Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Avusturya Yozgatlılar, Arabaşı Günü Düzenlendi.
Kısa adı (AYFEF) olan Avusturya Yozgatlılar Federasyonu tarafından düzenlenen ‘Arabaşı günü düzenlendi.  Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi Ozan Ceyhun'da davetli olarak iştirak etti, birde konuşma yaptı
 Konuşmasında Ozan Ceyhun; “Sivil Toplum Örgütü Başkan ve üyelerinin fedakarlıklarından dolayı teşekkür ediyorum” dedi.
 
Avusturya Yozgatlılar Federasyonu (AYFED) açılış gününe katılanlara arabaşı ikram etti. AYFED’in açılışına AK Parti Yozgat Milletvekili Avukat Yusuf Başer, SPÖ Viyana Eyalet Milletvekili Aslıhan Bozatemur, Türkiye Cumhuriyeti Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun, Türkiye Cumhuriyeti Viyana Başkonsolosu Cafer Mert Özmert, Türkiye Cumhuriyeti Viyana Eğitim Müşaviri Doç. Dr. Yusuf Yıldız, UETD Başkan Yardımcısı Mustafa Yıldız, Giresunlular Dernek Başkanı Nedim Tokalak, Nizami Alem Dernek Başkanı Cemil Meriç, Ordulular Dernek Başkanı Refik Şenel, Sam-Der Başkanı İrfan Korkmaz, Yetiş Bacım Dernek Başkanı Hanife Ada, Başkonsolosluğun tecrübeli emektarı Yunus Erten, başta olmak üzere seçkin bir davetli topluluğu katıldı. AYFED Dernek Başkanı İbrahim Orhan, yaptığı açılış konuşmasında katılımcıları selamlayarak herkese teşekkür etti. 
 
"VİYANA DOĞRU KARARI VERDİ"
 
Yozgatlılar gününde, söz alan SPÖ Viyana Eyalet Milletvekili Aslıhan Bozatemur, “Viyana eyaleti olarak biz korana döneminde tedbirleri hemen kaldırmayarak, halk sağlığına verdiğimiz değeri gösterdik. Şu anda da Avusturya Eyalet Parlamentosu artan korona rakamlarını gördükten sonra bizim aldığımız kararlar doğrultusunda adımlar atmaya başladı” dedi. Ukrayna ve Rusya savaşına da değinen Bozatemur, “Bu savaş Avrupa’yı etkiler. Tabii ki bu savaştan dolayı ülkeler göç alacak. Biz gelen göçmenlerle ilgileniyoruz ve koordine etmeye, yeni hayatları için eşlik etmeye çalışıyoruz. Viyana’da güçlü olarak göçmen politikamıza devam etmekteyiz” diye konuştu.
 
CEYHUN;"VİYANA’DA BİR YOZGAT CADDESİ İSTİYORUZ"
 
Türkiye Cumhuriyeti Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun, Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında geçen telefon konuşması hakkında bilgiler vererek başladığı konuşmasında “Bellen, bizim cumhurbaşkanımıza var olan konular hakkında şahsen ilgileneceği bilgisini verdi. Sık sık sizin büyükelçiniz ile buluşup sorunları konuşacağız sözü verdi. Aynı şekilde dışişleri bakanlıkları nezdindeki ilişkilerimiz de çok güzel ve olumlu bir şekilde gelişiyor. Mayıs ayında da milletvekili ziyaretleri başlanacak. Eyalet Meclisi Başkanı Sobotka Haziran sonunda İstanbul ve Ankara’yı ziyaret edecek. Görüyorum ki hem parlamenter, hem de diplomatik düzeyde, belediyeler ve ekonomik düzeyde ilişkiler çok iyi. Suni gelişmelerden dolayı tatsızlığa gerek kalmadı. Türkiye Avusturya dosttur ve dost kalacaktır. İki taraf da adımlarını atmaktadırlar. Bu bizleri de çok mutlu ediyor. Dışişleri Bakanı Schallenberg de Avusturyalı turistlere Türkiye’yi tavsiye ediyor. Türkiye Avusturya ekonomik ilişkileri çok daha yüksek seviyede olabilir. Bu konuda Başbakan Nehammer ile de kısa bir süre içinde karşılıklı görüşme gerçekleştireceğim. Mümkün olandan daha iyi ikili ilişkiler sergilemek için ben ve Avusturyalı yetkililer her türlü adımı atmaktan çekinmiyoruz” dedi. AYFED’in bugünkü açılışının çok anlamlı olduğunun altını çizen Büyükelçi Ozan Ceyhun, “Sizler sivil toplumu gönüllüsü olarak mükemmel bir şekilde çalışıyorsunuz. Ramazan’da  bunu da bütün STK’lar gösterecektir. Dernek başkanlarına, buraya gelen ilk nesle ve bu zamanda yaşayan başarılı Türkleri de tebrik ediyorum. Sizler denek başkanları olarak çok fedakarlık yapıyorsunuz farkındayım. Ama bu fedakarlıklar gençlerimiz ve çocuklarımız için. Neden daha çok gencimiz okullarda başarılı olamasın? Bunların olması için dernek yöneticilerine ve destekleyenlere ihtiyacımız var. Burada olduğunuz için Türkiye Cumhuriyeti adına sizlere çok teşekkür ediyorum. Bu arada Viyana’da da bir Yozgat Caddesi istiyoruz. Bunun mümkün olabileceğine ben de şahsen inanıyorum. Şu ana kadar hiç arabaşı yutmadım. Onu da ilk defa deneyeceğim” diye konuştu.
Doğan Tufan - Viyana
 
