Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Elektronik hasta dosyası (ePA) ilgili olarak aklınıza gelecek bütün sorular ve cevapları:

Bulgular, teşhisler ve sağlıkla ilgili diğer belgeler elektronik hasta dosyasında (ePA) toplu halde dijital olarak saklanır. Gerektiğinde bunları doktor muayenehaneleriyle, eczanelerle veya hastanelerle kolayca paylaşabilirsiniz. ePA’nın size sunduğu faydaları, işlevlerini ve verilerinizin nasıl korunduğunu bu özetle öğrenebilirsiniz.

Sigortalılar elektronik hasta dosyasını (ePA) kullanabilir - bu ücretsiz ve isteğe bağlıdır. Bu dosyada sağlık bilgileri dijital olarak toplanabilir. Bir hasta olarak, buna kimin ve ne kadar süreyle erişebileceğine siz karar verirsiniz.

Bir bakışta

  • Sağlık sigortaları, sigortalılara elektronik hasta dosyasını ücretsiz bir uygulama olarak sağlar.
  • Elektronik hasta dosyası ile, sağlığınızla ilgili kişisel bilgileriniz tek bir yerde dijital olarak saklanır.
  • Bu bilgiler, bulguları ve teşhisleri, ayrıca tedavi raporlarını veya tavsiye edilen tedaviyle ilgili bilgileri içermektedir.
  • Elektronik hasta dosyasında hangi bilgilerin yer alacağına ve bunlara kimin erişebileceğine sadece siz karar verirsiniz.
  • 2025 yılından itibaren, yasal sağlık sigortası olan herkes, itiraz etmedikleri sürece otomatik olarak elektronik hasta dosyası alacaktır.

 

Elektronik hasta dosyası nedir?

Kişisel hasta verileri bugüne kadar genellikle kafa karıştırıcı şekilde farklı yerlerde saklanırdı ve çoğu zaman sigortalı bunları göremezdi: Bazıları aile hekiminin, bazıları uzman hekimlerin muayenehanelerinde saklanırdı ve kimileri de zaten kaybolmuş olurdu.

Elektronik hasta dosyası (ePA), sağlık verilerinizi bağımsız olarak ve kendi belirlediğiniz bir şekilde ele almanızı sağlar: sağlığınızla ilgili verileri elektronik hasta dosyasında saklayarak veya oraya kendiniz kaydederek, örneğin önceki hastalıklarla ilgili bilgiler, ilaç kullanımı ve muayene sonuçlarınızı alarak, sağlığınız ve tedavileriniz hakkında genel bilgiye sahip olursunuz.

Doktorlara ve terapistlere elektronik hasta dosyası aracılığıyla toplu bilgiler sağlarsanız, bu kişiler mevcut sağlık durumunuz hakkında hızlı bir şekilde bilgi edinebilir.

Bu, konumdan bağımsız olarak en uygun hizmetin sunulmasına olanak verir: Örneğin hastanelere, tıbbi muayenehanelere ve eczanelere ek olarak, rehabilitasyon klinikleri (erişim izni vermeniz koşuluyla) elektronik hasta dosyasını kullanır.

Önemli bilgi: Elektronik hasta dosyasını kullanmak isteyip istemediğinize, hangi verilerin kaydedileceğine veya silineceğine ve kayıtlara veya bireysel belgelere kimin hangi süre içinde erişebileceğine kendiniz karar verirsiniz.

Elektronik hasta dosyasına neler kaydedilir?

Elektronik hasta dosyasını (ePA), örneğin akıllı telefonunuz veya tabletinizle kendiniz yönetirsiniz. Elektronik hasta dosyasına hangi verilerin yüklenmesini istediğinizi doktorunuzla konuşursunuz.

