Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

BERLİN (AA) - Avrupa’daki Müslüman dernekler arasında yapılan bir araştırma, internet üzerinden Müslümanlara karşı yapılan kışkırtıcı ve nefret paylaşımlarının sokaktaki saldırılar kadar tehlikeli görüldüğünü ortaya koydu.
 
Avrupa Konseyi İslam Karşıtlığı, Antisemitizm ve Nefret Suçları Özel Temsilcisi Daniel Höltgen, Berlin'de Yabancı Gazeteciler Cemiyetinin düzenlediği toplantıda, Avrupa’nın 8 ülkesinde Müslüman derneklerle yapılan araştırmanın ara sonuçlarını açıkladı.
 
Antisemitizm hakkında birçok araştırmanın bulunduğunu ancak Müslüman düşmanlığıyla ilgili çok fazla çalışma olmadığını aktaran Höltgen, Müslüman düşmanlığının kapsamını araştırmak için Fransa, İngiltere ve Almanya’nın da dahil olduğu 8 ülkede Müslüman derneklere sorular yönelttiklerini ifade etti.
Höltgen, bu derneklerin çoğunun internet üzerinden yapılan kışkırtıcı ve nefret paylaşımlarını en az sokaktaki saldırılar kadar tehlikeli gördüğünü vurgulayarak, bunun tehlikeli bir gelişme olduğunun altını çizdi.
 
Paylaşımlarda, ölüm tehditlerinin ve şiddet çağrılarının yapıldığını ve kaba bir dilin kullanıldığını belirten Höltgen, bunların düşünce özgürlüğü kapsamına girmediğini kaydetti.
 
- Kamusal alanda yasak olan internette de yasak olmalı
Bu söylemlerin sınırları da aştığını ifade eden Höltgen, "Kamusal yaşamda yasak olan her şey internette de yasaklanmalıdır. Bu, burada olduğu kadar diğer ayrımcılık ve ırkçılık biçimleri için de geçerlidir." dedi.
 
Höltgen, bu paylaşımların çoğunlukla isimsiz olarak paylaşıldığını ancak son dönemde açık kimlikle paylaşımlar yapanların sayısının da arttığını söyledi.
Nefret paylaşımları yaparak Müslüman toplumuna hakaret edilmesinin bazı gruplarda kabul gördüğünü belirten Höltgen, paylaşımların aşırı sağcı, ırkçı, göçmen karşıtları ve Avusturya’da olduğu gibi "kimlikçi hareket" üyeleri tarafından yapıldığı bilgisini paylaştı.
 
Höltgen, Müslümanlara karşı nefret paylaşımlarının çoğunun ilgili mercilere bildirilmediğini belirterek, bunun mağdurların nereye başvuracağını bilmediğinden veya zaten takip edilmeyeceği düşüncesinden kaynaklandığını anlattı.
 
- Devlet kurumlarına eleştiri
Müslüman derneklerin, devlet kurumlarının Müslümanları korumak için bir şey yapmadığından şikayetçi olduklarını belirten Höltgen, bunun sebebi olarak devlet kurumlarının Müslüman düşmanlığına ilişkin olayları yeteri kadar kayıt etmemeleri ve yeteri şekilde bilinçli olmamalarının gösterildiğini ifade etti.
 
Höltgen, Müslüman düşmanlığı konusunda daha duyarlı olunması gerektiğini belirterek, Avrupa Konseyinin Irkçılık ve Hoşgörüsüzlük Karşıtı Komisyonunun (ECRI) 2022’nin başında Müslüman düşmanlığıyla mücadele konusunda bir rapor hazırlayacağını aktardı.
 
