive Rabatte im Shop am Schloss.  

 

□ Verkehrsanbindung: Vom Hbf mit der U2 bis Röthenbach Bus 63/64/67 in Richtung Stein, Haltestelle „Schloss Stein“ 

 

Führungen mit Voranmeldung (Montag bis Freitag Gruppen mit jeweils bis zu 20 Personen, mehrere Gruppen möglich): 

 

Führung mit 1 Station 7,50 € / pP min. 100 € / Gruppe | Führung mit 2 Stationen 12,50 € pP min. 150 € / Gruppe | Alle 3 Stationen 15,00 pP min. 200 € / Gruppe Schülergruppen Preis auf Anfrage 

 

j Individuelle Führungen (mit Voranmeldung) von Montag-Freitag buchbar unter www.since1761.com/faber-castell-erleben 

 

Führungen in folgenden Sprachen möglich: D, GB, F, I, ES, PT, SL  RS und HR  

 

Adresse: 

Faber-Castell | Nürnberger Str. 2 | 90546 Stein 

T +49 911 88199108 

www.faber-castell.de 

 

Rollstuhlgerecht bitte in „Information zur Barrierefreiheit“ ändern: 

Sind die Räumlichkeiten barrierefrei? 

Leider sind unsere historischen Räumlichkeiten zum Teil nicht barrierefrei eingerichtet (Fertigung und Museum), unser Schloss ist barrierefrei. Außerdem sind längere Fußwege einzuplanen. 

 

Avrupalı Türklerin düşünce insanı Veyis Güngör Batı Avrupa Türklüğü'nün sosyolojisine güçlü cümleler ile dokundu.   

 

Avrupa’ya Türk iş gücü göçünün 6o’ıncı yılı geride kalırken, Avrupa Türkleri sosyolojisine ışık tutan yeni kitaplar çıkıyor. Avrupa Türklerini anlatan yeni bir çalışma, “Avrupa Türkleri Üzerine Düşünceler, Yeni Bir Gelecek Perspektifi Denemesi” başlığı ile Hollanda Türkevi Topluluğu Başkanı Veyis Güngör’ün imzası ile yayınlandı.

 

Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat BİLGİN’in sunuş bölümünü kaleme aldığı,“Avrupa Türkleri Üzerine Düşünceler” başlıklı kitap, Çizgi Kitapevi yayınları arasında okurlar ile buluştu.

Avrupalı Türklerin 60 yıllık serencamını anlatan kitap, “Avrupa Türkleri, göç, sivil toplum ve gençlik”, “Irkçılık, Avrupa İslam’ı ve demokrasi”, “Türkiye-AB ilişkileri ve Türk Dünyası”, “Kültürel Referanslar, dünya dili ve gelecek vizyonu” başlıkları altında pek çok güncel meseleye ışık tutuyor.

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin, eserin sunuş bölümünde kitabın köklü bir birikimin sonucu ortaya çıktığını vurguladı. Prof. Bilgin bu birikimi şu şekilde tanımlamaktadır: “Kuruluşundan itibaren, belli periyodlarda faaliyetlerine konuşmacı olarak katıldığım ‘Hollanda Türkevi Topluluğu’nun, Avrupa’daki Türklerin göç, entegrasyon, katılım, kültürel değişim ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri süreçlerini tartışıp, göç literatürüne önemli katkıda bulunduğuna şahit oldum. Avrupa’daki Türklerin alandaki değişim sürecini, Türkevi’nin, benim de katıldığım bazı faaliyetleri, Hollanda kurum ve kuruluşlarıyla ortak gerçekleştirmesini somut bir şekilde, gözlemledim. Özellikle Hollanda Türkevi Topluluğu faaliyetlerinin, sadece Hollanda ve Avrupa’daki Türklerle sınırlı olmaması, Türkiye ve Türk dünyasını da kapsaması, Avrupalı Türklerin yeni oluşturmaya çalıştıkları kimlik içeriğinin çok açık bir gayreti olduğunu söyleyebilirim”.

 

Veyis Güngör imzalı “Avrupa Türkleri Üzerine Düşünceler”, Avrupa Türklerinin bir gelecek perspektifi oluşturmaları yolunda müracaat edilmesi gereken ana sütun ve temel başlıkları formüle etmektedir. Yazara göre, Avrupalı Türklerin gelecek perspektifi oluşturma sürecinde Avrupa’da oluşan 60 yıllık göç tecrübesi, tarihi ve kurumsal hafıza; Türkistan ve Anadolu insan tasavvurunu, Endülüs ve Balkan Müslümanlığı tecrübesi; Avrupa kültür tarihi bilinci ve yorumu ve nihayet, Türkiye-AB ilişkileri, Türk Dünyası, akraba topluluklar ve mazlum milletlerle ilişkilerden elde edilen kazanımlar, ana temeller olarak dikkate alınmalıdır. Kitap, işaret edilen bu değer ve deneyimlerin, Avrupa Türklerinin gelecek on yıllarda, Avrupa’da ‘Müslüman Türk’ olarak varlıklarını devam ettirmeleri yönünde yapılacak tartışmalara da katkıda bulunacağını göstermektedir.  

