Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

"Türkiye ile stratejik ilişkileri geliştirmeye devam edeceğiz"
"Bu yılın 7 ayında ikili ticaret hacmi yüzde 66 büyüyerek 3,5 milyar dolara ulaştı. Biz ikili ticareti 10 milyar dolara yükseltmeyi hedefliyoruz"
 
 

ASTANA (AA) - Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, iki ülkenin yakın ve kardeş devletler olduğunu belirterek, “Türkiye ile stratejik ilişkileri geliştirmeye devam edeceğiz.” dedi.

Tokayev, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı Akorda’daki görüşmelerinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.

Erdoğan’ı Türk dünyasının ata yurdu Kazakistan’da karşılamaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Tokayev, “Bu ziyaret kuşkusuz ki Kazak-Türk ilişkilerini güçlendirecek.” dedi.

Tokayev, bu yıl iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin kuruluşunun 30. yılını kutladıklarını ve söz konusu zamanda iki ülke arasında yakın siyasi diyaloğa, karşılıklı saygı ve güvene dayalı devlet ilişkileri kurulduğunu vurguladı.

 

Mayıs ayında Ankara’ya yaptığı resmi ziyaretinin sonucunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile “genişletilmiş stratejik ortaklık” bildirisini imzaladıklarına işaret eden Tokayev, “Bugün Kazakistan-Türkiye Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin (YDSK) 4. Toplantısı’nı yaptık. Sonucunda çeşitli alanlarda ikili ilişkileri yeni düzeye taşıyacak belgeler imzaladık. Özellikle askeri alanda iş birliğimiz güçleniyor.” ifadesini kullandı.

Tokayev, iki ülkenin yakın ve kardeş devletler olduğunu kaydederek, “Türkiye ile stratejik ilişkileri geliştirmeye devam edeceğiz.” dedi.

Türkiye’nin Kazakistan’ın en büyük 5. ticaret ortağı olduğuna dikkati çeken Tokayev, “Bu yılın 7 ayında ikili ticaret hacmi yüzde 66 büyüyerek 3,5 milyar dolara ulaştı. Biz ikili ticareti 10 milyar dolara yükseltmeyi hedefliyoruz.” diye konuştu.

 

- "Uluslararası meselelerde, iki ülkenin tutumu yakın"

Tokayev, bölgedeki jeopolitik durumun kötüye gittiğini belirterek, şunları söyledi:

"Bu bağlamda ulaştırma ve lojistik alanında ortak önlemlerin alınması gerektiğini vurguladık. Bu konuda görüşlerimiz aynı. İki ülke de Trans Hazar Uluslararası Koridoru üzerinden taşımacılığı artırmayı istiyor. Bölgede istikrarı korumak için bu stratejik projenin büyük önemi var. Bu yıl 7 ayda bu koridor üzerinden taşınan yük miktarı 2,5 kat artarak 1 milyon tona ulaştı. Bu konuda iki ülke de bu koridoru geliştirmeyi önemsiyor."

Tokayev, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile küresel güncel konuları da görüştüklerini aktararak, “Uluslararası meselelerde iki ülkenin tutumu yakın. Bu çok önemli. Biz uluslararası ve bölgesel düzeyde sıkı iş birliğini devam ettirme konusunda anlaştık. Biz çok taraflı diplomasiyi geliştirmeye büyük önem atfediyoruz. İki ülkenin ortaklığı Birleşmiş Milletler, Türk Devletleri Teşkilatı, Asya’da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (CICA) gibi çok taraflı kurumlar çerçevesinde de istendiği gibi gelişiyor.” diye konuştu.

 

Tokayev, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tarihi ve manevi değerleri birbirine yakın Kazakistan ile Türkiye’nin kardeşlik bağlarının güçlendirilmesine sağladığı önemli katkılardan dolayı Kazakistan’ın Birinci Dereceli Dostluk Devlet Nişanı'nı takdim etti.

Nişanı takdim ettikten sonra konuşan Tokayev, “Sizin yapıcı politikanız sayesinde Türkiye’nin dünyadaki prestiji arttı. Tüm uluslararası toplum, ülkenize büyük potansiyele sahip gelişmiş bir devlet olarak saygı gösteriyor. Bizimle ortak köklere bağlı Türkiye, Kazakistan’ın en yakın ve güvenilir stratejik ortağıdır.” ifadesini kullandı.

 

 

 

“Bu savaş sadece Ukrayna ile ilgili değil, Ukrayna'ya karşı savaşlarını daha büyük bir haçlı seferi olarak görüyorlar. Bu savaşı liberal demokrasiye karşı bir haçlı seferi, kurallara dayalı uluslararası düzene karşı bir haçlı seferi, özgürlük ve ilerlemeye karşı bir haçlı seferi, bizim yaşam tarzımıza karşı bir haçlı seferi olarak görüyorlar”
 
 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşını aynı zamanda Batı'ya ve onun değerlerine karşı bir "haçlı seferi" olarak değerlendirdi.

