Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
ANKARA (AA) - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye'nin elektrik üretiminde güneş enerjisinin payının 2002'deki sıfır düzeyinden bugün yüzde 3,7'ye ulaştığını belirterek, "Şubat 2020’den bugüne son 1 yıllık rakamlara baktığımızda ise güneşten elektrik üretimimiz yüzde 50 arttı." dedi.
Yenilenebilir Enerji Yatırımcıları Derneğinin (GÜYAD) genel kurul toplantısına video konferans yöntemiyle katılan Dönmez, Kovid-19 salgınının olumsuz etkilerine rağmen, güneş enerjisinin geleceğinden beklentilerin büyük olduğunu söyledi.
Dönmez, Uluslararası Enerji Ajansının yayımladığı 2020 Enerji Görünümü Raporu'nda, güneş enerjisinin tarihteki en ucuz enerji kaynağı ilan edildiğini anımsatarak, 10 yıl öncesine kıyasla bugün güneş enerjisi maliyetlerinin en az 5 katı oranda gerilediğini kaydetti.
Verimliliğin artması ve teknolojinin gelişmesiyle bu maliyetlerin daha da düşeceğinin öngörüldüğünü belirten Dönmez, gelecek 10 yılda artan küresel elektrik talebinin karşılanmasında yenilenebilir enerjinin payının daha da artacağını vurguladı.
Dönmez, bu talep artışının karşılanmasında en fazla büyüyen kaynağın güneş olacağını belirterek, şöyle devam etti:
"Öyle ki 2030'a kadar güneş enerjisi sektörünün yıllık yüzde 10’un üzerinde büyüyeceği tahmin ediliyor. Artık büyümenin merkezinde güneşin olduğu bir döneme girdik. Güneş enerjisinde maliyetlerin önemli oranda düşmesi bu alana yönelik yatırım kararlarını da olumlu etkiliyor. Türkiye’nin de güneş başta olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımı son yıllarda büyük bir artış gösterdi."
- Kurulu gücün yüzde 7'si güneş
Dönmez, 2021'in ilk 2 ayında devreye alınan 831 megavat kurulu gücün ise yüzde 24,3'ünün güneş enerjisi kaynaklı olduğuna değinerek, şunları kaydetti:
"2014’ten bu yana GES kurulu gücünü en fazla artıran dünyada dokuzuncu, Avrupa’da ise üçüncü ülke olduk. Güneşin elektrik üretimimizdeki payı 2002'de sıfır iken bugün yüzde 3,7’ye ulaştı. Şubat 2020’den bugüne son 1 yıllık rakamlara baktığımızda ise güneşten elektrik üretimimiz yüzde 50 arttı. 2020’nin Mayıs ayında ise güneşten ürettiğimiz elektrik, toplam üretimimizin yüzde 5,5’ine ulaşarak aylık bazda rekor kırdı. Günlük bazda ise 12 Nisan günü ürettiğimiz elektriğin yüzde 8’ini güneşten karşılayarak yeni bir rekora daha imza attık. Şubat sonu itibarıyla güneşte kurulu gücümüz 6 bin 869 megavat oldu. Toplam kurulu gücümüzün yüzde 7,1’ini güneş oluşturuyor"
Her yıl asgari bin megavat güneş YEKA'sı (yenilenebilir enerji kaynak alanı) düzenleyerek 10 yılda kurulu güce 10 bin megavat daha eklemeyi hedeflediklerini vurgulayan Dönmez, yerli teknoloji üretiminin de çok önemli olduğunu söyledi.
Dönmez, Mini YEKA yarışmalarına ilişkin bu ay 36 şehir için düzenlenen mini YEKA'da 74 yarışma için 709 başvuru aldıklarını ve bu başvuruların 132 şirket tarafından yapıldığını vurgulayarak, "Güneş enerjisinde mini YEKA yarışmaları için başvuruları aldık. Başvuruların evrak kontrolleri yapılıyor. Evrakları tam olanlar, ilan edilen takvime uygun olarak açık eksiltmeye çağırılacak. Şu anda kesin bir takvim verme imkanı yok, çalışmalar devam ediyor ama nisan ayı içinde bu yarışmaları tamamlayacağımızı söyleyebilirim." diye konuştu.
