Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier: "Rostock'ta olanlar ülkemiz için bir utançtır. Bu utanç için politikacılar da büyük sorumluluk taşıyor"

BERLİN (AA) – Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, 30 yıl önce Rostock’ta yaşananların Almanya için bir utanç olduğunu ve bu utancın sorumluluğunu siyasetçilerin de taşıdığını söyledi.

Steinmeier, Rostock’un Lichtenhagen ilçesinde 24-26 Ağustos 1992'de mültecilerin ve Vietnamlı sözleşmeli işçilerin kaldığı binalara yönelik aşırı sağcı saldırının 30. yıl dönümünde düzenlenen anma etkinliğine katılarak konuşma yaptı.

Söz konusu dönemde yaşananları hatırlatan Steinmeier, mülteci yurdunda bulunan insanlara saldırıldığını, binaya Molotof kokteylleri atıldığını, dışarıda insanların bu olayları alkışladığını, polisin binada bulunan insanları koruyamadığını ve binanın içindeki herkesin ölüm korkusu yaşadığını belirtti.

Rostock-Lichtenhagen’deki saldırıyı bir felaket olarak nitelendiren Steinmeier, bu olayın öncesinde de çok sayıda kişinin yaralandığı aşırı sağcı saldırlar gerçekleştirildiğine değindi. Steinmeier, “(Olaylar öncesinde) Devletin uyarılmış olması gerekirdi." ifadesini kullandı.

 

- "Devlet insanları yalnız bıraktı"

Cumhurbaşkanı Steinmeier, söz konusu dönemde meydana gelen olayların kısmen nefret içeren tartışmaların zemininde geliştiğini vurgulayarak “Rostock’taki olaylar önlenebilirdi. Devlet insanları bazı yerlerde yalnız bıraktı." şeklinde konuştu.

Almanya’da sadece 1992’de göçmenlere karşı 2 bin 277 saldırı gerçekleştiğini aktaran Steinmeier, mucize eseri kimsenin ölmediği Lichtanhagen’deki olayların ardından Mölln, Hünxe, Solingen ve Lübeck saldırılarının yapıldığını, Mölln’de 3, Solingen'de 5, Lübeck’de 10 kişinin hayatını kaybettiğini belirtti.

Rostock'taki olayların tek başına görülmemesi ve o dönemdeki mevcut siyasi tartışmaların dışında tutulmaması gerektiğini vurgulayan Steinmeier, “Rostock'ta olanlar ülkemiz için bir utançtır. Bu utanç için politikacılar da büyük sorumluluk taşıyor." değerlendirmesinde bulundu.

 

-Aşırı sağcı terörün izleri hala var

Cumhurbaşkanı Steinmeier, söz konusu dönemdeki aşırı sağcı terörün izlerinin hala var olduğunu ve ülke genelinde dalgalar şeklinde uzandığını belirterek, bunlara NSU cinayetlerini, Hanau, Halle, Heidenau, Freital ve Kassel’deki ırkçı saldırıları örnek gösterdi.

Bu saldırılardan derslerin çıkarılmasını isteyen Steinmeier, açık bir toplumda her vatandaşı saldırılara karşı korumak için devletin her zaman mümkün olan her şeyi yapması gerektiğini vurguladı.

"Çok uzun zamandır aşırı sağcı terör tehlikesini yeterince ciddiye almadık." diyen Steinmeier, önemli anda var olmayan bir devletin korkunç sonuçlarla karşı karşıya kalacağını kaydetti.

Steinmeier, halka da çağrıda bulunarak, bir arada yaşama konusundaki çatlaklara karşı uyanık, toplumun düşmanlarına karşı dayanıklı, diğer insanlara yönelik barışçıl ve tehdit edilenlerle dayanışma içinde olunmasını istedi.

Cumhurbaşkanı Steinmeier, nefret söylemini ve şiddeti reddetmenin, açık bir toplumda birinci vatandaşlık görevi olduğunu kaydetti.

Anma etkinliği öncesinde Ağustos 1992’de saldırıya uğrayan mülteci yurdunu ziyaret eden Steinmeier buraya çiçek bıraktı ve yetkililerle görüştü.

Lichtenhagen ilçesinde, cephesinde çiçekler bulunduğu için "ayçiçeği evi" olarak bilinen, içinde mültecilerin ve Vietnamlı sözleşmeli işçilerin bulunduğu binaya aşırı sağcılar saldırı düzenlemişti.

