Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Almanya'da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirlerinin gevşetilmesini fırsat bilen vatandaşlar, güneşli ve sıcak havanın tadını çıkardı. Vatandaşlar maske takma zorunluğunun kaldırıldığı açık alanlarda yürüyüş yaptı.

25 Jahre gehört Antonino Pecoraro dem Würzburger Stadtrat an. „Sie setzen sich ehrenamtlich bis heute vor allem für die gleichberechtigte Teilhabe der ausländischen Bürgerinnen und Bürger am wirtschaftlichen, gesellschaftlichen und politischen Leben ein, wobei Sie diese - auch durch das Beispiel, das Sie geben - zugleich zu aktiver Mitgestaltung motivieren und ermutigen wollen“, würdigte Oberbürgermeister Christian Schuchardt in der Sitzung die Verdienste des gebürtigen Sizilianers, der seit 1979 in Würzburg lebt. Bereits 1994 hat er den Ausländer- und Integrationsbeirat mitbegründet, vor wenigen Wochen hat sich Pecoraro erneut zum Vorsitzenden dieses Beirats wählen lassen. Darüber hinaus gehörte er viele Jahre dem Vorstand der Arbeitsgemeinschaft der Ausländerbeiräte Bayerns an.
 
Die Kulturpolitik ist der zweite Schwerpunkt des grünen Kommunalpolitikers, der beispielsweise im Kulturausschuss und im Werkausschuss Mainfranken Theater mitarbeitet. Für ein Vierteljahrhundert Einsatz im Stadtrat verlieh Schuchardt nun den Tanzenden Schäfer und lobte hierbei die lösungsorientierte Art seines Kollegen, der auch zusammen mit seinem Landsmann Emanuele La Rosa unlängst die Städtefreundschaft zu Siracusa ins Leben rief.
 
 
Bild: Tanzender Schäfer Pecoraro
Integration vorgelebt und als Thema erkannt: Antonino Pecoraro erhält für 25 Jahre im Würzburger Stadtrat den Tanzenden Schäfer aus den Händen von Oberbürgermeister Christian Schuchardt. Bild: Georg Wagenbrenner

KIRŞEHİR (AA) - Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Kırşehir programı kapsamında geldiği Kaman'da Japon Arkeolog Sachihiro Omura ile birlikte Kalehöyük kazı alanında birlikte çalışmak için sözleşti.

Varank, 2011'de ABD'de "En İyi Yeşil Müze Ödülü"ne layık görülen Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi'ni ziyaret etti.

Bakan Varank'ı ziyaretinde Kırşehir Kültür ve Turizm Müdürü Halil Çalışır, Müze Müdürü İzzet Esen ve Kalehöyük Kazı Heyeti Başkanı Sachihiro Omura karşıladı.

Burada Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Ahiler Kalkınma Ajansı desteğiyle hazırlanan müze tanıtım filmini izleyen Varank, dünyanın en eski cam şişelerinden biri, pars heykelciği ve aslan çene kemiğinin de aralarında yer aldığı müzede sergilenen buluntulara ilişkin bilgi aldı.

Varank, 1986'dan bu yana kazı çalışmalarına başkanlık eden Japon Arkeolog Sachihiro Omura'dan çalışma saatlerinin sabah 07.00 ile 15.00 arasında olduğunu öğrendi. Bakan Varank ile Sachihiro Omura, gelecek bir pazar günü Kalehöyük kazı alanında birlikte çalışmak için sözleşti.

Japonya sınırları dışında bulunan en büyük botanik bahçelerinden biri olan Geleneksel Japon Bahçesi'ni de gezen Varank, hatıra fotoğrafı çektirdi.

- Belediyeyi ziyaret etti

Bakan Varank'a ziyaret ettiği Kaman Belediyesinde ince kabuğu ve lezzetliyle ünlü Kaman cevizi fidanı hediye edildi.

Kaman İlçe Sağlık Müdürlüğünün belediye binası önündeki yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısı uygulama noktasına uğrayan Varank, burada sağlık personeli ve aşı olmaya gelen vatandaşlarla sohbet etti.

