Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

Nürnberg Başkonsolosluğu tarafından ‘15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ anma programı düzenlendi. Almanya'nın ilk tarihi Türk sineması Rio Palast'da düzenlen şehitlerimiz anısına saygı duruşu ve istiklal marşımızın okunmasının ardından Hoca Veli Boyun’un Kuran Tilavetiyle, öğretmen Ahmet Şirin’in sunumuyla başlayan anma törenine, Nürnberg Başkonsolosu Fatma Taşan Cebeci, Başkonsolos Yardımcısı Ülker Erçetin, Din Hizmetleri Ataşesi Necmettin Saydan, Eğitim Ataşesi Mustafa İkbal, UID Bölge Teşkilatlanma Başkanı Salim Elcivan, DİTİB Kuzey Bavyera Eyalet Birliği Başkan Yardımcısı Cemil Kimyacıoğlu, IGMG Kuzey Bavyera Bölge Başkanı İsmail Satır, MÜSİAD Kuzey Bavyera Bölge Başkanı Haluk Dokur, THY Müdürü Abdullah Ömer Çelik, DİTİB Nürnberg Başkanı Hasan Aslan, TİN Sözcüsü İsmail Akpınar, Nürnberg ve çevresindeki sivil toplum kuruluşların temsilcileriyle birlikte 15 Temmuz'da  Ankara’da şehit olan Nürnbergli Serhat Önder’in kardeşleri Harun ve Gökhan Önder eşleriyle birlikte, konsolosluk çalışanları katıldı.


15 Temmuz’da hain darbe girişimi sırasında  eşi ve çocuğuyla Ankara Genel Kurmay  Başkanlığı önüne gittikten sonra, telefonla canlı yayın yaparken ‘Korkma Oğlum’ sözünü kullandıktan sonra darbecilerin açtığı ateş sonucu şehit düşen Nürnbergli 41 yaşındaki Serhat Önder’in hayatının anlatıldığı ‘Korkma Oğlum’ belgesel gösterimi yapıldığı anma programında Nürnberg Başkonsolosu Fatma Taşan Cebeci şunları söyledi:  Türk milletinin ve kahraman güvenlik güçlerinin 15 Temmuz 2016’ da hain darbe girişimi karşısında gösterdiği onurlu duruşun, hainlerin yenilgiye uğratılmasının ve demokrasi zaferinin 8’inci yıl dönüm vesilesiyle, şehitlerimizi yad etmek, gazilerimize minnet ve şükranlarımızı sunmak aynı zamanda 15 Temmuz’da hain darbe girişiminde Ankara’da şehit düşen Nürnbergli Serhat Önder’in hayatının anlatıldığı “Korkma Oğlum” belgeseli gösterimini izlemek için bir araya geldik.


15 TEMMUZ MİLLET İRADESİNE YAPILMIŞ BİR SUİKASTIR
Cebeci, “15 Temmuz, ülkemizin maruz kaldığı hükümeti ele geçirmeye yönelik kanlı hayin Fetö terör saldırısı olarak tarihe geçmiştir. Bu hain Fetö terör saldırısında, uzun seneler Nürnberg’de yaşadıktan sonra ülkemize dönüş yapmış Serhat Önder kardeşimizle birlikte toplam 251 vatandaşımız şehit oldu ve 200’den fazla vatandaşımız yaralandı. Saldırı, milletimizin çelik iradesi vatandaşlarımızın birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde bulunması haklımızın birbiriyle kenetlenmesi sonucu önlenmiştir. Terör örgütlerini besleyen ülkeler şunu bilsinler ki, bir gün besledikleri terör örgütleri kendi silahlarını kendi besleyenlerine doğrultacaktır. Hiçbir güç Türkiye'nin üzerinden geçirilmeyecektir. FETÖ’nün yurtdışındaki yapılanmasına yönelik çabalarımız uzun soluklu bir mücadele olup, bu çevredeki çalışmalarımız önümüzdeki dönemde de kararlıkla sürdürecektir. Bizler Türkiye’de olduğu gibi Almanya’da da birlik ve beraberliğimizin daim olması hepimizin önceliği olmalıdır.”

Program Din Hizmetleri Ataşesi Necmettin Saydan duaları ile son buldu.

 

Ilhan Baba/NÜRNBERG

 

 

 

 

 

 

1980 öncesi Ülkü Ocakları genel başkanı 1980 sonrası Almanya Türk Federasyonu genel başkanlarımızdan olan gönül ve düşünce insanı Dr. Ali Batman başkan uzun yıllar gazetecilik ve yayıncılık yapan Fatih Altaylı’nın Avrupa Türklerine “Lan” diye hitap ederek hakaret etmesi üzerine tepkisini gazeteci Doğan Tufan’a yaptı.


Dr. Ali Batman şöyle konuştu;”Uzun yıllar gazetecilik yapan Fatih Altaylı enson Gurbetçilerle ilgili talihsiz bir video paylaştı.Kendisi aslında onyıllardır yüzbinlerce insanımızın faydalandıgı ilim adamları, tarihçi, siyasetçi...v.s ile yaptığı tartışma ve sohbet programları yaptı.Her konuşmacinin tüm fikirlerine katılmasak bile çok faydalı olduğunu söyleyebilirim.Bunlardan dolayı gıyabinda yine de tşk.ederim.
Fakat gurbetçilerle ilgili yaptığı enson açıklamaları % 100 isabetsiz olmuştur.Tâbiri caizse TAM ÇUVALLAMIŞTIR.Cünkü değerlendirmeleri gurbetcilerin yaşadığı hayat ve düşünceleriyle hiç örtülmesi ve bağdaşmamıştır.


