Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
KÖLN (AA) - Almanya'da iktidarda olan üçlü koalisyon hükümeti oy oranının, yapılan son anketlerde tüm zamanların en düşük seviyesine indiği bildirildi.
INSA anket şirketinin verilerine göre, iktidar ortaklarından Sosyal Demokrat Parti (SPD) yüzde 17, Yeşiller Partisi yüzde 14, Hür Demokrat Parti (FDP) ise yüzde 6 oy oranına sahip.
Son seçimlerde yüzde 25,7 oy oranına sahip olan Başbakan Olaf Scholz'ün partisi SPD, iki yılda yüzde 8,7'lik oy kaybına uğramış oldu.
Anketlerde, Hristiyan Sosyal Birlik Partilerinin (CDU-CSU) oy oranı ise değişmeyerek yüzde 27 ile birinci sıradaki yerini korudu.
Müslüman ve yabancı karşıtlığıyla bilinen aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) ise bir puanlık artışla yüzde 22 ile ülkedeki ikinci büyük parti olma konumunu sürdürdü.
Yapılan son ankette Sol Parti yüzde 5, diğer partilerin toplamı ise yüzde 9 olarak kayıtlara geçti.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Mevlid Kandili ve Mevlid-i Nebi Haftası münasebetiyle mesaj yayınladı.
DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Mevlid Kandili ve Mevlid-i Nebi Haftası münasebetiyle yayınladığı mesajda, “Rabbim bizleri sözlerin en doğrusu olan, Allah’ın Kitabından; yolların en doğrusu olan Muhammed’in yolundan (Nesai, Îdeyn, 22.) ayırmasın. Rabbim bu yolculukta ayaklarımızı kaydırmasın. Mevlid Kandilimiz ve Mevlid-i Nebi Haftamız iman ve istikametimizi daha da güzelleştirmemize vesile olsun” dedi.
Kuzey, mesajında şu ifadelere yer verdi:
Dünyada bir yolcu gibi olan insan (Buhari; Rikak 2), bu hayat yolculuğunda hiçbir zaman başıboş bırakılmamış, yalnızlığa terkedilmemiştir. (Kıyamet; 36) Yüce Allah, her insanın fıtratına hayatı boyunca kendisine yardımcı olacak temel kodları işlemiş olmakla birlikte (Rum: 30), doğru yol rehberliğini bizzat kendisi üstlenerek (Nahl; 9) hayatı boyunca yolunu aydınlatan ilahi mesajlar göndermiştir (İbrahim; 52).
Bu talimatların sonuncusu olan hayat kitabımız Kur’ân’a ve onu bizlere sadece aktarmakla kalmayıp bu ilahi yasaların insanlar tarafından uygulanabilir olduğunu bizzat hayatıyla ortaya koyan hayat rehberimiz Muhammed Mustafa’ya (sas) karşı birtakım sorumluluklarımız olduğu unutulmamalıdır. İşte, zaman zaman unuttuğumuz bazı sorumluluklarımızı yeniden hatırlayacağımız bir rahmet iklimi olan Mevlid-i Nebi Haftası’na yaklaşmış bulunmaktayız.
‘’Peygamberimizi anmaktan onu anlamaya’’ ilkesinden yola çıkarak hareket ettiğimiz ve her yıl onun (sas) farklı bir yönünü ön plana çıkararak toplumsal bir bilinç kazanmaya çalıştığımız Mevlid-i Nebi Haftası’nın bu yıl ana teması; ‘’Peygamberimiz, İman ve İstikamet’’ olacaktır. 26 Eylül Salı akşamı idrak edeceğimiz Mevlid Kandili ve akabinde bir hafta boyunca (27 Eylül-3 Ekim) peygamberimizi bir yönüyle gündemimize taşıyacağımız Mevlid-i Nebi Haftası’nın İslam alemi başta olmak üzere tüm insanlık için hayırlar getirmesini Yüce Rabbimden temenni ediyorum.