Yabancı düşmanı slogan atan yüzlerce Neonazi, mülteci yurduna molotofkokteyli ve taş atmıştı.

Olaylarda polis etkisiz kalırken, olayı izleyen binlerce kişi saldırganları alkışlamıştı. 

Olayların ardından yüzlerce saldırgandan yaklaşık 50 kişi ceza alırken, sadece 3’üne hapis cezası verilmişti. Dönemin Alman hükümeti ise iltica yasalarını sertleştirmişti.

 

BERLİN (AA) - Almanya Kültür Konseyi Başkanı Olaf Zimmermann, siyasetçilerin iklim krizine karşı harekete geçmemesine dikkati çekmek için çeşitli müzelerde ellerini ünlü tablolara yapıştıran çevrecilere tepki gösterdi.

Zimmermann, yaptığı yazılı açıklamada, iklim aktivistlerinin çaresizliğini anladığını ancak ünlü sanat eserlerine kendilerini yapıştırma eyleminin yanlış bir yol olduğunu belirtti.

Bu eylemlerle sanat eserlerine zarar verme tehlikesinin yüksek olduğuna işaret eden Zimmermann, "Tehlikeye atılan eserler, aynı iklimimiz gibi korunması gereken kültürel mirasın bir parçasıdır." değerlendirmesinde bulundu.

"Son kuşak" (Letzte Generation) taraftarı gençler, dün, Frankfurt kentindeki Staedel Müzesi'nde Fransız ressam Nicolas Poussin'in "Pyramus ve Thisbe ile Fırtına Sırasında Manzara" ve 23 Ağustos'ta Dresden kentindeki Gemaeldegalerie'de İtalyan ressam Raphael'in "Sistine Madonna" eserinin çerçevelerine ellerini yapıştırmıştı.

- Aktivistlerden iklim krizine tepki

"Sistine Madonna" eserine ellerini yapıştıran Jacob Beyer, inanılmaz boyutlara ulaşan iklim felaketinin eşi görülmemiş tehdit olduğunu belirterek, "Öldürücü kuraklıklar, sıcaklar, her şeyi tüketen orman yangınları gelecek yıllarda çarpıcı biçimde artacak. Sadece Almanya'da değil." ifadelerini kullanmıştı.

Frankfurt'taki eyleme katılan Penolope Frank da hükümete insanların hayatını ve geleceğini riske attığı için kızgın olduğunu aktararak, "Almanya'da, Avrupa'da ve özellikle dünyanın en yoksul bölgelerinde kuraklık ve yangınlardan dolayı tahrip edilen alanları, sel felaketleriyle yerle bir edilen yerleşim birimlerini görüyoruz." demişti.

Frank, Alman hükümetinden bu yıkımları görmezden gelmemesini istemişti.

Söz konusu çevre grubu daha önce de iklim felaketine dikkati çekmek için Almanya'nın birçok kentinde ellerini sokaklara yapıştırarak çeşitli eylemler gerçekleştirmişti.

Medipol Başakşehir, A Grubu'nda Fiorentina, Hearts ve RFS ile karşılaşacak
Demir Grup Sivasspor, G Grubu'nda Slavia Prag, CFR Cluj ve Ballkani ile mücadele edecek
 

İSTANBUL (AA) - UEFA Avrupa Konferans Ligi'nde 2022-2023 sezonu gruplarının kura çekimi İstanbul'da gerçekleştirildi.

Avrupa futbolunun kulüp düzeyindeki üç numaralı turnuvasının grupları, Haliç Kongre Merkezi'nde yapılan kurayla belli oldu.

UEFA Genel Sekreter Yardımcısı Giorgio Marchetti'nin hazır bulunduğu kura, eski milli kaleci Volkan Demirel ve eski Çek futbolcu Vladimir Smicer tarafından çekildi.

Birinci torbadan kuraya katılan Medipol Başakşehir, A Grubu'nda Fiorentina, Hearts ve RFS ile karşılaşacak.

Üçüncü torbada bulunan Demir Grup Sivasspor, G Grubu'nda Slavia Prag, CFR Cluj ve Ballkani ile mücadele edecek.

