Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Çin'in başkenti Pekin'de, Türk ve Çinli sanatçıların, "Deniz İpek Yolu" temalı ortak resim sergisi sanatseverlerle buluştu. Türk sanatçı Ayşe Emel Gümüş ile Çinli Cang Dışıng'ın eserleri ile katkıda bulunduğu sergi, Pekin Yunus Emre Türk Kültür Merkezi'nde açıldı.

Altes Handwerkerhaus und Innere Pleich.

 

Es ist eines der ältesten Bürgerhäuser und eines der ganz wenigen in der Stadt Würzburg, die den Luftangriff vom 16. März 1945 fast unbeschadet überstanden haben: Zu verdanken hat dies das Handwerkerhaus in der Pleich, das mit drei weiteren Gebäuden in der Zeit des Übergangs vom späten Mittelalter in die Neuzeit inselartig angelegt wurde, nicht nur der Tatsache, dass ein Bomber am 16. März ausfiel, sondern auch seinen Ziegeln. Diese Ziegel stammen aus einer Modernisierungsphase im Barock. „Sie haben in der Brandnacht dafür gesorgt, dass dem Haus nichts passiert ist – und das sieht man auch heute noch an der schwarzen Farbe. Diese Ziegel sind ein wichtiges Zeitzeugnis“, erklärte Architekt Friedrich Staib bei der Ausstellungseröffnung der Geschichtswerkstatt im Verschönerungsverein. Thema der diesjährigen Ausstellung im Oberen Foyer des Rathauses sind das kleine Handwerkerhaus und die Innere Pleich.

„1510 erhielt der Erbauer des Hauses das Bürgerrecht, so dass er das Gebäude zur Ausübung seines Gewerbes errichten durfte“, berichtete Bürgermeister Martin Heilig, der die Ausstellung im Oberen Foyer des Rathauses eröffnete. Es handelte sich um eine Metzgerei „und somit war das Haus typisch für das Viertel, denn dort siedelte sich damals allerhand Gewerk an, wie Metzger, Gerber, Färber, alles Handwerk, das Wasser aus den Läufen von Kürnach und Pleichach benötigte.“ Die Hausbauweise war absolut modern. Es entstand 1521 in Fachwerkbauweise, mit einer reich ausgestatteten Wohnstube und Fenstererkern, viel Farbe innen und außen und einer sehr bunt gestalteten Fachwerkfassung. Das Handwerkerhaus, das bis in die 70er Jahre bewohnt war und dann erst einmal leer stand, wurde im Jahr 1993 vom Verschönerungsverein Würzburg gekauft, saniert und gerettet. Heute befindet sich dort die Geschäftsstelle des Verschönerungsvereins und das Lädele der Geschichtswerkstatt. Im zweiten Stock ist eine Mietwohnung und im Dachgeschoss ein kleines Hausmuseum mit Funden, die bei der Sanierung zutage kamen. Das Nachbarhaus in der Pleicherkirchgasse 14 trennt vom Handwerkerhaus nur eine Wand. Die Besonderheit dieses Anwesens: Noch heute ist das Mobiliar dieser Metzgerei vorhanden und mit diesem weiteren Ankauf im Jahr 2020 durch den Verschönerungsverein wurde auch einiges an Mobiliar erworben. „Wir erhalten hier ein Kleinod“, bekräftigte Matthias Rothkegel, Vorsitzender des Verschönerungsvereins. Er dankte ganz besonders den Mitgliedern der Geschichtswerkstatt, deren Arbeit „das vielleicht sichtbarste Zeichen des Vereins ist.“

Die Ausstellung widmet sich aber nicht nur dem Handwerkerhaus und seinem nächsten Nachbarn, denn durch die verschiedenen Gewerke siedelten sich immer mehr Familien in der Pleich an. Die Pleich bietet mehrere Tore, das Markuskloster, die Kirche St. Gertraud, die Gertraudgasse, die Bärengasse, die Gerberstraße, Hausmadonnen, den Kranenkai, das Gerichtsdienerhaus, in dem heute der städtische Fachbereich Kultur untergebracht ist, das Würtzburg-Palais und natürlich das Juliusspital und die Kliniken und Institute der Universität wie die Alte Augenklinik. Genauso reichhaltig wie die Pleich sind Bild- und Infomaterial, die in der Ausstellung und im neuen Heft der Geschichtswerkstatt zu sehen sind. Das Heft ist im Lädele in der Pleicherkirchgasse 16 zu erwerben, www.verschoenerungsverein-wuerzburg.de/geschichtswerkstatt.

