Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Mannheim'da bir saldırganı önlemeye çalışırken hayatını kaybeden genç polis memuru için bir mesaj yayınladı.

 

Kuzey, mesajında şu ifadelere yer verdi:

“Mannheim'daki bıçaklı saldırıda görev başındaki genç polis memuru Rouven L.'nin hayatını kaybetmesi, hepimizi derin bir üzüntüye boğmuştur. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) olarak, genç polis memuru Rouven L.’nin ailesinin acılarını derinden paylaşıyor; ailesine, mesai arkadaşlarına ve tüm sevenlerine Yüce Allah'tan dayanma gücü ve sabır diliyoruz.

Saldırının yaşandığı ilk gün, DİTİB Baden Württemberg Eyalet Birliği Başkanlığımız da bir yazılı açıklama yaparak bu eylemi siddetli bir şekilde kınamıştır.

DİTİB teşkilatı olarak bizler de saldırganı ve bu vahşi saldırıyı şiddetle kınıyor, kime veya neye yönelik yapılırsa yapılsın, şiddetin her türlüsünün karşısında olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Tüm dinlerin bu tür menfur olayları desteklemeyeceğini, her birinin toplumsal barış ortamını gölgeleyen bu tür olayları reddedeceğini biliyoruz. Müslümanlar olarak bizler, Kur'an-ı Kerim'den öğrendiğimize göre, haksız yere tek bir insanın dahi öldürülmesinin, bütün bir insanlığın öldürülmesine eşdeğer olduğuna; tek bir insana hayat vermenin bütün bir insanlığa hayat vermeye eşdeğer olduğuna inanıyoruz (Maide, 5/32).

 

İnançlarımız, düşüncelerimiz, ırklarımız, dünya görüşümüz, hayat felsefemiz farklı olsa da hepimiz bu dünyada yaşıyoruz ve bu dünyanın bir vatandaşıyız. Tüm bu farklılıklarımıza rağmen hepimiz insanlık ortak paydasında eşitiz. Bu menfur ve vahşi eylem, insanı insan yapan tüm değerlere aykırıdır ve hiçbir durumda mazur görülemez. Kırk yıldır insanların ve toplumların refah ve huzurunu daima gözeten bir kurum olarak, barış ve gelecek adına, bir daha bu tür olayların yaşanmaması temenni ediyoruz. Benzer saldırıların bir daha yaşanmaması için saldırganın en ağır şekilde cezalandırılmasını yetkili mercilerden talep ediyoruz.

 

Müslümanlar olarak ‎adalet, ‎iyilik, sevgi, saygı, hoşgörü, barış, yardımseverlik ve dayanışma gibi temel prensipler doğrultusunda bir gelecek için hep birlikte dua ediyoruz.”

 

 

Klettern die Temperaturen im Sommer auf 30 Grad und mehr, fühlen sich viele Menschen unwohl. Mehr als jeder Dritte (35,2 Prozent) in Bayern verträgt lang anhaltende Hitze und Temperaturen über 30 Grad eher schlecht, bundesweit sind es mit 38,5 Prozent etwas mehr. Das ergab eine repräsentative Online-Umfrage von Civey im Auftrag der AOK zum Hitzeaktionstag am 5. Juni. „Viele unterschätzen die Gefahren von Hitze auf die eigene Gesundheit, der Aktionstag soll dazu beitragen, das Bewusstsein dafür zu steigern“, so Alexander Pröbstle Direktor bei der AOK in Würzburg. 41,8 Prozent der Befragten im Freistaat gaben an, bei länger anhaltender Hitze erschöpft zu sein, 14,5 Prozent leiden an Kopfschmerzen und 12,5 Prozent sind von Schwindel und Übelkeit betroffen. Diese Symptome können auf Hitzeerkrankungen hindeuten.

 

Sonnenstich, Hitzschlag und Co.

Gesundheitliche Folgen großer Hitze zeigen sich oft unterschiedlich und reichen von einer Hitzeerschöpfung bis hin zum Hitzschlag. Eine Hitzeerschöpfung kann entstehen, wenn bei starkem Schwitzen zu wenig Flüssigkeit zugeführt wird. Hier hilft es, Betroffene in eine möglichst kühle Umgebung zu bringen und die Körpertemperatur zu senken, zum Beispiel mit erfrischenden, feuchten Tüchern an Armen und Beinen. „Um einen bestehenden Flüssigkeitsmangel auszugleichen, sollte man so schnell wie möglich elektrolythaltige, nicht-alkoholische Getränke zu sich nehmen“, so Alexander Pröbstle.