Gruplar şöyle oluştu:

A Grubu: Medipol Başakşehir (Türkiye), Fiorentina (İtalya), Hearts (İskoçya), RFS (Letonya)

B Grubu: West Ham United (İngiltere), FCSB (Romanya), Anderlecht (Belçika), Silkeborg (Danimarka)

C Grubu: Villarreal (İspanya), Hapoel Beer-Sheva (İsrail), Austria Wien (Avusturya), Lech Poznan (Polonya)

D Grubu: Partizan (Sırbistan), Köln (Almanya), Nice (Fransa), Slovacko (Çekya)

E Grubu: AZ Alkmaar (Hollanda), Apollon (Kıbrıs Rum Kesimi), Vaduz (Lihtenştayn), Dnipro (Ukrayna)

F Grubu: Gent (Belçika), Molde (Norveç), Shamrock Rovers (İrlanda Cumhuriyeti), Djurgarden (İsveç)

G Grubu: Slavia Prag (Çekya), CFR Cluj (Romanya), Demir Grup Sivasspor (Türkiye), Ballkani (Kosova)

H Grubu: Basel (İsviçre), Slovan Bratislava (Slovakya), Zalgiris (Litvanya), Pyunik (Ermenistan)

 

- Turnuva formatı

Avrupa Konferans Ligi'nde 32 takım mücadele edecek.

Dörder takımın bulunduğu 8 grupta birinci sırayı alanlar, adlarını doğrudan son 16 turuna yazdıracak. Gruplarını ikinci sırada tamamlayan takımlar, Avrupa Ligi'nin grup üçüncüleriyle Avrupa Konferans Ligi play-off'larında yer alarak son 16 turuna kalma mücadelesi verecek.

Ekipler, grup aşamasından sonra iki maçlı eleme usulüyle oynanacak eşleşmelerden galip çıkarak finale yükselmeye çalışacak.

Grup maçları, 8 Eylül'de başlayıp 3 Kasım'da sona erecek. Geçen sezon ilk kez düzenlenen ve İtalya temsilcisi Roma'nın kazandığı Avrupa Konferans Ligi'nin final maçı ise 7 Haziran 2023'te Çekya'nın başkenti Prag'da bulunan Eden Arena'da yapılacak.

 

 

BERLİN (AA) - Rus istihbaratının Almanya’da çeşitli silah sistemlerine ilişkin eğitim alan Ukraynalı askerleri gözetleme girişiminde bulunduğu ileri sürüldü.

Spiegel dergisinin haberinde, Alman makamlarının, ABD ve Alman Silahlı Kuvvetlerinin Ukraynalı askerlere eğitim verdiği Rheinland-Pfalz eyaletindeki Idar-Oberstein ve Bavyera'daki Grafenwöhr askeri tesislerinin önünde şüpheli araçları gözlemlediği aktarıldı.

Güvenlik çevrelerinin Rus servislerinin telsiz tarayıcılarla Ukraynalı askerlerin cep telefonu verilerini gözetlemeye çalışmış olabileceğinden de şüphelendiği ifade edilen haberde, eğitim alanlarının üzerinden de küçük insansız hava araçlarının birçok kez uçtuğunun görüldüğü kaydedildi.

Alman Askeri İstihbarat Teşkilatı (MAD) Başkanı Martina Rosenberg de Alman Silahlı Kuvvetlerinin internet sayfasına yaptığı açıklamada, Rusya’dan gelebilecek casusluk tehdidine karşı uyarıda bulundu.

Rosenberg, 24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaştan sonra tehdit durumunun değiştiğini belirterek, özellikle Ukraynalı askerlerin Almanya’da eğitim görmesi ve Ukrayna’ya silah sağlanmasıyla Almanya'ya ilginin arttığını ifade etti.

Bir insansız hava aracının, bir mühimmat deposunun veya Ukrayna askeri güçlerinin eğitim gördüğü bir yerin üzerinden uçtuğunda casusluk ve sabotaj olasılıklarının dikkatli bir şekilde incelenmesi gerektiğini vurgulayan Rosenberg, bunların yakından izlendiğini kaydetti.

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser ise Ukrayna savaşıyla Rus casusluğu tehdidinin, dezenformasyon kampanyalarının ve siber saldırıların başka bir boyut kazandığını ifade etti.

Ukraynalı askerler, Grafenwöhr'de ABD'li askerlerden, Idar-Oberstein'de de Alman askerlerden eğitim alıyor.

BERLİN (AA) - Rus istihbaratının Almanya’da çeşitli silah sistemlerine ilişkin eğitim alan Ukraynalı askerleri gözetleme girişiminde bulunduğu ileri sürüldü.

