Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 
"Devlet ve hükümet başkanları olarak savaşın diğer ülkelere yayılmasını önleme görevimiz var. Bu nedenle NATO savaşa doğrudan müdahale edemez ve etmeyecektir. Bu böyle kalacak”
 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, NATO'nun Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşa katılmayacağını söyledi.

Scholz, G7 ülkelerinin yanı sıra Polonya ve Romanya devlet ve hükümet başkanları ile NATO ve Avrupa Birliği temsilcilerinin çevrimiçi toplantısının ardından başkent Berlin’de yaptığı açıklamada, Rusya’nın Ukrayna’nın doğusunda beklenen saldırıya başladığını ve savaşın bu gece yeni bir döneme girdiğini belirtti.

Scholz, savaşta on binlerce kişinin öldüğüne, sivil halkın acısının arttığına ve 3 milyondan fazla Ukraynalının ülkeyi terk ettiğine işaret etti.

"Rusya Devlet Başkanı'na ve bu anlamsız savaşa büyük öfke duyuyoruz." diyen Scholz, savaş suçları işlendiğine ilişkin sürekli yeni haberler aldığını aktardı.

Bu durumda Ukrayna’nın nasıl destekleneceği konusunda yakın koordinasyon içinde olan müttefiklerin bulunmasının önemli olduğunu vurgulayan Scholz, “Ukrayna’yı mali ve askeri açıdan desteklemeyi sürdüreceğiz." ifadesini kullandı.

Çevrimiçi görüştüğü ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarıyla Ukrayna’daki durumu ve gösterecekleri ortak tepkiyi de ele aldığını aktaran Scholz şöyle konuştu:

"Bizim açık ilkelerimiz var. Bunda herkes hemfikir. Ukrayna'ya tam dayanışmamızı ve desteğimizi vermeye devam edeceğiz. Aynı zamanda devlet ve hükümet başkanları olarak da savaşın diğer ülkelere yayılmasını önleme görevimiz var. Bu nedenle NATO savaşa doğrudan müdahale edemez ve etmeyecektir. Bu böyle kalacak. Hepimiz bunda hemfikiriz.”

"Ukrayna’ya mümkün olduğu kadar destek verilmesi, ancak NATO’nun savaşa katılımı olmayacağı” ilkesiyle hareket edildiğinin altını çizen Scholz, Almanya’nın tek başına hareket etmesinin de yanlış olacağını kaydetti.

Scholz, Rusya Devlet Başkanı Putin’in, müttefiklerin birlikte hareket etmesini beklemediğini ve bu konuda yanlış hesap yaptığını dile getirdi.

"Aldığımız tedbirler Rusya’yı ve Putin’i sert bir şekilde vuruyor. Yaptırımlar etkisini gösteriyor." diyen Scholz, uzmanların Rusya’nın ekonomisinin küçüleceğini ve enflasyonun yükseleceğini varsaydığını, bunun Rusya için "bir felaket olacağını" ifade etti.

Olaf Scholz, Ukrayna’ya silah sağladıklarını belirterek, ilk başta bunu Alman ordusunun stoklarından yaptıklarını, ancak burada imkanların sınırına gelindiğini anlattı.

Bundan dolayı Ukrayna’nın şirketlerden silah alma imkanı sağlayacaklarını ifade eden Scholz, "Alman silah sanayisinden hangi malzemeyi tedarik edebileceğini söylemesini rica ettik. Ukrayna şimdi bu listeden seçim yaptı. Biz de bunları satın alması için gerekli parayı sağlayacağız." dedi.

Başbakan Scholz, bunların arasında, daha önce olduğu gibi, tanksavar, hava savunma araçları, mühimmat ve ayrıca "bir topçu savaşında kullanılabilecek şeylerin” bulunduğunu kaydetti.

Scholz, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının uluslararası hukukun ihlali olduğunu yineleyerek, Putin’e savaşı durdurma ve askerlerini Ukrayna’dan çekme çağrısında bulundu.

KÖLN (AA) - Almanya'nın Köln kentinde, Türkler ve Almanlar, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Merkezi'nde düzenlenen iftarda bir araya geldi.

