Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Birbirinden ilginç projeler ile her siyasi kesimin desteğini alarak doğdugu bölgenin makus talihini yenmeyi amaçlayan Erzurum’un samimi evladı Saadet Partili Mustafa Macit adım adım Oltu’nun kaderini değiştirmeye çalışıyor.
Geçmişte “Adını Memleketine Yaz” projesi ile Gurbette yaşayan Erzurumluların, Erzurum’a sevgisi, özlemi ve mesajlarının yer aldığı dövizleri ile Erzurum caddelerini süslerken, onların maddi katkılarını Erzurumspor’la buluşturmasını yediden yetmişe her Erzurumlu biliyor.
Erzurumlular için “ÇATI STK” hayalini gerçekleştiren Mustafa Macit, Erzurumluları ilk kez tek çatı altında toplayan, Türkiye’nin ilk ve tek Erzurum Konfederasyonu’nun (ERKON) kuruluşuna imza attı. Macit, son kongrede aday olmayarak, ERKON Genel Başkanlığı Görevini yeni yönetimine devir etti.
Çok sayıda projeye imza atan Siyasetçi, İş Adamı, Aktivist Mustafa Macit,"Memleket Sevdası" ile doğduğu yer olan Erzurum'un Oltu ilçesi'nin Belediye Başkanlığı için aday oldu.
Bölge basınının ve Oltuluların yoğun ilgi gösterdiği toplantıda konuşan Oltu Belediye Başkan Adayı Mustafa Macit, “Uzun yıllar yurtdışında yaşadığını, deneyimlerini, birikim ve tecrübelerini belediyecilik alanına da yansıtmak istediğini anlattı.
“Doğduğum yer, ata vatanım olan Oltu’ya, Oltululara, halkıma hizmet, Hakka hizmettir” şiarıyla Başkan adayı olduğunu ifade eden Oltu Belediye Başkan Adayı Mustafa Macit, “Binlerce yıllık tarihiyle, doğasıyla, verimli topraklarıyla ve kültürel değerleriyle ünlü Oltu’yu daha yaşanılabilir bir hale getirmek için yola çıktım.” dedi.
Saadet Avrupa Genel Başkanı Samet Sami Temel ise Ayhaber'e yaptığı açıklamada, “Avrupa kökenli adaylarımızı Türkiyemizin değişik şehirlerinde partimizin aday listelerine koyulmasından büyük mutluluk duyuyorum. Onları hem Avrupa'dan hem de ülkemize gelip bizzat sahada destekliyoruz. Ülkemiz için inşallah Saadet belediyeciliğini ortaya koyacağız. Arkadaşlarımız Avrupai tarzda tarafsız, bağlantısız ve hukuka riayet eden gönül belediyeciliği sergileyecekler” şeklinde konuştu.
MUSTAFA MACİT KİMDİR?
1962 yılında Erzurum`un Oltu'da ilçesinde dünyaya geldi. İlkokul, Ortaokul ve Liseyi Oltu`da tamamladı. 1979 yılında aile birleşimi yoluyla Almanya`ya yerleşti. 1981 yılından itibaren Almanya`nın Hamburg ve Köln şehirlerinde Avrupa Milli Görüş bünyesinde farklı STK`ların değişik kademelerinde yaklaşık 25 yıl yöneticilik yaptı.1989 yılında Almanya`nın Hamburg/Neumünster şehrinde Fatih Spor takımının kuruluşunda yer aldı ve takımın 4 yıl boyunca aktif yöneticisi olarak görev yaptı. 1994 yılında Almanya`nın Hamburg şehrinde MÜSİAD`ın kuruluşunda yer aldı ve 2000 yılına kadar aktif olarak yöneticilik yaptı.
1990 yılında kendi işini kurarak serbest çalışmaya başladı. Almanya`da, gastronomi, inşaat, pazarlama ve hizme t sektörlerinde 1990 yılından 2015 yılına kadar değişik sektörlerde ticari faliyetlerde bulundu. 10 yıl medya alanında özel bir ulusal televizyonun Avrupa Genel Koordinatörü olarak görev yaptı. İnt yayını, Avrupa`da Ramazan, Vuslat, Gurbet Hikayeleri ve Saklı Tarihmiz gibi Avrupa`nın farklı ülke ve şehirlerinde 50 adeti canlı yayın olmak üzere takriben 400 programın çekimini koordine etti.
Yöneticilik, STK ve siyasi tecrübesi olan kurumsal yapıyı önemseyen disiplinli, planlı ve programlı çalışan istişareye ve ekip çalışmasına önem veren kültürel, sosyal projeleri önceleyen insani ilişkilerde deneyimli, uzun süre Almanya`da yaşadığı için uluslararası gözlem ve uygulama yeteneği kazanmış aktif, çalışkan, mücadeleci karektere sahip deneyimli ve tecrübeli bir yönetici.
