Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Zu dem am Dienstag veröffentlichten Umsetzungsbericht der Nationalen Weiterbildungsstrategie erklärt Hans Peter Wollseifer, Präsident des Zentralverbandes des Deutschen Handwerks (ZDH):
 
"Der Umsetzungsbericht der Nationalen Weiterbildungsstrategie muss das Startsignal für noch mehr politischen Schwung beim Zukunftsthema Weiterbildung sein. Handwerksbetriebe setzen mit großem Engagement und hohem Einsatz auf die Weiterqualifizierung ihrer Fachkräfte. Denn nur mit Weiterbildung können die Betriebe im Handwerk die anstehenden Transformationen und die damit verbundenen neuen Anforderungen der Digitalisierung, der Energiewende oder des nachhaltigen Bauens bewältigen.
 
Es ist gut, dass die Bundesregierung mit der Nationalen Weiterbildungsstrategie jetzt auch in diesem Bereich die notwendigen und richtigen Impulse setzt. Positiv ist insbesondere, dass die Rolle der Sozialpartner bei der Entwicklung von Fortbildungsprofilen gestärkt und das Fachkräftemonitoring ausgebaut werden sollen und dass beabsichtigt ist, bestehende Förderlücken zu schließen.
 
Die berufliche Weiterbildung verdient hohen politischen Stellenwert und muss noch stärker in der öffentlichen Wahrnehmung verankert werden. Dazu zählt, die Fortbildungsabschlüsse der Höheren Berufsbildung nun rasch den Abschlussstufen Bachelor Professional und Master Professional des Berufsbildungsgesetzes bzw. der Handwerksordnung zuzuordnen. Das stärkt die Höhere Berufsbildung und erhöht die Transparenz über die guten Karriere- und Entwicklungswege im Handwerk.
 
Zudem sollten Fortbildungsabsolventen von den Kurs- und Prüfungsgebühren im Aufstiegs-Bafög vollständig entlastet werden. Besonders bei Fachkräften im Handwerk, die sich bei der Weiterbildung oftmals bereits in der Familienphase befinden, kann damit die Fortbildungsbereitschaft positiv beeinflusst werden."
 
Foto: ZDH/Boris Trenkel
- İstanbul Medipol Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Doğan:
- "Çip krizinin son kullanıcıya en belirgin etkisi, arz talep dengesinin bozulması nedeniyle fiyatların artacak olmasıdır ve bu artış çoktan başlamıştır"
- "Çip krizi, teknoloji firmalarını krize sokmaktan çok talep patlaması sayesinde önlerini açacaktır"
 

İSTANBUL (AA) - ABDULKADİR GÜNYOL - İstanbul Medipol Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Doğan, "Çip krizinin son kullanıcıya en belirgin etkisi, arz talep dengesinin bozulması nedeniyle fiyatların artacak olmasıdır ve bu artış çoktan başlamıştır." dedi.

Doğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çip krizinin her ne kadar otomotiv endüstrisi gibi spesifik alanlarda daha yoğun hissedilse de aslında oto endüstriden akıllı telefonlara, oyun konsollarından elektrik enerjisi çeviricilerine kadar tüm elektronik alanlarda etkili olduğunu söyledi.

Krizin, sadece spesifik bir ürün gamı veya elektronik alan ile sınırlı olmadığını belirten Doğan, "Oto endüstrisinde daha fazla hissedilmesinin temel sebebi pandemi başlangıcında araba üreticilerinin talebin azalacağını düşünerek siparişleri azaltması ve iptal etmesi sonucu üretimin yavaşlaması ancak gerçek hayatta talebin yüksek kalmasıdır. Çip krizinin son kullanıcıya en belirgin etkisi, arz talep dengesinin bozulması nedeniyle fiyatların artacak olmasıdır ve bu artış çoktan başlamıştır. Bunun yanı sıra ürünlerin bulunmaması veya uzun tedarik süreleri gibi sonuçlar oluşacaktır. Firmalar, ürünlerinin daha gelişmiş versiyonlarını geciktirmekte, envanterlerinde bulunan ürünler ve çipler ile idare edecektir." diye konuştu.

Çip krizinin birçok sebebi bulunduğuna işaret eden Doğan, bu önemli nedenlerden bir tanesinin, salgından dolayı evden çalışmanın yaygınlaşması ve bunun sağlanabilmesi için bilgisayar ve diğer tüketici elektroniği çözümlerinin daha çok talep edilmesi olduğunu belirtti.

