Genel merkezi Ankarada olan,1980 öncesi Ülkü Ocakları ve 1980 sonrası Almanya Türk Federasyon genel başkanlarımızdan, Avrupa Türk İslam Birliği teşkilatının kurucularından Dr. Ali Batman, Başbuğ Alparslan Türkeş'in 27. ölüm yıl dönümü munasebetiyle milliyetci ülkücü camiaya ya cağrıda da bulunarak şöyle konuştu;
"Kıymetli ülküdaşlarım!
Bugün malum olduğu üzere Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in 27. Ahirete irtihal yıl dönümüdür. Her ülkücü ve ülkücü olmasa da vicdan sahibi her insanımız gibi ben de Allah'tan rahmet diliyor,minnet,şükran,hayır ve dua ile anıyorum. Mekanı Cennet Olsun (âmin).
Kabul etmeliyiz ki O sadece yıldönümünde kısaca hatırlanıp birkaç cümlelik dua etmekle anılıp geçilecek birisi değildir. O'nun bıraktığı dâvâyı resmi temsil durumunda olanlar bana göre 27 yıldır O'na layık ve hakettiği "Anma Proğramları"düzenlemekte hep yetersiz kalmaktalar. Bunda Türkeş isminin büyüklüğü ve ağırlığı karşısında kendi pozisyonlarının belki arka planda kalacağı gibi kişisel kaygıların rolü olacağı gibi,her konuda olduğu gibi bu konuda da, birebir hatıraları, bilgi ve birikimleri olan arkadaşlarımızı çevrelerine yaklaştırmak istemeyişlerinin de şüphesiz rolü vardır. Burda maksadım polemik yapmak değildir. Başbuğ'umuza layık anmaların yapılmadığı,kendisinin ve bayraklaştırdığı dâvânın yeni kuşaklara yeteri kadar ulaştırılmadığından duyduğum üzüntüdür.
Her fâni gibi şüphesiz Başbuğ'un da zaman zaman yanlışları,hareketi yönetirken yer yer hatalı karar ve uygulamaları da olmuştur. Bu hususlar da O'na layık her yönüyle tanıtıldığı,anlatıldığı,her türlü sosyal bilim dallarının devreye konarak incelendiği durumlarda iyi niyetli ve dâvâya fayda maksatlı kritikler de yapılabilir.
Ama bunlar O'nu Türk Milletine (ve dolaylı olarak İslam âlemine ve insanlığa)sağladığı hizmetleri bakımından en yüksek sevgi,saygı ve şükran dolu duygu ve düşüncelerle anmamıza engel teşkil etmez.
Genç nesiller 60 lı 70 li yılların dünya ve Türkiyesini yaşayarak öğrenmediler.
Yazılanları okuyarak ve anlatılanları dinleyerek öğreniyorlar.İşte sorun da burda. O dönemlerin en önemli ideolojik ve siyasi aktörü Alparslan Türkeş ve O'nun liderliğinde yürütülen dâvâ ve verilen mücadelelere hiçbir zaman hakettiği şekilde yer verilmemektedir. Kaç kitap ,kaç akademik araştırma var,kaç film yapıldı-bırakın başkalarını- o kadar okumuş ve eli kalem tutan her bölümden yetişmiş o kadar insanımıza rağmen kendi içimizden kaçımız yazdık,yorum yaptık,şerh yazdık..?
Gerçekten esef verici.
40 'larda dünya artık çoktan kamplaşmıştı.
Ortada Komünizm ve Kapitalizm varken Avrupa ve paralelinde Türkiye 60 'larda derin ideolojik savrulmaları yaşarken Türkeş ve ortaya koyduğu milli,islami ve insani esaslara dayalı Türk Milliyetçiligi Dünya Görüşü ve ondan esinlenerek hazırlanmış Dokuz Işık Doktrini Türkiye için Üçüncü Yol olarak milletin huzuruna çıktı. İyi ki çıktı. Ve bizler Can Simiti gibi bu milli ve yerli fikirlere sarıldık.
Bunun için Türkeş sadece bir parti genel başķanı değildi. Bunun için sadece Ülkücüler değil sağıyla soluyla tüm toplum O'nun ve fikirlerinin kıymetini bugün de anlayıp takdir etmeyi bilmelidir. Zira Türkeş ortaya çıkmakla bugün sayıları milyonlara ulaşan,bilhassa da okumuş ağırlıklı millet evlatlarını yanlış yollara yönelmekten kurtarmıştır. Bu bile Türkeş'i hayırla anmaya yeter.
O yıllar için insanlıģı ve tabiiki Türkiye'yi de doğrudan ,dıştan ve içten tehdit eden komünizme karşı verdiģi haklı,şanlı şerefli ve milli mücadeleye yaptığı liderliğiyle tarihte bu millete hizmet eden en büyük kahramanlardan olarak tarihe kaydedilmelidir. Resmi tarihçiler savsaklamak istese de O'nun millet vicdanında ve tarihteki yerini alacağına inanıyorum.
Ve bunların sonucu ve devamı olarak;yetiştirdiği milyonlar -şimdilik kendi siyasi partileri çatısında toplanıp hakettikleri siyasi gücü teşkil edemeseler,ve gerektiği gibi soyasi etkinlik oluşturamasalar bile-Türk Milletinin gelecek onyıllarında varolmaya;fikir ve politik hayatında,akademik ve kültür calışmalarında varolup fikri renklerini vurmaya devam edeceklerdir inşaallah.Böyle bir hareket bugünkü dağınıklığı asla haketmiyor.Toparlanabilmek için şuan bir formül gösteremiyebiliriz.Ama politik olarak hangimiz nerede duruyor olsak bile ileride Ülkücülerin Birlik ve Beraberliģini sağlama idealini sürekli içimizde taşıyalım.Fırsat buldukça bunu konuşalım,yazalım...(Mealini şu an yaklaşık olarak hatırlayabildiğim Ra'd Suresinde bir àyet var; bir kavim kendi gidişatını değiştirmedikçe biz onu deģiştirmeyiz.)Hareketimizin gidişatını olması gereken yöne değiştirebilmek için kişisel çabaları küçümsemeyip çabalamalıyız.
Bu yolda şüphesizki en büyük ortak değerimiz Başbuğ Türkeş'tir.Vefat yıldönümü münasebetiyle kısaca bunları söylemek istedim. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum.Ruhu şad mekanı cennet olsun".
Haber ve Resimler: Doğan Tufan