Bakan Varank'a ziyaretlerinde Kırşehir Valisi İbrahim Akın, AK Parti Kırşehir Milletvekili Mustafa Kendirli, Kaman Belediye Başkanı Necati Çolak, AK Parti Kırşehir İl Başkanı Seher Ünsal ve AK Parti Kaman İlçe Başkanı Kamil Avşaroğlu da eşlik etti.

3 kişiyi öldürüp 5 kişiyi yaralayan saldırganın sorgusu devam ederken Almanya’daki göçmen kökenli kuruluşlardan da arka arkaya teröre sert kınama mesajları gelmeye devam ediyor.
 
Somali asıllı bir sığınmacı olduğu belirlenen sanık ile ilgili savcılık açıklaması henüz yapılmamış olmasına rağmen saldırganın acımasızlığına bakıldıgında arkasında başka azmettiricilerin de olabileceğini dikkate alan polis sorgulaması devam ederken KONAD Sosyal ve Siyasal Araştırmalar Merkezi Başkanı Sait Özcan, “Yerliler ve göçmenler olarak hasta ruhlu kişiliklerin her an hepimiz için ne kadar tehlikeli hareketlere girişebileceğini düşündüğümüzde insan gerçekten irkiliyor. Kültürel dokusu, üniversite çevresi ve göçmenlere karşı hoşgörüsü olabilen bir şehirde böyle bir olayın meydana gelmiş olmasına inanamıyorum. Saldırganın yakın çevresi de iyice araştırılarak açığa çıkarılmalıdır. Saldırganın yaptığı katliam sonrası onun geldiği ülke ya da milliyetine toptan düşmanlık ve kin yükselişi de çok tehlikelidir. Kini kin ile besleyen toplumların sağlıklı bir geleceği olmaz. Şimdi toplum olarak çok daha dikkatli ve sağduyulu olmalıyız” dedi.
- Muş'un Malazgirt ilçesinde Kültür ve Turizm Bakanlığının desteklediği proje kapsamında yürütülen kazı çalışmalarıyla büyük zaferin kazanıldığı yerin bütün bilimsel detaylarıyla aydınlatılması hedefleniyor
- Kazının bilimsel danışmanı Prof. Dr. Adnan Çevik:
- "Selçuklu ordusu, Bizans imparatorunu esir alacak kadar büyük bir zafer kazanmışsa da şehitlerimizin olduğunu biliyoruz. O şehitlerin nerelere defnedildiğini tespit etmeye çalışmak, onların hatırasını canlı kılarak gelecek nesillere aktarmak istiyoruz"
 

MUŞ (AA) - Sultan Alparslan'ın Türklere Anadolu'nun kapılarını açtığı Muş'un Malazgirt ilçesinde, 10 üniversiteden bir araya gelen 35 akademisyen, 26 Ağustos 1071'de şanlı zaferin kazanıldığı alanın tespiti için bölgedeki çalışmalarını sürdürüyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izniyle Ahlat Müze Müdürlüğü başkanlığında, Muş Alparslan ve Muğla Sıtkı Koçman üniversitelerinin iş birliğiyle geçen yıl başlatılan "Malazgirt Savaş Alanının Tespiti, Tarihi ve Arkeolojik Yüzey Araştırma Projesi" bu sene de devam ediyor.

Muş Valiliği ve Malazgirt Kaymakamlığının desteklediği proje kapsamında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Çevik'in bilimsel danışmanlığında bir araya gelen 10 üniversiteden 35 akademisyen, Süphan Dağı eteğindeki Örenşar köyü mevkisindeki 1800 rakımlı tepede kazı çalışması yürütüyor.

Geçen yıl yapılan sondaj kazıları sırasında 5 mezarın tespit edildiği alanda çalışan kazı ekibi, savaşın izlerine ulaşmayı ve büyük zaferin kazanıldığı yeri bütün bilimsel detaylarıyla aydınlatmayı hedefliyor.