 
 
 

„Aktiv für andere!“ – dieses Motto setzt die Klasse 7m des
Deutschhaus-Gymnasiums im aktuellen Schuljahr mit ihrer Lehrerin Katrin
Nietzold um. Die Schülerinnen und Schüler der Hochbegabtenklassen haben
sich kleine Projekte überlegt, in denen sie Verantwortung übernehmen
wollen. Nach einigen gemeinschaftlichen Aktionen im ersten Schulhalbjahr
konnten sie nun in Gruppen eigene Projekte angehen. Eine Gruppe hat sich
dabei das Thema „Umwelt“ vorgenommen.
Die benachbarte Umweltstation der Stadt Würzburg wurde als
Kooperationspartnerin angefragt. Deren Team freute sich sehr über die
Initiative der Schülerinnen und Schüler und stimmte spontan zu. Auch
die Aufgabe war rasch gefunden: eine Wildblumenwiese sollte angelegt
werden.
Dabei wurden die eintönigen Rasenflächen am Parkplatz der Umweltstation
in eine Blühwiese für Wildbienen und andere Insekten verwandelt. Nach
einer Einweisung durch Frau Knieper von der Umweltstation konnten sich
die Jugendlichen bei herrlichem Frühlingswetter in die Arbeit stürzen:
Grasnarbe lösen und abtransportieren, Boden lockern und glatt harken,
Einsaat vorbereiten. Engagiert und eifrig wurden die Erdarbeiten
erledigt, die Schubkarren gefüllt und fortgebracht. Die neu angelegten
Blühstreifen müssen in den folgenden Wochen weiter betreut werden; in
Kleingruppen wird die Klasse die anstehenden Tätigkeiten übernehmen.
Körperliche Arbeit an der frischen Luft – definitiv eine Abwechslung
zum Schulalltag!

1.080 Kinder aus fünf Würzburger Grundschulen haben sich beim Projekt „SpoSpiTo“ (Sporteln, Spielen, Toben) gemeldet. Der Fachbereich Schule der Stadt Würzburg unterstützt diesen Bewegungswettbewerb, bei dem es darum geht, zwischen den Oster- und Pfingstferien 2022 den Hin- und Rückweg zur Grundschule per Fahrrad, Tretroller oder zu Fuß zurückzulegen.

„Ich freue mich über die gute Resonanz und danke den Schulen und Eltern der teilnehmenden Kinder für die Zusage und Unterstützung“, sagt Schulbürgermeisterin Judith Jörg. „Ich möchte die Eltern aber auch noch einmal darum bitten, vor dem Projektstart den Schulweg mit den Kindern einzuüben, am besten anhand bestehender Schulwegpläne.“ „Es ist uns eine Herzensangelegenheit insbesondere den durch Eltern verursachten Hol- und Bringverkehr an Schulen zu verringern," fügt die Leiterin des Fachbereichs Schule der Stadt Würzburg, Daniela Schuster, hinzu.

Jedes teilnehmende Kind erhält einen SpoSpiTo-Pass, in dem die Eltern den Hin- und Rückweg zu Fuß oder mit dem Zweirad dokumentieren. Bei 20 elterlichen Unterschriften erhält das Kind eine Urkunde und nimmt an einer Verlosung teil. Zu gewinnen gibt es Fahrräder, Tretroller, Rucksäcke, Gutscheine. Die Projektkosten übernimmt die Stadt Würzburg, die Teilnahme für Kinder und Schulen ist kostenlos.

Projektstart ist Montag, 25. April 2022, Projektende Freitag, 3. Juni 2022. Informationen zum Projekt gibt es bei Thomas Gansert, www.spospito.de.

 