1984 yılında Almanya'dan gelip Refah Partisi Oltu İlçe Teşkilatının kuruluşunu yaparak siyasete başladı. 1987 genel seçiminden başlayarak yapılan tüm mahalli ve genel seçimlerde Oltu`da, Erzurum`da ve İstanbul`da SKM Başkanı olarak görevler yaptı. 2013 yılında Saadet Partisinin Avrupa örgütlenmesinde Kurucu Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptı.
2015 yılında Türkiye`ye döndü. Türkiye'ye döndükten sonra 2019 yılına kadar İstanbul`da ticari faaliyetlerde bulundu.
2015 / 2016 sezonunda Erzurumspor Yönetim Kurulu üyeliği yapan Mustafa MACİT, ardından Erzurumspor İstanbul Çalışma Gurubunu kurup gurubun Başkanı olarak çalışmaları koordine etti.
2017 yılında Erzurum Konfederasyonu (ERKON) konseptini hazırlayarak oluşturduğu Kurucular Kurulu ile birlikte Erzurum Konfederasyonunun 2018 yılında kuruluşunu gerçekleştirdi.
Erzurum Konfederasyonunun 17.10.2019 tarihinde Genel Başkanı seçildi. 18.12.2022 tarihine kadar Konfederasyon Genel Başkanı olarak görev yaptı.
Sosyal ve milli konularda aktivist olarak çalışan, sunucu ve konuşmacı olarak görevler yapan Mustafa MACİT, iyi seviyede Almanca bilmektedir. Evli ve 5 çocuk babasıdır.
Yöneticilik, STK ve siyasi tecrübesi olan kurumsal yapıyı önemseyen disiplinli, planlı ve programlı çalışan istişareye ve ekip çalışmasına önem veren kültürel, sosyal projeleri önceleyen insani ilişkilerde deneyimli, uzun süre Almanya`da yaşadığı için uluslararası gözlem ve uygulama yeteneği kazanmış aktif, çalışkan, mücadeleci karektere sahip deneyimli ve tecrübeli bir yöneticidir.
Başbakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre, Scholz görüşmede, Gazze Şeridi'ndeki halkın insani durumunun sürdürebilir bir şekilde iyileştirilmesi ve sivil halkın korunması için her türlü çabanın gösterilmesi ihtiyacının devam ettiğini vurguladı.
Scholz, çatışmanın bölgesel olarak yayılmasını önlemenin önemine dikkati çekerek, bu bağlamda sürdürdüğü diplomatik temaslara işaret etti.
İsrailli Bakan Gantz da Şansölye'ye, Gazze'deki ve İsrail'in kuzey sınırındaki son gelişmeler hakkında bilgi verdi.
NEW YORK (AA) - Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'in, Rusya'nın Ukrayna şehir ve kasabalarına yönelik insansız hava araçları (İHA) ve füze saldırılarını şiddetle kınadığı bildirildi.
BM Sözcülük Ofisinden, konuya ilişkin yazılı açıklama yapıldı.
Saldırıların, siviller ve sivil altyapıları da hedef aldığı aktarılan açıklamada, en az 24 sivilin öldürüldüğü, 134'ten fazla kişinin yaralandığı aktarıldı.
Açıklamada, siviller ve sivil altyapılara yönelik saldırıların uluslararası insancıl hukuku ihlal ettiğinin ve kabul edilemez olduğunun altı çizildi.
Saldırıların acilen sonlandırılması istenen açıklamada, "Genel Sekreter, Rusya'nın Ukrayna şehir ve kasabalarına yönelik İHA ve füze saldırılarını şiddetle kınıyor." ifadelerine yer verildi.
Ukrayna Genelkurmay Başkanı Valeriy Zalujnıy, Rusya'nın bugün ülkesine düzenlediği yoğun insansız hava araçları (İHA) ve füze saldırılarında kritik öneme sahip altyapıyı, sanayiyi ve askeri tesisleri hedef aldığını bildirmişti.
Rus ordusunun, gece saatlerinde Ukrayna topraklarına 36 "Şahed" model İHA'larla saldırdığına dikkati çeken Zalujnıy, Rusya'nın yerel saatle 06.00 sularında da 18 Tu-95MS uçağından en az 90 seyir füzesi fırlattığını kaydetmişti.
70 Bilder aus vier Grundschulen im Landkreis Kelheim: Der Malwettbewerb der Kommunalen Abfallwirtschaft ließ die Schülerinnen und Schüler kreativ werden. Anfang Dezember war die Preisverleihung in der Herzog-Albrecht-Grundschule in Siegenburg.
