Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

ATIB Genel Sekreteri Özlem Başöz, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” münasebetiyle yaptığı basın açıklamasında, “Kadına yönelik her türlü şiddete hayır!’’ dedi.

 

Avrupa Türk-İslam Kültür Dernekleri Birliği (ATİB) Genel Sekreteri Başöz, “Kadın ve kızlara yönelik şiddet, maalesef dünyanın her tarafında halen görmekte olduğumuz acı bir gerçek. Bu sorun, günümüzde büyük tepkilere sebep olmakla birlikte, en yaygın ve en dehşet verici insan hakkı ihlallerinden biri olarak durmaktadır.” dediği açıklamasında, insanlık ayıbı olan bu şiddet uygulamalarına yönelik şiddetin önlenmesi için kadın ve erkeğin birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguladı.

 

Kadın ve kızlara yönelik şiddetin her türlüsüne karşı etkin mücadelenin toplumsal bir görev olduğunu da hatırlatan ATİB Genel Sekreteri Özlem Başöz, şiddet mağdurlarının daha iyi korunması ve yardımların iyileştirilmesiyle şiddet uygulayan veya teşebbüs edenlere karşı cezaların caydırıcı hale getirilmesinin önemine dikkat çektiği açıklamasını, “ ATİB olarak, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün; mutlu fertler, uyumlu aileler ve kadın-erkek, kız-oğlan çocuklarımızla barış ve huzur içinde müreffeh bir toplum için dayanışma vesilesi olmasını diliyoruz” sözleriyle bitirdi.

 

DOHA (AA) - 2022 FIFA Dünya Kupası'nda mücadele eden İspanya ile Almanya, E Grubu'ndaki ikinci maçta karşı karşıya gelecek.

Al Bayt Stadı'nda oynanacak müsabaka, saat 22.00'de başlayacak. Mücadeleyi Hollandalı hakem Danny Makkelie yönetecek.

 

Gruptaki ilk maçında İspanya, Kosta Rika'yı 7-0 yenerek turnuvaya iyi bir başlangıç yaptı. Almanya ise öne geçtiği karşılaşmada Japonya'ya 2-1 yenildi.

İki takım, Dünya Kupası tarihinde 4 kez rakip oldu. Bu 4 maçın 2'sini Almanya, 1'ini İspanya kazandı, 1'i ise beraberlikle tamamlandı.

 

Almanya, 1966 ve 1982'de oynanan maçlarda İspanya'yı mağlup etti. İspanya 2010'da yapılan müsabakada Almanya'yı saf dışı bıraktı. 1994 Dünya Kupası'ndaki karşılaşma ise beraberlikle tamamlandı.

 

WASHINGTON (AA) – ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Türkiye’nin, Suriye’de "ABD askerlerinin konuşlu olduğu bölgede" PKK/YPG terör örgütünü hedef aldığını belirterek "Suriye'nin kuzeyinde, Irak'ta ve Türkiye'de tırmanan gerilimden derin endişe duyulduğunu" ifade etti.

 

Pentagon Sözcüsü Patrick Ryder yazılı açıklama yaparak Türkiye'nin hedef aldığı PKK/YPG terör örgütü unsurlarını "yerel ortak" olarak tanımladı.

Ryder, açıklamasında, "Savunma Bakanlığı, Suriye'nin kuzeyinde, Irak'ta ve Türkiye'de tırmanan gerilimden derin endişe duyuyor. Bu tırmanış, DEAŞ Karşıtı Küresel Koalisyonun DEAŞ’ı zayıflatmak ve yenilgiye uğratmak için yıllardır sürdürdüğü ilerlemeyi tehdit ediyor. Suriye'deki son hava saldırıları, Suriye’de DEAŞ’ı yenmek ve on binden fazla DEAŞ tutuklusunun gözetimini sağlamak üzere yerel ortaklarla çalışan ABD personelinin güvenliğini doğrudan tehdit etti." ifadesine yer verdi.