ABD ve Çin arasında yaşanan anlaşmazlıklara da değinen Doğan, "ABD ve Çin arasındaki politik kriz ve ABD'nin SMIC gibi Çin menşeli üreticileri yasaklaması nedeniyle TSMC ve Samsung gibi Tayvan ve Güney Kore üreticilerine yönelme ve bu üreticilerin halihazırda doluluklarının yüksek olması arzın talebi karşılayamamasına neden olmuştur. Aynı politik sebeplerden Çin bazlı teknoloji firmaları, yasaklar başlamadan taleplerini artırmış ve çip envanterlerini doldurmaya çalışmıştır. Bu da yine çip arzının talebi karşılayamamasını sağlamıştır. Son yıllarda Tayvan'da olan kuraklık ve çip üretiminde çok fazla miktarda su kullanılması da üretimin yavaşlamasına sebep olmuştur." ifadelerini kullandı.

- "Bu kriz doğru planlama ile çözülecektir"

Doç. Dr. Hakan Doğan, çip krizinin çözülmesi için söz konusu sebeplerin ortadan kalkmasının yanı sıra arzı karşılamak için yeni yatırımların yapılması gerektiğini belirterek, bu sebeplerin birçoğunun 1-2 yıl gibi bir zaman diliminde çözüleceğini söyledi.

Yeni yatırımların başladığını ifade eden Doğan, Intel'in, 20 milyar dolar harcayarak iki üretim tesisi yapmayı planladığını ve yatırıma başladığını anlattı. Doğan, "Bu kriz doğru planlama ile çözülecektir. Tek sorun, ne kadar kısa sürede bu çözümün olgunlaşacağıdır. Çip krizi, teknoloji firmalarını krize sokmaktan çok talep patlaması sayesinde önlerini açacaktır. Ayrıca bu, sektörün ne kadar önemli ve önünün açık olduğunun kanıtıdır." dedi.

Çip krizinin akademik bilim dünyasına etkisinin dolaylı yoldan olabileceğine dikkati çeken Doğan, "Akademik çalışmalarda, seri üretimden çok prototip üretimi veya fikrin kanıtlanması asıl olduğu için küçük sayılarda üretimler yapılmaktadır, bu yönden etki az olacaktır. Ancak akademik çalışmalarda firmaların katkısı ve desteği büyük olduğundan firma gelir giderlerinde oluşan dalgalanmalar akademik faaliyetlere yansıyabilecektir." diye konuştu.

- Küresel çip krizi

Küresel Kovid-19 salgını nedeniyle çip arz-talep dengesindeki değişim ve çiplerin ham maddesi olan silisyumun en büyük üreticisi olan Çin'de yaşanan kuraklık, teknoloji ile ilgili birçok sektörde çip krizini gündeme getirmişti.

ABD'li danışmanlık firması AlixPartners'ın son verilerine göre, çip krizinin otomotiv sektöründe neden olacağı hasarın bu yıl için 110 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Araç üretiminde çip krizinden kaynaklı yaklaşık 4 milyonluk bir kayıp yaşanacağı da belirtiliyor.

BERLİN (AA) - ABD'li elektrikli araç üreticisi Tesla'nın Brandenburg eyaletinin Grünheide bölgesinde yaklaşık 92 hektarlık ormanlık bölgeyi de kapsayacak şekilde büyük bir fabrika inşa etmesine çevreci örgütler tepki gösteriyor.
 
Doğal Alanı Koruma Birliği (NABU) Brandenburg Eyalet Müdürü Christiane Schröder, yaklaşık 130 adet futbol sahası büyüklüğündeki ağaçlık alanda fabrika inşa edilmesini eleştirerek, "Bölgede çevreye karşı yapılan somut muameleye karşıyız. Bu yatırımı daha iyi yapabilirsiniz ve özellikle Tesla çevreci bir şirket olduğunu söylüyor ve çözümün bir parçası olacağını söylüyor. Ama şimdi onlar daha çok sorunların bir parçası." dedi.
 
