Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Bayerns Innenminister Joachim Herrmann zur Problematik "Fehlende Umweltplaketten bei Fahrzeugen mit E Kennzeichen in Umweltzonen": Bayerische Polizei und Kommunen gebeten, Verstöße künftig nicht mehr zu ahnden - Bund muss endlich Bundesrecht ändern

 

Für Bayerns Innenminister Joachim Herrmann ist die derzeitige Regelung im Bundesimmissionsschutzrecht, wonach Fahrzeuge mit einem E-Kennzeichen in Umweltzonen auch eine Umweltplakette brauchen, schwer nachvollziehbar. "Die Staatsregierung hatte deshalb bereits letztes Jahr die Bundesregierung um eine Anpassung der Rechtslage gebeten, leider vergebens", erklärte Herrmann. "Daher haben wir jetzt die Bayerische Polizei und die betreffenden Kommunen gebeten, Verstöße wegen fehlender Umweltplakette bei Fahrzeugen mit E-Kennzeichen künftig nicht mehr zu ahnden." Laut Herrmann ist dies bei Ordnungswidrigkeiten im Rahmen des Opportunitätsprinzips möglich. "Es ist doch völlig widersinnig und ein bürokratischer Starrsinn der Bundesregierung, Fahrer von Autos mit E-Kennzeichen weiter mit der Umweltplakettenpflicht zu gängeln", argumentierte der Innenminister. "Faktisch alle Fahrzeuge, die ein deutsches E-Kennzeichen haben, erfüllen die Voraussetzungen für die grüne Umweltplakette." 

Bayerns Umweltminister Thorsten Glauber: "Wir alle wollen saubere Luft und weniger Lärm in den Städten. Fahrzeuge mit E-Kennzeichen leisten einen wichtigen Beitrag zur Verkehrswende. Trotzdem brauchen sie bislang eine grüne Plakette für die städtischen Umweltzonen. Diese überflüssige Bürokratie sollte abgeschafft werden. Die einzig sinnvolle Lösung ist eine deutschlandweite Befreiung für Autos mit E-Kennzeichen von der Plakettenpflicht. Das schafft Klarheit und spart Gebühren. Wir haben das Bundesumweltministerium daher gebeten, die Rechtslage entsprechend zu ändern."

Bei den Vorschriften zur Umweltplakette handelt es sich um bundesgesetzliche Regelungen in der 35. Bundes Immissionsschutzverordnung, in der Straßenverkehrs-Ordnung und in der Bußgeldkatalog-Verordnung. Entsprechend benötigen alle Kraftfahrzeuge und damit auch alle Elektrofahrzeuge eine der jeweiligen Beschilderung am Beginn einer Umweltzone entsprechende Plakette, Kostenpunkt rund zehn Euro. Ein Verstoß gegen die Plakettenpflicht stellt eine mit 100 Euro sanktionierte Ordnungswidrigkeit dar. Ausnahmen gibt es bislang nur für Kraftfahrzeuge mit einem H-Kennzeichen. "Die Bundesregierung ist aufgefordert, endlich in dem Punkt das Bundesrecht zu ändern", forderte Herrmann. "Schließlich haben wir in Deutschland das Ziel, nachhaltig die Elektromobilität zu fördern und nicht die betroffenen Autofahrer mit sinnlosen Vorschriften zu nerven."

 

Mit dem Senioren-Nothilfefonds der Stadt Würzburg werden Menschen ab dem vollendeten 60. Lebensjahr in finanziellen Notlagen unterstützt, wenn keine anderen Hilfen greifen, alle Möglichkeiten ausgeschöpft sind und die Voraussetzungen erfüllt sind.

Seit 2016 ergänzt der Zonta Club Würzburg Electra mit weiteren finanziellen Zuwendungen. In Kooperation mit der Stadt wurde nun die Idee geboren, so unterstützte Seniorinnen einmal im Monat bei Kaffee und Kuchen zum Austausch ins Café Senza Limiti in der Augustinerstraße einzuladen.

 

„Armut macht einsam, und gegen diese Einsamkeit wollen wir mit unserer neuen Initiative etwas tun“, sagt die Leiterin des Arbeitskreises „Frauen in Altersarmut“ des Zonta Club Würzburg Electra, Dr. Elisabeth Jentschke. Sozialreferentin Dr. Hülya Düber liegt dieses gemeinschaftliche Angebot am Herzen: „Wer wenig Geld hat, kann kaum am gesellschaftlichen Leben teilnehmen. Wir möchten gesellschaftliche Teilhabe mit dem kostenlosen Kaffeenachmittag im Monat fördern und hoffen, dass die Einladung rege zum Austausch genutzt wird. Ich bin sehr dankbar für dieses ergänzende Angebot.“

 

Es gibt eine Fülle an Gründen, warum Frauen im Ruhestand in Not geraten, ein Grund ist längeres Pausieren während der Kindererziehung. Im Schnitt haben Frauen eine Rente von 765 Euro, Männer 1.265 Euro. Etliche ältere Frauen aus Würzburg liegen nach Jentschkes Informationen unter der „Armutsgefährdungsschwelle“.