- "Malazgirt'in tarihi kimliği bizim için öncelik teşkil ediyor"

Prof. Dr. Adnan Çevik, AA muhabirine, Anadolu'nun Türkiye oluşu sürecinin başlatıcısı tarihi hadisenin noktasal olarak nerede yaşandığını belirlemek istediklerini vurguladı.

Malazgirt'in tarihi kimliğini açığa çıkarmak, savaş izleri ve objelerini yakalamak, savaşın "turan" taktiğini, çatışmaların tam olarak nerede cereyan ettiğini belirlemeyi amaçladıklarını anlatan Çevik, şöyle konuştu:

"Selçuklu ordusu, Bizans imparatorunu esir alacak kadar büyük bir zafer kazanmışsa da şehitlerimizin olduğunu biliyoruz. O şehitlerin nerelere defnedildiğini tespit etmeye çalışmak, onların hatırasını canlı kılarak gelecek nesillere aktarmak istiyoruz. Bu önemli tarihsel hadiseyi gerçek zaman ve gerçek mekanda görünür kılmak temel amacımız. Malazgirt'in tarihi kimliği bizim için öncelik teşkil ediyor. Malazgirt, 2 kilometre uzunluğunda çift surlu, 10 metre yüksekliğinde 50'ye yakın burcu olan muazzam bir ordugah şehir. Binlerce yıllık geçmiş var."

Ovada, savaşın cereyan ettiği alanda jeoradar ve elektromanyetik taramalar yaptıklarını belirten Çevik, dijital arkeolojinin tüm imkanlarını kullandıklarını vurguladı.

Şanlı zaferin 950. yıl dönümü olduğu için çalışmaların ayrı bir önem arz ettiğini dile getiren Çevik, geçen yıla göre daha yoğun bir çalışma öngördüklerini aktardı.

- "Malazgirt Savaşı'nın somut kanıtları bulunabilir ümidiyle çalışıyoruz"

Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Eski Çağ Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemalettin Köroğlu da projenin farklı disiplinlerden birçok uzman tarafından yürütüldüğünü vurguladı.

Selçuklu ordusunun geliş rotası konusunda kaynakların verdiği bilgiler ışığında çalıştıklarını belirten Köroğlu, şunları kaydetti:

"Bu ovada bulunan ok uçları küçümsenmeyecek miktarda. Bizi savaşın yapıldığı yüzyıla götürüyor. Savaşta ölen insanlara ait olabilecek mezarları aramaya başladık. Bu mezarların bir kısmı yüzeyden görülebiliyordu. Görülebilen taş yığınlarını belgeledik. Dörtgen bir mezar odasının olduğunu fark ettik. Bu mezarların ikisinde kemik ve çanak çömlekler bulduk. Bu bizi heyecanlandıran bir bilgiydi."

Çıkarılacak kemiklerin inceleneceğini aktaran Köroğlu, "Amacımız kaynaklarda var olan bilgilerin arazide görünür halde somut kanıtlarını bulabilmek ve akademik çıktılarını bilim dünyasına tanıtmak. Tarihi önemi ve güzellikleriyle Malazgirt bir turizm merkezi olabilir." sözlerine yer verdi.

Bentour Reisen, ücretsiz iptali sağlayan FlexSorglosPlus kampanyasını 30 Haziran 2021 tarihine kadar uzatırken, tarifenin hizmet kapsamını da genişletiyor.

Bentour Reisen, FlexSorglosPlus Kampanya tarifesi, ücretsiz iptal ve tarih değişikliği gibi hizmetlerin yanı sıra, Tatil bitiminde Türkiye’den dönüş esnasında zorunlu olan PCR Test’in masraflarını da içerdiğini, daha önce kamuoyu ile paylaşmıştı.
 