Berlin'in 50 kilometre doğusunda yer alan Tesla fabrikasının durdurulması için mahkemeye de başvurduklarını kaydeden Schröder, "NABU olarak çoğunlukla finansal çıkarlara karşı canlı türlerinin bir tür avukatı olmaya çalışıyoruz. Almanya’da Tesla fabrikası için farklı bir yol izlendi. Aslında sadece birkaç ağaç değil, 300 hektarlık devasa bir alan bunun 92 hektarı ormanlık alan. Geçen yıl şubat ayında ilk adımda bu alanın Tesla’ya satışı için başka bir çevreci örgüt ile mahkemeye başvurduk. Bu fabrikayı kurmak için yasal bir izin yoktu. Yani sadece ön izinler vardı, nihai izin değildi. Süreç devam ediyor" şeklinde konuştu.
 
- "Tesla amacına ulaşması için başka yollar denemeli"
Almanya’da endüstriyel kalkınma için çevre üzerinde değişiklik yapılan birkaç vaka olduğunu anlatan Schröder ancak şimdiye kadar Tesla’ya ayrılan alan kadar bu denli devasa bir ormanlık alanın kimse için ayrılmadığını belirtti.
 
Uluslararası yatırıma karşı olmadıklarının altını çizen Schröder, Tesla ve Eyalet Bakanlığı'na seslenerek "Amacınıza ulaşmak için başka yollar denemelisiniz" ifadesini kullandı.
 
 
 
Schröder, siyasetçilerin kesilen ağaçların bölgelerindeki insanlar için ne anlama geldiği konusunda yeterince derin düşünmediklerini belirterek, "Çünkü bu sadece bir doğa sorunu değil, aynı zamanda herkes için bir sorun. Yani insanlar bu bölgede yaşayacak, çünkü çok büyük bir fabrika var. Oraya çok sayıda yeni insan gelecek. Aslında şu anda geleceklere hizmet vermesi için doğru dürüst altyapıya bile sahip değiliz." değerlendirmesinde bulundu.
 
Schröder, içme suyu koruma bölgesindeki fabrikaya izin veren Brandenburg Çevre Bakanlığı'na da sitem ederek şunları söyledi: "Şu anda betonla kaplanmış devasa bir alan var. Yağmur toprağa gidiyor ve yeni yeraltı suları oluşturuyor. Söz konusu alanda bu döngünün olmaması bir sorun olabilir. Diğer nokta, fabrikanın kendisinin çok fazla suya ihtiyacı var ve özellikle o bölgede o kadar su kaynağına sahip değiliz. Kimyasallar bulaşmış suları içmek için kullanamazsınız. Bu nedenle, neler yapabileceğinizi ve ne kadar su alabileceğinizi yakından incelemelisiniz ve bu büyük bir sorun olabilir ve fabrikaya çok yakın bir Avrupa koruma alanı var. Flora Fauna habitat alanı ve bu kritik derecede tehlikede, çok fazla suya ve yüksek bir yeraltı suyu seviyesine ihtiyacı var. Fabrika bunları engelliyor" ifadelerini kullandı.
 
Yeşil Lig ve Grünheide vatandaşları girişimi de Eyalet Çevre Dairesine Tesla'ya şu ana kadar verilen izinlerin kaldırılmasını talep ediyor.
Çevre örgütleri, fabrikanın doğal ortamı bozmayacak başka yere taşınmasını istiyor.
 
- "Kesilen ağaçlar yerine fidan dikme zorunluluğu yok"
ABD'li elektrikli araç üreticisi Tesla, Berlin'in komşu eyaleti Brandenburg'un Grünheide bölgesinde 300 hektar alanda yaklaşık 92 hektarlık bir ormanlık bölgeyi de kapsayacak şekilde büyük bir fabrika (Gigafactory) inşa ediyor. Çam ormanı ile kaplı fabrika alanı 41 milyon avroya Tesla’ya satıldı.
Eyaletten alınan inşaat iznine göre kesilen ağaçlar yerine yeni fidan dikme zorunluluğu bulunmuyor.
 
Bir yıldır süren fabrika inşaatının yıl sonuna kadar tamamlanması ve 12 bin kişinin istihdamına katkı sağlaması bekleniyor. Fabrikanın yılda 500 bin araç ve batarya üretmesi öngörülüyor.
 
Fabrikanın, özellikle arabalar için üretilecek büyük aküler için, yıllık yaklaşık 1,5 milyon metreküp su miktarına ihtiyaç duyacağı bunun da açılacak kuyularla karşılanması planlanıyor.
 