DİTİB Genel Merkezi bünyesindeki Köln Merkez Camisinde düzenlenen iftarda açılış konuşması yapan DİTİB Genel Başkanı Kazım Türkmen, ramazan ayının ortak bir sofrayı paylaşmak, toplu ibadetler, buluşmalar, paylaşım yoluyla dayanışma ve hayırseverliğin önemli bir alanı ve sosyal uyumun temel taşı olduğunu söyledi.

Türkmen, derinlere kök salmış dini gelenekleri bir arada yaşamanın, ülkedeki tüm inananların yurttaşlık duygusu ile empati duygusunu güçlendirdiğine işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:

"Bu aynı zamanda yakında Köln'de mümkün olacak olan dışarıya açık hoparlörden ezan okumayı da içermektedir. Bu gelişmeyi memnuniyetle karşılamaktayız. Zira bu, etnik, kültürel ve dini çeşitliliğin de gereğidir. Bu çeşitlilik, herkesin eşit haklara sahip olduğu bir toplumsal zenginliği de mümkün kılmaktadır.

Dayanışma, karşılıklı yardımlaşma ve düşünceye dayalı umut dolu anlar oluşturmak ve barışa geri dönmek adına bireyler, toplumlar ve dini cemaatler olarak hepimize sorumluluklar düşmektedir. Gerek toplumlar gerekse dini cemaatler olarak dünya çapında uyum için güçlü sinyallere ihtiyacımız bulunmaktadır. Halihazırdaki ve devam eden gerilimleri azaltmak adına hem şimdi hem gelecekte her zamankinden daha fazla kaynaşmaya ihtiyacımız bulunmaktadır."

İftara Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Uyum Müsteşarları Gonca Türkeli-Dehnert ile Nathanael Liminski, Türkiye'nin Köln Başkonsolosu Turhan Kaya, Düsseldorf Başkonsolosu Ayşegül Gökçen Karaarslan, Essen Başkonsolosu Tolga Şimşir, Münster Başkonsolosu Ahmet Davaz, kilise ile havra temsilcileriyle Türk ve Alman sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.

BERLİN (AA) – Alman şirketlerinin Ukrayna'da savaşın başlamasının ardından fiyatlarını rekor bir hızla artırdığı bildirildi.

Almanya'da Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), Ukrayna savaşıyla artan enerji fiyatlarının etkisiyle geçen ay 2021'in aynı dönemine göre yüzde 30,9 arttı.

Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis), mart ayına ilişkin ÜFE verilerini açıkladı.

Buna göre, Almanya'da ÜFE, martta şubat ayına kıyasla yüzde 4,9, Mart 2021'e göre de yüzde 30,9 yükseldi. Piyasalarda beklenti ÜFE’nin martta yüzde 28,2 artması yönündeydi.

Mart ayındaki artış, ÜFE istatistiklerinin kayıt altına alınmaya başlandığı 1949'dan beri en yüksek yıllık artış olarak kayıtlara geçti. Böylece sanayi ürünlerinde üretici enflasyonunda rekor serisi mart ayında da sürdü.

Sanayi ÜFE, şubat ayında da yıllık yüzde 25,9 artış kaydetmişti.

Destatis açıklamasında “Mevcut veriler (Mart ÜFE verileri) Ukrayna'daki savaşın ilk etkilerini yansıtıyor.” denildi.

- Doğal gaz dağıtım fiyatları yüzde 144,8 arttı

Verilere göre, enerji fiyatları, martta bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 83,8 yükseldi. Elektrik fiyatları yüzde 85,1 ve doğal gaz dağıtım fiyatları yüzde 144,8 artış kaydetti.

Martta yıllık bazda ara malı fiyatlarında yüzde 23,3, dayanıklı tüketim malları fiyatlarında yüzde 9,6 ve sermaye malı fiyatlarında yüzde 5,8 artış görüldü.

Bitkisel yağ fiyatlarının bir önceki yıla göre yüzde 72,3 artış kaydetmesi dikkati çekerken, tereyağı fiyatları yüzde 56 ve kahve fiyatları da yüzde 20,5 yükseldi.