Artık enerjinin gerek haneler, gerekse de ticari işletmeler, sanayiciler, belediyeler, kamu kurumları ve tarımsal sulama aboneleri için bir gider kalemi değil, bir gelir kalemi olmasını istediklerini belirten Dönmez, bireysel ya da kamusal tüm yatırımcıları Türkiye'nin enerjisine ortak olmaya davet etti.
- Yenilenebilir, en çok yatırım yapılan alan olacak
Adı Yenilenebilir Enerji Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) olarak değiştirilen derneğin genel kurulu “Büyük Dönüşüm” temasıyla yapıldı.
Yeniden GÜYAD Başkanı seçilen Cem Özkök, yenilenebilir enerji finansmanı, yeni kapasite tahsisi ve hibrit santrallerin önünün açılmasının en önemli gündem maddeleri arasında yer aldığını dile belirterek, “Önümüzdeki on yıllarda en çok yatırım yapılacak enerji alanının yenilenebilir enerji kaynakları olduğunu artık net olarak biliyoruz.” dedi.
Bakan Karaismailoğlu, Mersin Uluslararası Limanı Genişleme Projesi temel atma töreninde konuştu:
- "Yük ve yolcu taşımacılığında deniz yollarının ağırlığını artırırken, Mavi Vatan'ımızın her karışında söz sahibi olmak için kamu ve özel sektör iş birliği imkanlarını sonuna kadar seferber ediyoruz. Elbette yürüdüğümüz uzun bir yol ancak ülkemiz son dönemde, Doğu Akdeniz'e ve tüm Akdeniz havzasına ilişkin hedeflerini iddialı bir şekilde ortaya koymuştur"
- "Akdeniz'de hakimiyetimizi artırmak üzere ekonomik, siyasi ve askeri boyutlarda gösterdiğimiz kararlılık tüm dünyanın malumudur. Doğu Akdeniz'deki doğal kaynak sondajlarının, bölge ülkeleriyle yapılan deniz yetki anlaşmalarımızla edineceğimiz kazanımlar ve savunduğumuz ticari haklar, ülkemizin ali menfaatleri gereğidir ve anamızın ak sütü gibi helaldir. Hakkımızı alacağımızdan hiçbir vatandaşımızın şüphesi olmasın"
MERSİN (AA) - Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'deki hakkını alacağından hiçbir vatandaşın şüphe duymaması gerektiğini söyledi.
Karaismailoğlu, Mersin Uluslararası Limanı Doğu Akdeniz Terminali 2. Fazı Genişleme Projesi temel atma töreninde, Türkiye'nin çok önemli bir dönüm noktasında olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin, dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olma hedefine her zamankinden daha da yaklaştığını anlatan Karaismailoğlu, şöyle konuştu:
"Ülkemizin, yükselişte olan Avrasya Bölgesi'nde lojistik bir süper güç olduğunu göğsümüzü gere gere ifade edebilir duruma geldik. Ulaşımın her alanında olduğu gibi denizlerimizde de güçlü Türkiye'ye yakışır projeleri hayata geçiriyoruz. Limanlarımızın sayısı bir bir artarken, çağa uygun niteliklere sahip tersanelerimizde gemi inşa sanayimizin kapasitesini genişletiyoruz. Devlet aklı ve iradesi ile özel sektörün gücünü bir araya getirerek dünya ticaretine ağırlığımızı koyuyoruz."
Karaismailoğlu, rakamların deniz ticaretindeki güçlerini bütün açıklığıyla gözler önüne serdiğini belirterek, şu bilgileri verdi:
"2003 yılında Türk sahipli deniz ticaret filomuz 8,9 detveyt ton ile Dünya'da 17'nci sıradayken, 2020'de bu miktar 29,3 milyon detveyt tona ulaşmış, sıralamamız da iki kademe artarak 15'e yükselmiştir. Limanlarımızda elleçlenen yük miktarı 2003'te 190 milyon tonken 2020'de yüzde 261 artışla 496 milyon 642 bin tona ulaşmıştır. Deniz yolu ile gerçekleşen dış ticaret taşımalarımız da yine aynı dönemde 149 milyon tondan yüzde 245 artışla 365,4 milyon tona çıkmıştır."
Karaismailoğlu, Mersin'in hem Türkiye ekonomisi hem de Doğu Akdeniz'e hakimiyetimiz açısından son derece stratejik bir noktada olduğunu aktararak, kentte yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.