ATİB Genel Başkanı Durmuş Yıldırım, mübarek Ramazan ayı münasebetiyle yayımladığı mesajında, bütün İslâm Âleminin Ramazan ayını tebrik ederek şöyle dedi:
Muhterem Müslümanlar,
Değerli Kardeşlerim,
İslam dünyası ve müslümanlar üzerinde bir çok tesiri ve önemi olan, ibadetlerin, sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın, nefislerin terbiye edildiği, fakir ve yoksulların gözetildiği, sevap ve mükâfatın, af ve mağfiretin zirveye ulaştığı, on bir ayın sultanı mübarek Ramazan’a tekrar kavuşmanın sevinci ve heyecanı içindeyiz.
Hamdolsun, bu sene Ramazan ayını ve oruç ibadetini camilerimizde ihya ve idrak edeceğiz. Birlikte iftar ve teravih namazları kılacağız. Her ne kadar Koronavirüs şartları gevşetilse de aşı ve maske gibi bazı kurallara yine de uymalıyız.
Gerek insanlar arası, gerekse dost ve akraba çevresiyle olan dayanışma ve yakınlaşma bu ayın ruhuna ve manasına uygun olarak yerine getirilmelidir. Maalesef dünya genelinde savaşlar ve çatışmaların ardı arkası kesilmiyor. İnsanların barışa ve huzura muhtaç olduğu bir zamanda, bütün medeniyetlerin tarih boyunca merkezi olmuş Ortadoğu’da savaşın neticesi olarak zulüm, kan ve gözyaşı devam ederken şimdi de kuzeydoğu Avrupa’nın merkezinde dramatik bir (Ukrayna-Rusya) savaşı yaşanıyor. Milyonlarca insan evlerini ve yurtlarını terk ederek mülteci durumuna düşüyor ve en çok da bundan kadınlar, yaşlılar ve çocuklar etkileniyor.
Orucun en önemli hikmetlerinden biri de açlık ve ızdırap içinde olanların acılarını hissetmek, onların sıkıntılarını paylaşarak dayanışma içerisinde olmaktır. Bu bakımdan biz, bu seneki Ramazan mottomuzu “Oruç, inanmışlığın farkındalığı ve insanlık dayanışmasıdır” diye belirledik.
Unutmamak gerekir ki, Ramazan ayı zekat, sadaka, fitre ve cömertlik ayıdır. Bu sebeple bu mübarek ay, mutlaka Yüce Rabbimizin emri olan fitre, zekat, sadaka, yardım ve bağışlarımızla fakir, fukara, yoksul, mülteci ve ihtiyaç sahiplerine yapılacak yardımlarla da ayrı bir önem kazanacaktır.
Diğer taraftan Avrupa’daki Müslümanlar olarak, farklı dinlere mensup insanlarla iftar sofralarında biraraya gelerek diyalog köprülerinin kurulması ve birlikte yaşamaya katkı sağlaması açısından, bu mübarek ayın bizler için ayrı bir önemi vardır.
Şu halde, mübarek Ramazan-ı Şerif ayına girdiğimiz bu günlerde manevi hazırlıklarımızı daha da artıralım. Dua, tövbe, istiğfar, Kur’an tilaveti, zikir, Salavat-ı Şerifeler, hayır ve güzel faaliyetleri gibi, Allah ve Rasulü‘nün emir ve tavsiyeleri doğrultusunda daha fazla meşgul olalım. Bütün haram ve günahlardan, malayani şeylerden uzak duralım. Allah’ın sevdiği ve razı olduğu bir kul olmaya gayret edelim.
Bu duygu ve düşüncelerle idrak ettiğimiz Ramazan ayının, İslam dünyasına ve bütün insanlığa barış ve huzur getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyor, siz değerli kardeşlerimin ve bütün Müslümanların Ramazan ayını tebrik ediyorum.
Durmuş Yıldırım
ATİB Genel Başkan

 

So viele Not-, dezentrale und private Unterkünfte auf Würzburger Stadtgebiet wie in den letzten fünf Wochen mussten 2015 nicht aus dem Boden gestampft werden, vor allem nicht in dieser Geschwindigkeit. Während 2015 nur eine Halle als Notunterkunft belegt wurde, sind derzeit die Kürnachtal-, Pleichachtal- und die Dürrbachtalhalle nahezu vollständig belegt, ständig werden neue dezentrale Unterkünfte ertüchtigt und geflüchtete Ukrainerinnen und Ukrainer in privaten Wohnraum verlegt. Dahinter stehen organisatorische und logistische Meisterleistungen, noch dazu unter Pandemiebedingungen. „Die Lage ist absolut nicht mit 2015 vergleichbar, sie ist komplett dynamisch und daher ist vieles nicht planbar“, bestätigt Sozialreferentin Dr. Hülya Düber.

Sprachen wir vor kurzem noch in Zusammenhang mit dem Jahr 2015 von „dem Jahr von Migration und Flucht“, lehrt uns die Gegenwart: Heute ist die Situation weitaus bewegter. Seit dem Angriff Russlands auf die Ukraine am 24. Februar 2022 sind laut Vereinten Nationen mehr als 3,8 Millionen Menschen auf der Flucht aus ihren zerbombten Städten. Ihre Heimatstädte liegen in Schutt und Asche, ihre Wohnungen und Arbeitsplätze existieren nicht mehr. Während die Männer zum Kriegsdienst an der Waffe gezwungen werden, fliehen die Frauen mit Kindern, Seniorinnen und Senioren. Allein im Stadtgebiet Würzburg kamen bis heute geschätzt etwa 1.000 Menschen an, von denen wir wissen – innerhalb von nur fünf Wochen. Etwa 40 % von ihnen sind Kinder. Fünf Wochen nach Beginn des Ukraine-Krieges, liegen der Stadt Würzburg bereits über 820 Anträge auf finanzielle Unterstützung nach dem Asylbewerberleistungsgesetz vor. Sollte der Krieg weiter andauern, rechnet die EU mit in der Summe bis zu zehn Millionen Schutzsuchenden. Möglicherweise wird Bayern bis zu 100.000 Geflüchtete aufnehmen müssen, Unterfranken 10.000.