ÜFE, enerji fiyatları hariç tutulduğunda ise martta yıllık bazda yüzde 14 yükseldi.

Üretici fiyatları, enflasyonun gelişimi için öncü bir gösterge olarak görülüyor.

Bu arada, Almanya'da şubatta yüzde 5,1 olan yıllık enflasyon, Rusya-Ukrayna savaşı sonucu artan gıda, petrol ve gaz fiyatlarındaki son yükselişle martta yüzde 7,3'e çıkarak son 40 yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Ekonomistler ayrıca çift haneli enflasyon oranların yakın gelecekte mümkün olduğunu belirtiyor.

İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) Genel Başkanı Kemal Ergün, Ukrayna'daki savaş nedeniyle binlerce kadın ve çocuğun göç yollarına düştüğünü belirterek, "Bizler belki bu savaşlara, akan göz yaşlarına engel olamıyoruz fakat her zamanki gibi bu zorlu süreçte mazlum ve mağdurun yanında olarak imanımızın ve inancımızın gereğini yerine getirmeye çalışıyoruz." dedi. Ergün, Almanya'nın Köln kentindeki IGMG Genel Merkezi'nde düzenlenen iftarda konuştu.
 
 
 
 
Almanya'nın Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyaleti Başbakanlık Müsteşarı ve Başbakanlık Dairesi Başkanı Nathanael Liminski, Müslümanların son dönemlerde bazı kesimlerin nefret söylemlerinin hedefi olduğuna işaret ederek, "Müslümanlar toplumumuzun önemli bir parçasıdır." dedi. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nin (DİTİB), Köln'de düzenlediği iftara katılan ve 15 Mayıs'ta yapılacak KRV eyalet seçimlerinde Köln'ün Ehrenfeld semtinden Hristiyan Demokrat Parti (CDU) milletvekili adayı olan Liminski, KRV eyaletinde 2021 yılında Müslümanlara yönelik 110'dan fazla suç işlendiğini söyledi.
Rusya'ya uygulanan yaptırım sayısı 10 bine dayandı
 
- Rusya'ya yönelik en çok yaptırım kararı alan ülke, 1.013 yaptırımla İsviçre oldu
- Doğal gaz boru hatlarıyla Rusya'ya adeta kelepçelenmiş olan AB, Rusya'dan ithal ettiği enerji ürünlerine yasak getirecek katı yaptırımları uygulamayı başaramıyor
 

BERLİN (AA) - Ukrayna'ya saldırısı sonucu dünyanın en çok yaptırım uygulanan ülkesi haline gelen Rusya'ya yaptırım sayısı 9 bin 72'ye ulaştı.

Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısında 55. gün geride kalırken, Batılı ülkelerin Moskova'ya yönelik yatırım dalgası da devam ediyor. Her geçen gün genişletilerek artan yaptırımlar; finans, enerji, ulaşım, medya, teknoloji, otomobil, spor ve ticaret alanlarını kapsıyor.

Küresel yaptırım izleme veri tabanı Castellum.ai'nin verilerine göre, Rusya 22 Şubat'tan itibaren 6 bin 918 yeni yaptırıma maruz kaldı. Rusya'ya uygulanan yaptırımların sayısı toplamda 9 bin 672'ye ulaştı. Rusya, 3 bin 616 yaptırımın uygulandığı İran'ı, 2 bin 608 yaptırıma maruz kalan Suriye'yi ve 2 bin 77 yaptırımın uygulandığı Kuzey Kore'yi geride bırakmıştı.

Dünyada en çok yaptırımın uygulandığı 7 ülkeden oluşan listede 651 yaptırımla Venezuela, 510 yaptırımla Myanmar ve 208 yaptırımla Küba da yer alıyor.

- Rusya'ya yönelik yaptırımların 5 bin 918'i bireylere uygulandı

22 Şubat'tan itibaren Rusya'ya yönelik en çok yaptırım kararı alan ülke, 1.013 yaptırımla İsviçre oldu. İsviçre'yi 1.098 yaptırımla İngiltere, 940 yaptırımla Avrupa Birliği (AB), 931 yaptırımla Fransa ve 838 yaptırımla ABD takip etti.

