Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Ben Mağusa’lıyım.
Ailem ve köklerimiz, Karpaz yarımadasının başlangıç bölgesi olan Boğaz’ın Ergazi köyünden.
1970 yılında üniversite eğitimimi tamamlayıp Mağusa’ya döndüm.
Ağabeyim, Barış Harekatı sonrası Mağusa’nın ilk Belediye Başkanı seçilen rahmetlik Mimar Bora Atun ile birlikte bugün farklı duygularla gezdiğiniz Maraş’ta çalıştık. Birçok yapının tasarımcı mimarı ve mühendisleri olduk. Maraş’taki bazı binaların şantiye şefliğini de yaptım. Mesela Maraş Ordu evinin karşısındaki, günümüzde lojman ve yurt olarak kullanılan 8 katlı binanın Mimarı ve mühendisi bizleriz.
Yani Maraş’ı Rum’un kaleminden çıktığı haliyle değil, yaşayarak tanıyanlardanız. Kimin nerede oturduğunu, hangi binanın ne zaman yapıldığını, sokaklarını, caddelerini, kedilerini, köpeklerini, elektrik, telefon ve kanalizasyon sistemini dahi bilenlerdeniz.
Nitekim daha 1971 yılında Mağusa tapu dairesinden bir şekilde edindiğim harita parçalarını birleştirip, Mağusa Kale içi, Türk bölgeleri ve Maraş’ın haritasını oluşturmuştum. (Bakınız Oğuz Kalelioğlu, “Kıbrıs Barış Harekatı ve Gazimagosa Savunmas”ı, Ankara, 2011, ISBN 978-975-8204-20-5, Syf 131)
Bunları niye mi yazdım? Hayatında Mağusa’ya gelmemiş, Barış Harekatı neden olmuş, harekatta neler yaşanmış bilmeyen kişilerin bu konuda ahkam kesmesine dayanmak mümkün değil.
Daha evvel Yunanistan’da yayınlanmış, tamamen yalana dayalı kurgulanmış olan “Famagusta” dizisinin an itibarı ile Netflix tarafından yayınlamasından vazgeçildiği söyleniyor. Belli ki Netflix, CIA’in ve İngiliz arşivlerinden Maraş ile ilgili doğruları öğrenmiş ve bu kararı almış. (Öyle olmasını umuyorum.)
Dizinin yapımcısı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi vatandaşı Kullis Nikolau, Alfanews’e yaptığı açıklamada, “Bu, gerçek olayların içine yerleştirilmiş bir kurgu ürünüdür ve izleyici bunu bilmektedir...” diyerek uyduruk bir senaryo olduğunu söylüyor açık açık.
TRT yapımı “Bir Zamanlar Kıbrıs” isimli diziyi “gerçek olmayan olaylar var” diyerek yerden yere vuranların, Nikolau’nun “İzleyici bunu bilmektedir” sözlerine ne cevap vereceğini merak ediyorum. Ayrıca Nikolau veya Kıbrıs sorununun nedenini, Kıbrıs gerçeklerini öğrenmek isteyenler varsa buyursun KKTC’ye gelsin. Ben onlara bir Mağusalı olarak 14, 15 ve 16 Ağustos 1974 tarihlerinde Maraş’ta nelerin olduğunu, nelerin yaşandığını anlatırım.
Hatta şimdi özetleyeyim; 15 Ağustos 1974 akşamüstü Mağusa’ya ulaşan ve bizlerle kucaklaşan Üsteğmen Erdoğan Acar komutasındaki 28.ci P. Tümen Keşif Bölüğü ile ayrı kaldığımız 96 yılın hasretini giderdikten sonra, Bölük komutanımız Yüzbaşı Oğuz Kalelioğlu komutanımın “Maraş’ta hangi delikte, hangi sıçan var sen çok iyi biliyorsun” açıklaması sonrasındaki emri ile, sabaha doğru Mağusa’ya ulaşan arkadan gelen ana birlik 230.cu P. Alayı ve Zırhlı Alayın rehberlik görevini üstlendim.