 

Ein Hitzschlag entsteht meist aus einer Hitzeerschöpfung und kann lebensbedrohlich sein. Symptome eines Hitzschlags sind Übelkeit, Erbrechen, trockene, warme Haut, Anstieg der Körpertemperatur (bis 41 Grad Celsius), Verwirrtheit bis hin zur Bewusstlosigkeit. Im weiteren Verlauf kann sich ein Multiorganversagen entwickeln. „Ein Hitzschlag ist ein akut lebensbedrohliches Krankheitsbild, bei dem sofort der Notarzt oder die Notärztin gerufen werden muss“, so Alexander Pröbstle. Bis zum Eintreffen ärztlicher Hilfe sollte bereits mit Kühlungsmaßnahmen begonnen werden.

 

Ein Sonnenstich ist die Folge direkter, lang andauernder Sonneneinstrahlung auf den ungeschützten Kopf und Nacken ohne ausreichende Abkühlung. Die aufgestaute Hitze reizt die Hirnhaut. Ein heißer, hochroter Kopf ist ein deutliches Anzeichen, häufig kommen Kopfschmerzen, Nackensteife, Schwindel und Übelkeit bis hin zu Erbrechen dazu. Auch hier gilt: Bei Anzeichen eines Sonnenstichs sollten sich Betroffene sofort in den Schatten begeben beziehungsweise einen kühlen Ort aufsuchen und den Kopf hochlagern.

 

Für individuelle Fragen können AOK-Versicherte ab dem Hitzeaktionstag das medizinische Hitzetelefon von AOK-Clarimedis unter der Telefonnummer 0800 1 265 265 nutzen. Ab 5. Juni ist es täglich und rund um die Uhr erreichbar. AOK-Clarimedis beantwortet mit einem Team aus Fachärzten und Fachärztinnen sowie medizinischen Experten und Expertinnen alle Fragen zu Diagnosen, Therapien und Symptomen. „Gesundheitliche Beschwerden bei Hitze werden vom Expertenteam eingeordnet; darüber hinaus erläutern die Fachleute Möglichkeiten, um der Hitze entgegenzuwirken“, so Alexander Pröbstle.

 

 

Internet-Tipps

 

 

Hintergrund

Der Hitzeaktionstag ist erstmals 2023 von der Bundesärztekammer und der Deutschen Allianz Klimawandel und Gesundheit (KLUG) e.V. initiiert worden und findet in diesem Jahr mit vielen regionalen und bundesweiten Aktionen und Veranstaltungen am 5. Juni statt. Beteiligt sind zahlreiche Organisationen und Verbände, die den Aktionstag unterstützen, darunter auch die AOK.

 

 

Avrupa ülkeleri bu hafta sonu AP milletvekilliği seçimine gidiyor.
 
Yurt dışında 7,5 milyon Türk vatandaşı yaşıyoruz.
Yurt dışında 7,5 milyon Türk vatandaşı yaşarken, bunun yaklaşık 6,5 milyonu Batı Avrupa ülkelerinde ikamet ediyor.
 
“Avrupa’daki Türklerin siyasi katılım sürecinde önemli rol oynayan seçimlerden birisi de, Avrupa Parlamentosu seçimleridir. 6-9 Haziran 2024 tarihlerinde yapılacak olan Avrupa seçimlerinde, yaklaşık 350 milyon seçmen, 732 milletvekili için oy kullanma hakkına sahip.Avrupa’nın gidişatına ve geleceğine yön verecek seçimler, Avrupa’da yaşayan ve sayıları 6 ile 7 milyon olan Avrupa Türkleri için de hayati önem taşıyor.
 
Dünyanın en önemli ve büyük demokratik seçimlerinden birisini oluşturan Avrupa seçimleri, son yıllarda Avrupa’da yükselişte olan aşırı sağ ve popülistlere geçit vermeme adına, daha da önemli bir hal alıyor…”
 
Prof Dr Nevzat Yalçıntaş hocamızın Almanya’da BIG Partisinin davetlerine katılarak destek isteği ve başkan Haluk Yıldız’a destek olup Almanya’da Alman vatandaşı olan Türklerin üye olarak destek vermelerini konuşmalarında vurgulamıştı. 
 