„Uns hat eine Vielzahl an beeindruckenden, tollen Kunstwerken erreicht, die mit viel Hingabe und Fleiß die Thematik Abfall widerspiegeln. Vom Müllfahrzeug, über Unverpacktläden bis hin zu Mikroplastik im Meer war alles geboten.“
Katharina Spreider, Kommunale Abfallwirtschaft
Die 15 Schülerinnen und Schüler mit den kreativsten Bildern haben verschiedene Sachpreise gewonnen. Alexander und Emily von der Herzog-Albrecht-Grundschule in Siegenburg durften sich als Bestplatzierte sogar über kostenlose Familientickets zum großen Indoorspielplatz „Ghupft wia Gsprunga“ in Bad Abbach bzw. einen Wertgutschein für das Roxy-Kino in Abensberg freuen. Auch alle anderen teilnehmenden Künstler erhielten ein kleines Präsent.
„Unser Ziel war es, den Schülern auf künstlerische Art und Weise das wichtige Thema Abfall näherzubringen und ihr Bewusstsein für die Umwelt zu schärfen.“
Landrat Martin Neumeyer
Anlass für den Malwettbewerb „Kreativ gegen Abfall“ war die diesjährige europäische Woche der Abfallvermeidung im November. Teilnahmeberechtigt waren alle Schülerinnen und Schüler der 4. Jahrgangsstufe im Landkreis Kelheim.
Yaklaşan yeni yıl heyecanı Almanya Türkleri’nin samimi işadamlarını ümit ve sevince boğarken anlamlı mesajları ile Ayhaber üzerinden Türk Dünyası ile paylaştılar.
Uzun yıllardan bu yana Almanya Türkiye arasındaki kara nakliyatı taşımacılığında devasa bir hizmet zincirini en kaliteli şekilde ayakta tutan PolyTrans Transport & Logistik GmbH Genel Müdürü Aziz Uzunkaya, yaptığı açıklamada, “Büyük bir milletin samimi torunlarıyız. Uzun, meşakketli ve problemler ile dolu bir dönemi geride bırakarak 365 günü mutluluk olan bir yeni yılı hayal ediyoruz. Gelecek hafta böyle bir güzel mutluluğu paylaşacak olamanın sevincine ortak olmak istiyoruz. Biz bunu hakkettik ve bu heyecanı yasamak isteyen herkese selam olsun diyoruz” şeklinde konuştu.
Türk Dünyasına duyduğu heyecanı da Almanya Türkleri arasında yakından bilinen Uzunkaya, “Dünyanın neresinde bir Türk’ün ayağına diken batsa onun acısını kalbinde duyan, farklı coğrafyalarda suçsuz çocuklara ve kadınlara yapılan zulümlerin yok olmasını isteyen, açlık ve safaletin sebebi olan silahlı çatışmaların bitmesi için dua eden bir dünya görüşünün sahibiyiz” şeklinde sözlerine devam etti.
Aziz Uzunkaya gelecek yıl için dileklerinini sıralarken, “Silah ihracaatçısı ülkelerin vijdan muhasebesi yapmalarını diliyor, hayatını kaybeden her insanın günahının kendilerinde olduğunu idrak etmelerini istiyorum. Çünkü, bu zulümlere yol açan siyaset, para ve menfaatler kendilerini hiçbir zaman mutlu etmeyecektir” şeklindeki sözleri ise kötülük odaklarına ilginç bir gönderme olarak zihinlerde yer etti.
İşadamı Aziz Uzunkaya zaman zaman yaptığı açıklamalar gönüllere hitap etmesi ile biliniyor.
Bayerns Innenminister Joachim Herrmann zum innen- und sicherheitspolitischen Ausblick "Sicherheit durch Stärke 2024": Migration bleibt Thema Nummer eins - Zurückweisungen an der Grenze unverzichtbar - Höherer Stellenwert für Zivil- und Katastrophenschutz
"Wir stehen auch im Jahr 2024 vor großen innen- und sicherheitspolitischen Herausforderungen. Thema Nummer eins bleibt die Zuwanderung. Wir müssen die illegale Migration umgehend und effektiv begrenzen." So hat Bayerns Innenminister Joachim Herrmann vor dem Jahreswechsel einen wichtigen Teil seines Ausblicks auf die Herausforderungen des kommenden Jahres zusammengefasst. Herrmann fordert außerdem, dass der Zivil- und Katastrophenschutz in Deutschland einen deutlich höheren Stellenwert erhalten müsse. Auch hierfür müsse gelten: Sicherheit durch Stärke.
Der Innenminister verwies auf die um 60 Prozent im Vergleich zum Vorjahr gestiegenen Asylantragszahlen in Deutschland, von Januar bis einschließlich November 2023 rund 305.000. "Zuletzt hat sich die Zahl der Ankünfte zwar verringert, aber das ist kein Grund zur Entwarnung." Herrmann setzt sich deshalb dafür ein, die intensiven Kontrollen im Grenzraum fortzusetzen und appelliert an die Bundesinnenministerin, die stationären Grenzkontrollen solange zu verlängern bis an den EU-Außengrenzen wirksame Kontrollen sichergestellt seien. "Das schreckt vor allem davor ab, in das menschenverachtende Schleusergeschäft einzusteigen."