„Die Geschichtswerkstatt konzipiert und realisiert nun schon seit vielen Jahren Ausstellungen und Veröffentlichungen“, fasste der Bürgermeister zusammen. „Sie digitalisiert Fotobestände und verhilft Altbeständen zur neuen Struktur. Sie ist Ausdruck eines sehr partizipativen, bürgerschaftlichen Engagements, denn alle Mitglieder arbeiten ehrenamtlich und stets mit voller, ideeller Einsatzkraft. Ganz herzlichen Dank dafür! Es ist schön, dass Sie nicht nur die Würzburger Geschichte für sich selbst aufarbeiten, sondern dass sie sie anderen vermitteln und dies sehr direkt, lebensnah und niederschwellig im Zugang.“

 

Text und Foto: Claudia Lother

Horasan Erenlerinın son halkası Gülbaba’nın diyarından selam gönderen Avrupa Türklerinin lideri ve önderi bilge insan, gönül adamı Türk -Islam davasının hadimi Türk milliyetcilerin eğitimci ağbeyi, Türk Federasyon eski genel başkanlarımızdan, Avrupa Türk İslam Birliği (ATIB)'in kurucu eski genel başkanı ve Şeref genel başkanı, Türkiyemizde düşünce kuruluşu olan Avrasya Stratejik Araştırmalar merkezi (ASAM) başkanı Musa Serdar Celebi;  Kurultay ile ilgili yaptığı acıklamada, " Turan Kurultayınızın  açılış toplantısı gectiğimiz cuma günü saat 11.00 de Macaristan parlamento binasında başladı.3 gün devam eden Turan Kurultayı Pazar günü son buldu"dedi. Konuşmasına şöyle sürdürdü;
 
"Bu büyük kutlamaya hem genetik hem de kültürel anlamda akraba olan Hun-Türk bilincine sahip milletler davet edildi ve bu milletleri temsilen Macaristan’a, Bugac’daki Büyük Kurultay’a heyetler gönderildi. Gelen heyetlerde diplomatlar ve bilim alanındaki uzmanların yanısıra  geleneksel askeri müzik ve halk dansları toplulukları vardı" dedi.
 
Çelebi devamla; "Kurultay vesilesiyle heyetler birbirlerini kardeş olarak gördüklerini gösteren ve tarihi bir anlam içeren bir bildiriye imza attılar. Bu adım sadece bir başlangıçtı. Bundan sonrası bizlere bağlıdır.  Uzatılan eller birbirine ne derece tutunuyor ve biz -yani bu yüz milyondan fazla insan-  kardeşlik sözcüğüne  nasıl bir anlam kazandıracağız, bunu zaman gösterecek" dedi.
 
Bu yıl 2022 Büyük Kurultay  3 gün devam etti. (12-13-14) Ağustos tarihlerinde devam etti. Yer: Bugac Yaylası, Bács-Kiskun Bölgesi/ Macaristan Kurultay sonunda Turan Kurultayı Bilim Kurulu tarafindan sonuç bildirgesi yayınlandı.
 
 
TURAN KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ
 
Sonuç bildirgesi ana teması: Köklere inemezseniz göklere yükselemezsiniz..
 
 21. Yüzyıl Türk Asrı Olacaktır…
 
Macaristan’ın Başkenti Budapeşte yakınlarında Bugac’ta düzenlenen TURAN KURULTAYI’nda Türk soyundan gelen  Macar, Azeri, Avar, Başkurt, Bulgar, Balkar, Buryat, Çuvaş, Gagavuz, Kabardino, Karaçay, Karakalpak, Kazak, Kırgız,Kumuk, Moğol, Nogay, Oğuz, Özbek, Tatar, Tuva, Türkmen, Uygur ve Yakut boyları bir araya gelerek aşağıdaki kararları almıştır…
 
1) Ümitlerimizi yeşerten Türk Devletler Teşkilatı’nın kurulması memnuniyetle karşılanmıştır. 
 