 

Ryder şöyle devam etti:

"Hem Türkiye'de hem de Suriye'de meydana gelen sivil can kaybını kınıyor ve taziyelerimizi sunuyoruz. Sivillerin kasten hedef alındığı haberlerinden da endişe duyuyoruz. Gerginliğin azaltılması için çağrıda bulunurken, Türkiye'nin meşru güvenlik kaygılarını kabul ediyoruz. Ateşkesi sürdürmek için Türkiye ve yerel ortaklarımızla görüşmeye devam edeceğiz."

 

PKK/YPG terör örgütünün, İstanbul İstiklal Caddesi'nde 13 Kasım'da 6 kişinin hayatını kaybettiği, 81 kişinin yaralandığı bombalı saldırısının ardından Türkiye, Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki terör hedeflerine yönelik Pençe-Kılıç Hava Harekatı başlatmıştı.

Terör örgütü, Gaziantep ve Kilis'te de sivillere yönelik saldırılar gerçekleştirmişti.

ABD basınında, Türk savaş uçaklarının salı günü Haseke'nin kuzeyinde vurduğu bir terör örgütü PKK/YPG hedefinin, ABD askerlerinin konuşlu olduğu karargaha yakın bir yer olduğu iddia edilmişti.

 

BOGOTA (AA) - Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, muhalefet ile Meksika'da yeniden başlayan diyalog görüşmelerinin ülkesi adına "yeni bir sayfa açtığını" duyurdu.

 

Twitter hesabından muhalefetle imzalanan kısmi anlaşmayı paylaşan Maduro, "Başkanlığını yaptığım Bolivarcı Hükûmet ile muhalefetin oluşturduğu Üniter Platform arasındaki müzakere sürecinin yeniden başlaması, AB'ye doğru ilerlemek için yeni bir sayfa açtı. Bu anlaşma, Venezuelalıların barış ve esenliği içindir." ifadesini kullandı.

 

Meksika'nın başkenti Meksiko'daki Sofitel Oteli'nde, iktidar ile muhalefet temsilcileri, Dışişleri Bakanı Marcelo Ebrard ve Norveç'in arabulucu temsilcisi Dag Nylander önünde kısmi anlaşma imzalamıştı.

Anlaşma ile tarafların, yoksullar için sağlık, gıda ve eğitim programlarını finanse etmek için BM tarafından yönetilen bir fon oluşturma konusunda uzlaştıkları kaydedilmişti.

Anlaşmaya Maduro, muhalefet lideri Juan Guaido ve ABD tarafı temsilcilerinin imza attığı ifade edilmişti.

 

Öte yandan, Joe Biden yönetiminin de taraflar arasında yeniden başlatılan yeni müzakereleri hızlandırmak amacıyla Venezuela’ya yönelik bazı petrol yaptırımlarını hafiflettiği açıklanmıştı.

Hükumet ile muhalefet temsilcilerinin 17 Ekim 2021'de yeniden bir araya gelmesi beklenirken Venezuelalı Alex Saab'ın ABD'ye teslim edilmesi üzerine iktidar görüşmelerden çekilme kararı almıştı.

- "Artık kendimi savunacak gücüm kalmamıştı çünkü herkes sonbaharda görevimin sona ereceğini biliyordu"
- "Moskova'ya veda ziyaretimde de aynısı oldu, Putin burada 'Politik açıdan işiniz bitti' mesajı verdi. Putin için önemli olan sadece güçtür"
 

KÖLN (AA) - Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, 2021 yılında Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldiklerinde, görevinin sona ereceği bilindiği için gücünün azaldığını, Putin'in de bunu bildiği için "Politik açıdan işiniz bitti" mesajı verdiğini belirtti.

Eski Başbakan Merkel, Der Spiegel dergisinde yayımlanan röportajında, Rusya-Ukrayna savaşına yönelik değerlendirmede bulundu.

