Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

BERLİN (AA) - Alman hükümetinin ABD ve İngiltere'nin Yemen’e yönelik hava saldırılarını desteklediği bildirildi.

Alman Haber Ajansı DPA’nın haberine göre, Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da yaptığı açıklamada, ABD ve ortaklarının, Husilerin Kızıldeniz’deki gemilere yönelik saldırılarda kullandığı altyapıya doğrudan ve sınırlı askeri eylemde bulunduğunu belirtti.

 

Baerbock, bunun Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin bireysel ve kolektif meşru savunma hakkına uygun olduğunu kaydederek, "Verilen tepki siyasi desteğimize sahiptir." ifadesini kullandı.

Husi saldırılarının uluslararası gemi taşımacılığını tehlikeye attığını ve dünya ticaretini tehdit ettiğini yineleyen Baerbock, “Bununla zaten gergin olan bölgedeki durumun istikrarsızlaşmasına katkıda bulunuyorlar.” görüşünü paylaştı.

 

Baerbock, Almanya’nın Kızıldeniz’deki gemi taşımacılığının güvenliğini sağlama konusundaki faaliyetlere katılıp katılmayacağına ilişkin, Avrupa Birliği’nin (AB) Kızıldeniz’deki istikrarı nasıl güçlendirebileceğini ve buna nasıl katkı sağlanabileceğini incelediğini, bu konuda AB çerçevesinde ortak karar alınması gerektiğini kaydetti.

"Ne yazık ki vize kısıtlamaları iş insanları için halen büyük bir engel teşkil ediyor. AB ile vize serbesti sürecimizde en kısa zamanda sonuç almak istiyoruz"
 

BERLİN (AA) - Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile vize serbesti sürecinde en kısa zamanda sonuç almayı arzu ettiklerini belirterek, iş insanlarının Almanya’ya gelişlerinde vize sorunuyla karşılaşmalarını istemediklerini söyledi.

 

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Avrupa'daki MÜSİAD şubelerinin yönetim kurullarının bir araya gelerek deneyimlerini paylaştığı ve yeni stratejik hedefler belirlenmesine yönelik yıllık toplantılar serisi kapsamında Berlin'de "MÜSİAD Avrupa Genel İdare Kurulu Gala Yemeği" düzenledi.

Şen, programda, Türkiye ile Almanya'nın iyi ekonomik ilişkilere sahip olduğunu ifade ederek, "Almanya ülkemizin önde gelen ticaret ve yatırım ortaklarından biri olmayı sürdürmektedir." dedi.

Konuşmasına Irak'ın kuzeyinde Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde şehit olanları anarak başlayan Şen, "Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralı kahramanlarımıza acil şifalar diliyoruz. Allah bir daha böyle musibetler vermesin diyoruz. Allah teröristlerin üzerine lanet yağdırsın diliyoruz. İnşallah bu terör belasıyla en kısa zamanda kökünü kurutup başa çıkmış olacağız, son vermiş olacağız. Şehitler ölmez, vatan bölünmez." ifadelerini kullandı.

 

Türkiye ile Almanya arasında her alandaki yakın ilişkilerin 2023 yılında daha da pekiştiğini vurgulayan Şen, kasım 2023’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya ziyaretleri vesilesiyle iki ülke arasında işbirliği imkanlarının en üst düzeyde ele alındığını, geleceğe yönelik projeksiyonlar yapıldığını ve perspektifler üzerinde kararlar alındığını anlattı.

Şen, "Almanya'da yaşayan 3,5 milyon insanımız, her yıl olduğu gibi 2023'te de Almanya'ya her alanda değer kattı ve Almanya ile ilişkilerimizin temeli olan beşeri bağlarımızı daha da güçlendirdi.” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin İhracatta birinci, ithalatta ise üçüncü sırada yer alan Almanya ile dış ticaret hacminin 2022 yılında 50 milyar avronun üzerinde olduğunu belirten Şen, "2023 yılında üzerine 1-2 milyar avro daha koydu. Hem devlet temsilcileri ve hem de özel sektör temsilcileri olarak karşılıklı ticaret ve yatırım hacmimizi artırmak için el ele birlikte çalışıyoruz. Çünkü hala kullanılmamış çok büyük potansiyel mevcut." değerlendirmesinde bulundu.

 

Şen, Almanya'da Türk toplumunca kurulmuş ve faaliyet gösteren irili ufaklı 100 bin civarında işletme bulunduğunu anlatarak, bunların 500 binden fazla kişiye istihdam sağladığını ve 50 milyar avronun üzerinde ciro yaptıklarını kaydetti.

Büyükelçi Şen, "Alman istihdam ve ekonomisine Türk insanının yaptığı katkılar artarak devam ediyor." dedi.

Kovid-19 pandemisi nedeniyle önce tedarik zincirlerinin kesintiye uğradığını ve "pandeminin etkileri ortadan kalkıyor" derken Avrupa'nın ortasında çıkan savaş sebebiyle arzda talepte dalgalanmalar, üretimde sıkıntılar meydana geldiğini anlatan Şen, "İşte tam da bu noktada Türkiye, tedarik zincirinde önemli roller üstlendiği gibi ileride küresel bir potansiyel olarak ortaya çıkıyor. Daha da fazla çıkmaya devam edecek." diye konuştu.