Peygamberimizin hayatını üç ana kısma ayıracak olursak, bunların birincisi; onun doğumundan peygamber olarak görevlendirdiği kırk yaşına kadar olan zaman dilimidir. Bu süreci incelediğimizde onun Yüce Allah’ın fıtratına yüklediği temel değerleri muhafaza etmiş, yaşadığı topluma güven veren, sosyal sorunlara duyarsız kalmayan ilkeli bir şahsiyet; dürüst bir tüccar, müşfik bir aile babası olduğunu görürüz. Kırk yaşından sonra omuzladığı peygamberlik yükü, hayatının en önemli dönüm noktası olmuştur. O artık ‘’Abdullah oğlu Muhammed’’ değil; ‘’Alemlere Rahmet Muhammed’’ aleyhisselam’dır. Onun bu davetinden sonra o güne kadar kendisini el üzerinde tutanlar artık onu ayaklar altında çiğnemeye; o güne kadar ona güzel sözler söyleyenler artık ona iftira atmaya; o güne kadar yollarına adeta gül koyanlar artık bu yola dikenler dökmeye başlamışlardır. Artık nebimizin zorlu sınavı başlamıştır. Ya bu zorlu yolda pes edecek ya da Allah’a olan iman ve güveni doğrultusunda belirlenen istikamet üzere yoluna devam edecektir.
Peygamberimizin hayatının üçüncü bölümü; vefatından bugüne kadar olan boyutudur. Müminler olarak hayatımızın her alanında şu soruları sormamız gerekir: ‘’Acaba Peygamberim şu an burada olsaydı nasıl davranırdı? Tepkisi, tavrı ne olurdu? Yaptığım bu davranışa sevinir miydi yoksa üzülür müydü?’’ Bu ve buna benzer soruları sorduğumuz ve hayatımızı bu sorulara göre şekillendirdiğimiz ölçüde peygamberimizle çağdaş olur, onun çizmiş olduğu iman ve istikamet yolunda ona birer yoldaş oluruz.
Kur’an-ı Hakîm, müstakim/dosdoğru yolun haritasını ‘tevhid, hak ve adalet’ ekseninde çizer. Yüce Allah’ın ‘dosdoğru yolum’ dediği ve ona uymamızı istediği, sonu cennete uzanan bu yolda, Allah’a ait hiçbir özelliği O’ndan başkasına yakıştırmamak vardır. Bu yolda aile bireylerine karşı duyarlı davranış vardır. Bu yolda yaşatmak, hayat vermek, rahmet olmak vardır. Yetim hakkını -doğrudan veya dolaylı-yemekten kaçınmak vardır. Ölçme ve değerlendirmede hassas ve dürüst olmak vardır. Bu büyük ve muhteşem ekosistemin bir üyesi olarak bu yolculuğumuzda hayata ve canlılara saygılı olmak vardır. Söz konusu adalet olduğunda, -yakın akraba bile olsa- adaleti gözetme vardır. Bu yolda, Rabbine karşı verilen sözlere vefa göstermek vardır. (En’âm; 151-153)
İstikamet üzere olmak da bu yol üzere kalmak da zordur. Emek ister, özveri ister. Huzur-u ilahiye her çıktığımızda Rahmet-i Rahman’dan tekrar tekrar bizleri o dosdoğru yola iletmesi için talepte bulunmamızın (Fatiha; 6) hikmeti de bu olsa gerektir. Bu yola revan olanlar bilmelidir ki; yürüdükleri bu yol, hayatlarını İslam mücadelesine vakfeden Nebilerin yoludur. Bu yol, duyularının ötesinde olan iman hakikatlerini “Allah ve Resulü söylediyse doğrudur!” diyen sadıkların yoludur. Bu yol; varlığını imanına şahit kılan şehitlerin yoludur. Bu yol; kendisini ve çevresini olumlu manada dönüştürebilen salih/iyi insanların yoludur. (Nisa; 69) Ve bu yol, son sözü; “yüce dostlar katına” (Buhari; 1668) olan istikamet peygamberinin bizzat işaret ettiği gibi, Allah’ın dostluğunu tüm dostluklara tercih edenlerin yoludur. Rabbim bizleri, bu güzel dostların yoluna ilhak eylesin.
