Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Moderatörlüğünü Würzburg'un genç Türk işadamlarından Emre Kaya'nın yaptığı belediye meclisi salonundaki iftar programına Belediye Başkanı Christian Schuchardt, Başkan Yardımcısı Martin Heilig, Sosyal Daire Başkanı Hülya Düber, Belediye Meclisi üyeleri, Arab, Boşnak ve Arnavut Müslümanları, DİTİB eski başkanlarından Ali Çobanoğlu, IKG Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik, Türk - Alman Dostluk Derneği Başkan yardımcısı Dr. Enis Tiz, Cami derneklerinin yönetim kurulu üyeleri ve temsilcileri ile camilerin din görevlileri ve gençlik kolları üyeleri salonda hazır bulundu. 

 

Moderatör Emre Kaya'nın bilgi dolu akıcı konuşması zaman zaman alkışlar ile kesilirken Alman misafirlerin anlatılanları dikkatle dinlemesi gözden kaçmadı.

 

Türklerin Almanya’da en rahat yaşadığı şehirlerden biri konumundaki Würzburg’da belediye başkanının belediye meclisi salonundaki davetine Müslümanlar gruplar büyük ilgi gösterdi. Başta Türkler olmak üzere çok çeşitli İslami dernek ve milletlerden Müslüman toplulukların iştirak ettiği iftar davetinin toplantısı önce belediye meclisinde başkan Christian Schuchardt’ın açış konuşması ile başladı.

 

Müslüman topluluklara “Hoşgeldiniz, bu gün hepiniz bu şehrin iftar misafirlerisiniz” şeklinde konuşmasına başlaması büyük alkış aldı. Würzburg Belediye Başkanı Christian Schuchardt konuşmasında özetle, “Müslümanlar bu şehirdeki genelin içinde aynı hak ve hukuka sahip olan bizim komşularımız, dostlarımız ve iş arkadaşlarımızdır. Bu gün onların iftar gününde beraber olmak ve belediyenin iftar misafirleri olmalarından çok memunuz. Sayın Ahmet Baştürk'e teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

 

Würzburg Camiler Birliği Başkanı Ahmet Baştürk ise yaptığı konuşmada, “Böyle bir şehirde yaşamaktan mutluyuz. Şehrimizde olmayan ayrımcılığın bundan sonra da olmamasına dua ediyor ve başkanımıza bu iftar yemeği için teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.

Toplantıyı organize eden Ahmet Baştürk konusmacılara ve emeği geçenlere teşekkür etti.

 

İftar programı ezan okunmasının ardından Belediye kantininde iftar sofrası kuruldu. Topluca yapılan duanın ardından belediye başkanı Christian Schuchardt teşekkürünü, Müslümanlar ise memnuniyetini belirttiler.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Orta Avrupa‘da yaptıkları kültürel çalışmalar ile tanınan Saadet Partisi tarafından düzenlenen iftar yemeğini çeşitli kuruluşlardan çok sayıda temsilci, görevli, misafir ve davetli katıldı.

 

İftar yemeğinde açılış konuşması için mikrofona gelen Saadet Partisi Avrupa Genel Başkanı Samet Sami Temel, “Milli değerlerimize, inancımıza ve kültürümüze sahip çıkmak adına siyaset yaptığımızı Aziz Türk Milleti çok iyi biliyor. Dünyanın neresinde olursak olalım biz bu milletin inanç ve kültürünün savunulmasında 60 yıldır yürüdüğümüz Milli Görüş yolundan sapmadan bu millete hizmet adına yolumuza devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

 

Daha sonra kürsüye gelen Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Bülent Kaya ise yaptığı uzun konuşmada Türkiye’deki siyasi gelişmeleri izah ederek başladığı konuşmasında, “Saadet Partisi olarak hiç bir zaman kimseden hakkımızdan fazlasını istemedik, kimsenin hakkını da yok sayarak saygısızlık etmedik. Milli Görüş çizgisi herkesin inancına, hukukuna ve yaşam tarzına karışmayan, ancak başkasının da hak ve hukuk gaspına müsade etmeyen insanların ocağıdır. İnsanımızın Avrupa’da Milli Görüş meşalesini her şartta ve her yerde dik tutmaya çalışması inanıyorum bize oy verenlerin vijdanında da büyük saygı görüyor” şeklinde konuşması misafirler tarafından alkışlandı.

 

Avrupa Saadet Partisi Genel Merkezi tarafından organize edilen iftar yemeğine Almanya, Fransa, Belçika ve Hollanda’dan geniş bir katılım olduğu belirtildi.