Gurbetçilerin oy vermesine takılıp kalmış.Ya oy vermemelidir, ya da vergi alınmalı gibi komik, mantıksız, ülke menfaatlerine hiç bağdaşmayan, gurbetçileri inciten ve rencide eden görüşleri var.Böyle bir gazetecinin gurbetcilerin hayatı ve Türkiye için faydalı taraflarını 2024 e kadar hiç düsünmemesi bende hayret uyandırdı.
Gurbetçilerin enaz 60 yıldır ülkeye gönderdiği veya getirdiği döviz miktarı bile tek başına ÇOK ÖNEMLI.Geçmişte olduğu gibi bugün de, 2024 te bile hükümetlerimizin en yüksek faiz vererek dünyada kredi aradığı halde BULAMADIKLARINI hatırlayalım.Böyle bir ortamda ve her zaman gurbetçilerin HER YIL Türkiye ekonomisine kazandırdığı

 

MİLYARLARCA EURO, FAİZSİZDİR.Ve yuzbinlerce esnaf, emlakçı ...gurbetçilerin yolunu gözler.Yani ekonomimize kazandırdıkları TARTIŞILMAZ bir şekilde ortadadır.
Dünyada HER MEDENI ÜLKE ONYILLARDIR yurtdısında yaşayan vatandaşlarına oy hakkı vermiştir ve seçim zamanı dünyanın neresinde olursa olsunlar oylarını kullanabilirler.Bu doğal ve anayasal bir haktır.Gurbetteki şartları çok iyi bilen biri olarak diyorum ki; TÜRKIYE BU KONUDA ÇOK ÇOK GECIKMİŞTİR.Belki 40- 50 yıl önce oy kullanma hakkı verilseydi.Nedenlerden biri; oy üzerinden insanlarımızın devlet ve ülkemize bağlılı devam eder.Oy hakkı vermezseniz, bu bahsettiğim bağ da her geçen gün zayıflar.Bunun ne sonuclar doğuracagını bir düşunebiliyor musunuz?

 

BUNU ISTEYEN VARSA PARMAK KALDIRSIN!
Türkiye' nin Almanya' ya( ve diğer Avrupa ülkelerine) yaptığı yıllık ihracaatin ne kadarı gurbetçilerden dolayıdır, Fatih bey bir araştırsın.
Bana göre tam ideal anlamda TÜRK DIASPORASI oluşturacağız henüz.Ama yine de gurbetçilerin varlığı o ülkelerin Türkiye ve müslümalara yönelik politikaların belirlenmesinde bir denge unsurudur.Bunun doğuracağı sonuçları isteyen bir düşünsün.
Neyse! Söylenecek daha cok sey var.Ama sözü daha fazla uzatmayim.Tekrarlıyorum: Fatih Altaylı bu konuda ÇUVALLAMIŞTIR. Gazeteci geçmişine de yakışmamıştır.
Gurbetçilere gümrük kapılarında PARA VERILSIN demeyeceğim, ama ONURLANDIRILSINLAR! Belki devlet sembolik bir MADALYA YAPTIRSIN ve sınırlarda ülkesine gelen her gurbetciye bir madalya verilsin derim.Benim gönlümden geçen budur.
Olmazsa biri Fatih beyin aklına düşürsün de, tanınmış bir gazeteci olarak bu teklifi o yapsın.”


*Doğan Tufan*

YTB tarafından Balkanlar’da çağdaş dönemde ortaya çıkan düşüncenin süreli yayınlar üzerinden ele alınması amacıyla hazırlanan “Balkanlarda Süreli Yayınlar: İslam Düşüncesinin Serüveni, 1918-2018” projesinin tanıtım programı gerçekleştirildi.
 
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) destekleriyle Balkan Çalışmaları Vakfı tarafından yürütülen “Balkanlarda Süreli Yayınlar: İslam Düşüncesinin Serüveni, 1918-2018” projesinin tanıtım etkinliği, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz, YTB Başkanı Abdullah Eren, İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı ve Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Bulgaristan Yüksek İslam Şurası Başkanı Vedat Ahmet ve yurt içi ile yurt dışından misafirlerin katılımıyla YTB Anadolu-Rumeli Kültür Sanat Alanında yapıldı.
 
BUGÜNE IŞIK TUTABİLECEK FİKRİ ALT YAPI
Programda konuşan YTB Başkanı Abdullah Eren kurum olarak akademik çalışmaları çok önemsediklerini kaydetti. Bunların içinde de Balkanlara yönelik çalışmalara ayrı önem verdiklerini anlatan Eren, bu çalışmalar sayesinde yaşanan tarihi gelişmelerin bölgeyi nasıl etkilediğini ve Balkanlar coğrafyasındaki bilgi birikimini ortaya çıkardıklarını belirtti. Bugüne ışık tutabilecek fikri alt yapının da proje sayesinde gün yüzüne çıkacağını dile getiren Eren, “Kamunun üniversitelerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, araştırma ve düşünce merkezleriyle yürüttüğü akademik çalışmaları kıymetli buluyoruz. Balkanlara yönelik çalışmalara da ayrı bir destek vermeye çalışıyoruz. Bu proje İslam düşünce seyrini görmek açısından çok kıymetli. 3 farklı dönemi ele alan bu projenin ilk dönem çalışmaları sona erdi. Bugüne ışık tutabilecek fikri alt yapıyı da bu proje sayesinde görüyoruz” dedi.
 
YTB SÜRELİ YAYINLAR AÇISINDAN KIYMETLİ ÇALIŞMALARA İMZA ATIYOR
Projenin tanıtım toplantısında konuşmalarını gerçekleştiren Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz ise YTB’nin proje bazlı çalışmalarını yakinen takip ettiğinin altını çizdi. Yılmaz, uluslararası öğrencilerin burslandırılması hususunda çalışmalar yürüten YTB’nin, süreli yayınlar açısından da kıymetli çalışmalara imza attığını dile getirdi. Bu tarz süreli yayınların unutulmaya yüz tutmuş kültürlerin yaşatılması açısından da önem arz ettiğini sözlerine ekleyen Yılmaz “Süreli yayınları bulundukları dönemin tarihini, o dönemin sosyo-kültürel yapısını yansıtması itibariyle bir mektep gibi görmek lazım” diye konuştu.
 