Rusya'ya yönelik 22 Şubat'tan itibaren Kanada 744, Avustralya 644 ve Japonya 620 yaptırım kararı aldı.

Rusya'ya yönelik yaptırımların 5 bin 918'i bireylere uygulanırken, 924'u kuruluşları, 13'ü gemileri ve 3'ü uçakları hedef aldı.

- AB, Rus enerjisinin fişini çekmeyi başaramıyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 21 Şubat'ta Ukrayna'nın doğusundaki Rusya yanlısı ayrılıkçıların sözde yönetimlerinin tanınmasına dair kararnameyi imzalamıştı. Putin'in kararına tepki olarak Batılı ülkeler, 22 Şubat itibarıyla Rusya'ya yönelik ilk yaptırım kararını açıkladı.

Putin, 24 Şubat'ta ise Ukrayna'nın doğusundaki Donbas'a özel askeri operasyon başlattıklarını duyurmuştu.

Ukrayna'ya yönelik saldırının resmen başlamasıyla Batılı ülkeler, Rusya'ya "ağır ekonomik bedel ödetmek" için özellikle finans, enerji ve ulaşımla birlikte ticaret ve bireysel kısıtlamaları da içeren çok sayıda yaptırımı yürürlüğe koydu. Buna karşın doğal gaz boru hatlarıyla Rusya'ya adeta kelepçelenmiş olan AB, Rusya'dan ithal ettiği enerji ürünlerine yasak getirecek katı yaptırımları uygulamayı, Rus enerjisinin fişini çekmeyi başaramıyor. Bu durum, "AB'nin Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşını finanse ettiğine dair" yıkıcı bir algıya yol açıyor.

Rus ekonomisine zarar vermek, Putin ve üst düzey Rus yetkilileri cezalandırmak için tasarlanmış finansal yaptırımlar dikkati çekiyor. Batılı ülkeler, Rusya Merkez Bankası'nın 630 milyar dolarlık döviz rezervini kullanmasını engellemek için varlıklarını dondurdu.

Otomotiv üreticilerinden Stellantis ve Volkswagen, tüketici ürünleri şirketi Henkel, gıda şirketleri McDonald's, Coca-Cola ve Starbucks gibi artan sayıda uluslararası şirket de yaptırımlardan sonra Rusya'daki faaliyetlerini askıya aldı.

Ukrayna'nın başkenti Kiev yakınlarındaki Buça'yı Rus güçlerinden 1 Nisan'da geri alan Ukrayna ordusunun, yıkılan binalar ve cesetlerle dolu sokakların yer aldığı bir manzarayla karşılaşmasının ardından 9 AB ülkesi ve ABD, 250'den fazla Rus diplomatı sınır dışı edeceğini duyurdu.

Rusya Devlet Başkanı Putin ise Batılı ülkelerin söz konusu yaptırımlara karşı dost olmayan ülkelerin doğal gaz için rubleyle ödeme yapmaması halinde Rus gazı sözleşmelerinin durdurulacağını açıklayarak karşılık vermişti.

Rus hükümeti, yıl sonuna kadar teknoloji, telekomünikasyon, tıp, otomobil, tarım ve elektrik ekipmanları başta olmaz üzere 200'den fazla ürünün ihracatını yasakladı. Buna ek olarak, devlet tahvili tutan yabancı yatırımcılara faiz ödemelerini askıya aldı ve Rus şirketlerin Rusya dışından hissedarlara ödeme yapmasını yasakladı.

 

BERLİN (AA) - Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, acil bir durumda ittifaka ait toprakların (NATO) her santimetrekaresini savunacaklarını söyledi.

Bakan Baerbock, Baltık ülkelerine ziyareti öncesi yaptığı açıklamada, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaş nedeniyle Letonya, Estonya ve Litvanya'ya daha fazla destek sözü vererek "Acil bir durumda ittifaka ait ortak topraklarımızın her santimetrekaresini savunacağız." dedi.