Sıcak çatışmalar yaşayacağımızı düşünerek gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra 16 Ağustos sabahı iki koldan, Namık Kemal Lisesi önündeki caddeden ve günümüzde Maraş’a girilen güzergah üzerinden Maraş’a doğru ilerlemeye başladık. Gözlerime inanamıyordum. Daha bir ay evvel sokakları, evleri, binaları, dükkanları, meyhaneleri ve restoranları insan ve araç dolu Maraş’ta hiç kimseler yoktu. Sokaklarda adeta in cin top oynuyordu. Evcil hayvanlar bile ortadan yok olmuştu. Şehir terk edilmiş, sessiz, sakin ve metruk haldeydi. Ortalıkta, kendilerini korumasız ve silahsız Kıbrıs Türkleri önünde aslanlar zanneden ama Türk ordusunun önünden tavşanlar gibi kaçan EOKA B teröristleri ve Rum Milli Muhafız ordusu mensupları da yoktu. 1964 yılından beri Kıbrıs adasında turistik tatil yapan, EOKA B teröristleri, korumasız ve silahsız Kıbrıs Türklerine saldırırken müdahale etmeyen, çatışmalarda, saldırılarda ve hatta soykırımlarda sadece not tutmaktan öteye bir işe yaramayan Barış Gücü askerleri bile yoktu.
Saklanırken yakaladığımız Rumlar arasında bulunan bir Ermeni, güzel Türkçesi ile bana şehrin niye boşaltıldığını “Mağusa Kaymakamlığı ve Belediye herkese haber etti, Türk köylerinde katliamlar yapılmış. ‘Türk ordusu Maraş’a girince bunun intikamı alacak. Herkes şehri boşaltsın. Derinya ve İngiliz üslerine sığınsın’ dediler” sözleri ile anlatmıştı.
Maraş şehrinin tümünün bombalandığını içeren ve yapımcısının dahi “kurgu”, yani gerçeklerle bağdaşmayan dediği Maraş’ta bombalanan sadece 3 yer vardı: Yüksekte olması nedeni ile sürekli olarak Türklerin yaşadığı Mağusa Surlar içini makineli tüfek ve uçaksavarlarla tarayan Limandaki Pilot kulesi, Rum Milli Muhafız ordusunun Mağusa’daki saldırılarını planlayan 3. Taktik komutanlığının yer aldığı Salamina Tower-A Oteli ve EOKA B teröristlerin karargahı olan Mağusa Kaymakamlık binası. Başka hiçbir yer bombalanmış değildi. Yani o filmdeki gibi sivil insanlar kovalanmıyordu.
Biz, sözümona nefret tohumu ekilmesin diye Rum mezalimlerini çok fazla anlatmayınca Rumlar, tarihi kendi kafalarına göre düzenleyip, Kıbrıs sorununu 1974’le başladığı yalanını yaymaya çalışıyorlar. Her ne yaparlarsa yapsınlar, her ne anlatırlarsa anlatsınlar doğru bir şekilde elbet bir gün ortaya çıkacak.
Maraş’ın doğruları da, aynen benim yaşayıp, yazdığım gibi…
Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi
KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili
Ben Mağusa’lıyım.
Ailem ve köklerimiz, Karpaz yarımadasının başlangıç bölgesi olan Boğaz’ın Ergazi köyünden.
1970 yılında üniversite eğitimimi tamamlayıp Mağusa’ya döndüm.
Ağabeyim, Barış Harekatı sonrası Mağusa’nın ilk Belediye Başkanı seçilen rahmetlik Mimar Bora Atun ile birlikte bugün farklı duygularla gezdiğiniz Maraş’ta çalıştık. Birçok yapının tasarımcı mimarı ve mühendisleri olduk. Maraş’taki bazı binaların şantiye şefliğini de yaptım. Mesela Maraş Ordu evinin karşısındaki, günümüzde lojman ve yurt olarak kullanılan 8 katlı binanın Mimarı ve mühendisi bizleriz.