Tesla çevreye daha duyarlı olduğu değerlendirilen elektrikli otomobiller üretiyor fakat Berlin’deki fabrika inşaatı, ağaçların kesilmesi, daha çok su kullanımı ve çevre sorunlarını beraberinde getiriyor.
Tesla'nın halihazırda biri ABD'de biri de Çin'de olmak üzere iki Gigafactory'si bulunuyor.
 
 
 
- Dava süreci
Tesla’nın Avrupa’daki ilk fabrikasını Almanya’da açarak ekosistem oluşturmasından memnuniyet duyan Alman yetkililer gereken onayları resmen vermese de, Brandenburg Eyalet Çevre Bakanlığı riski kendilerine ait olmak üzere hazırlıklara başlama izni vermişti.
 
Bu kapsamda 92 hektarlık alanda ağaç kesimine başlanmış, bu hamle de çevreciler arasında ve Alman kamuoyunda tepkilere neden olmuştu.

Brandenburg Eyalet Çevre Bakanlığı ve Tesla, AA muhabirinin konu ile ilgili sorularına cevap vermedi.

HWK für Oberfranken vereidigt Christoph Kramer aus Forchheim - Streitigkeiten außergerichtlich beilegen 

Bayreuth/Forchheim. Die Handwerkskammer für Oberfranken bestellt und vereidigt Sachverständige aus verschiedenen Gewerken, um privaten Auftraggebern, aber auch Gerichten und Behörden Fachexperten zur Verfügung zu stellen, deren persönliche Integrität, Fachwissen und Unparteilichkeit gewährleistet ist. Nun wurde mit Christoph Kramer aus Forchheim ein neuer Sachverständiger für das Holzblasinstrumentenmacherhandwerk vereidigt. Der 33-Jährige ist Meister seines Faches und musste sich vor der Vereidigung eine juristische Fortbildung ablegen und in einer zusätzlichen Fachprüfung einen echten Praxisfall lösen und dazu ein Gutachten erstellen. Durch die Arbeit der öffentlich bestellten und vereidigten Sachverständigen besteht die Chance, Streitigkeiten zwischen Handwerkern und Kunden außergerichtlich und damit relativ schnell und kostengünstig zu klären. 

Der Weg zum Sachverständigen ist nicht einfach. Bewerber für das Amt werden intensiv überprüft, im Hinblick auf ihre Berufs- und Lebenserfahrung, auf ihre persönliche Eignung und natürlich hinsichtlich ihrer besonderen Sachkunde. Diese Beurteilung übernahm im Auftrag der Handwerkskammer die Innung für Musikinstrumentenbau Nordbayern. 

Öffentlich bestellte und vereidigte Sachverständige im Holzblasinstrumentenmacherhandwerk sind rar. Mit Christoph Kramer gibt es nun deutschlandweit gerade einmal eine Handvoll Sachverständige in diesem Handwerk. Zusammen mit Hauptabteilungsleiter Thomas Rudrof aus der Rechtsabteilung der Kammer und HWK-Geschäftsführer Rainer Beck nahm Präsident Matthias Graßmann die Vereidigung vor und wünschte Christoph Kramer bei seiner neuen Tätigkeit viel Glück, Kraft und Erfolg. 

Diese Vereidigung gilt als öffentliche Bestellung im Sinne der Zivil- und Strafprozessordnung. Der Sachverständige ist bei seiner Arbeit nur seinem Gewissen unterworfen und ist in dieser Funktion kein Interessenvertreter des Handwerks. Gemäß der Sachverständigenordnung untersteht jedoch jeder von der Handwerkskammer bestellte Sachverständige auch der Aufsicht der Handwerkskammer. Daher wünscht sich Präsident Matthias Graßmann auch eine enge und vertrauensvolle Zusammenarbeit. „Wir sind immer gerne bereit, Ihnen mit Rat und Tat zur Seite zu stehen“, so Graßmann. 

Eingeschaltet werden die rund 90 Sachverständigen in Oberfranken in aller Regel bei Streitigkeiten oder Meinungsverschiedenheiten zwischen Handwerkern und Kunden über eine erbrachte Leistung. In vielen Fällen ist schon nach der Einschätzung durch einen Sachverständigen klar, wie ein Streit ausgehen wird. Aufwändige Gerichtsprozesse können so vermieden werden. 