Almanya'nın ortaklarının güvenliğini sağlamak için daha fazlasını yapmaya hazır olduğunu vurgulayan Baerbock; silah, mali destek ve diğer sert yaptırımlarla Ukrayna'yı hayatta kalma mücadelesinde kararlılıkla desteklediklerini ifade etti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in insan hayatına, uluslararası hukuka, kendi halkının yaşam ve kalkınma fırsatlarına saygısı olmadığını kaydeden Baerbock, Putin'in Avrupa güvenlik mimarisinin büyük bölümünü de yok ettiğini belirtti.

Avrupa'daki güvenliğin yeniden düzenlenmesine katkı sağladıklarını dile getiren Baerbock bu sayede ittifak üyelerinin Almanya'ya güvenebileceğinin altını çizdi.

Baerbock, Baltık ülkelerinin, yıllardır enerji arzının güvenliğine ve savunmaya yatırım yaptığına dikkati çekerek bunun nedeninin, bu ülkelerin yıllardır Rusya'ya endişeli yaklaşması olduğunu kaydetti.

Libya Dışişleri Bakanlığı, İsveç'te Kur'an-ı Kerim yakılmasını, dünyadaki Müslümanları kışkırtmak için kasıtlı bir eylem olduğunu belirterek kınadı.

AA'da yer alan habere göre, Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, "İsveç'te bazı aşırılık yanlılarının Kur'an-ı Kerim yakmasını ve bu utanç verici olayı kınıyoruz." ifadeleri kullanıldı.
Uluslararası topluma bu eylemleri durdurma çağrısı yapılan açıklamada, tüm dinlere ve kutsallara saygısızlığın önüne geçilmesi için sorumluluk alınması gerektiğinin altı çizildi.
Danimarka ve İsveç vatandaşlığı bulunan aşırı sağcı siyasetçi Rasmus Paludan, Paskalya tatili boyunca İsveç'in başkenti Stockholm ile Malmö, Norköpin ve Jönköping kentlerinde Müslümanların kalabalık yaşadığı mahalleler ve cami önlerinde polis korumasında Kur'an-ı Kerim yakma provokasyonunda bulunmuştu.
Paludan'ın durdurulmasını isteyen karşı göstericiler de yollarda lastikler yakarak, polise taşlarla saldırmıştı. Bu bölgelerde çıkan isyanlarda 125 polis aracı hasar görmüş, 34 polis yaralanmış, 13 kişi de gözaltına alınmıştı.

21 Nisan 1996'da bir suikast sonrası şehit edilen büyük lider Çeçen komutan Cevher Dudayev şehadetinin yıldönümünde rahmetle duaile anıyorum. Ruhu şad mekanı cennet olsun.
 
21.04.1996 tarihinde suikast sonucu şehit edilen Çeçen komutan Cahar (Cevher) Dudayev dualarla anıldı. Cahar Dudayev Çeçenistan'ı özgürlüğüne kavuşturmuştur. Rusların 1994'te Çeçenisatan'a karşı başlattığı işgal ve soykırım hareketine karşı Dudayev liderliğinde Çeçen halkı 2 yıl devam eden şanlı bir istiklal mücadelesi vermiştir.
 
 
CEVHER DUDAYEV KİMDİR, HAYATI VE ÇEÇENİSTAN BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ
 
Cevher Dudayev, 1944 senesinin ilk günlerinde Çeçenistan’ın Yalho köyünde doğdu. Tarihin gördüğü en vahşi sürgünlerden biri ile henüz kundakta iken, 500 bin insanla birlikte Kazakistan’a sürgün gitti. Sadece yollarda binlerce insan hayatını kaybederken Dudayev Allah’ın takdiri gereği hayatta kaldı. O takdir ki, gelecekte onu şanlı bir lider olarak bize tanıtacak ve mübarek bir şehit olarak aramızdan alacaktı.
 