Yani Maraş’ı Rum’un kaleminden çıktığı haliyle değil, yaşayarak tanıyanlardanız. Kimin nerede oturduğunu, hangi binanın ne zaman yapıldığını, sokaklarını, caddelerini, kedilerini, köpeklerini, elektrik, telefon ve kanalizasyon sistemini dahi bilenlerdeniz.
Nitekim daha 1971 yılında Mağusa tapu dairesinden bir şekilde edindiğim harita parçalarını birleştirip, Mağusa Kale içi, Türk bölgeleri ve Maraş’ın haritasını oluşturmuştum. (Bakınız Oğuz Kalelioğlu, “Kıbrıs Barış Harekatı ve Gazimagosa Savunmas”ı, Ankara, 2011, ISBN 978-975-8204-20-5, Syf 131)
Bunları niye mi yazdım? Hayatında Mağusa’ya gelmemiş, Barış Harekatı neden olmuş, harekatta neler yaşanmış bilmeyen kişilerin bu konuda ahkam kesmesine dayanmak mümkün değil.
Daha evvel Yunanistan’da yayınlanmış, tamamen yalana dayalı kurgulanmış olan “Famagusta” dizisinin an itibarı ile Netflix tarafından yayınlamasından vazgeçildiği söyleniyor. Belli ki Netflix, CIA’in ve İngiliz arşivlerinden Maraş ile ilgili doğruları öğrenmiş ve bu kararı almış. (Öyle olmasını umuyorum.)
Dizinin yapımcısı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi vatandaşı Kullis Nikolau, Alfanews’e yaptığı açıklamada, “Bu, gerçek olayların içine yerleştirilmiş bir kurgu ürünüdür ve izleyici bunu bilmektedir...” diyerek uyduruk bir senaryo olduğunu söylüyor açık açık.
TRT yapımı “Bir Zamanlar Kıbrıs” isimli diziyi “gerçek olmayan olaylar var” diyerek yerden yere vuranların, Nikolau’nun “İzleyici bunu bilmektedir” sözlerine ne cevap vereceğini merak ediyorum. Ayrıca Nikolau veya Kıbrıs sorununun nedenini, Kıbrıs gerçeklerini öğrenmek isteyenler varsa buyursun KKTC’ye gelsin. Ben onlara bir Mağusalı olarak 14, 15 ve 16 Ağustos 1974 tarihlerinde Maraş’ta nelerin olduğunu, nelerin yaşandığını anlatırım.
Hatta şimdi özetleyeyim; 15 Ağustos 1974 akşamüstü Mağusa’ya ulaşan ve bizlerle kucaklaşan Üsteğmen Erdoğan Acar komutasındaki 28.ci P. Tümen Keşif Bölüğü ile ayrı kaldığımız 96 yılın hasretini giderdikten sonra, Bölük komutanımız Yüzbaşı Oğuz Kalelioğlu komutanımın “Maraş’ta hangi delikte, hangi sıçan var sen çok iyi biliyorsun” açıklaması sonrasındaki emri ile, sabaha doğru Mağusa’ya ulaşan arkadan gelen ana birlik 230.cu P. Alayı ve Zırhlı Alayın rehberlik görevini üstlendim.
Sıcak çatışmalar yaşayacağımızı düşünerek gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra 16 Ağustos sabahı iki koldan, Namık Kemal Lisesi önündeki caddeden ve günümüzde Maraş’a girilen güzergah üzerinden Maraş’a doğru ilerlemeye başladık. Gözlerime inanamıyordum. Daha bir ay evvel sokakları, evleri, binaları, dükkanları, meyhaneleri ve restoranları insan ve araç dolu Maraş’ta hiç kimseler yoktu. Sokaklarda adeta in cin top oynuyordu. Evcil hayvanlar bile ortadan yok olmuştu. Şehir terk edilmiş, sessiz, sakin ve metruk haldeydi. Ortalıkta, kendilerini korumasız ve silahsız Kıbrıs Türkleri önünde aslanlar zanneden ama Türk ordusunun önünden tavşanlar gibi kaçan EOKA B teröristleri ve Rum Milli Muhafız ordusu mensupları da yoktu. 1964 yılından beri Kıbrıs adasında turistik tatil yapan, EOKA B teröristleri, korumasız ve silahsız Kıbrıs Türklerine saldırırken müdahale etmeyen, çatışmalarda, saldırılarda ve hatta soykırımlarda sadece not tutmaktan öteye bir işe yaramayan Barış Gücü askerleri bile yoktu.