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), İsviçre’nin Cenevre kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’nin 54. olağan oturumuna, “Yunanistan’da Batı Trakya Türk toplumuna mensup çocukların ana dilde okul öncesi eğitime erişimi ve ilkokulların sayısında hızlı düşüş” başlıklı yazılı bildiri sundu.
Yazılı bildirisinde ABTTF, 1923 Lozan Antlaşması’na göre Yunanistan’daki Batı Trakya Türk toplumunun eğitim özerkliğine sahip olduğunun altını çizerek, eğitimdeki özerk yapının yıllar içinde çeşitli kanun, yönetmelik ve uygulamalarla büyük ölçüde zedelendiğini ve oldu-bitti (fait accompli) hukuk uygulamalarıyla devletin kontrolü altına alındığını kaydetti.
Batı Trakya Türk toplumuna ait ilkokulların sayısının hızlı bir biçimde azaldığını not eden ABTTF, 2010 yılında çıkan bakanlık kararı ile dokuzdan az öğrencisi olan okulların kapatılmaya başlandığını, Lozan Antlaşması uyarınca özerk statüye sahip olmalarına rağmen Türk ilkokullarının da aynı uygulamaya tabi tutulduğunu belirtti.
Bu uygulamanın Batı Trakya Türk toplumuna karşı sistematik bir ayrımcılık aracı haline geldiğine işaret eden ABTTF, 2008 yılında Batı Trakya’da 194 Türk azınlık ilkokulunun bulunduğunu, bu sayının kapatmalar nedeniyle 2011’de 188’e, 2014’te 170’e, 2015’te 164’e, 2016’da 133’e, 2017’de 130’a, 2018’de 128’e, 2019 yılında 123’e, 2020’de 115’e, 2021’de 103’e, 2022’de 99’a ve 2023-2024 öğretim yılında da 90’a düştüğünü ifade etti.
Hükümetin Batı Trakya’da Türk çocuklarının kendi anadilleri olan Türkçe’de de eğitim alabileceği iki dilli azınlık anaokulları kurulması için yapılan başvuruları reddettiğini belirten ABTTF, anadili Türkçe olan çocuklar için anaokulunda eğitim dilinin sadece Yunanca olmasının sorunlu olduğunu ve onların eğitim hayatına başlangıçlarını olumsuz etkilediğini kaydetti.
ABTTF, Yunanistan’ın iki dilli azınlık anaokullarının kurulması ihtiyacını görmezden gelmekte ısrar ettiğini ve Türk ilkokullarını öğrenci azlığını gerekçe göstererek kapatmayı sürdürdüğünü dile getirdi. Öte yandan yine Lozan Antlaşması ile statüsü ve hakları belirlenen Türkiye’deki Rum Ortodoks azınlığı için Gökçeada’da 2013 yılında yalnızca 4 çocuk ile açılan ve bünyesinde anaokulu da bulunan ilkokulda bugün 21 çocuğun, 2015’te açılan ortaokul ve lisede ise 35 öğrencinin öğrenim gördüğünü ifade etti.
ABTTF, Yunanistan’ın taraf olduğu BM antlaşmalarını da hatırlatarak, Yunanistan’ı Batı Trakya Türk toplumunun Lozan Antlaşması ile teminat altına alınan eğitim özerkliğini iade etmeye, Türk azınlık okul sistemi içerisinde ve tamamıyla özel olmak üzere Türkçe anaokulların kurulmasına izin vermeye ve öğrenci sayısının azlığı gerekçesiyle tek taraflı kararlarla özerk statüdeki Türk ilkokullarını kapatmaya son vermeye çağırdı.
ANKARA (AA) - Dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST'in destekçilerinden ASELSAN, etkinliğin İzmir durağında da savunma sanayisi alanındaki 20 yeni sistemini ziyaretçilerle buluşturacak.
ASELSAN'dan yapılan açıklamaya göre, "ayakları yere basmayan festival" mottosuyla düzenlenen TEKNOFEST, İstanbul ve Ankara'nın ardından 27 Eylül-1 Ekim'de İzmir'de teknoloji tutkunlarına kapılarını açacak.
Şirket, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile T3 Vakfının yürütücülüğünde Çiğli Havalimanı'nda gerçekleştirilecek etkinlikte, 300 metrekarelik stant alanında ziyaretçilerini ağırlayacak.