Merkel röportajında, o dönem Ukrayna konusunda Rusya ile diyalog girişiminde bulunduğunu ancak Avrupa Birliği (AB) ülkeleri tarafından yalnız bırakıldığını belirterek, şunları kaydetti:

"Ayrıldıktan sonra daha barışçıl bir dönem olmasını isterdim çünkü Ukrayna konusuyla çok uğraştım. Ama sürpriz olmadı. Minsk Anlaşması aşındı. 2021 yazında başkanlar Biden ve Putin ile görüştüm. Macron ile birlikte AB Konseyi'nde Putin ile bağımsız bir Avrupa tartışma formatı oluşturulmasını istedim. Bazı insanlar buna itiraz etti. Artık kendimi savunacak gücüm kalmamıştı çünkü herkes sonbaharda görevimin sona ereceğini biliyordu."

2021 yılı Ağustos ayında Putin ile Moskova'da yaptığı görüşmeyle ilgili Merkel, "Moskova'ya veda ziyaretimde de aynısı oldu, Putin burada 'Politik açıdan işiniz bitti' mesajı verdi. Putin için önemli olan sadece güçtür. Bu son ziyarette Lavrov'u da yanında getirdi, normalde görüşmelerimiz baş başa olurdu." değerlendirmesinde bulundu.

"Rusya-Ukrayna savaşına engel olmadığınız ve Almanya Şansölyeliğine tekrar aday olmadığınız için pişman mısınız?" şeklindeki soruyu yanıtlayan Merkel, şu ifadeleri kullandı:

"Yeni birinin görevi devralması gerekiyordu. Yurt içinde çoktan zamanı gelmişti. Dış politika açısından tekrar tekrar denediğim pek çok konuda tek bir milimetre bile ilerleme kaydedememiştim. Sadece Ukrayna ile ilgili olarak değil. Transdinyester, Moldova, Gürcistan, Abhazya, Suriye ve Libya konularında da benzeri oldu. Yeni bir siyasi yaklaşımın zamanının geldiğini düşünüyorum."

Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmasının ardından yine karmaşık bir dünya ile karşı karşıya kalındığını savunan Merkel, uzlaşma kültürünün ortadan kalkmasına rağmen özellikle dış politikada aşılamayacak sınırların çizilmemesi gerektiğine vurgu yaptı.

BERLİN (AA) Türkiye, Avrupalı şirketler için Kovid-19 sonrası “ürün tedarik etme" lokasyonu olarak üçüncü en popüler ülke oldu.

Reuters Events ve dünyanın en büyük konteyner nakliye şirketi Maersk tarafından “Pandemi sonrası tedarik zincirinde değişim ve üretiminin yakına getirilmesi” konulu ortak araştırmasına göre, Türkiye, Avrupalı şirketler için Polonya ve Almanya'nın ardından "ürün tedarik etme ve tedarik zincirinin yabancı ülkede bulunan bir parçasını ya da tamamını ülkeye geri getirmede" en popüler üçüncü lokasyonu oldu.

Söz konusu alanda Polonya, yüzde 23,3 ile Avrupa şirketler arasında birinci sırada yer alırken, bu ülkeyi yüzde 19,4 ile Almanya takip etti.

Türkiye yüzde 12,4 ile üçüncü sırada yer aldı. Türkiye’yi yüzde 10,9 ile İngiltere, yüzde 10,1 ile ABD ve Vietnam ve yüzde 8,5 Fransa ve Romanya, yüzde 7,8 ile Çekya ve Hindistan takip etti.

Dünya genelinde ise Türkiye, uluslararası şirketler için ürün tedarik etme ve tedarik zincirinin yabancı ülkede bulunan bir parçasını ya da tamamını ülkeye geri getirmede Vietnam, Hindistan, Almanya, Polonya, ABD, Çin ve Meksika’nın ardından sekizinci sırada yer aldı.

Anket çalışmasında, Türkiye’nin konumu ve rekabetçi işgücünün ülkeyi tekstil, kimya ve otomotiv de dahil olmak üzere bir dizi sektörde Avrupalı şirketler için son derece çekici getirdiği belirtildi.