Herrmann hält auch Zurückweisungen an der Grenze für unverzichtbar, insbesondere, weil 2023 zwei Drittel der Asylbewerber nach Deutschland gekommen sind, ohne vorher in einem anderen europäischen Land registriert worden zu sein. "Das ist ein massiver Verstoß gegen geltendes europäisches Recht und auch eine ernsthafte Bedrohung unserer Sicherheit."
Im EU-Asylkompromiss bezeichnet der bayerische Innenminister vor allem die Einführung von Asylgrenzverfahren an den Außengrenzen als Meilenstein. Die Einigung könne aber nur ein erster Schritt sein: "Jetzt ist es erforderlich, die Leistungen für Asylbewerber europaweit unter Berücksichtigung der jeweiligen Lebenshaltungskosten anzugleichen." Herrmann fordert außerdem noch mehr Migrationsabkommen mit wichtigen Herkunfts- und Transitstaaten.
Ein besonderes Augenmerk will Herrmann auf den Ausbau des Zivil- und Katastrophenschutzes legen. Dem Ausbau des Bevölkerungsschutzes in Deutschland komme angesichts drohender Naturkatastrophen wie Unwetterlagen und häufigeren Wald- und Vegetationsbränden wie auch der derzeit instabilen weltpolitischen Lage eine erhebliche Bedeutung zu. Weshalb man insbesondere den Zivilschutz wieder verstärkt in den Blick nehmen müsse. Bundesverteidigungsminister Pistorius habe erst vor kurzem klar bekundet, dass Deutschland wehrhaft sein müsse. Herrmann: „Im Entwurf des Bundeshaushalts für 2024 werden die Mittel für Zivil- und Katastrophenschutz nicht erhöht, sondern gekürzt. Diese Kürzungen sind indiskutabel und zeugen von einer völlig falschen Prioritätensetzung! Der Bund müsse ein Programm mit mindestens zehn Milliarden Euro für die nächsten zehn Jahre vorlegen."
Deutschland trage als logistische Drehscheibe für die NATO-Verbündeten besondere Verantwortung. Aufmarsch, Transport und Versorgung von Truppen erfordern das reibungslose Zusammenwirken von Bundeswehr und zivilen Verwaltungen aller Ebenen. Dazu gehört die Einplanung von Hilfs-krankenhäusern, was in der aktuellen Reform der Krankenhausplanung zu berücksichtigen ist. Komplett neu müsse auch der Ausbau eines Sirenennetzes in Deutschland aufgestellt werden. Bayern werde jedenfalls das bayerische Katastrophenschutzkonzept 2025 um den Bereich Zivilschutz erweitern.
Anfang des Jahres werde sich der Ministerrat mit dem Thema Bevölkerungsschutz als ebenen- und ressortübergreifende Gesamtaufgabe beschäftigen, darunter auch mit präventiven Maßnahmen zum Hochwasserschutz. „Die Überflutungen, die es in Teilen Norddeutschlands gegeben hat und von denen Bayern im Moment Gottseidank weitestgehend verschont geblieben ist, führen uns die Thematik aktuell wieder vor Augen.“
Abschließend gab Herrmann einen Ausblick auf die Herausforderungen für die Bayerische Polizei, die schon für die Silvesternacht die Einsatzvorbereitungen intensiviert. Mit einer hohen Präsenz und einem konsequenten Einschreiten werde man Zustände wie bei der unsäglichen Silvesternacht in Köln vor acht Jahren oder beim Jahreswechsel 2022/2023 bei den skrupellosen Übergriffen auf Einsatzkräfte in Berlin verhindern. Die Münchner Sicherheitskonferenz im Februar, die zum 60. Mal stattfindet, ist für Herrmann angesichts der aktuellen multiplen Krisen und Konflikte eine immer wichtigere Plattform für Entscheidungsträger. Mit verschärften Sicherheitsmaßnahmen am Tagungsort und einem Flugbeschränkungsgebiet befinde sich das Polizeipräsidium München schon in der konkreten Einsatzplanung. Ein Vierteljahr danach startet die Fußball-Europameisterschaft. Neben dem Eröffnungsspiel werden drei weitere Vorrunden-Spiele sowie ein Achtel- und ein Halbfinale in Bayern stattfinden. Herrmann: "Die Vorbereitungen der Polizei sind seit über einem Jahr in vollem Gange.“
Yerel seçimler yaklaştıkça Türkiye siyasi yerel seçim atmosferi de giderek netleşiyor. Türkiye’nin değişik, bölgelerinde adaylıkları belli olan Saadet Partili isimler şimdiden çalışmalarına başladı. Saadet Avrupa Başkanı Samet Sami Temel ise Ayhaber’e yaptığı açıklamada, “Bizler doğrunun ve adeletin yanında olan bir siyasi heyetin Avrupa temsilcisi gönül dostlarıyız. Türkiye’nin mahalli seçimlerinde bir ümidin samimi temsilcisi gönül insanları olarak seçilecek Saadetli adayların ülkemizin belediye yönetimlerinde etkili olmasını isteriz” dedi.