 

Der kostenlose Kaffeenachmittag für Seniorinnen findet statt am letzten Montag im Monat, 27. Februar, 27. März, 24. April, 29. Mai 2023, jeweils von 10:30 Uhr bis 12 Uhr im Café Senza Limiti. Gutscheine zur Teilnahme werden ausgegeben bei der „Beratungsstelle und aufsuchenden Hilfen für Seniorinnen und Senioren“ (Karmelitenstr. 43), bei den städtischen Quartiersmanagements Zellerau (Friedrichstr. 39/Ecke Hartmannstraße), Lindleinsmühle (Frankenstr. 11), Heuchelhof („Treffpunkt Altes Schwimmbad“, Den Haager Str. 18), Sanderau (Matthias-Claudius-Heim, Traubengasse 5-7).

 

Die ersten hundert Gutscheine finanziert die Seniorenvertretung aus dem Erlös von Benefizkonzerten im Dezember, weitere Sponsoren neben dem Zonta Club Würzburg Electra sind willkommen und melden sich bitte bei Hendrik Lütke, Leiter Seniorenarbeit im Fachbereich Integration, Inklusion, Senioren Stadt Würzburg, Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!.

 

BERLİN (AA) - Ukrayna silahlı kuvvetlerinde görevli bazı askerlerin, "Marder" tipi zırhlı muharebe araçları eğitimi almak için Almanya'ya geldikleri belirtildi.
 

Alman Haber Ajansı DPA'nın haberine göre, Ukraynalı askerler eğitim için Köln kentine geldi.

Eğitim görecekleri askeri birliğe yerleşen askerlere ilk eğitim, 2 Şubat Perşembe günü verilmeye başlanacak.

 

Almanya'nın Ukrayna'ya yaptığı askeri yardım bağlamında hükümet, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine 40 Marder zırhlı muharebe aracı ve 14 Leopard ana muharebe tankı sağlayacağını açıklamıştı.

 

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, dün, Marder eğitiminin kısa sürede verileceğini, Leopard tankı eğitiminin ise biraz daha geç başlayacağını bildirmişti.

 
 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Rusya ile NATO arasında savaşa izin vermeyeceklerini bildirdi.

 

Scholz, Tagesspiegel gazetesine verdiği röportajda, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırarak, şiddet kullanarak sınırların kaydırılmaması konusunda Avrupa'da onlarca yıldan beri güvenliği garanti altına alan uzlaşmayı bozduğunu ifade ederek, bu yüzden Ukrayna'ya destek verdiklerini vurguladı.

Ukrayna'ya verilen desteğe ilişkin tüm kararların düşünerek ve müttefik ülkelerle birlikte alındığına dikkati çeken Scholz, "Görev yeminini ciddiye alan bir Almanya Başbakanı'nın, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın, Rusya ile NATO arasında bir savaşa dönüşmemesi için her şeyi yapması gerekir." ifadesini kullandı.

 

Scholz, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşa herhangi bir NATO ülkesinin doğrudan müdahalesinin bulunmadığını vurguladı.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'un 24 Ocak'ta Strazburg'da Avrupa Konseyinde kullandığı "Rusya'ya karşı bir savaş içindeyiz, birbirimize karşı değil." sözlerinin hatırlatılması üzerine Scholz, şunları kaydetti:

"NATO ile Rusya arasında savaş yok. Böyle bir tırmanışa izin vermeyeceğiz. Alman hükümeti olarak bu konuda tamamen hemfikiriz ve Dışişleri Bakanı da bunu böyle görüyor."

Olaf Scholz, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile en son aralık ayı başında görüştüğünü anımsatarak, "Putin ile tekrar telefonda görüşeceğim çünkü birbirimizle konuşmamız gerekli." ifadesini kullandı.

 

Putin ile yaptığı telefon görüşmelerinin içreğine ilişkin de Scholz, "Telefon görüşmelerimizin tonu saygısız değil ancak bakış açılarımız elbette tamamen farklı." değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Scholz, Putin ile görüşmelerinde net tavır sergilediğini ifade ederek, görüşmelerde bazen de esir takası, Ukrayna'dan tahıl ihracatı veya Zaporijya Nükleer Santrali ile ilgili somut konuların ele alındığı bilgisini paylaştı.

Rusya'nın "saldırganlığını azaltmadan" savaşı sürdürdüğü sürece mevcut durumun değişmeyeceğini belirten Scholz, Putin'in askerlerini Ukrayna'dan çekerek savaşı sonlandırabileceğini yineledi.

 

Ukrayna'ya savaş uçağı sağlanmasına ilişkin yeni taleplerle ilgili Almanya'daki tartışmaya da değinen Başbakan Scholz, savaş uçaklarının sağlanmasının söz konusu olmadığını belirterek, "Almanya'da bir karar verilir verilmez bir sonraki tartışma başlarsa, bu çok fazla ciddi görünmez ve vatandaşların devletin verdiği kararlara güveni sarsılır." şeklinde konuştu." ifadesini kullandı.

Toyota, geçen yıl 10 milyon 483 bin 24 araç satışıyla Volkswagen'e karşı liderliğini pekiştirerek küresel satışlardaki liderliğini üçüncü yıla taşıdı
 
 

BERLİN (AA) - Toyota Motor, geçen yıl küresel satışlardaki liderliğini bir kez daha koruyarak, rakibi Volkswagen'e karşı liderliğini pekiştirdi.

Toyota'dan yapılan açıklamada, şirketin 2022’ye ilişkin araç satış verileri paylaşıldı.