Çocukluk yılları Kazakistan’ın Çimkent şehrinde geçen Dudayev, büyük bir kıtlık ve yokluk hayatı yaşadı. Böylesine ağır hayat şartları altındayken annesinin anlatmaktan bıkmadığı Çeçenistan hikâyeleri ile büyüdü. Dini düşüncelerin yasaklandığı bir karanlıkta, ailesi sayesinde manevi bir atmosferde iyi bir Müslüman olarak yetiştirildi. 1957 yılında Çeçenistan’a geri dönüş izni çıktığında Dudayev ailesi de vatanına geri döndü. Zeki bir öğrenci olan Cevher Dudayev, Tambov Hava Harp Okulu’na girmeyi başardı. 1966 yılında Uzun Mesafe Uçak Pilotluğu ve Mühendisliği Okulu’nu, devamında da Gagarin Hava Harp Akademisi’ni bitirdi. Daha sonra da Alla Dudayeva ile hayatını birleştirdi.
 
 
''VATANI İÇİN MÜCADELE EDEN İNSANLARA ASLA BOMBA ATMAM''
 
1989 yılında Glasnost ve Perestroyka politikaları, tarihin en karanlık rejimi komünizmin sonunu getirirken, Dudayev tuğgeneral olarak Estonya’da bulunuyordu. Bağımsızlık rüzgârlarının estiği Estonya ve diğer Baltık ülkelerindeki isyanları zor kullanarak bastırması istendiğinde, “Toprağı için, vatanı için mücadele eden insanlara asla bomba atmam!” diyerek kendisine verilen emri reddetti. Dudayev bu olaydan sonra Estonya’da kahraman, Rus ordusunda ise “Asi General” olarak anılmaya başlandı.
 
 
İSTİFA EDİP ÇEÇENİSTAN'A DÖNDÜ
 
Bu sıralarda Çeçenistan da kaynamakta idi. Yandarbiev ve arkadaşları Çeçenistan’ı bağımsızlığına kavuşturmak için çoktan organize olmuşlar ve mücadeleye başlamışlardı. Dudayev de olan bitenin farkındaydı. Estonya krizi sonrasında Rus ordusunun istenmeyen adam ilan ettiği Dudayev, Yandarbiev’in daveti üzerine istifa etti ve vatanı Çeçenistan’a döndü. 1990 yılında toplanan Halk Meclisi’nin başkanlığını yaptı. 6 Eylül 1991 tarihinde bağımsızlık kararı alınınca, aday olarak girdiği başkanlık seçimlerinden oyların %85’ini alarak galip çıktı ve Çeçenistan devlet başkanı oldu. Dudayev’in en büyük hayallerinden biri de Kafkasya halklarının birliği idi. 1992 yılında başlayan Abhazya Savaşı’na Şamil Basayev komutasında Çeçen savaşçıları gönderip Kafkas Halkları Konfederasyonu’na destek verdi.
 
Moskova, Kafkasya’nın kalbinde gelişen bu olayları hiç de iyi bir gözle takip etmiyordu. Dudayev, Çeçen halkının artık yola Rusya’dan ayrılarak devam edeceğini söylüyor ve Kafkasya birliğinden bahsedenlere destek oluyordu. Oysaki Moskova’nın Kafkasya’yı kaybetmeye tahammülü yoktu.
 
Savaş çanları çalmaya başladığında, Dudayev Rusya ile görüşme yolları aradı. Hatta Tataristan’ın biraz üstünde bir statüde bağımsızlık karşılığında, Rusya Federasyonu’nda kalmak bile tartışıldı. Dudayev sonuna kadar savaşın karşısında olsa da Moskova, “Asi General”in yola getirilmesine karar vermişti. Önce içeriden hainler organize edilerek bağımsızlık engellenmek istendi ama başarılı olunamadı. Zira Dudayev ve arkadaşlarının yaktığı ateş Çeçenistan’ı çoktan kavurmaya başlamıştı, devamında ise tüm Kafkasya’yı saracağı kesindi. Bu dönemde Rusya adalet bakanı olan Çerkes kökenli Kalmuk Yura -bu karar alındığı anda görevinden istifa etmiştir- Moskova’nın savaşa karar verdiğini yakın bir dostuna şu sözlerle anlatıyordu: “Güvenlik Konseyi, bu savaşın başlatılması yönünde bir karar aldı. Bunun dönüşü yok artık. Konsey üyeleri, iç politikada bir takım dengeleri oturtabilmek için Rusya’nın kazanabileceği küçük bir savaşa girmesinin gerekli olduğu düşüncesinde hemfikirler. Alınan bu karar gereği de Rus ordusu Çeçenistan’a girecek.”
 
