Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Erdoğan'ın dış politika hamleleri, Türk modernleşmesinin ana çizgisini takip ediyor. Cumhuriyeti ikinci yüzyıla hazırlıyor.
Siyasi hayatımız “Türkiye nereye gidiyor?” sorusunu tartışmanın tarihi olarak bile okunabilir. Hem liderler hem de ideolojik akımlar bu soruyla çok meşgul oldular. Son dönem Osmanlı modernleşme serüveninden Cumhuriyet’in ilk yıllarına, Demokrat Parti döneminden Özal’lı yıllara ve nihayet Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimindeki Türkiye’ye kadar nereye gittiğimizi tartıştık. Çizilen yeni rotaların ve uygulanan reform hamlelerinin hasılası da hep “Yeni Türkiye” olarak sunuldu. Bu itibarla siyasetimizin nirengi noktası hep Türkiye’yi eskiden kurtararak yeni bir döneme taşımak oldu. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına giderken gerçekleşecek 2023 seçimleri öncesinde de “yeni Türkiye’ye ulaşma” hedefi parti siyasetinin ana söylem malzemesi. İçte ve dışta “Türkiye nereye gidiyor?” sorusu daha yoğun olarak gündem yapılıyor.
Neden Çok Sık Soruluyor?
Bu sorunun artık daha kritik bir mesele olarak görülmesi elbette Türkiye’nin son yıllarda uluslararası sistemde aktif ve dinamik dış politika yürütmesi ile ilgili. Hem uluslararası sistemi sorgulaması hem de bu sistemde kendine yeni bir yer belirlemesi ile alakalı. Suriye, Irak, Libya, Kafkaslar, Doğu Akdeniz ve Afrika’daki hamleleri ve kazanımlarıyla ilgili. Savunma sanayisindeki atılımlarının ticari ilişkiler ağını genişletmesiyle bağlantılı. Yeni gerçekliği kabul etmek istemeyenler hemen ideolojik kampanyalara yöneliyor. Sözgelimi Türkiye’nin Batı ittifakı içerisinde kendisine yapılan haksızlıkları sorgulamasını ve hakkını alabilmek için politikalar geliştirmesini “güvenilmezlik” ya da “saldırganlık” olarak niteliyorlar. Tek örnek bile haksızlığı göstermek için yeterli. Annan Planı’nın reddettiği halde Güney Kıbrıs’ın AB’ye alınması, Kuzey Kıbrıs’a verilen sözlerin hiçbirisinin tutulmaması veya Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki maksimalist taleplerinin Türkiye’ye AB adına dayatılması “diplomasi” olarak görülebilir ve buna razı olunabilir mi?
Neden En Çok Fransızlar Dertleniyor?
Türkiye’nin nereye gittiğini en çok Fransızların tartışması beni şaşırtmıyor. Zira Fransa, Ortadoğu’dan Kafkaslara, Doğu Akdeniz’den Afrika’ya birçok alanda Türkiye’nin rekabetinden dolayı zemin kaybediyor. Macron’un Avrupa’nın siyasi lideri olma iddiasını Erdoğan’ın sık sık boşa çıkarmasından hoşlanmamasını da ekleyebiliriz. Son birkaç günde Le Point’te çıkan yazılar ve Le Monde’un özel sayısı Paris’in Ankara’nın hamlelerinden ne kadar tedirgin olduğunu gösteriyor. Le Point’e göre Türkiye’nin talepleri büyük ve bu “saldırgan iddialara” karşı Fransa gibi dimdik durulmalı. Ancak yeni Türkiye ile böylece uzlaşılabilir. Le Monde’a göre ise Türkiye dinamizmiyle hem “büyüleyici” hem “endişe verici.” İkisi de Türkiye’yi ve Erdoğan’ı “saldırgan, emperyalist, korkutucu ve öngörülemez” ilan ediyor. Anlamak istemedikleri şey şu, Ankara’nın son yıllarda Suriye’den Doğu Akdeniz ve Libya’ya kadar askeri varlığını öne çıkarması mecburiyetten. Terörle mücadele, mülteci sorununun yönetilmesi ya da maksimalist komşular ancak böyle dengelenebilir. Avrupa, Türkiye’yi karşısına alarak bırakın dünya siyasetinde güçlü olmayı, kendi sorunlarını bile çözmez.
Erdoğan’ın Misyonunu Bilerek Çarpıtmak
Türkiye’nin gidişatından endişe ederek sınırlandırmak isteyenlerin ilk hedefi elbette Erdoğan. Le Point ve Le Monde da aynı yerde. Söylem basit: “Erdoğan eskiden reformcuydu, şimdi Osmanlı’yı geri getiriyor. Erdoğan, Atatürk’e karşı ve Osmanlıcı.” Bu gibi çevreler AB’nin Türkiye’nin stratejik çıkarlarını göz ardı ederek Ankara’yı yeni politikalar geliştirmeye zorladığını görmek istemiyorlar. Halbuki Erdoğan’ın dış politika hamleleri, Türk modernleşmesinin ana çizgisini takip ediyor. Cumhuriyeti ikinci yüzyıla hazırlıyor. Atatürk ve Erdoğan arasında karşıtlık değil süreklilik ve tamamlayıcılık ilişkisi var. Fransızlar ya da benzerleri içerideki polemiklere bakarak 2023 sonrasında Türkiye’nin AK Parti döneminde kendine biçtiği uluslararası konumdan geri gideceğini sanıyorlarsa uzmanlarını gözden geçirsinler.