Scholz, Almanya’nın başkenti Berlin'de düzenlenen "2022 İleri Yönetişim Zirvesine” video mesaj gönderdi.

Scholz, mesajında, dünyanın zorlayıcı bir dönemden geçtiğini ve demokrasi taraftarlarının bir araya gelmesi gerektiğini söyledi.

 

Yaklaşık bir yıl önce, Almanya’da üç farklı siyasi partinin, (sosyal demokratlar, yeşiller ve liberaller), bir hükümet kurarak ülkeyi özgür, açık ve geleceğe yönelik bir toplum olarak ileriye taşımayı görev olarak tanımladığını anlatan Scholz, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik savaşının, bu görevi daha zor ama aynı zamanda çok daha acil hale getirdiğini vurguladı.

 

Scholz, liberal demokrasinin yıllardır saldırı altında olduğunu ifade ederek “Ancak Putin'in Rusyası Ukrayna'yı işgal ettiğinde bu saldırı tamamen yeni bir düzeye ulaştı.” dedi.

Bu nedenle Almanya’nın müttefik ve ortaklarıyla birlikte Ukrayna'yı mali, ekonomik ve silahlarla destekleyeceğini yineleyen Scholz, “Ve hiç şüpheniz olmasın, Rusya'nın bariz saldırganlığını savuşturmak için bu desteğe ihtiyaç duyulduğu sürece desteğimizi sürdüreceğiz.” ifadesini kullandı.


Almanya Başbakanı Olaf Scholz, mesajına şöyle devam etti:

“Vladimir Putin ve yardımcıları, bir şeyi çok net bir şekilde ortaya koydular. Bu savaş sadece Ukrayna ile ilgili değil, Ukrayna'ya karşı savaşlarını daha büyük bir haçlı seferi olarak görüyorlar. Bu savaşı liberal demokrasiye karşı bir haçlı seferi, kurallara dayalı uluslararası düzene karşı bir haçlı seferi, özgürlük ve ilerlemeye karşı bir haçlı seferi, bizim yaşam tarzımıza karşı bir haçlı seferi olarak görüyorlar. Putin'in Kolektif Batı dediği şeye karşı bir haçlı seferi olarak görüyorlar. Hepimizi kastediyor. Bu nedenle liberal demokrasi ve barışın hakim olması için Ukrayna'nın galip gelmesi gerekiyor.”

WASHINGTON (AA) - ABD Başkanı Joe Biden'ın Ulusal Güvenlik Stratejisi'nde, "Tehlikeli bir Rusya'ya baskı yapmayı sürdürürken, uluslararası düzeni yeniden şekillendirme niyeti ve kabiliyetini artıran tek rakip olan Çin Halk Cumhuriyeti ile etkin şekilde rekabet edeceğiz." vurgusu yapıldı.

 

Biden yönetiminin bugün açıklanan Ulusal Güvenlik Stratejisi'nde, "Biden'ın ulusal güvenlik stratejisi, ABD'nin özgür, açık ve müreffeh dünya amacını ve önemli çıkarlarını korumaya odaklanmıştır." ifadesine yer verildi.

ABD'nin ulusal güvenlik çıkarlarına dayanan stratejide, Amerikan halkının güvenliğinin korunması, ekonomik fırsatların genişletilmesi, demokrasinin savunulması gibi başlıklar öne çıktı.

Strateji belgesinde "rekabet çağında iş birliği" başlığında, "Tehlikeli bir Rusya'ya baskı yapmayı sürdürürken, uluslararası düzeni yeniden şekillendirme niyeti ve kabiliyetini artıran tek rakip olan Çin Halk Cumhuriyeti ile etkin şekilde rekabet edeceğiz." değerlendirmesi yer aldı.

 

- "Ordumuzu modernize ediyoruz" detayı

Dünyada, iklim değişikliği, gıda güvensizliği, bulaşıcı hastalıklar ve enflasyon gibi sorunların artık sınırları aştığına işaret edilen stratejide, "Bu ortak sorunlar, jeopolitikte ikincil olan marjinal konular değil. Bunlar, ulusal ve uluslararası güvenliğin en temelinde yer alıyor ve bu sorunlara bu şekilde yaklaşılmalı." ifadesi kullanıldı.

Strateji belgesinde, Biden yönetiminin ülke içi yatırıma odaklanmayı hedef koyduğuna işaret edilerek, "Amerika'nın topraklarını, müttefiklerini, ortaklarını, deniz aşırı çıkarlarını ve tüm dünyadaki çıkarlarımızı daha iyi korumak için ordumuzu modernize ediyoruz, teknolojimizi geliştiriyoruz ve savunma iş gücümüze yatırım yapıyoruz." bilgisi paylaşıldı.