 

Son zamanlarda şirketlerin "friendshoring (ticareti ve yatırımı dost ile yap)" ve "nearshoring (tedarikini ve yatırımını yakın coğrafyadan yap)" seçeneklerini giderek daha fazla değerlendirmeye başladığını ifade eden Şen, Türkiye'nin küresel ekonomideki değişikliklere hızlı tepki verme kabiliyetine sahip olması ve ülkenin daha kısa teslimat süreleri sunması nedeniyle başta Almanya olmak üzere Avrupa ile yeni iş birliği fırsatlarının ortaya çıktığını kaydetti.

Şen, uluslararası planda büyük miktarda daha kısa teslimat süreleri ile üretim yapan Türk ekonomisinin Avrupa için tedarikte bir numaralı ülke potansiyelini taşıdığını belirterek, şunları söyledi:

"Günümüzde enerji güvenliği, kaynakların ve tedarik yollarının çeşitlendirilmesi, yenilenebilir enerji, sürdürülebilir ve iklim dostu ekonomi her zamankinden daha önemli hale geldi. Enerji hatlarının merkezi ve transit ülkesi konumundaki Türkiye jeostratejik konumu ile Avrupa'nın ve dünyanın enerji güvenliğinde de hayati bir rol oynamaya başladı. Bu gerekçeler Almanya ile işbirliği için yeni fırsatları da beraberinde getirmektedir. MÜSİAD'ın Türkiye'de ve Almanya'daki değerli üyeleri olarak sizler, bu fırsatların hayata geçirilmesi ile ikili ticareti ve karşılıklı yatırımları daha da artırmak için çok önemli katkılarda bulunmaktasınız, eminiz ki daha da bulunacaksınız."

 

- Gümrük Birliği'nin güncellenmesi

AB ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin daha da güçlendirilmesi için Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği'nin güncellenmesinin şart olduğunu vurgulayan Şen, şöyle konuştu:

"Avrupa'nın ayrılmaz bir parçası ve AB'nin de aday ülkesi ve en önemli ortaklarından biri Türkiye. 1995'ten beri geçerli olan Gümrük Birliği, Türkiye-AB ilişkilerinin en önemli zemini ve Türk ve Alman işadamlarının ekonomik faaliyetlerine temel oluşturan katkı sağlayan bir unsur. Ancak ekonomik ilişkilerimizi daha da güçlendirmek için Gümrük Birliği'nin modernizasyonu artık bir şart haline gelmiştir. Bu konuda Almanya’nın desteğiyle önümüzdeki aylarda bazı adımların atılmasını ve bazı gelişmelerin sağlanmasını bekliyoruz."

- "Vize kısıtlamaları ticari ve yatırım ilişkilerine engel oluyor"

Ahmet Başar Şen, Türk iş insanlarına yönelik vize kısıtlamalarının Almanya ile Türkiye arasındaki ticari ve yatırım ilişkilerine engel olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Ne yazık ki vize kısıtlamaları iş insanları için halen büyük bir engel teşkil ediyor. AB ile vize serbesti sürecimizde en kısa zamanda sonuç almak istiyoruz. Almanya'da yatırım yapan firmalarımızın daha ülkeye gelişlerinde, iş insanlarımızın bu ülkeye girişlerinde bu tür sorunlarla karşı karşıya kalmalarını artık istemiyoruz.

Vize kısıtlamalarının yanı sıra, ulaştırma/lojistik sektörünün sorunları, ihracat lisansları meseleleri, Almanya'da banka hesabı açtırmak ve firma ihtilafları bağlantılı meseleler dahi başlıca sorunlar olarak önümüze çıkıyor. Neticede iş insanlarımız ve Türkiye’nin ekonomisi bakımından hakkaniyetli olmayan durumlar ortaya çıkabiliyor. Bazıları ikili düzeyde, bazılarınız AB düzeyinde ele aldığımız söz konusu sorunların çözümüne yönelik olarak da biz Almanya’da Alman muhataplarımızla farklı vesilelerle görüşmelerimizde görüşlerimizi, argümanlarımızı aktarıyoruz. Bu konularda da yakın zaman gelişme olmasını bekliyoruz."

 

- "Ticari diplomasiyi en üst seviyelere çıkarma yönünde çabalarımız sürecek"

MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı ise yeni yılın ilk genel idare kuruluna, Türkiye’nin en büyük ekonomik ve ticari ortağı olan Almanya’da başladıklarını belirtti.

MÜSİAD’ın Almanya da 10 farklı şehirde şubeleriyle temsil edildiğini aktaran Asmalı, yakın zamanda ülkede 11'inci şubenin Hamburg’da açılacağını söyledi.

Avrupa ülkeleri içinde nüfus gücü bakımından Almanya’nın ilk sırada olduğunu belirten Asmalı, şunları kaydetti:

"Özellikle Avrupa Birliği içindeki liderlik konumu, sanayi altyapısı, güçlü̈ ekonomisi, ticari ve teknolojik yapısıyla dünya ekonomisi ve siyasetinde kilit bir noktadadır. Alman ekonomisinin kalbini, bilhassa imalat sanayi ve bununla ilgili hizmet sektörleri oluşturmaktadır. En önemli imalat sektörleri; sanayi makineleri, otomotiv ve kimya sanayisidir; ancak özellikle son yıllarda telekomünikasyon sektörü de önde gelen faaliyet alanlarından biri haline gelmiştir.