Saklanırken yakaladığımız Rumlar arasında bulunan bir Ermeni, güzel Türkçesi ile bana şehrin niye boşaltıldığını “Mağusa Kaymakamlığı ve Belediye herkese haber etti, Türk köylerinde katliamlar yapılmış. ‘Türk ordusu Maraş’a girince bunun intikamı alacak. Herkes şehri boşaltsın. Derinya ve İngiliz üslerine sığınsın’ dediler” sözleri ile anlatmıştı.
Maraş şehrinin tümünün bombalandığını içeren ve yapımcısının dahi “kurgu”, yani gerçeklerle bağdaşmayan dediği Maraş’ta bombalanan sadece 3 yer vardı: Yüksekte olması nedeni ile sürekli olarak Türklerin yaşadığı Mağusa Surlar içini makineli tüfek ve uçaksavarlarla tarayan Limandaki Pilot kulesi, Rum Milli Muhafız ordusunun Mağusa’daki saldırılarını planlayan 3. Taktik komutanlığının yer aldığı Salamina Tower-A Oteli ve EOKA B teröristlerin karargahı olan Mağusa Kaymakamlık binası. Başka hiçbir yer bombalanmış değildi. Yani o filmdeki gibi sivil insanlar kovalanmıyordu.
Biz, sözümona nefret tohumu ekilmesin diye Rum mezalimlerini çok fazla anlatmayınca Rumlar, tarihi kendi kafalarına göre düzenleyip, Kıbrıs sorununu 1974’le başladığı yalanını yaymaya çalışıyorlar. Her ne yaparlarsa yapsınlar, her ne anlatırlarsa anlatsınlar doğru bir şekilde elbet bir gün ortaya çıkacak.
Maraş’ın doğruları da, aynen benim yaşayıp, yazdığım gibi…
Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi
KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili
13 neue Nachwuchskräfte gestalten die Entwicklung des Landkreises aktiv mit
Die Gesellschaft, Heimat und den Landkreis Würzburg in all seinen Facetten gestalten und sich für die Menschen einsetzen – das sind die Aufgaben des Landratsamtes Würzburg. 13 neue Nachwuchskräfte wollen tatkräftig bei diesen Aufgaben mitwirken und starteten nun in ihr Berufsleben am Landratsamt.
In unterschiedlichen Bereichen werden sie zu den Expertinnen und Experten von morgen ausgebildet – als Verwaltungsfachangestellte, Verwaltungswirtinnen und –wirte, Diplom-Verwaltungswirtinnen und –wirte (FH) und als Straßenwärter.
„Ich freue mich, dass wir auch in diesem Jahr wieder engagierte Nachwuchskräfte begrüßen durften, die sich für eine Karriere im Landratsamt Würzburg entschieden haben. Als Teil der Verwaltung ist jeder Mitarbeitende ein Teil der Demokratie. Denn eine Demokratie funktioniert nur, wenn die Verwaltung verantwortungsvoll für das Gemeinwohl arbeitet und bildet damit immer einen Mehrwert für die Gesellschaft“, betont Landrat Thomas Eberth.
Der erste Arbeitstag startete mit einem Willkommenstag, der die Möglichkeit bot, sich untereinander, aber auch mit vielen Stellen des Hauses auszutauschen. Und wie kann jede und jeder sich mit dem neuen Einsatzgebiet am besten identifizieren und weitere Kolleginnen und Kollegen, Ansprechpartnerinnen und Ansprechpartner unkompliziert kennenlernen? Indem man sich alles vor Ort anschaut! Daher startete der Tag darauf für die Nachwuchskräfte nicht am Schreibtisch, sondern mit einer gemeinsamen Tour durch den Landkreis Würzburg. Von den Außenstellen des Landratsamtes, der Straßenmeisterei Würzburg-Lengfeld, den Berufsschulen bis hin zum Feuerwehrzentrum– überall durften die Nachwuchskräfte viele spannende Einblicke erhalten.