2) Bütün dünyaya adından bahsettiren Türk Devletler Teşkilatı daha aktif hâle getirilmelidir. 
 
3) Bu bağlamda Türk Devletler Teşkilatının ikinci ve üçüncü halkaları mutlaka kurulmalıdır.
 
4) Teşkilatın kurulacak ikinci ve üçüncü halkalarında, “Türk Devletler Teşkilatında biz neden yokuz” diyen pek çok devlet gibi, Balkanlar’dan Moğolistan’a, Uyguristan’dan-Kore’ye kadar bütün akraba toplulukları yer almalıdır.
 
5) Bunun dışında; Özellikle Balkan Türkleri olmak üzere, Kamboçya’dan-Sri Lanka Türklerine, Pakistan ve Himalaya’daki Türklerden, Girit Türklerine, Libya’da ki Türklerden-Irak’taki Türkmenelindeki Türklere, Romanya Türklerinden-Kırım’a, Nijer’de yaşayan Tuaregler’den-Doğu Afrika’da ve Ortadoğu’da yaşayan Osmanlı Türkü’nün torunlarına, Sibirya’dan Kafkaslara, Tacikistan’a kadar hiçbir oba ve aşiretleri dışarıda bırakmadan temsilci alınması zarûrî olmuştur.
 
6) İşte öyle bir yapıya büründürülecek Türk Devletler Teşkilatı’nın önemli çalışması hâline gelen TURAN KURULTAYI için teklifimiz; bundan böyle dönüşümlü olarak her iki yılda bir diğer Türk Cumhuriyetlerinin birinde, olimpiyat oyunlarıyla, ekonomik ve kültürel oturumlarıyla kısaca her yönüyle icrâ edilmelidir.
 
7) Bugün Türk Devletler Teşkilâtının kurulması gibi; Turan Birliğini kurma mücâdelesi için, tam 100 yıl önce şehit düştüğü 4 Ağustos 1922’ye kadar, işgaldeki Türk Devletlerini kurtararak TURAN bayrağı altında biraraya getirmek isteyen Enver Paşa unutulmamalıdır.  Anıtı dikilmeli, hayatı ve mücadelesi film yapılarak gelecek nesillere aktarılmalıdır.
 
8)Türk Devletler Teşkilatının bünyesinde ortak ordu, ortak pazar ve ortak parlamento kurulmalı ve üçer aylık dönemlerde Macaristan Parlamentosunda toplanarak yapılan çalışmalar gözden geçirmelidir.
 
10) Yine TDT bünyesinde Türk Dünyası Stratej ik Araştırmalar Merkezi ve Türk Dünyası Araştırmalar Enstitüsü,Türk Dünyası Akademisyenler Birliği, Türk Dünyası Tarım Birliği (hayvancılık dahil), Tür Dünyası Sağlık Teşkilatı ve Türk Dünyası Arama Kurtarma (TÜDAK) kurulmalıdır. 
 
11) Türk Dünyası Ekomomik Formu iki yılda bir Türk Dünyasının kalbi konumundaki Aşkabat’ta yapılmalıdır.
 
12) Türk Dünyası Bilim Olimpiyatları iki yılda bir Özbekistan’da icra edilmelidir.
 
13) Türk Dünyası Uzay Araştımaları Enstitüsü kurularak Kazakistan’da her yıl toplanmalıdır.
 
14) Türk Teknofest Festivali her yıl Türkiye’de yapılmalıdır.
 
15)Türk Dünyası Yüksek Öğrenim Kurumu kurulmalı, Türk Dünyasındaki üniversitelerin denkliği için üniversitelerde ıslah çalışmaları yapılmalıdır.
 
16) Türk Dünyası Hekimler Birliği Kurularak her yıl Azerbaycan’da biraraya gelmelidir.
 
17) Türk Dünyası Bilim Ödülleri düzenlenmeli ve iki yılda bir yapılan Turan Kurultayında sahiplerine takdim edilmelidir.
 
18) Türk Dünyası Film Festivali ve Türk Dünyası Erovizyon Müzik yarışmaları dönüşümlü olarak Kırgızistan’da birer yıl arayla yapılarak dereceye girenlere ödülleri verilmelidir.
 