 

Almanya, bugün yenilenebilir enerji konusunda tüm dünyada lider ülke konumda. Bu anlamıyla, dünyanın gelişmiş ekonomileri arasında ilk büyük yenilenebilir enerji ekonomisi durumunda. Bu konuya özellikle dikkati çekmek istiyorum, çünkü sürdürülebilirlik ve enerji teknolojileri gitgide önem kazanan başlıklar olarak önümüzde duruyor. Son yıllarda MÜSİAD olarak yeşil enerji, sürdürülebilirlik ve enerji de verimlilik konularına özellikle odaklanıyoruz. Çünkü biliyoruz ki çok yakın gelecekte tüm işler yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği üzerinden yol alacak."

Asmalı, Almanya’ya birçok kez geldiğini, fakat son gelişinde Alman iş insanlarının Türk iş insanlarıyla işbirliğine daha çok istekli gördüğünü anlatarak, Almanya ile Türkiye arasında iş birliği faaliyetlerini artırdıkça, her iki ülke için de büyük ekonomik kazanımlar ortaya çıkacağına işaret etti.

Almanya ile olan stratejik ortaklığın hız kesmeden süreceğine, ticari temasların ilerleyen dönemlerde çok daha fazla artacağına, daha iyi seviyelere geleceğine inandıklarını dile getiren Asmalı, "Bu hususta, Almanya’da bulunan MÜSİAD şubelerimiz ve temsilciliklerimiz vasıtasıyla da ticari diplomasiyi en üst seviyelere çıkarma yönünde çabalarımızın süreceğini ifade etmek istiyorum. Bu ülkede medeniyetimizin değerlerini temsil etmek, bir arada barış içinde yaşama kültürümüzü geliştirmek gelecek nesillerimiz için çok büyük önem taşıyor." dedi.

 

- "Almanya’daki Türk kökenli girişimciler zor zamanlarda refahımıza katkıda bulunuyor"

Almanya Dış Ticaret ve Ekonomik Kalkınma Birliği (BWA) Yönetim Kurulu Başkanı Michael Schumann ise Türkiye ve Almanya arasında "derin dostane ve çok yönlü ilişkiler" bulunduğuna dikkati çekerek, Kovid-19 pandemisi ve siyasi farklılıklarına rağmen iki ülke arasındaki ilişkilerin son yıllarda faydalı bir gelişim gösterdiğini belirtti.

Schumann, Almanya Dış Ticaret ve Ekonomik Kalkınma Birliği 20 yıla yakın bir süredir iyi iş için köprüler kurmaya kendilerini adadıklarını anlatarak, Almanya’da ekonomi diplomasi alanında önde gelen düşünce kuruluşlarından biri olarak uzun yıllardır Türk-Alman ekonomik ve ticari ilişkilerini desteklediklerini vurguladı.

İkili ekonomik ilişkilerin genişletilmesinin yanında, Türkiye ve Almanya’nın üçüncü pazarlarda ortak işbirliğinin genişletilmesi konusunda mükemmel başlangıç koşullarına sahip olduğuna işaret eden Schumann, "Özellikle Asya ve Afrika ülkelerinin yanı sıra Hazar Bölgesi ve Orta Asya’yı düşünüyorum. Bu bağlamda BWA olarak MÜSİAD üyeleriyle gelecekte işbirliğimizi yoğunlaştırmayı dört gözle bekliyoruz." diye konuştu.

 

Schumann 2024 yılına zor bir dönemde girildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"İçinde bulunduğumuz çok kutuplu dünyanın yeni gerçekleri sadece riskleri değil, aynı zamanda değerlendirilmesi gereken çok sayıda fırsat da barındırıyor. Siyasi uçurumların açıldığı yerlerde ekonomik diplomasi ve girişimciler anlayış köprüleri kurabilirler. Cehalet ve önyargıların hüküm sürdüğü yerlerde kişisel diyalog gözleri açabilir. Ayrıca özellikle bugünlerde Alman medyasında bazılarının yabancı vatandaşları ülkelerine geri gönderme planlarını okuduğumuza göre bir şeyi açıklığa kavuşturmama izin verin. Almanya’daki Türk vatandaşlarımız ülkemizin kalkınmasına önemli katkılarda bulunmuşlardır."

 

"Almanya’daki Türk kökenli girişimciler zor zamanlarda refahımızı sürdürmek, istihdam oluşturmak ve istihdamı korumak için halen önemli katkılarda bulunmaktadır. Almanya’daki tanıdığım birçok Türk kökenli girişimci Alman tarihi hakkında daha fazla bilgileri var." diyen Schumann, şöyle devam etti:

"Bu ülkeye ve ülkeyi büyük yapan değerlerine konuştuğum bazı Alman vatandaşlarından daha yakından bağlılar. Siz Alman kültürünü zenginleştirdiniz. Ülkemizin, toplumumuzun ve daha da ötesi bu güzel Berlin şehrinin bir parçasınız. Türk ve Türkiye doğumlu sakinleri olmasaydı ne olurdu. Aynı zamanda köklerinize uzanan bir köprüsünüz. Bizi Türkiye’ye bağlıyor ve iki ülke arasındaki dostluğu güçlendiriyorsunuz. BWA olarak bu doğrultuda çalışmaya devam edeceğiz ve desteğinizi bekliyoruz.”