 

- "Ortaklarımız ve ittifaklarımız en önemli stratejik değerlerimizdir"

Özellikle Hint-Pasifik ve Avrupa'da demokratik ortakları arasında teknoloji, ticaret ve güvenlik bağları kurmayı amaçladıklarına dikkat çekilen stratejide, "Dünya genelindeki ortaklıklarımız ve ittifaklarımız, ulusal güvenliğimizin yararına derinleştireceğimiz ve modernize edeceğimiz en önemli stratejik değerlerimizdir." ifadesi yer aldı.

Stratejide, Hint-Pasifik bölgesinde, "açık, birbiriyle bağlantılı, müreffeh, güvenli ve dirençli bir bölge" vurgusu yapılırken, Batı Yarım Küre'de de ekonomi, demokrasi ve vatandaşlık değerleri için çalışılacağı belirtildi.

Daha entegre bir Orta Doğu'nun bölgedeki ABD kaynakları ihtiyacını azaltacağına işaret edilen stratejide, Afrika'da da dinamizm, inovasyon ve demografik büyüme konularına değinileceği aktarıldı.

 

Stratejide, şu ifadelere de yer verildi:

"Ukrayna'yı desteklemeye devam ederken, diğer demokrasilerin istikrarı ve dayanıklılığını artırmak için çalışacağız. Gürcistan ve Moldova'nın Avrupa'ya yönelik isteklerini destekleyeceğiz. Batı Balkanlar'da, stratejik demokratik kurumların, hukukun üstünlüğünün ve ekonomik kalkınmanın güçlendirilmesi için ortaklarımıza yardımcı olacağız. Güney Kafkasya'daki çatışmanın çözümü için diplomatik çabalarımıza döneceğiz. Batı ile stratejik, siyasi, ekonomik ve kurumsal bağlarını güçlendirmek için Türkiye ile iletişimde olacağız."

 
"Türkiye ekonomisinin genel görünümünü değerlendirdiğimiz toplantıda ayrıca Amerika'nın önde gelen şirket yöneticilerine ülkemizdeki yatırım ortamını ve doğrudan yatırımları geliştirmek için attığımız adımları anlattık"
 
 

WASHINGTON (AA) - Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ABD-Türkiye İş Konseyi temsilcileriyle görüştüklerini belirterek Amerika'nın önde gelen şirket yöneticilerine Türkiye'deki yatırım ortamını ve doğrudan yatırımları geliştirmek için attıkları adımları anlattıklarını bildirdi.

G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı ile uluslararası kuruluşların yıllık toplantılarına katılmak üzere ABD'de bulunan Nebati, Twitter hesabından, Washington'da süren temaslarına ilişkin bilgi verdi.

 

Kongo Demokratik Cumhuriyeti Maliye Bakanı Nicolas Kazadi ve AfrEximbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Denys Denya ile bir araya gelerek verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini belirten Nebati, toplantı kapsamında Türkiye'nin Afrika Kıtası'ndaki ilişkilerini ve iş birliğini güçlendirecek, ticaret hacmini artıracak başlıkları kapsamlı bir şekilde ele aldıklarını aktardı.

Nebati, ABD-Türkiye İş Konseyi temsilcileriyle de yuvarlak masa toplantısında bir araya geldiklerini kaydederek "Türkiye ekonomisinin genel görünümünü değerlendirdiğimiz toplantıda ayrıca Amerika'nın önde gelen şirket yöneticilerine ülkemizdeki yatırım ortamını ve doğrudan yatırımları geliştirmek için attığımız adımları anlattık." ifadesini kullandı.

İkili görüşmeleri kapsamında Arjantin Ekonomi Bakanı Sergio Massa ile görüştüklerini belirten Nebati, "Arjantinli mevkidaşım ile gerçekleştirdiğimiz toplantıda, ekonomik ve ticari ilişkilerimizi kapsamlı bir şekilde ele alarak önümüzdeki dönemde atılabilecek adımlara ilişkin görüş alışverişinde bulunduk." değerlendirmesinde bulundu.

 

Nebati, Goldman Sachs'in üst düzey yöneticileriyle de son derece verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini, toplantıda küresel makroekonomik gelişmeleri ele alarak Türkiye ekonomisinin sunduğu fırsatları ve güçlü yatırım potansiyelini aktardıklarını belirtti.

Ülkede doğal gaz fiyatlarının yıllık bazda yüzde 85,9 artması dikkati çekerken, yıllık artış elektrik fiyatlarında yüzde 37,8, un fiyatlarında 52,3 oldu
 

BERLİN (AA) - Çekya'da yıllık enflasyon, enerji ve gıda fiyatlarındaki artışın etkisiyle eylülde yüzde 18’e çıkarak Aralık 1993'ten bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.