19) Merkezi İstanbul’da olan Türk Dünyası Belediyeler Birliği “iş birliği-güç birliği” kapsamında genişletilerek, en küçük belediyelere kadar bütün Türk Dünyasını kapsayacak şekilde dizayn edilmelidir.
 
20) Türk Dünyası Kültür, sanat, edebiyat çalıştayları yapılarak Türk Dünyasının ortak değerleri, özellikle Dede Korkut, Nasrettin Hoca, Atilla, Timur, Uluğ Bey, Ali Kuşçu gibi önemli şahsiyetler anlatılmalıdır.
 
21) “Tarihini bilmeyen milletlerin coğrafyasını başkaları çizer” düsturuyla, Türk Dünyası ortak tarihi yeniden yazılmalıdır. Bunun İçin “Millî Tatihçiler Şurâsı” âcilen kurulmalıdır.
 
22) Başta Doğu Türkistan olmak üzere Musul-Kerkük, Kıbrıs, Kırım, Batı Trakya gibi Türk Bölgelerinin statüleri uluslararası platformlarda sürekli dile getirilerek, layık oldukları konuma gelene kadar dünya gündeminde kalmaları sağlanmalıdır. 
 
Bütün dünya bilmelidir ki, 21. Yüzyıl Türk Asrı Olacaktır.
 
Haber: Doğan Tufan - Budapeşte - Bugac
 

Uluslararası siyasete yönelik uyarıları ile tanınan KONAD Genel Başkanı Sait Özcan Almanya – Avrupa – Enerji üçgenine yönelik açıklamalarında dikkatleri emperyalist oyunlara çekti. Özcan açıklamasında, “Avrupa’nın her türlü enerji ve stratejik ihtiyacı için açılan tartışmalarda içinde Türkiye’nin mutlaka yer alıyor olması dikkat çekici. Türkiye karşıtı odakların, ülkemizin AB için oldukça önemli olduğunu söyleyebilmek adına Türkiye aleyhtarı cümleler kurmak için kendilerini zorladığını görüyorum. Ne Türkiye’yi kendilerine yaklaştırmak istiyorlar, ne de Türkiye’den vazgeçebiliyorlar” dedi.

 

Rusya-Ukrayna krizine yönelik açıklamalarında ise, Türkiye’nin bağımsız politika izlemesine müsade edilmemesi gerektiği ve Türkiye’nin AB ruhunu yok saydığını belirtecek kadar ileri giden Avrupa borazanları, Türkiye’nin izlediği “Komşular arası taraf tutmama” politikasına alışmaya mecbur kaldılar. Türkiye, Şubat ayında tüm Avrupa ile birlikte krizde Rus karşıtı bir politika izlese idi, ortaya çıkabilecek yeni sorunlar Avrupalıları zaten ilgilendirmiyordu” dedi.

 

Suriye konusuna da değinen KONAD Başkanı, “Türk - Rus ilişkilerinin varacağı boyut batı başkentlerindeki hiç bir siyasetçiyi ilgilendirmiyor. An itibarı ile İngiltere’nin tilki siyasetçilerinden başka hiç kimse bu konuda üç adım ilerisini düşünebilecek kapasitede değil. Türkiye taraf olsaydı, güneydeki kargaşanın boyutu çok derin olacaktı. Olası her türlü kargaşa ve senaryo sadece ve sadece bir ülkenin, en güçlü ülkenin işine yarayacaktır. Çünkü dünyanın süper gücü yeni bir oyun kurabilmesi için onlara kaos coğrafyaları gereklidir. Ancak oralarda oyun kurup, sınır çizip kendi hayallerini ortaya koyabilirler. Emperyalizmin bölüp, parçalayıp yutabilmesi için sürekli tekrarlanan oyun da budur. Türkiye artık emperyalistlerin oyunlarını bozuyor” şeklinde konuştu.

 

https://ayturk.de/yazarlar/sait-oezcan/emperyalizmi-sorgulamayan-halklar-bu-k-s-cok-uesueyecekler 

 

ANTALYA (AA) - Antalya'nın Konyaaltı ilçesindeki Kapuz Kanyonu, yeşilin ve mavinin ahenkle buluştuğu doğal güzelliği ile sıcak ve nemli günlerde serinlemek isteyen ziyaretçilerin yeni rotası haline geldi.