 

- "Almanya-Türkiye arasında köprüyüz"

MÜSİAD Berlin Başkanı Fikret Doğan da üyelerinin Almanya’da istihdam oluşturduğunu ve vergilerle devletin çalışmasına katkıda bulunduklarını vurgulayarak, "Biz diyoruz ki, biz bu topraklarda çalışıyorsak ve kazanıyorsak, bu topraklarda da hakkını vermemiz gerekiyor." dedi.

Almanya’nın iş dünyası için demografik sorunları çözmeye talip olduklarını belirten Doğan, "Biz Almanya-Türkiye, Almanya dünya arasında bir köprüyüz." ifadesini kullandı.

MÜSİAD Avrupa Genel İdare Kurulu Gala Yemeği
 
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Avrupa'daki MÜSİAD şubelerinin yönetim kurullarının bir araya gelerek deneyimlerini paylaştığı ve yeni stratejik hedefler belirlenmesine yönelik yıllık toplantılar serisi kapsamında Berlin'de "MÜSİAD Avrupa Genel İdare Kurulu Gala Yemeği" düzenledi. MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı (solda), ve MÜSİAD Berlin Başkanı Fikret Doğan (sağda), Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen'e (ortada), katılımlarından dolayı plaket verdi.
 
 
 
 

KÖLN (AA) - Almanya'da Hessen eyalet hükümeti ile Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) arasında okullarda "İslam din dersi eğitimi" konusundaki işbirliğinin devam edeceği bildirildi.

 

Hessen Eyaleti Kültür ve Eğitim Bakanı Alexander Lorz, okullarda İslam din derslerinin DİTİB işbirliğiyle verilmesi konusundaki anlaşmanın uzatıldığını ve bu kararın 3 bağımsız bilim insanının hazırladığı bilirkişi raporunun sonuçlarına dayandığını açıkladı.

Hessen DİTİB Eyalet Birliğinden yapılan yazılı açıklamada, 2013-2014 eğitim öğretim yılından bu yana eyaletteki devlet okullarında İslam din dersi eğitimi veren birliğin, 10. sene sonunda bu işbirliğinin sürdürülmesini memnuniyetle karşıladığı belirtildi.

 

İslam din dersine ek olarak, öğrenci, öğretmen ve velilerin istekleri doğrultusunda Hessen Kültür Bakanlığı ile yapıcı ve güvenilir ortaklığın kararlı şekilde sürdürüleceği kaydedilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:

"İslam dini eğitimi, Hessen üniversitelerinde eğitim almış din dersi öğretmenleri ve devlet tarafından onaylanmış müfredatlar doğrultusunda verilmekte olup, devlet denetimine tabidir. Din eğitimi, bağımsız uzmanlarca okul pedagojisi, yöntemsel ve mesleki boyutlarda genel olarak olumlu bir değerlendirme almaktadır."

BERLİN (AA) - Almanya’nın başkenti Berlin’de “Savaşı ve saldırganlığı durdurun” sloganıyla Filistin’e destek gösterisi düzenlendi.

Alexander Meydanı’nda Filistin ile dayanışma göstermek ve Gazze’deki savaşın durması için bir araya gelen binlerce kişi, Almanya Dışişleri Bakanlığı önünden Potsdamer Platz Meydanı’na kadar yürüdü.

 

“Savaşı ve saldırganlığı durdurun” sloganıyla düzenlenen gösteride “Gazze’deki çocukları kurtarın”, “Teşekkürler Güney Afrika”, “Ateşkes şimdi” ve Filistinlilerin hakkı da insan hakkıdır” yazılı dövizler ile Filistin ve Güney Afrika bayrakları taşındı.

“Filistin’e özgürlük”, “Bombalamayı durdurun” ve "Almaya finanse ediyor, İsrail bombalıyor” sloganları atan göstericiler, Friedrich Caddesi’ndeki Starbucks şubesinin önünden geçerken mağazadakilere “Utanın!” diye bağırdı. Polisin mağaza önünde önlem almış olması dikkati çekti.

Gösteriye katılan Hans-Henrick Brauer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail’in tepkisini tamamen abartılı bulduğunu belirterek, “Bu, soykırıma doğru gidiyor ve ölçülü değil. Bu, artık kendini savunma değil. Bu, gerçekten soykırım sınırında.” dedi.

 

Güney Afrika’ya Uluslararası Adalet Divanına (UAD) soykırım davası için başvurmasından dolayı müteşekkir olduğunu ifade eden Brauer, “Orada dünyadaki barışçıl insanlar için bir uyanış çağrısı bekliyorum. Bu savaşı durdurmamız lazım. Müzakerelere ihtiyacımız var. İkisi (İsrail ve Filistin) için vatana ihtiyacımız var. İki devletli politikadan yanayım.” şeklinde konuştu.