Spiegel dergisinin haberinde, Alman makamlarının, ABD ve Alman Silahlı Kuvvetlerinin Ukraynalı askerlere eğitim verdiği Rheinland-Pfalz eyaletindeki Idar-Oberstein ve Bavyera'daki Grafenwöhr askeri tesislerinin önünde şüpheli araçları gözlemlediği aktarıldı.

Güvenlik çevrelerinin Rus servislerinin telsiz tarayıcılarla Ukraynalı askerlerin cep telefonu verilerini gözetlemeye çalışmış olabileceğinden de şüphelendiği ifade edilen haberde, eğitim alanlarının üzerinden de küçük insansız hava araçlarının birçok kez uçtuğunun görüldüğü kaydedildi.

Alman Askeri İstihbarat Teşkilatı (MAD) Başkanı Martina Rosenberg de Alman Silahlı Kuvvetlerinin internet sayfasına yaptığı açıklamada, Rusya’dan gelebilecek casusluk tehdidine karşı uyarıda bulundu.

Rosenberg, 24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaştan sonra tehdit durumunun değiştiğini belirterek, özellikle Ukraynalı askerlerin Almanya’da eğitim görmesi ve Ukrayna’ya silah sağlanmasıyla Almanya'ya ilginin arttığını ifade etti.

Bir insansız hava aracının, bir mühimmat deposunun veya Ukrayna askeri güçlerinin eğitim gördüğü bir yerin üzerinden uçtuğunda casusluk ve sabotaj olasılıklarının dikkatli bir şekilde incelenmesi gerektiğini vurgulayan Rosenberg, bunların yakından izlendiğini kaydetti.

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser ise Ukrayna savaşıyla Rus casusluğu tehdidinin, dezenformasyon kampanyalarının ve siber saldırıların başka bir boyut kazandığını ifade etti.

Ukraynalı askerler, Grafenwöhr'de ABD'li askerlerden, Idar-Oberstein'de de Alman askerlerden eğitim alıyor.

İsrail dış istihbarat servisi Mossad'ın Başkanı David Barnea, İran ile varılması beklenen nükleer anlaşmanın "2015’teki anlaşmadan bile daha kötü" olduğunu söyledi.
 

KUDÜS (AA) – İsrail dış istihbarat servisi Mossad'ın Başkanı David Barnea, İran ile nükleer programı konusunda uluslararası bir anlaşma imzalanmasının "stratejik felakete neden olacağını" savundu.

İsrail'in "Yedioth Ahronot" gazetesinin haberine göre, Başbakan Yair Lapid ve diğer devlet yetkilileriyle yapılan toplantıda Barnea, "İran'la şu anda üzerinde uzlaşıya varılması düşünülen nükleer anlaşma stratejik bir felakete neden olacaktır. Çünkü bu, İran'ın uzun vadede nükleer bomba elde etme çabalarını kolaylaştıracak." dedi.

Barnea, "Anlaşmayla Lübnan Hizbullah’ı, Hamas ve İslami Cihad gibi gruplara ve (İran'ın) diğer uzantılarına aktarılacak milyarlarca dolar İran'ın kasasına doldurulacak." ifadelerini kullandı.

İran ile varılması beklenen nükleer anlaşmayı, "2015'teki eski anlaşmadan bile daha kötü" olarak nitelendiren Barnea, "2015'te imzalanana benzer bir anlaşma imzalıyorlar ama dünya değişti. İranlılar gelişmiş santrifüjler, farklı tehditler ve teknolojiler geliştirdi." diye konuştu.

Barnea, "İran'ın nükleer emelleri konusundaki yalanlarının ortaya çıkmasına ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının soruşturmasına yanıt vermeyi reddetmesine rağmen ABD şimdi bir anlaşma imzalamaya hazır durumda." dedi.

Yeni anlaşmanın, "İran'ın nükleer güç olma eşiğine ulaşması gereken süreyi yalnızca bir ila üç ay erteleyeceğini ancak karadan karaya füzeler edinmesini engellemeyeceğini" savunan Barnea, İranlıların nükleer güce ulaşmasını engellemek için Mossad'ın tüm çabalarını sürdürdüğünü vurguladı.

Barnea, "Herhangi bir anlaşmadan bağımsız olarak bizim kararlılığımız devam ediyor." ifadelerini kullandı.