Çalışmada, şirketlerin riskleri düşürmek için hız ve esnekliğe Kovid-19 öncesi döneme göre daha fazla ağırlık verdiği belirtilerek, şirketler için tedarik zincirinde maliyet düşürmenin daha düşük bir öncelik olduğu belirtildi.

Türkiye, uluslararası şirketler arasında “yakından tedarik” konusunda yüzde 9 ile en çekici ülkeler içinde yer aldı.

- “Gayrimeşru kısıtlamaların uygulandığı günümüzde, saldırı alanlarından birisi de uluslararası ödemelerdir"
 

MOSKOVA (AA) – Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesine uygulanan kısıtlamalar arasında uluslararası ödemelerin de yer aldığını belirterek, “Şu anki uluslararası ödemeler sisteminin düzenlenmesi devletler ve finansal gruplardan oluşan dar bir kulübün kontrolü altında. Bu grup evrenin efendileridir ve tekelci bir şekilde her şeyi kontrol ediyorlar.” dedi.

Putin, başkent Moskova’da Sberbank tarafından düzenlenen "Yapay zeka dünyasında seyahat" konulu uluslararası konferansta konuştu.

Yapay zeka alanındaki atılımların çok önemli olduğunu ve devletler arasındaki rekabet arttığına işaret eden Putin, “Elde edeceğimiz sonuçlar, Rusya'nın dünyadaki yerini, egemenliğimizi, güvenliğimizi, refahımızı, ekonomik, endüstriyel ve sosyal kalkınma görevlerini yeni bir düzeyde çözme yeteneğimizi belirleyecektir.” diye konuştu.

Mevcut on yıla ilişkin hedeflerinin, yapay zekayı ekonominin her alanında uygulamak olduğunu anlatan Putin, “Yapay zeka, ekonominin tüm sektörlerini, sosyal alanı ve kamu yönetim sistemini kapsamalıdır. Bu planlanan yolun önemli bir bölümünü geçtik, yapay zekanın hızlı gelişimi için gerekli temeli oluşturduk.” dedi.

Putin, uluslararası ödeme sistemleri üzerinden Rusya’ya kısıtlamalar getirildiğini belirterek, “Gayrimeşru kısıtlamaların uygulandığı günümüzde, saldırı alanlarından birisi de uluslararası ödemelerdir. Şu anki uluslararası ödemeler sisteminin düzenlenmesi devletler ve finansal gruplardan oluşan dar bir kulübün kontrolü altında. Bu grup evrenin efendileridir ve tekelci bir şekilde her şeyi kontrol ediyorlar.” ifadelerini kullandı.

Dijital para birimleri teknolojilerini temel alarak, yeni uluslararası ödeme sistemleri geliştirilebileceğini vurgulayan Putin, “Katılımcılar için tamamen güvenli ve daha da önemlisi bankalardan, üçüncü taraf müdahalesinden bağımsız yeni bir uluslararası ödeme sistemi oluşturmak mümkün.” değerlendirmesini yaptı.

BERLİN (AA) – Almanya’da Eylül 2021’de yapılan genel seçimlerin ardından Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) kurduğu hükümet, ülkede yaşayan yabancıların Alman vatandaşlığına geçmelerini kolaylaştırmak istiyor.

Almanya İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Maximilian Kall, Berlin’de düzenlenen basın toplantısında, İçişleri Bakanlığında Vatandaşlık Yasası’nın modernizasyonuna ilişkin bir yasa tasarısı üzerinde çalışıldığını ve çalışmaların neredeyse bittiğini söyledi.

Çalışmaların tamamlanmasının ardından tasarının üzerinde istişare edilmesi için diğer bakanlıklara gönderileceğini belirten Kall, bundan dolayı tasarıya ilişkin ayrıntıları aktaramayacağını kaydetti.