Uzun yıllar Avrupa’da yakından tanıyıp birlikte yol yürüyüp hizmet ettikleri arkadaşlarının da yerel seçimlerde aday olduklarını belirten Saadet Avrupa Başkanı Samet Sami Temel, “Aday arkadaşlarımız Avrupa’dan aldıkları belediyecilik birikimlerini bölgelerinde seçmenler ile paylaşarak şehirlerimize yeni bir nefes ve sadık bir hizmetkar olarak geleceklerdir. Bu bağlamda başta Avrupa kökenli adaylarımız olmak üzere Saadet listelerindeki isimlerin, aziz ülkemizin kutlu insanlarını Saadet ile buluşturacaklardır. Avrupa’da yıllarca yaşayan ve ülkesine yeni bir belediyecilik anlayışı ile gelen arkadaşlarımıza milletimizin de büyük ilgi göstereceğinden eminim. Bizim ile gönül muhabbeti olan Almanya’da yaşayan vatandaşlarımızın da Türkiye’deki yakınlarını arayarak Saadet adayları için konuşup onların sağlayacağı belediyecilik katkı ve anlayışını tanıtmaları ise bir güzel muhabbetin milletimize yansımasıdır” şeklinde konuştu.
Başkan Temel devamla, “Saadet Avrupa Camias içinden çıkan Murat Gürbüz kardeşimiz Bayburt’un Demirözü ilçesinde ve Mustafa Macit kardeşimiz de Erzurum’un Oltu ilçesinde Saadet Partisi listesinden adaylıklarını açıklamış durumdalar. Her iki adayımız da milletimizin bağrından çıkan en doğru isimlerdir. Saadet adaylarının ülkemizin çok ihtiyacı olan adaletli belediyeciliğini seçimlere kadar sürekli olarak milletimiz ile buluştukları her ortamda anlatmaya devam edeceklerini, milletimiz ile paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Saadet Avrupa grubu olarak, Avrupa’da yaşayan vatandaslarımızı da belediyelerdeki Saadetli değişimin heyecanına ortak edip mutluluğu anavatanımıdaki kardeşleri ile yaşamalarını istiyoruz. Bu millet Saadeti hakediyor” dedi.
Karamollaoğlu, Avrupa'nın “insanlık” konusunda başarısız olduğunu ve Avrupa Birliği'nin söylem ile eylemleri arasındaki çelişkileri eleştirdi. Avrupa'da 8 ülkede toplam 36 bölgede varlığını sürdüren Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, bu başarıyı "Avrupa’da ektiğimiz Saadet tohumu hızla serpilip büyüdü" diyerek özetledi. Almanya’da yayınlnan habervizyon haber portalına göre Köln’den Amsterdam’a, Viyana’dan Paris’e kadar geniş bir coğrafyada etkili olan partinin, Avrupa'daki Türk ve Müslüman topluluklar üzerindeki olumlu etkisine dikkat çekti.
AVRUPA'NIN İNSANLIK KARNESİ VE İSLAMOFOBİ ELEŞTİRİSİ
Karamollaoğlu, Avrupa'nın Ukrayna ve Filistin konusundaki farklı tutumlarına dikkat çekerek, "Avrupa, dün Yahudilere yaptığı muamele ile nasıl sınıfta kaldıysa; bugün de Siyonistlerin karşısında suskun kalışıyla sınıfta kalmıştır" ifadelerini kullandı. Ayrıca, Avrupa'da İslamofobi'nin arttığını ve İslam'ın yanlış bir şekilde savaş ve şiddet dini olarak gösterilmeye çalışıldığını belirtti.
AK PARTİ HÜKÜMETİNE YÖNELİK ELEŞTİRİLER
Karamollaoğlu, AK Parti hükümetini de sert bir dille eleştirdi. "21 yıldır iktidardalar, hiç utanmadan problemleri çözmeye çalıştıklarını söylüyorlar. Ya, sen mikrobun kendisisin! Nasıl çözeceksin?" şeklinde konuştu. Türkiye'nin ekonomik ve adalet sistemi üzerindeki sorunlara dikkat çekerek, AKP'nin yönetim anlayışını sorguladı. Mazlumlar İçin Mücadele ve Yerel Seçimlere Vurgu Karamollaoğlu, Türkiye'nin ve dünyanın mazlumları için mücadele verdiklerini belirterek, Saadet Partisi'nin güçlenmesinin önemine vurgu yaptı. Yaklaşan yerel seçimlere de değinen Karamollaoğlu, partisinin başarısının önemine dikkat çekti ve
Avrupa'da yaşayan Türk vatandaşlarına seslenen Karamollaoğlu, onları daha aktif olmaya ve yerel seçimlerde Saadet Partisi'ni desteklemeye çağırdı. Ayrıca, mazlumların yanında durma ve adaletli bir dünya için mücadele etme vurgusu yaptı.