21 Şubat 2010’da Köln’de kurulan ve kurucu Genel Başkanlığını Haluk Yıldız’ın yaptığı BIG Partisi (Yenilik ve Adalet Birliği Partisi), 9 Haziran’da yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimleri için birlik beraberlik mesajı vererek seçmeleri sandığa davet ediyor. 40’tan fazla farklı milletten ve kültürden üyesi bulunan, 14 senede, 9 eyalette ve 40’tan fazla şehirde teşkilatlanan BIG Partisi, 23 adayıyla seçimlere hazır.
 
Belediye Meclislerinde Güçleniyor
 
Şimdiye kadar BIG Partisi 45 yerel, 9 eyalet, 1 federal, 1 Avrupa parlamentosu olmak üzere 56 seçime girerek farklı farklı oy oranları aldı. En son geçen sene BIG Partisi Hessen eyaleti yerel seçimlerinde üç önemli şehirde adaylarını il genel meclislerine göndermeyi başardı. Pandemiden dolayı kısa ve yoğun bir seçim çalışmasının ardından Genel Başkan Haluk Yıldız Frankfurt il meclisine seçilirken, Wiesbaden'de Faissal Wardak ve Offenbach'ta Fikri Türet seçmenin teveccühüne mazhar olarak içeri Meclise giren diğer iki aday oldu. Bu seçimlerdeki başarıları sonucunda BIG Partisi Almanya genelinde belediye meclislerindeki koltuk sayısını 10'a çıkardı.
 
İlkeler ve Değerler Partisiyiz
 
Genel Başkan Haluk Yıldız, Parti hakkında Kilim Gazetesine şu açıklamayı yaptı: “BIG, bir ilkeler ve değerler partisidir. Bizim anlayışımıza göre, adalet, sağ, sol, veya yeşil bir ideolojiyle savunulmaz; olsa olsa adil ve doğru şekilde savunulur. Adaletin dini, dili, ırkı, rengi yoktur. Herkes için eşit bir şekilde var olmalıdır. Yani kanun önünde herkes eşit olmalıdır ve bu eşitlik en azından fırsat eşitliği olarak topluma ve kamusal alana da yansıtılmalıdır. Biz BIG Partisi olarak fırsat eşitliği başta olmak üzere sosyal adaleti sadece sözde değil, gerçekten topluma yansıtmak istemekteyiz. Bunun yanı sıra, biz BIG olarak siyasi teslimiyet devrini kapattık, siyasi temsiliyet devrini başlattık. Artık kendi gücümüzle kendimizi temsil etmek, geleceğimizi belirlemek, söz sahibi olmak, kimlik, değerler ve adaletin siyasi adresi olmak, asimilasyonu önlemek, bize yapılan saldırılara, hakaretlere, oyunlara, algı operasyonlarına, artan ırkçılık ve İslam düşmanlığına dur demek, siyasette gençlere zemin hazırlamak ve her şeyden önce siyasi süreçlere etki etmek ve siyasette baskı unsuru olmak istiyoruz.
 
10 Hedefle Seçmenden Oy İstiyoruz
 
Filistin’in tanınması ve insani yardım sağlanması
Aktif barış politikası ve kriz bölgelerine silah ihracatının yasaklanması
Ayrımcılığa ve İslam düşmanlığına karşı ırkçılıkla mücadele yasasının çıkarılması
Çocuk, genç ve yaşlı yoksulluğuna karşı mücadele
Enflasyonla mücadele, satın alma gücünün korunması
Ekonomik istikrar için inovasyon ve eğitime yatırım yapılması
Faizsiz ekonomi sistemine geçiş
Almanya’nın ABD’ye bağımlılığından kurtulması
Türkiye ve Balkan ülkeleri ile adil AB müzakereleri yapılması
“Gender” ideolojisinin durdurulup ebeveyn ve çocuk haklarının korunması
 
Bir Köprü Görevi Görüyoruz
 
Partimiz üye dokusu itibariyle Türkiye siyasetini yakından takip etmektedir ve Türkiye’ye bakış açısı ve yaklaşımı tüm mevcut diğer partilerden farklı olarak ileri derecede müspettir. Bu demek değildir ki, bazı yapılan hataları görmüyor ve bunlara değinmiyoruz. Elbette yapıcı bir şekilde gerekli mercilere kaygı ve önerilerimizi bildiriyor ve gelişmeleri titizlikle takip ediyoruz. Ancak bir Alman partisi olan BIG Partisinin, diğer mevcut Alman partilerinden farklı olarak, tek taraflı ve tarafgir olmasını, Türkiye’nin iç işlerine karışmasını doğru ve etik bulmayız. Biz kendimizi siyasi misyonumuz gereği hem Türkler arası hem de Türkler ile diğer milletler ve Almanlar arası bir köprü olarak görmekteyiz.
 