 

 

 

 

 

 

Türklerin Almanya tarihi konusunda yaptığı çalışmalar ile tanınan Almanya IKG Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik Avrupa Saadet Partisi örgütü tarafından organize edilen büyük iftar buluşmasında Türk - Alman Kültürel İlişkilerine vurgu yaparak, Türklerin Almanya tarihi konusundaki çalışmalarından örnekler verip Avrupa’nın ortasında Türklerin kimliğine sahip çıkmasını istedi.

 

Türk gençlerinin yaşadıkları Almanya’yı daha iyi tanımasının önemine değinen Dr. Latif Çelik, “Türklerin göçebe kültürü ile bin yılı aşan büyük batı yolcuğuna bakıldığında sosyolojik olgular daha iyi anlaşılır. Ancak kültürel değerler toplumların yerleşik hayata geçmesi ile oluşur ve kendini tanıtır. Türk gençleri Türkiye’nin kültürel geçmişini tanıdığı kadar yaşadıkları Almanya’yı da tanımaları halinde bu ülkeyi vatanlaştırabilirler.Bizim Hasan’ın arkadaşı Hans’a anlatacağı bir hikayesi olmalıdır. Bunun yolu şu an yaşadığı ülkeyi de dedesinin geldiği Türkiye kadar iyi tanımalıdır. Bunun yolu ise gezmek, görmek, okumak ve yazmaktan geçer. Almanya’da bu alanda kültürel izler ve  tarihi kayıtlar var” şeklinde konuştu.

 

Dr. Latif Çelik daha sonra kendisini davet eden Avrupa Saadet Başkanı Samet Sami Temel ve Türkiye den gelen İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’ya son kitabı “60. Yılında Almanya Türkleri” adlı eserini hediye etti.

 

 

 

 

 

 Am 19.03.2024 traf sich das Entscheidungsgremium der Öko-Kleinprojekte der Öko-Modellregion stadt.land.wü., um über die eingegangenen Förderanfragen zu diskutieren und diese zu bewerten. Das Ergebnis: Sechs Bewerberinnen und Bewerber können nun mit der Umsetzung ihres Projektes starten.

Seit Gründung der Öko-Modellregion stadt.land.wü. im Jahr 2021 konnten mithilfe dieser Förderung in Stadt und Landkreis insgesamt 17 Kleinprojekte bei ihrer Umsetzung finanziell unterstützt werden. Diese Projekte leisten einen Beitrag zur Bio-Wertschöpfungskette oder zur Bildungsarbeit für den Ökolandbau. Beispielsweise ermöglicht ein Zerwirkraum auf der Klosterbergalm in Wüstenzell neue Verarbeitungsmöglichkeiten für die Direktvermarktung von Bio-Rindfleisch, während eine Bio-Beerenobstplantage vom Ökologischen Obstbau Jürgen Fecher in Eibelstadt neue Möglichkeiten für Selbstpflücker bietet.

Aber auch Projekte mit dem Schwerpunkt Bildungsarbeit sind durchaus förderfähig, denn sie sensibilisieren für den Öko-Landbau. So wurden beispielsweise die Kosten für ein Kräuterbeet samt Kompost für Krippe und Hort zum Kennenlernen von Kreisläufen in Gaukönigshofen gefördert. Projekte, die den Dialog zwischen Erzeuger und Verbraucher stärken, können von der Förderung ebenfalls profitieren. So punktet der Biolandhof Endres in Gützingen nun mit einer neuen Außenküche. Damit können die am Hof erzeugten Rohstoffe direkt zubereitet und Versammlungen mit bio-regionaler Verpflegung versorgt werden.

Bis Ende Mai 2024 bewerben: Restbudget von knapp 30.000 Euro noch verfügbar

Wer sich für die Förderung der Öko-Kleinprojekte interessiert, hat in diesem Jahr noch immer die Möglichkeit, Unterstützung zu erhalten: Nach der Bewilligung der sechs neuen Projekte für das Jahr 2024 steht noch ein Restbudget von knapp 30.000 Euro zur Verfügung. Förderanträge können bis spätestens 31. Mai 2024 bei der Öko-Modellregion stadt.land.wü. eingereicht werden, wobei die Frist für die Projektdurchführung bis zum 1. Oktober 2024 bestehen bleibt.

Alle Informationen zur Bewerbung sowie zum Förderprogramm „Verfügungsrahmen Ökoprojekte“ sind auf der Webseite des Landkreises Würzburg unter der Rubrik Wirtschaft und Regionalmanagement zu finden: www.landkreis-wuerzburg.de. Fragen beantwortet Hanna Dorn, Tel.: 0931-8003-5108, E-Mail: Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!.