 

Viele Wege führen hierher

Schutzsuchende aus der Ukraine können visumfrei einreisen und ihren Aufenthaltsort in Deutschland frei wählen. Eine Residenzpflicht gibt es zunächst nicht für die Schutzsuchenden aus der Ukraine. „Wir wissen daher so lange nicht sicher, wie viele Geflüchtete aus der Ukraine hier sind, bis wir sie registrieren können, entweder vor Ort in den Hallenunterkünften oder bis sich diejenigen, die bei Freunden und Verwandten untergekommen sind, selbst bei uns melden“, sagt Manuela Blaß, Leiterin der Ausländerbehörde. Die Menschen kommen aus allen Richtungen und über zahlreiche Wege. Viele kommen privat an mit dem eigenen Pkw oder werden in größeren Gruppen von der polnisch-ukrainischen Grenze abgeholt, privat initiiert. „Heute Morgen“, berichtet Christine Blum-Köhler, Integrationsbeauftragte im Fachbereich Integration, Inklusion und Senioren der Stadt Würzburg, „standen plötzlich sieben ukrainische Frauen vor dem Sozialreferat, auf der Suche nach einer Unterkunft und Waschgelegenheit. Zwei von ihnen ziehen weiter in eine andere Stadt, ob die anderen bleiben, wissen wir nicht.“

„Dass die Menschen aus unterschiedlichen Richtungen ankommen, sich deren Ankunftszahlen nicht einschätzen lassen, dass unerwartet eine größere Menge über wieder andere Fluchtwege Würzburg erreicht, das alles fordert die Mitarbeitenden der Kommunen wie auch die zahlreichen Ehrenamtlichen, die ohnehin schon durch die Pandemie an der Belastungsgrenze sind“, weiß die Sozialreferentin. Genauso ist damit zu rechnen, dass Geflüchtete, die zunächst bei Verwandten oder Bekannten untergekommen sind, in absehbarer Zeit eine eigene Bleibe benötigen. Koordiniert und organisiert werden muss im Sozialreferat neben der Unterbringung und der Ausstattung der Unterkünfte u.a. auch die medizinische Betreuung der Angekommenen, von allgemeiner Untersuchung über die Coronaimpfung bis hin zur Versorgung körperlich Beeinträchtigter, Kranker und krebskranker Kinder. Dr. Düber fasst zusammen: „Die Zahl der Ankömmlinge kann sich täglich ändern, ebenso wie die Zahl der Menschen, die besondere Bedarfe haben wie eine spezielle Krankheitsversorgung.“

So ändern sich täglich die Prämissen. Die Stadtverwaltung wird diese Aufgaben bewältigen, mit der Feuerwehr, den Freiwilligen Feuerwehren, ehrenamtlichen Helfern, Hilfsorganisationen, Rettungsdiensten, privaten Wohnungsvermietern, dem Verein Mrija. Hunderte Mitarbeitende und Ehrenamtliche sind im täglichen Einsatz. Der dauerhafte Betrieb allein der Hallenunterkünfte wird durch eine Vielzahl an ehrenamtlichen Kräften von Hilfsorganisationen, freiwilligen Ärzten und Helfern aufrechterhalten. „Ohne ihre Hilfe und die unzähligen Stunden, die seither geleistet wurden, wäre die Unterbringung, Versorgung und Aufnahme der zahlreichen Geflüchteten nicht in dieser Schnelligkeit und Art leistbar“, dankt die Sozialreferentin.

 

BU: Aufbau der Notunterkunft Pleichachtalhalle vor drei Wochen gemeinsam mit den Hilfsorganisationen. Foto: Alfred Schubert / AZB

 

Hessen Eyaletinin Hanau kentinde 19 Şubat 2020’dde ırkçı terörist Tobias Rathjen tarafından şehir merkezinde iki kafeye düzenlenen saldırı sonucu 4’ü Tük,9 Kişi yaşamanını yitirmişti. 11 kurbandan biri olan Regensburg‘lu Fatih Saraçoglu için DİTİB Regensburg camisi‘nde Fatihin abisi Hayrettin Saraçoğlu tarafından mevlit okundu.

Mevlide, Nürnberg Başkonsolosu Serdar Deniz ile birlikte AKP İstanbul Milletvekili Osman Boyraz, 34 yaşında vefaat eden Fatih Saraçoğlu’nun arkadaşlarıyla birlikte çok sayıda vatandaşlarımız katıldı.

DİTİB Regensburg camisinin mescidinde yapılan mevlid programında Regensburg Camii dernek başkanı başkanı Yavuz Çekiç,‘İslamiyetin her türlü şiddet ve nefret eylemlerine karşı olduğunu söyleyerek, müslüman toplumu olarak huzur ve barış içerinde yaşamın tesisinde üzerlerine düşeni yapacaklarını ifade‘ etti. Hanau kurbanı Fatih’in abisi Hayrettin Saraçoğlu da, ‘ırkçı cinayetlerin Almanya'da bir daha yaşanmamasını dileyerek, kendisini bu anlamlı günde yalnız bırakmayanlara şükranlarımı iletiyorum’dedi.