İzmir'de 5 gün sürecek festival, havacılık gösterileri, ödül törenleri, simülasyon alanları, eğitici atölyeleri, sahne şovlarıyla gençlere teknoloji serüveni yaşatacak.
- ASELSAN'ın 20 milli sistemi görücüye çıkacak
ASELSAN standında özgün mühendisliğin gücüyle geliştirilen yerli sistemler de sergilenecek.
Bu kapsamda TEKNOFEST İzmir'de şirketin Murad Muharip Uçak Burun Radarı, Avcı Kaska Entegre Kumanda Birimi, Toygun Elektro Optik Sensör Sistemi, Karat Kızılötesi Arama ve Takip Sistemi, Tolun Güdüm Kiti, Karetta Anti GNSS, AselFlir-600 Elektro Optik Sensör Sistemi, Ertuğrul Bomba İmha Robotu, Aslan İnsansız Kara Aracı, Deringöz Otonom Sualtı Aracı, Zoka Akustik Torpido Karşı Tedbir Sistemi, GÜRZ Hava Savunma Sistemi, HİSAR A+ Füze Fırlatma Sistemi'nin de aralarında bulunduğu 20 sistemi vitrine çıkacak.
Festival alanının tamamı ASELSAN'ın milli imkanlarla geliştirdiği 40 güvenlik kamerasıyla takip edilecek. Kameralardan alınan görüntüler, TEKNOFEST Koordinasyon Ofisine aktarılacak. TEKNOFEST'in protokol giriş kapısında ASELSAN'ın geliştirdiği ARIN X-Ray Cihazı görev yapacak.
- Tekno Macera çocukları bekliyor
ASELSAN'ın bilim ve teknoloji meraklısı çocuklar için başlattığı uzun soluklu sosyal sorumluluk projesi olan ve TEKNOFEST'te en çok ziyaret edilen aktivite alanları arasında yer alan Tekno Macera, çocukların gözdesi olacak.
Çocuklar, Tekno Macera Deneyim Alanı'nda Astronot Kıyafeti Tasarlama Atölyesi, Solar Uzay İstasyonu ve Mars Uzay Aracı Tasarım Atölyesi'nde farklı bir deneyim yaşayacak. TEKNOFEST çocukları, "Görev 2023" ve "Uzay Bi Yolculuk" sloganıyla gerçekleşecek ASELSAN uzay aracı simülasyon odasında uzay yolculuğuna çıkacak.
Türkiye'nin dört bir yanından gelerek TEKNOFEST heyecanına ortak olacak genç beyinler arasında kıyasıya yarışmalar da düzenlenecek. TEKNOFEST Girişim Yarışmaları kapsamında sağlık ve iyi yaşam, çevre, enerji ve iklim, afet yönetimi ve engelsiz yaşam teknolojileri konularında girişim yarışmaları gerçekleştirilecek. Bu yarışmalarda 5 ASELSAN çalışanı jüri üyesi olarak görev alacak.
ASELSAN, erken aşama girişimlerin desteklendiği Girişimcilik Merkezini, yılda 200'ü aşkın öğrencinin aday mühendis olarak çalışabildiği a-Yetenek Programı'nı, araştırmacılara istihdam olanağı sunan Lisansüstü a-Yetenek'i, öğrencilerin bilgilerini pekiştirmelerini sağlayan a-Gelecek Staj Programı'nı, çalışanlara yüksek lisans yapma şansı tanıyan ASELSAN Akademi'yi ve yüzde 1'lik başarı diliminden öğrenci alan ASELSAN MTAL'i İzmir'de TEKNOFEST gençliğine anlatacak.