Örneğin bir elektronik hasta dosyasında aşağıdaki bilgiler saklanabilir:

  • Bulgular
  • Teşhisler
  • Tedavi önlemleri
  • Tedavi raporları/doktor raporları
  • Acil durum kaydı
  • Elektronik İlaç kaydı
  • Aşı kart
  • Diş bonus kartı
  • Anne kartı / Mutterpass
  • U-Çocuk muayene kitapcığı
  • E-.İş göremezlik belgesi (aAU)
  • ve diğer bilgiler

Ayrıca, örneğin bir ağrı günlüğü veya kağıt üzerinde halihazırda sahip olduğunuz eski bulgular gibi kendi bilgilerinizi de ekleyebilirsiniz. Elektronik hasta dosyasında tıbbı vasiyet/ med. Vollmacht veya Organ bağış kartının /Organspende-Aısweis saklandığı yere ilişkin bilgilerin saklanması da mümkündür. Ayrıca doktorların ve acil bir durumda haber verilmesi gereken kişilerin iletişim bilgilerini de kaydedebilirsiniz. 

ePA'nın avantajları nelerdir?

Elektronik hasta dosyası (ePA), şimdiye kadar dağınık durumda olan tüm kişisel sağlık ve tedavi verilerinin bir ömür boyu saklanabileceği ve toplanabileceği merkezi bir yerdir. Elektronik hasta dosyasında bu önemli belgeler güvenli bir şekilde saklanır ve her zaman erişilebilir olur.

Hasta olarak elektronik bir hasta dosyası oluşturup seçtiğiniz muayenehane, hastane ve eczanelere erişim izni verdiğinizde, tedavi geçmişiniz tüm taraflar için daha anlaşılır olur. Bu sayede doktorlar uygun tedaviyi daha hızlı seçebilir, muayenelerin tekrarlanması önlenir ve kişisel görüşme için daha fazla zaman kalır.

Eczanede elektronik hasta dosyası, örneğin ilaç etkileşimleri, intoleranslar veya alerjilerle ilgili olarak bireysel tavsiyelere olanak tanır.

Elektronik hasta dosyamı nasıl alırım?

Elektronik hasta dosyası (ePA), yasal ve özel sağlık sigortalıları için ücretsiz olarak sağlanmaktadır. Elektronik hasta dosyası kullanmak istemeniz halinde, sağlık sigortanıza başvuruda bulunabilirsiniz. Sağlık sigortaları, sağlanan ePA uygulamasına nasıl kayıt olunacağı ve uygulamanın nasıl kullanılacağı hakkında ayrıntılı bilgi sağlar.

Elektronik hasta dosyanıza erişmek için iki seçeneğiniz vardır:

  • ePA uygulaması: Akıllı telefon veya tabletteki ePA uygulaması ile ePA'nızda saklanan belgeleri okuyabilir, yeni veriler yükleyebilir, onaylayabilir veya silebilirsiniz.
  • Sağlık sigortanızın masaüstü uygulaması: Mobil cihazlarda kullanılabilen uygulamanın sunduğu işlevlerin tümünü bir PC veya dizüstü bilgisayarda sunar.

Ancak ePA uygulamasını kendiniz kullanmak istemeseniz bile elektronik hasta dosyanız olabilir ve doktorlarınıza doldurtabilirsiniz.

Yasal sağlık sigortanız varsa, elektronik sağlık kartınıza (eGK) ve sağlık sigortanızdan alınan ilgili bir PIN koduna ihtiyacınız olacaktır. Bu, muayenehanelere elektronik hasta dosyanıza erişim yetkisi vermenize, muayenehane bilgi sistemi aracılığıyla dosyayı verilerle doldurmanıza ve içerdiği verileri görüntülemenize olanak tanır.

Bu bilgiler dahilinde sağlık sigorta kurumlarınızda detaylı bilgi alabilme imkanına sahip olursunuz.

AOK Hessen üyeleri için : https://www.aok.de/pk/thema/epa-fuer-alle/

Selam ve saygılarımla

Thüringen ve Saksonya eyaletlerinde yapılan eyalet parlamentosu seçimlerini değerlendiren Federal Meclis SPD Milletvekili Macit Karaahmetoğlu, aşırı sağcı parti AfDnin, iyi sonuçlar elde etmesinden derin üzüntü duyduğunu belirtti. Karaahmetoğlu, bu durumu artık  bir „protesto oyu“ olarak yorumlamanın mümkün olmadığını, insanların bilinçli olarak bu ideolojiyi seçtiklerini vurguladı.