Anna-Lena Rushiti, Ausbildungsleiterin am Landkreis Würzburg, betonte die Bedeutung einer vertrauensvollen Zusammenarbeit mit den Nachwuchskräften im Rahmen der Ausbildung: „Nur, wer sich wohl und wertgeschätzt fühlt, kann erfolgreich und motiviert lernen. Wir wollen die jungen Menschen von Beginn an gut in unser Team integrieren und ihnen die bestmögliche Unterstützung auf ihrem Ausbildungsweg bieten.“
Mit diesem Engagement und einem vielfältigen Ausbildungsprogramm freut sich das Landratsamt Würzburg auf die neuen Auszubildenden.
Alle Möglichkeiten zur Karriere im Landratsamt Würzburg gibt es immer unter:
www.landkreis-wuerzburg.de/Karriere
Nürnberg’de yaşayan iki çocuk annesi Hülya Çetin, uzun yıllar AEG ve Semikron gibi büyük firmalarda çalıştıktan sonra kendi işini kurmaya karar verdi. “Artık yeter, kimseden emir almadan kendi işimi kurup kendime çalışacağım, ekonomide ben de söz sahibi olacağım” diyerek Nürnberg yakınlarındaki Oberasbach kasabasında 500 metrekarelik bir showroom açtı.
Burada, Türkiye’den getirdiği Müslümanların tercih ettiği taharet tuvaletler dahil olmak üzere, İtalya ve İspanya gibi farklı ülkelerden getirdiği mermer, seramik ve fayansların tanıtımını ve satışını yapıyor. Hülya Çetin, ekonomik krizlere rağmen ticarette söz sahibi olmanın önemine inandığını belirtti. “Gelecek neyi gösterir bilemem fakat şu an ticarete atılarak Adler Fliesen Bau GmbH isimli firmayı kurmanın mutluluğunu yaşıyorum. Bir kadın girişimci olarak, özellikle kadınlarımızın yaşadıkları evlerin yer, mutfak, banyo ve tuvaletlerini en güzel şekilde dizayn etmek istediklerini iyi biliyorum. Her girişimci risk alır; bu kolay bir yaşam tarzı değil. Kendi işimi kurduktan sonra ne yaşadığımı ve hangi zorluklardan geçtiğimi bilmeyen bazı arkadaşlarım beni kıskanmaya başladığında üzüldüğüm zamanlar oldu. Bilinmesi gereken, Almanlar ülkemizde tesis kurup kendi mallarını satıyorlar ve para kazanıyorlarsa, biz de Almanya’da kendi işyerimizi kurup genişletip söz sahibi olan insanlar durumuna gelmeliyiz” dedi.
BİR HAFTA İÇİNDE TESLİM EDİYORUZ
Adler Fliesen Bau firmasının ortaklarından Melih Taşçı ise, “İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin farklı şehirlerinde bulunan 400’ün üzerinde anahtar teslimi inşaat kurduk ve kurulan inşaatların seramik ve fayans işini de yıllarca yaparak tecrübe kazandık. Kazandığımız 25 yıllık tecrübeyi Nürnbergli Hülya Çetin’in satış kabiliyetiyle birleştirerek, doğanın tüm canlılığını seramik ve fayans ürünlerine taşıyoruz. Türkiye’nin teknik granit üretimi yapan en büyük tesisine sahip olan QUA Granite’nin de en büyük desteğini alarak seramik ve fayans konusundaki boşluğu doldurduk. Diğer firmalar aldıkları siparişi 5-6 haftadan önce teslim edemezken, biz aldığımız siparişleri en fazla 7 gün içerisinde QUA’nın 500 bin metrekarelik deposundan kendi personelimizle alıp adrese ulaştırıyoruz. Gerektiğinde deneyimli işçilerimizin tecrübelerinden de yararlanarak hizmet veriyoruz” diye konuştu.