Yaşadığımız Ülkede Artık Söz Sahibi Olalım
 
Artık daha akıllı, daha stratejik, daha nitelikli bir duruş göstermemiz, ortak akıl ve irade ile müspet hareket etmemiz gerekmektedir. İçinde yaşadığımız toplumu da kapsayan projelerle ortak bir siyasi irade ortaya koymalıyız. Ve her şeyden önce aramızda herhangi bir ayrım yapmadan, birbirimizi ötekileştirmeyip, birbirimizi kucaklamamız şarttır. Ancak birlik olursak güçlü oluruz; bölünürsek gücümüz azalır ve bizi mağdur etmek isteyen veya bize düşmanlık yapanlar sevinir. Avrupa’da yaşayan insanımız artık bizi temsil etmeyen partilere oyunu teslim etmemeli. Bir atasözümüzle tabir edecek olursam: “Kurda, ensen neden kalın?” diye sormuşlar, “Kendi işimi kendim görürüm de ondan” demiş. Siyasi alanda oylarımızla baskı unsuru olabildiğimiz ve rekabet edebildiğimiz kadar güçlü olabiliriz, ciddiye alınırız; yoksa kendimizi herhangi bir yere dahil ederek ve etkimizin ölçülebilir olmadığı zaman değil. Artık biz de büyük düşünelim, etken olalım, edilgen değil. BIG Partisi gibi kendimizden olan bir partiyi hem oylarımızla hem de bizzat görev alarak destekleyelim, yaşadığımız ülkede artık söz sahibi olalım.”
Not. 16 yaşından büyük her Alman vatandaşı mutlaka oy kullanmalı!
                                       *Veyis Güngör*
 
BIG Partisi, 2024 Avrupa Parlamentosu seçimleri için aday listesini şöyle belirledi:
1. Haluk Yildiz
2. Dr./PhD (UCN) Rafael Maria Fri
3. Ismet Misirlioglu
4. Faissal Wardak
5. Sema Kuzucu
6. Tarek Ali
7. Sasa Olevic
8. Gürel Akkaya
9. Cemile Acar-Gökce
10. Mümün Uluc
11. Kaisa Ilunga
12. Denis Onbasha
13. Dr. Sabrina Ibtissem Sohbi
14. Anzuhan Yeniyayla
15. Eddin Ljajic
16. Özlem Yildiz
17. Obaida El-Modadal
18. Arzu Ün
19. Alper Antonio Chipatime
20. Sabahuddin Avdovic
21. Baris Yavuz
22. Sahin Salbars
23. Abderrahim Bouzaidi
24. Mehmet Ünal
25. Yusuf Can Zeyrek
26. Elias Eljazaouli
27. Dilek Eskitürk
28. Fethi Akdogan
 
 
Kaynak: Hamburg Manşet Gazetesi
 
Haber: Dogan Tufan
 
 
 
 
BERLİN (AA) - Almanya’nın başkenti Berlin’de 1 Haziran Dünya Çocuk Günü vesilesiyle İsrail’in saldırılarında öldürülen Gazzeli çocukların isimleri okundu.

Kentin merkezi anıt binası olan Neue Wache’nin önünde 3 Berlinli kadının düzenlediği etkinlik kapsamında, Unter den Linden Caddesi’nin kaldırımına Gazze’deki toplu katliama dikkati çekmek için yüzlerce çift çocuk ayakkabısı konuldu.

 

Etkinlikte İsrail saldırılarında öldürülen Gazzeli 15 binin üzerinde çocuğun isimleri yerel saatle 09.00’da okunmaya başlandı. Değişik kişiler tarafından çocukların isimlerinin okunması gece yarısına kadar sürecek.

Burada bir süre, öldürülen çocukların isimlerini okuyan Berlin'deki Müzik Yüksek Okulu Barenboim-Said Akademisi'nde görevli Yahudi asıllı profesör Michael Barenboim, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu etkinliği desteklediğini belirterek, "Gazze'de ölen çocukların isimlerini okuyarak, onlardan bu şekilde alınan insanlığı geri vermenin çok önemli olduğuna inanıyorum. Bu nedenle farklı insanların buraya gelip sadece isimleri okuması da önemlidir. Böylece 15 binden fazla kurbanın her biri bu şekilde onurlandırılmış olur." ifadelerini kullandı.