 

Irkçı Saldırılar Son Bulmalı
Nürnberg Başkonsolosu Serdar Deniz,‘görevinin henüz beşinci ayında böyle elim bir olayla karşılaşmasının üzüntüsünü dile getirerek, Hanau saldırısında hayatını kaybeden isimlerini saydı. 80'li yılların sonlarından beri Türklerin ırkçılar hedefi haline geldiğini belirterek, Schwandorf (1988), Mölln (1992) ve Solingen'deki (1993) Türk ailelerin feci sekilde yakıldığı kundaklama olaylarına ve NSU cinayetlerine (2000-2006) dikkat çekerek,Irkçı saldırların polisiye tedbirlerle yaygın olan ırkçılığın giderilemeyecegini belirterek federal ve eyalet hükümetlerine büyük görevlerin düştüğünü’belirtti.

İstanbul Milletvekili Osman Poraz’da,‘Geçmiş tarihlere baktığımızda ırkçı saldırılar yüzünden çok sayıda vatandaşımız hayatlarını kaybetmiştir. Bu nedenle Irkçı saldırlara karşı birilik ve beraberlik içinde hareket etmeliyiz.Allah kimseye insan canını alma yetkisi vermemiştir. Alman devleti için tehlikeli hale gelen ırkçı saldırılara dur demesini bilmeli ve ırkçılara verilecek cezalarda, hafiletici durumlar göz önünde bulundrulmadan ağır ceza verimelidir’dedi.

Ilhan Baba-Regensburg

 

 

 

Türkiye`den gelen misafir işçilerin Almanya`da 60 yıl boyunca yasadığı hikayelerden derlenen Der Gastkoffer `Misafir Bavul `adlı oyun seyiriciyle buluştu.
Türkiye`den gelen misafir işçilerin Almanya`da 60 yıl boyunca yasadığı hikayelerden derlenen Der Gastkoffer `Misafir Bavul `adlı oyunun metni, sahne araştırmacısı ve rejisör Burcu Firat Uygur tarafından kaleme alındı.
Yurtdışı Akraba Toplulukları Başkanlığı ile N
ürnberg Kültür Dairesi tarafından desteklenen, ve Nürnberg Başkonsolosu Serdar Deniz’in önerisiyle gerçekleşen oyunun yönetmenliğini Ankara Devlet Tiaytro Sanatçısı,Kerkük,Ayvalık ve Nürnberg Kültür,Sanat Fabrikası kurucusu Yavuz Imsel ile birlikte sahne araştırmacısı rejisör Burcu Fırat Uygur yaptı.
Nürnberg Langwasser Gemeinschaftshaus`ta sahneye koyulan Misafir Bavul adlı oyunla ilgili açıklama yapan Burcu Firat Uygur, ‘6 ayda hazırlanan ve 15 kişilik dev kadro ile sahneye konulan oyunda 13 kişilik dans ekibide oyuna eşlik etti. Sunuculuklarını Dr.Meltem Kulaçatan ile Vidan Özdemir Kara’nın yaptığı oyunun koreografisini Dance Anatolia ve Mind and Dance ekibinden Dr.Oya Uysal Koğ ve Dr.Faik Can Koğ tarafından yapıldı’dedi. 
Oyunun metin yazarı,sanat araştırmacısı Burcu Fırat Uygur, oyuncu kadrosunda bulunan arkadaslarımızın çoğu amatör olmakla beraber buraya 60 yıl önce gelen misafir işcilerimizin cocukları yada torunlarıdır.Geldikleri günden buyana yaşadıkları uyum problemleri,dil zorlukları ve ailelerine duyduklari özlem ön planda anlatıldığın belirtti.
Ankara Devlet Tiyatro Sanatçısı Yönetmen Yavuz İmsel’de,‘Nürnberg’de açılan Kültür Sanat fabrikasında,çocuklar için yaratıcı drama kursu, tiyatro ve temel oyunculuk kursu, kamera önü ve arkası kursu verildiğini ve geleceğimiz olarak gördüğümüz çocuklarımıza,gençlerimize ana dilimiz Türkçeyi en iyi şekilde öğrenmelerine yardımcı olup ana dillerini unutturmamaya,tiyatro sevgisini aşılamaya çalışıyoruz’ dedi.
Nürnberg Başkonsolosu Serdar Deniz,Almanya’da sayıları 3,5 milyonu bulunan ve çok farklı mesleklerde başarılara imza atan Türk toplumunun geleceği açısından kültür ve sanata önem veren sivil toplum kuruluşların çoğalması sevindiricidir.Açılılı yapılan Kunstfabrik yöneticilerine ve oyuncularına başarılar diliyorum.Hiç durmayın ve son hızla yolunuza devam edin” dedi.Deniz, bçlünmek bize birşey kazandırmaz.Birlik,beraberlik ve dayanışma içinde olursak,yaşadığımız toplum içinde gücümüzü göstermiş oluruz dedi.
Bavyera Sosyal Demokrat Parti(SPD)Milletvekili,Genel Sekreter Arif Taşdelen,``İşçi ailesinin çocuğu olarak Almanya’ya geldim ve babama bizim için ne yaptın dediğimiz cevapların hepsşinde sizleri Almanya’ya getirdim dedi. Babam’ın ne demek istediğini bu oyunu seyredince anladım ve oyunu seyrederken bazen güdlüm ve bazende duygulu anlar yaşadım. Bu ülkede çok zorluklar çeken birinci kuşak vatandaşlarımızın çocukları Alman toplumunda başarılara imza atttılar.Türk işçi çocujları Uğur Şahin ve Özlem Türeci çiftide Biontech aşınısını bularak tarihe imza attılar”dedi.
Quantensprung Müzik Grubundan Erdal Çeç (Gitar),Rudi Lehnert(Klarnet),Yağmur Utku(Keyboard),Voker Otto(Batari) ve Thomas Köstler(Bas Gitar) çaldıkları müziklerle programa renk kattığı  oyun sonunda, Nürnberg Sanat Fabrikasının kurulması nedeniyle,Sanat fabrikasını kurucusu Yönetmen Yavuz İmsel,Iyun yazarı yönetmen Burcu Fırat Uygur Kunstfabrik isimli kültür,sanat fabrikasının kuruluş pastasını,Yönetmen Yavuz Imsel,araştırmacı oyun yazarı Burcu Fırat Uygur, Nürnberg Başkonsolos Serdar Deniz,Bavyera SPD Genel Sekreteri Arif Taşdelen ve oyuncular birlikte kesti.
Oyunda, Ali Rıza Aksu, Aylin Yalçınkaya, Bülent Fırat, Cenkay Sezer,  Fatma Tozan, Figen Kalkandere, Güler bahça, Gizem Kolay, Hülya Ersoy, Levent Fırat, Melisa Şengün, Milana Uygur, Nasır Turunç, Yeliz Tavşan ve Yunus Emre Çanak rol aldılar.
Lea Kesisoğlugil,Ebru Sarı, Atakan Sarı, Lukas Boue, Bahar Ayan, Esra Aydın, Pelin Deniz, Şennur Arslan, Cenkay Sezer, Bülent Fırat, Gizem Kolay, Yunus Emre Çanak ve Yeliz Taşkın’dan oluşan dans gubunun gösterisi ilgiyle izledi.