Haber: İlhan BABA
TDT heyeti “Uluslararası Karayolu Taşımacılığı: Dayanıklılık ve Refahı Artırmak. Önümüzdeki Yol: TIR'ın 75 Yılı” başlıklı 4 Eylül 2024 tarihinde Taşkent'te düzenlenen Uluslararası Konferansa katıldı. Özbekistan Uluslararası Karayolu Taşımacıları Birliği (AIRCUZ) ve Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği (IRU) tarafından düzenlenen etkinliğe, TDT Üye ve Gözlemci Devletleri de dahil olmak üzere ulusal taşımacılık birliklerinden 140'ın üzerinde temsilcinin yanı sıra küresel taşımacılık sektöründen ve uluslararası kuruluşlardan paydaşlar katıldı.
TDT Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Mirvokhid Azimov, IRU'nun TIR sistemi aracılığıyla küresel bağlanabilirliği arttırma ve ekonomik büyümeyi teşvik etmede oynadığı hayati rolü vurgulayan ve iki kuruluş arasında uzun süredir devam eden ortaklığın altını çizen bir açılış konuşması yaptı. Dr. Azimov ayrıca Özbekistan'da altyapıya yapılan önemli yatırımların ve bölgenin Doğu'yu Batı'ya ve Kuzey'i Güney'e bağlayan önemli bir kavşak noktasına dönüşmesine katkıda bulunan taşımacılık faaliyetlerinin altını çizdi.
Genel Sekreter Yardımcısı, TDT ve IRU'nun ulaştırma bağlantısının geliştirilmesi ve bölge genelinde ticaretin kolaylaştırılması konusundaki ortak vizyonunun altını çizerek, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan arasında dijital TIR projesinin başarıyla uygulanması, sınır geçişlerinde yeşil şeritlerin oluşturulması ve eCMR sisteminin uygulanmasına yönelik ortak çabalar hakkında katılımcılara bilgi verdi.
IRU Başkanı Radu Dinescu, Özbekistan Ulaştırma Bakanı Birinci Yardımcısı Mamanbiy Omarov, Özbekistan Devlet Gümrük Komitesi Birinci Başkan Yardımcısı Ilkhom Mukhtorov ve AIRCUZ Başkanı Sanjar Pulatov da konferans sırasında davetlilere hitap ettiler.
Katılımcılar, taşımacılık ve ulaştırmada karşılaşılan mevcut zorlukları ele alarak transit prosedürlerini daha da kolaylaştırmanın ve tamamen dijital taşımacılık operasyonlarını geliştirmenin yolları hakkında görüş alışverişinde bulundular.
(Würzburg) Am Freitag, 13. und Samstag, 14. September 2024 veranstaltet das Stadtmarketing „Würzburg macht Spaß“ e.V. zum 34. Mal das Würzburger Stadtfest. Gefüllt mit jeder Menge Attraktionen ist für Groß und Klein wieder etwas dabei. Mit abwechslungsreichen Bühnenshows ist für Unterhaltung sowohl durch erstklassige Musikgruppen und hochkarätige DJs, als auch von jeder Menge anderer Künstler:innen, gesorgt. Erneut ist in diesem Jahr ist das Stadtfest-programm ebenso jung wie auch traditionell gestaltet und bietet Musik von Techno bis HipHop, Pop bis Rock, Folkore bis Kilianiparty.
Auf der Bühne am unteren Marktplatz begeistert am Freitagabend das elektronische Musikprogramm des Club Alter Ego mit dem Electro-Liveact Lexy & K-Paul. Am Samstag dagegen lädt die Würzburger Hofbräu mit zünftiger Festzeltstimmung wieder zum „Kiliani Open Air“ ein: ab 10 Uhr gibt es den Keiler Weißbierfrühschoppen mit den Zeubelrieder Musikanten und am Abend spielt der Aalbachtalexpress auf. Zum zweiten Mal am Vierröhrenbrunnen ist die Bühne der Odeon Lounge in Zusammenarbeit mit dem Airport Würzburg zu finden. Hier dürfen sich die Besuchenden auf DJ Juizzed & DJ Marbelz am Freitag sowie Techno von Klanglos am Samstagabend freuen.