 

Programı organize edenler arasında yer alan Nadja Vancouwenberghe de etkinliği Fransa'dan gelen ve uzun süredir Berlin'de yaşayan 3 kadın olarak hazırladıklarını söyledi.

Şefkati ve hayal kırıklığını ifade etmek için bir şeyler yapmak istediklerini vurgulayan Vancouwenberghe, "Aslında Almanya'da birçok insanın dayanışma içinde olduğunu gösterme dürtüsüyle bir şeyler yapmak istedik. Sadece öfkeyi ve siyasi kelimeleri değil, insani merhameti birlikte paylaşmak istiyoruz." diye konuştu.

Vancouwenberghe, İsrail'in saldırılarına ilişkin Almanya'daki sessizliğe işaret ederek, "En büyük motivasyonlarımızdan biri Almanya'daki sessizliği bozmaktı." dedi.

 

- "Neler olup bittiğini haber yapmıyorlar"

Vancouwenberghe, Fransa'da her şeyin o kadar mükemmel olmadığını ancak en azından medyada biraz çeşitlilik olduğunu dile getirerek, "Burada ise İsrail'le ilgili herhangi bir şeyi eleştirme kapasitesi tekdüze ve bu akıl almaz bir şey. Görünür ve duyulur olmak çok önemli çünkü burada yaşayan insanlar bilmedikleri şeyleri öğrenmek istemiyorlar. Ama biliyorsunuz, medya da insanların bilmemesini kolaylaştırıyor çünkü neler olup bittiğini haber yapmıyorlar. Bu çok korkunç bir durum ve bizi şok ediyor." değerlendirmesinde bulundu.

Alman arkadaşlarına haber verdiklerinde pek çoğunun Filistin yanlısı siyasi bir gösteriye asla katılmak istemediğini gördüklerinde çok şaşırdıklarını anlatan Vancouwenberghe, "'Evet, çocuklar için, belki, gelebiliriz.' diyorlar. Bizim mesajımız, protesto etmek için politik olmanıza gerek yok. Elbette bunu her yerden çok Almanya'da görmek istiyoruz. İnsanlar, bu kadar çok insan öldürülürken merhamet hissetmeleri gerektiğini anlamalı. Yaşanan toplu katliamlar akılalmaz derecede." şeklinde konuştu.

 

Vancouwenberghe, bunun bir soykırım olarak adlandırılıp adlandırılmayacağını sonsuza kadar tartışmaya bile gerek olmadığını belirterek, "Günün sonunda 15 bin çocuk öldü." ifadesini kullandı.

Bu isimleri okumanın ne kadar uzun süreceğini göstermek istediklerini ve sabah 09.00’da başlayıp gece yarısında bitireceklerini aktaran Vancouwenberghe, "Burada yüzlerce ayakkabı var. 15 bin çocuk için kaç çift ayakkabıya ihtiyacımız olduğunu hayal edebiliyor musunuz?" dedi.

 

 

 

 

 

 

 

 

KÖLN (AA) - Almanya'nın Köln kentinde aşırı sağ ve ırkçılık karşıtı gösteri düzenlendi.

Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi Deutz semtinde "Demokratik bir Avrupa" temasıyla düzenlenen gösteriye, yaklaşık 10 bin kişi katıldı.

 

Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının desteklediği gösteriyle özellikle gençlerin Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılımının artırılması ve son dönemlerde yükselen aşırı sağcı akımlara gözdağı verilmesinin amaçlandığı belirtildi.

Burada yapılan konuşmalarda, aşırı sağcı ve popülist sağ partilerin yükselişinin, Avrupa'daki temel siyasi ve sosyal haklar ile insan haklarına ciddi tehdit oluşturduğu anlatılarak, demokratik partilere oy verenlerin yüksek katılımının, güçlü ve demokratik bir Avrupa'nın anahtarı olduğu vurgulandı.

 

Polisin geniş güvenlik önlemi aldığı gösteri öncesi ve sonrasında, yerel müzik grupları da konser verdi.

 

 

 

 

 

 

 

BERLİN (AA) - Almanya’nın başkenti Berlin’de Filistin’e destek gösterisi düzenlendi.