Mit dem heutigen Neos-Flug NO753 geht vorerst die Lieferkette zwischen dem chinesischen Peking und Nürnberg zu Ende. Von Ende April bis Ende Mai 2021 wurden 14 Flüge mit insgesamt über 15 Millionen Schnelltests (mehr als 445 Tonnen) und weiteren medizinischen Gütern abgewickelt.
 
Das Importunternehmen Emotive Systems GmbH aus Paderborn sowie die Vertriebsorganisation Kingline GmbH aus Erlangen veranstalteten vorpandemisch Musik-Festivals und vermieteten LED-Leinwände. In Coronazeiten taten sie sich zusammen, sattelten kurzerhand um und entwickelten sich zu den führenden Lieferanten von Antigentests.
 
 
Die Kundenliste reicht von Apotheken über DAX-Konzerne bis hin zu Supermärkten in ganz Deutschland. Auch Landesregierungen zählen zu den Abnehmern, die die Schnelltests beispielsweise in Schulen einsetzen.
 
Damit die Metropolregion Nürnberg und die ganze Bundesrepublik mit Corona-Antigentests versorgt werden konnten, wurden verschiedene Bereiche des Flughafens aktiviert. So sind nicht nur die Fracht- und Flugzeugabfertiger im Einsatz, sondern auch Kolleginnen und Kollegen aus anderen Abfertigungsbereichen wie z.B. dem Gepäck- oder Kabinenservice, die sonst die Urlaubskoffer zum Passagierflugzeug bringen oder die Flieger reinigen.
 
Wortneuschöpfung in der Luftfracht
 
„Prachter“ ist eine Zusammensetzung der Wörter Passagierflugzeug und Frachter. Diese Konstellation kommt zustande, da zum einen aktuell aufgrund des hohen Cargo-Aufkommens viele Frachtmaschinen ausgebucht sind und zum anderen Airlines freie Kapazitäten bei ihren Passagierflugzeugen haben. Anstelle von Passagieren fliegt das Frachtgut zum Teil auf den Sitzen in der Kabine mit, wo es festgezurrt wird.
 
Das Cargo-Aufkommen steigt deswegen, da die Frachtzuladung im Linienverkehr derzeit nicht im üblichen Umfang stattfindet. Auf Verbindungen wie beispielsweise Nürnberg - Istanbul ist sonst regelmäßig Fracht im Flugzeugbauch („Belly“) zu verzeichnen.
 
Dünyanın en iyi tatil hava yollarından biri olan SunExpress, 2021 yaz sezonunda Anadolu şehirlerine düzenleyeceği uçuş ağına beş yeni destinasyon ekliyor. Hava yolu, bu yaz uçuş ağına dahil ettiği yeni destinasyonlarla beraber, Avrupa’nın 16 kentini Anadolu’daki 13 şehirle aktarmasız uçuşlarla bağlayacak.
 
Avrupa ile Anadolu’nun birçok kenti arasında en fazla direkt seferler sunan hava yolu SunExpress, 2021 yaz sezonuyla birlikte uçuş ağına beş yeni rota ekledi:
 
 

Brüksel

Düsseldorf

Frankfurt

Eskişehir Yeni

Eskişehir Yeni

Malatya Yeni

 

 Hatay Yeni

 

 

Zonguldak Yeni

 

 
 
Anadolu şehirlerinden Avrupa’ya en çok sefer sunan havayolu SunExpress, 2021 yazı uçuş programı kapsamında Mayıs ayı ortası itibarıyla Düsseldorf’tan Zonguldak’a uçuş düzenlemeye başlamıştı. Haziran sonu itibarıyla ise bu Avrupa kentinden Eskişehir’e ve Hatay’a haftada bir kez sefer düzenlemeye başlayacak. SunExpress’in Brüksel – Eskişehir seferleri ise haftada 3 ve Frankfurt – Malatya seferleri ise haftada 1 kez düzenlenecek.
 
Almanya, Avusturya ve İsviçre’deki toplamda 9 nokta ile 13 Anadolu şehri arasında doğrudan bağlantı sunan hava yolu ayrıca, Amsterdam, Brüksel, Londra, Paris, Stockholm ve Kopenhag gibi çeşitli Avrupa başkentlerinden Anadolu’daki birçok destinasyona direkt uçuş düzenliyor.
 