 

Toyota Motor’un araç satışları Hino Motors ve Daihatsu markaları dahil edildiğinde 2022’de bir önceki yıla göre yüzde 0,1 düşerek 10 milyon 483 bin 24 oldu.

Toyota, Kovid-19 pandemisi nedeniyle yarı iletkenlerde yaşanan tedarik darboğazlarına rağmen geçen yıl üretimini yüksek seviyede tutarak, bir önceki yıla göre yüzde 5,3 artışla 10 milyon 610 bin 604’e araca çıkardı.

 

En yakın rakibi Volkswagen’in satışları ise geçen yıl Çin'deki Kovid-19 kısıtlamaları ve Rusya-Ukrayna savaşının tedarik zincirlerini bozmasının etkisiyle yüzde 7 düşerek 8,26 milyona gerilemişti.

Böylece Japon üretici Toyota, geçen yıl 10 milyon 483 bin 24 araç satışıyla Volkswagen'e karşı liderliğini pekiştirerek küresel satışlardaki liderliğini üçüncü yıla taşıdı.

 

Açıklamada, geçen yıl Kovid-19’un üretim kısıtlamalarına sebep olması, yarı iletkenlere yönelik artan talep ve diğer faktörlerin etkisine rağmen, Asya merkezli güçlü talep nedeniyle küresel satışlar neredeyse 2021 aynı seviyede kaldığına vurgu yapıldı.

Einrichtung ist zentraler Dreh- und Angelpunkt in Katastrophensituationen

 

Ob Extremwetterereignis, Corona-Krise oder Auswirkungen des Angriffskrieges gegen die Ukraine: In Katastrophensituationen ist schnelles Handeln gefragt. Der Landkreis Würzburg hat sich in Sachen Katastrophenschutz nun noch breiter aufgestellt: Mit der zweiten baulichen Erweiterung ist das Kreisfeuerwehrzentrum des Landkreises Würzburg in Klingholz nun auch Katastrophenschutzzentrum. Die 315 Quadratmeter große Halle bietet zusätzlichen Platz für die Lagerung und den Umschlag von Katastrophenschutzausrüstung und wird damit zum zentralen Dreh- und Angelpunkt in Katastrophensituationen.

 

2016: Erste Erweiterung um Digitalfunk

Bereits im Jahr 2016 wurde der Komplex um eine technisch-taktische Betriebsstelle für den Digitalfunk mit Funkwerkstatt erweitert. Zudem ist im Feuerwehrzentrum neben der Fahrzeughalle mit fünf Stellplätzen für Einsatzfahrzeuge und einem Schulungsraum für bis zu 60 Personen die zentrale Atemschutzwerkstatt und ein Teil des gemeinsamen Atemschutzpools des Landkreises Würzburg untergebracht.

 

„Mit der nun abgeschlossenen, zweiten Erweiterung sind wir gut für alle Fälle gerüstet – auch wenn wir hoffen, dass viele Katastrophen erst gar nicht passieren. Die Stärkung des Katastrophenschutzes und der Feuerwehren ist in unruhigen Zeiten von zentraler Bedeutung. Jede Anstrengung der Vorbereitung hilft uns, im Ernstfall bestmöglich gewappnet zu sein“, betont Landrat Thomas Eberth.

 

Neben Jodtabletten, Schlafsäcken und vielem mehr sind auch Notdächer im Kreisfeuerwehrzentrum gelagert. Kreisbrat Michael Reitzenstein (rechts) erklärt Landrat Thomas Eberth die Funktionsweise der provisorischen Abdeckungen, die beispielsweise bei Sturmeinsätzen zum Einsatz kommen. Foto: Lucas Kesselhut

 

Zeitplan wurde eingehalten

Besonders freut sich der Landrat über die unkomplizierte Bauphase – in Zeiten von steigenden Baukosten und Lieferengpässen keine Selbstverständlichkeit. Zwar sind die Baukosten von 700.000 Euro auf rund eine Million Euro gestiegen. Der Bauzeitplan konnte aber sehr gut eingehalten werden. „Trotz aller Herausforderungen war es eine zeitliche Punktlandung. Zudem konnten wir den Bau ohne eine weitere Kostensteigerung fertigstellen“, sagt Andreas Lober, Leiter Kreiseigene Schulen, Liegenschaften, Straßen und Hochbau.

 

„Der Anbau mit 220 Palletten-Stellplätzen ist eine wichtige Stütze für den Katastrophenschutz. Wie wichtig solch eine zentrale Anlaufstelle ist haben wir bei der Corona-Pandemie erlebt und erleben wir nun bei der Ukraine-Krise“, beschreibt Kreisbrandrat Michael Reitzenstein. Schlafsäcke, Desinfektionsmittel, Notdächer und vieles mehr finden nun Platz in der Halle. Mit dieser Erweiterung schaffe man nicht nur ein Lager, sondern einen Stützpunkt für alle Einsatzlagen und stärke damit die Einsatzbereitschaft aller Wehren im Landkreis. 

 

Bei einem Tag der offenen Tür, der laut derzeitigen Planungen am 10. Juni 2023 stattfindet, haben Bürgerinnen und Bürger die Gelegenheit, das Kreisfeuerwehrzentrum inklusive der Erweiterungen zu besichtigen.

BİNGÖL (AA) - Bingöl'de kar ve tipi nedeniyle 138 yerleşim biriminin yolu ulaşıma kapandı.