Wedding semtindeki Leopold Platz metro istasyonunun önünde İsrail’in saldırılarını protesto etmek için toplanan binlerce kişi daha sonra Prenzlauer Berg ilçesine doğru yürüyüşe geçti.

 

Kur'an-ı Kerim'in okunmasıyla başlayan yürüyüşte Filistin ve Türk bayrakları ile “Bu savaş değil soykırım”, “Hırsız asla ev sahibi olmaz”, “Sessizliğiniz torunlarınız tarafından incelenecek”, “Savaşın son günü barışın ilk günü olacak”, Çocukları bombalamak kendini savunmak değildir", “15 bin çocuk öldürüldü” ve Gazze’de soykırımı durdurun” yazılı dövizler taşındı.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’u İsrail’e verdiği destekten dolayı eleştiren göstericiler, “Netanyahu terörist”, “İsrail terör devleti”, "Filistin’e özgürlük” ve “Boykot İsrail” sloganları da attı.

 

Bu arada, yürüyüş güzergahında bir grup, İsrail bayrakları açarak gösteriyi provoke etmeye çalıştı. Polis, Filistin gösterisine katılanlar ile provokasyon yapanlar arasına polis araçlarını yerleştirerek gerilimin artmasını engelledi.

Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı gösteri Eberswalde Caddesi'nde sona erdi.

"Aşırı sağcılık öylece ortadan kalkacak bir şey değildir. Tam tersine takipçileri artık birçok dernek, grup ve sözde bilimsel enstitü kurdu. Zengin bağışçılar tarafından destekleniyorlar"
 
 

BERLİN (AA) - Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier, ülkesindeki aşırı sağcı ideolojinin mevcut yapılar ve ağlarıyla hafife alındığını ve oluşturdukları tehlikenin yanlış değerlendirildiğini söyledi.

Almanya'da 2 Haziran 2019'da aşırı sağcı suikast sonucu öldürülen Kassel Bölge Valisi Walter Lübcke'yi anma etkinliğinde konuşan Steinmeier, "Aşırı sağcı ideoloji mevcut yapılar ve ağlarıyla hafife alındı ve oluşturdukları tehlike yanlış değerlendirildi. Bugün bunu kabul etmek zorundayız. Aşırı sağcılık öylece ortadan kalkacak bir şey değildir." dedi.

Aşırı sağın görünüşünün değiştiğini ancak bunun bile onu daha az tehlikeli yapmayacağının altını çizen Steinmeier, "Tam tersine takipçileri artık birçok dernek, grup ve sözde bilimsel enstitü kurdu. Zengin bağışçılar tarafından destekleniyorlar. Partilerin siyasi yapılarını ve ayrıcalıklarını kullanıyorlar ve etkileri parlamentolara kadar uzanıyor. Aşırı sağcılık, faillerin de ait olduğu ağlara sahiptir, henüz tam olarak araştırılmamış ağlar." değerlendirmesinde bulundu.

 

- "Değerlerimiz için ayağa kalkmalıyız"

Steinmeier, "Walter Lübcke cinayeti, ülkemizde aşırı sağcı terör tarafından işlenen bir cinayettir. Böylesine acımasız bir eylem için kullanılabilecek tek bir kelime var, o da terördür." ifadelerini kullandı.

Konuşmasından Walter Lübcke'nin hayattayken bir panelde kullandığı "Değerler için ayağa kalkmalısınız." sözüne atıfta bulunan Steinmeier, "Beş yıl önce bugün, bir demokrat olarak dik duruşunun ve toplumumuza bağlılığının bedelini hayatıyla ödedi. Evet, onun da ifade ettiği gibi değerlerimiz için ayağa kalkmalıyız." diye konuştu.

Walter Lübcke'nin, liberal ve demokratik toplumdan nefret edenler tarafından öldürüldüğünü kaydeden Alman Cumhurbaşkanı, "O, toplumumuzu oluşturan değerleri savunduğu için öldürüldü. Bu cinayet hepimizi ilgilendirmektedir ve bizi asla rahat bırakmamalıdır." dedi.

Aşırı sağ terör kurbanlarının kendileri için bir uyarı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Steinmeier, "Bunlar, toplum olarak bize gelecek için dersler vermektedir. Onun ölümü, bize kelimelerin nefreti nasıl körükleyebileceğini ve bu nefretin nasıl şiddete dönüşebileceğini hatırlatıyor." diye konuştu.