LALE RESTAURANT’TA KAHVALTI
Öte yandan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve beraberindeki heyet toplantı öncesi Mannheim kentinin önde gelen Türk restoranlarından Lale Restaurant’ta kahvaltı etti.
Başarılı gastronomlar Erdal Daldal, Adnan Göçer ve Yılmaz Akılmak’ın sahibi olduğu Lale Restaurant’ta milletvekilleriyle, parti yöneticileriyle, Avrupa teşkilatından başkanlarla ve bölgeden katılımcılarla bir araya gelen Karamollaoğlu restoranın yöneticilerine titiz ve başarılı hizmetlerinden dolayı teşekkürlerini iletti. Yılmaz Akılmak da Karamollaoğlu gibi değerli bir siyasetçiyi ve beraberindeki heyeti ağırlamaktan onur duyduklarını dile getirdi.
Birlik Gazetesi - Mannheim
Gazze'de yaşanan ve dayanılmaz boyutlara ulaşan insani trajedi, Filistin’deki sivil halkın çektiği acı ve dram dünyanın dört bir yanındaki insanların yüreklerini dağlamaktadır. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), bir kez daha şiddete son verilmesi ve derhal ateşkesin sağlanması gerektiğini bir kez daha vurgulayarak, Federal Alman Hükümeti’ni Gazze'deki sivil halka daha fazla insani yardım yapmaya davet ediyor.
DİTİB, Federal Alman Hükümeti’ne yazdığı açık mektupta şu ifadelere yer verdi:
Gazze'deki sivil nüfus için temiz su, ilaç ve gıdaya erişim neredeyse yok denecek kadar azalmış durumdadır. Erzak stokları artık yeterli değil ve üçüncü ülkelerden gelen yardım malzemeleri de diğer zorlukların yanı sıra altyapıdaki büyük ölçüde tahribat nedeniyle bölgedeki insanlara zor koşullarda ulaştırılabilmektedir. Bu zor şartlar altında sağlık hizmeti vermeye çalışan hastanelerin aşırı derecede dolu olması nedeniyle mağdurların tedavisi neredeyse imkânsız durumdadır. Çocukların, kadınların ve ailelerin çektiği acılar katlanılamaz boyuta ulaşmıştır. Dünya Gıda Programı (WFP) sözcüsü Shaza Moghraby, "Daha önce hiç böyle bir şey görmedim. Akut gıda güvensizliğinin derecesi, kötüleşme hızı ve karmaşıklığı daha önce görülmemiş bir boyuttadır." ifadesiyle durumun vahametini ortaya koymaktadır. Filistin Sağlık Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi'ne (UNOCHA) göre şu ana kadar yaklaşık 21.000 kişi hayatını kaybetmiştir. BM’in 25 Aralık 2023 itibariyle vermiş olduğu rakamlarına göre ise bu sayının 12.000'den fazlası çocuk ve kadınlardan oluşmaktadır. Yaklaşık 50.000 kişi de yaralanmıştır. Tüm sivil nüfus, yerinden edilmiş ve umutsuzca savaştan kaçmak için sığınak aramaktadır. İsrailli sivil halk da, 7 Ekim'de Hamas tarafından gerçekleştirilen acımasız saldırının ardından ölen 1.140 kişinin yasını tutmakta ve rehinelerin hayatından endişe etmektedir. Bu şartlar altında artık kimse bu insani felakete bigâne kalamaz.
Savaşın yıkıcı etkisi: açlık ve sağlık krizi Gazze'de derinleşiyor!
İki ayı aşkın bir süredir devam eden bu savaşta kurbanların sayısı, çekilen acılar ve her iki halk için de yaşanan kaos ciddi boyutlara ulaşmıştır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), özellikle sağlık sektöründe yaşanan trajediye dikkat çekmekte ve bölgedeki hasta ve yaralılara bakım sağlamak için yorulma bilmeksizin çalışmaktadır. Mevcut yardımların yeterli olmadığında şüphe yoktur. Nitekim BM yaklaşık 570.000 kişinin açlık çektiğine vurgu yapmaktadır.
Kısa süre önce kabul edilen BM Güvenlik Konseyi kararı, ilgili tarafların takip etmesi gereken önemli bir adımdır. İsrail Hükümeti’nin Gazze'deki eylemleri daha fazla insanın acı çekmesine neden olmamalıdır.
Kuzey: "Gazze'de çocukların çığlığına son verelim, barış için birlikte çalışalım"
DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Alman Hükümeti’ne ve çatışmanın taraflarına acil bir çağrıda bulunarak, "Gazze'deki insanların kulakları sağır eden feryatları, kalplerimizi uyandırmalı ve bu şiddet sarmalına son vermek için bizi harekete geçirmelidir. Allah, "sulh en hayırlısıdır" [Kuran, 4:128] buyurarak insanların izanına seslenmektedir. Barıştan başka bir alternatif yoktur. Çünkü Nefret, insanları kaosa ve acıya sürüklemektedir. Bölgede sürdürülebilir barış ve insani yardım için birlikte çalışmalıyız. Nefretin baskın olmasına ise asla müsaade etmemeliyiz.” ifadelerini kullandı.