Çekya İstatistik Ofisi (CSU), eylül ayı enflasyonuna ilişkin nihai verileri açıkladı.

Buna göre, Çekya'da yıllık bazda ağustosta yüzde 17,2 olan TÜFE, eylülde yüzde 18’e çıkarak Aralık 1993'ten bu yana en yüksek seviyeyi gördü.

Ülkede TÜFE, aylık bazda ise yüzde 0,8 yükseldi.

 

Doğal gaz fiyatlarının yıllık bazda yüzde 85,9 artması dikkati çekerken, yıllık artış elektrik fiyatlarında yüzde 37,8, un fiyatlarında 52,3, et fiyatlarında 23,6, akaryakıt fiyatlarında 22,7 ve araç fiyatları yüzde 15 oldu. Süt, peynir, yumurta gibi gıda fiyatları da ortalama yüzde 25,8 arttı.

CZSO Tüketici Fiyat İstatistikleri Bölümü Başkanı Pavla Sediva, konuya ilişkin değerlendirmesinde, ülkede yıllık fiyat artışlarının eylülde yeniden ivme kazandığını belirterek, ”Bu ivmeye en çok konut bölümündeki kalemler, özellikle de geçen yıla göre neredeyse yüzde 50 daha yüksek olan enerji ve akaryakıt fiyatları katkıda bulundu.” ifadesini kullandı.

Rusya-Ukrayna savaşı sonrası yüksek enerji fiyatları nedeniyle baskı altında kalan Çekya hükümeti, elektrik ve gaz fiyat fiyatlarında tavan fiyat ve teşvikleri içeren kapsamlı bir yardım paketi açıklamak zorunda kalmıştı.

Ağustosta ekonomi yüzde 0,3 daraldı. Ülkenin sanayi üretiminde aylık bazda yüzde 1,8 düşüş yaşandı.
 

BERLİN (AA) - İngiltere ekonomisi, ağustosta aylık bazda yüzde 0,3 daraldı.

İngiliz Ulusal İstatistik Ofisi (ONS) verilerine göre, İngiliz ekonomisi, ağustosta aylık bazda yüzde 0,3 küçüldü. Beklenti büyüme olmaması yönündeydi.

Ağustosta sanayi üretiminin özellikle zayıf olması dikkati çekerken, sanayi üretiminde aylık bazda yüzde 1,8 düşüş yaşandı.

ONS, temmuz ayı büyüme tahminini yüzde 0,2 artıştan yüzde 0,1 artışa revize etti.

 

Ağustos ayına kadar 3 aylık dönemde İngiliz ekonomisi yüzde 3 daralırken, bu 2021'in başından bu yana ilk düşüş olarak kayıtlara geçti. Söz konusu düşüşle İngiliz ekonomisinin Kovid-19 salgını öncesi seviyesine geri döndüğünü belirten ONS, daha önce ekonominin salgın öncesinin yüzde 1,1 üzerine ulaştığı öngörüsünde bulunmuştu.

Son zamanlarda enerji fiyatlarındaki keskin artış, İngiltere'de enflasyonu yüzde 10 seviyesine çıkararak 1980'lerin başından itibaren en yüksek seviyeye taşımıştı.

Bu arada, İngiltere Merkez Bankası (BoE), bir süredir İngiliz ekonomisinin yıl sonunda resesyona gireceği ve resesyonun tüm yıl boyunca sürebileceği tahmininde bulunuyordu. Bunun gerçekleşmesi halinde 2008 küresel finansal krizinden bu yana ülkedeki en uzun ekonomik gerileme yaşanmış olacak.

 

İngiltere'de toplam 45 milyar sterlini bulacak vergi indirimlerine yönelik plan, son zamanlarda finans piyasalarında şok dalgalara neden olmuştu. Bu durum, ülkenin dış borçlanmasının yükseleceği yönündeki beklentileri artırarak sterlinin sert değer kayıpları yaşamasını ve tahvil piyasasında satışları beraberinde getirmişti.

BoE, yatırım ve emeklilik fonlarını ciddi şekilde baskı altına alan piyasa faiz oranlarındaki artışı yavaşlatmaya çalışırken, 11 Ekim'de enflasyona karşı korumalı TÜFE endeksli tahvil alımı yapacağını açıklamıştı.

Öte yandan, Uluslararası Para Fonu (IMF), İngiliz ekonomisinin gelecek yıl sadece yüzde 0,3 büyüyeceğini tahmin ediyor.

Almanya'da ağustosta yüzde 7,9 olan yıllık enflasyon, enerji ve gıda fiyatlarındaki son yükselişle eylülde yüzde 10'a çıkarak 1951'den bu yana görülen en yüksek seviyeye ulaştı
 

BERLIN (AA) - Almanya'da açıklanan nihai veriler, enflasyonun pahalı enerji ve gıda fiyatlarının etkisiyle eylülde yüzde 10'a çıktığını teyit etti.

Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis), fiyat artışlarına ilişkin eylül ayı nihai verilerini yayınladı. Buna göre, ağustosta yüzde 7,9 olan yıllık enflasyon, eylülde yüzde 10'a çıkarak Aralık 1951'den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Enflasyon, Aralık 1951'de yüzde 10,5 olarak kayıtlara geçmişti.

Ülkede enflasyon, aylık bazda ise yüzde 1,9 arttı. Nihai veriler, daha önce yayımlanan öncü verileri teyit etti.

AB uyumlu TÜFE de eylülde bir önceki aya göre yüzde 2,2 ve yıllık bazda yüzde 10,9 yükseldi.

 

Destatis açıklamasında, yüksek enflasyonun ana nedeninin enerji ürünlerindeki keskin fiyat artışları olduğu vurgulanarak, “Rusya-Ukrayna savaşı sonucu tüm enerji ürünleri fiyatlarındaki artışın yanı sıra, tedarik darboğazları ve sektörlerde önemli fiyat artışları enflasyon oranını etkilemektedir. Sonuç olarak, başta birçok gıda olmak üzere diğer mal ve hizmetler de daha pahalı hale geldi.” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, toplu taşımada aylık 9 avroluk bilet ve yakıtta vergi indirimi uygulamasının ağustosta sona ermesinin de enflasyonun artmasında etkili olduğu kaydedildi.

Almanya’da enerji ve gıdanın aylardır en büyük fiyat belirleyicileri olması dikkati çekiyor.

Enerji fiyatlarının yıllık bazda yüzde 43,9 artması dikkati çekerken, yıllık artış gıda fiyatlarında yüzde 18,7 ile ortalamanın çok üzerinde kayıtlara geçti. Ağustosta bir önceki yılın aynı ayına göre doğal gaz fiyatları yüzde 95,1, akaryakıt fiyatları yüzde 30,5, elektrik fiyatları yüzde 21 arttı.

Yemeklik katı ve sıvı yağlarda yıllık artış yüzde 49 olurken, et ve et ürünleri yüzde 19,5, süt ürünleri ve yumurta yüzde 29,1 ve ekmek ve tahıl ürünlerinde yüzde 18,5 artış görüldü.

Enerji fiyatları hariç, Almanya'da yıllık enflasyon eylülde yüzde 6 olarak gerçekleşti.

 

- Yüksek enflasyon tüketicileri zorluyor, ekonomiyi yavaşlatıyor

Destatis Başkanı Georg Thiel, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesinden bu yana enflasyon oranı yüzde 10 ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.” ifadesini kullandı.

Son dönemde özellikle gıda ve enerji ürünleri başta olmak üzere tedarik dar boğazları ve önemli fiyat artışlarının enflasyonu yukarı yönlü beslemesi dikkati çekiyor.

Ukrayna-Rusya savaşı ve Batı'nın Rusya'ya yönelik yaptırımları, enerji, ham madde ve gıda fiyatlarının yükselmesine neden oluyor ve bu da şirketleri ve tüketicileri zorlarken ekonomiyi yavaşlatıyor.

Ayrıca Almanya, Moskova'nın Kuzey Akım 1 doğal gaz boru hattı üzerinden gaz akışını durdurma kararının tetiklediği sarmal bir enerji kriziyle karşı karşıya. Bölgede savaşa ilişkin endişeler enerji kaynakları üzerinde baskı oluşturmaya devam ederken, Alman hükümeti de bu kış sanayinin çarklarının dönmesi, ışıkların açık, evlerin sıcak kalmasını sağlamak için çabalıyor.

 

Ülkede enerjiyi yoğun şekilde kullanan şirketler, üretimlerini şubat ayından bu yana yüzde 7 azalttı.

Alman Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Birliği'nin (BVMW) 1100 şirketle yaptığı ankete göre, ülkede şirketlerin yüzde 52'si yüksek enerji fiyatları nedeniyle ekonomik varlıklarını tehdit altında hissediyor.

Alman hükümeti, ülkede enflasyonun bu yıl yüzde 8, 2023'te yüzde 7 olarak gerçekleşmesini öngörüyor.

 

BERLİN (AA) - Almanya’da Kovid-19 vakalarının daha fazla armasını önlemek için eyalet yönetimlerinden maske takma zorunluluğu getirilmesi istendi.

Alman Tabipler Birliği Başkanı Susanne Johna, eyalet yönetimlerden artan Kovid-19 vaka sayılarına karşı harekete geçmesini talep ederek, vaka sayılarının çok yüksek olduğu bölgelerde toplu taşıma ve halka açık kapalı alanlarda FFP2 maske takma zorunluluğu getirilmesi gerektiğini söyledi.