Offizielle Eröffnung des Familienstützpunkts in Kist am Weltkindertag
Strahlender Sonnenschein, angenehme spätsommerliche Temperaturen und gut gelaunte Familien am Weltkindertag: Einen besseren Rahmen hätte die Eröffnung des Familienstützpunkts in Kist nicht haben können. Bereits im April 2023 wurde der Familienstützpunkt unter der Leitung von Sozialpädagogin Cornelia Schwab im Rathaus in Kist eingerichtet. Mit dem symbolischen Unterzeichnen der Vertragsunterlagen feierten der Landkreis Würzburg, die Gemeinde Kist und die Jugendhilfe Creglingen als Träger die Eröffnung nun auch offiziell. Ein kleiner Empfang am Dorfhaus mit verschiedenen Vertreterinnen und Vertretern der Gemeinde und einem bunten Kinderprogramm im Herzen der Gemeinde bot dafür den Rahmen.
„Familien als Grundstock unserer Gesellschaft“
„Familien sind der Grundstock und der wichtigste nachwachsende Rohstoff unserer Gesellschaft“, hob Bürgermeister Volker Faulhaber hervor. Und mit der Leiterin des Familienstützpunkts, Cornelia Schwab, habe man eine ausgezeichnete Besetzung dafür gefunden, die Familien in der Gemeinde zu unterstützen. Schwab habe in den Jahren davor bereits Erfahrungen im Allgemeinen Sozialdienst (ASD) und der Schulsozialarbeit sammeln können, sei selbst Mutter zweier Kinder und auch persönlich „eine passende Besetzung und ein Glücksfall für die Familien der Gemeinde Kist“, freute sich der Bürgermeister. „Wenn Familien geholfen wird, dann ist immer gut investiert. Ganz Kist ist damit geholfen“, so Volker Faulhaber.
Auch Landrat Thomas Eberth betonte, dass die Eröffnung des Familienstützpunkts ein besonderer Tag für die Gemeinde Kist sei. In seiner Zeit als Bürgermeister von Kürnach war Thomas Eberth einer der ersten Bürgermeister gewesen, die das Potenzial des damaligen Pilotprojekts der Familienstützpunkte in Bayern erkannte und deren Einrichtung unterstützte. Dass es die Familienstützpunkte im Landkreis Würzburg nun bereits seit 10 Jahren gebe und sich diese weiterhin wachsender Beliebtheit erfreuen, sei der Beweis für die hervorragenden Angebote.
Gerade in Zeiten von schneller und unübersichtlicher Information über das Internet sei es wichtig, verlässliche Stellen vor Ort zu haben, wo eine niederschwellige Vernetzung von Familien untereinander, aber auch mit den Bildungs- und Betreuungseinrichtungen in den Gemeinden sowie den überörtlichen Beratungsstellen möglich sei. „Am Weltkindertag freue ich mich besonders, die erfolgreiche Umsetzung des Familienstützpunktes begleiten zu dürfen“, so Landrat Thomas Eberth.
Familienstützpunkte: Aufgaben und Entstehung
Familienstützpunkte sind wohnortnahe Kontakt- und Anlaufstellen für Familien. Sie unterbreiten konkrete Angebote der Eltern- und Familienbildung, unter anderem regelmäßige Sprechstunden, Informationsabende und Familiencafés, und arbeiten mit anderen Einrichtungen eng zusammen.
Der Landkreis Würzburg war einer von elf Standorten in Bayern, die am Modellprojekt Familienstützpunkte des Bayerischen Staatsministeriums für Arbeit und Sozialordnung, Familien und Frauen teilnahmen. Der Freistaat förderte die Familienstützpunkte im Projektzeitraum April 2010 bis August 2012. Bestands- und Bedarfserhebungen zur Familienbildung im Landkreis Würzburg ergaben schließlich die drei Modell-Stützpunkte Giebelstadt, Kürnach und Waldbüttelbrunn.
Inzwischen hat sich das Modell-Projekt bewährt und die Zahl der Familienstützpunkte im Landkreis Würzburg auf zehn erhöht. Zu den Trägern gehören der Sozialdienst katholischer Frauen (SkF), AWO, Caritas, die Jugendhilfe Creglingen oder die Gemeinden. Weitere Informationen und die Kontakte zu den Familienstützpunkten sind unter www.landkreis-wuerzburg.de/familienstützpunkte zu finden.
BUDAPEŞTE (AA) - Macaristan’ın başkenti Budapeşte’deki Ulusal Kamu Hizmeti Üniversitesi tarafından düzenlenen "Ludovika Ambassadors' Forum’da" Türk-Macar ilişkilerinin 100'üncü yılı ele alındı.