 

Etkisini artırarak devam eden kar, özellikle yüksek kesimlerde bulunan köy yollarında ulaşımı olumsuz etkiledi.

İl Özel İdaresinden alınan bilgiye göre, kar nedeniyle merkeze bağlı 47, ilçelerden Adaklı'da 21, Genç'te 32, Karlıova'da 9, Kiğı 7, Solhan'da 9, Yayladere'de 7 ve Yedisu'da 6 köy yolu ulaşıma kapandı.

 

Kapalı yolların açılması için çalışmalar sürüyor.

 

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), hac ibadetini yapmak üzere 2023 yılında kutsal topraklara gitmek isteyen hacı adayları için ön kayıtları başlattı.

 

Hac ibadetinin önemine vurgu yapan DİTİB Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, “İslam Dininin temel ibadetlerinden birisi olan hac, imkanı olan her müslümanın, belirli bir zaman içinde Kabe’yi, Arafat ve Mina’yı ziyaret ederek belli bazı dini görevleri yerine getirmek suretiyle yaptığı ibadettir. Hac ibadetinin diğer ibadetlerden farklı olarak organizasyon boyutu bulunmaktadır. Bu nedenle Diyanet İşleri Başkanlığı, hac ibadeti ve organizasyonu konusunda yarım asrı aşkın tecrübe ve birikimi ile Almanya'dan hacca gidecek Müslümanların iş ve işlemler konusunda DİTİB’e her türlü desteği sağlayacaktır“ dedi.

 

2023 yılı hac ön kayıtlarının 30 Ocak’ta başlayacağını söyleyen Kuzey, Hac organizasyonu ile ilgili detay bilgilere www.hacumre.eu internet sitesi üzerinden ulaşılabileceği ve ön kayıtların elektronik ortamda din görevlileri aracılığıyla yapılacağını kaydetti.

 

Haccın yerine getirilebilmesi konusunda sağlığın önemine dikkat çeken Kuzey, ilgili şartları taşıyan ve sağlıklı hacı adayları için 65 yaş sınırlamasının kaldırıldığını dile getirdi.

Kovid-19 ve benzeri aşılar ile ilgili olarak da Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı’nın kriterlerine göre bilgi verileceğini sözlerine ekleyen DİTİB Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, şöyle devam etti: “Öngörülen hac organizasyonun 15 Haziran -08 Temmuz 2023 tarihleri arasında yapılması planlanmaktadır. Hacı adaylarının pasaport geçerlilik süresi 01.02.2024 tarihinden sonra olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti pasaport sahibi dışında olanlar ile ilgili Suudi Arabistan'ın açıklayacağı şartlar beklenmektedir. Türkiye'den birinci derece akraba (anne, baba, eş, çocuk) götürülebileceği, ancak bu kişilerin Türkiye'de 2023 hac kurasına katılmış olmaları gerekmektedir. Bu konuda kontenjan sınırlı olup, başvuru sırasına göre öncelik verilecektir. Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı‘ndan herhangi bir karar çıktığı takdirde hacı adaylarımızla paylaşılacak olup, ancak gerekli şartları taşıyanlar kesin kayıt yapabileceklerdir. Hac ücreti de bilahare ilan edilecektir.”

 

 

 

 

 

 

Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti Eğitim Bakanlığı’nın Türkçe derslerine katılım ile ilgili yayınladığı son raporda 2018-2022 yılları arasında Duisburg’da Türkçe derslerine katılım, pandemiye rağmen yaklaşık %5,7 oranında artarken, Duisburg’a 20 km mesafedeki Essen kentinde aynı yıllar arasında derse katılımda %37,1 oranında azalmış olması tepkilere yol açtı. Birbirine komşu olan iki şehir arasında Türkçe derslerine katılım sayılarındaki bu küçümsenmeyecek farkın nasıl yorumlanması gerektiğini konunun paydaşlarına sorarak paydaşların bu konudaki görüşlerini okurlarımız için derledik.

 

BİR AN ÖNCE GEREKLİ ÖNLEMLER ALINMALI
Özellikle Essen şehrinde faal olan ve basında haklarında düzenli olarak olumlu çalışmalar yaptıklarına dair haberler yayınlanan veli yapılanmasının ve diğer paydaşların aktivitelerine rağmen, Türkçe derslerine kayıtlarda yaşanan bu dramatik düşüşün ciddi olarak sorgulanması gerektiğinin altını çizen paydaşlar, gerekli önlemlerin bir an önce alınmaması durumunda, sonucun daha tehlikeli ve önü alınamayacak boyutlara ulaşabileceğini belittiler. Özellikle Essen şehrindeki konunun paydaşlarının bu dramatik tablo hakkındaki görüşleri bölgede yaşayan Türk toplumu tarafından merakla beklenirken, gazetemize bu konuda açıklama yapan paydaşların görüşünü yorumsuz olarak okurlarımızla paylaşıyoruz.