- "500 kişi doğrudan 5 bin kişi dolaylı olarak istihdam sağlayacak"
Mersin Uluslararası Limanı'nın, Türkiye'nin ve Doğu Akdeniz'in önde gelen limanlarından olduğunu vurgulayan Karaismailoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Limanımız, coğrafi konumu, kapasitesi, serbest bölge ile komşu olması, ulusal ve uluslararası kara, hava, demir ve deniz yolu modlarına entegre olmasından dolayı ülkemiz için büyük bir önem arz etmekte. 2007-2020 yılları arasında Mersin Uluslararası Limanı'na 1,2 milyar doların üzerinde yatırım yapıldı. Sadece ülkemiz için değil, Irak, Suriye ve diğer komşu ülkelerle olan ticarette kritik işlevi olan limanımız, sektörün ihtiyaç ve taleplerine cevap vermek üzere sürekli olarak genişletilmekte ve kapasite artırımına gidilmektedir. Zira, uluslararası deniz taşımacılığında Akdeniz limanları, Asya-Avrupa hattında aktarma limanları olarak önem kazanmaktadır. Bu minvalde, temelini atacağımız Doğu Akdeniz Terminali 2. Fazı da son derece gerekli bir projedir. Yatırım bütçesi 375 milyon dolar olan projemizi, 1,5 yılda tamamlamayı hedefliyoruz. Projemizin 2022 sonunda işletmeye açılmasıyla birlikte 500 kişi doğrudan 5 bin kişi dolaylı olarak istihdam imkanı sağladığını da müjdelemek isterim."
Karaismailoğlu, Mersin Uluslararası Limanı'nın avantajlarından bahsederek, "81 ilimizi, Türkiye'mizi kalkındırma çabalarımız, kimi kendini bilmezler tarafından kamuoyu kasıtlı bir biçimde yanlış yönlendirilmektedir. Asıl ve ulvi mücadelemiz, ülkemizin dört bir yanına hizmet götürmek, bütünsel kalkınmamızı güçlendirmek, Türkiye'nin daha aydınlık bir geleceğe ulaşması için canımızı dişimize takarak çalışmaktır. Ancak bir yandan bu karanlık yüzlerin bize attıkları iftiralara karşı da mücadelemize devam edeceğiz. Onlar yalan söyledikçe, biz bu yalanları çürüteceğiz ve milletimize hizmet etmeye, iş ve aş götürmeye devam edeceğiz." diye konuştu.
- "Doğu Akdeniz'de hakkımızı alacağımızdan hiçbir vatandaşımızın şüphesi olmasın"
Bakan Karaismailoğlu, Doğu Akdeniz'deki haklarını alacaklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Yük ve yolcu taşımacılığında deniz yollarının ağırlığını artırırken, Mavi Vatan'ımızın her karışında söz sahibi olmak için kamu ve özel sektör iş birliği imkanlarını sonuna kadar seferber ediyoruz. Elbette yürüdüğümüz uzun bir yol ancak ülkemiz son dönemde, Doğu Akdeniz'e ve tüm Akdeniz havzasına ilişkin hedeflerini iddialı bir şekilde ortaya koymuştur. Akdeniz'de hakimiyetimizi artırmak üzere ekonomik, siyasi ve askeri boyutlarda gösterdiğimiz kararlılık tüm dünyanın malumudur. Doğu Akdeniz'deki doğal kaynak sondajlarının, bölge ülkeleriyle yapılan deniz yetki anlaşmalarımızla edineceğimiz kazanımlar ve savunduğumuz ticari haklar, ülkemizin ali menfaatleri gereğidir ve anamızın ak sütü gibi helaldir.
Hakkımızı alacağımızdan hiçbir vatandaşımızın şüphesi olmasın.
Konuşmaların ardından projenin temel atma töreni gerçekleştirildi.
Karaismailoğlu, Kapadokya Üniversitesi (KÜN) tarafından video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen "Havacılıkta Gelecek ve Gelişen Teknolojiler, Önümüzdeki On Yılı Öngörmek" çalıştayında konuştu.
Türkiye'de, havacılıkla ilgili hayata geçirilen ve planlanan yatırımlara ilişkin bilgiler aktaran Karaismailoğlu, Türkiye'nin 2003-2020 yılları arasında 88,5 milyar liradan fazla havacılık yatırımı gerçekleştirdiğini dile getirdi.