- İran ile nükleer anlaşma ve müzakere süreci

İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa ile Almanya (5+1) arasında 2015'te yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran'ın nükleer faaliyetlerinin düzenlendiği ve denetim altına alındığı bir anlaşma imzalanmıştı. Washington, eski Başkan Donald Trump döneminde, 2018'de anlaşmadan tek taraflı çekilerek İran'a yeniden yaptırım uygulamaya başlayınca Tahran da anlaşmadaki taahhütlerini kademeli olarak durdurmuş ve yeniden yüksek düzeyde uranyum zenginleştirme dahil bir dizi adım atmıştı.

Anlaşmanın yeniden uygulanmasını sağlama ve ABD'nin anlaşmaya dönüşü için Nisan 2021'den beri Avrupa Birliğinin (AB) koordinatörlüğünde Viyana'da yapılan müzakereler 8 Ağustos'ta sona ererken müzakerelerin koordinatörlüğünü üstlenen AB'nin sunduğu taslak anlaşma metni sonrasında taraflar nihai anlaşmaya varma konusunda önceki aylara nazaran çok daha olumlu işaretler vermişti.

İran Dışişleri Bakanlığı, AB tarafından sunulan ve nükleer müzakerelerde nihai yol haritası olarak kabul edilen anlaşma taslağına ilişkin görüşlerini 15 Ağustos'ta AB'ye iletmiş ve taslak metne verdikleri yanıta karşılık ABD'nin cevabını beklediklerini açıklamıştı.

İran'ın yanıtını "makul" olarak niteleyen AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Borrell, 23 Ağustos'ta konuyla ilgili açıklamasında, ABD'den olumlu yanıt gelmesi halinde bu hafta sonu İran ile nükleer anlaşmaya varılabileceğini söylemişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, 24 Ağustos'ta yaptığı açıklamada, İran ile nükleer anlaşmaya ilişkin taslak metne yönelik AB aracılığı ile İran'ın görüşlerine karşılık verdiklerini duyurmuştu. Ancak bakanlık, ABD'nin yanıtının içeriği konusunda herhangi bir detay paylaşmamıştı.

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, Washington'da görüştüğü ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan'a "Tel Aviv'in İran'la nükleer anlaşmaya karşı olduğunu" söyledi.
 

KUDÜS (AA) – İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, ABD'ye "İran'la bir nükleer anlaşma sağlansa bile saldırı seçeneğini masada tutma" çağrısında bulundu.

İsrail Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan açıklamaya göre Gantz, Washington temasları kapsamında ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile bir araya geldi.

Görüşmede taraflar, İran ile nükleer anlaşmanın yanı sıra İsrail, ABD ve bölge ülkeleri arasındaki savunma iş birliğini güçlendirmenin gerekliliği konusunu ele aldı.

Sullivan'a "İsrail'in nükleer anlaşmaya karşı olduğunu" söyleyen Gantz, İran'ın nükleer silah elde etmesini önleme amacı noktasında "kritik birkaç unsuru" vurguladı.

Gantz, ABD'den "Tahran'la bir nükleer anlaşma sağlansa bile" İran'a karşı "savunma ve saldırı" seçeneklerini korumasını istedi.

İsrail Başbakanlık Basın Ofisinin söz konusu açıklamasında, şu ifadelere yer verildi:

"Bakan Gantz ayrıca İran'ın nükleer programı ve bölgesel saldırganlığı karşısında, (nükleer) anlaşma kapsamındaki tartışmalardan bağımsız olarak, hem savunma hem de saldırı amaçlı operasyonel yeteneklerin korunmasının ve geliştirilmesinin önemini vurguladı."

- İran ile nükleer anlaşma ve müzakere süreci

İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa ile Almanya (5+1) arasında 2015'te yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran'ın nükleer faaliyetlerinin düzenlendiği ve denetim altına alındığı bir anlaşma imzalanmıştı. Washington, eski Başkan Donald Trump döneminde, 2018'de anlaşmadan tek taraflı çekilerek İran'a yeniden yaptırım uygulamaya başlayınca Tahran da anlaşmadaki taahhütlerini kademeli olarak durdurmuş ve yeniden yüksek düzeyde uranyum zenginleştirme dahil bir dizi adım atmıştı.