- Müslüman düşmanlığı arttı
Toplantıya katılan Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi (ZMD) Başkanı Aiman Mazyek de Almanya’da Müslüman düşmanlığının arttığını, bu eğilimin diğer Avrupa ülkelerinde de görüldüğünü belirterek, "Bu endişe verici bir gelişmedir." dedi.
Mazyek, antisemitizm ve Müslüman düşmanlığının sadece toplum için değil demokrasi ve özgürlükler için de bir tehdit oluşturduğunu kaydetti.
KARLSTADT/MÜNCHEN. Frau Staatssekretärin Anna Stolz freut sich, dass 700 Polizeimeisterinnen und Polizeimeister, nach erfolgreichem Abschluss ihrer Ausbildung, zum 1. September 2021 den Polizeipräsidien in Bayern zugeteilt. Zum 1. Oktober 2021 folgen 71 frisch ausgebildete Kommissarinnen und Kommissare, die nach Abschluss des Studiums ihren Dienst bei den Polizeiverbänden antreten werden. "Im Herbst 2021 können wir unsere Polizeidienststellen voraussichtlich mit insgesamt 771 Polizistinnen und Polizisten verstärken", kündigte Bayerns Innenminister Joachim Herrmann an. "Nach Abzug der Ruhestands- und Todesfälle können damit unsere Polizeidienststellen insgesamt auf 218 zusätzliche Polizistinnen und Polizisten setzen." Laut Herrmann wird das Personalplus vor allem der Polizeipräsenz zugutekommen.
Frau Staatssekretärin Anna Stolz ergänzt: "Es freut mich sehr, dass das PP Unterfranken mit weiteren 72 hervorragend ausgebildeten Polizistinnen und Polizisten verstärkt wird."
 
Basis für die Zuteilung an die Polizeipräsidien ist das Stellenverteilungskonzept 'Die Bayerische Polizei 2025'. Die Verteilung der insgesamt 771 Polizistinnen und Polizisten ist wie folgt (in Klammern die Gesamtsumme der Personalzuteilungen seit 2017):
  • PP Oberbayern Nord: 65 (644)
  • PP Oberbayern Süd: 71 (575)
  • PP München: 92 (814)
  • PP Niederbayern: 72 (548)
  • PP Oberpfalz: 74 (579)
  • PP Oberfranken: 58 (516)
  • PP Mittelfranken: 102 (846)
  • PP Unterfranken: 72 (611)
  • PP Schwaben Nord: 64 (420)
  • PP Schwaben Süd/West: 45 (436)
  • Bayerische Bereitschaftspolizei: 29 (415)
  • Bayerisches Landeskriminalamt: 19 (217)
  • Polizeiverwaltungsamt: 2 (14)
  • Bayer. Landesamt für Verfassungsschutz: 6 (50)
Die Verteilung des neuen Personals auf die einzelnen Dienststellen obliegt den Polizeiverbänden. Bereits mit eingerechnet sind 50 Personalzuteilungen für den Ausbau der Bayerischen Grenzpolizei.
Details zum Stellenkonzept 'Die Bayerische Polizei 2025', das bayernweit 5.725 zusätzliche Polizeistellen vorsieht, können unter www.innenministerium.bayern.de abgerufen werden
 
Unsplash; Foto: Markus Spiske
Online-Kurs mit dem Bionicum Nürnberg - Online vom 12.07. bis 31.07.
 
Unkaputtbare Tassen, sich selbst reinigende Autos und Roboterdrohnen mit Eulenhalsgelenken, die dir deine Limo und Pommes servieren? Du denkst das sind Zukunftsfantasien? Wir nicht - denn Forschende lernen schon heute von der Natur und untersuchen, wie die Eule ihren Kopf fast vollständig um die eigene Achse drehen kann und warum Muscheln so stabil sind. Es ist also gar nicht so unrealistisch, dass es im Jahr 2050 schon viele solcher tollen Alltagshelfer geben wird. Komme mit und tauche ein in die faszinierende Welt der Bionik, löse die kniffligen Rätsel und probiere selbst noch einiges aus der Wissenschaft der Zukunft aus.

Der Online-Kurs findet über die Lernplattform "learning app" statt. Alle Informationen dazu bekommst du nach der Anmeldung!
 
Ort der Veranstaltung
Bionicum
Am Tiergarten 30
90480 Nürnberg
Tel: 0911 65084500
 
Eintritt frei
 
Veranstalter
KinderUni Nürnberg
Fürther Str. 244d
90429 Nürnberg
Tel: 0911 231-28011
KÖLN (AA) - Türkiye'nin ilk kadın doktoru ve kadın hakları savunucusu Safiye Ali, vefatının 69'uncu yılında Almanya'nın Dortmund şehrindeki kabri başında anıldı.
 