 

Johna, eyaletlerin hastanelere aşırı yüklenme olmaması için salgının durumunu yakından takip ederek kararlar almasını istedi.

Hastanelerdeki durumuna dikkati çeken Johna, hastanelerde Kovid-19 testi pozitif çıkan hastaların sayısının bir önceki haftaya göre iki kat arttığını, yoğun bakım servislerinde de Kovid-19 hastalarının sayısının arttığının görüldüğünü anlattı.

Johna, "Acil servislere şimdiden aşırı yüklenme var, bazı eyaletlerde acil durum yönlendirme merkezleri hastalar için ambulanslarda boş yer bulmada zorluk yaşıyor." ifadelerini kullandı.

Almanya Sağlık Bakanı Karl Lauterbach da eyaletlere, büyüyen Kovid-19 dalgısına karşı mücadelede kapalı alanlarda maske zorunluğu getirilmesi çağrısında bulunarak, eyaletlerden Enfeksiyonu Koruma Yasası’nda yer alan bu imkanı kullanmasını talep etti.

 

Lauterbach, federal hükümetin eyaletleri bu konuda zorlayamayacağını belirterek, Kovid-19 dalgasının kendiliğinden de azalmayacağına dikkati çekti.

Yüksek vakalardan dolayı bazı hastanelerin şimdiden taşıyabilecekleri yükün sınırına geldiğini, ölümlerin de arttığını aktaran Lauterbach, aşılara, daha iyi verilere ve ölüm oranlarını düşüren ilaçlara sahip oldukları için Kovid-19 dalgasına hazırlıklı olduklarını da kaydetti.

Federal Meclis’in eylülde kabul ettiği ve Nisan 2023’e kadar yürürlükte olacak Enfeksiyon Koruma Yasası’nda eyaletlere halka açık kapalı mekanlarda maske takma zorunluluğu getirme imkanı tanınıyor.

Kültür ve spor etkinlikleri ile restoranlarda, iyileşmiş, Kovid-19 testi negatif olanlar veya aşıları tam olup da son aşısı 3 aydan eski olmayanlar, bu zorunluluğun dışında tutulabiliyor.

Der Bayerische Ministerpräsident Dr. Markus Söder ehrte kürzlich im Kaisersaal der Münchner Residenz sieben Bürgerinnen und Bürger mit dem Ehrenzeichen für langjährige Verdienste im Ehrenamt. Diese Auszeichnung des Bayerischen Ministerpräsidenten ist ein sichtbares äußeres Zeichen des öffentlichen Dankes für langjährige hervorragende Leistungen von Bürgerinnen und Bürgern, die sich uneigennützig in den Dienst der Allgemeinheit stellen. Der Ministerpräsident verleiht es an Personen, die sich durch langjährige, mindestens 15-jährige aktive Tätigkeit in Vereinen, Organisationen und sonstigen Gemeinschaften mit kulturellen, sportlichen, sozialen oder anderen gemeinnützigen Zielen hervorragende Verdienste erworben haben. Nachfolgend genannte Bürgerinnen und Bürger aus dem Landkreis Kelheim durften diese hohe Auszeichnung aus den Händen des Bayerischen Ministerpräsidenten entgegennehmen:
 
Frau Helga Beck aus Neustadt a. d. Donau leistet durch ihren ehrenamtlichen Einsatz einen großen Beitrag für die Gemeinschaft in der Stadt Neustadt a. d. Donau und des Ortsteiles Mühlhausen. In unzähligen Stunden war und ist sie in vielfältiger Weise tätig. So engagiert sie sich im Verein der Neustädter Eltern und arbeitet ehrenamtlich und unentgeltlich im Team der Bücherei Mühlhausen. Desweiteren liegt Frau Beck das Engagement für die Abensberger Tafel-Ausgabestelle Neustadt a. d. Donau sehr am Herzen. Ebenso ist Frau Beck als ehrenamtliche Mitarbeiterin in den Neustädter Asylunterkünften tätig. Im BRK Frauenarbeitskreis Neustadt a. d. Donau engagierte sich Frau Beck im Seniorenheim und unterstützte die Seniorinnen und Senioren. Frau Beck liegt es am Herzen, Menschen zu helfen, die nicht auf der Sonnenseite des Lebens stehen.
 