SREBRENİTSA KATLİAMININ DEVAMINA GAZZE’DE ŞAHİTLİK EDİYORUZ
Açılış konuşmalarının ardından Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez açılış seminerini gerçekleştirdi. Sözlerine Srebrenitsa Katliamı'nın yıl dönümünü anarak başlayan Görmez günümüzde de ne yazık ki Gazze’de bu katliamın devamına şahitlik ettiğimize dikkat çekti. Balkan coğrafyasının hafızasını kayıt altına almak üzere hazırlanan çalışma için emeği geçenlere teşekkür eden Görmez, “Hafıza, kimlik ve aidiyet birbirleriyle çok ilişkili kavramlardır. Hafıza olmadan kimlik; kimlik olmadan aidiyet olmaz. Asırlarca ortak bir kültür, tarih ve inancı paylaştığımız Balkan coğrafyasının hafızasını kayıt altına almak üzere gerçekleştirdikleri çalışma dolayısıyla YTB, Balkan Çalışmaları Vakfı ve bu esere emek veren tüm araştırmacı arkadaşları gönülden tebrik ediyorum” dedi.
 Balkanların İslamiyet ile tanışması ve İslamiyet’in bölgede kalıcı hale gelmesi noktasındaki meselelere yönelik tarihsel süreç hakkında bilgiler aktaran Görmez şunları kaydetti: “Balkanların fethi hususu Batı oryantalizmini yormuştur. Zira sadece askerle, kılıçla açıklanamayacak bir fetihten bahsediyoruz. Balkanların İslamiyet ile tanışması hususunda farklı teoriler mevcuttur. Sırp teorisine göre kılıçla, başka bir teoriye göre devşirme sistemiyle İslamiyet’in Balkanlar’da yayıldığı söylense de biz biliyoruz ki kalpler İslamiyet’e açıktır. İslamiyet’in öyle bir gücü vardır ki kalplere girdiğinde insanlara bulunduğu toprakları vatana çevirme gücü verir.”
 
“Balkanlarda Süreli Yayınlar: İslam Düşüncesinin Serüveni, 1918-2018” programı Balkan Çalışmaları Vakfı Başkanı Dr. Sevba Abdula moderatörlüğünde Bulgaristan Yüksek İslam Şura Başkanı Vedat S. Ahmed, İstanbul Üniversitesi'nden Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Köroğlu ve Sakarya Üniversitesi'nden Doç. Dr. Hamdi Çilingir'in konuşmacı olarak yer aldığı panel ile son buldu.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Nürnberg ve Fürth'de yaşlılara yönelik hizmet veren 'Hayat Gündüz Bakım Evi', düzenlediği yaz eğlencesinde birinci nesil göçmenleri ağırladı. Almanya'ya misafir işçi olarak gelip bugün yaşlanarak bakıma muhtaç hale gelen büyüklerimiz etkinlikte doyasıya eğlendi.
Etkinlikte konuşan Hayat Gündüz Bakm Evi'nin sahibi Mühibe Gürrdoğan, şunları söyledi: “24 yıl boyunca hemşire olarak devlette çalışırken, yaşlı Türk vatandaşlarımızın hastanelerde ve huzurevlerinde karşılaştıkları zorluklara tanık oldum. Almancaları yeterli olmayan ve sağlık konusunda sosyal haklarını tam bilmeyen bu değerli insanlarımıza, ana dillerinde hizmet vermenin önemini fark ettim ve 11 yıl önce Hayat Bakım Evi'ni kurdum. Şimdi, 365 gün boyunca 40 personelimizle, gündüzleri evlerinden alıp akşam geri götürdüğümüz yaşlılarımıza hizmet veriyoruz.”


'AYAKLARIMIZIN ÜZERİNDE DURDUK'
Etkinliğe katılan Kültür, Tarih ve Entegrasyon Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Latif Çelik ise şöyle konuştu: “60-63 yılda, kendi gazetelerimiz, iş insanlarımız, öğretmenlerimiz, doktorlarımız, politikacılarımız, akademisyenlerimiz, din görevlilerimiz ve kendi bakım evlerimizle, Almanya'da bir topluluk oluşturduk. Alman dostlarımızla kültürel tarihimizin derinliklerinden getirdiğimiz tarihsel birliktelikle, Almanya'da kendi ayaklarımızın üzerinde durduğumuzu gösterdik. UEFA futbol maçlarında Alman ve Türk bayraklarının yan yana dalgalanması da bu ülkenin bir parçası olduğumuzu gösterdi. Toplumun morali bozulmadan iki toplumun bir arada yaşayabileceği bilinmelidir. Yaz eğlencesine katılan tüm vatandaşlarımıza sağlıklı, güzel günler diliyorum.”
Programın sonunda, mahalli sanatçı solist Hakkı ve oğlu İbo, çaldıkları müziklerle yaşlılarımız ve davetlileri geç saatlere kadar eğlendirdi.

 

Haber ve Resimler: İlhan BABA - NÜRNBERG

 

 

 

 

 

 

 

 

Kurzfristig für den auf einem Termin aufgehaltenen Oberbürgermeister eingesprungen begrüßte Altbürgermeisterin Marion Schäfer-Blake die Delegationen aus Würzburgs Partnerstädten Dundee in Schottland und Bray in Irland sowie Vertreter aus Mullagh und der Union Bayern-Bretagne im Ratssaal.
Anlässlich der Eröffnung der Feierlichkeiten zu Ehren des Stadtpatrons St. Kilian befinden sich die Delegationen mehrere Tage in Würzburg.
 