 

Ilhan Baba-Nürnberg

 

 

 

 

 

 

 

Genel merkezi Ankarada olan,1980 öncesi Ülkü Ocakları ve 1980 sonrası Almanya Türk Federasyon'u genel başkanlarımızdan, Avrupa Türk İslam  Birliği (ATIB) teşkilatınin kurucularından Dr. Ali Batman, Başbuğ Alparslan Türkeş'in 25. ölüm yıl dönümü munasebetiyle gazeteci Doğan Tufan'a konuştu, Dr. Ali Batman Ülküdaşlarımıza cağrıda da bulunarak şöyle dedi;
 
"Merhaba Ülküdaşlarım"
 
"Bugün malum olduğu üzere Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in 25. irtihal yıldönümüdür. Her ülkücü  ve ülkücü olmasa da vicdan sahibi her insanımız -gibi ben de Allah'tan rahmet diliyor;minnet,şükran,hayır ve dua ile anıyorum. Mekanı Cennet Olsun (âmin).
 
Kabul etmeliyiz ki O sadece yıldönümünde kısaca hatırlanıp birkaç cümlelik dua etmekle anılıp geçilecek birisi değildir. O'nun bıraktığı dâvâyı resmi temsil durumunda olanlar bana göre 25 yıldır O'na layık ve hakettiģi  "Anma Proğramları"düzenlemekte hep yetersiz kalmaktalar. Bunda Türkeş isminin büyüklüğü ve aģırlığı karşısında kendi pozisyonlarının belki arka planda kalacağı gibi kişisel kaygıların rolü olacağı gibi,her konuda olduğu gibi bu konuda da, birebir hatıraları, bilgi ve birikimleri  olan arkadaşlarımızı çevrelerine yaklaştırmak istemeyişlerinin de şüphesiz rolü vardır. Burda maksadım polemik yapmak değildir. Başbuğ'umuza layık anmaların yapılmadığı,kendisinin ve bayraklaştırdığı dâvânın yeni kuşaklara yeteri kadar ulaştırılmadığından duyduğum üzüntüdür.
 
Her fâni gibi şüphesiz Başbuğ'un da zaman zaman yanlışları,hareketi yönetirken yer yer hatalı karar ve uygulamaları da olmuştur. Bu hususlar da O'na layık her yönüyle tanıtıldığı,anlatıldığı,her türlü sosyal bilim dallarının devreye konarak incelendiği durumlarda iyi niyetli ve dâvâya fayda maksatlı kritikler de yapılabilir. 
 