Frau Marianne Fruth aus Ihrlerstein engagiert sich seit annähernd drei Jahrzehnten in offizieller Funktion als Stellvertretende bzw. 1. Vorsitzende für den Kanu-Club Kelheim. Neben ihrem Beitrag zur Förderung des Kanusports im Breitensport aber auch auf Wettbewerbsebene mit sehr guten Platzierungen der Teilnehmer, zeichnet sich vor allen Dingen ihr Engagement auf örtlicher Vereins- sowie auf Landesebene aus. Die Belange des Umwelt- und Naturschutzes liegen Frau Fruth ebenfalls sehr am Herzen, ein Anliegen ist ihr und dem Verein die Erhaltung der Fließgewässer in ihrer natürlichen Form. Auch über die eigentlichen Vereinsaktivitäten hinaus engagiert sich Frau Fruth im sozialen Bereich; so finden immer wieder Veranstaltungen des Kanuclubs Kelheim gemeinsam mit der Stadt Kelheim für die Bevölkerung statt. Frau Fruth unterstützt tatkräftig „ihren“ Verein und hilft überall aus, wo „Not am Mann“ ist. Ein besonderes Augenmerk lag in ihrer Funktion als treibende Kraft für den Bau eines neuen Bootshauses mit Büroräumen im Donaupark Kelheim.
 
Herr Reinhold Huber aus Kelheim engagiert sich seit Jahrzehnten für die Belange und das Erscheinungsbild des FSV Sandharlanden. Als tatkräftiger Helfer, als Organisator und 1. Vorstand war er über viele Jahre hinweg für den Verein tätig und mitverantwortlich. Er baute die Abteilung der Kegler mit auf und war außerdem selbst am sportlichen Erfolg der Kegelabteilung mitbeteiligt. Er leistete unzählige Arbeitsstunden beim Bau einer neuen Kegelbahnanlage und inititierte und organisierte u. a. auch Theateraufführungen des FSV Sandharlanden. Während seiner Tätigkeit als Vorstand entwickelte sich der Verein zum mitgliederstärksten Verein des Ortes Sandharlanden.
 
Herr Johann Lankes aus Rohr i. NB ist seit Jahren eine tragende Säule in den verschiedensten Vereinen in Rohr i. NB und in den Ortsteilen. Als Ortsheimatpfleger zeichnet er verantwortlich für zahlreiche Publikationen für Vereine. Als Verfasser und Korrektor der Chronik des Marktes Rohr i. NB ist Herr Lankes ein Vorbild für viele in der Gesellschaft. Äußerst beliebt ist seine jährlich stattfindende „historische Ortsführung“, die mittlerweile über die Gemeindegrenzen hinaus bekannt ist und bereits bis zu 250 Besucher angelockt hat. Darüber hinaus engagiert er sich seit Jahren in der Unterstützung und Hilfe für Asylbewerber. Auch die Kolpingfamilie Rohr i. NB kann auf seine Unterstützung zählen. Auf kommunaler Ebene war Herr Lankes Mitglied im Marktgemeinderat von Rohr i. NB.
 
Frau Renate und Herr Hans-Peter Süß aus Mainburg waren 20 Jahre im UNICEF-Team Mainburg tätig und engagierten sich ehrenamtlich für die Belange des Kinderhilfswerkes der Vereinten Nationen. Das Team rund um Renate und Hans-Peter Süß schafften es mit jahrelangem Engagement, das Anliegen von UNICEF bekannt zu machen, Sympathien für diese Arbeit zu wecken und Spenden einzuwerben. Die Aufgabenbereiche von Frau Süß und Herrn Süß waren und sind vielfältig und reichen von der Organisation von Aktionen bis hin zu Großveranstaltungen wie beispielsweise „Chöre singen für UNICEF“ in Mainburg. Dank des Einsatzes des Eheleute Süß konnten für UNICEF großzügige Spendensummen von vielen Privat- und Geschäftsleuten gewonnen werden. Die Eheleute Süß haben sich aus der aktiven Arbeit für UNICEF zurückgezogen, bleiben aber dem UNICEF-Team jedoch verbunden.
 
Desweiteren erhält Frau Anna Schubert aus Bad Abbach das Ehrenzeichen (bei der Aushändigung in München konnte sie leider nicht teilnehmen). Frau Anna Schubert war seit Jahrzehnten eine äußerst zuverlässige, pflichtbewusste und sehr engagierte Hilfe für die Pfarrei Bad Abbach. Sie unterstützte den Pfarrer bei der Durchführung der Messen, half als Lektorin und Kommunionhelferin und übernahm die Besuchsdienste der Pfarrei. Darüber hinaus engagierte sie sich insbesondere ehrenamtlich im Bereich der Klinik- und Rehaseelsorge des Asklepios-Klinikums Bad Abbach. Sie übernahm Krankenbesuche, spendete die Krankenkommunion und half beim Transfer von Patienten zu den Gottesdiensten. Ebenso unterstützte sie lange Zeit das Asklepios-Klinikum auch bei der Organisation der Weihnachtsfeiern am Heiligen Abend oder der Auferstehungsfeiern zu Ostern. Frau Schubert hinterlässt nach ihrem Rückzug aus ihren Aufgaben in der Pfarrei eine große Lücke. 
 