SunExpress misafirleri, sunexpress.com web sitesini veya mobil uygulamasını ziyaret ederek SunExpress’in cazip yaz sezonu tekliflerini inceleyebilirler.
 

Sabine und Franco Kästner aus Grafenrheinfeld sind die glücklichen Gewinner der Sonderauslosung der Sparkassen-Lotterie „PS-Sparen und Gewinnen“ vom Dezember 2020. Vorstandsmitglied Roberto Nernosi übergab im Autohaus Vossiek einen nagelneuen VW-e-up! „Style“ im Wert von über 22.000 Euro an die Kunden. „Es lohnt sich, beim PS-Sparen der Sparkassen mitzumachen. Geringer Einsatz - hohe Gewinnchancen ist dabei das Prinzip und man spart zusätzlich“, erklärte Roberto Nernosi bei der Übergabe. Bereits mit fünf Euro pro Los ist man dabei und hat die Chance auf einen großen Gewinn. Von diesem Einsatz fließt nur ein Euro in die Lotterie, die restlichen vier Euro werden gespart. Filialleiter Lukas Bräuer ergänzte: „Diese Sparform lohnt sich somit zweifach - und das Monat für Monat. Doch damit nicht genug, denn zweimal jährlich findet außerdem eine große Sonderauslosung mit schicken Autos, exklusiven Reisen und attraktiven Geldgewinnen statt.“ 

Die PS-Sparer der Sparkasse Schweinfurt-Haßberge leisten mit ihren Losen auch einen Beitrag für die gute Sache. 25 Prozent des Lotterie-Einsatzes spendet die Sparkasse für gemeinnützige, soziale und karitative Projekte. „Im letzten Jahr konnten wir so rund 170.000 Euro für den guten Zweck bereitstellen“, erläuterte Roberto Nernosi. Er freute sich mit den Kunden, die jetzt stolze Besitzer eines CO²-freundlichen VWe-up! sind und wünschte „allzeit gute und unfallfreie Fahrt“.

Das Foto (©Daniela Gündling, Sparkasse Schweinfurt-Haßberge) zeigt von links: Lukas Bräuer (Filialleiter), Roberto Nernosi (Vorstandsmitglied Sparkasse Schweinfurt-Haßberge), Stefan Bauer (Geschäftsführer Autohaus Vossiek), Fahrzeug-Gewinner Sabine und Franco Kästner

BERLİN (AA) – Almanya’nın başkenti Berlin’de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle kasımdan beri kapalı tutulan restoran, kafe ve barların dış mekanları yeni vaka sayılarının düşmesiyle sıkı hijyen ve temas kuralları gözetilerek yeniden hizmet vermeye başladı.

Federal hükümetin ve eyalet yönetimlerinin salgının ikinci dalgası sırasında kasım başında kapatılan restoran, kafe ve barlar, Berlin’de haftalık 100 bin kişide görülen vaka sayısı 5 iş günü üst üste 100’ün altında seyretmesi üzerine tekrar açıldı.

Şimdiye kadar "gel-al" ve "paket servis" olarak hizmet veren restoran, kafe ve bar gibi işletmeler sıkı hijyen ve temas kuralları uygulayarak müşterilerini dış mekanlarda kabul etti.

Buna göre işletmelerin dış mekanlarında oturacak müşteriler, negatif Kovid-19 test sonucunu, iki doz aşı olduklarını veya Kovid-19’a yakalanıp iyileştiğini ibraz etmeleri gerekiyor.

Ayrıca bir masada 2 hane halkından en fazla 5 kişi oturabilecek. 14 yaşın altında olanlar, iki kez aşılananlar ve hastalıktan iyileşenler için sınırlama bulunmuyor.

Çalışanlar ve mekanda yerlerinden kalkan müşteriler maske takmaları gerekiyor. İşletme sahiplerinden ise hijyen ve temas kurallarını uygulamaları isteniyor. Kurallara rağmen havanın güneşli olmasını fırsat bilen Berlinliler aylardan beri müşteri kabul edemeyen işletmelerin dış mekanları yeniden doldu. Özellikle gençlerin tercih ettiği Hackescher Markt bölgesindeki kafede zamanını geçiren Natalia Zielemienzka AA muhabirine, uygulamadan memnun olduğunu belirterek, “Arkadaşımla İtalyan kafesindeyim. Yeniden özgürlük hissi geri geldi. Kendimizi daha iyi hissetmek için de buraya gelmeden önce test olduk. Tekrar biraz olsun normalleşme oldu. Çok özledik." dedi.