Bu hizmetlere ilave olarak, Benour Reisen, 30 Haziran 2021 tarihine kadar yapılan rezervasyonlarda, tarife kapsamında, seyahat öncesi 72 saatlik zaman diliminde, yolcunun PCR Test sonucu pozitif olmasından dolayı seyahat edemediği takdirde, ödenen tatil ücretin tamamı iade edilecektir.


Bentour Reisen CEO’su Deniz Uğur: “Seyahat sigortaları genelde bu gibi durumları kapsamıyor ve müşteriler masrafları ödemek zorunda kalıyorlar.” şeklinde açıklık getirirken, “Bu sebeple Seyahat paketlerimizde, bu hizmetimiz ile kolaylık sağlayarak, müşterilerimize daha fazla güven vermek niyetindeyiz.” diye FlexSorglosPlus tarifesinin avantajlarından bahsetti.

Sigorta ayrıca, rezervasyonun tüm katılımcılarını kapsıyor ve zorunlu iptal eden yolcuya eşlik eden kişilerinde olası iptal masraflarını karşılıyor.
Im Tiergarten der Stadt Nürnberg gibt es wieder Fohlen bei den Kulanen, bei den Przewalski-Pferden und den Somali-Wildeseln. Der Nachwuchs ist hochwillkommen, denn alle drei Tierarten gelten in ihren Lebensräumen als bedroht. Zoos wie der Tiergarten Nürnberg bemühen sich mit ihren Nachzuchten diese Tierarten zu erhalten. Für alle drei genannten Pferdeartigen gibt es europäische Erhaltungszuchtprogramme (EEP), an denen der Tiergarten beteiligt ist. Bei den Kulanen und Przewalski-Pferden engagiert sich der Tiergarten auch in Projekten im Lebensraum der Tiere. 

Die kleine Kulanstute kam am 14. Mai 2021 im Tiergarten zur Welt. Die Kleine läuft wie alle Pferde- und Eselfohlen schon in der Herde mit. Bereits kurz nach der Geburt stehen die Fohlen bereits auf ihren oftmals noch wackligen Beinen. Denn durch das frühe Stehen und vor allem Laufen sichert sich der Nachwuchs bei den Wildpferden das Überleben. Dieses Überleben wird jedoch durch den Raubbau der Menschen an der Natur immer schwieriger. Die in China, der Mongolei und Kasachstan vorkommenden Kulane (Equus hemionus) gelten als „stark gefährdet“ und stehen damit auf der „Roten Liste“. Ihr Verbreitungsgebiet schrumpfte in den letzten 200 Jahren dramatisch und umfasst heute weniger als drei Prozent seiner ursprünglichen Größe. Der Tiergarten Nürnberg engagiert sich in einem internationalen Projekt für die Wiederansiedlung von Kulanen in dem kasachischen Altyn Dala-Schutzgebiet.
 
Bei den Przewalski-Pferden (Equus ferus przewalski) kamen in diesem Jahr im Tiergarten zwischen Januar und April drei Fohlen zur Welt. Zwei Hengste, geboren am 17. Februar und 8. April, und eine Stute, geboren am 11. Januar. Auch diese Pferdeart galt als ausgestorben und ist heute durch die erfolgreiche Auswilderung durch Zoonachzuchten in der Mongolei und China als „stark gefährdet“ eingestuft mit einem positiven Populationstrend. Der Tiergarten unterstützt seit langem finanziell die International Takhi Group, die sich dem Schutz dieser Wildpferde in der Wüste Great Gobi B in der Mongolei verschrieben hat. Zusätzlich betreut der Tiergarten das Beweidungsprojekt in Erlangen-Tennenlohe im Rahmen des Erhaltungszuchtprogramms der europäischen Zoos für diese Art.
 
Auch bei den Somali-Wildeseln (Equus africanus somalicus), ist der Bestand in der Natur vom Aussterben bedroht. So soll es nur noch 23 bis 200 erwachsene Tiere in Eritrea und Äthiopien geben, in Somalia ist die Tierart wahrscheinlich ausgestorben. Mit dem diesjährigen Nachwuchs bei den Somali-Wildeseln, einem Hengst, der am 1. Februar geboren wurde, und einer Stute, die am 13. Mai zur Welt kam, leistet der Tiergarten wieder einen Beitrag für die Zoopopulation dieser Tierart. 