 

Veyis Güngör son eserini kitaba önsöz yazan Çalışma ve Sosyal Guvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin'e hediye etti.

 

***

 

Çalışma ve Sosyal Guvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin'in kitapta yer alan önsöz bölümündeki SUNUŞ yazısı

 

Göç, küreselleşmenin en önemli dinamiklerinden birisini oluşturmuştur. Göç, her ne kadar insanoğlunun tarihi kadar eski olsa da, küreselleşme ile birlikte yeni boyutlar kazanmış ve yeni ilişkileri beraberinde getirmiştir. Göç hareketi, göç edenlerin geldikleri ülkelerle ilişkileri başta olmak üzere, siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilere yeni boyutlar katmıştır. Tarihte yaşanan farklı göç hareketlilikleri, geçmişte olduğu gibi günümüzde de aynı kategoride değildir. Özellikle 1900’lü yılların başında ortaya çıkan ve daha çok, ‘iş gücü göçü’ olarak gelişen göç hareketliliğine, 1950’li yıllarda, ‘Avrupa’ya Türk işgücü göçü’ de eklenmiştir. Her yaşanan göç olayında olduğu gibi, Avrupa’ya yapılan Türk işgücü göçü de, daha fazla emek ve istihdamla sınırlı olmayıp, aynı zamanda aynı zamanda, iki toplumun ve iki kültürün karşılaşmasıdır.

 

Türk toplumu, yirminci yüzyılın ikinci yarısına girildiğinde, toplumsal olarak daha çok köylülüğün egemen olduğu bir yapıya sahipti. Bu sosyolojik yapı, o yıllarda, Anadolu’nun köy, kasaba ve kentlerinden Avrupa’ya gerçekleşen Türk işçi göçünün de profiline yansımıştır. Birinci nesil Türk işçileri, Anadolu’nun daha çok kırsal kesiminden, kendileriyle birlikte getirdikleri kültürel birikimle, yeni toplumda, ihtiyaçtan kaynaklanan kurumları da inşa etmişlerdir. Özellikle, göçün önemli bir dönüm noktasını teşkil eden ‘aile birleşimi’ ve ikinci neslin, içinde bulunduğu ülkenin dilini öğrenmesiyle, Türk işçi göçünün mahiyeti de değişmeye başlamıştır. Bu değişim; içinde yaşadıkları toplumla girilen diyalogla başlayan kültürel karşılaşma ve etkileşim sonucu, önce ‘Avrupa’daki Türklerin, kendilerinin kim olduklarını tanımlama ve kimliklerinin yeniden keşfi’, sonra ‘yeni topluma uyum ve o toplumda yer edinme’, en önemlisi de, kendi kimliklerini muhafaza ederek, ‘yeniden üreten toplumsal çerçeveleri inşa etme’, olarak ortaya çıkmıştır. 

1980’li yıllardan sonra gözlenen bir yapı değişikliğiyle, artık Avrupa’daki Türk işçileri, ‘Avrupalı Türkler’ olarak bir dönüşüm sürecinin içine girmişlerdir. O yıllarda, asimile olmadan, entegrasyonu savunan Türkler, içinde yaşadıkları ülkelerin kurumlarıyla sağlıklı ilişkiler kurmanın yollarını aramışlardır. Siyasi katılım, sivil toplum örgütlenmesi, girişimcilik ve diğer alanlardaki toplumsal temsil ve katılımlar bu evrilme sürecinin açık örneklerini oluşturmuştur.