Die wichtigsten Infos auf einen Blick:

  • Wer kann sich bewerben? Kommunen, Unternehmen, Landwirte, Vereine und Privatpersonen im Gebiet der Öko-Modellregion stadt.land.wü.
  • Was wird gefördert? Thematisch sollten die Öko-Kleinprojekte zur Stärkung der Bio-Land- und Ernährungswirtschaft, der besseren Versorgung mit Bio-Lebensmitteln oder der Bildungsarbeit für den Ökolandbau in der Region beitragen.
  • Wie hoch ist die Förderung? Förderfähig sind jeweils Kleinprojekte mit Gesamtnettoausgaben von maximal 20.000 Euro. Die tatsächlich entstandenen Netto-Ausgaben werden dann mit bis zu 50 Prozent bezuschusst
  • Bis wann muss das Kleinprojekt umgesetzt sein? Das Kleinprojekt muss bis 1. Oktober 2024 abgeschlossen sein.



Der Integrationsbeauftragte der Bayerischen Staatsregierung betrat vor wenigen Wochen eine Küche, in der türkische Gerichte zubereitet wurden und gewann dadurch die Sympathie der türkischstämmigen Bevölkerung in Bayern. 

Er teilte der migrantenstämmigen Community mit: "nur durch Integration, Teilhabe und ein friedliches Zusammenleben in Vielfalt bleibt Bayern auch in Zukunft ein sozial und wirtschaftlich starkes Land, in dem es sich gut leben lässt".

 

Der Integrationsbeauftragte der Bayerischen Staatsregierung stellt sich vor:

"Ich wurde am 1. Juli 1971 geboren, bin verheiratet und lebe mit meiner Frau in Rohrbach an der Ilm. Wir haben zwei erwachsene Söhne und außerdem zwei Hunde. Sehr gern treibe ich Sport, und vor allem das regelmäßige Joggen ist meine große Leidenschaft.

Zu meinem Werdegang: Nach der Mittleren Reife machte ich eine Ausbildung zum Bankkaufmann und eine Ausbildung zum KFZ-Mechaniker, bevor ich an der BFC Calw ein Studium zum KFZ Betriebswirt erfolgreich absolvierte. Von 1994 bis 2019 war ich geschäftsführender Gesellschafter der Autohaus Straub GmbH. Über meine ehrenamtliche Tätigkeit im Gewerbeverein Wolnzach, dem ich von 2004 bis 2010 angehörte, wurde mein Interesse an einer aktiven Teilnahme in der Politik geweckt.

Von 2009 bis 2011 und seit 2015 war ich Vorsitzender des CSU-Kreisverbandes Pfaffenhofen und Mitglied des Bezirksvorstandes der CSU Oberbayern, seit 2013 vertrete ich die Interessen der Bürgerinnen und Bürger meiner Heimat als Abgeordneter im Bayerischen Landtag. Außerdem bin ich Mitglied im Ausschuss für Verfassung, Recht und Parlamentsfragen (hier insbesondere zuständig für Asylsozialpolitik).

Seit 1.3.2022 bis zu meiner Ernennung zum Integrationsbeauftragten war ich in der Geschäftsführung des Hospiz Ingolstadt gGmbH.

Mit meiner Ernennung zum Integrationsbeauftragten der Bayerischen Staatsregierung am 8. November 2023 ist für mich ein Traum in Erfüllung gegangen. Nun kann ich noch aktiver dazu beitragen, die Migrationspolitik humanitärer zu gestalten, ohne die Rahmenbedingungen und Sachzwänge aus den Augen zu verlieren.

Ein großes Anliegen ist mir auch ein friedliches Miteinander und ein sachlicher, faktenbasierter Dialog zum Themenkomplex Asyl, Integration und Migration. Nur durch einen respektvollen, offenen Umgang miteinander, durch gegenseitiges Verständnis und Dialogbereitschaft können wir uns extremistischen Kräften, die die Gesellschaft spalten wollen, entgegenstellen.

Ich freue mich auf unser Kennenlernen!"

Ihr Karl Straub

 

 

 

Karriere in einer Apotheke, in der Forschung, im Labor oder in Kliniken: Pharmazeutisch-Technische Assistenten haben vielfältigste Karriereperspektiven und sind schon lange auf dem Arbeitsmarkt gesucht - und die Jobchancen dürften in den kommenden Jahren noch besser werden. Auch an den Eckert Schulen in Regenstauf ist die PTA-Ausbildung nun schulgeldfrei - Jahrgangsstart im September.