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Federal Kadın Birliği üyeleri, Safiye Ali'nin kabrini ziyaret ederek Kur'an-ı Kerim okudu.
Federal Kadın Birliği yönetim kurulu üyeleri Rabia Şahinarslan ile Kıymet Yavuz, Safiye Ali'nin kabrine çiçek dikerek dua etti.
 
 
 
 
- Dr. Safiye Ali
Türkiye'nin ilk kadın doktoru Safiye Ali, 1894 yılında İstanbul'da doğdu. Almanya'nın Würzburg Üniversitesi Tıp Fakültesini birincilikle bitiren Ali, rahatsızlığı dolayısıyla 1952 yılında Dortmund'da bir ameliyat geçirdi. Safiye Ali, amansız hastalığa yenik düşerek 5 Temmuz 1952'de Dortmund'da 58 yaşında hayatını kaybetti.
Safiye Ali'nin yeri bilinmeyen mezarı, bu yılın şubat ayında, Türkiye'nin Essen Başkonsolosu Şener Cebeci ile Dortmund Türk Dernekler Birliği Platformu Sözcüsü Emre Güleç'in çabalarıyla 69 yıl sonra Dortmund'da bulundu.
Essen Başkonsolosluğunca Ali'nin mezarının yapımı için Alman makamlarına resmen başvuru yapıldığı açıklandı.
 
 
 
 

Mehr als 100 Jahre nach ihrer Ausrottung durch den Menschen in Deutschland wurden im Juni 2021 erstmals zwei junge Bartgeier im Nationalpark Berchtesgaden ausgewildert. Für ihre Auswilderung lernten sich die beiden spanischen Jungvögel in der Quarantänestation des Tiergartens auf Gut Mittelbüg am sogenannten Schmusegitter kennen.

 
 
Warum im Tiergarten Nürnberg? Der stellvertretende Zoodirektor Jörg Beckmann erläutert: „Der Nürnberger Tiergarten hält mit kurzen Unterbrechungen bereits seit 1965 Bartgeier, wobei es im Jahr 1997 zur ersten erfolgreichen Aufzucht eines Jungtieres kam. Seitdem unterstützt der Tiergarten regelmäßig Auswilderungsprojekte in Spanien und Frankreich mit Nachzuchten.“ Dank der Expertise im Nürnberger Tiergarten und der Unterstützung durch Fachleute von der Vulture Conservation Foundation (VCF) konnten die bereits beringten jungen Bartgeier prima auf ihr neues Zuhause vorbereitet werden. Um die Vögel später in der Luft durch bestimmte Muster eindeutig erkennen zu können, markierten die Fachleute einzelne Federn mit einem Bleichmittel markiert. Auch auf Nachweis-Fotos bei ihren zukünftigen Erkundungsflügen durch die Alpen können die Vögel so erkannt werden. Zudem wurde den Vögeln zur Probe ein GPS-Sender angelegt, um den optimalen Sitz individuell an die Vögel anzupassen. Mit diesem Sender auf dem Rücken informieren die Bartgeier später die Forscher über ihren Standort, ihre Flugrouten, und sogar Körperneigung und -temperatur werden erfasst. So senden sie oft tausende Daten täglich an die Beobachtungsstation.
 
 
Das für diesen Sommer bereits lang geplante, gemeinschaftliche Auswilderungsprojekt für Bartgeier in Bayern vom Tiergarten Nürnberg, dem LBV (Landesbund für Vogelschutz) und dem Nationalpark Berchtesgaden ging mit den Vorbereitungen auf Gut Mittelbüg in die letzte Runde. Am 10. Juni 2021 schließlich brachten Tiergartenmitarbeitende die beiden Junggeier aus dem Centro de Cría de Quebrantahuesos "Guadalentín" in Cazorla (Spanien) nach Oberbayern. Dort erhielten sie ganz offiziell ihre Namen – Bavaria und Wally. Dann wurden sie von Bergsteigern in speziell angefertigten Holzkisten und auf Transportkraxen zu Fuß hoch hinauf ins Gebirge zu ihrer Auswilderungsnische getragen. Von dort werden sie sich in einigen Wochen in die Lüfte schwingen.
 