Anlaşmanın yeniden uygulanmasını sağlama ve ABD'nin anlaşmaya dönüşü için Nisan 2021'den beri Avrupa Birliğinin (AB) koordinatörlüğünde Viyana'da yapılan müzakereler 8 Ağustos'ta sona ererken müzakerelerin koordinatörlüğünü üstlenen AB'nin sunduğu taslak anlaşma metni sonrasında taraflar nihai anlaşmaya varma konusunda önceki aylara nazaran çok daha olumlu işaretler vermişti.

İran Dışişleri Bakanlığı, AB tarafından sunulan ve nükleer müzakerelerde nihai yol haritası olarak kabul edilen anlaşma taslağına ilişkin görüşlerini 15 Ağustos'ta AB'ye iletmiş ve taslak metne verdikleri yanıta karşılık ABD'nin cevabını beklediklerini açıklamıştı.

İran'ın yanıtını "makul" olarak niteleyen AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Borrell, 23 Ağustos'ta konuyla ilgili açıklamasında, ABD'den olumlu yanıt gelmesi halinde bu hafta sonu İran ile nükleer anlaşmaya varılabileceğini söylemişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, 24 Ağustos'ta yaptığı açıklamada, İran ile nükleer anlaşmaya ilişkin taslak metne yönelik AB aracılığı ile İran'ın görüşlerine karşılık verdiklerini duyurmuştu. Ancak bakanlık, ABD'nin yanıtının içeriği konusunda herhangi bir detay paylaşmamıştı.

- İsrail, İran ile nükleer anlaşmaya karşı

İsrail ise İran'ın nükleer programına ilişkin müzakere edilen anlaşmanın Tahran'a her yıl 100 milyar dolar sağlayacak "kötü" bir anlaşma olduğunu belirterek karşı çıkıyor.

İsrail Başbakanı Yair Lapid, 24 Ağustos'ta yaptığı açıklamada, Tahran'ın elde edeceği finansmanı Devrim Muhafızlarını güçlendirmek, İran halkını baskılamak, Orta Doğu'daki ABD üslerine saldırmak ve Hizbullah, Hamas ile İslami Cihad'a destek vermek için kullanacağını savunarak, "İran'ın nükleer bir devlet olmasını engellemek için harekete geçeceklerini" ifade etmişti.

BERLİN (AA) – Almanya’da en fazla ormanlık alanın bu yaz çıkan yangınlarda kül olduğu bildirildi.

Almanya İtfaiyeciler Birliği Başkanı Karl-Heinz Banse, Orman Sahipleri Birliği (AGDW) Başkanı Andreas Bitter ile Berlin’de düzenlediği basın toplantısında ülkede yaşanan orman yangılarına ilişkin bilgi verdi.

Banse, Almanya'da son birkaç yüzyılda şimdi olduğu kadar çok orman yangını yaşanmadığını gösteren araştırmaların bulunduğuna işaret ederek, "Rekor orman yangını yılındayız." dedi.

Uzun süreli müdahale gerektiren ve çok sayıda ekibe ihtiyaç duyulan büyük orman yangınlarının meydana geldiğini ifade eden Banse, bu yıl şimdiye kadar 4 bin 300 hektarın üzerinde ormanlık alanın yandığını ve Almanya’da bu kadar büyük orman yangınlarının daha önce yaşanmadığını kaydetti.

Banse, itfaiyenin orman yangınıyla mücadelede daha fazla arazi araçlarına ve yangın söndürme helikopterlerine ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, "Havadan daha fazla desteğe ihtiyacımız var. Büyük miktarda su taşıyabilecek yeterli helikopter yok. Bunun iyileştirilmesi gerekiyor." dedi.

Ormanların dönüşümünün hızlandırılması ve itfaiye ekipleri için ormanlarda koridorların oluşturulmasının da gerekli olduğunu anlatan Banse, ormanlarda yangının başka yerlere sıçramasını engelleyen bariyerlerin yerleştirilmesini istedi.

Banse, ormanların korunmasının bir bütün olarak toplumun görevi olduğuna ve orman yangınlarında insan faktörünün önemine işaret ederek, ormanlarda sigara yasağının getirilmesi ve insanların yanlış davranmamaları konusunda bilgilendirilmeleri gerektiğini vurguladı.

- Toplam ekonomik zarar 600 milyon avro

Bitter de bu yıl orman yangınlarından oluşan doğrudan zararın 30-40 milyon avro, toplam ekonomik zararın da 600 milyon avro olarak tahmin edildiğini belirtti.