Brauer, Almanya’nın UAD'de İsrail’in yanında yer almasını nasıl değerlendirdiğine ilişkin soru üzerine, “Almanya'nın şu anda uluslararası politikada aldığı rolün gerçek bir felaket olduğunu düşünüyorum. Daha güçlü olacağımıza ve hükümetimize sınırları göstereceğimize inanıyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

 

Öte yandan, gösteri sırasında yoğun güvenlik önlemleri alındı.​​​​​​​

 

 

BERLİN (AA) - Almanya’nın "tek Çin" politikası bağlamında Tayvan ile ilişkilerini geliştirmek istediği bildirildi.

Almanya Dışişleri Bakanlığından, Tayvan’daki başkanlık seçimlerine ilişkin yapılan yazılı açıklamada, gerçekleştirilen özgür ve barışçıl seçimlerin bu ülkede demokrasinin ne kadar köklü, seçmenlerin de demokratik değerlere ne kadar bağlı olduğunu bir kez daha gösterdiği belirtildi.

 

Tüm seçmenlerin, seçimlere katılan adayların ve seçilenlerin kutlandığı açıklamada, "Almanya, Tayvan ile birçok alanda yakın ve iyi ilişkiler sürdürüyor ve bunları tek Çin politikası bağlamında daha da geliştirmek istiyor." ifadesi kullanıldı.

Açıklamada, Tayvan Boğazı'nda barış ve istikrarın bölge ve ötesi için büyük önem taşıdığı vurgulanarak, "Almanya, statükonun korunmasından ve güven tesis edilmesinden yana. Statükonun değiştirilmesi ancak barışçıl yollarla ve karşılıklı mutabakatla olabilir. Her iki tarafın da diyaloğun yeniden başlatılması yönündeki çabalarını sürdüreceğini ümit ediyoruz." değerlendirmesinde bulunuldu.

 

Çin ile egemenlik ihtilafı içindeki Tayvan'daki başkanlık seçimleri, iktidardaki Demokratik İlerici Partinin (DPP) adayı, görevdeki Başkan Yardımcısı Lai Ching-te'nin zaferiyle sonuçlanmıştı.

Trier Üniversitesinin yemekhanesinin duvarına çizilen grafitinin üzeri saatler içinde kapatıldı.
 

BERLİN (AA) - Filistin yanlısı birçok gösterinin, "nehirden denize" sloganının ve öğrencilerin Filistin şalı ve Filistin bayraklarının yer aldığı çıkartmalar taşımasının antisemitizmle mücadele gerekçesiyle yasaklandığı Almanya'da son olarak "Gazze'de soykırımı durdurun" grafitisinin de üzeri "antisemitik" bulunduğu gerekçesiyle kapatıldı.

Trier Üniversitesi Disiplinlerarası Antisemitizm Araştırma İnisiyatifince yapılan açıklamada, üniversitede yemekhanenin duvarına 10 Ocak gecesi "Gazze'deki soykırımı durdurun" ifadesinin yer aldığı grafitinin çizildiği bildirildi.

Burada kullanılan ve İsrail’e karşı bir suçlama olarak ileri sürülen "soykırım" teriminin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından "ulusal, etnik, ırksal veya dini bir grubu tamamen veya kısmen yok etme niyeti" olarak tanımlandığı belirtilen açıklamada, "İsrail'in Gazze Şeridi'nde kendisini savunma amacıyla yaptığı eylemlerin soykırım olarak tanımlanmasının, İsrail'i şeytanlaştırma girişimi ve böylelikle İsrail bağlantılı antisemitizm olarak yorumlanmaktan başka şekilde açıklanamayacağı" savunuldu.

Açıklamada, grafitideki yazı formundan bunun solcu antisemitik gruplarca yapıldığının anlaşıldığı iddia edilerek "Birkaç hafta önce aldığı kararla kendisini her türlü antisemitizme karşı konumlandırmakla ve İsrail ile dayanışma göstermekle kalmayıp birkaç saat içinde grafitinin üzerini kapatan üniversite yönetiminin hızlı müdahalesini memnuniyetle karşılıyoruz.” ifadesi kullanıldı.

 

- Almanya'nın Holokost sorumluluğu

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, 7 Ekim sonrasında İsrail'e kayıtsız şartsız destek vermelerini, ülkesinin Holokost'tan kaynaklanan tarihi sorumluluğuna bağlamıştı.

Alman hükümeti, ülkede Filistin'e destek gösterilerini antisemitizmle mücadele gerekçesiyle engellerken de aynı nedeni öne sürmüştü.

Ülkede bu süreçte Filistin yanlısı 100'den fazla gösterinin düzenlenmesine izin verilmezken başkent Berlin'de öğrencilerin Filistin şalı ve Filistin bayraklarının bulunduğu çıkartmalar taşıması yasaklanmıştı.

 

Bavyera eyaletinde ise Filistin yanlısı gösterilerde kullanılan "Nehirden denize kadar Filistin özgür olacak" sloganı, "antisemitik" olduğu gerekçesiyle yasaklanmıştı.

