Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, vatandaşlarından enerji krizinde zorlu bir kışa hazırlanmalarını isteyerek, onlara enerji arzında Rusya'ya bağımlılıktan kurtulma yolunda oluşacak zorluklara katlanma çağrısı yaptı.
Scholz, Almanya İşverenler Federasyonunun Berlin Tempelhof Havalimanı'nda düzenlediği "İşverenler günü" etkinliğinde yaptığı konuşmada, enerji krizine rağmen Almanya'daki elektrik tedarikinin güvence altına alındığını savundu.
Enerji krizinde Almanya'nın güneyindeki iki nükleer enerji santralinin kışın çalışmaya devam etmesinin mümkün olmasını sağladıklarını anlatan Schoz, “Böylece Alman elektrik piyasasında herhangi bir darboğaz olmayacak.” dedi.
Ülkesinin 2023’ün sonuna kadar ihtiyacı olan tüm gazı ithal etmek için gerekli altyapıya sahip olacağını anlatan Scholz, bunun için kuzey Almanya kıyılarında LNG terminallerinin inşa edildiğini belirtti.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, ülkede gaz depolama tesislerin de doluluk oranının yüzde 85'e ulaştığını ve Alman hükümetinin gazda fiyatları aşağı çekmek için daha fazla önlem alacağını belirterek, “Yaptığımız hazırlıklarla bu kışı çıkaracağımıza inanıyorum.” diye konuştu.
Almanya'nın enerji kaynaklarını çeşitlendirmek ve Rus gazından bağımsız olmak hedefiyle hidrojen sanayisinde büyük bir atılım yapmak istediklerini belirten Scholz, hidrojeni "geleceğin gazı" olarak nitelendirdi.
- "Eğer enerji fiyatlarını düşürür ve tüketici talebini güçlendirirsek resesyondan kaçınabiliriz"
Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck da aynı etkinlikte yaptığı konuşmada, işverenlerden gelen eleştirilerden sonra Alman hükümetinin enerji krizini hafifletmek için 2 nükleer santrali yedekte tutma kararını savunarak, “Bakan olduğumda, popüler kararlar değil, uygun ve doğru kararlar alacağıma kendi kendime yemin ettim.” ifadesini kullandı.
Habeck, şirketler ve tüketiciler üzerinde yük olan yüksek enerji fiyatlarına atıfta bulunarak, Alman ekonomisinin gelecek yıl resesyon tehdidiyle karşı karşıya olduğunu belirtti.
Robert Habaeck, “Eğer enerji fiyatlarını düşürür ve tüketici talebini güçlendirirsek resesyondan kaçınabiliriz.” diye konuştu.
- Almanya'da İşverenler Birliği'nden Alman hükümetine enerji arzını tehlikeye atma suçlaması
Almanya'da İşverenler Birliği Başkanı Rainer Dulger da Alman şirketlerin ciddi bir resesyon endişesi taşıdığını belirterek, Alman hükümetinin başarısız sosyal politikalar uyguladığını savundu.
Dulger, Rusya-Ukrayna savaşının ve arz boğazlarının ekonomi üzerindeki olumsuz etkisine değinerek, federal hükümeti nükleer enerji planıyla enerji arzını tehlikeye atmakla suçladı.
Alman hükümeti, bu kış elektrik üretimindeki bir açığı kapatmaları gerekmesi durumunda ülkede kalan 3 nükleer santralden 2'sinin (Bavyera'daki Isar 2 ve Baden-Württemberg'deki Neckarwestheim 2) Nisan 2023’ün ortasına kadar acil durum rezervi olarak beklemede tutulmasını kararlaştırmıştı.
- Enerji krizi
Avrupa'nın en büyük ekonomisine sahip Almanya, Moskova'nın Kuzey Akım 1 doğal gaz boru hattı üzerinden gaz akışını durdurma kararının tetiklediği sarmal bir enerji kriziyle karşı karşıya bulunuyor.
Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin endişeler, enerji kaynakları üzerinde baskı oluşturmaya devam ederken, Alman hükümeti de bu kış sanayi çarklarının dönmesini, ışıkların açık kalmasını ve evlerin sıcak kalmasını sağlamak için çabalıyor.
Ülkede enerji maliyetlerindeki artış, enflasyonu yukarı yönlü körüklerken, hane halkı ve şirketler üzerinde de baskıyı artırıyor.
Pahalı enerji ve gıda, Almanya'da enflasyonu ağustosta yeniden yaklaşık 50 yılın en yüksek seviyesine ulaştırdı.