 


BU SONUÇ CİDDİ OLARAK SORGULANMALI VE ÖZELEŞTİRİ VERİLMELİ


ZÜLFÜ GÜRBÜZ
NRW TÖB (Türkiyeli Öğretmenler Birliği Başkanı)

Bilindiği gibi eyaletimizdeki Türkçe ve diğer Anadili Dersleri seçmeli ek ders olarak verilmektedir. Bu derslere katılımı etkileyen bir çok etken söz konusudur. Dersin statüsü, öğretmen, veli ve öğrencilerin derslere bakış açısı ve katılımdaki motivasyonları, okulların, eğitim müdürlüklerinin bu derslere yaklaşımı vb. gibi, Türkçe Anadili Derslerine katılımı etkileyen bir çok etkenden bahsedebiliriz. Ancak belirttiğim bu etkenler şu anda Türkçe Derslerimizin eyalet çapında içinde bulunduğu durumu, biz ortak paydaşların sorumluluğundan çıkarmaz. Nitekim Türkçe Derslerinden çok daha olumsuz koşullarda verilen İtalyanca, Yunanca gibi diğer bazı Anadili Derslerine katılım oranı olarak Türkçe'den daha fazla olması bizlere bunu açıkça göstermektedir.


Bu bağlamda Türkçe Derslerine katılımda bölgesel olarak ciddi farklar olabilmektedir. Bu sayı ve oranları doğru okuyup değerlendirmek önemlidir. Herhangi bir bölgede Türkçe derslerine katılımda bir artış varsa, bu başarı yukarıda belirttiğim diğer etkenlerin yanında, o bölgede tüm paydaşların başarısı olarak da kabul edilebilir. Yine herhangi bir bölgede Türkçe derslerine katılımda gözle görülür bir azalma olmuşsa, bu konunun o bölgedeki ve eyalet çapında örgütlü olan paydaşlar tarafından doğru bir şekilde değerlendirilmesi gerekir. Bütün paydaşların yapıcı bir şekilde eleştiri ve özeleştiriyi yapması bu konuda başarıyı da beraberinde getirecektir. Başta biz NRW TÖB olmak üzere ve diğer tüm paydaşların bu sonuçları acilen ciddi bir şekilde analiz yaparak gerekli önlemlerin alınması gerektiğine inanıyorum. Çok geç olmadan bu alandaki bütün paydaşlar olarak hep birlikte somut ve pratik çözüm önerilerini üretip uyglamaya koymamız gerekmektedir.

 


EĞİTİM ATAŞELİKLERİ VE BAŞKONSOLOSLUKLAR NELER YAPMALI?



 CELAL AYDEMİR (Ruhr Öğretmenler Derneği Başkanı – Türkçe ve Eğitim Çalışma Grubu Üyesi)
Bakanlık verilerine bakınca Türkçe‘nin geleceği hiç de iç açıcı değil. Özellikle de bölgelerinde olumsuz gelişmeler görülen dernek ve kurumlar hiç alınganlık yapmadan özeleştiri yapmalı.

 


DURUMU DEĞİŞTİRMEK İÇİN NELER YAPILMALI?
- Türkçe öğretmenleri, görev yaptığı her okulda veli temsilcisi seçmelidir. Şu an Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti‘nde yaklaşık 1400 okulda Türkçe dersi verilmektedir. Yılda iki defa; ilki ders yılı başında, ikincisi şubat ayında olmak üzere, veli toplantıları düzenleyerek, Türkçe dersinin önemi anlatılmalı.
- Eğitim Ataşelikleri bu işi gönülsüz yapmaktadır! Sadece görülsün diye 10-15 kişinin katıldığı toplantılara katılarak yüzeysel bilgiler vermektedirler. Bu iş için yeni göreve başlayan Eğitim ataşeleri uzmanlık kursu almalıdır.
- Veli dernekleri, salon toplantıları yerine, sahaya inmelidir. Okullarda uzun vadeli ilişki ağı kurulmalıdır.
- Öğretmen dernekleri, eğitim konusunda fikir üretmeli, muhatap kurumların önüne görevler koymalıdır.
- Başkonsolosluklar her yıl, bulundakları bölgelerdeki insanlarımızı bilgilendirici (eMail, WhatsApp...) Türkçe derslerine katılım için teşvik edici yazılar göndermeli.
- DİTİB, Alevi dernekleri, hemşehri dernekleri kendi üyelerine yönelik her yıl toplantılar düzenlemeli.

 


YAPILMASI GEREKENLER YAPILIRSA, BU OLUMSUZ TABLO DÜZELEBİLİR

TURGUT ŞİMŞEK (Gelsenkirchen Türk Öğretmenler Derneği Başkanı)

Çeşitli kurum ve kuruluşların yanında veli dernekleri, öğretmen dernekleri, cami dernekleri zamanında velilerle gerekli iletişim kurarark olayın önemini anlatırlarsa, görevli öğretmenler, okul ve eğitim müdürlükleri (Schulamt) konuyla ilgili gerekli hassasiyeti gösterirlerse, ve bütün bunlar okullara kayıtlar başlamadan yapılırsa, Türkçe derslerine katılım sayıları mutlaka artar. Bunlar yapılmaz ve konunun özünden uzak meşguliyetlerle uğraşılırsa, Türkçe dersine katılım azalmaya devam eder. Bir an önce Essen şehrindeki Türkçe derslerine katılımdaki %37,1 oranındaki düşüşün çaresini tüm paydaşlar ciddi bir şekilde sorgulayarak ortak bir çözüm yolu bulmak için birlikte çalışmalı.