Almanya'nın Saksonya-Anhalt eyaletinde ise vatandaşlık başvurusunda bulunanlara "İsrail'in var olma hakkı"nı desteklediklerini beyan etmeleri şartı getirilmişti.

İsrail'i 7 Ekim sonrasında ziyaret eden ilk yabancı hükümet başkanı, Almanya Başbakanı Scholz olmuştu.

İsrail'in Berlin Büyükelçisi Ron Prosor, 7 Ekim'den bu yana verdiği koşulsuz ve sınırsız desteğin ardından Almanya'nın, ülkesinin "Avrupa'daki en iyi müttefiki haline geldiğini" açıklamıştı.

 

- Adalet Divanında soykırımla suçlanan İsrail'e ilk destek açıklaması Almanya'dan gelmişti

Güney Afrika Cumhuriyeti'nin başvurusuyla, Gazze'de Filistinlilere soykırım uyguladığı suçlamasıyla Uluslararası Adalet Divanında (UAD) yargılanmaya başlanan İsrail'e ilk destek açıklaması da Almanya'dan gelmişti.

Alman hükümet sözcüsü Steffen Hebestreit tarafından 12 Ocak'ta yapılan yazılı açıklamada, UAD'de Güney Afrika tarafından İsrail'e yöneltilen "soykırım" suçlamasının hiçbir dayanağının olmadığı iddia edilmişti.

 

Almanya'nın geçmişindeki Holokost suçu nedeniyle 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi Sözleşmesi'ne bağlı olduğu ileri sürülen açıklamada, bu sözleşmenin "uluslararası hukukun temel bir aracı" olduğu ve "siyasi bir araç haline getirilmesine karşı çıkıldığı" kaydedilmişti.

Açıklamada, Almanya'nın UAD'nin çalışmalarını desteklediği ve ana davada üçüncü taraf olarak İsrail lehine müdahillik niyeti taşıdığı belirtilmişti.

 

- Almanya'nın soykırımına uğrayan Namibya, İsrail'e destek açıklamasına sert tepki göstermişti

Almanların soykırımına uğrayan Güney Afrika ülkelerinden Namibya, Berlin hükümetinin Uluslararası Adalet Divanında İsrail'i savunmasını eleştirerek, "Almanya'nın, ahlaki olarak Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi'ne bağlılığını ifade edemeyeceğini" açıklamıştı.

Namibya Cumhurbaşkanlığından dün yapılan açıklamada, Almanya'nın 20. yüzyılın ilk soykırımını Namibya toraklarında gerçekleştirdiği, halen bu suçun sorumluluğunu tam olarak üstlenmediği hatırlatılmıştı.

"Namibya, Almanya'nın ırkçı İsrail devletinin Gazze'deki masum sivillere yönelik soykırım niyetini desteklemesini reddediyor." ifadesine yer verilen açıklamada, Cumhurbaşkanı Hage Geingob'un Almanya'nın İsrail'e karşı açılan soykırım davasını reddetmesinden ötürü derin bir endişe duyduğu, Alman hükümetinin İsrail'in Gazze'de işlediği soykırımcı eylemlerini savunduğu kaydedilmişti.

"Almanya, ahlaki olarak Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi'ne bağlılığını ifade edemez." değerlendirmesinde bulunulan açıklamada, İsrail'in Gazze'de işlediği suçların soykırıma eş olduğu ve savaş suçlarının uluslararası insan hakları örgütleri tarafından da ortaya konulduğu vurgulanmıştı.

Açıklamada, Geingob'un 31 Aralık 2023'te yaptığı çağrı yinelenerek şunlar kaydedilmişti:

"Barışsever hiçbir insan, Gazze'de Filistinlilere karşı yürütülen katliamı görmezden gelemez. Bu bağlamda Geingob, Alman hükümetine, Uluslararası Adalet Divanı önünde İsrail'in soykırım eylemlerini savunmak ve desteklemek üzere üçüncü taraf olarak müdahil olma yönündeki zamansız kararını yeniden gözden geçirme çağrısında bulunuyor."

 

- Namibya soykırımı

Namibya soykırımı, sömürgeci Alman güçleri tarafından 1904-1908 yıllarında yerli Herero ve Nama halklarına karşı gerçekleştirildi.

Sömürgecilere karşı direnen halkların hedef alındığı soykırımda en az 65 bin Heroro ve 10 bin Nama hayatını kaybetti.

Soykırım neticesinde Herorolar nüfuslarının en az yüzde 70'ini, Namalar ise en az yüzde 50'sini yitirdi.

Almanya, Namibya’da işlenen suçların soykırım olduğunu 2021'de kabul etse de tazminat ödemekten kaçınmıştı.

Almanya'nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletine bağlı Essen şehrinde inşaatı tamamlanan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Merkez Camii, dualarla ibadete açıldı.

Açılış törenine; Essen Başkonsolosu Taylan Özgür Aydın, DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Essen Bölge Belediye Başkanı Doris Eisenmenger, DİTİB’den Essen Dini Danışma Kurulu Başkanı İbrahim Halil Karaman, Eyalet Bölge Birliği Başkanı Özkan Güler ve bölge birliği yönetim kurulu üyelerinin yanı sıra yerel yöneticiler, sivil toplum kuruluşları ve kilise temsilcileri, çevre DİTİB derneklerinin yöneticileri ile Essen’de yaşayan Alman ve Türk sakinler katıldı.