Temmuzda yüzde 7,5 olan yıllık enflasyon, ağustosta 2 ay sonra yeniden yüzde 7,9'a çıkarak, ilk petrol krizinin yaşandığı 1973-1974 kışından bu yana en yüksek orana geri döndü.
Rusya ve Avrupa ülkeleri arasında süren gaz kriz sonucu tarafların birbirine karşı aldığı yaptırım kararlarından en olumsuz etkilenen ülkelerden biri olan Almanya, enerji krizini atlatabilmek için çeşitli önlemler alıyor.
Bunun için, 24 Ağustos’ta Kanada ile Almanya arasında yeşil hidrojen yatırımına ve tedarikine yönelik iş birliği anlaşması imzalanmıştı.
Anlaşma, Kanada'dan Almanya’ya yeşil hidrojen ihracatının 2025'te başlamasını öngörürken, yeşil hidrojenin kullanımına ilişkin daha fazla araştırma için de iş birliği yapılması, limanlarda gerekli altyapının inşası ve Alman hükümetinin hidrojen ithalatçılarını desteklemesi de anlaşma şartları arasında yer almıştı.
- Almanya'nın hidrojen stratejisi
Detaylı bir hidrojenden enerji üretimi stratejisine sahip olan Almanya, bunun uygulanması için ülke içinde ve uluslararası çerçevede çeşitli çalışmalar gerçekleştiriyor.
Alman hükümeti, çeşitli yollardan ve kaynaklardan elde edilebilen hidrojenin yalnızca yenilenebilir süreçlerle üretilmesinin sürdürülebilir olduğu görüşü nedeniyle, yeşil hidrojeni önceliyor.
Hidrojen araştırmalarını yoğunlaştıran ülke, yeşil hidrojen teknolojilerinin lideri ve ihracatçısı olmayı da hedefliyor.
Almanya’nın hidrojen üretiminde iş birliği yapmak istediği diğer ülkeler olarak İrlanda, Suudi Arabistan, Umman, Şili, Namibya ve Avustralya öne çıkıyor.
Öte yandan, Scholz'un daveti üzerine, işveren ve sendikaların üst düzey temsilcilerinin, enflasyonla mücadele tedbirlerini görüşmek üzere perşembe günü tekrar bir araya gelmesi bekleniyor.
Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanlığı, ülke ekonomisine yönelik aylık raporunu yayımladı.
Raporda, Alman ekonomisi yılın ilk yarısında “dirençli” olduğunu kanıtladığını vurgulanarak, “Ukrayna'daki savaşa ve bunun sonucunda ortaya çıkan enerji fiyatlarındaki keskin artışa rağmen, ekonomi ikinci çeyrekte yeniden hafifçe büyüdü.” ifadesine yer verildi.
Almanya'da ekonomik havanın önemli ölçüde bozulduğuna işaret edilen raporda, temmuzda neredeyse tüm ekonomik göstergelerin olumsuz geliştiği aktarıldı.
Raporda, “Özellikle enerji yoğun alanlarda sanayi üretimi düştü. Yeni siparişler art arda altı ay düştü. İhracatın ithalattan biraz daha fazla düşmesiyle dış ticaret de zayıf bir şekilde gelişti.” denildi.
Haziran-ağustos döneminde uygulanan 9 avroluk toplu taşıma bileti ve akaryakıt indirim genel enflasyonu oranının da azaltıcı etkisi olduğuna yer verilen raporda, enflasyonun gelecek aylarda daha yüksek oranlara ulaşacağına işaret edildi.
Bakanlığın raporunda, “Sonuç olarak, Rus doğal gaz arzındaki azalmadan kaynaklanan enerji fiyatlarındaki şok, Alman ekonomisini giderek daha fazla etkiliyor.” ifadesine yer verilerek, enerji krizi nedeniyle ülkede GSYH'nin yılın ikinci yarısında sabit kalması veya düşmesinin beklendiği bildirildi.
Avrupa'nın en büyük ekonomisine sahip Almanya, Moskova'nın Kuzey Akım 1 doğal gaz boru hattı üzerinden gaz akışını durdurma kararının tetiklediği sarmal bir enerji kriziyle karşı karşıya bulunuyor.
Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin endişeler, enerji kaynakları üzerinde baskı oluşturmaya devam ederken, Alman hükümeti de bu kış sanayi çarklarının dönmesini, ışıkların açık kalmasını ve evlerin sıcak kalmasını sağlamak için çabalıyor.