Türkiye-Macaristan diplomatik ilişkilerinin 100. yılı vesilesiyle düzenlenen etkinliğe, Kamu Hizmetleri Üniversitesi Rektörü Gergely Deli, Türkiye’nin Budapeşte Büyükelçisi Gülşen Karanis Ekşioğlu, Türkiye uzmanı Dr. Zoltan Egeresi’nin yanı sıra davetliler katıldı.
Kamu Hizmetleri Üniversitesi Rektörü Deli’nin açılış konuşması yaptığı programda, Büyükelçi Gülşen Karanis Ekşioğlu, Türk dış politikası ve ikili ilişkiler hakkında bir konuşma yaptı.
Ekşioğlu, Türkiye-Macaristan ikili ilişkilerinin tarihsel gelişimi ve mevcut durumuna ilişkin bilgi vererek, Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası anlaşma imzaladığı ilk ülkenin Macaristan olduğunu vurguladı.
18 Aralık 2023'te diplomatik ilişkilerin tesisi ve dostluk anlaşmasının 100. yıl dönümünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iştirakleriyle gerçekleştirilecek Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) Toplantısı'yla ve Karşılıklı Kültür Yılı'nın açılışıyla idrak edileceğini duyuran Ekşioğlu, "Sınırımız olmasa da 'yakın komşumuz', 'uzak akrabamız' ve 'ebedi ortağımız' olarak nitelendirdiğimiz Macaristan'la çok yönlü ikili ilişkilerimiz son dönemde gerçekleştirilen üst düzeyli ziyaretlerle önemli ivme kazandı.” dedi.
Büyükelçi, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ve NATO gibi bölgesel ve çok taraflı platformlardaki işbirliğinden örnekler vererek, düzensiz göçle mücadele, Ukrayna'daki savaş, enerji güvenliği gibi dış politika alanlarının iki ülke için de önem arz eden konular olduğunu sözlerine ekledi.
ATİNA (AA) - Yunanistan'ın başkenti Atina'da düzenlenen konserde, sanatçı Zülfü Livaneli ve Yunan sanatçı Maria Faranduri birlikte sahne aldı.
Atina Akropolisi'nin yanındaki antik Herodes sahnesinde verilen konserde Livaneli ve Faranduri'ye ses sanatçıları Görkem Ezgi Yıldırım, Tevfik Rodos ile Türk ve Yunan sanatçılardan oluşan orkestra ekibi eşlik etti.
Konserde yaptığı konuşmada, Faranduri ile 40 yıllık dostluğa sahip olduklarını belirten Livaneli, birçok kez birlikte konser verdiklerini hatırlattı.
Livaneli, Eylül 2021'de hayatını kaybeden dünyaca ünlü Yunan sanatçı Mikis Theodorakis ile aralarındaki dostluğa da atıfta bulunarak, "İnanıyorum ki Theodorakis de bu gece aramızda." dedi.
Konseri izleyenler arasında, eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile birlikte Türk-Yunan yakınlaşmasının mimarlarından kabul edilen eski Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu da yer aldı.
Gecede seslendirilen eserler, hem Türkiye hem de Yunanistan'da yaşanan afetlerde hayatını kaybedenlere ithaf edildi.
Livaneli, "Afetlerde iki halk birbirimize dayanışma gösteriyoruz, dostluğumuzu her daim sürdürmeliyiz." diye konuştu.
Orkestra üyelerinin yağmur nedeniyle sahneyi terk etmek zorunda kaldığı konserde Livaneli, Faranduri, Yıldırım ve Rodos'a bağlamasıyla Erdem Şimşek'in eşlik etmesi sayesinde konser aralıksız devam etti.
Konserde çok sayıda ortak şarkı Türkçe ve Yunanca seslendirildi.
Türk ve Yunan sanatçılar konser boyunca dostluk mesajı verdi.
Konserde seslendirilen "Bilmem şu feleğin" isimli eserdeki "Sen bana kardeş de ben sana bacı" şeklindeki sözler ise konserin son sözleri olarak verilen dostluk mesajlarına eklendi.