„Diese Ehrenzeichen ist Dank, Anerkennung und Motivation für ein langjähriges ehrenamtliches Engagement. Der Landkreis Kelheim ist stolz auf seine Bürgerinnen und Bürger, die sich im Ehrenamt engagieren. Sie sind eine Stütze der Gesellschaft und Vorbild für den Nachwuchs im Ehrenamt. Ich gratuliere den Geehrten zu dieser hohen Auszeichnung persönlich und im Namen des Landkreises Kelheim.“

                                                                            Martin Neumeyer, Landrat

 

 

WASHINGTON (AA) - Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, ülkesinin gelecek yılki bütçe açığını kapatmak ve altyapısını yeniden inşa etmek için toplamda 55 milyar dolara ihtiyacı olduğunu bildirdi.

 

Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Ukrayna hükümeti, Ukrayna'ya yönelik desteği görüşmek üzere bazı ülkelerin de temsil edildiği bakanlar düzeyinde ikinci yuvarlak masa toplantısını düzenledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ve Ukrayna Başbakanı Denis Şmıgal, toplantıya video konferansla katıldı.

Zelenskiy, toplantıda yaptığı konuşmada, Rusya'nın saldırılarının Ukrayna'nın altyapısına zarar verdiğini anlattı.

Ukrayna'ya yönelik yardımların önemini vurgulayan Zelenskiy, "Ukrayna ne kadar çok yardım alırsa, Rusya'nın savaşını o kadar çabuk bitiririz ve böylesine acımasız bir savaşın diğer ülkelere yayılmayacağını o kadar çabuk ve güvenilir bir şekilde garanti ederiz." dedi.

Zelenskiy, Ukrayna'nın gelecek yılki tahmini bütçe açığını kapatmak için 38 milyar dolara ve altyapısını yeniden inşa etmek için 17 milyar dolara ihtiyacı olduğunu bildirdi.

 

- "Finansman ihtiyacı 2023'te ayda 3-4 milyar dolar civarında olacak"

IMF Başkanı Kristalina Georgieva, toplantıda yaptığı konuşmada, Ukrayna'nın 2023'te büyük finansman ihtiyacının olmaya devam edeceğini söyledi.

Savaş sürdüğü müddetçe dış finansman ihtiyacının büyük olmaya devam edeceğini vurgulayan Georgieva, Ukrayna'nın finansman ihtiyacının 2023'te ayda 3-4 milyar dolar civarında olacağını tahmin ettiklerini kaydetti.

Georgieva, 2022'de Ukrayna için 35 milyar dolarlık hibe ve kredi finansmanının taahhüt edildiğini aktardı.

 

- Ukrayna'nın 2023'teki ihtiyaçlarını planlamaya başlamalıyız

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, Ukrayna'ya yönelik bağışların sürmesi gerektiğini dile getirdi.

ABD Kongresinin kısa süre önce Ukrayna için 4,5 milyar dolarlık bir hibe yardımını daha onayladığını anımsatan Yellen, söz konusu yardımın gelecek haftalarda ödemesinin başlayacağını bildirdi.

Yellen, ABD'nin daha önce de Ukrayna'ya 8,5 milyar dolarlık hibe yardımı yaptığını hatırlattı.

Tüm bağışçıların Ukrayna'nın ihtiyaçlarını karşılama çabalarını memnuniyetle karşıladıklarını belirten Yellen, ancak ödemelerin ölçeğinin, öngörülebilirliğinin ve hibe bileşenlerinin iyileştirilmesi gerektiğini ifade etti.

Yellen, "Rusya'nın utanç verici eylemleri devam ederken, ortak çabalarımızı sürdürmeli ve Ukrayna'nın 2023'teki ihtiyaçlarını planlamaya başlamalıyız." dedi.

 

- "Ukrayna'nın toparlanma ve yeniden yapılanma ihtiyaçları çok büyük"

Dünya Bankası Başkanı David Malpass da Ukrayna'nın toparlanma ve yeniden yapılanma ihtiyaçlarının çok büyük olduğunu ve büyümeye devam ettiğini belirtti.

Ukrayna'nın temel askeri olmayan bütçe finansman ihtiyaçlarının büyük olduğuna dikkati çeken Malpass, ülkenin sürekli dış finansman desteğine ihtiyaç duyduğunu aktardı.

Savaş başladığından bu yana Dünya Bankası Grubu'nun ABD, İngiltere, Avrupa ülkeleri ve Japonya'dan gelen hibeler, garantiler ve bağlantılı finansmanlar dahil olmak üzere 13 milyar dolarlık acil durum finansmanını seferber ettiğini anımsatan Malpass, bunun yaklaşık 11 milyar dolarının ödendiğini kaydetti.