Ülkede enerji maliyetlerindeki artış, enflasyonu yukarı yönlü körüklerken, hane halkı ve şirketler üzerinde de baskıyı artırıyor.
Pahalı enerji ve gıda, Almanya'da enflasyonu ağustosta yeniden yaklaşık 50 yılın en yüksek seviyesine ulaştırdı.
Temmuzda yüzde 7,5 olan yıllık enflasyon, ağustosta 2 ay sonra yeniden yüzde 7,9'a çıkarak, ilk petrol krizinin yaşandığı 1973-1974 kışından bu yana en yüksek orana geri döndü.
Bayerns Innenminister Joachim Herrmann hat das bundesweite Verbot des Bundesinnenministeriums gegen die Rockergruppe "United Tribuns" ausdrücklich begrüßt. "Das ist ein empfindlicher Schlag gegen eine schwerkriminelle Organisation", so der Minister. "Wir gehen konsequent und mit aller Entschlossenheit gegen gewaltbereite und gefährliche Rocker vor." Mit dem Verbot dürfen auch keine Symbole der "United Tribuns" mehr in der Öffentlichkeit, beispielsweise auf Kutten, gezeigt werden: "Damit verbannen wir wichtige Identifikationsmerkmale der Rocker und deren martialische Symbole, mit denen sie die Menschen einschüchtern wollen."
Nach den Erkenntnissen der Sicherheitsbehörden haben sich die Mitglieder der „United Tribuns“ gezielt zusammengeschlossen, um schwere Straftaten zu begehen. Dabei haben sie versucht, ihren Einflussbereich gegenüber konkurrierenden Gruppierungen mit Gewalt zu behaupten und auszudehnen. Immer wieder seien die Mitglieder durch Drogen- und Waffendelikte, schwere Körperverletzung und Sexualdelikte aufgefallen.
Um das Vereinsverbot durchzusetzen, fanden Durchsuchungen in Bayern und acht weiteren Bundesländern statt. Bundesweit sind 13 Chapter der „United Tribuns“ bekannt, davon drei in Bayern. Wie Herrmann bekannt gab, wurde in den Regierungsbezirken Oberbayern, Mittelfranken und Schwaben Wohnungen von „Präsidenten“, „Vize-Präsidenten“ und weiteren Mitgliedern der in Bayern ansässigen Chapter „United Tribuns Augsburg MC“, „United Tribuns Ingolstadt“, „United Tribuns Nürnberg“ und „United Tribuns München“ durchsucht. Hierbei konnten verschiedene Beweismittel und Vereinsvermögen sichergestellt werden. Zu Festnahmen kam es in Bayern nicht. Insgesamt wurden in Bayern 13 Objekte durchsucht.
Der Vorsitzende der Innenministerkonferenz, Bayerns Innenminister Joachim Herrmann, hat heute auf dem Gelände der I. Bereitschaftspolizeiabteilung in München im Beisein des Honorarkonsuls der Republik Gambia in Stuttgart, Prof. Dr. Georg Bouché, die deutschen Teilnehmer einer Hilfsmission der 'International Police Association' (IPA) für Gambia verabschiedet. "Gambia gehört trotz umfangreicher Entwicklungshilfemaßnahmen zu den ärmsten Ländern der Welt", erklärte Herrmann. "Ich hoffe, dass wir mit dieser Spende einen Beitrag zur Bewältigung der medizinischen Notlage und Unterversorgung in Gambia leisten können." Besonders hob der Innenminister das große Engagement der IPA hervor. "IPA-Sektionen mehrerer Länder haben seit Wochen hochengagiert an den Vorbereitungen gearbeitet, um diesen Hilfskonvoi nach Gambia durchzuführen", lobte Herrmann. "Damit stellt die IPA das Motto 'Die Polizei – Dein Freund und Helfer' eindrucksvoll unter Beweis. Ich bin beeindruckt von der großartigen Hilfsbereitschaft!"
Im Rahmen der 'Operation Zephyr' überführen IPA-Sektionen aus Großbritannien, Spanien und Deutschland insgesamt acht Krankenwagen, sechs Feuerwehrfahrzeuge, drei Streifenwagen nach Gambia, davon drei mit Spenden finanzierte und aufbereitete Krankenwagen und ein Feuerwehrfahrzeug mit Anhänger aus Deutschland. Dazu kommen Polizeiausrüstung wie Schutzausstattung, medizinische Geräte sowie ein Motorboot für Wasserrettungen. Insgesamt unterstützen 56 IPA-Fahrer die Überführung, davon zwölf aus Deutschland (Bayern, Baden-Württemberg, Hamburg, Hessen und Nordrhein-Westfalen). Beim deutschen Kontingent handelt es sich um zehn Polizistinnen und Polizisten, einen Justizbeamten und einen Rettungssanitäter, davon sind drei Polizisten und ein Justizbeamter aus Bayern.