Die schottische Delegation aus Dundee nimmt am Kiliani-Festumzug teil. Foto: Katja Schröder
 
Dundee und Würzburg blicken bereits auf sechs Jahrzehnte Freundschaft zurück. Der Städtepartnerschaftsvertrag zwischen den beiden Städten wurde am 22. Mai 1962 besiegelt. Würzburg und Bray/County Wicklow verbindet seit nunmehr 25 Jahren eine Städtepartnerschaft. Die Partnerschaftserklärung wurde im November 1999 in Bray und im Mai 2000 in Würzburg unterzeichnet. Anfang November wird Bürgermeisterin Judith Roth-Jörg gemeinsam mit Mitgliedern der Irisch-Deutschen Gesellschaft Würzburg und einigen Stadträten Bray und die Grafschaft Wicklow besuchen, um das 25-jährige Jubiläum der Partnerschaft zu feiern.
„Von Anfang an haben sich unsere Partnerschaften immer weiter entwickelt. Seitdem findet ein reger Austausch in den Bereichen Kultur, Bildung, Wirtschaft, Recht, Verwaltung und Sport statt, der sie zu einer der lebendigsten Städtepartnerschaften Würzburgs macht“, so Schäfer-Blake in ihrem auf Englisch gehaltenen Grußwort. Städtepartnerschaften sind gelebte interkulturelle Verständigung.
„Würzburg wollte nach dem Krieg bewusst zur Versöhnung und europäischen Integration beitragen. Dafür erhielten wir 1973 den Europapreis und dürfen seitdem den Namen „Europäische Stadt“ führen. Mit elf Partnerstädten und zwei Städten mit Freundschaftsverträgen, verteilt auf vier Kontinente, ist Würzburg heute Drehscheibe eines weltweiten kommunalen Netzwerks für Frieden und internationale Freundschaft und Zusammenarbeit. Unsere europäischen Städtepartnerschaften und Freundschaftsverträge haben für uns eine besondere Bedeutung, denn wir sehen: Wir brauchen Europa heute mehr denn je. In einer auf den Kopf gestellten Welt können wir Europäer nur gemeinsam die menschlichen Werte bewahren und betonen, die uns verbinden“, unterstrich Schäfer-Blake die Bedeutung der Städtepartnerschaften.
Der Empfang im Ratssaal der Stadt Würzburg bildete den Auftakt einer Reihe von Veranstaltungen rund um Musik, Kultur und Austausch. Am Freitagabend waren die Gäste aus Irland und Schottland bei der Eröffnung des Kiliani-Festivals beim Festbieranstich des Oberbürgermeisters dabei und schaute inmitten tausender Fans auch das Viertelfinale der Fußball-EM mit deutscher Beteiligung.
 
Bürgermeister Martin Heilig inmitten des Ceilidh Foto: Katja Schröder
 
Am Samstag lief die Dundee Würzburg Twinning Association beim Kiliani-Festumzug im Zeichen der langjährigen Städtepartnerschaft mit Dundee mit schottischen Flaggen von der Residenz bis zur Talavera. Der irische Botschafter in Deutschland, Dr. Nicholas O'Brien, fuhr in der Kutsche von Bürgermeister Martin Heilig mit. Eine Delegation aus Mullagh in Irland, dem Geburtsort des Heiligen Kilian, nahm ebenso am Festumzug teil.
Am Montagabend fand ganz traditionell ein Ceilidh statt, bei dem die Dundee Würzburg Twinning Association u.a. zusammen mit Mitgliedern der Union Bayern-Bretagne und der Deutsch-Britischen Gesellschaft schottische Tänze und Lieder zum Besten gab.
Auch für 2025 wird bereits intensiv geplant. George Laidlaw, Vorsitzender der Dundee Würzburg Twinning Association, entwickelt zusammen mit dem Büro Würzburg International bereits Projektideen: Im Rahmen des schottischen „Football Memories“-Projekts plant er einen Austausch zwischen Fachstellen und Einrichtungen rund um das Thema Demenz. Zudem ist ein größeres Gartenprojekt in Dundee im Entstehen, bei dem auch Pflanzen aus der Würzburger Region, allen voran die Würzburg-Rose, angepflanzt werden sollen. Würzburg und Dundee pflegen ihre Städtepartnerschaft seit über 60 Jahren, es mangelt beiden Städten nicht an kreativen Ideen.
 
 

Wir freuen uns, die Eröffnung von E.E. Foliendesign in Schweinfurt bekannt zu geben! Unser Unternehmen bietet ein breites Spektrum an hochwertigen Dienstleistungen für Ihr Fahrzeug, damit es in neuem Glanz erstrahlt. Unsere erfahrenen Spezialisten legen großen Wert auf Qualität und Präzision, um sicherzustellen, dass Ihr Fahrzeug die bestmögliche Pflege erhält.

 

 

Unsere Dienstleistungen umfassen:

 

Folierung von PKWs: Verleihen Sie Ihrem Auto einen individuellen Look mit unserer hochwertigen Fahrzeugfolierung. Ob sportlich, elegant oder auffällig – wir realisieren Ihre Designwünsche.

 

 

Folierung von Motorrädern: Auch Motorräder können bei uns mit einer neuen, stylischen Folie versehen werden. Setzen Sie Akzente und schützen Sie gleichzeitig den Lack.

 


Scheibentönung: Genießen Sie mehr Privatsphäre und verbesserten UV-Schutz mit unseren professionellen Scheibentönungen. Ideal für ein komfortableres und sicheres Fahrerlebnis.

 


Lackaufbereitung: Unser Team sorgt dafür, dass Ihr Fahrzeuglack wieder wie neu aussieht. Durch unsere gründliche Lackaufbereitung werden Kratzer und Gebrauchsspuren entfernt.

 


Professionelle Innen- und Außenreinigung: Wir bieten eine umfassende Reinigung für das gesamte Fahrzeug, sowohl innen als auch außen. Ihr Auto wird strahlen wie am ersten Tag.

 

 

 

Rufen Sie uns an und überzeugen Sie sich selbst von der Qualität unserer Arbeit. Bei E.E. Foliendesign steht Ihre Zufriedenheit an erster Stelle. Wir freuen uns darauf, Ihr Fahrzeug in ein wahres Schmuckstück zu verwandeln!

 

Den Preis legen wir individuell je nach Fahrzeug und Modell fest und machen Ihnen ein sehr schönes Angebot. Melden Sie sich bei uns mit Ihrem Wunsch mit einer kurzen Nachricht oder per WhatsApp. Wir setzen uns schnellstmöglich mit Ihnen in Verbindung.

Tel: 0157 - 39 32 59 51

 

 

 

Almanya, yaşlanan nüfusu ve ileri yaşlardaki bireylere sağladığı kapsamlı sosyal hizmetlerle bilinen bir ülkedir. Yaşlılar için gündüz bakım evleri (Tagespflege), bu hizmetlerin önemli bir parçasını oluşturur. Bu makalede, Almanya'daki yaşlılar için gündüz bakım evlerinin yapısını, sundukları hizmetleri, faydalarını ve karşılaştıkları zorlukları inceleyeceğiz.