 

Regenstauf - Gerade aktuell in Zeiten einer schwierigen Wirtschaftslage mit ungewissen Aussichten in vielen Bereichen sind sie besonders gefragt: Arbeitsplätze mit Jobgarantie, die Krisen und Stürmen auf dem Arbeitsmarkt standhalten. Auch deshalb rückt bei jungen Menschen die Gesundheitsbranche aktuell stärker in den Fokus. Denn Gesundheit dürfte einer der großen Megatrends bleiben und Schätzungen zufolge gut ausgebildeten Fachkräften in Deutschland in den kommenden zehn Jahren weit mehr als eine Million zusätzliche und vor allem krisensichere Arbeitsplätze bieten. Eine der Berufsgruppen, bei denen viele Apotheken, Kliniken, Labore oder Pharma-Unternehmen schon heute keine Bewerber mehr finden und in der sich der Mangel in den kommenden Jahren zu verschärfen droht: Pharmazeutisch-Technische Assistenten (PTA).



Die Lage vor Ort ist dramatisch: Jede zweite Apotheke hat Schwierigkeiten ihre offenen PTA-Stellen zu besetzen. Das ist das Ergebnis einer aktuellen Umfrage des Marktforschungsinstituts aposcope. "Die Absolventen der Medizinisch-Technischen Ausbildungsberufe sind und bleiben äußerst gefragt", sagt Antonie Roggenbuck, die Schulleiterin der Medizinischen Schulen Regenstauf vor den Toren Regensburgs. Das Ausbildungszentrum ist Teil der Eckert Schulen, die im Bereich der medizinisch-technischen Ausbildungen seit mehr als vier Jahrzehnten bayern- und bundesweit tätig sind. An den Eckert Schulen ist die Ausbildung im kommenden Schuljahr ab September erstmals schulgeldfrei. Schüler zahlen lediglich eine Verwaltungsgebühr von 75 Euro pro Monat. "Damit wollen wir bewusst ein Zeichen für diesen Beruf setzen und die Branche gezielt unterstützen", sagt Schulleiterin Roggenbuck. 
 
Berufsverband: Bedarf an PTA wird weiter wachsen
Allein in Deutschlands rund 17.800 Apotheken (Stand Ende Juni 2023) arbeiten nach neuesten Zahlen der Gesundheitsberichterstattung des Bundes aus dem Jahr 2022 rund 77.000 PTA. Ihre Zahl ist in den vergangenen Jahren stark gestiegen, obwohl die Zahl der Apotheken rückläufig ist. Das hat vor allem damit zu tun, dass Apotheken heute oft personalaufwändiger sind als früher. Eine Apotheke hat heute im Schnitt mehr als sechs Mitarbeiter. 
 
Die Bundesvereinigung Deutscher Apothekerverbände rechnet damit, dass der Bedarf an PTA auch deshalb weiter wächst, weil in den kommenden Jahren viele von ihnen in den Ruhestand gehen. "Es gibt faktisch keine Arbeitslosigkeit in diesem Beruf und quasi eine Arbeitsplatzgarantie. PTA werden heute gesucht wie die Stecknadeln im Heuhaufen", heißt es vom Bayerischen Apothekerverband.  
 
Starke Kooperationspartner aus der Praxis
Wahr ist aber auch: "Dieses spannende und abwechslungsreiche Berufsbild mit zahlreichen Aufstiegsmöglichkeiten und hervorragenden Karriereaussichten ist den jungen Leuten oft nicht bekannt", sagt Schulleiterin Roggenbuck. Einen Numerus Clausus für den Weg hin zu dem staatlich anerkannten Abschluss gibt es an den Medizinischen Schulen Regenstauf nicht: "Neben einem mittleren Bildungsabschluss sind Motivation, Engagement und Begeisterung für naturwissenschaftliche Fächer entscheidend", ergänzt sie. Die Ausbildung zum PTA ist medizinisch-naturwissenschaftlich ausgerichtet und dauert zweieinhalb Jahre.
 
Was die Ausbildung am Campus der Eckert Schulen in Regenstauf besonders macht: Kooperationspartner begleiten und unterstützen die Schüler - unter anderem im Rahmen eines eigenen PTA-Mentoring-Programms. Häufig eröffnet dieses Netzwerk auch bereits während der Ausbildung Chancen auf einen Arbeitsplatz. 
 