 

- "Bu geçmiş, Solingen saldırısından Mölln ve Lübeck'e, NSU terör ağının cinayetlerine kadar uzanıyor"

Şiddetin korku tohumları ektiğini ve demokrasinin ihtiyaç duyduğu insanları susturduğunu kaydeden Steinmeier, Almanya'da sorumluluk alan insanlardan yoksun olması durumunda demokrasinin köklerinden kuruyacağını, bu şiddete yer bırakılmaması gerektiğini belirtti.

Steinmeier, Almanya'da halen aşırı sağcı teröre karşı mücadelede birliğe ihtiyaç olduğunu vurguladı.

 

Almanya'da aşırı sağcı şiddetin sürekliliğinin uzun bir geçmişe dayandığına ve halen sürdüğüne dikkati çeken Steinmeier, şöyle devam etti:

"Bu geçmiş, Solingen saldırısından Mölln ve Lübeck'e, uzun süre tanınmayan NSU terör ağının cinayetlerine ve saldırılarına kadar uzanıyor. Ayrıca burada, 6 Nisan 2006'da 21 yaşındaki Halit Yozgat'ın vurularak öldürüldüğü Kassel'de ve 2 Haziran 2019'dan bu yana Almanya'nın içinden geçmeye devam ediyor, Halle'ye, Hanau'ya."

 

- Lübcke, 2019'da öldürülmüştü

Kassel Valisi Walter Lübcke, 2015'te mültecilerin Almanya'ya gelmelerini eleştirenlere karşı, "Bu değerleri paylaşmayan istediği zaman bu ülkeyi terk edebilir. Her Alman bunu yapmakta serbesttir." ifadelerini kullanmış ve bu açıklaması aşırı sağcı çevrelerce büyük tepki çekmişti.

Vali Lübcke, 2 Haziran 2019'da evinin bahçesinde Neonazi Stephan Ernst tarafından başına tek kurşun sıkılarak öldürülmüştü.

Irkçı katil Stephen Ernst'in daha önce de "Frankfurt'ta Türk din görevlisini bıçaklamak", "mülteci yurduna bombalı saldırıda bulunmak", "1 Mayıs’ta sendikacılara sopalarla saldırmak" ve "Iraklı mülteciyi bıçakla ağır yaralamak" gibi suçlardan sabıkası bulunuyordu.

 

BERLİN (AA) - Batı Alman Radyo ve Televizyon Kurumu'nda (WDR) yayınlanan Sport Inside programı tarafından Almanya Milli Futbol Takımı ile ilgili yapılan anket tepki çekti.

 

Ankete katılan her beş kişiden birinin Alman Milli Takımı'nda daha fazla "beyaz oyuncu" görmek istediğini belirtmesi ve katılımcıların yüzde 17'sinin de milli takım kaptanı İlkay Gündoğan'ın Türkiye kökenli olmasının "üzücü olduğunu" ifade etmesi, başta teknik direktör Julian Nagelsmann olmak üzere diğer futbolcuların tepkisini çekti.

Nürnberg'te yarın Ukrayna ile oynayacakları hazırlık maçı öncesinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Nagelsmann, "Kamu televizyonunda böyle bir soru sorulmasının bile başlı başına delilik olduğunu düşünüyorum. Şok oldum. Ülkedeki herkes için bir Avrupa Şampiyonası oynuyoruz. Umarım bir daha asla böyle saçma anketler okumak zorunda kalmam." değerlendirmesinde bulundu.

 

Julian Nagelsmann, bunu ırkçı bir tutum olarak bulduğunu sözlerine ekledi.

Alman Milli Takımı oyuncusu Joshua Kimmich de ankete tepki göstererek bu tür şeylerin tamamen ırkçılık olduğunu belirtti.

Kimmich, futbolun farklı milliyet ve dinleri bir araya getdiğini vurgulayarak, "Bu, takım içinde konu bile olmadı. Futbolun içinde büyüyen herkes bunun tamamen saçmalık olduğunu bilir." dedi.

Anketteki soruları eleştiren Joshua Kimmich, futbolcuların kökenine ilişkin soruyu yanlış bulduğunu, böyle soruların gereksiz ve saçma olduğunu dile getirdi.

 

Bu arada Avrupa Futbol Şampiyonası'yla ilgili 5 Haziran'da yayınlanacak bir belgesel için yapılan ankette ise katılımcıların yüzde 21'i Alman Milli Takımı'nda "Geçmişte olduğu gibi daha fazla beyaz oyuncu oynasaydı daha iyi olurdu." şeklinde görüş beyan etti.