 

1977 yılında kurulan Essen DİTİB Merkez Camii, yaklaşık 3 bin 500 metrekare alan üzerine yaklaşık bin 600 metrekare ibadet alanına sahiptir. Ayrıca, zeminden 14 metre yüksekliğinde ve 34 metre çapında merkezi bir kubbeden oluşmaktadır. 500 üyeli bir cemaate sahip olan cami, ailelere ve çocuklarına dini bir yuva ve Cuma günleri ve resmi tatillerde yaklaşık 700'e yakın Müslümana ibadet etme imkanı sunmaktadır.  Cami bünyesinde çok amaçlı toplantı salonu, sosyal etkinlik alanları, kütüphane, gasilhane ve modern dersliklerin yanı sıra gençlere, yetişkinlere ve kadınlara özel lokal, anaokulu sınıfı gibi hizmet birimleri ile tam donanımlı bir de mutfağı bulunmaktadır. Cami içi, klasik ve modern mimariyi bir araya getiren tavan süslemeleri ile öne çıkmaktadır. Zemin, özel dokuma halı ve orta göbekte 15 metre çapında özel desenli bir döşeme ile kaplıdır. Mihrap, mimber, sütün kemer ve kubbe içi renkli LED aydınlatma ile mekâna ayrı bir atmosfer kazandırılmıştır. Isıtma yenilenebilir enerji sistemi ile sağlanmıştır. Ayrıca, yaşlı ve engelliler için de asansör düşünülen camide cemaati için 100 araçlık park yeri tahsis edilmiştir.

 

Eyaletin dördüncü büyük şehri olan Essen’de fabrikadan dönüştürülerek inşa edilen DİTİB Merkez Camii’nin inşaatı yaklaşık 10 yıl sürdü.

Açılış töreni Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından dernek başkanı Muzaffer Bilgin selamlama konuşması ile başladı. Cami müştemilatı hakkında bilgi veren Bilgin, Essen şehrindeki yerel yöneticilere, sakinlere ve caminin yapımına maddi ve manevi katkıda bulunanlara teşekkürlerini sundu.

Essen Bölge Belediye Başkanı Doris Eisenmenger, Essen DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı İbrahim Halil Karaman ve Essen DİTİB Eyalet Bölge Birliği Başkanı Özkan Güler, caminin alımından restorasyon çalışmasına kadar emeği geçenlere teşekkür etti.

 

Camilerin karşılıklı hoşgörü, empati ve toplumsal barışın yaşatıldığı mekanlar olduğuna vurgu yapan DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, “Camiler toplanma, konuşma, tanışma, fikir alışverişinde bulunma, ortak hareket ve birbirini kabul etme ve çoğulculuk yerleridir. Bu topluluk 1977'den beri, yani neredeyse 50 yıldır var. Essen’de inşa edilen cami, yaklaşık 50 yıllık tarihinde üç kez taşınmıştır. Hepsinde ibadethanelerin ortak noktası umut, güven ve itimat yeri olmuştur. Müslümanlar Essen'de dört kuşaktır dini yaşamın bir parçasıdırlar. Bu eser Essen’e zenginlik katmıştır. Cami cemaati yardım ederek, dayanışma göstererek bu camiyi inşa ettiler. Bu nedenle birlikte yaşamın inşası için yerel yönetim, siyaset ve şehir toplumu bu yönde karar vermiştir. Hepsine çok teşekkür etmek istiyorum. Bu destek olmasaydı, projenin gerçekleştirilmesi mümkün olmayabilir. Bu güvene dayalı işbirliğinin devam edeceğinden eminim, her düzeyde toplum bundan eminim” diye konuştu.

 

Almanya’nın en büyük Müslüman dini cemaati olarak DİTİB, daima insanların ve toplumun tamamının refahını ve huzurunu gözeten bir kurum olduğuna vurgu yapan Kuzey, konuşmasını şöyle tamamladı: “DİTİB, 40 yıllık dernek geçmişi, deneyim ve bilgi birikimi ve yarım asrı aşkın süredir bu ülkede kök salmış ve inanç, kültür ve deneyim bakımından zengin bir çalışma ve hizmet alanına sahiptir. DİTİB, özellikle sosyal, gençlik, kadın ve yaşlılara yönelik çalışmalarının yanı sıra İslam din dersleri, İmam eğitimi, burs programları, manevi rehberlik veya mültecilere yardım gibi konularda da toplumsal barışa ve Müslümanların katılımına yönelik önemli katkılarda bulunan bir kurumdur. DİTİB Genel Merkez olarak tarihimiz ve gelişmelerimizle gurur duyuyorum. Yarım asrı aşkın süredir bu ülkede deneyim, bilgi ve birikimine sahip olan DİTİB teşkilatı ve onun bir şubesi olan bu cami derneğimiz, köprü vazifesinden öte ortak geleceğe yol gösteren bir eserdir. Bu eser gerek Essen gerekse Almanya için, herkes için bir kazanım ve temeldir. Bu külliyenin inşasından bugüne gelinceye kadar destek sunan, yardımlarını esirgemeyen herkese teşekkür ediyorum.”