Kall, Vatandaşlık Yasası'nın modernizasyonun hükümet protokolünün önemli projelerinden biri olduğunu vurgulayarak, Alman hükümetinin Almanya’yı göç ülkesi olarak gördüğünü ifade etti.

Koalisyon protokolüne işaret eden Kall, hükümetin çoklu vatandaşlıklara imkan vermek ve Alman vatandaşlığına geçişleri kolaylaştırmak istediğini, misafir işçi olarak ülkeye gelen ilk kuşağın Alman vatandaşlığına geçişlerinin kolaylaştırılmasının ve buradaki engellerin azaltılmasının hedeflendiğini kaydetti.

Öte yandan, Bild gazetesinin İçişleri Bakanlığında tasarıya ilişkin sürdürülen görüşmelere dayandırdığı haberine göre, hükümet ülkede yasal olarak 5 yıl yaşayan yabancılara Alman vatandaşlığına geçme imkanı verecek. Göçmen kökenli ebeveynlerden birinin yasal olarak 5 yıl boyunca Almanya’da yaşaması durumunda bu ebeveynlerin ülkede doğan çocukları otomatik olarak Alman vatandaşlığı alabilecek. Hükümetin, yabancıların Alman vatandaşlığına geçişlerde kendi vatandaşlığından vazgeçme zorunluluğunu kaldırmayı istediği, böylelikle çifte vatandaşlığın birçok durumda normal olacağına işaret edildi.

67 yaş üstünde olan ve misafir işçi olarak ülkeye gelenler için yazılı sınav zorunluğu kaldırılacak ve bu kişilerin Alman vatandaşlığı almaları için sözlü iletişim sağlamaları yeterli görülecek.

Uzmanlar, tasarının yasalaşması durumunda yaklaşık 2 milyon yabancı ülke vatandaşının bu uygulamadan yararlanabileceğini öngörüyor.

Tasarının bakanlar kuruluna ve ardından Federal Meclis’in gündemine ne zaman geleceği ise henüz belli değil.

BERLİN (AA) - Almanya ve Fransa, enerji alanında işbirliğinin güçlendirilmesine ilişkin ortak bildiriye imza attı.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un başkent Berlin’de Fransa Başbakanı Elisabeth Borne ile yaptığı görüşmenin ardından Başbakanlık Binası’nda imza töreni gerçekleştirildi.

Scholz ve Borne, burada iki ülke arasında enerji alanında dayanışma sağlanmasına ilişkin işbirliğini güçlendirmek amacıyla ortak bildiriyi imzaladı.

Bildiride, Rusya-Ukrayna savaşının benzeri görülmemiş küresel bir enerji krizine yol açtığına vurgu yapılarak, bu krizde gaz tedarikinde yüzde 40 ile Rusya’ya bağımlı olan Avrupa Birliği’nin (AB) daha hassas durumda olduğu belirtildi.

Enerji kriziyle mücadele için AB ülkelerinin dayanışması ve Avrupa düzeyinde verilen tepkilerin memnuniyetle karşılandığı aktarılan bildiride, Berlin ve Paris’in enerji alanında dayanışmayı artıracakları vurgulandı.

Bildiride, Almanya ve Fransa’nın enerji arzının güvenliği için çalışacakları aktarılarak, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedarikinin artırılacağı ve çeşitlendirileceği kaydedildi.
Somut önlemler arasında, Fransa’nın Almanya'ya gaz sağlayacağına yer verilen bildiride,
Almanya’nın da Fransa’nın "kış boyunca elektrik tedarikini güvence altına almasına" yardım edeceği ifade edildi.

- "Dönem ne kadar zorsa Almanya-Fransa işbirliği o kadar önemlidir"

Başbakan Scholz düzenlenen ortak basın toplantısında Almanya ile Fransa arasındaki ilişkilerin olağanüstü ve zengin olduğunu belirterek, “Dönem ne kadar zorsa Almanya-Fransa işbirliği o kadar önemlidir.” ifadesini kullandı.