Gündüz Bakım Evlerinin Yapısı

Yaşlılar için gündüz bakım evleri, yaşlı bireylerin günlük bakım ihtiyaçlarını karşılayan ve onlara sosyal etkileşim fırsatları sunan merkezlerdir. Bu evler, genellikle hafta içi sabah saatlerinden akşam saatlerine kadar hizmet verir ve yaşlı bireylerin geceyi evlerinde geçirmelerine olanak tanır. Yerel yönetimler, kiliseler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör tarafından işletilen bu merkezler, geniş bir yelpazede hizmet sunar.

Sunulan Hizmetler

    Sağlık Hizmetleri: Yaşlı bireylerin sağlık durumlarının izlenmesi, ilaçlarının düzenli olarak verilmesi ve gerektiğinde tıbbi müdahale sağlanması gibi hizmetler sunulur. Ayrıca fizyoterapi, ergoterapi ve diğer rehabilitasyon hizmetleri de verilir.

   Günlük Yaşam Aktiviteleri: Günlük yaşam aktiviteleri, yaşlı bireylerin fiziksel ve zihinsel sağlığını desteklemek amacıyla planlanır. Bu aktiviteler arasında el işleri, hafıza oyunları, müzik terapisi ve egzersiz programları bulunur.

    Sosyal Etkinlikler: Sosyal etkileşimi artırmak için çeşitli etkinlikler düzenlenir. Bunlar arasında grup sohbetleri, film gösterimleri, kutlamalar ve toplu yemekler yer alır. Bu etkinlikler, yaşlıların sosyal bağlarını güçlendirmelerine ve yalnızlık hissini azaltmalarına yardımcı olur.

    Beslenme: Dengeli ve sağlıklı beslenme, yaşlı bireylerin genel sağlık durumu için kritik öneme sahiptir. Gündüz bakım evlerinde, özel hazırlanan yemekler sunulur ve diyet gereksinimleri olan bireyler için uygun menüler hazırlanır.

    Ulaşım Hizmetleri: Birçok gündüz bakım evi, yaşlı bireylerin evlerinden merkeze ve merkezden evlerine güvenli bir şekilde taşınmasını sağlayan ulaşım hizmetleri sunar.

Faydaları

    Ailelere Destek: Gündüz bakım evleri, yaşlı bireylerin aile üyelerine bakım konusunda önemli bir destek sağlar. Bu merkezler, aile üyelerinin çalışma saatlerinde veya kişisel zamanlarında rahat olmalarını sağlar.

   Yaşlıların Bağımsızlığı: Bu merkezler, yaşlı bireylerin mümkün olduğunca bağımsız kalmalarına yardımcı olur. Gündüz bakım evleri, yaşlıların evde daha uzun süre bağımsız yaşayabilmeleri için gereken destek ve bakımı sağlar.

    Sosyal Bağlantılar: Gündüz bakım evleri, yaşlı bireylerin sosyal bağlantılarını güçlendirir ve yalnızlık hissini azaltır. Grup etkinlikleri ve sosyal etkileşimler, yaşlıların psikolojik ve duygusal sağlığını destekler.

    Zihinsel ve Fiziksel Sağlık: Düzenli olarak katılım sağlanan aktiviteler, yaşlı bireylerin zihinsel ve fiziksel sağlığını korumalarına yardımcı olur. Egzersiz programları ve zihinsel uyarıcı aktiviteler, yaşlıların genel sağlık durumlarını iyileştirir.

 

Almanya'da Tagespflege (Gündüz Bakım Evleri) Finansmanı

Almanya'da yaşlılar için gündüz bakım hizmetlerinin (Tagespflege) finansmanı, çeşitli kaynaklardan karşılanmaktadır. Bu hizmetlerin maliyetleri, yaşlı bireyler ve aileleri için önemli olabilir, ancak devlet desteği ve diğer kaynaklar sayesinde bu yük hafifletilmektedir. Aşağıda, Almanya'da Tagespflege hizmetlerinin finansmanının nasıl karşılandığına dair bilgiler bulunmaktadır.

  1. Bakım Sigortası (Pflegeversicherung)

Almanya'da bakım sigortası (Pflegeversicherung), gündüz bakım hizmetlerinin en önemli finansman kaynağıdır. Bu sigorta, yaşlı bireylerin bakım ihtiyaçlarını karşılamak için devlet tarafından sağlanan bir sosyal sigorta türüdür. Bakım sigortası, bakım seviyesine (Pflegegrad) bağlı olarak belirli bir miktar öder.

    Bakım Dereceleri (Pflegegrade): Almanya'da bakım ihtiyacı olan bireyler, belirli bir değerlendirme sonucunda bir bakım derecesine atanır. Bu dereceler, bireyin bakım ihtiyacının ciddiyetine göre 1 ile 5 arasında değişir.

    Finansal Destek: Bakım sigortası, her bakım derecesi için belirli bir finansal destek sağlar. Bu destek, gündüz bakım hizmetlerinin maliyetini karşılamak için kullanılabilir.

  1. Kişisel Katkılar (Eigenanteil)

Bakım sigortası tarafından karşılanmayan maliyetler, bireyler ve aileleri tarafından ödenir. Bu, kişisel gelir ve birikimlerden sağlanabilir. Bakım sigortası, genellikle hizmetlerin tamamını karşılamaz, bu yüzden kişisel katkılar önemlidir.

  1. Sosyal Yardım (Sozialhilfe)

Eğer bir bireyin veya ailenin gündüz bakım hizmetlerinin maliyetlerini karşılayacak yeterli finansal kaynağı yoksa, sosyal yardım programlarından destek alabilirler. Sosyal yardım, Almanya'da düşük gelirli bireyler için sağlanan bir destek mekanizmasıdır.