Bitter, gelecekte ormanları yangınlardan korumak için öncelikli olarak önleyici tedbirlerin alınması gerektiğini vurgulayarak, yangınlardan zarar gören bölgelerin yeniden ağaçlandırılması ve ormanlardaki ağaç çeşitlerinin artırılmasını talep etti.

Almanya İtfaiyeciler Birliği, 1991’den bu yana Almanya'da yıllık ortalama 771 hektar ormanın yandığını, bu yıl ise ortalamanın 5 katından fazla ormanın yok olduğunu açıkladı.

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Almanya Federal Şansölyelik Dış ve Güvenlik Politikası Danışmanı Jens Plötner ile görüştü.

Cumhurbaşkanlığı Sözcülüğünden yapılan açıklamaya göre, Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de gerçekleştirilen görüşmede, Türkiye-Almanya ikili siyasi ve ekonomik ilişkileri değerlendirildi.

Ayrıca görüşmede, İsveç ve Finlandiya'nın üyelik başvuru süreçleri, Ukrayna savaşının küresel etkileri ve Türkiye'nin diplomatik girişimleri, tahıl sevkiyatı ve küresel gıda krizinin çözümünde Türkiye'nin üstlendiği rol, Ege ve Akdeniz, Suriye ve mülteci meseleleri ile terörle mücadele konuları dahil olmak üzere küresel ve bölgesel gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.

 

ANKARA (AA) - Macaristan'da Devlet Denetim Ofisi, eğitimde kadınların oranının artmasının ekonomik ve sosyal sorunlara yol açabileceği uyarısında bulundu.

BBC'nin haberine göre, Devlet Denetim Ofisi, eğitimde kadın ve erkeklerin oranlarıyla bunların ekonomi ve sosyal hayata etkilerini inceledi.

Ofisin hazırladığı raporda yükseköğretimde son 10 yılda kadın oranının erkek oranını aştığına bunun ise kadınların evlenme ve çocuk sahip olma oranlarını düşürebileceğine işaret edildi.

Erkeklerin okulu bırakma oranın kadınlardan fazla olduğu tespit edilen raporda, kadın öğretmen oranının yüzde 82'ye çıkmasıyla kadın ağırlıklı bir öğretmen kadrosu oluştuğuna dikkat çekildi.

Raporda, eğitim sisteminde "kadınsı özelliklerin" tercih edildiği bunun da cinsel eşitliği "önemli ölçüde zayıflatılacağı" kaydedildi.

Teknik beceriler, risk alma ve girişimciliğin "erkeksi özellikler" olarak nitelendirildiği raporda, bu özelliklerin değersizleşmesi durumunda Macaristan ekonomisinin riske girebileceği belirtildi.

Raporda, söz konusu eğilimin devam etmesi halinde bunun, "donmuş bilgisayar, damlayan musluk veya montaj yapacak kimsenin olmadığı mobilyalarla" ne yapacağını bilemeyen gençlerin günlük yaşamını bile etkileyebileceği ifade edildi.

Macaristan'da Başbakanı Viktor Orban'ın ülkede doğum oranını artırmak istediği bilinirken, 2019'da yürürlüğe giren yasaya göre 4 çocuğu olan kadınların gelir vergisinde muaf olacağını açıklamıştı.

- Devlet Denetim Ofisi raporuna tepkiler

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden (HRW) Lydia Gall, raporun "Macaristan'da cinsiyet eşitliği ve kadın haklarına yeni bir darbe" olduğunu ifade etti.

Macaristan'ın muhalif isimlerinden Endre Toth ise "Geçen yüzyıldan kalma bardaklarınızı kaldırma zamanı." ifadesiyle raporu eleştirdi.

Avrupa Konseyi haklar komiseri Dunja Mijatovic, 2019'daki ziyaretinin ardından Macaristan'ın toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın haklarında geri adım attığı değerlendirmesinde bulunmuştu.

Macaristan Cumhurbaşkanı Janos Ader, 2021'de ülkede 18 yaşından küçükleri eşcinselliğe ve cinsiyet değişikliğine teşvik etmeyi yasaklayan ve uluslararası kamuoyunun tepki gösterdiği yasal düzenlemeyi onaylamıştı.

Aralarında Almanya ve Fransa'nın da bulunduğu 13 Avrupa Birliği (AB) üyesi ülke, Macaristan'da kabul edilen ve 18 yaşından küçükleri eşcinselliğe ve cinsiyet değişikliğine teşvik etmeyi yasaklayan yasayı kınamıştı.