Ama bunlar O'nu Türk Milletine(ve dolaylı olarak İslam âlemine ve insanlığa)sağladığı hizmetleri bakımından en yüksek sevgi,saygı ve şükran dolu duygu ve düşüncelerle anmamıza engel teşkil etmez.
 
 
Genç nesiller 60 lı 70 li yılların dünya ve Türkiyesini yaşayarak öğrenmediler. 
 
Yazılanları okuyarak  ve anlatılanları dinleyerek öğreniyorlar.İşte sorun da burda. O dönemlerin en önemli ideolojik ve siyasi aktörü Alparslan Türkeş ve O'nun liderliğinde yürütülen dâvâ ve verilen mücadelelere hiçbir zaman hakettiği şekilde yer verilmemektedir. Kaç kitap ,kaç akademik araştırma var,kaç  film yapıldı-bırakın başkalarını-  o kadar okumuş ve eli kalem tutan her bölümden yetişmiş o kadar insanımıza rağmen kendi içimizden kaçımız yazdık, yorum yaptık, şerh yazdık..?
 
 
Gerçekten esef verici.
 
40 'larda dünya artık çoktan kamplaşmıştı.Ortada Komünizm  ve Kapitalizm varken Avrupa ve paralelinde Türkiye 60 'larda derin ideolojik savrulmaları yaşarken Türkeş ve ortaya koyduğu  milli,islami ve insani esaslara dayalı Türk Milliyetçiligi Dünya Görüşü ve ondan esinlenerek hazırlanmış Dokuz Işık Doktrini Türkiye için Üçüncü Yol olarak milletin huzuruna çıktı. İyi ki çıktı. Ve bizler Can Simiti gibi bu milli ve yerli fikirlere sarıldık. 
 
Bunun için Türkeş sadece bir parti genel başķanı değildi. Bunun için sadece Ülkücüler değil sağıyla soluyla tüm toplum O'nun ve fikirlerinin  kıymetini bugün de anlayıp takdir etmeyi bilmelidir. Zira Türkeş ortaya çıkmakla bugün sayıları milyonlara ulaşan,bilhassa da okumuş ağırlıklı millet evlatlarını yanlış yollara yönelmekten kurtarmıştır. Bu bile Türkeş'i hayırla anmaya yeter.
 
O yıllar için insanlıģı ve tabiiki Türkiye'yi de doğrudan ,dıştan ve içten tehdit eden komünizme karşı verdiģi haklı,şanlı şerefli ve milli mücadeleye yaptığı liderliğiyle tarihte bu millete hizmet eden en büyük kahramanlardan olarak tarihe kaydedilmelidir. Resmi tarihçiler savsaklamak istese de O'nun millet vicdanında ve tarihteki yerini alacağına inanıyorum.
 
Ve bunların sonucu ve devamı olarak;yetiştirdiği milyonlar -şimdilik kendi siyasi partileri çatısında toplanıp hakettikleri siyasi gücü teşkil edemeseler,ve gerektiği gibi soyasi etkinlik oluşturamasalar bile-Türk Milletinin gelecek onyıllarında varolmaya;fikir  ve politik hayatında,akademik ve kültür calışmalarında varolup fikri renklerini vurmaya devam edeceklerdir inşaallah.Böyle bir hareket bugünkü dağınıklığı asla haketmiyor.Toparlanabilmek ićin şuan bir formül gösteremiyebiliriz.Ama politik olarak hangimiz nerede duruyor olsak bile ileride Ülkücülerin Birlik ve Beraberliģini sağlama idealini sürekli içimizde taşıyalım.Fırsat buldukça bunu konuşalım,yazalım...(Mealini şu an yaklaşık olarak hatırlayabildiģim  Ra'd Suresinde bir àyet var;bir kavim kendi gidişatını değiştirmedikçe biz onu deģiştirmeyiz.)Hareketimizin gidişatını olması gereken yöne değiştirebilmek için kişisel çabaları küçümsemeyip çabalamalıyız.
 
Bu yolda şüphesizki en büyük ortak değerimiz Başbuğ Türkeş'tir.Vefat yıldönümü münasebetiyle kısaca bunları söylemek istedim. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum.Ruhu şad mekanı cennet olsun".
 
Haber: Doğan Tufan 
 

 

 

Nürnberg Alevi Kültür Merkezi Cemevi (NAKM Cemevi), Olağan Genel Kurulunu yaparak yeni  yönetim kadrosunu belirledi. NAKM Cemevi salonunda yapılan ve yeterli üyenin katılımıyla gerçekleşen genel kurul sonunda önceki Başkan Hüseyin Yıldız güven tazeleyerek tekrar Başkanlığa getirilirken,ikinci Başkanlığa Hanım Gündüz seçildi.