 

 

PAYDAŞLAR BU TABLONUN SORUMLULUĞUNU ÜSTLENMELİDİR


 GÜNER CEBİR (Öğretmen)
Arif Şentürk tarafından sosyal medya üzerinden yayınlanan Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre 2018-2022 yılları arasında Türkçe derslerinde (HSU) katılımda yüzde 13,2’lik bir düşüş kayıtlara geçmiş durumda. Yine bu sayılara göre Essen kentinde 2018-2022 yılları arasında Türkçe derslerine katılımda %37,1 oranındaki düşüşün olduğu görülmektedir. Bu konunun bir paydaşı Güner Cebir olarak düşüncem şu şekildedir: Konuyla ilgili çalışmalar yürüten tüm paydaşlar bu tablonun sorumluluğunu üstlenmelidir. Bir yerde başarı veya başarısızlık varsa, bu tüm paydaşlarındır. Bu sorumluluğun gereği olarak tüm paydaşlar tarafından yapılacak sağlıklı bir değerlendirmeyle bu tablo olumlu bir seviyeye getirilmeli ve tüm paydaşlar bir an önce asgari müştereğimiz olan ANA DİLİMİZDE buluşmalıdırlar.

Ancak bana göre bu azalmanın bölgede yaşayan Türklerin demografik yapısı, okul yönetimlerinin ve eğitim müdürlüklerinin yanlış tutumları, öğretmen, anne babaların duyarsızlığı ve öğretmen atamalarındaki eksikliklerden kaynaklanıyor olabilir. Bu sayıları doğru okumakta fayda vardır. Azalma neye göre? Neden? Niçin? Sebepleri araştırılmalıdır.

 

 

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ TÜRKÇE VE EĞİTİM ALANINDAKİ ÇALIŞMALAR AĞIRLIK VERMELİ


ERDAL ERSİN (Gelsenkirchen Veliler Derneği Başkanı)
Önümüzde Türkçe derslerine katılımla ilgili olumlu ve malesef oldukça olumsuz sonuçların alındığı aynı bölgeden iki şehir var. Türk toplumu olarak pozitif bir enerjiyle bu olumsuz tablo pek tabi ki düzeltilebilir. Bana göre konuyla ilgili çalışmalar yürüten paydaşlar bölgemizdeki olumlu sonucun alındığı Duisburg şehrindeki veli derneğiyle yakın iletişim ve ortak çalışma içerisinde olmalı. Bunun haricinde önemli bulduğum bir konuyu da belirtmeliyim. Türkçe ve eğitim konusunda çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşları sadece eğitim ve Türkçe derslerine katılımı arttırmaya yönelik çalışmalara ağırlık vermeli. Bu sonuçlar doğru analiz edilir, ve sağlıklı bir öz eleştiri yapılırsa, bu olumsuz tablo en yakın zamanda olumlu bir tablo halini alır.

 

 

VELİ DERNEKLERİ TOPLUMUN GENELİNE HİTAP ETMELİ


İSMAİL HAKKAKUL (Öğretmen)
Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nde 50 yıldır Türkçe dersi verilmektedir. Uzunca zamandır Türkçe dersine ilgi yıldan yıla azalma eğlimi göstermektedir. Bu derslere ilginin arttırılması için Türk toplumu olarak yapılması gereken önlemlerin başında velilerimizin Türkçe dersine kayıt süreci ve şartları konusunda bilgilendirilmesi geliyor. Bu bilgilendirme işi ise başta veli dernekleri olmak üzere tüm paydaşların asli görevi olmalı. Bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşları Türkçe dersleri ve eğitim konularında hedef odaklı ve sadece velileri bu konuda bilgilendirme amacıyla çalışmalar yürütmeli. Türkçe ve eğitim gündemli çalışmaların dışındaki faaliyetler maalesef faydadan çok zarar veren çalışmalar olarak önümüze çıkıyor. Veli dernekleri ayrıca hiç bir ayrım yapmaksızın toplumun tamamını kapsayan bir anlayışla çalışmalarını yürütmelidir. Pandemiye rağmen Duisburg’daki yaklaşık yüzde 5 oranındaki artışın en önemli sebebi ise, toplumun tamamını kucaklayan bir anlayışla hizmet veren ve diğer paydaşlarla uyum içerisinde çalışmalar yürüten veli derneğinin olmasıdır. Marjinal anlayışla kendince bir şeyler yapan kurluşlar Türkçe derslerine faydadan çok zarar vermektedirler. Çocuklarımız bu derse kayıt yaptırdıktan sonra, bu öğrencilerin öğrenimleri süresince Türkçe derslerine yüksek bir motivasyonla katılmalarını temin etmede öğretmen arkadaşlara çok önemli bir görev düşüyor.

 