Karaismailoğlu, Türkiye'nin, havalimanları toplam yolcu sayısı sıralamasında 2018 ve 2019 yıllarında dünyada 10'uncu, Avrupa ülkeleri arasında ise 2019 yılında 5'inci sıraya yerleştiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 19 yıldır attığımız stratejik adımlar ve özellikle havacılık sektöründe kazandığımız güç, Türkiye'yi de rekabetçi bir ülke haline getirdi. Gelişmiş pazarlarla gelişmekte olan pazarlar arasındaki uçuş rotaları üzerinde yer alan coğrafyası ile Türkiye, bugün dünya havacılığının en önemli oyuncularından biridir. Bu noktaya gelebilmek için çok çalıştık. 2003 yılında 2 merkezle 26 noktaya yapılan iç hat uçuşlarımız, bugün 7 merkezden 56 noktaya gerçekleştiriliyor. Çukurova, Tokat, Rize-Artvin, Bayburt-Gümüşhane ve Yozgat havalimanlarımız tamamlandığında aktif havalimanı sayımız 60'a çıkacaktır. 2003 yılında 50 ülke ile 60 noktaya uçuş gerçekleştiriliyorken bugün 127 ülkede 329 noktaya uçuş gerçekleştiriyoruz. 2003 yılında 81 olan Hava Ulaştırma Anlaşması yaptığımız ülkelerin sayısını 173'e çıkardık. Yola çıkarken, 'Dünyada ulaşamayacağımız yer kalmayacak' demiştik. Bu hedefimizi büyük oranda gerçekleştirdiğimizi bugün artık gururla söyleyebiliyoruz. Bugün ülkemiz, özellikle de İstanbul, dünyanın en büyük küresel transit merkezlerinden biri haline gelmiş durumdadır. Göklerdeki küresel markamız Türk Hava Yolları'nın daha da güçlenebilmesi için İstanbul Havalimanı çok yerinde bir adım olmuştur."
- Kargo uçağı sayısı 25'e çıktı
2010 yılında 511 bin ton olan hava yolu yük taşıma kapasitesinin 2019 yılı sonu itibarıyla 2 milyon 500 bin tona çıkarıldığı bilgisini veren Karaismailoğlu, kargo uçağı sayısının da 25'e ulaştığını söyledi.
Karaismailoğlu, dünya hava kargo firmaları arasında Türkiye'nin 2019 yılı sonu verilerine göre 6'ncı sıraya yerleştiğini anlatarak, "2015 yılı itibarıyla toplam 47 kargo destinasyonuna uçan kargomuz, bu sayıyı 2019 yılı itibarıyla 88'e ve 2020 yılı ekim ayı itibarıyla da 95’e çıkarmıştır." dedi.
- "Bilim üreten üniversitelerimizi ve gençlerimizi işin içine daha fazla katmak zorundayız"
Ülkenin uzayda da söz sahibi olabilmesi adına çalışmalara hız verildiğini, ilk yerli ve milli haberleşme uydusu Türksat 6A'nın entegrasyon çalışmalarının devam ettiğini ve bu uydunun da 2022 yılında uzaydaki yerini alacağını dile getiren Karaismailoğlu, havacılığın gelecek on yılda çok daha gelişeceğini, yatırımların bu kapsamda süreceğini vurguladı.
Bakan Karaismailoğlu, Türkiye'nin dünyadaki gelişmeleri de yakından takip ettiğini, üniversitelere de hava araçlarının tasarlanması konusunda görevler düştüğünü belirterek, şöyle devam etti:
"Akıllı ve otonom ulaşım sistemlerinin yaygınlaşmasıyla önümüzdeki on yılda, insansız hava araçlarının çok daha gelişeceğini göreceğiz. Hava yolu ulaşımında çevre hassasiyetinin gereği olarak elektrikli ve hatta güneş enerjili uçaklar gündemimizde olacak. Bunun yanında modüler uçaklarla birlikte çok katlı uçaklar yaygınlaşacak. Sesle yarışacak hipersonik uçakların dönemi başlarken, uçan taksileri de artık göklerde görmeye alışacağız. Tüm bu gelişmeleri yakından takip ediyor, açığa çıkmamış her türlü ihtiyacı yapabilecek şekilde çalışıyoruz. Tam da bu noktada, yerli ve milli imkanlarla ülkemizde de geleceğin hava araçlarının tasarlanmasında üniversitelerimize büyük görevler düşmektedir. Devlet, sanayi ve üniversite iş birliğini artırmak, bilim üreten üniversitelerimizi ve gençlerimizi işin içine daha fazla katmak zorundayız."