Kent merkezine 15 kilometre uzaklıktaki kanyon, "saklı bir cennet" edasıyla görenleri kendisine hayran bırakıyor.

 

Serinlemek için deniz ve su parklarına alternatif olarak kanyonu tercih eden yerli ve yabancı turistler, kanyonun içinde denize göre sıcaklık seviyesi daha düşük olan Karaman, Güver ve Gürkavak Çayı'nı ziyaret ediyor.

Kanyonun bulunduğu bölgeye gelen misafirler, araçla varılan bölümden sonra yemyeşil ağaçlarla çevrili patika yollar arasından yürüyerek kanyona ulaşıyor.

 

Yol güzergahında derinliği az olan sularda yürüyüş etkinliği yapan doğaseverler, kuş cıvıltıları eşliğinde kanyonun yeşil doğasını seyretme imkanı buluyor.

Kanyona ulaşan ziyaretçiler, kimi zaman derin noktalarda kendilerini turkuaz renkli berrak sulara bırakırken, kimi zaman ise yanlarında getirdikleri kano ile kanyon içinde gezintiye çıkıyor.

 

Bazı tatilciler ise kamp masa ve sandalyelerini kurarak, piknik yapıyor, doğayı izliyor ve fotoğraf çekiyor

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ANKARA (AA) - Grekoromen Güreş Milli Takımı, Sırbistan'da katıldığı turnuvada 4'ü altın olmak üzere 7 madalya kazandı.

Türkiye Güreş Federasyonunun açıklamasına göre, Mladenovac kentinde yapılan Ljubomir Ivanovic Gedza Memorial Turnuvası'nda mücadele eden milli takım 4 altın, 1 gümüş ve 2 bronz madalya elde etti.

Milli güreşçilerden Ekrem Öztürk (55 kilo), Kerem Kamal (63 kilo), Selçuk Can (72 kilo) ve Fatih Bozkurt (130 kilo) altın, Metehan Başar (97 kilo) gümüş, Ahmet Uyar (63 kilo) ve Murat Fırat (67 kilo) bronz madalya aldı.

Takım sıralamasında Macaristan 155 puanla birinci, Türkiye 148 puanla ikinci, Sırbistan 124 puanla üçüncü oldu.

 

ANKARA (AA) - Mülkiyeti Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğüne (AOÇ) ait halka açık spor tesisleri ve alanlarıyla halkın yiyecek-içecek ihtiyaçlarının karşılandığı mekanlar ihaleyle 10 yıllığına kiraya verilecek.

AOÇ'nin Resmi Gazete'de yayımlanan ilanına göre, birinci derece doğal ve tarihi sit alanı içinde kalan, Ankara'nın Yenimahalle ilçesi Gazi Mahallesi'ndeki toplam 6 bin 545 metrekarelik taşınmazın halka açık spor tesisleri ve alanları ile buralara gelenlerin yiyecek içecek ihtiyaçlarının karşılandığı mekanların kiralanması amacıyla ihale düzenlenecek.

Açık artırma usulüyle yapılacak ihale için tahmini bedel aylık 17 bin lira artı KDV, geçici teminat tutarı da 61 bin 200 lira olarak belirlendi. İhalede oluşacak kira bedelinin 10 yıllık tutarının yüzde 6'sı ise kesin teminat tutarı olarak alınacak.

İhale, 25 Ağustos saat 14.00'te AOÇ Müdürlüğü Sosyal Tesis Binası'nda yapılacak. Teklif mektuplarının ihale saatine kadar AOÇ Ticaret Müdürlüğüne verilmesi gerekiyor.

İZMİR (AA) - İzmir'in Menderes ilçesi açıklarında 5 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, saat 06.24'te Kuşadası Körfezi'nde 5 büyüklüğünde deprem kaydedildi.

Deprem yerin 7 kilometre derininde meydana geldi.
İzmir İl Afet ve Acil Durum Müdürü Kartal Muhcı, AA muhabirine, deprem nedeniyle bir olumsuzluk yaşanmadığını söyledi.