 

Bakım sigortası, bu hizmetlerin maliyetlerinin büyük bir kısmını karşılamasına rağmen, bireyler ve ailelerin de belirli bir katkı yapmaları gerekebilir. Finansal zorluk yaşayan bireyler için sosyal yardım programları önemli bir destek mekanizmasıdır. Bu şekilde, Almanya'da yaşlı bireylerin kaliteli bakım hizmetlerine erişimi sağlanmaktadır.

 

Almanya'da yaşlılar için gündüz bakım evleri, yaşlı bireylerin ve ailelerinin yaşam kalitesini artırmada önemli bir rol oynamaktadır. Bu merkezler, sağlık hizmetleri, sosyal etkileşim ve günlük yaşam desteği gibi çeşitli hizmetler sunarak yaşlı bireylerin bağımsızlıklarını korumalarına yardımcı olur. Ancak, yetersiz kapasite, finansman zorlukları ve kalifiye personel eksikliği gibi sorunların ele alınması gerekmektedir. Almanya'nın yaşlı bakım sisteminin sürdürülebilirliğini ve etkinliğini artırmak için sürekli iyileştirme ve yatırım yapılması önemlidir.

Almanya, sağlık hizmetleri alanında dünya çapında tanınan bir ülke olarak, hastane ortamı dışında da yüksek kalitede bakım hizmetleri sunmaktadır. Özellikle kronik hastalıkları olan veya uzun süreli bakım gerektiren hastalar için evde yoğun bakım hizmetleri önemli bir role sahiptir. Bu makalede, Almanya'da evde yoğun bakımın nasıl organize edildiği, bu hizmetlerin hastalar ve aileleri üzerindeki etkileri ve gelecekteki potansiyel gelişmeler incelenecektir.

Almanya'da Evde Yoğun Bakımın Yapısı:

 

Evde yoğun bakım hizmetleri, hastanelerdeki yoğun bakım ünitelerinin sunduğu hizmetlerin ev ortamında sağlanmasıdır. Bu hizmetler genellikle şu unsurları içerir:

 

  • Uzman Hemşireler: Eğitimli hemşireler hastaların ihtiyaçlarını karşılamak için 24 saat yada ihtiyaca göre hizmet verir.
  • Medikal Ekipman: Evde yoğun bakım, solunum cihazları, beslenme pompaları ve monitorizasyon sistemleri gibi medikal ekipmanların kullanımını gerektirir.
  • Doktor Ziyaretleri: Düzenli doktor ziyaretleri, hastaların sağlık durumlarının yakından izlenmesini sağlar.
  • Kişiselleştirilmiş Bakım Planları: Her hasta için bireysel sağlık durumuna göre özel bakım planları oluşturulur.

 

Yoğun Bakım Gerektiren Hastalıklar

 

Evde yoğun bakım gerektiren hastalıklar genellikle ciddi, kronik ve uzun süreli bakım ihtiyacı olan hastalıklardır. Bu hastalıklar arasında şunlar bulunmaktadır:

 

  • Nörolojik Hastalıklar:
    • Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS): Kas güçsüzlüğüne ve solunum yetmezliğine yol açan ilerleyici bir nörolojik hastalık.
    • Multipl Skleroz (MS): Merkezi sinir sistemini etkileyen, hareket ve koordinasyon problemlerine neden olan kronik bir hastalık.

 

  • Solunum Sistemi Hastalıkları:
    • Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH): Nefes darlığı ve kronik bronşit gibi belirtilerle seyreden solunum sistemi hastalığı.
    • Pulmoner Fibrozis: Akciğer dokusunun kalınlaşması ve sertleşmesi ile karakterize olan bir hastalık.

 

  • Kalp ve Damar Hastalıkları:
    • Kalp Yetmezliği: Kalbin yeterince kan pompalayamaması durumu.
    • Koroner Arter Hastalığı: Kalp damarlarının daralması veya tıkanması sonucu oluşan hastalık.

 

  • Onkolojik Hastalıklar:
    • İleri Evre Kanser: Kanserin metastaz yapması ve hastanın genel durumunun ciddi oranda etkilenmesi durumu.

 

  • Travmatik Beyin ve Omurilik Yaralanmaları:
    • Spinal Kord Yaralanmaları: Omuriliğin hasar görmesi sonucu hareket ve his kaybına yol açan durumlar.
    • Travmatik Beyin Yaralanmaları: Kafa travmaları sonrası uzun süreli bakım gerektiren durumlar.

 

  • Genetik Hastalıklar ve Epilepsi:

 

  • Spinal Müsküler Atrofi (SMA): Kas zayıflığına ve kas kaybına yol açan genetik bir hastalık. SMA, solunum desteği ve özel fizik tedavi gerektiren bir hastalıktır.
  • Duchenne Musküler Distrofisi: Kas güçsüzlüğü ve dejenerasyonu ile karakterize olan bir genetik hastalık. Bu hastalık da solunum desteği ve yoğun bakım gerektirebilir.
  • Epilepsi: Özellikle kontrol altına alınamayan nöbetler ile seyreden ve nöbetlerin sıklığı ve şiddeti nedeniyle sürekli izleme ve acil müdahale gerektirebilen bir durum

 

Evde Yoğun Bakımın Avantajları

 

Evde yoğun bakımın hastalar ve aileleri için birçok avantajı vardır:

 

  • Daha Konforlu Bir Ortam: Hastaların kendi evlerinde, tanıdık bir ortamda bakım görmeleri, psikolojik olarak daha rahat hissetmelerini sağlar.
  • Daha Fazla Aile Desteği: Hastalar, aile üyelerinin sürekli yanlarında olabilmesi sayesinde duygusal destek alırlar.
  • Enfeksiyon Riskinin Azalması: Hastane ortamında karşılaşılan enfeksiyon riskleri, evde bakım ile önemli ölçüde azaltılır.