KİMSEYİ KÜÇÜMSEMEDEN ÇÖZÜM ODAKLI ÇALIŞMAK GEREKİYOR


 ALİ YAĞIZ
Duisburg Veliler Derneği’ eski Eşbaşkanı

Genelde Avrupa’da, özelde ise Almanya’daki geleceğimizin yarınlarını yakından ilgilendiren Türkçe Anadili ve Türk Kültürü Derslerinin okullarda devamı noktasında bu güne kadar kimler gayret göstermişse, onlara müteşekkiriz. Ancak ilgili bakanlığın 24.01.2023 tarihli verilerine bakıldığında karnemizin çok kötü olduğu ortada. Bu sonuçtan tüm paydaşlar sorumludur. Bu sonuca bakıldığında bir yerde yanlış yapıldığı aşikar. Tüm paydaşlar alınganlık yapmadan öz eleştiri mekanizmasını devreye sokmalı ve ortak bir çıkış yolu bulunmalıdır. Zira eğri yolda düz yürüyemeyiz.
Bakanlığın açıklamasında yer alan zaman aralığında pandemiye rağmen Türkçe derslerine kayıtlarda yaklaşık %5,7 oranında bir artış kaydedilen Duisburg’da biz faklı bir strateji uyguladık. 2018 yılında kurulan derneğimizin aktif ve toplumun tamamını kapsayıcı ve sahada aktif çalışması sonucunda bu başarı elde edildi. Bu başarı bölgedeki tüm paydaşların başarısıdır. Bu dönemde ‘az laf, çok iş’ düsturyla hiç kimseyi, derneği ve oluşumu küçümsemeden ve devre dışı bırakmadan farklı dünya ve siyasi görüşlerden STK’larımızla beraber çözüm odaklı çalıştık ve netice itbariyle Almanya’nın diğer şehirlerine oranla başarılı bir karne elde ettik. Eğer bu bir başarıysa; bu başarının arkasında az ama azimli profesyonel bir ekiple yürüme, mütemadiyen yazılı ve görsel medyada/sosyal medyadaki mesajlarla yetinme yerine, vatandaşlarla birebir görüşme/markaja alma ve ikna yöntemini kullanmamız etkili olmuştur. Öyle ki, an gelmiş tek kişinin ayağına gidilmiş ve an gelmiş ‘veli bilgilendirme toplantıları’ şeklinde yüzlerce kişiye konunun ehemmiyeti anlatılmış ve veliler ikna edilmiştir.
Sonuç olarak şunu ifade etmek durumundayım. Farklı düşünmemiz beraber yürümemize engel değildir. Komşumuz olan Essen şehrindeki bu hepimizi üzen tablo ciddi bir öz eleştiriyle pek tabi ki düzeltilebilir. Bunu düzeltirken de „bir şey olmak“ yerine „bir şey yapmak“ anlayışıyla çalışmalarımızı yürütmeliyiz.

 

 

DUİSBURG’DAKİ BAŞARILI SONUÇ ÖRNEK ALINMALI
 

AYLİN KELLER (Yayıncı/Eğitimci)
“Neler yapılmalı?” diye soracaksak kendimize, -zamanı boşa harcamadan- bir bir neler yaptığımızı değil de, neler yapMAdığımızı konuşmalıyız! STK’ların sarfettiği enerjinin boyutları ile Türkçe eğitiminde yıllaryılı ıskaladığımız hedefi yanyana koyduğumuzda, Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti’nde önümüze serilen bu en son rakamlar, yapılagelen ve medyada rengarenk paylaşılan çalışmaların “nitelik ve nicelik” yönünün araştırılmasını zorunlu kılıyor. Duisburg, sessiz sedasız her yıl başarısını arttırarak hedefe nasıl ulaşıyor? Nasıl çalışıyorlar, amaçlarını ve önceliklerini nasıl belirlemişler? Elimizde böyle eşsiz bir başarı öyküsü varken, aslında yapılması gereken; sadece ve sadece bu değerli aktörlerin mentorluğundan faydalanmaktır.

 


OLAĞANÜSTÜ DÜŞÜŞÜN GÖZLENDİĞİ ESSEN’DEKİ PAYDAŞLARIN CEVABI MERAKLA BEKLENİYOR

 


Essen şehrinde Türkçe derslerine kayıtlarda kayıtlara geçen %37,1 oranındaki azalmanın ardından bölgedeki paydaşların bu dramatik tablo hakkında nasıl bir açıklama yapacakları ve bu tablonun düzeltilebilmesi için nasıl bir öneride bulunacakları kamuoyu tarafından merakla bekleniyor.
 

 

" src="blob:https://ayturk.de/99adf100-0184-4e5e-bf71-144e5537570f" alt="ismail_hakkakul.jpg" type="application/x-apple-msg-attachment" class="Apple-web-attachment Singleton" style="font-style: normal; font-variant-caps: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px; -webkit-text-size-adjust: auto; -webkit-text-stroke-width: 0px; text-decoration: none; caret-color: rgb(0, 0, 0); color: rgb(0, 0, 0); font-family: Helvetica; font-size: 14px; opacity: 1;">" src="blob:https://ayturk.de/958cff1e-3290-460f-9bf3-aa69d44fa75f" alt="okul_ogrenci_masasi1 (1)2 .jpg" type="application/x-apple-msg-attachment" class="Apple-web-attachment Singleton" style="font-style: normal; font-variant-caps: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px; -webkit-text-size-adjust: auto; -webkit-text-stroke-width: 0px; text-decoration: none; caret-color: rgb(0, 0, 0); color: rgb(0, 0, 0); font-family: Helvetica; font-size: 14px; opacity: 1;">" src="blob:https://ayturk.de/b2a4e9f5-1fc6-4b52-9176-52013a64c729" alt="stat 2 .jpg" type="application/x-apple-msg-attachment" class="Apple-web-attachment Singleton" style="font-style: normal; font-variant-caps: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px; -webkit-text-size-adjust: auto; -webkit-text-stroke-width: 0px; text-decoration: none; caret-color: rgb(0, 0, 0); color: rgb(0, 0, 0); font-family: Helvetica; font-size: 14px; opacity: 1;">" src="blob:https://ayturk.de/c6a4322e-e385-48bb-aa98-fe8db60f9af1" alt="turgut şimşek.png" type="application/x-apple-msg-attachment" class="Apple-web-attachment Singleton" style="font-style: normal; font-variant-caps: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px; -webkit-text-size-adjust: auto; -webkit-text-stroke-width: 0px; text-decoration: none; caret-color: rgb(0, 0, 0); color: rgb(0, 0, 0); font-family: Helvetica; font-size: 14px; opacity: 1;">" src="blob:https://ayturk.de/d4e50d72-5c85-415b-bae7-c1836c22bc72" alt="turkce_ders_kitaplari 3 ,.jpg" type="application/x-apple-msg-attachment" class="Apple-web-attachment Singleton" style="font-style: normal; font-variant-caps: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px; -webkit-text-size-adjust: auto; -webkit-text-stroke-width: 0px; text-decoration: none; caret-color: rgb(0, 0, 0); color: rgb(0, 0, 0); font-family: Helvetica; font-size: 14px; opacity: 1;">" src="blob:https://ayturk.de/a83a7d11-734c-4984-9738-b33bd6629e04" alt="Zülfü Gürbüz.jpg" type="application/x-apple-msg-attachment" class="Apple-web-attachment Singleton" style="font-style: normal; font-variant-caps: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px; -webkit-text-size-adjust: auto; -webkit-text-stroke-width: 0px; text-decoration: none; caret-color: rgb(0, 0, 0); color: rgb(0, 0, 0); font-family: Helvetica; font-size: 14px; opacity: 1;">

