Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
BERLİN (AA) - Alman ordusunda 2021'de, bir önceki yıla göre aşırı sağ vakalarının arttığı bildirildi.
Alman Parlamentosunun Federal Ordu Sorumlusu Eva Högl tarafından meclise sunulan 2021 yılı değerlendirme raporuna göre, orduda aşırı sağ vaka sayıları geçen yıl, bir önceki yıla göre 112 artarak 589'a yükseldi.
Kendini imparatorluk vatandaşı gören radikal personel sayısının 31'den 38'e, aşırı sol vakaların da 8'den 13'e yükseldiği kaydedilen raporda, "Demokrasimize karşı çıkan birinin birliklerde yeri yoktur ve orayı bir an önce terk etmelidir." değerlendirmesinde bulunuldu.
Raporda ayrıca ordunun yurt dışı operasyonlarındaki eksiklikler ve maddi açıklar "endişe verici" olarak nitelendirilerek, "Bazı durumlarda, büyük ölçekli ekipmanın operasyonel hazırlığı yüzde 50'nin biraz altında. Koruyucu yelekler veya kışlık ceketler gibi günlük ekipmanlar bazen sadece operasyon alanına gönderiliyor." ifadelerine yer verildi.
2020 yılı raporunda orduda aşırı sağ vakaları 477, 2019'da da ise 363 olarak tespit edilmişti.
Kuzey Bavyera’daki en önemli tekstil mağazası Murk Bekleidungshaus, göçmen kökenli müşterilerin en çok uğradığı alışveriş mağazalarından biri olarak tanınıyor. Birbirinden önemli aksiyonlar ile kadın, erkek ve çocuklara hitap eden dev giyim mağazası, genç nesil insanlar için de bahar sezonunda yine müşterilerini bekliyor.
Birlik Gazetesine açıklamalarda bulunan mağaza sahibi Johannes Murk, “Uzun yıllardan buyana Türk Toplumunu yakından tanıyor ve onların alışveriş kültürlerini yakından takip ediyoruz. Uzun ve zorlu Corona günleri sonrasında onlarla birlikte olmanın mutluluğu içerisindeyiz. Müşterilerimiz ile birarada olmaktan da ayrıca çok büyük mutluluk duyuyoruz” şeklinde konuştu.
BLKA erteilt Zuschlag für neues Analysesystem - Bayerns Innenminister Joachim Herrmann legt höchste Ansprüche an Datensicherheit und Datenschutz: Wird erst nach eingehender Überprüfung eingeführt
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Saadet Partisi Avrupa Teşkilatı'nın Duisburg kentinde düzenlediği programda partililerle bir araya geldi. Karamollaoğlu toplantıya katılan çok sayıda taraftar ve konuklara önemli mesajlar verdi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Saadet Partisi Avrupa Teşkilatı'nın Duisburg kentinde düzenlediği programda partililerle bir araya geldi.
MÜDAHALEYİ TASVİP ETMİYORUZ
Karamollaoğlu, Rudolf-Schock Salonu'ndaki "Avrupa Buluşması"nda, Rusya'nın Ukrayna'ya girmesini tasvip etmediklerini söyledi. Ukrayna meselesinin birçok yönüyle ciddi problemler barındırdığını dile getiren Karamollaoğlu, şöyle devam etti: "Bir tarafta Rusların aniden Ukrayna'ya girmesi elbette tasvip etmediğimiz, bağımsız bir ülkenin başka bir ülke tarafından işgal edildiğinin işareti de olduğu için hiçbir zaman böyle bir yaklaşımı tasvip etmeyiz. Ancak bu yaklaşımla mücadele edilirken hatalara düşülmemesi gerektiğini de vurgulamadan edemeyeceğiz.
BİR AN ÖNCE BARIŞ TESİS EDİLMELİ
Elbette ki, bütün dünya böyle bir davranışın yanlışlığını ortaya koymak için gayret edecektir. Barışın bir an önce tesisi için de hepimiz üzerimize düşeni yerine getirme gayretinde olacağız. Ama nasıl çalışacağımız, nasıl mücadele vereceğimiz çok çok önemli.