Scholz, İran’ın nükleer faaliyetlerine ilişkin bir soru üzerine, İran’ın uranyum zenginleştirme politikasının bir kez daha İran’ın nükleer bombaya ve bunu taşıyabilecek füzelere sahip olmamasının ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini söyledi.

Bunun İngiltere ve ABD ile Almanya ve Fransa’nın son yıllarda birlikte izlediği politikanın amacı olduğunu aktaran Scholz, bu politikayı izlemeye devam edeceklerini kaydetti.

Fransa Başbakanı Borne, iki ülke arasındaki dostluğun çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Bu dostluk sınamalara karşı dayanabileceğini ve meydan okumaların üstesinden gelebileceğini kanıtladı." değerlendirmesinde bulundu.

Borne, iki ülkenin çözümler üretebileceğini ve Avrupa’yı ileriye götürebileceğini dile getirdi.

Neue Fahrzeuge für die Berufsfeuerwehr
 
Zwei neue Löschfahrzeuge und ein Spezialfahrzeug hat die Würzburger Berufs-feuerwehr in den Dienst gestellt. Das Einsatzspektrum der beiden neuen Hilfeleis-tungslöschgruppenfahrzeuge HLF 20 mit den Funkrufnamen Florian Würzburg 40/1 und 40/2 ist breit. Sie können bei der Menschenrettung, Brandbekämpfung, techni-sche Hilfeleistung und Gefahrenguteinsätze eingesetzt werden. Auch eine umfang-reiche Ausstattung für die Brandbekämpfung, Atemschutztechnik und akkubetrie-benen Rettungsgeräte für Verkehrsunfälle ist auf den Fahrzeugen vorhanden. Die allradangetriebenen Fahrzeuge genügen den aktuellen Trinkwasser- und Umwelt-schutzanforderungen: Das Rückfließen von Löschwasser in das Trinkwassernetz wird verhindert und auch der Löschschaum gelangt nicht unnötig in die Umwelt. Außerdem verfügen die Löschfahrzeuge über ein Navigationssystem mit Einsatz-zielführung, damit der Maschinist sich ausschließlich auf die Fahrt konzentrieren kann. Die Kosten für die 280 PS-starken Fahrzeuge lagen bei knapp einer Million Euro, der Freistaat förderte diese Investition. 
 
Gleichzeitig stellte die Berufsfeuerwehr Würzburg den Gerätewagen ABC mit dem Namen Florian Würzburg 59/1 in Dienst. Das neue Spezialfahrzeug dient für eine umfangreiche Beladung zur Dekontamination von Personen und verfügt über einen abgetrennten Arbeitsraum für Messtechnik zur Detektion von atomaren, biologi-schen und chemischen Stoffen und Gefahren. Der eigene Stromerzeuger versorgt die verladene Ausstattung an der Einsatzstelle mit Elektrizität. Das allradangetriebe-ne Fahrzeug mit 290 PS besitzt, wie die zwei Löschfahrzeuge, auch über ein Navi-gationssystem mit Einsatzzielführung. Die Beschaffungskosten betrugen rund 540.000 Euro.
 
„Der Dienst bei der Feuerwehr ist ein selbstloser Dienst für die Allgemeinheit. Für ihren Einsatz benötigen Sie aber auch die passende Ausrüstung. Ich freue mich, dass wir Ihnen hier für Ihre Arbeit drei neue Fahrzeuge zur Verfügung stellen kön-nen“, betonte Oberbürgermeister Christian Schuchardt bei der Fahrzeugübergabe. Der zuständige Kommunalreferent Wolfgang Kleiner unterstrich: „Sie setzen tagtäg-lich Ihr Leben für Mitmenschen ein, ich danke Ihnen für Ihren Dienst und Ihre Un-terstützung.“
 
Harald Rehman, Leiter des Amtes für Zivil- und Brandschutz, und seine Mitarbeiter bedanken sich für die Ausstattung.