Müşterilerden Konrad Kargula da bu güzel havada kafede oturabildiği için memnun olduğunu dile getirerek, "Dışarı çıkmak, hapis olmamak, kafelere gitmek, özgür olmak ve hayatın tadını çıkarmak güzel." şeklinde konuştu. Arkadaşlarıyla birlikte olmayı ve dışarda rahat bir şekilde oturmayı özlediğini belirten Kargula, "Arkadaşlarımla kapalı alanlarda buluşulabilirdik, ancak dışarda bir araya gelmek farklı bir yaşam duygusu. Çok özledim." ifadesini kullandı.
Kapanma döneminin zor geçtiğini söyleyen Jean-Tierry Bela Andela ise şöyle devam etti:

"Çok stresliydi. Birçok kişi depresyona girdi. Ben de iyi değildim. Tünelde ışık var. Umarım böyle kalır. Arkadaşlarla düzenli buluşmak, akşamları dışarı çıkmak, düzenli dışarda yemek yediğimiz için restoranda yemek yemeyi özlem. Normal hayatı özledim.”

Restoran sahibi Michael Dinh de hazırlıkların çok yorucu olduğuna işaret ederek, "Hala daha hazırlık içindeyiz." diye konuştu.
Dinh, restoranların yeniden açılmasından dolayı mutlu olduğunu aktararak, "Çok sayıda kişinin bizi ziyaret etmesini ve hayatın normalleşmesini ümit ediyorum." dedi.
Bir başka restoran sahibi Yüksel Durmuş da kendileri için bunun yeniden bir başlangıç olduğunu dile getirerek şöyle konuştu:

"Hiç yoktan iyidir. Seviniyoruz. Bir iki hafta içinde daha da gelişeceğini düşüyoruz."
Durmuş, herkesin dışarda yemek yemeyi özlediğini aktararak, "İki saat oldu açtık ama ilgi var. Akşama doluyuz. Herkes rezervasyon yaptı." ifadesini kullandı.
Bu arada, haftalık 100 bin kişide görülen yeni vaka sayıları 5 iş günü üst üste 100'ün altında olan bölgelerde ayrıca gece dışarı çıkma kısıtlaması da son buldu.
Öte yandan, birçok eyalette oteller ve pansiyonlar, turistler için test yapma ve hijyen kuralları çerçevesinde yeniden açılacak. Berlin'de ise gece 23.00-05.00 saatlerinde alkollü içecek satışı ve otellerde konaklama yasağı devam ediyor.
 
Bild: Pixabay
Das oberfränkische Handwerk fordert Maßnahmen, um Verwerfungen auf dem Markt für Baumaterialien entgegenzuwirken
 
Oberfranken. Fehlende Materialien und hohe Rohstoffpreise belasten derzeit viele Handwerksbetriebe in Oberfranken. Trotz guter Auftragslage geraten bei Bau- und Ausbaubetrieben Baumaßnahmen ins Stocken. Matthias Graßmann, Präsident der Handwerkskammer für Oberfranken, warnt deshalb vor möglichen Folgen für die Handwerkskonjunktur: „Wenn sich an dieser Situation nichts ändert, steht die konjunkturelle Erholung im Handwerk auf dem Spiel. Gerade vor dem Hintergrund der Corona-Pandemie, in der alle wirtschaftlichen Kräfte für eine Wiederbelebung und den Neustart gebraucht werden, müssen zusätzliche Belastungen aus dem Weg geräumt werden.“ Die Politik sei daher aufgefordert, alle ihrzur Verfügung stehenden Instrumente einzusetzen, um den Verwerfungen auf dem Markt für Baumaterialien entgegenzuwirken und diese in den Griff zu bekommen.
 