BİZİ YANLIŞ BİLENLERE DOĞRUYU ANLATACAĞIZ
"Temel Karamollaoğlu, "Zaman hızla geçiyor, seçime en fazla 15 ay kaldı. 15 ay sonra bu sistem değişecek, bu sistemin yerine adil bir sistem gelecek. O zaman herhangi bir parti tek başına iktidara gelemezse bir araya geleceğiz, problemleri birlikte çözmenin yollarını arayacağız. İnşallah ülkemiz değişecek, dünya değişecek." ifadelerini kullandı. Seçimlere kadar tüm teşkilatların çok çalışmasının ve herkesle temasa geçilmesinin önemli olduğunu söyleyen Karamollaoğlu, şunları kaydetti: "Biz bu fikir ve düşünceleri topluma anlatmaya, onların desteğini almaya mecburuz. Ülkemizde de bunu söylüyoruz, burada da bunu söylüyoruz. Herkesle temas kuracağız, herkesle tokalaşacağız, herkesin halini hatırını soracağız, bizi yanlış bilenlere doğruyu anlatacağız, aslında beraber olacağımızı onlara hissettireceğiz, bu çok ciddi bir çalışma gerektiriyor. Hem hanım kardeşlerimiz hem gençlerimiz hem de ana teşkilatımız bu sorumluluğu yüklenmiş durumda."
Duisburg – Birlik
Bereits seit dem Mittelalter bewirtschaften Landwirte im Nürnberger Stadtgebiet Wiesen in einer traditionellen Bewässerungsweise.
Durch die Bewässerung haben diese Wiesen einen positiven Einfluss auf die Umwelt und auf das Klima. Tatsächlich kühlen die Wiesen die im Sommer zunehmend überhitzte Stadt. Die fränkischen Wässerwiesen gehören zu den besterhaltenen in ganz Europa und wurden daher 2021 in das Bundesweite Verzeichnis des Immateriellen Kulturerbes der UNESCO aufgenommen. Jetzt schlägt die Bundesrepublik zusammen mit sechs weiteren Nationen unter anderem die Wässerwiesen in Franken der UNESCO für die Aufnahme in die Repräsentative Liste des immateriellen Kulturerbes der Menschheit vor.
Nürnbergs Oberbürgermeister Marcus König erläutert: „Die Wässerwiesen in Nürnberg sind Bestandteil einer Landschaft mit insgesamt etwa 2 000 Hektar aktiv bewässerten Gebieten. Diese erstrecken sich weit über die Fläche von Nürnberg hinaus zwischen Schwabach im Süden und Forchheim im Norden und folgen den Flusssystemen von Rednitz und Regnitz.“ Ein großer Teil der Grünlandflächen im Rednitztal wird mit Hilfe der historischen Form der Wiesenbewässerung bewirtschaftet. Über ein weit verzweigtes Netz werden die Wiesen in der Zeit von Mai bis September je nach Trockenheit etwa zwei- bis viermal durch Überstauung überschwemmt. Die jeweiligen Wässergebiete, die zum Teil auch ins Stadtgebiet von Schwabach reichen, umfassen insgesamt rund 200 Hektar.
„Durch die Bewässerung“, so Nürnbergs Umweltreferentin Britta Walthelm, „haben diese Wiesen einen positiven Einfluss auf die Umwelt und auf das Klima. Tatsächlich kühlen die Wiesen die im Sommer zunehmend überhitzte Stadt.“ Gerhard Zimmermann vom Wässerverband „Hopfengarten“ ergänzt: „Für uns Landwirte ist die Wässerwiesennutzung gerade in Zeiten des Klimawandels von sehr großer Bedeutung“.
Die Wässerung und die Unterhaltung der Wehre und Hauptgräben unterlagen beziehungsweise unterliegen heute noch genossenschaftlich organisierten Wässerverbänden. Im Nürnberger Rednitztal sind es heute noch sechs aktive Wässergenossenschaften, die zwischen fünf bis
18 Mitglieder haben. Vor Ort leisten die Verbandsmitglieder, in der Regel Landwirte, die Arbeit und erhalten damit diese alte Kulturtechnik. Noch immer wird hier altes Wasserrecht angewendet. So ist in den alten Wässerordnungen genau geregelt wer, wann, wie lange seine Wiesen wässern darf und wer für den Unterhalt von Gräben und Wehren zuständig ist.
Die Bewirtschaftung von Wässerwiesen dient der natürlichen Düngung und besseren Wasserversorgung der Wiesen. Die Wässerung erfolgt energieunabhängig nach dem Prinzip der Staubewässerung. In den meisten Fällen wird das Wasser in die Gräben mit Hilfe entsprechender Wehrsysteme ausgeleitet. Da die Flüsse Regnitz, Rednitz und Pegnitz in flachen Tälern liegen, wurde früher auch mit Wasserschöpfrädern bewässert. Erhalten blieben diese technischen Zeitzeugen unter anderem in Möhrendorf und an der Satzinger Mühle. Eine mehr als 100 Jahre alte Pumptechnik steht bei Reichelsdorf. Die Wasserschöpfräder in Möhrendorf werden von der dortigen Wasserradgemeinschaft unterhalten und gepflegt, die Anlage an der Satzinger Mühle vom Wasserwirtschaftsamt und die Pumptechnik in Reichelsdorf vom dortigen Wässerverband.