Die TV-Mainfranken Bühne, zum sechsten Mal in der Eichhornstraße zu finden, bietet mit zahlreichen Bands und Künstlern ein abwechslungsreiches Programm: Am Freitag spielen hier The Jets und am Samstag Die Partyvögel. Am Samstagmorgen findet hier auch wieder der ökumenische Gottesdienst mit Gospel- und Posaunenchor statt. Am oberen Marktplatz auf der Frizz Bühne geht es Freitag mit Bon´s Balls und Samstag mit Rush Hour eher rockig zu.
Darüber hinaus werden die Straßen und Plätze im Bischofshut mit Aktionen, Verkaufs- und Informationsständen belegt. Z.B. im Rathausinnenhof, wo in diesem Jahr der Kinderflohmarkt stattfinden wird. Selbstverständlich können die Stadtfest-Besucher:innen nicht nur zusehen, sondern auch selbst aktiv werden: bei zahlreichen Mitmachaktionen im gesamten Stadtfestgebiet.
„Nach den Sommerferien“, so WümS-Geschäftsführer Wolfgang Weier, „bietet Würzburg auch dieses Jahr den Mainfranken zum Herbstanfang wieder ein richtiges Event-Highlight. Ob Modenschau oder Lifestyleangebot, Sportvorführungen, Tanzdarbietungen, Kinderflohmarkt, Serviceangebot oder Infostände: für jedes Alter und jeden Geschmack ist etwas dabei.“
Hervorragende Möglichkeiten zum entspannten Verweilen auf dem Stadtfest bieten ca. 200 Verkaufs- und Informationsstände, die zum Schlendern und Schauen einladen. Dabei darf natürlich eine erstklassige Verpflegung nicht fehlen. Hier bieten Würzburgs Gastronomen einiges: von vegetarisch-veganer Street Food über den Obststand bis zur Bratwurst, von Bier, Wein und Sekt bis hin zur Saftbar ist alles vertreten. Ganz egal ob süße Leckereien, fruchtig und gesund oder herzhafte Mahlzeiten: hier wird jeder fündig.
Freilich können die Stadtfestgäste nicht nur durch die gastronomischen Angebote bummeln, sondern auch durch alle Geschäfte in der Würzburger Innenstadt, die vielfach auch innerhalb ihrer Geschäftsräume mit außergewöhnlichen Aktionen teilnehmen.
Also nichts wie hin zum Stadtfest in Würzburg am 13. September von 15 Uhr bis 23 Uhr und am 14. September von 10 Uhr bis 23 Uhr.
Weitere Informationen zum Stadtfest erhalten Sie unter www.stadtfest-wuerzburg.de
Auch auf Facebook und Instagram ist das Stadtfest Würzburg wieder präsent. Im Laufe der nächsten Tage posten wir hier viele Fotos und Tipps zum Stadtfestprogramm.
Ansprechpartner
Veranstalter und verantwortlich für Organisation, Durchführung, Copyrights/Lizenzen
und Presseinformationen:
Stadtmarketing „Würzburg macht Spaß“ e.V.
Kaiserstr. 4, 97070 Würzburg
Tel.: 0931 3536754
Fax.: 0931 4652255
Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
Florian Volk (1. Vorsitzender)
Mobil: 0173 6974310
Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
Wolfgang Weier (Gesch.ftsführer, Presse- und Öffentlichkeitsarbeit, V.i.S.d.P.)
Mobil: 0160 5578973
Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
Melanie Kubin (Assistentin, Büroleitung, Projektleitung Stadtfest)
Mobil: 0171 7029201
Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
Layout der begleitenden Werbemaßnahmen (Plakat, Flyer):
B.E.pixels design&print
Untere Torstr. 20, 97941 TBB/Dittigheim
E-Mail: Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
B.E.pixels design&print
Foto: Andreas-Kneitz
Foto_Tura-Bartel
Was heißt überhaupt „Bio“? Woher kommt eigentlich die Kichererbse in unserer Falafel? Was ist eine Solidarische Landwirtschaft? Antworten auf diese und viele weitere Fragen gibt es auf dem 1. Regionalen Biomarkt von der Öko-Modellregion stadt.land.wü. am Samstag, 14. September 2024 von 12-16 Uhr im Garten der Umweltstation Würzburg (Nigglweg 5, 97082 Würzburg).