Insbesondere die öffentlichen Auftraggeber hätten hier eine Vorbildfunktion, so Graßmann. Deshalb sei es gut, dass die Bayerische Staatsregierung bereits eine Forderung des Handwerks aufgegriffen hat und nun für einige Materialien bei öffentlichen Aufträgen zeitlich begrenzt vertragliche Stoffpreisgleitklauseln vorsieht. Graßmann fordert weiter: „Zudem darf ein Handwerksbetrieb, der wegen der aktuellen Probleme den Vertrag nicht rechtzeitig erfüllen kann, nicht mit Vertragsstrafen überzogen werden.“
 
Vor allem die Bau- und Ausbauhandwerker haben sich während der Pandemie als wesentliche Konjunkturstütze erwiesen. „Es ist geradezu widersinnig, dass Handwerksbetriebe bei gefüllten Auftragsbüchern nun plötzlich Kurzarbeit in Betracht ziehen müssen, weil wichtige Materialien fehlen oder die Preise durch die Decke schießen“, so der HWK-Präsident. Es sei daher richtig, dass Bundeswirtschaftsminister Peter Altmaier die Initiative ergriffen und die akuten Preis- und Beschaffungsprobleme von Rohstoffen und Vorprodukten zur Chefsache erklärt hat. Wichtig sei aber auch, dass das Thema auf EU-Ebene gehoben werde, da die aktuellen Preis- und Beschaffungsprobleme kein rein deutsches Problem seien.
Anlässlich des Verbändegesprächs zu den akuten Preis- und Beschaffungsproblemen bei Baumaterialien im Handwerk mit Bundeswirtschaftsminister Peter Altmaier erklärt Hans Peter Wollseifer, Präsident des Zentralverbandes des Deutschen Handwerks (ZDH):
 
"Die Politik ist aufgefordert, alle ihr zur Verfügung stehenden Instrumente so rasch es geht einzusetzen, um den Verwerfungen auf dem Markt für Baumaterialien entgegenzuwirken und diese in den Griff zu bekommen. Gerade in der gegenwärtig äußerst fragilen konjunkturellen Phase, in der alle wirtschaftlichen Kräfte für eine Wiederbelebung und den Neustart gebraucht werden, müssen derart zusätzlich belastende Faktoren aus dem Weg geräumt werden. Es ist daher richtig und der Dringlichkeit der Probleme angemessen, dass Bundeswirtschaftsminister Peter Altmaier dankenswerterweise die Initiative ergriffen und die akuten Preis- und Beschaffungsprobleme bei zahlreichen für Handwerksbetriebe relevanten Rohstoffen und Vorprodukten zur Chefsache erklärt hat.
 
Gerade die Bau- und Ausbauhandwerke haben sich während der Pandemie als wesentliche Konjunkturstütze erwiesen. Dieser Konjunkturpfeiler droht durch die aktuellen Entwicklungen auf dem Baumaterialmarkt einzustürzen, was massive Beeinträchtigungen der Konjunktur zur Folge hätte, nicht allein im Handwerk. Es ist geradezu widersinnig, dass Handwerksbetriebe bei gefüllten Auftragsbüchern nun plötzlich Kurzarbeit in Betracht ziehen müssen, weil wichtige Materialien schlichtweg nicht beschafft werden können oder die Beschaffungspreise durch die Decke schießen. Das betrifft aktuell auch die industriellen Zulieferer, die sich gerade wieder zu erholen beginnen. Hier muss dringend gegengesteuert und geholfen werden.
 
Den öffentlichen Auftraggebern kommt dabei eine zentrale Vorbildfunktion zu: In den Aufträgen müssen die sogenannten Preisgleitklauseln zum Standard werden. Zudem darf ein Handwerksbetrieb, der wegen der aktuellen Probleme den Vertrag nicht rechtzeitig erfüllen kann, nicht mit Vertragsstrafen überzogen werden. Hier setzen wir darauf, dass der Bundeswirtschaftsminister auch mit Ländern und Kommunen ein entsprechendes Einvernehmen erreicht. Darüber hinaus müssen die Regeln zum Kurzarbeitergeld wie auch zur Stundung von Sozialversicherungsbeiträgen verlängert werden, um den Betrieben in dieser außergewöhnlichen Situation eine Liquiditätshilfe an die Hand zu geben.
 
Die aktuellen Preis- und Beschaffungsprobleme sind kein rein deutsches Phänomen, sondern überall in der EU virulent. Bundeswirtschaftsminister Altmaier muss deshalb auch rasch europäisch die Initiative ergreifen. Teilweise liegen den Marktverwerfungen auch internationale Handelsstreitigkeiten zugrunde. Im Verbändegespräch habe ich den Bundeswirtschaftsminister gebeten, diese Thematik in seinen internationalen Gesprächen aktiv aufzugreifen."
 
Foto: ZDH/Boris Trenkel