Um die traditionelle Bewirtschaftung auch weiterhin zu erhalten und die positiven Auswirkungen auf Natur und Klima weiterhin zu gewährleisten, förderte das Umweltamt der Stadt Nürnberg im Rahmen eines Ausgleichsprojekts die Wässerverbände finanziell bei der Instandhaltung der technischen Anlagen. Der Landschaftspflegeverband der Stadt Nürnberg e.V. unterstützt die Landwirte bei der Pflege der Gräben. let
IfW'den yapılan açıklamada, Alman ekonomisine ilişkin kış döneminde paylaşılan ve 2022, ve 2023'ü kapsayan büyüme tahminlerinde ilkbahar döneminde güncelleme yapıldığı belirtildi.
Enstitü, 2022 için Almanya ekonomisi büyüme tahminini Rusya'nın Ukrayna'yı işgali nedeniyle yüzde 4’den yüzde 2,1’e indirirken, gelecek yıl için ise yüzde 3,3'ten yüzde 3,5’e yükseltti.
Ukrayna'daki savaşın Alman ekonomisi üzerinde gözle görülür bir baskı oluşturduğu ve zaten güçlü olan enflasyonist baskıyı artırdığı vurgulanan açıklamada, “Ancak, Alman ekonomisinde toparlanma devam ediyor.” denildi.
Açıklamada, Ukrayna savaşının yılın ikinci yarısında Alman ekonomisinin Kovid-19 salgını öncesi seviyelere dönüşünü geciktirdiğine işaret edilerek, “Üretim kapasitesi yıl sonuna kadar yetersiz kalacak ve bu nedenle ekonomik üretim potansiyelin altında kalacaktır.” değerlendirmesinde bulunuldu.
IfW’in açıklamasında, “Ukrayna'daki savaş, daha fazla belirsizlik oluşturuyor. Tedarik zincirlerinde yeni baskı uyguluyor, özellikle başta petrol ve doğal gaz olmak üzere ham madde fiyatlarındaki ek artışlar yoluyla ekonomiyi etkiliyor. Genel olarak, Almanya'nın 2022'deki enerji ithalatı faturasının, aralık tahminimizden yaklaşık 40 milyar avro daha yüksek olması muhtemel.” denildi.
Ham madde ve üretim maliyetlerindeki keskin artışın henüz tüketicilere tam olarak yansıtılmadığı vurgulanan açıklamada, ek maliyetlerin tüketici fiyatlarına tam olarak yansıtılmasıyla yıl boyunca yüksek enflasyon oranları görüleceğine işaret edildi.
IfW ekonomistleri, Almanya’da enflasyonun bu yıl ortalama yüzde 5,8’e yükselmesini bekleniyor. Bu da ülkede Doğu ve Batı Almanya’nın 1990'da birleşmesinin ardından en yüksek enflasyon oranı olacak.
- Deutsche Bank da büyüme tahmininde aşağı yönlü revizyon yapmıştı
Ukrayna savaşının Alman iş piyasasında olumsuz bir iz bırakmayacağını öngören IfW ekonomistleri, kamu harcamalarının savaşın etkileriyle artacağını bu nedenle Alman hükümetinin bütçe açıklarının da bir süre daha yüksek seviyelerde kalacağını tahmin ediyor.
Öte yandan, 9 Mart’ta da Almanya'nın en büyük bankalarından Deutsche Bank, 2022 için Almanya ekonomisine ilişkin büyüme tahminini Rusya'nın Ukrayna'yı işgali nedeniyle yüzde 4’den yüzde 2,5’e indirmiş, enerji fiyatlarındaki yüksek artışı göz önüne alarak enflasyon tahminini yeniden artırarak yüzde 5,5'e çıkarmıştı.
Bu arada, Almanya'da ocak ayında yüzde 4,9 olan yıllık enflasyon, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısıyla artan petrol ve gaz fiyatlarındaki son yükselişten önce şubatta yüzde 5,1'e ulaşmıştı.
Almanya'da, tüketiciler için alışılmadık derecede yüksek seyreden enflasyonun olumsuz etkileri iyice hissedilirken bu nedenle Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) gevşek para politikasına yönelik hoşnutsuzluk da artıyor.
Bir asır önce Weimar Cumhuriyeti'nde (1918-1933 dönemi) görülen ve tüketicilerin satın alma gücünü çökerten hiper enflasyondan dolayı "enflasyon" Almanya'da her zaman hassas bir konu olarak görülüyor.