 
Wissenswertes
Der Bartgeier (Gypaetus barbatus) zählt mit einer Flügelspannweite von bis zu 2,90 Metern zu den größten, flugfähigen Vögeln der Welt. Anfang des 20. Jahrhunderts war der majestätische Greifvogel in den Alpen ausgerottet. Im Rahmen eines großangelegten Zuchtprojekts werden seit 1986 im Alpenraum in enger Zusammenarbeit mit dem in den 1970er Jahren gegründeten EEP der Zoos junge Bartgeier ausgewildert.
 
Webcam: Blick in die Auswilderungsnische
www.lbv.de/naturschutz/arten-schuetzen/voegel/bartgeier/bartgeier-webcam/
 
Corona: Besondere Zeiten für den Tiergarten Nürnberg
Alle Informationen zu den coronabedingten Veränderungen finden Sie auf der Tiergarten-Internetseite unterwww.tiergarten.nuernberg.de
 
Text: Nicola A. Mögel

Almanya'da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirlerinin gevşetilmesini fırsat bilen vatandaşlar, güneşli ve sıcak havanın tadını çıkardı. Vatandaşlar maske takma zorunluğunun kaldırıldığı açık alanlarda yürüyüş yaptı.

25 Jahre gehört Antonino Pecoraro dem Würzburger Stadtrat an. „Sie setzen sich ehrenamtlich bis heute vor allem für die gleichberechtigte Teilhabe der ausländischen Bürgerinnen und Bürger am wirtschaftlichen, gesellschaftlichen und politischen Leben ein, wobei Sie diese - auch durch das Beispiel, das Sie geben - zugleich zu aktiver Mitgestaltung motivieren und ermutigen wollen“, würdigte Oberbürgermeister Christian Schuchardt in der Sitzung die Verdienste des gebürtigen Sizilianers, der seit 1979 in Würzburg lebt. Bereits 1994 hat er den Ausländer- und Integrationsbeirat mitbegründet, vor wenigen Wochen hat sich Pecoraro erneut zum Vorsitzenden dieses Beirats wählen lassen. Darüber hinaus gehörte er viele Jahre dem Vorstand der Arbeitsgemeinschaft der Ausländerbeiräte Bayerns an.
 
Die Kulturpolitik ist der zweite Schwerpunkt des grünen Kommunalpolitikers, der beispielsweise im Kulturausschuss und im Werkausschuss Mainfranken Theater mitarbeitet. Für ein Vierteljahrhundert Einsatz im Stadtrat verlieh Schuchardt nun den Tanzenden Schäfer und lobte hierbei die lösungsorientierte Art seines Kollegen, der auch zusammen mit seinem Landsmann Emanuele La Rosa unlängst die Städtefreundschaft zu Siracusa ins Leben rief.
 
 
Bild: Tanzender Schäfer Pecoraro
Integration vorgelebt und als Thema erkannt: Antonino Pecoraro erhält für 25 Jahre im Würzburger Stadtrat den Tanzenden Schäfer aus den Händen von Oberbürgermeister Christian Schuchardt. Bild: Georg Wagenbrenner

KIRŞEHİR (AA) - Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Kırşehir programı kapsamında geldiği Kaman'da Japon Arkeolog Sachihiro Omura ile birlikte Kalehöyük kazı alanında birlikte çalışmak için sözleşti.

Varank, 2011'de ABD'de "En İyi Yeşil Müze Ödülü"ne layık görülen Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi'ni ziyaret etti.

Bakan Varank'ı ziyaretinde Kırşehir Kültür ve Turizm Müdürü Halil Çalışır, Müze Müdürü İzzet Esen ve Kalehöyük Kazı Heyeti Başkanı Sachihiro Omura karşıladı.

Burada Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Ahiler Kalkınma Ajansı desteğiyle hazırlanan müze tanıtım filmini izleyen Varank, dünyanın en eski cam şişelerinden biri, pars heykelciği ve aslan çene kemiğinin de aralarında yer aldığı müzede sergilenen buluntulara ilişkin bilgi aldı.