BRÜKSEL (AA) - Avrupa Birliği (AB), sosyal medya platformu Facebook'un ürün alışveriş hizmeti Marketplace'e ve seri ilanlarına yönelik rekabet soruşturması başlattı.
 
AB Komisyonu Kıdemli Başkan Yardımcısı Margrethe Vestager, Facebook'a yönelik resmi rekabet soruşturması başlatıldığını açıkladı.
 
Facebook'u yaklaşık 3 milyar insanın kullandığını, platformda 7 milyon civarında şirketin de reklam verdiğini anımsatan Vestager, Facebook'un sosyal ağlarını kullananlara ilişkin "muazzam" veri topladığını, şirketin bu verilerle bazı tüketici gruplarını hedef alabildiğini ifade etti.
 
Vestager, dijital ekonomide verilerin rekabeti bozacak şekilde kullanılmaması gerektiğinin altını çizerek, toplanan verilerin Facebook'a özellikle reklam ilanları sektöründe ve alışveriş hizmeti Marketplace'te avantaj sağlayıp sağlamadığını soruşturacaklarını belirtti.
 
AB ülkelerinde faaliyet gösteren şirketlerin sektörlerinde rekabete aykırı bir tutum içinde olup olmadığını denetleme yetkisi AB Komisyonu'nda bulunuyor.
 
Komisyon, söz konusu soruşturmalarda rekabete aykırı bir durum olup olmadığını değerlendiriyor. Rekabete zarar verecek durumların tespit edilmesi halinde AB Komisyonu, bu duruma son veriyor ve şirketlere yüksek para cezaları uyguluyor.

Çok kıymetli kardeşim, dostum Dr. Orhan Aras beyin  kitabı Gurbetin Ozanı, (Ozan Yusuf Polatoğlu) kitabını imzalayarak bize göndermiş. Ellerine Yüreğine sağlık. Büyük bir vefa örneği sunan Dr. Orhan Aras  kardeşimi kutluyor, başarılar diliyorum.

Ozan Yusuf Polatoğlu'nu yazmak, anlatmak çok zor. Ozan bir derya deniz. O bir sevgi adamı, duygu dolu gönül insanıydı. ATIB Göppingen Türk Kültür Merkezi başkanlığım döneminde, yayınladığım Aktüel dergisine her ay düzenli şiir ve  makalelerini  ve düzenlediğim şiir okuma günlerine 500 km uzaklıktan bir saatlik programımız için 4, 5 saat yol kat ederek gelen Ozan Yusuf bir kültür sevdslısıydı kısacası Kültürümüze aşıkdı. Kültürün olduğu yerde olmak isterdi. O, Gurbet dediğimiz Avrupa Türklerinin artık Avrupa'da yaşadıkları yerleri "yurt"edindiklerini yazıyordu. Avrupa'da kalıcı olduklarını konuşmalarında ve yazılarında vurguluyordu.

Dr. Orhan Aras' da; "Ozan Yusuf'u anlatan bu kitabı kaleme aldığımda, O, nu Avrupa Türklerinin ozanı olarak değil de " Gurbetin Ozanı"olarak isimlendirmemiz biraz da Ozan Yusufun duyguların etkisiyle oluştu." dedi Bu Kitap'da Orhan Aras, "Ozan Yusuf Polatoğlu'nun hayatını, aşıklık geleneği ile tanışmasını, düşüncelerini, Türkiye'ye, Avrupa Türklerine bakışı ele almış. Ayrıca sanatı ve şiirlerini inceledik. Bu eserle dostum Ozan Yusufun ruhunu şad edebildiysem ne mutlu bana." Ozan Yusuf Polatoğlu dostumun ölümünden iki ay önce bana dergimiz Aktuel'e gönderdiği en son şiiriyle diyeceğim . Soru gibi şiiri  "Ne Olacak" Ozanımıza ve cümle geçmişlerimize  Alllah rahmet eylesin, mekânın cennetolsun güzel insan. Bizden size fatiha, fatiha.