 

 

Mevcut hükümetin „Almanya'nın dönüşümü“ yoluna devam etmesi için önemli sebepler olduğunu söyleyen Karaahmetoğlu, şu açıklamada bulundu:

 

“AfD'nin başarılarını ‚protesto oyu‘ olarak yorumlamaktan bıktım. Eğer her iki eyalette de kesin bir şekilde aşırı sağcı olarak tanımlanan bir parti, tüm oyların üçte birini alıyorsa, bu seçmenlerin iyi niyetli bir uyarısı değil, demokrasimizin ve özgürlük değerlerimizin bilinçli bir şekilde zedelenmesidir.

 

Yine de, genel sonuçlar şaşırtıcı değildi. Bu sonuçlar acı verici ve şok edici. Bununla birlikte, seçimler SPD için önceki anketlere kıyasla nispeten daha iyi sonuçlandı. Ancak bu durum, özellikle bu iki eyalette, SPD'nin hedefi olamaz. Brandenburg'daki sonuçları birkaç hafta içinde merakla bekleyeceğim. Orada SPD'nin halk arasında hala önemli bir desteğe sahip olduğunu, pazar günkü rakamların öngördüğünden daha fazla olduğunu göreceğimize inanıyorum.

 

Aşırı sağcı bir partiye oy vermeyi ne kadar yanlış ve tehlikeli bulsam da, şunu kabul etmeliyiz: Almanya'da giderek daha fazla insan, krizlerle dolu belirsiz zamanlarda bu aşırı sağcı partiden bir güvenlik duygusu bekliyor. Şu anda iktidardaki partiler, nüfusun bu kesimine bu dönemin sorunlarına dair çözümler sundukları izlenimini veremiyorlar. Göç şu anda ana tema olarak öne çıkarılıyor. Bence bu durum, birçok insanın genel olarak ne kadar güvensiz olduğunu gösteriyor. Bu nedenle, hükümetin bu alandaki attığı adımlar doğru yönde. Ancak mesele bundan daha büyük.

 

Hepimiz birkaç yıl boyunca Korona'nın etkilerini yaşadık. Karmaşık çoğunluk dengeleri nedeniyle, ilk kez birçok hedefle yola çıkan üçlü bir koalisyon kuruldu. Ardından Rusya'nın saldırganlık savaşı, enerji krizi, enflasyon geldi. Bu zor zamanların hepimizi ne kadar zorladığını anlasam da, geri adım atıp şu soruyu dürüstçe yanıtlamamız gerekiyor: Bu zorlukları daha iyi bir şekilde hangi hükümet yönetebilirdi?

 

Özellikle enerji alanında, Şansölye Scholz ve koalisyon, fiyatları hızlı bir şekilde kontrol altına almayı başardı. 2,15 Euro'luk bir dizel fiyatı gördüğümdeki şaşkınlığımı hatırlıyorum. Yakın zamanda, litresi 1,50 Euro'nun altında olan fiyatlar gördüm. Ayrıca, bu hükümet Angela Merkel'in sürekli kaçındığı bir ekonomik dönüşümü başlattı. Tıpkı Helmuth Kohl'un 16 yıl boyunca işgücü piyasasında her önemli reformu görmezden gelmesi gibi. Acı verici önlemleri, SPD Schröder döneminde aldı. Merkel ise görev süresi boyunca selefinin attığı adımların ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktan yorulmadı.

 

 

İşte bu nedenle, mevcut iktidar koalisyonunun daha da iyileştirilebilecek olan iletişimsel imajından bağımsız olarak, „trafik ışığı“ koalisyonunun yasama döneminin son yılında reform çalışmalarını sürdürmesi gerektiğine inanıyorum. Planlarımızın dörtte üçünü zaten uyguladık veya en azından yolunu açtık. Bu, daha önceki hükümetlerin çoğunun başaramadığı bir şeydir. Ayrıca, üzerinde çalıştığımız başka önemli yasa tasarılarımız da var ve bunları da hayata geçireceğiz. Olaf Scholz'un yürüttüğü cesur ama gerekli olan ülkemizin dönüşümü elbette bir bedel taşıyor. Ekonomi ve enerji tedarikinde dönüşüm acı verici. Bu böyle. Ancak bu adımların gerekliliğini ve mevcut başarıları, genel seçimlerden önce daha fazla insana iletebileceğimizden eminim. Ve tıpkı Kırmızı-Yeşil iktidarının işgücü reformları gibi, bugün hükümetin attığı adımların da Almanya'nın gelecekteki başarısı açısından hayati ve belirleyici başarılar olarak görüleceğinden eminim. Olaf Scholz, doğru görevde doğru kişidir."