Nürnberg AKM Cemevinin diğer yönetim kurulu Zeki Özcan (Sekreter),Fatma Gül(ikinci sekreter), Hüseyin Kulak(Muhaasebe) ve Daimi Doğan (ikinci Muhasebe) ve Rıza Taşdemir, Velican Polat,Gürsel Arslan’dan oluştu.
NAKM’nin yeni Başkanı Hüseyin Yıldız ‘NAKM Cemevi, kurulduğu ilk günden bugüne dair 30 yıldır inançsal, kültürel, sanatsal,bilimsel hizmetlerde bulunmakta.NAKM Cemevi, örgütlü ve kurumsal çalışmalarıyla Nürnberg ve çevresindeki Alevi toplumunu temsil ederek, Nürnberg kentininde en büyük sivil toplum örgütlerinden biridir’dedi.
Yıldız,‘Bizler Alevi çocuklarıyız.Yolumuza düşkünüz ve çoğunluğumuz bu yolun talibiyiz.Kendi kültürümüzü yaşatıp ve geleceğimize doğru anlatıp tertemiz teslim etmek istiyoruz. Bu nedenle Aleviliği,dostluğu,kardeşliği,doğru yolu öğrenmenin adresi NAKM Cemevidir’dedi.
Alevi kimliğinin ve örgütlenmesinin siyasi parti, etnik kimlikler, bayraklar üstü bir kurumsal yapısı olduğu belirten Yıldız ‘arada bir çatlak sesler çıkaran kekliklerde bilsinlerki,dostlarımıza, arkadaşlarımıza ve komşularımıza farklı düşüncelerinden dolayı yan gözle değil eşit gözle bakarak yolumuza devam ediyoruz’dedi.

Yıldız ‘insan katliamlarının yaşanmasından, insan biçimindeki canavarlardan, barbarlardan, kokuşmuş beyinlerden cagil insanların davranışlarından insanlık adına utanç duyuyoruz. Bizler halkların kardeşliği,savaşların sonlandırıldığı, barışın ve huzurun egemen olduğu bir dünya savunucularıyız’ dedi.

Ilhan Baba-Nürnberg

 

Tiergarten wieder mit Präsentationen und kommentierten Fütterungen – Zugangsregelungen gelockert

Mit dem Auslaufen vieler Corona-Maßnahmen in Bayern wurden zum Sonntag, 3. April 2022, auch die Zugangsregelungen für den Besuch im Tiergarten der Stadt Nürnberg gelockert. Seit Sonntag gilt die 2G-Regel im Tiergarten nicht mehr, Besucherinnen und Besucher müssen keinen Impf- oder Genesenen-Nachweis mehr vorlegen. Vor dem Eingang wurden die Bauzäune und die Station zur Kontrolle der 2G-Nachweise abgebaut. In Innenräumen wie Tierhäusern oder WCs ist weiterhin das Tragen einer medizinischen Maske verpflichtend. Ausgenommen von der Maskenpflicht sind Kinder bis zum sechsten Geburtstag.

Seit dem gestrigen Montag, 4. April 2022, finden auch wieder Präsentationen in der Delfinlagune und kommentierte Fütterungen statt. Diese mussten wegen coronabedingter Einschränkungen mehrere Monate pausieren. In der Delfinlagune präsentieren die Tierpflegerinnen und Tierpfleger nun wieder täglich um 11 Uhr und um 15.30 Uhr die Delfine und Seelöwen. Dabei vermitteln sie Wissenswertes über die Anatomie der Tiere, ihre Lebensräume sowie die Bedrohung und den Schutz der Meeressäuger. Bei gutem Wetter finden gegebenenfalls noch zusätzliche Präsentationen um 12.45 Uhr und 14 Uhr statt.

Im Aqua-Park bietet der Tiergarten wieder kommentierte Fütterungen an – aktuell bei den Ottern um 15 Uhr und bei den Pinguinen um 15.30 Uhr.

Kurzfristige Änderungen der Fütterungs- und Präsentationszeiten sind möglich. Bei Gewitter müssen sie entfallen. Die aktuellen Fütterungs- und Präsentationszeiten können Besucherinnen und Besucher den Info- Monitoren vor Ort entnehmen.

Traglufthalle über Delfinlagune abgebaut

Die Delfine im Tiergarten schwimmen seit letzter Woche auch wieder komplett im Freien. Mehr als vier Monate lang war über zwei Becken der Delfinlagune eine Traglufthalle aufgebaut, die die sechs Großen Tümmler vor frostigen Temperaturen schützte. Das Technikteam des Tiergartens hat die Halle nun mit Hilfe eines Autokrans abgebaut.

Die Traglufthalle steht jedes Jahr während der Wintermonate über den Becken eins und sechs der Delfinlagune, in der Regel von November bis März. Dank der Halle können die sechs Großen Tümmler auch in den Wintermonaten in den äußeren Becken schwimmen. Ein Lüftungsgebläse hält die Hülle der Halle in der Luft und sorgt zugleich für eine Raumtemperatur von 15 bis 16 Grad Celsius. Sinkt die Außentemperatur dauerhaft unter minus 5 Grad Celsius, bleiben die Tiere im Inneren und in den Becken eins und sechs, die unter der Traglufthalle liegen. Die Kalifornischen Seelöwen bleiben das ganze Jahr über im Freien. tom