 

 

Ne Olacak

 

Almanya ufkunda düşünüyorum

Ahval ne olacak hal ne olacak..

Fikirden fikire taşınıyorum

Hedef ne olacak yol ne olacak..

 

Mânâ dünyasından bakan göz için

Kendi köklerine bağlı öz için

Özümüzü anlayacak söz için

Lisan ne olacak dil ne olacak..

 

Fark ederek tedbir alacak mıyız

Kültür rengimizle kalacak mıyız

Kuruyacak mıyız solacak mıyız

Diken ne olacak gül ne olacak..

 

Boş bırakılınca boşluk dolmaz mı

Burda meydan başkasına kalmaz mı

Kökünden kopanı rüzgâr almaz mı

Yaprak ne olacak dal ne olacak...

 

Bu zamanın nice farklı yanı var

Kolay görünenin çetin sonu var

Her tatlının  bir de acı yanı var

Zehir ne olacak bal ne olacak..

 

Zaman bizi böyle uyutacaksa

Boş tesellilerle avutacaksa

Nesiller aslını unutacaksa

Para ne olacak pul ne olacak..

 

Polatoğlu; işte yorumlar böyle

Bütünler noksanlar yarımlar böyle

Ellili yıllarda durumlar böyle

Acaba yüzüncü yıl ne olacak..

Ozan Yusuf Polatoğlu 

 

Yaklaşık 5 yıl önce Edirne'de ekimine başlanan lavantalar, hem yetiştirme kolaylığı hem de ekonomik getirisi dolayısıyla çiftçinin gözdesi oldu
  

EDİRNE (AA) - Edirne'de, üreticilerin son yıllarda yetiştirme kolaylığı ve ekonomik getirisi dolayısıyla daha çok tercih ettiği, kokusu ve mor rengiyle dikkati çeken lavantalar çiçek açtı.

Yaklaşık 5 yıl önce Edirne'de az miktarda lavanta ekimi yapılırken, 2019 yılında 155, 2020'de ise 322 dekarda lavanta üretimi gerçekleştirildi. Lavanta üretimi bölgede her yıl artıyor. Bunda en büyük etken ise gelirinin yüksek olması.

Lavanta özellikle ayçiçeği ve buğdayda yeteri kadar verim alınamayan alanlar için öneriliyor. Lavanta yağının kilogram fiyatı 80 avroya kadar çıkıyor. Edirne'yi mor renge boyayan lavantalar çiçek açmaya başladı.

Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Adnan Tülek, AA muhabirine, lavantanın ağır ve taban suyu yüksek topraklar haricinde birçok alanda yetiştirilebildiğini söyledi.

Lavantanın özellikle yarı taban ve kıraç alanlar için önerilen bir ürün olduğunu belirten Tülek, uçucu yağı kozmetik ve ilaç sanayisinde kullanılan bitkinin Türkiye'de yaygınlaştığını ifade etti.

Tülek, düşük üretim maliyeti, yüksek kar oranı ve kırsal kalkınmadaki rolünün lavanta üretimini çekici kıldığını vurguladı.

Can suyu haricinde lavantanın suya ihtiyaç duymadığını aktaran Tülek, mor tarlaların turizme de katkı sağladığını dile getirdi.

Lavanta üreticisi Mehmet Banya ise ilk olarak deneme amaçlı 8 dönümlük alanda ekim yaptığını ve çok memnun kaldığını belirtti.

Banya, lavantadan buğdaya göre daha yüksek getiri sağladığını ifade ederek, "Önceki yıllarda buğday ektiğimiz alanlarda lavanta ektik ve güzel verim aldık. Lavanta buğdaya göre daha az su isteyen ve dayanıklı bir bitki. Yetiştirmesi daha kolay." dedi.