 

Alternatif: Yoğun Bakım Ortak Yaşam Alanları

 

Evde bakım hizmetlerine ek olarak Almanya'da, yoğun bakım gerektiren hastalar için özel olarak tasarlanmış "ortak yaşam alanları" (Wohngemeinschaft'lar veya WG'ler) da mevcuttur. Bu yaşam alanları, yoğun bakım gerektiren hastaların ve ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli avantajlar sunar:

 

  • Profesyonel Bakım: Ortak yaşam alanlarında, 24 saat profesyonel bakım hizmeti sunan eğitimli personel bulunmaktadır.
  • Sosyal Etkileşim: Diğer hastalar ve ailelerle birlikte yaşamak, sosyal etkileşimi artırır ve yalnızlık hissini azaltır.
  • Kapsamlı Donanım: Ortak yaşam alanları, hastaların ihtiyaçlarına yönelik özel donanımlarla (örneğin, genişletilmiş banyolar, hareket yardımı cihazları) donatılmıştır.
  • Acil Durum Hizmetleri: Acil durumlar için hızlı ve etkili müdahale imkanı sağlar.
  • Maliyet Etkinliği: Ortak yaşam alanları, evde bakımın maliyetine kıyasla daha ekonomik bir seçenek olabilir.

 

Almanya'da evde yoğun bakım hizmetleri, hastaların yaşam kalitesini artırmak ve hastane yatışlarının süresini azaltmak adına önemli bir rol oynamaktadır. Yoğun bakım gerektiren hastalıklar ciddi ve uzun süreli bakım gerektirir. Her ne kadar bazı zorluklar bulunsa da, bu hizmetlerin sürekli gelişim göstermesi ve yeni teknolojilerin entegrasyonu ile birlikte gelecekte daha da etkili ve yaygın hale geleceği öngörülmektedir. Almanya'daki sağlık politikalarının ve toplumun bu alana olan desteği, evde yoğun bakım hizmetlerinin başarısında kilit faktörlerdir. Ayrıca, yoğun bakım ortak yaşam alanları, evde bakımın mümkün olmadığı veya uygun olmadığı durumlarda değerli bir alternatif sunmaktadır. Bu yaşam alanları, profesyonel bakım ve sosyal destek kombinasyonuyla hastaların ve ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için ideal bir çözüm sunar.

 

 

Ciddi sağlık sorunları veya yaşlılık nedeniyle bakıma ihtiyaç duyanlar için Almanya´da Pflegegrad almak önemli bir adımdır. Bu derece, kişinin bakım ihtiyacını belirlemek ve gerekli bakım hizmetlerine erişimini sağlamak için kullanılır. Ancak, Pflegegrad alırken dikkat edilmesi gereken bazı önemli hususlar vardır. İşte bu hususlar:

  • Doktor Muayenesi ve Raporlar: Pflegegrad başvurusu için öncelikle bir doktordan muayene raporu almanız gerekir. Bu rapor, sağlık durumunuzu ve günlük yaşam aktivitelerini ne kadar bağımsız bir şekilde gerçekleştirebildiğinizi belirler. Bu nedenle, doktorunuzla dürüst bir iletişim kurmak ve sağlık durumunuzu doğru bir şekilde rapor ettirmek önemlidir.

 

  • Bağımsız Değerlendirme: Pflegegrad başvurusu yapmadan önce, bağımsız bir değerlendirme sürecinden geçmeniz gerekecektir. Bu değerlendirme, bağımsız bir uzman (Medizinische Dienst) tarafından gerçekleştirilir ve kişinin günlük yaşam aktivitelerini ne kadar bağımsız bir şekilde yerine getirebildiğini değerlendirir. Değerlendirme süreci, kişinin ihtiyaç duyduğu bakımın derecesini belirlemek için önemlidir.

 

  • Belgelerin Tam Olması: Pflegegrad başvurusu için gerekli olan tüm belgelerin eksiksiz ve doğru bir şekilde sunulması önemlidir. Doktor raporları, ilgili tıbbi belgeler ve diğer gereken evraklar eksiksiz olmalıdır. Belgelerin tam olmaması, başvurunun işleme konmasını geciktirebilir veya reddedilmesine neden olabilir.

 

 

  • Günlük Yaşam Aktiviteleri: Pflegegrad başvurusu yaparken, günlük yaşam aktivitelerini ne kadar bağımsız bir şekilde gerçekleştirebildiğiniz üzerinde durulur. Kişisel hijyen, giyinme, beslenme, tuvalet ihtiyaçlarını karşılama gibi temel yaşam aktiviteleri değerlendirilir. Bu nedenle, aşağıdaki aktivitelerdeki bağımsızlık düzeyinizi doğru bir şekilde ifade etmek önemlidir.
    • Fiziksel Bakım Aktiviteleri: Bu kategori, kişinin fiziksel ihtiyaçlarını karşılamasını içerir. Bunlar arasında yeme, içme, giyinme, tuvalet ihtiyaçlarını karşılama, banyo yapma ve kişisel hijyen gereksinimleri yer alır.

 

  • Hareketlilik: Hareketlilik, kişinin günlük yaşamında ne kadar bağımsız olduğunu belirler. Bu kategori, yürüme, merdiven çıkma, oturma ve kalkma gibi aktiviteleri içerir.

 

  • Ev İçi Yaşam Aktiviteleri: Ev içi yaşam aktiviteleri, kişinin evde ne kadar bağımsız olduğunu belirler. Bu aktiviteler arasında yemek hazırlama, ev temizliği, alışveriş yapma ve ilaç alımı gibi işler yer alır.

 

  • Sosyal İlişkiler ve Aktiviteler: Sosyal ilişkiler ve aktiviteler, kişinin sosyal hayatta ne kadar aktif olduğunu belirler. Bu kategori, aile üyeleri, arkadaşlar veya toplum içindeki diğer kişilerle etkileşim, aktivitelere katılım ve sosyal destek almayı içerir.

 

  • Zihinsel ve Duygusal Bakım: Zihinsel ve duygusal bakım, kişinin zihinsel sağlığını ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamayı içerir. Bu kategori, hafıza, odaklanma, problem çözme yetenekleri, ruh halinin düzenlenmesi ve stresle başa çıkma becerilerini içerir.

 

  • Tıbbi Bakım ve Tedavi: Tıbbi bakım ve tedavi, kişinin tıbbi ihtiyaçlarını karşılamayı içerir. Bu kategori, düzenli doktor muayeneleri, ilaç alımı, tıbbi testler ve tedavi planları gibi konuları içerir.