Bu örneklerden biri de, elinizdeki kitabın yazarı Veyis Güngör’ün, yol arkadaşları ile birlikte kurduğu ‘Hollanda Türkevi Topluluğu’dur. Kuruluşundan itibaren, belli periyodlarda faaliyetlerine konuşmacı olarak katıldığım‘Hollanda Türkevi Topluluğu’nun, Avrupa’daki Türklerin göç, entegrasyon, katılım, kültürel değişim ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri süreçlerini tartışıp, göç literatürüne önemli katkıda bulunduğuna şahit oldum. Avrupa’daki Türklerin alandaki değişim sürecini, Türkevi’nin, benim de katıldığım bazı faaliyetleri, Hollanda kurum ve kuruluşlarıyla ortak gerçekleştirmesini somut bir şekilde, gözlemledim. Özellikle Hollanda Türkevi Topluluğu faaliyetlerinin, sadece Hollanda ve Avrupa’daki Türklerle sınırlı olmaması, Türkiye ve Türk Dünyasını da kapsaması, Avrupalı Türklerin yeni oluşturmaya çalıştıkları kimlik içeriğinin çok açık bir gayreti olduğunu söyleyebilirim.

Çeyrek yüzyıla varan bir süredir takip ettiğim, kitabın yazarı Veyis Güngör’ün, gerek haftalık yorumlarında gerek periyodik yayınlarda yer alan makalelerinde de, yukarıda ifade edilen değişimin yansımalarına şahit oldum. Özellikle, REFERANS Dergisi’nde yayınlanan makalelerinde, Avrupa’da oluşturulmak istenen yeni bir anlayış, yeni bir gelecek perspektifinin, felsefi temelleri dikkat çekmektedir. Bu noktayı, özel bir sohbetimizde dile getirdim ve bu makalelerin bir kitapta toplanmasını teklif ettim.

Kitabı oluşturan çeşitli makalelerde, Güngör’ün, içinde yaşadığı şartları da göz önüne alarak, Avrupa’daki Türklerin köklerine yabancılaşmadan, Türkistan ve Anadolu değerlerini referans alarak ve bunları güncelleyerek, yeni bir gelecek vizyonu teklif ettiği görülmektedir. Bu yeni vizyonun oluşmasında, Avrupa kültür ve düşünce tarihi ve değerlerinin de yer alması, Endülüs ve Bosna Müslümanlığı tecrübesinin de gözden geçirilmesi, yeni vizyonun temelleri arasında yer almaktadır. Bu teklif, esasen Avrupa Türkleri için yeni bir inşacı sosyoloji sürecinin başladığının da farklı bir ifadesidir. Yeni süreç, içinde yaşanılan Avrupa ülkelerine ve dünyaya açık ama, kendi kültürel kimliğini oluşturan değerlere de yabancılaşmamaktır. Böyle bir gelecek perspektifi ve tasavvuru, başta Avrupa’daki Türkler için zorunlu olmakla birlikte, hem Türkiye hem Avrupa ülkeleri açısından hem de Avrupa Türklerinin ilişki halinde oldukları ve aidiyet duydukları topluluklar için oldukça faydalı bir zemindir. Güngör’ün bu çalışmasının Avrupa Türklerinin geleceği tartışmalarına katkıda bulunacağından şüphem yoktur.

Kitabın yazarı Veyis Güngör başta olmak üzere, otuz üç yıldır Hollanda Türkevi Topluluğu birimlerinde gönüllü olarak görev yapan dostlarıma, Avrupa Türkleri üzerine düşünen entelektüellere, yazarlara ve Çizgi Kitabevi yetkililerine teşekkür ederim.

 

Ağustos 2022

Prof. Dr. Vedat BİLGİN
Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

 

 

 

 

 

Elon Musk, Twitter'ın "ifade özgürlüğünü kısıtlamasına" ilişkin dosyaları yayımlayacak
 
 

WASHINGTON (AA) - Sosyal medya platformu Twitter'ın yeni sahibi Elon Musk, Twitter'ın "ifade özgürlüğünü kısıtlanmasına" dair şirket dosyalarını yakın zamanda kamuoyuyla paylaşacaklarını duyurdu.

Musk, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, "Twitter'ın ifade özgürlüğünü kısıtlanmasına dair dosyaları, Twitter'ın kendisinde yayımlanacak. Kamuoyu, gerçekte neler olduğunu bilmeyi hak ediyor." ifadesini kullandı.

Musk'ın devralmasının ardından Twitter, aralarında eski ABD Başkanı Donald Trump, kongre üyesi Marjorie Taylor Greene ve rapçi Kanye West'in bulunduğu daha önce kapatılan bazı Twitter hesapları kullanıma açmıştı.

Elon Musk, 23 Kasım günü başlattığı bir ankette, “Twitter, yasaları çiğnememiş veya çok fazla istenmeyen mesaj paylaşmamış olmaları koşuluyla, askıya alınan hesaplara genel bir af teklif etmeli mi?” diye sormuştu.

Ankete katılan toplam 3,1 milyon kişinin yüzde 72,4'ü "Evet" cevabı verirken yüzde 27,6'sı ise "Hayır" oyu kullanmıştı.