Gazze'deki insanlık dramına karşı aklın sesi olmalı
Toplumsal tartışmaların ve siyasi çekişmelerin, koruma arayan insanlara yönelik girişimlere engel olmasına izin verilmemelidir. Bu zorlu zamanlarda Federal Hükümet, aklın sesi olmalı ve uluslararası insan haklarının yanında yüksek sesle durmalıdır. Özellikle Holokost'tan kaynaklanan tarihi sorumluluk bağlamında, insan onurunun dokunulmazlığı yeniden teyit edilmeli ve Gazze'deki insanlara daha fazla yardım sağlanması için gösterilen çabalar yoğunlaştırılmalıdır. Ateşkes çağrısı yapan siyasi sesler, daha yüksek çıkmalı ve partiler üstü bir söylemle tezahür etmelidir. Almanya'nın gıda, hijyen ürünleri ve ilaç yardımı yanında Birleşmiş Milletlerin Yardım Ajansı ve Dünya Gıda Programı tarafından hayata geçirilecek yardım teşebbüsleri hayati önemi haizdir.
BM tüm üye devletleri insani ateşkes için harekete geçmeye davet ediyor
Bu çerçevede Birleşmiş Milletler (BM) tüm üye devletleri insani ateşkes için harekete geçmeye çağırmaktadır. Çünkü acil bir ateşkesin yapılması, tarifsiz acıların hafifletilmesini ve böylece barış ve geleceğe dair umutların kaybedilmemesini ancak sağlayacaktır.
DİTİB’den “İnsan onuruna saygı için barış ve destek çağrısı”
DİTİB'e bağlı 858 yerel cami cemaatinden eyalet birliklerine, oradan da federal birliğe kadar tüm dini cemaatler, siyasi temsilcileri ve Federal Hükümeti, tüm insanlar için eşit oranda ve kısıtlama olmaksızın geçerli olan insan onurunun dokunulmazlığını savunmaya çağırmaktadır. Bunun için de şiddet sarmalına son vermek üzere yoğun bir barış diplomasisinin sürdürülmesi gerekmektedir. Gazze'de acı çeken sivil halka daha fazla insani destek sağlanması çağrısında bulunuyoruz.
DİTİB, güvenli koridorları açıldığında yardım organize edecek
Müslümanlar olarak yaşanan bu insani felaket karşısında son derece endişeliyiz. DİTİB, güvenli koridorların açılması durumunda kriz bölgesine yardım organize etmek için elinden gelen her şeyi yapacaktır. İnsanların çektiği acıları, sivillerin acımasızca öldürülmesini veya ölüme terk edilmelerini artık görmezden gelemeyiz.
BERLİN (AA) - Almanya'da hükümetin bu yıl 11 milyar 710 milyon avroluk silah ihracatına izin vererek yeni bir rekora imza atması, iktidar koalisyonunun yurt dışına silah satışlarını daha sıkı denetim altına alma taahhüdü dikkate alındığında bu konuda karşı karşıya bulunulan ikilemi ortaya koydu.
Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Partiden (FDP) oluşan hükümet, iktidara geldiğinde silah ihracatını bir yasayla düzenleyeceğini duyurdu.
"Silah İhracatını Kontrol Yasası"nın taslağı, Alman hükümetinin ikilemini gösteren bir örnek olarak göze çarpıyor.
Bu ikilem Alman siyasetindeki bir tutum sorununu da gün ışığına çıkardı. Almanya barışı savunmak istiyor ama aynı zamanda yerli bir savunma şirketine verilen pek çok siparişten de vazgeçemiyor.
- Ukrayna savaşı silah ihracatı planlarında değişliğe yol açtı
Koalisyon protokolüne “Kısıtlayıcı bir silah ihracatı politikası için daha bağlayıcı kurallara ihtiyacımız var” ifadesini koyan hükümet ortakları ayrıca Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle eş güdüm içinde bir AB silah ihracatı düzenlemesini hedeflediğini açıkladı.
Ancak Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaş Almanya'nın silah ihracatı konusundaki tüm planlarının değiştirilmesine yol açtı.
Şansölye Olaf Scholz, 27 Şubat 2022'de Federal Meclis'te yaptığı konuşmada, savaşı bir "dönüm noktası" olarak niteledi ve o tarihten bu yana Almanya savaş bölgelerine önemli ölçüde silah tedarik etmeye başladı.
Hükümet, silah ihracatına ilişkin izinlerin verilmesinde kısıtlayıcı davranma hedefiyle yola çıkarken Ukrayna savaşı başladıktan sonra bu hedeften uzaklaşarak Ukrayna’ya silah veren ülkeler arasında ikinci sırada yer aldı.