Bakanlığın vizyonunu belirleyen adımlarda üniversitelerle iş birliği yapılarak, akademik görüş ve bilgilere başvurulduğunu anlatan Karaismailoğlu, "Yarın değil bugün, pek çok işi tamamlamak durumundayız. Böylelikle, önümüzdeki on yıllarda, her anlamda büyüme fırsatlarına açık, tüm ulaşım ve haberleşme modlarında dünya ile entegre olmuş, kendi teknolojilerini üreten, insanına ekonomik ve sosyal açıdan gelişmiş dünyadaki tüm imkanları sağlamış, doğu ve batı arasında kalkınmayı eşit dağıtmış bir Türkiye olacağız." diye konuştu.
18 Mart Perşembe günü sona erecek çevrim içi etkinlik, çeşitli ülkelerden katılımcıların konuşmalarıyla devam etti.
(AA)
Beraberindeki heyet üyeleriyle partisinin il başkanlığını ziyaret eden Ağbaba, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Van'ın, Türkiye'nin dışa açılan kapılarından biri olduğunu söyledi.
Bölgede kapalı olan 3 sınır kapısının en kısa zamanda açılması gerektiğini belirten Ağbaba, bunun hem ticaret odasının hem diğer meslek kuruluşlarının hem de Van'da yaşayanların ortak talebi olduğunu aktardı.
Van'da ekonomik sıkıntılar yaşandığını, 2018 yılının Ağustos ayında başlayan ekonomik krizin Van'ı da etkilediğini savunan Ağbaba, şöyle konuştu:
"Türkiye'de iki şekilde bir yönetim var, birincisi seçilmiş belediye başkanlarıyla yönetilen bir Türkiye, bir de seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyumların atandığı bir Türkiye. Aslında yerel yönetimlerde bir paralel yapı var. Van halkı hangi siyasi partiye oy verirse versin o iradeye saygılı olduğumuzu açıkça belirtmek istiyoruz. Van'ın iradesine saygılıyız."
- "Ekonomi paketinde bir şey yok"
Demokrasinin doğuda yaşayan için de batıda yaşayan için de hava ve su kadar önemli olduğunu ifade eden Ağbaba, ekonominin, yoksulluğun çözümünün kaynağının da demokrasi olduğuna dikkati çekti.
Türkiye'de yaşanan sorunların temel kaynağının yeni sistem olduğunu ileri süren Ağbaba, şunları kaydetti:
"11 milyon 200 bin işsizimiz var. 17 milyon insanımız resmi sosyal yardımlarla yaşamını sürdürmekte. 132 milyar hacizli borcu olan çiftçimiz var. Asgari ücretlinin altında emeklimiz var. 2 milyon 600 bin dul ve yetimimiz aylık 763 lira ve altında parayla geçimini sağlamaya çalışıyor. Günlük 47 liraya mahkum edilmiş 2,5 milyon çalışanımız var, ücretsiz izne çıkarılarak. Maaşının 122 gününü vergiye ödeyen asgari ücretlimiz var. Geçtiğimiz yıldan bu güne kadar 122 bin esnafımız kepenk kapatmış. Van, bu sorunları sınır kapısının kapatılmasıyla, turistlerin gelmemesiyle daha fazla hissediyor. Bir ekonomi paketi açıklandı. Pakette bir şey yok. Baktığımız zaman sanki geçen hafta pazar günü seçim olmuş, yeni bir iktidar gelmiş ve o iktidarın paketiymiş gibi açıklıyorlar. Sanki bunlar 19 yıldan beridir ülkeyi yönetmemişler. Sanki 19 yıldan beri Cumhuriyet Halk Partisi ya da başka parti yönetmiş gibi yeni paket açıklıyorlar. Bu paketin güvenirliği yok. Bu pakete kimse inanmıyor."
Daha sonra esnafı dolaşarak iş yeri sahipleriyle görüşen Ağbaba ve beraberindeki CHP'liler, ardından kentteki sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarını ziyaret etti.
Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatının (EUROCONTROL) dünkü uçuş trafiği raporuna göre, ortalama 1340 uçuşla listenin ilk sırasındaki Türkiye'yi, 1211 uçuşla Fransa takip etti.
Listede üçüncü sırada 1165 uçuşla Almanya, dördüncü sırada 1073 uçuşla İspanya, beşinci sırada 895 uçuşla İngiltere, altıncı sırada 696 uçuşla İtalya yer aldı.
Rapora göre, Türkiye'nin çoğunluğu yurt içi olmak üzere günlük uçuş sayılarında genel olarak net bir artış gözlemlenirken Fransa, Almanya ve İsviçre'de ise bir önceki değerlendirmeye göre düşüş görüldü.
(AA)
ANKARA (AA) - Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Bakanlığının kadın personeline seslenerek, "Benim sizlerden ricam, desteklerimizin ve projelerimizin daha çok kadına ulaşmasını sağlamanız ve böylece daha çok kadınımızın üretime ve istihdama katılmasını teşvik etmenizdir." dedi.
Pakdemirli, Orman Genel Müdürlüğü'nde düzenlenen "Tarım Ormanı Büyüten Kadınlar" programında, Bakanlığının kadın personeliyle bir araya geldi. Bakanlığın taşrada görev yapan kadın personeli de etkinliği çevrim içi olarak takip etti.
Pakdemirli, kadınların, tarım gibi stratejik bir sektörün ana aktörü ve temel taşı olduğunu, tarımsal üretimin ve gıda güvencesinin de adeta teminatı niteliği taşıdığını söyledi. Tarladan sofraya kadar üretimin bütün süreçlerinde kadınların hakkı ve emeği olduğunu vurgulayan Pakdemirli, "Tarımın 'gizli mimarları' olan kadınlarımızı gündemin ilk sıralarına almalı, onları tarım ve hayatın birçok alanında daha belirgin kılmalıyız." diye konuştu.
Pakdemirli, kadınların, tarımsal üretim yanında, tarımın yönetiminde ve politikaların belirlenmesinde de ön planda olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"Tarım ve orman sektörünün, kadınların enerjisine ve bakış açısına ihtiyacı var. Kadınların fikri ve duygusal katkısı, tarım ve orman sektörünün karar mekanizmalarında ne kadar çok olursa Bakanlığımız daha üretken, daha etkili ve daha başarılı bir konuma ulaşacaktır. O nedenle, Bakanlığımızın tarımsal üretimi doğrudan ilgilendiren en önemli birimlerini kadınlarımıza emanet ediyoruz."
- "Bakanlığımız teşkilatında çok sayıda kadın yönetici var"
Pakdemirli, Bakanlığın ilk kadın Bakan Yardımcısının Ayşe Ayşin Işıkgece olduğunu anımsatarak, şu ifadeleri kullandı:
"Bakanlığımız merkez teşkilatında çok sayıda kadın yöneticimiz var. 1 genel müdür, 14 daire başkanı, 115 şube müdürü ve koordinatör kadınımız da görev yapmaktadır. Son 3 yılda merkez ve taşra teşkilatımızdaki kadın yönetici sayımızı yüzde 41 artırarak 321'e çıkardık. Bakanlığımız, bağlı ve ilgili kuruluşlarımızın taşra teşkilatlarında görev yapan personellerimizin 30 bine yakını kadınlardan oluşmaktadır. İnşallah daha çok kadınımızı bu makamlarda görmek, görevlendirmek, onların teknik bilgisinden, titiz yaklaşımından daha fazla faydalanmak istiyoruz."
Kırsaldaki kadınların kendini geliştirmesi, iş kurması ve istihdama katkı sağlaması için çok sayıda eğitim, destek ve hibe programları uyguladıklarını hatırlatan Pakdemirli, "Benim sizlerden ricam, bu desteklerimizin ve projelerimizin daha çok kadına ulaşmasını sağlamanız ve böylece daha çok kadınımızın üretime ve istihdama katılmasını teşvik etmenizdir. Kadın çiftçilerin eğitimi ve kendilerini geliştirmesi için çok sayıda projemiz ve faaliyetimiz devam ediyor. Bu eğitim çalışmalarında sizlere büyük görev düşüyor. Binlerce kadınımız kırsalda bizleri bekliyor." dedi.