Der Biomarkt bietet Bürgerinnen und Bürgern die Möglichkeit regionale ökologische Produkte einzukaufen und somit die Landwirtschaft vor Ort zu unterstützen. Darüber hinaus laden Bratwurst, Falafel, Wein, Saft und Slusheis in Bioqualität zum Verweilen und Genießen ein. Als Fairtrade Landkreis gibt es natürlich auch fair gehandelten Kaffee.
Weitere Veranstaltungen im Rahmen der diesjährigen „Bio-Erlebnistage“ sind das Bio-Weinerlebnis in Thüngersheim am Mittwoch, 18. September, von 17 - 20 Uhr, die Bio-Einkaufstour in Würzburg am Freitag, 20. September, von 16:30 - 20 Uhr und ein Kinoabend mit Diskussion in Würzburg am Dienstag, 24. September, von 18 - 20:15 Uhr.
Weitere Informationen zu diesen und weiteren Veranstaltungen der Öko-Modellregion stadt.land.wü. sind auf der Homepage www.oekomodellregionen.bayern/stadt.land.wue./termine abrufbar. Fragen beantwortet Hanna Dorn, Tel.: 0931-8003-5108, E-Mail: Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
Poster Regionaler Biomarkt. Foto: Iconomic/Landratsamt Würzburg
Sehr geehrte Vertreterinnen und Vertreter der Medien,
wir freuen uns, Ihnen heute das Programm zu GloW 2024 vorlegen zu dürfen.
Ursprünglich der „Interkulturelle Herbst“, kehrt GloW seit dem Jahr 2022 als eine jährliche Veranstaltungsreihe wieder, die insbesondere den Würzburger Migrantenorganisationen mehr Raum zur Präsentation ihres Wirkens anbietet.
Etwa ein Drittel der Würzburger Stadtbevölkerung besitzt eine Migrationsgeschichte (Stand 2023), was die Stadt zu einem Ort kulturellen Austauschs werden lässt. Diese Vielfalt soll den gesamten Herbst über beleuchtet werden.
In diesem Jahr beteiligen sich unter anderem die Interkulturelle Frauenarbeit im Sozialreferat und die Seniorenvertretung der Stadt Würzburg an einzelnen Veranstaltungen, welche die aktive Integrationsarbeit im Stadtleben unterstreichen.
Das internationale Hallen-Fußballturnier „Cup International“ geht in die nächste Runde und vereint eine Vielzahl unterschiedlicher Gruppen, die mit eigenen Mannschaften gegeneinander antreten.
Die Ethnomusikologie der Universität und die Hochschule für Musik werden mit ihren Beiträgen die vielfältigen Verflechtungen zwischen Musik und transkulturellen Dynamiken vorstellen und zum Tag des Flüchtlings am 27.09. wird mit einem Break- Battle gemeinsam mit Mirasol e.V. gegen Rassimus „gebreakt“.
Das Kloster der Ursulinen wird seinen Garten für die armenische Gemeinde öffnen, um Kultur und Kulinarik des vorderasiatischen Landes in den Fokus zu rücken und ein Länderabend zu Albanien im Haus Klara im Kloster Oberzell bildet den Abschluss der Veranstaltungsreihe.
Alle weiteren Veranstaltungen und den ständig aktualisierten Programmplan finden Sie unter: https://www.wuerzburg.de/rathaus/internationale- angelegenheiten/auslaender--und-integrationsbeirat/glow
Wir freuen uns sehr darüber, wenn Sie über das Programm berichten!
Telefonische Anfragen bitte an: 0931 37 3229
Anfragen per e-mail bitte an: Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
Mit freundlichen Grüßen
gez.
Antonino Pecoraro Vorsitzender