Neuer Jahrgang startet im September
Nächster Ausbildungsstart für den Beruf der Pharmazeutisch-Technischen Assistenten ist am Campus Regenstauf im September 2024. Anmeldungen sind noch möglich. Mehr Infos unter www.eckert-schulen.de/pta.

 

Macaristan'ın Ankara Büyükelçiliği, geleneksel iftar programının 10'uncusunu Ankara Sheraton Hotel Tulipia Salonunda düzenledi; Macaristan'ın Ankara Büyükelçisi Viktor Matis'in ev sahipliğinde düzenlenen iftara, Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Ahmet Yıldız, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, Macaristan Fahri Konsolosları İsmet Güral, Osman Şahbaz, Umut Durbakalım, Türk Macar Dostluk Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Tosun Saral, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi Seyit Ardıç, Med Travel Mehmet Yıldız Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, iş insanları ve çok sayıda davetli katıldı.
 
Çankaya cami imamı Hafız İsmail Koçak'ın Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda, iftar saatinde salonda ezan okudu ve dua edildi.
Davetlilere, Türk ve Macaristan mutfağından geleneksel lezzetler sunuldu.
 
Bakan Yardımcısı Büyükelçi Yıldız, iftarda yaptığı konuşmada, Macaristan'ın, Türkiye'nin Avrupa'daki soydaşı ve dostu olarak görüldüğünü ifade etti.
İki ülke arasındaki ilişkilerden bahseden Büyükelçi Yıldız, son dönemde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Macaristan Başbakanı Viktor Matis, Türkiye-Macaristan ikili ilişkilerine değinerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iki kez Macaristan'ı ziyaret ettiğini, Macaristan Başbakanı Orban'ın da Türkiye'ye son bir yılda üç resmi ziyarette bulunduğunu kaydetti.arasındaki dostluğun ikili ilişkileri pekiştirdiğini belirtti.
 
Ticaret ve sanayi alanlarında yeni ufuklar keşfediyoruz
Büyükelçi Matis konuşmasında bütün zorluklara rağmen ramazanda bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadığını söyleyerek, "Dünyada Müslümanlara ve Hristiyanlara karşı yapılan birçok zulme rağmen ramazan ayının hala birleştirici bir güç olduğuna inanmaktayız. Her şeyden önce bölgemizdeki Rusya Ukrayna savaşında her iki taraf ile konuşabilen tek ciddi aktör olan ülkenizin hariciyecilerini tebrik etmek isterim. Değerli meslektaşlar, Türkiye bölgede ve küresel anlamda da önemli bir ülke olmaya devam ediyor. Macaristan Türkiye ikili ilişkileri güçleniyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen yıl iki kez Macaristan'ı ziyaret etti, Macaristan Başbakanı Orbán da Türkiye'ye son bir yılda üç resmi ziyarette bulundu. Dışişleri Bakanlarımız Ankara'da ve Budapeşte'de de birden fazla, üçüncü şehirlerde de birçok kez bir araya geldiler. 2023'ün en önemli faaliyetinin Türkiye-Macaristan Dostluk Anlaşmasının imzalanmasının 100. yıl dönümünde "Yüksek Düzeyli Stratejik İş birliği Toplantısı" oldu. Bu toplantıda, ikili ilişkilerin ''Geliştirilmiş Stratejik'' seviyeye yükseltildi. Geçen seneki ticaret hacmimiz yüzde 19 büyüme ile 4,3 milyar dolara çıktı, enerji alanında görülmemiş işbirliği alanlarını açtık, karşılıklı yatırımlar çekmeye devam ediyoruz, şirketlerin katılımıyla ilk JETCO toplantımızı gerçekleştirdik, ticaret ve sanayi alanlarında yeni ufuklar keşfediyoruz'' dedi.
 
 
 
 
 
 

 

Die Stadtbücherei Würzburg hat im Rahmen der Jugendbuchwochen zu 19 Lesungen mit Jugendbuchautorinnen und Jugendbuchautoren und 7 Workshops eingeladen und 41 Klassen mit mehr als 900 Schülerinnen und Schülern kamen ins Falkenhaus. Die Veranstaltungen fanden am Vormittag statt und waren speziell für Schulklassen gedacht.