 

  • Güncel Bilgi Sağlama: Pflegegrad süreci boyunca, güncel bilgileri ve gereken evrakları sağlamak önemlidir. İlgili kurumlardan veya danışmanlardan süreçle ilgili güncel bilgileri düzenli olarak almak, başvurunun sorunsuz bir şekilde ilerlemesine yardımcı olabilir.

 

  • Başvuru Sürecindeki İzleme ve İtiraz Hakkı: Pflegegrad başvurusu sürecinde, başvurunun ilerleyişini düzenli olarak takip etmek önemlidir. Eğer başvurunuz reddedilirse veya verilen dereceye itirazınız varsa, bu konuda itiraz hakkınızı kullanabilir ve gerektiğinde ek bilgi veya belgeler sunabilirsiniz.

 

Pflegegrad almak, kişinin bakım ihtiyacını doğru bir şekilde belirlemek ve gerekli hizmetlere erişimini sağlamak için önemli bir adımdır. Bu nedenle, başvuru sürecinde yukarıdaki noktalara dikkat ederek, başvurunun başarılı bir şekilde sonuçlanmasını sağlamak önemlidir.

Nizam Alem Federasyonun davetlisi olarak Almanya’ya gelen BBP genel Başkanı Mustafa Destici Almanya’da Nizam-ı Aleme bağlı ocakları ziyaret etti. Destici Almanya'daki Türk vatandaşların sorunlarını yerinde dinleme fırsatı buldu.
Vatandaşlarımızla sohbet etti sorulan  sorulara cevaplar verdi.
 
Destici, Berlin'de düzenlediği basın toplantısında, "Türkiye sığınmacılar üzerinden karıştırılmak isteniyor" diyerek bunun provasının Kayseri'de görüldüğüne işaret etti. BBP lideri Destici, "Bunu şiddetle lanetliyoruz. Küçük bir çocuğa tecavüz edilmesi, tacizde bulunulması, musallat olunması hiç kabul edilemez. Çocuğun kimliği ya da tecavüzü gerçekleştirenin kimliği de önemli değildir. Yani bunu yapan ister Suriye kökenli olsun, sığınmacı, ister Afgan olsun, ister Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşı olsun ne olursa olsun. Yani kim yaparsa yapsın bunu lanetliyoruz." dedi. Destici yaşananların ardından sığınmacıların hedef yapılarak onlarca evin taşlandığını aktararak, "Orada o masumların ne suçu var? Yani o masumların o evde oturan belki yüzlerce binlerce çocuk var. Bir çocuğa tecavüz edildi diye tepki gösteriyorsun haklı olarak. Ama öbür taraftan yüzlerce çocuğun bulunduğu evleri ateşe veriyorsun. Bu kabul edilebilir bir şey mi?" diye sordu.
 
Kayseri'de yaşanan hadiselerin herkesi üzdüğünü dile getiren Destici, "Orada açık bir provokasyon olduğu gözüküyor. Maalesef Türkiye'de son dönemde milliyetçilik adı altında neofaşizm yükseliyor. ya da neofaşist partiler var, liderler var." ifadelerini kullandı.Milletin bunlara prim vermediğini belirten Destici, "Aldıkları birkaç puan onlara prim verildiği anlamına gelmez. Mesela belediye seçimleri oldu. Bir tane belde bile kazanamadılar. Yani bir belde kazanamadı. Yani başında neofaşist birisinin olduğu parti bir belde kazanamadı. Milletin verdiği bir şey de yok aslında. Bu milliyetçilik değil. Yani Türkiye'de hiçbir dönemde milliyetçilik, ırkçılık ya da kavmiyetçilik ya da faşistlik değildir, olmamıştır. Bir kere Türkiye'de milliyetçiler İslamsız bir milliyetçiliği hiçbir zaman kabul etmemiştir." şeklinde konuştu.
 
Sığınmacılar üzerinden bir iç çatışma provası yapıldığını kaydeden Destici, "Elbette ki devlet buna fırsat vermeyecektir. Elbette ki sığınmacılar ülkelerine dönmelidir. Ama yolu bu değildir." ifadesini kullandı.  Daha sonra vedalaşarak Tarifeli THY uçağı ile Berlin’den Ankara’ya döndü.
 
 
Suriye Geçici Hükümeti basın bildirisi yayınladı.
 
 Öte yandan Suriye Geçici Hükümeti yayınladığı basın bildirisinde,”Kardeşliğimize gölge düşürülmesine izin vermeyeceğiz” denildi. Bildiri şöyle;"Türk bayrağına yönelik eylemleri şiddetle reddediyor, kurtarılmış bölgelerdeki Türk varlığını hedef alan tüm eylemlerin acilen durmasını istiyoruz." açıklamasında bulundu.
 
Muhaliflerin oluşturduğu Suriye Geçici Hükümetinden yapılan yazılı açıklamada, Suriyelilerin seslerini ve duygularını barışçıl şekilde Türk kardeşlere iletmelerine son derece önem verildiği vurgulandı.
 
"Türk bayrağına yönelik eylemleri şiddetle reddediyor, kurtarılmış bölgelerdeki Türk varlığını hedef alan tüm eylemlerin acilen durmasını istiyoruz." ifadesine yer verilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
 
"Suriye Geçici Hükümeti, özgürleştirilmiş bölgelerde yaşayan halkımızı, Kayseri'de yaşanan olayları bahane ederek Türkiye ile Suriye halkları arasındaki mevcut ittifakı ve devrimin kazanımlarını baltalamayı amaçlayan kışkırtıcı eylemleri reddetmekte ve çağrılara uymamaya davet etmektedir. Suriye halkı, bu olayların devrim düşmanları tarafından Türk-Suriye halklarının ilişkilerine zarar vermek amacıyla desteklendiğinin farkındadır."
 
 
Ayrıca açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerine atıf yapılarak, Kayseri'de yaşanan olayların hiçbir şekilde kabul edilemeyeceği, bu üzücü olayların kardeşliğe gölge düşürmesine izin verilmeyeceği vurgulandı