Zunächst führt die Fahrtroute der IPA-Hilfsmission nach Algeciras in Spanien. Dort werden die Teilnehmer und Fahrzeuge der IPA-Sektionen zusammengeführt. Anschließend geht es mit der Fähre nach Marokko und von dort durch die West-Sahara, Mauretanien und den Senegal bis nach Gambia. Zielort ist die Hauptstadt Banjul.
Die IPA ist ein politisch und gewerkschaftlich unabhängiger Verbund von Polizeibeschäftigen mit 360.000 Mitgliedern in 68 Ländern. Sie ist die größte Berufsvereinigung der Welt. In Deutschland haben sich rund 55.000 Polizeibeschäftigte der IPA angeschlossen.
KONAD Baskanı Sait Özcan Büyük zaferin 100. Yılını kutlarken, “Emperyalistlerin maşası olarak komşu toprağına göz dikenler bunun utanç muhasebesini hala yapamamışlarsa kendilerine yazık ediyorlardır” dedi.
Büyük Zaferin 100. Yılı Türklerin yaşadığı her ülkede sevinç dolu kutlamalara dönüşürken Almanya’da yerleşik KONAD Sosyal ve Siyasal Araştırmalar Merkezi Başkanı Sait Özcan, “Tarihin şeref sayfaları Türk Milletine hediye edilmiştir. Anadolu’ya işgal kuvveti olarak gelenlerin karşılaştığı hüsranı inşallah Yunan Siyaseti kavrayabilmiştir. Emperyalistlerin maşası olarak komşu toprağına işgalci olarak girenlerin karşılaştığı hüsran öncelikle dünya gençliğine siyasi ahlak dersi olarak okutulmalıdır. 30 Ağustos 1922’de Anadolu’da yedikleri tokadın manasından çok acısı ile ilgilenen Yunan Siyaseti‘ne aynı yanlışı bir daha yapmamasını tavsiye ederim. Vatan savunmasının örneğini bedel ödeyerek dünyaya gösteren ve işgalcileri 3 haftada bileklerinin gücü teslim alan Atatürk ile adsız kahramanların önünde saygı ve hürmetle eğiliyorum.” dedi.
KONAD Avrupalı Türklerin Sosyo-kültürel yaşantılarındaki değişiklikleri uzun yıllardan bu yana bilimsel kriterlere uygun olarak takip etmektedir.
Anadolu Üniversitesi (AÜ) açıköğretim sisteminin 40. yılını ve Batı Avrupa Programlarının 35. yılını, Almanya'nın Köln kentinde düzenlediği mezuniyet töreniyle kutladı. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) konferans salonunda düzenlenen törene Türkiye'nin Köln başkonsolosu Turhan Kaya, Anadolu Üniversitesi Rektörü Fuat Erdal ile üniversite dekanlarıyla, öğrenciler katıldı.
Steinmeier, "Evsizler Günü" nedeniyle verdiği davette yaptığı konuşmada, "Artan fiyatlar nedeniyle kiralarını veya hizmet bedellerini ödeyemeyen yoksul insanlar, özellikle de aileler, evlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ayrıca ev arayan insanlar uygun fiyatlı ev bulmakta daha da zorlanabilirler." dedi.
Tahminlere göre Almanya'da 300 binden fazla insanın bir evi olmadan yaşadığını bunun da kabaca Münster veya Karlsruhe gibi büyük bir şehrin nüfusuna eşit olduğunu vurgulayan Steinmeier, "Yaklaşık 180 bin kişi, geceyi evsizlere yönelik barınaklarda geçiriyor ve yaklaşık 45 bin evsiz sürekli olarak sokakta uyuyor." diye konuştu.
Gelecek aylarda bu sayının daha da artma tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını vurgulayan Steinmeier, şunları kaydetti:
"Savaş ve krizler, sonbahar ve kış aylarında ülkemizde daha fazla insanın barınma ihtiyacı içinde olmasına yol açabilir. Artan fiyatlar nedeniyle kiralarını veya ev maliyetlerini ödeyemeyenler, özellikle de aileler, evlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Artan konut maliyetleri nedeniyle ödeme güçlüğüne düşenlerin evlerini kaybetmemeleri ve sokakta kalmamaları için tüm imkanlarımızı kullanmalıyız."