AFAD olarak depremin meydana gelmesinin ardından hemen kent genelindeki yetkililerle telefonla görüştüklerini dile getiren Muhcı, "Şu ana kadar bize olumsuz bir ihbar gelmedi." diye konuştu.
Depremin merkez üstü Kuşadası Körfezi ve çevresinde de bir hasarın oluşmadığı öğrenildi.
 
 

Almanya'da bu yıl kış aylarında ortaya çıka-cak enerji krizine karşı elektrikli ısıtıcılar yok satıyor. Olası bir krizin yaşanabileceği endişesiyle vatandaşlar şimdiden evlerine elektrikli ısıtıcılar almaya başladı.

Piyasa araştırma firması GFK'ye göre, Almanya'da 2022'nin ilk altı ayında 600 bin elektrikli ısıtıcı satıldı. Satışların, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 35 arttığına dikkat çekildi. Berlin'de elektrikli ürünler satan Eisen Doring mağazasının sahibi Frank Doring, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "son iki ayda elektrikli ısıtıcıların satışında büyük artış yaşandığını ve ellerindeki ısıtıcıların tükendiğini" söyledi. Alman toplumunun daha kış gelmeden olası enerji krizi için kendi kafalarında ürettikleri sıkıntı modeline endeksli olarak yeni çözüm yollarına yatırım yaptıkları gözlendi.

 

Son yapılan araştırmalara göre ülkedeki ısıtıcı çeşit ve modellleri konusunda oldukça spekülatif pazarlar oluşurken bu alanda ilginç fırsatçıların da ortaya çıkabileceği belirtiliyor. Ancak bilinen şu ki, yeni bir ısıtıcı pazarının oluştuğu ve çok sayıda satış yapılacağı şeklindedir.

Her yıl eylül ayı başların-dan itibaren piyasaya çıkan ısıtıcıların bu yıl Mayıs ayından itibaren satışa sunulup çok sayıda ürünün elden çıkmasından da anlaşılıyor ki, Almanlar hazırlıklarını şimdiden yapıyorlar. Alman hükümetinin enerji tüketiminin azaltılmasını istemesinden sonra insanların, “gaz tedarikinin azalması ya da fiyatının daha da artması durumunda daha çok elektriğe bel bağlamak zorunda kalmaktan endişe duyduklarını beliriyorlar.

           

Elektrikli ısıtıcı arayan bir Alman müşteri Alman hükümetinin enerji tüketiminin azaltılmasını istemesinden sonra, “gaz tedarikinin azalması ya da fiyatının daha da artması durumunda daha çok elektriğe bel bağlamak zorunda kalacağız. Ortaya çıkan zorlukar karşı sında bu kış inşallah tek başımıza kalmayız” seklinde  endişelerini belirtiyor.     

Yine bir başkası ise, “Korkum şu ki bu kış büyük sorunlar yaşanacak. Isıtıcı  olmazsa, evde biri sağlık sorunları yaşıyorsa, en azından sıcak bir banyo gerekecek. Bunu nasıl başaracağız, inanın şu an endişeliyim. İşte bu yüzden acilen bir elektrikli ısıtıcıya ihtiyacım var" şeklinde konuşurken,  Almanya'da öğrenci olan bir genç de elektrikli ısıtıcı alıp almayacağı soruldu ğunda, “Herkesin bunu almaya parası yok. Ama parası olanın alması gerektiğine inanıyorum” şeklinde konuşuyor.

 

Rus gazını Avrupa'ya taşıyan önemli hatlardan olan Kuzey Akım doğal gaz boru hattı üzerinden gaz sevkiyatının "teknik nedenlerden ötürü" bahanesi ile azaltılması üzerine, petrol ve doğal gaz uzmanı Thomas O’Donnell, "Bu kış muhtemelen doğal gazda yüzde 30 eksiğimiz olacak. Bu da herkesin gaza ulaşamayacağı ve karneyle dağıtım olacağı anlamına geliyor. Tüketiciler etkisini hissedecek" ifadesini kullandı. Geçtiğimiz günlerde bir Alman medyasında “kışlık kazaklar da ısıtmayacak, mutlaka battaniye alın” tavsiyesi vardı.

Velhasıl Almanya kış aylarına çok ama çok stresli hazırlanıyor.