Margit Ruile zeigte in ihrem Thriller „Dark Noise“ auf was passiert, wenn Menschen digital ausgelöscht werden. Stephan Knösels Dystopie „Panic Hotel“ spielt im Jahr 2023 in Frankfurt am Main, wo Menschen nach einem Atombombenabwurf ums Überleben kämpfen. Christian Linkers Held aus dem Jugendroman „Boy from Mars“ kehrt im Jahr 2099 vom Mars auf die Erde zurück und betrachtet unseren zu diesem Zeitpunkt von Katastrophen gezeichneten Planeten mit den Augen eines Marsianers. In „Y-Game“ verpackt er die Themen Verschwörungsmythen und Fake-News in einen packenden Thriller.

Die spannenden und hochaktuellen Themen lieferten Stoff für die anschließenden intensiven Gespräche und Diskussionen. Fragen zum Autorenberuf, der Entwicklung von Ideen, der Zusammenarbeit mit Verlagen oder generell zum Buchmarkt gaben zudem seltene Einblicke in das Leben und Arbeiten von Autorinnen und Autoren. Die Lesungen ermöglichten es den Schülerinnen und Schülern Literatur aus nächster Nähe live zu erleben.

Auf dem Programm standen darüber hinaus kreative Workshops. In den Podcast-Workshops mit Lambert Zumbrägel lernten die Schülerinnen und Schüler Grundlagen für die Produktion eines Podcast bzw. Hörspiels und starteten eigene kleine Versuche. In der Gedichte-Schreibwerkstatt mit Alexander Jansen entstanden eindrucksvolle Texte.  

Die stetige Nachfrage seitens der Schulen nach den Veranstaltungen der alljährlichen Jugendbuchwochen, die von der VR-Bank Würzburg unterstützt werden, zeigt, wie wichtig dieses außerschulische Angebot für den Deutschunterricht ist.

 

Rückfragen gerne an: Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!

Hamburg ve Schleswig Holstein DİTİB Eyalet Birliği, Ramazan ayı münasebetiyle geniş katılımlı iftar programı düzenledi.

İftar davetine; Hamburg Başkonsolosu Emine Derya Kara, DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Hamburg Senatosu temsilcisi Petra Lotzkat, Hamburg ve Schleswig Holstein DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Osman Dikeç ve Eyalet Birliği Başkanı Mehmet Gök, Federal Kadın Birliği Başkanı Safiye Kılıç’ın yanı sıra DİTİB ve sivil toplum kurululuşlarının başkan ve yöneticileri katıldı.

Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan iftar programının açılış konuşmasını Hamburg ve Schleswig Holstein DİTİB Eyalet Birliği Başkanı Mehmet Gök yaptı.

 

DİTİB'in barış, huzur ve kardeşlik için 40 yıllık çabası

DİTİB'in kırkıncı yıl karnesinin güzel notlarla dolu olduğundan bahseden Gök, “DİTİB, kuruluşundan bu güne Nord Hamburg toplumunda etkin bir rol almıştır. Müslümanları temsil etmenin yanı sıra topluma barış, huzur ve kardeşlik gibi temel değerleri aşılayarak, kültürler arası barış ve dayanışma ortamını sağlamış bir kuruluştur. İftar programı vesilesiyle birlikteliği kutlarken aynı zamanda DİTİB'in 40. yılını da coşkuyla kutluyoruz. DİTİB'in kırkıncı yıl karnesi, topluma kattığı değerlerle doludur ve bu değerler en güzel notlarla belgelenmiştir” ifadelerini kullandı.

 

Demokratik değerlerin temeli, karşılıklı saygı ve iyi ilişkiler

Hamburg Senatosu adına iftar programına katılan Devlet Müşaviri Petra Lotzkat ise Hamburg Senatosu'nun selamlarını ileterek sözlerine başladı. Federal Şansölye Olaf Scholz‘un “Kozmopolit, hoşgörülü ve demokratik ülkemiz için birlikte duruyoruz” açıklamasına atıfta bulunan Lotzkat, “Bu toplumu barış içinde bir arada yaşama ve uyum için önemli bir mesaj olarak görüyorum. Karşılıklı saygı ve iyi ilişkiler, diyalog ve farklı inanç, görüş ve kültürlere saygı, demokratik değerlerin temelidir. Değerlerimizin, demokratik ilkelerimizin dışarıdan tehdit edilmesini veya içeriden sorgulanmasını ve kimlik temelli ayrımcılığı kabul etmeyeceğiz” dedi.