 
CİHAD İLAN ETTİ
 
11 Aralık 1994 günü Rusya Çeçenistan’a saldırdığında, Dudayev çok iyi tanıdığı Rus ordusuna asla unutamayacağı bir direnişle cevap verdi. “Son Çeçen canını vermeden Ruslar asla Çeçenistan’ı alamazlar!” diyerek cihad ilan etti. “Bizi öldürebilir, ezebilir, üstümüzde tanklarla dans edebilir, vücudumuzu parçalayabilirler... Fakat özgürlük ve bağımsızlık ruhumuzu asla yok edemezler...”
 
Dudayev 21 Nisan 1996 günü uydu telefonu ile bir Duma milletvekili ile görüşürken güdümlü bir füze saldırısı sonucunda şehit edildi. Çok önceleri söylediği, “Şehitliğe talibim. Şehitliği büyük bir rütbe ve makam olarak kabul ediyorum. Ülkemin bağımsızlığı ve halkımın hürriyeti için ölene kadar savaşmaya hazırım!” sözü ile iman dolu kalbini çoktan ifşa etmişti. İlk olarak ABD tarafından doğrulanan suikast onun şehadetiyle Çeçenistan’da her şeyin bittiği şeklinde lanse edildi. Oysaki Dudayev sözde hür dünya devletlerinin hiçbir zaman anlayamayacağı bir gerçeği halkına anlatmıştı. Çeçenler büyük şehitlerinin izinde, iki yıl süren savaş sonucunda, Rusları yendiler. Moskova’nın bu “küçük savaşı”nda Çeçenistan 150 bin insanını şehit verdi.
 
 
CEVHER DUDAYEV NASIL ÖLDÜRÜLDÜ?
 
21 Nisan 1996 gününün sonlarına doğru Çeçen İçkerya Cumhuriyeti'nın ilk Cumhurbaşkanı General Cevher Dudayev Çeçenya'nın batısında Gehi-Çu köyü yakınındaki ıssız bir yerde bir uydu telefonu ile konuşurken bir roket saldırısı düzenlenerek burada şehit oldu.

Die Integrationsbeauftragte der Bayerischen Staatsregierung Gudrun Brendel-Fischer, MdL appelliert an den Bund, Ukrainerinnen und Ukrainern schnellstmöglich und koordiniert einen Zugang zu Sprachkursangeboten zu ermöglichen: „Ukrainischen Geflüchteten muss nicht erklärt werden, wie eine Waschmaschine funktioniert, oder dass auf dem Zimmerboden nicht gekocht werden darf. Wichtiger und vor allem zielführender ist ein schneller und koordinierter Zugang zu Sprachkursangeboten. Sprache ist und bleibt der wichtigste Baustein für gelingende Integration!“, so die Beauftragte.

 

Zum aktuellen Zeitpunkt können sich ukrainische Geflüchtete zwar bereits nach Erhalt eines Registrierungsnachweises zu einem Sprachkurs anmelden - dieser muss aber durch das Bundesamt für Migration und Flüchtlinge (BAMF) genehmigt werden, was einige Zeit in Anspruch nehmen kann. Brendel-Fischer: „Dieser langatmige Prozess führt dazu, dass sich jene Personen für mehrere Angebote anmelden. Das führt zu Chaos vor Ort. Die tatsächliche Nachfrage kann nicht mehr genau ermittelt und schon gar nicht gedeckt werden.“ Ausgehend von zahlreichen Anfragen, die die Beauftragte erreichen, moniert Brendel-Fischer: „Der Bund sollte hier Abhilfe schaffen, damit Geflüchtete, Bildungsträger und letztendlich auch kommunale Ansprechpartner zeitnah Perspektive erhalten und loslegen können.“