 

Bütün ajanslar son günlerde Türkiye’nin gıda krizini önlediğine yönelik haberleri veriyor. Bunlar elbette gurur verici. Olası bir gıda krizinin çözümüne ilişkin önemli bir adım olan Ûstanbul mutabakatı kapsamında tahıl ve gıda maddeleri, Ukrayna’ya ait 3 liman üzerinden emniyetli bir şekilde Ûstanbul ve Türk boğazları üzerinden denizden nakledilecek. Konunun sevk ve idaresi İstanbul’da kurulacak Müşterek Koordinasyon Merkezi’nden yapılırken, Türkiye tüm ticari gemilerin kontrolünü gerçekleş tirecek.

 

Büyük ölçüde Rusya ile Ukrayna tarafından karşılanan dünyadaki tahıl arzı, iki ülke arasında şubat ayında başlayan savaş nedeniyle sekteye uğradı. Ukrayna limanlarında kalan gemiler nedeniyle tahıl ve diğer gıda ihracatın daki duraksama, küresel riski artırdı. Açlık ve güvenlik sorunu anlamına gelen krizin çözümü için Ukrayna’da bekleyen 25 milyon tondan fazla tahılın sevkiyatı için limanlarda bekleyen tahılın denizden emniyetli şekilde sevkine yönelik "koridor" fikri oluştu.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile görüşmelerinin ardından Türkiye harekete geçti. Kamuoyunda "kırmızı hat" olarak nitelendirilen Türkiye ile Ukrayna ve Rusya arasında doğrudan temas hattı hayata geçirildi.

"Kırmızı hat" diplomasisi çerçevesinde ülkeler birer general belirledi. BM'nin de bir görevlendirme yapmasının ardından görüşmeler, ikili olarak başladı. Bu kapsamda 21 Haziran'da Moskova'da atıldı. Moskova’da yapılan askeri heyetler toplantısı sonrası "Azov Concord" gemisi, Mariupol’dan ayrıldı. Böylece Ukrayna limanlarından ilk gemi ayrılmış oldu.

İnsanlığın ortak geleceği ile ilgili çok önemli kararların hikayesi işte böyle süregeldi. Burada Türk hariciyesinin önemi bir defa daha ortaya çıkıyor. Ortadaki başarının çok önemli tarafıda bütün gücü ile inisiyatifi eline alan Cumhubaşkanı Erdoğan’dır. Rusya - Ukrayna krizinin en başından beri tarafsızlığını ilan eden Türkiye şu an her iki tarafın da en güvendiği ülkedir.

 

Türkiye, Rusya ve Ukrayna savunma bakanlıklarına bağlı askeri heyetlerle BM heyetleri 13 Temmuz’da İstanbul Kalender Kasrı'nda ilk toplantıyı gerçek leştirdi. Ertesi hafta ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın himayesinde BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'ın katılımıyla "Tahıl ve Yiyecek Maddelerinin Ukrayna Limanlarından Emniyetli Sevki Girişimi Belgesi" taraflar tarafından imzalandı.

 

Bu durum Türkiye'nin diplomasi başarısıdır. Dünya kamuoyu tarafından memnuniyetle karşıla-nan anlaşma ile ihraç edilecek tahıl ve benzeri gıda ürünlerinin Ukrayna’ya ait 3 liman üzerinden emniyetli bir şekilde denizden nakliyatının yapılacağı belirtildi. Odessa, Çernomorsk ve Yujniy limanlarından yapılacak sevkiyatı içeren mutabakatla ilk olarak BM ve taraflarca belirlenen sayıda temsilci ile İstanbul’da Müşterek Koordinas yon Merkezi'nin hayata geçirileceği belirtildi. Ûstanbul’da onay-lanan uluslararası program dahilinde söz konusu limanlara intikal eden, giren ve çıkan gemilerin kontrolü sağlanacak. Gemilerin koridordan intikali taraflarca da uzaktan en sıkı şekilde takip edilebilecek.

İnsani maksatlı olması esas alınacak faaliyet kapsamında Türkiye, tüm ticari gemilerin kontrolünü yapacak. Türkiye’nin başarısı ile bütün dünyada mil-yarlarca insan da gıda kıtlığı riski yaşamayacak.