Varank, 1986'dan bu yana kazı çalışmalarına başkanlık eden Japon Arkeolog Sachihiro Omura'dan çalışma saatlerinin sabah 07.00 ile 15.00 arasında olduğunu öğrendi. Bakan Varank ile Sachihiro Omura, gelecek bir pazar günü Kalehöyük kazı alanında birlikte çalışmak için sözleşti.

Japonya sınırları dışında bulunan en büyük botanik bahçelerinden biri olan Geleneksel Japon Bahçesi'ni de gezen Varank, hatıra fotoğrafı çektirdi.

- Belediyeyi ziyaret etti

Bakan Varank'a ziyaret ettiği Kaman Belediyesinde ince kabuğu ve lezzetliyle ünlü Kaman cevizi fidanı hediye edildi.

Kaman İlçe Sağlık Müdürlüğünün belediye binası önündeki yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısı uygulama noktasına uğrayan Varank, burada sağlık personeli ve aşı olmaya gelen vatandaşlarla sohbet etti.

Bakan Varank'a ziyaretlerinde Kırşehir Valisi İbrahim Akın, AK Parti Kırşehir Milletvekili Mustafa Kendirli, Kaman Belediye Başkanı Necati Çolak, AK Parti Kırşehir İl Başkanı Seher Ünsal ve AK Parti Kaman İlçe Başkanı Kamil Avşaroğlu da eşlik etti.

3 kişiyi öldürüp 5 kişiyi yaralayan saldırganın sorgusu devam ederken Almanya’daki göçmen kökenli kuruluşlardan da arka arkaya teröre sert kınama mesajları gelmeye devam ediyor.
 
Somali asıllı bir sığınmacı olduğu belirlenen sanık ile ilgili savcılık açıklaması henüz yapılmamış olmasına rağmen saldırganın acımasızlığına bakıldıgında arkasında başka azmettiricilerin de olabileceğini dikkate alan polis sorgulaması devam ederken KONAD Sosyal ve Siyasal Araştırmalar Merkezi Başkanı Sait Özcan, “Yerliler ve göçmenler olarak hasta ruhlu kişiliklerin her an hepimiz için ne kadar tehlikeli hareketlere girişebileceğini düşündüğümüzde insan gerçekten irkiliyor. Kültürel dokusu, üniversite çevresi ve göçmenlere karşı hoşgörüsü olabilen bir şehirde böyle bir olayın meydana gelmiş olmasına inanamıyorum. Saldırganın yakın çevresi de iyice araştırılarak açığa çıkarılmalıdır. Saldırganın yaptığı katliam sonrası onun geldiği ülke ya da milliyetine toptan düşmanlık ve kin yükselişi de çok tehlikelidir. Kini kin ile besleyen toplumların sağlıklı bir geleceği olmaz. Şimdi toplum olarak çok daha dikkatli ve sağduyulu olmalıyız” dedi.
- Muş'un Malazgirt ilçesinde Kültür ve Turizm Bakanlığının desteklediği proje kapsamında yürütülen kazı çalışmalarıyla büyük zaferin kazanıldığı yerin bütün bilimsel detaylarıyla aydınlatılması hedefleniyor
- Kazının bilimsel danışmanı Prof. Dr. Adnan Çevik:
- "Selçuklu ordusu, Bizans imparatorunu esir alacak kadar büyük bir zafer kazanmışsa da şehitlerimizin olduğunu biliyoruz. O şehitlerin nerelere defnedildiğini tespit etmeye çalışmak, onların hatırasını canlı kılarak gelecek nesillere aktarmak istiyoruz"
 

MUŞ (AA) - Sultan Alparslan'ın Türklere Anadolu'nun kapılarını açtığı Muş'un Malazgirt ilçesinde, 10 üniversiteden bir araya gelen 35 akademisyen, 26 Ağustos 1071'de şanlı zaferin kazanıldığı alanın tespiti için bölgedeki çalışmalarını sürdürüyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izniyle Ahlat Müze Müdürlüğü başkanlığında, Muş Alparslan ve Muğla Sıtkı Koçman üniversitelerinin iş birliğiyle geçen yıl başlatılan "Malazgirt Savaş Alanının Tespiti, Tarihi ve Arkeolojik Yüzey Araştırma Projesi" bu sene de devam ediyor.