[Alıntı , Sabah, 6 Kasım 2021. /. Resim AA)
Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre Steinmeier'e, Berlin'deki askeri hastanede BioNTech aşısı uygulandı.
Steinmeier, aşı olduktan sonra yaptığı açıklamada, salgının bitmediğini vurgulayarak, "Dördüncü dalga ülkemizi sert vuruyor. Bizi olması gerekenden daha sert vuruyor. Bu salgını geride bırakmak için ne yapmamız gerektiğini biliyoruz. Ülkemizin büyük çoğunluğu kendilerini ve başkalarını korumak için aşı oluyor." dedi.
Aşı yaptırmayanların kendi sağlıklarını riske attıklarını ve dolayısıyla herkesi riske soktuklarını anlatan Steinmeier, "Şu anda birçok yoğun bakım ünitesinde yaşanan acıların ne kadar büyük olduğunu görüyoruz. Her şeyden önce orada yaşam mücadelesi veren aşısız insanlar. Kendime soruyorum, aşı olmada hala tereddüt edenleri ikna etmek için daha ne olması gerekiyor?" ifadelerini kullandı.
Steinmeier, toplum sağlığını korumak ve ülke menfaati için herkese aşı olma çağrısında bulundu.
Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier'e, nisan ayında AstraZeneca aşısı uygulanmıştı.
KÖLN (AA) - Almanya'nın Stuttgart kenti yakınlarındaki 40 bin nüfuslu Kirchheim beldesinde 1912 yılında kurulan "Turn Gemeinde Kirchheim" amatör spor kulübü ismini "Türkgücü Kirchheim" olarak değiştirdi.
Naziler tarafından 1933 yılında kapatılan ve 1949 yılında tekrar faaliyete geçen kulübün Basın Sözcüsü Habib Aydın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 109 yıllık Alman spor kulübünün ismini "Türkgücü Kirchheim" olarak değiştirdiklerini ve bunun kulübe olan desteği arttıracağına inandıklarını dile getirdi.
Aydın, amaçlarının diğer kulüplerde şans bulamayan gençlere milliyetine ve dinine bakılmaksızın eşit şekilde şans vermek ve spor yapma imkanı sunmak olduğunu belirtti.
Yeni sponsorlar bularak kulübü güçlendirmek istediklerini ifade eden Aydın, Okan Elmas'ın başkanlığını yürüteceği kulübün yeni armasında mor ve siyah renklerinin korunduğunu ve armaya Türk bayrağını simgeleyen beyaz zemine ay ve yıldızın eklendiğini vurguladı.
Aydın, kulüplerinde futbol başta olmak üzere diğer spor branşlarında da faaliyet gösterdiklerini kaydetti.
Ver.di Sendikası Başkanı Başkanı Frank Werneke: "Aşı zorunluğu üzerine düşünülüyorsa bu önemli ölçüde daha fazla insanın aşılanmasına değil, insanların işlerinden ayrılmasına neden olur. Bu da bu alanlarda personel eksikliğine yol açar"
BERLİN (AA) - Almanya’da Birleşmiş Hizmet Sektörü Sendikası (Ver.di) yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısının huzurevlerinde ve kreşlerde zorunlu hale getirilmesine karşı uyarıda bulundu.
Ver.di Sendikası Başkanı Frank Werneke, yaptığı yazılı açıklamada, sağlık ve kreş gibi alanlarda aşılanma oranının nüfus ortalamasına göre oldukça yüksek olduğunu belirterek, "Şimdi aşı zorunluğu üzerine düşünülüyorsa bu önemli ölçüde daha fazla insanın aşılanmasına değil, insanların işlerinden ayrılmasına neden olur. Bu da bu alanlarda personel eksikliğine yol açar." değerlendirmesinde bulundu.
Werneke, daha önce aşı zorunluluğu getirilmeyeceği sözü verilmesinden dolayı siyasetin inandırıcılığını da kaybedeceği uyarısında bulundu.
-Aşı zorunluluğu konusunda anlaşma yok
Öte yandan Yeşillerin Federal Meclis Grubu Başkanı Katrin Göring-Eckardt, ülkede yeni hükümeti kurmak için koalisyon pazarlıklarını sürdüren Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Partinin (FPD) huzurevleri ve kreşlerde Kovid-19 aşısının zorunlu hale getirilmesi konusunda anlaştığı yönündeki ifadesinin yanlış anlaşıldığını söyledi.
Göring-Eckardt, bu yöndeki ilk açıklamasından birkaç saat sonra kameralar karşısına geçerek, "Kurumlarda aşının zorunlu hale getirilmesi konusunda bir anlaşma yoktur. Eğer yanlış anlaşıldıysam özür dilerim." ifadesini kullandı.
Kendisinin bu konu üzerinde konuşulmasından yana olduğunu aktaran Göring-Eckardt, şimdi getirilecek yeni önlemlerin nasıl bir etki yapacağını beklemek gerektiğini kaydetti.
Mecliste çoğunluğa sahip olan SPD, Yeşiller ve FDP'nin salgınla mücadelede çeşitli önlemler konusunda anlaştığı bilgisini paylaşan Göring-Eckardt, ancak mağazaların kapatılmayacağını, restoranların yeterli alana sahip oldukları sürece açık kalabileceğini kaydetti.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği oda-borsa müşterek yönetim kurulu toplantısı Aksaray Türk Otağı’ında yapıldı. Toplantıya iş dünyasının önemli ismimleri katılırken Almanya’dan davet edilen Mehmet Kocagöl’ün özel misafir olarak toplantıda bulunması bölgede heyecan yarattı.