Scholz hükümeti 2022 sonbaharında "Silah İhracatını Kontrol Yasası" için bir taslak hazırladı. Bu taslakta gelecekte silah ihracatına karar verirken insan haklarına uyuma, hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye daha fazla ağırlık verileceği belirtildi.
Ukrayna meselesinin Alman dış politikasının merkezine girmesinin ardında geçmişte sakıncalı bulunan konular artık farklı değerlendirilmeye başlandı.
- Sosyal demokrat bir başbakanın yönettiği hükümet silah ihracatında rekora imza attı
Almanya’da silah ihracatlarına izinleri Başbakan, Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı, Maliye Bakanı, İçişleri Bakanı, Ekonomi Bakanı ve Ekonomik İşbirliği Bakanının yer aldığı Federal Güvenlik Konseyi veriyor. Bu Konsey oturumlarını gizli gerçekleştiriyor. Federal Meclisin ihracat izin sürecinde doğrudan bir nüfuzu bulunmuyor.
Bu konuda daha şeffaf kriterler getirmek için yasa çıkarılması hedeflenmişti. Ancak iktidar ortakları arasında anlaşmazlıktan dolayı yasa taslağı henüz Federal Meclis gündemine getirilmedi.
Almanya'da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ilk kez Angela Merkel'in görev süresinin son yılı olan 2021'de 9,4 milyar avroluk silah satışıyla bu konuda rekor kırılmıştı. Ancak bu rekor şimdi Olaf Scholz hükümetinin eline geçti. Bu da Alman hükümetinin ikilemini gösteren diğer bir örnek olarak kayıtlara geçti.
- Rekor ihracat, eleştirileri de beraberinde getirdi
Ancak tüm bunlar Almanya'nın silah ihracatı konusundaki ahlaki değerlerinin sorgulanmasına ve eleştirilmesine yol açtı.
Silah ihracatındaki rekor artış her ne kadar Ukrayna'dan kaynaklansa da hükümet ortağı partilerin içinden eleştiri sesleri yükselmeye devam ediyor.
Yeşiller Partisi Eş Genel Başkanı Omid Nouripour, ihracattaki rekoru kötü bir haber olarak niteledi ve silah sevkiyatının daha iyi kontrol edilmesini sağlayacak yasa üzerinde bir an önce anlaşmaya varılması çağrısında bulundu.
Nouripour, Alman medyasına yaptığı açıklamada "Şimdi üzerinde mutabık kalınan Silah İhracatını Kontrol Yasası'nda ilerleme kaydetmemiz elzemdir." dedi.
SPD'li Ralf Stegner de silah ihracatı konusunda dikkatli davranılmasını isteyerek "Parayı barış yerine silaha yatırmak iyi bir şey değil." diye konuştu.
Hristiyan Birlik Partileri CDU ve CSU'nun savunma politikası sözcüsü Florian Hahn, silahlanma politikasını eleştirdiği koalisyon hükümetini stratejik öngörü eksikliğiyle suçladı.
Sosyal medyada da rekor silah ihracatı konusunda hükümete yoğun eleştiriler yapılıyor.
- İsrail'e silah satışı 10 kat arttı
Sol Partinin soru önergesine yanıt veren Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanlığı, hükümetin bu yıl (12 Aralık itibarıyla) 11,71 milyar avroluk silah ve askeri malzeme satışına onay verdiğini açıklamıştı.
Böylece Almanya'nın 2023'te silah ve askeri malzeme satışı rekor kırdı. Berlin'in silah ve askeri malzeme satışında bundan önceki yıllık rekor 9,35 milyar avro ile 2021'de kaydedilmişti.
Bakanlığın yanıtına göre, bu yıl Almanya'nın en fazla silah ve askeri teçhizat sattığı ülke, Rusya ile savaş halinde olan Ukrayna oldu. Berlin, Kiev'e 4,15 milyar avroluk silah ve teçhizat satışına onay verdi.
Alman hükümetinin Ukrayna'ya ihracat izinleri, Leopard 2 tankları, Patriot hava savunma sistemleri, Gepard tipi uçaksavar tankları, mühimmatları, PzH obüsleri, Stinger füzeleri, el bombalarını, kasklar ve araçları da kapsıyor.
Öte yandan Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanlığının 8 Kasım'daki açıklamasına göre, Almanya'nın İsrail'e silah ve askeri malzeme satışı, 10 ayda yaklaşık 10 kat artarak 303 milyon avroya yükseldi. İsrail-Filistin çatışmasının başlamasının ardından ilk birkaç haftada federal hükümet, İsrail'den gelen 185 başvuruyu onayladı. İsrail güçleri Gazze'de savaş suçları ve hatta soykırım yapmakla suçlanırken Almanya'nın İsrail'e silah satışı dahil koşulsuz şartsız destek vermesi yoğun eleştirilere konu oluyor.