Lotzkat sözlerini şöyle sürdürdü: “2012'de imzalanan devlet anlaşmalarıyla Senato ve Müslüman dini cemaatler, uyum ve karşılıklı anlayış için birlikte çalışma sözü vermiştir. 2015 ve 2016'da mülteci akını sırasında ve koronavirüs salgını döneminde de cami cemaatlerinin gösterdiği kararlılık özellikle önemlidir. Bu iki önemli konunun iyi anlatılmasında ve ulaştırılmasında cami cemaatlerinin rolü büyüktür. DİTİB'in ilk iftar davetine katıldığımda duygulandım ve o zamandan beri pek çok iftar davetine katıldım. Misafirperverliğiniz için teşekkür ediyorum.”

 

Ramazan, ortak bir sofranın paylaşılması

Ramazan ayının aile, komşuluk ve sosyal buluşmalarla dolu bir ay olduğuna değinen DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, “Ramazan, ortak bir sofranın paylaşılması, ortak dini hizmetler, cemaat ve toplum içindeki karşılaşmalar yoluyla dayanışma ve yardımlaşmanın önemli bir takviyesidir ve dolayısıyla sosyal uyumun temel taşıdır“ dedi.

 

Krize karşı sorumluluk: Ramazanın barış çağrısı

Geçen yılın zorlukları, özellikle savaş ve kriz bölgelerindeki insanlar için acı çekilen bir dönemi hatırlatan Kuzey, “Geçtiğimiz yıl gerçekten de zor bir yıldı. Türkiye ve Suriye'deki şiddetli depremle başlayıp Gazze'den gelen korkunç ve dayanılmaz görüntülerle ve çocuklarla, hastanelerle ve sivil tesislerle sınırlı kalmayan yıkımla zor ve üzücü bir yıl oldu ve olmaya da devam ediyor. Savaş ve kriz bölgelerindeki insanlar için Ramazan ayını hayal ettiğimizde içimiz acıyor. Bu nedenle dünya kamuoyunu, başta Gazze olmak üzere savaşları sona erdirmek ve kriz bölgelerine yardım etmek için elinden gelen her şeyi yapmaya çağırıyoruz. Dünya toplumunu barış ve ateşkes müzakereleri yapmaya ve çatışmanın taraflarını masaya oturup ortak çözümler bulmaya çağırıyoruz. Dini cemaatler olarak, diğer toplumsal aktörler gibi birbirimize karşı sorumluluk taşıyoruz, çünkü biz insanlar birbirimize emanetiz“ ifadelerini kullandı.

 

DİTİB: 40 yılda değişim ve gelişim

DİTİB, bu yıl 40’ıncı kuruluş yıl dönümünü kutlayacağını belirten Kuzey, “DİTİB’in 40 yıllık geçmişi boyunca önemli değişimler yaşandı, mimari yapıları gelişti ve toplumsal etkinlikleri de bir o kadar arttı.  Son kırk yılda inanılmaz miktarda değişim ve gelişim yaşandı. Tabii ki bu durum DİTİB için de geçerli. Gençlere, kadınlara, velilere yönelik temsili 16 eyalet birliği ile 1 milyondan fazla Müslümanı ve 30 binden fazla aktif gönüllüyü DİTİB’e bağlı 858 camimizde birleştiriyoruz. 40 yıldır bu gelişimi hiç aksatmadan tamamlamayı başardık. İnanç anlayışımız, cemaatlerimiz ve imamlarımız, 40 yıllık tarihimizle, siyasallaşmadan, radikalleşmeden, araçsallaştırmadan uzak, özgün ve dengeli bir din anlayışının garantisidir. Dolayısıyla, Almanya’daki Müslümanlar özellikle DİTİB sayesinde ılımlı ve barışçıl bir tarihe sahipler” diye konuştu.

 

Ramazan ayında anlamlı mesaj

Ramazan ayının başlangıcında teşvik edici ve ilham verici mesajlar gönderen başta Federal Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm kamu aktörlerine ve siyasetçilere teşekkür eden Kuzey, konuşmasını şöyle tamamladı: Bu ülkedeki her bir Müslüman, her bir cami kendini bu ülke toplumunun bir parçası olarak hissedebilir. Topluluk her zaman aranmalı, yeniden kurulmalı ve güçlendirilmelidir. Bugün burada ve diğer tüm DİTİB camilerinde ailelerimiz, dostlarımız, komşularımız ve misafirlerimizle aynı sofrayı paylaşıyor olmamız, muhtemelen topluluğun, karşılıklı tanıma ve empatinin en güçlü işaretidir. Her şeyden önce etnik, kültürel ve dini çeşitliliği herkesin eşit haklara sahip olduğu toplumsal bir zenginlik olarak görmeyi mümkün kılıyor.”