Batı Trakya Türk toplumu dimdik ayakta: "Türk doğduk, Türk öleceğiz!” 
 
Batı Trakya Türk toplumu olarak demokrasi ve insan haklarına sıkı sıkıya bağlı bir şekilde hak arama mücadelemizi sürdüreceğiz.
 
 
Batı Trakya Türk toplumu, 29 Ocak 1988’de “Yeter artık! Türk doğduk, Türk öleceğiz!” dediği günün 35. yıldönümü ile 29 Ocak 1990 tarihinde kendisine karşı yapılan saldırıların yıldönümünü anıyor. Yunanistan’ın 1980’lerin ortalarında Batı Trakya Türk toplumuna yönelik siyasi, sosyal ve kültürel baskılarını iyice artırması, isminde “Türk” kelimesi geçen dernekleri yasaklamasının sonucu olarak “Biz Türk’üz!” diye haykıran Batı Trakya Türkleri 29 Ocak 1988 tarihinde Gümülcine’de geniş katılımlı bir protesto yürüyüşü düzenlemiş, yürüyüş polisin sert müdahalesiyle olaylara dönüşmüş ve çok sayıda Batı Trakya Türk’ü yaralanmıştır. O gün yaşanan olayları unutturmamak için 29 Ocak 1990 tarihinde yine Gümülcine meydanında toplanan genç, yaşlı ve çocuk binlerce Batı Trakya Türk’ü saldırıya uğramış, Batı Trakya Türk toplumu mensuplarına ait ev ve dükkanlar tahrip edilmiştir. O tarihten sonra Batı Trakya Türk toplumunun “Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günü” haline gelen 29 Ocak, Batı Trakya, Anavatan Türkiye ve Avrupa’da her yıl düzenlenen etkinliklerle anılıyor. Anma etkinliklerinde Batı Trakya Türkleri bir araya gelerek Yunanistan’ın baskı ve yıldırma politikalarına karşı tepkilerini dile getiriyor. 
 
 
29 Ocak 1988 ve 1990’da yaşanan olay ve saldırıların üzerinden on yıllar geçmesine rağmen Yunanistan Batı Trakya Türk toplumuna yönelik baskı ve sindirme politikalarına devam etmektedir. 10 Ekim 2017 tarihinde Yunan Parlamentosu’nda kabul edilen yasa ise Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerini halen bir tehdit olarak algılamaya devam ettiğini gösteren son örnek oldu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) İskeçe Türk Birliği, Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği ve Meriç İli Azınlık Gençlik Derneği ile ilgili örgütlenme özgürlüğünü ihlal etmesi nedeniyle Yunanistan aleyhine verdiği kararların Yunan ulusal mahkemeleri tarafından uygulanmasına olanak sağlaması için çıkarılan yasaya “milli güvenlik ve kamu güvenliğinin tehdit edilmemesi” ibaresi dahil edildi. Neden? Batı Trakya’da “Türk” isminde resmi dernek kurulmasının önüne set çekmek için.
 
 
Batı Trakya Türk toplumu Lozan Barış Antlaşması ile Yunanistan’a bırakıldığı 1923’ten bugüne her zaman demokrasi ve insan haklarına sıkı sıkıya bağlı bir şekilde mücadelesini yürütmüş ve yürütmektedir. 29 Ocak 1988 olaylarının hemen ardından 28 Şubat 1988 tarihinde kurulan Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) olarak Yunanistan’ı Batı Trakya Türk toplumunun antlaşmalarla garanti altına alınmış olan eğitim ve dini özerkliğini topyekun ortadan kaldırmayı hedefleyen uygulamalarına ve Batı Trakya Türklerini ötekileştirerek tehdit olarak gören politikasına derhal son vermeye çağırıyoruz.
 
 
Batı Trakya Türk toplumunun hak arama mücadelesinde bir dönüm noktası olan “29 Ocak Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günü”müz kutlu olsun.
Haber: Dogan Tufan