Muş Valiliği ve Malazgirt Kaymakamlığının desteklediği proje kapsamında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Çevik'in bilimsel danışmanlığında bir araya gelen 10 üniversiteden 35 akademisyen, Süphan Dağı eteğindeki Örenşar köyü mevkisindeki 1800 rakımlı tepede kazı çalışması yürütüyor.

Geçen yıl yapılan sondaj kazıları sırasında 5 mezarın tespit edildiği alanda çalışan kazı ekibi, savaşın izlerine ulaşmayı ve büyük zaferin kazanıldığı yeri bütün bilimsel detaylarıyla aydınlatmayı hedefliyor.

- "Malazgirt'in tarihi kimliği bizim için öncelik teşkil ediyor"

Prof. Dr. Adnan Çevik, AA muhabirine, Anadolu'nun Türkiye oluşu sürecinin başlatıcısı tarihi hadisenin noktasal olarak nerede yaşandığını belirlemek istediklerini vurguladı.

Malazgirt'in tarihi kimliğini açığa çıkarmak, savaş izleri ve objelerini yakalamak, savaşın "turan" taktiğini, çatışmaların tam olarak nerede cereyan ettiğini belirlemeyi amaçladıklarını anlatan Çevik, şöyle konuştu:

"Selçuklu ordusu, Bizans imparatorunu esir alacak kadar büyük bir zafer kazanmışsa da şehitlerimizin olduğunu biliyoruz. O şehitlerin nerelere defnedildiğini tespit etmeye çalışmak, onların hatırasını canlı kılarak gelecek nesillere aktarmak istiyoruz. Bu önemli tarihsel hadiseyi gerçek zaman ve gerçek mekanda görünür kılmak temel amacımız. Malazgirt'in tarihi kimliği bizim için öncelik teşkil ediyor. Malazgirt, 2 kilometre uzunluğunda çift surlu, 10 metre yüksekliğinde 50'ye yakın burcu olan muazzam bir ordugah şehir. Binlerce yıllık geçmiş var."

Ovada, savaşın cereyan ettiği alanda jeoradar ve elektromanyetik taramalar yaptıklarını belirten Çevik, dijital arkeolojinin tüm imkanlarını kullandıklarını vurguladı.

Şanlı zaferin 950. yıl dönümü olduğu için çalışmaların ayrı bir önem arz ettiğini dile getiren Çevik, geçen yıla göre daha yoğun bir çalışma öngördüklerini aktardı.

- "Malazgirt Savaşı'nın somut kanıtları bulunabilir ümidiyle çalışıyoruz"

Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Eski Çağ Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemalettin Köroğlu da projenin farklı disiplinlerden birçok uzman tarafından yürütüldüğünü vurguladı.

Selçuklu ordusunun geliş rotası konusunda kaynakların verdiği bilgiler ışığında çalıştıklarını belirten Köroğlu, şunları kaydetti:

"Bu ovada bulunan ok uçları küçümsenmeyecek miktarda. Bizi savaşın yapıldığı yüzyıla götürüyor. Savaşta ölen insanlara ait olabilecek mezarları aramaya başladık. Bu mezarların bir kısmı yüzeyden görülebiliyordu. Görülebilen taş yığınlarını belgeledik. Dörtgen bir mezar odasının olduğunu fark ettik. Bu mezarların ikisinde kemik ve çanak çömlekler bulduk. Bu bizi heyecanlandıran bir bilgiydi."

Çıkarılacak kemiklerin inceleneceğini aktaran Köroğlu, "Amacımız kaynaklarda var olan bilgilerin arazide görünür halde somut kanıtlarını bulabilmek ve akademik çıktılarını bilim dünyasına tanıtmak. Tarihi önemi ve güzellikleriyle Malazgirt bir turizm merkezi olabilir." sözlerine yer verdi.