 

 

DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, caminin yapımı ve hayata geçirilmesinde emeği geçenler adına dernek başkanı Muzaffer Bilgin’e plaket takdim etti.

Camilerin birlikte yaşama kültüne zenginlik katan mekanlar olduğuna dikkat çeken Essen Başkonsolosu Taylan Özgür Aydın, “Essen Merkez Camii yönetimine, gençlik ve kadın kollarına verdikleri emek ve gerçekleştirdikleri etkinlikler için gönülden teşekkür ediyorum. Merkez Camii’nin inşası ne kadar uzun süreci ve uykusuz gecelerin ardından nihayet büyük bir mutlulukla caminin açılışını gerçekleştiriyoruz. Camiler sadece ibadet edilen yerler değil, aynı zamanda sosyal kaynaşma mekanları olarak da hizmet veren mekanlardır. Caminin alımında ve bugün açılışı gerçekleştirdiğimiz hale getirinceye kadar destek veren herkese özellikle teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Gelecek nesillerimize ve çocuklarımıza kalıcı bir eser bırakmanızın da haklı gururun yaşanıldığını görüyorum. Essen Merkez Camii’nin toplumumuza ve kente yaşayan Müslümanlara hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

Konuşmaların ardından Essen Merkez Camii’nin açılış kurdelesi dualar eşliğinde kesildi. Tören, caminin davetliler tarafından gezilmesiyle sona erdi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tur operatörü Bentour, yolcuların havalimanından otele ve otelden hava limanına daha hızlı ulaşmasına olanak tanıyan yeni bir kampanya başlattı.

Almanya, Avusturya ve İsviçre’de Türkiye spesiyalisti olarak faaliyet gösteren Türk tur operatörü Bentour, yolcuların havalimanından kalacağı otele ve otelinden havalimanına daha hızlı ulaşmasına olanak tanıyan ‘Hızlı Transfer’ kampanyasını başlattı. 

Kısa bekleyiş süreleri ile transfer sürelerinin rahat bir tatil için son derece önemli olduğunu belirten şirket özel transfer hizmetini karşılayacak ekonomik olanağa sahip olmayan misafirlerine de varış noktasına daha hızlı ulaşma imkanı sunacağını açıkladı.

 

Buna göre, Ocak ve Şubat aylarında yapılan ve 31 Ekim 2024 tarihine kadarki Antalya varışlı paket tur rezervasyonu yapanların transfer araçları,  havalimanından otele ve otelden havalimanına giderken en fazla bir noktada duracak. VIP transfer sahibi misafirler ise durak olmaksızın varış noktasına ulaşabilecek. 

Hızlı, güvenli ve sorunsuz hizmet sözleri olduğunu belirten Bentour CEO’su Deniz Uğur,  "Hızlı transferimiz hem havalimanındaki bekleme hem de yolculuk süresini kısaltıyor. Bu sayede misafirlerimiz varış noktalarına mümkün olan en kısa sürede ulaşacaklar.” dedi.

 

Eğitimli kadorolar ile yola çıkması daha ilk günden kendisine hedef olarak belirleyen Saadet Avrupa yönetimi, Avrupa’nın önemli metropollerinde eğitim seminerlerine hız verdi.

 

Yaklaşan mahalli seçimler ile ilgili bir yandan siyasi arenada ses getiren adaylarını açıklarken diğer yandan doğru bilgilenen donanımlı kadolar ile yola çıkmanın da çalışmalarını yapıyor.

 

Saadet Avrupa Başkanı Samet Sami Temel tarafından yapılan açıklamada, “Doğru bilgilenen insanımızın kaliteli çalışmalar yaparak milletimizin sorunlarına daha samimi çözümler ütreteceğine inanıyoruz. Bu bağlamda alanında Türkiye’nin en yetkin eğitimcileri olan ve siyaseti millet için yapan kadrolardan Ersan Bilgin (Saadet Partisi Eğitim Başkanı), Muhittin H. Yıldırım (Saadet Partisi, Yüksek İstişare Kurulu Üyesi), Mahmut Arıkan (Teskilat Başkanı, Kayseri Milletvekili) ve Mesut Doğan (Saadet Partisi Genel Sekreteri, Ankara Milletvekili) Avrupa’nın ulaşımı kolay olan Düsseldorf, Dortmund, Müsnter, Essen, Köln, Londra, Brüksel, Anvers, Rotterdam, Amsterdam, Paris ve Centre şehirlerinde vatandaşlarımız ile buluşacaklardır” şeklinde konuştu.

 

Başkan Samet Sami Temel devamla, “Saadet Avrupa Avrupa’nın sanayi ülkelerinin soğuk şehirlerinde yor şartlarda özünü kaybetmeden yaşayan Müslüman Türk insanının yaşadığı zorlukları en iyi bilen siyasi harekettir. Bu bağlamda insanımız ile gözgöze geldiğimiz ilk dakikadan itibaren ortaya çıkan samimiyete bedeli ne olursa olsan sadık kalacağız. İnancımız, kalbimiz ve gömleğimiz hiç değişmeden hep milli kalmaya devam edecektir. Bu millete saadet yakışır” dedi.