Ankete katılanları yüzde 65'i ise bu ifadeye katılmadığını bildirdi.

 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Alman Hükümet Sözcüsü Steffen Hebestreit'in yaptığı yazılı açıklamaya göre, Scholz görüşmede Gazze Şeridi'ne yönelik insani yardımların ve sağlık hizmetlerinin sürdürülebilir şekilde iyileştirilmesi için çalışmalara devam edilmesini istedi.

 

Scholz görüşmede ABD Başkanı Joe Biden'ın 3 aşamalı önerisini memnuniyetle karşıladığını belirtti.

İkili, bölgedeki durum hakkında da görüş alışverişinde bulundu.

Scholz, ayrıca bölgesel bir çatışmadan duyduğu endişeyi vurguladı.

 

- Biden'ın ateşkes önerisi

ABD Başkanı Biden, 31 Mayıs'ta Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısında, İsrail'in Gazze'deki ateşkes ve esirlerle ilgili yeni bir öneride bulunduğunu duyurmuştu.

Biden, İsrail'in 3 aşamadan oluşan yeni ateşkes önerisi sunduğunu ve ilk aşamada 6 haftalık ateşkes sürecinde İsrail'in Gazze'deki yerleşim yerlerinden çekilmeyi ve tarafların elindeki esirlerin bir bölümünün serbest bırakılmasını öngördüğünü bildirmişti.

 

İlk aşamada "İsrail güçlerinin Gazze'deki yerleşim yerlerinden tam olarak geri çekileceğini" açıklayan Biden, aynı süreçte öncelikle yaşlıların ve kadınların bulunduğu esirlerin serbest bırakılmasının ve Gazze'ye insani yardımların artmasının öngörüldüğünü ifade etmişti.

 

BERLİN (AA) - Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), hava yolu şirketlerinin bu yıl 30,5 milyar dolar kar elde etmesini beklediğini duyurdu.

Merkezi Kanada'nın Montreal kentinde olan IATA, küresel hava taşımacılığı sektörünün finansal görünümüne ilişkin raporunu yayımladı.

 

Raporda hava yolu şirketlerinin kar beklentileri, özellikle Avrupa'da son grevlere rağmen hava yolu şirketlerinin temel işçilik maliyetlerini kontrol altında tutması nedeniyle Aralık 2023'teki öngörü olan 25,7 milyar dolardan yukarı yönlü revize edilerek 30,5 milyar dolara yükseltildi.

Hava taşımacılığındaki şirketlerin gelirlerinin, bu yıl geçen yıla göre yüzde 9,7 artarak 996 milyar dolarla rekor kıracağı öngörülürken, toplam harcamaların yüzde 9,4 artarak 936 milyar dolarla en yüksek seviyeye ulaşacağı tahmin edildi.

Raporda, toplam yolcu sayısının 2024'te 4,96 milyara ulaşarak rekor kıracağı ve toplam hava kargo hacminin ise bu yıl 62 milyon tona çıkacağı öngörüldü.

 

IATA Genel Direktörü Willie Walsh, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "Belirsizliklerin arttığı bir dünyada hava yolu şirketleri karlılıklarını artırmaya devam ediyor. Son dönemde yaşanan derin Kovid-19 dönemindeki kayıplar göz önüne alındığında, 2024'te beklenen toplam 30,5 milyar dolarlık net kar büyük bir başarı." ifadelerini kullandı.

Bu yıl rekor düzeyde yaklaşık 5 milyar hava yolcusu beklendiğini dile getiren Walsh, "Dahası, küresel ekonomi, müşterilere hava yoluyla ulaşan 8,3 trilyon dolarlık ticareti sağlamak için hava kargosuna güveniyor. Kuşkusuz havacılık, bireylerin ve ekonomilerin hedefleri ve refahı için hayati önem taşıyor. Hava yolu karlılığının güçlendirilmesi ve mali dayanıklılığın artırılması önemli." değerlendirmesinde bulundu.

Walsh, hava yolu sektörünün sürdürülebilir kar yolunda ilerlediğini belirterek, buna rağmen kapatılması gereken büyük bir boşluk olduğunu sözlerine ekledi.

 

Küresel havacılık şirketleri Kovid-19 salgınının ilk yılı olan 2020'de 140 milyar dolar zarar etmişti.