Geçen yıl faaliyete başlayan "Geleceğin Tarımı-Tarımın Geleceği Platformu" ile tarım-orman sektörüne yatırım yapmak isteyenlere davette bulunduklarını anımsatan Pakdemirli, şöyle devam etti:
"Bu kapsamda ürün bazında yatırımcı rehberleri hazırladık. Sizlerden bu rehberleri, çalıştığınız il ve ilçelerdeki tarım-orman sektörüne yatırım yapmak isteyen ve bu potansiyelde olan kadınlarla paylaşmanızı istiyorum. Böylece girişimci kadınlarımızın, yapmak istedikleri yatırımları için en azından bir yol haritasına ulaşmasını sağlayabiliriz."
Pakdemirli, tarım sektöründeki büyümeye ve hasıla artışına işaret ederek, "İşte tüm bu güzel gelişmelerin arkasında üreticimizin alın teri ve sizlerin büyük gayreti var. İnşallah sizlerle beraber Türkiye, tarımda Avrupa'da lider, dünyada ilk 10 içindeki yerini sağlamlaştırarak yoluna devam edecektir." diye konuştu.
Tarım sektöründe işin çok, yükün ağır ve sorumluluğun fazla olduğuna dikkati çeken Pakdemirli, şunları kaydetti:
"2020 yılında pandemi, bu görevimizin ne kadar ağır olduğunu çok iyi bir şekilde hatırlattı. Bu nedenle 2021'de, 2020'den daha çok çalışmamız gerekiyor. Tek gayemiz, gelecekteki muhtemel küresel imtihanlar karşısında, tarım-orman sektörümüzü, ülkemizin kalkınma hamlesinin lokomotifi yapmak. Bunun için de sizlere ihtiyacımız var. Ürünü, sermayeye dönüştürecek, kadını ve yöreyi kalkındıracak her türlü girişimi teşvik edin, sonra da muhakkak ama muhakkak takibini yapın. Bölgenizin bütün ürünlerinin yöre halkına gelir kapısı olmasını sağlamak için kafa kafaya verip çalışın, markalaşın, coğrafi işaret alın, aldırın. İşlerin doğru ve hızlı ilerlemesi için gerektiğinde inisiyatif alın."
- "Kadınlara fırsat eşitliği sağlanmalı"
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ayşe Ayşin Işıkgece de kadınlara değer vermenin geleceğe yapılan en büyük yatırım olduğunu belirterek, "Kadınlarımıza fırsat eşitliği sağlamak durumundayız. Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü toplum, güçlü ülke demek. Avrupa'nın en büyük tarımsal üretimini sağlamada kadınların payı yadsınamaz. Tarımdaki istihdamın yüzde 41'ini kadınlar oluşturuyor. Üst yönetici pozisyonlardaki temsil sayımız yeterli değil. Burada da güç bizim elimizde." ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Aylin Çağlayan Özcan da kadınların iş yaşamında adil koşullara tabi olduklarında, bunu sektörlere büyük kazanım olarak dönüştürdüklerini belirterek, kadınların karar alma mekanizmalarında daha fazla bulunmalarıyla çok daha başarılı bir dünyaya ulaşılacağını bildirdi.
AA
Şirketten yapılan açıklamaya göre, 50 bine yakın ürünün satışa çıktığı mağazayı ziyaret eden tüketiciler açılışa özel yüzde 50'ye varan indirimlerden de yararlandı.
Dijital satışlarını dört kat artıran, salgın süresince açtığı 3 yeni mağaza ile toplam mağaza sayısını da 80'e çıkaran MediaMarkt Türkiye, 2021 yılına da yeni mağaza yatırımlarıyla giriyor. Bu yıl 4 yeni ile girip 10 yeni mağaza açmaya hazırlanan markanın ilk yatırımı Antalya'ya oldu. 5M Migros AVM içerisinde açılan yeni mağazayla birlikte Antalya'da toplam 4 Türkiye'de ise 81 mağazaya ulaşan MediaMarkt Türkiye, bu mağaza açılışına özel Perşembe ve Cuma günleri seçilmiş ürünlerde yüzde 50'ye varan indirimler uyguladı.
Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen MediaMarkt Türkiye Operasyondan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Hulusi Acar, "Antalya'ya ilk mağazamızı 2011 yılında açtık. Şehrin potansiyeli üzerine yatırımlarımıza ara vermedik. Bugün Antalya'nın en işlek AVM'lerinden 5M Migros'ta 4'üncü mağazamızı açmanın mutluluğunu yaşıyoruz" dedi.
Türkiye'nin en çok tercih edilen çok kanallı elektronik perakendecisi olma vizyonu doğrultusunda tüm yatırım ve çalışmaları, müşteri beklentilerine ve ihtiyaçlarına göre planladıklarını dile getiren Acar, "Müşterilerimizi teknolojinin her çeşidi ile bir araya getirmek için fiziksel mağazalarımızda 50 bine varan ürünü tercihlerine sunuyoruz. Üstelik, bu çeşitliliği sadece fiziksel mağazalarımızda değil online satış kanalımız üzerinden de sağlamak için, 9 binden fazla ürün çeşidini barındıran mediamarkt.com.tr ile 7/24 hizmet veriyoruz." ifadelerini kullandı.
(AA)
G20 ülkelerinin Ekonomi ve Maliye Bakanları ile Merkez Bankası Başkanları, G20 Dönem Başkanı İtalya'nın ev sahipliğinde video konferans yöntemiyle ilk toplantılarını gerçekleştirdi.
Kovid-19'un yol açtığı sağlık krizi ve ekonomik krizden hızlı şekilde çıkışın görüşüldüğü toplantının ardından, İtalya Ekonomi ve Maliye Bakanı Daniele Franco basın toplantısı düzenledi.
Franco, verimli bir toplantı yaptıklarını, "çok taraflılık" yaklaşımının desteklendiğini ifade etti.
G20'den mevkidaşlarıyla ilk oturumda, salgın sonrasında güçlü ve sağlam toparlanma için küresel ekonomi ve politikalara odaklandıklarını belirten Franco, "İyileşme kırılgan. Küresel zorluklar karşısında koordinasyona ihtiyaç var." dedi.
Şimdiye kadar ekonomileri ayakta tutmak için benzeri görülmemiş çabalar gösterilse de ekonomik koşulların zorlu olmaya devam ettiğini dile getiren Franco, ekonomileri yeniden başlatmaya gerek olup olmadığını görmek için bu durumu izlemeleri gerektiğini söyledi.
"Pandemi, hem ülkelerin içinde hem de ülkeler arasındaki eşitsizlikleri genişletti." diyen İtalyan bakan, "en çok acı çekenler" olarak tanımladığı kadınların ve gençlerin ihtiyaçlarını ele almaya başlayarak bunun hızla bir an önce tersine çevrilmesi gerektiğini kaydetti.
Daniele Franco, G20 olarak bazı Afrika ülkelerinin Kovid-19 aşılamasında geride kalmasının yarattığı riskten derin endişe duyduklarını ifade etti.
Franco, G20 bakanlarının bu toplantıyı, daha yeşil, daha kapsayıcı ve daha eşitlikçi bir kalkınma modeli tasarlama fırsatı olarak gördüğünü söyledi.
- Dijital şirketlerin vergilendirilmesi konusu
İnternet üzerinden hizmet veren büyük dijital şirketlerin vergilendirilmesi konusunun da toplantıda değerlendirildiğini aktaran Franco, pek çok ülkenin, çok uluslu internet şirketlerinin asgari oranda vergilendirilmesine yönelik küresel bir anlaşmadan yana olduklarını ancak bu noktada "şeytanın ayrıntılarda belli olacağını" ifade etti.
ABD'nin dijital vergilere yönelik açılımının önemli olduğunu vurgulayan Franco, "Dijital vergilerle ilgili olarak küresel bir anlaşma için 2021 ortası belirlenmişti. Temmuzda Venedik'te yapacağımız toplantıda bir anlaşma yapmayı ümit ediyoruz. Bunun çok önemli yansımaları olur." diye konuştu.
G20 İtalya Dönem Başkanlığının toplantıya ilişkin yazılı açıklamasında da "Üyeler, ortak öncelikler ve çok taraflı bir yaklaşımdan başlayarak mevcut küresel zorlukları ele almak için uluslararası koordinasyonu güçlendirme üzerinde hemfikirler." ifadesi kullanıldı.
(AA)