 

Din ve kültür mirasının aktarımında DİTİB'in önemi

11 ayın sultanı Ramazan ayında yoğun saldırı altında Gazze'deki Filistinli kardeşlerimizin acılarının bir an evvel son bulması ve bölgedeki barışın hakim olması için Türkiye‘nin en üst düzeyde çaba gösterdiğini belirten Hamburg Başkonsolosu Emine Derya Kara, 60 yıldan fazla bir süredir Almanya'yı vatan edinmiş bulunan insanımızın,  her gün artan şekilde maruz kaldığı ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobiyle mücadelede birlik ve beraberlik içinde olmaları gerekliliğini vurguladı.

Başkonsolos Kara, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Almanya'ya birçok alanda kayda değer katkılarda bulunan insanlarımızın hak ettikleri şekilde huzur, refah ve güvenlik içerisinde yaşamaları için Alman makamlarıyla iş birliği yapmaya ve bu büyük ortak sorun karşısında gerekli desteği vermeye devam edeceğiz. Bu vesileyle, başta kimliğimizin en önemli unsurlarından birini oluşturan dinimizin ve kültürümüzün yeni nesillere öğretilmesi aktarılması olmak üzere, başarılı hizmetlerde bulunan tüm DİTİB cami derneklerine ve din görevlilerimize içten şükranlarımı sunuyorum.”

 

İftar programı konuşmaların ardından okunan akşam ezanı ile birlikte oruçlar açıldı. Hamburg ve Schleswig Holstein DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Osman Dikeç’in yaptığı yemek duası ile devam eden program mûsıki dinletisi ile sona erdi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BERLİN (AA) - Dünyada 2022'de elektronik atıkların (e-atık), 2010'a kıyasla yüzde 82 artışla 62 milyon tona ulaştığı, bunun 1,55 milyon 40 tonluk kamyonu doldurduğu bildirildi.

Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim ve Araştırma Enstitüsü (UNITAR) ve Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) tarafından "4. Küresel E-Atık İzleme (GEM)" raporu yayımlandı.

Raporda, dünyada e-atıkların, belgelenen e-atık geri dönüşümünden 5 kat daha hızlı arttığı kaydedildi.

 

Bilgisayar, cep telefonu ve televizyon gibi e-atıkların 2022’de 2010 yılına göre yüzde 82 artışla 62 milyon tona ulaştığı vurgulanan raporda, bunun da 1,55 milyon 40 tonluk kamyonu doldurduğu belirtildi.

E-atıkların 2030'e kadar üçte bir oranında artmasının beklendiği ifade edilen raporda, "Dünya genelinde yıllık e-atıklar 2,6 milyon ton artarak 2030'da 82 milyon tona ulaşma yolunda ilerliyor. Bu, 2022 rakamına göre yüzde 33'lük bir artışa denk geliyor." denildi.

BM'nin raporunda elektronik atıkların, elektrik fişi veya pil içeren tüm atılmış eşyalardan oluştuğu aktarılarak, bunların zehirli katkı maddeleri ve cıva gibi tehlikeli maddeler içerebileceği, çevre ve sağlık açısından riskli olduğu belirtildi.

Raporda, dünya çapında e-atıklardaki artışa kıyasla, geri dönüşüm çabalarındaki farkın açılması nedeniyle 2022'de yüzde 22,3 olan belgelenmiş toplama ve geri dönüşüm oranının 2030’e kadar yüzde 20'ye düşeceği öngörüldü.

 

BM'nin raporuna göre, ülkelerin e-atık toplama ve geri dönüşüm oranlarını 2030’e kadar yüzde 60'a çıkarabilmeleri halinde, insan sağlığı risklerinin en aza indirilmesi de dahil olmak üzere elde edilecek faydaların maliyetleri 38 milyar dolarının üzerinde olacak.

UNITAR Sürdürülebilir Döngüler Programı Kıdemli Uzmanı Kees Balde, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "Elektronik ürünlerin tamiri genellikle kolay değildir. Kolayca atık haline geliyorlar ve dolayısıyla küresel e-atıklar artıyor. Bu e-atıkların büyük çoğunluğu iyi yönetilmiyor." ifadesini kullandı.

Söz konusu raporun altyapıya daha fazla yatırım yapılması, elektronik eşyaların onarımı ve yeniden kullanımın daha fazla teşvik edilmesi, kapasite oluşturulması ve yasa dışı e-atık sevkiyatlarının durdurulmasına yönelik tedbirler alınması için "acil" bir çağrı niteliğinde olduğunu vurgulayan Balde, "Bu yatırım kendini fazlasıyla amorti edecektir." değerlendirmesini yaptı.