 

 

Zum 1. September starten 10 Auszubildende bei der AOK in Würzburg in ihr Berufsleben als Sozialversicherungsfachangestellte. „In Bayern dürfen wir insgesamt 288 neue Auszubildende begrüßen und wir freuen uns, sie zu begleiten und zu unterstützen“, so Hetty Jäschke, Bereichsleiterin Personalentwicklung und Rekrutierung bei der AOK Bayern. Die Azubis erwerben in den kommenden Jahren umfangreiches Fachwissen in allen Bereichen der Kranken- und Pflegeversicherung und lernen nach und nach alle ausbildungsrelevanten Abteilungen kennen. „Bereits vom ersten Tag an übernehmen unsere Auszubildenden verantwortungsvolle Aufgaben in der Praxis – selbstverständlich unter Anleitung und gemeinsam mit erfahrenen Kolleginnen und Kollegen hier vor Ort“, so Alexander Pröbstle, Direktor der AOK in Würzburg. Eine fachlich fundierte Ausbildung garantiere den gewohnt kompetenten und kundenorientierten Beratungsservice bei allen Anliegen der Versicherten. Die AOK Bayern bildet derzeit rund 770 junge Menschen zu Sozialversicherungsfachangestellten aus. Die Übernahmequote bei der AOK Bayern ist mit 93 Prozent überdurchschnittlich hoch.

 

Zunehmende Digitalisierung

Versicherte und Arbeitgeber wünschen sich unterschiedliche Zugänge, um die Beratungs- und Versorgungsangebote der AOK zu nutzen – persönlich, aber auch über digitale Kanäle. So bietet die AOK ihren Versicherten unter anderem an, über eine digitale Plattform Anträge direkt zu stellen und entsprechende Formulare gemeinsam mit den AOK-Experten sofort ausfüllen zu können. „Unsere Arbeitswelt wird immer digitaler und das berücksichtigen wir auch bei der Ausbildung unserer jungen Kolleginnen und Kollegen, sowohl in der täglichen Praxis wie auch in der Theorie mit digitalen Unterrichtsbausteinen“, so Christian Berger, Aus- und Fortbildungsleiter der AOK in Würzburg.

 

Das Bewerbungsverfahren läuft bei der AOK Bayern ebenfalls teilweise online ab, das heißt, Bewerberinnen und Bewerber reichen ihre Unterlagen digital ein. Wer sich für eine Karriere bei der AOK Bayern interessiert, findet Informationen über die Ausbildung zum Sozialversicherungsfachangestellten (m/w/d) oder über das Duale Studium „Management in der Gesundheitswirtschaft“ (Bachelor of Science) unter www.aok.de/karriere.

 

Im Rahmen des diesjährigen World Cleanup Days ruft die Umweltstation der Stadt Würzburg Vereine, Firmen und Initiativen sowie alle Bürgerinnen und Bürger Würzburgs auf, bis Ende September wilden Müll aus der Umwelt zu sammeln. Zusätzlich lädt das Team der Umweltstation erstmalig dazu ein, auch digital auf Endgeräten, Servern und Clouds aufzuräumen und nicht mehr benötigte Dateien zu löschen.
Personen aus der Stadt Würzburg, die mit dem Verein, der Firma, der Familie oder dem Freundeskreis eine eigene Abfallsammelaktion auf die Beine stellen möchten, dürfen sich gerne unter 0931 374400 bei der Umweltstation melden. Diese koordiniert sämtliche Sammlungen und steht bei Bedarf mit Leihausrüstung und weiteren Informationen zur Verfügung.
 
Wolfgang Kleiner, Werkleiter des städtischen Eigenbetriebs Die Stadtreiniger, betont die Bedeutung des Aktionstages: „Der World Cleanup Day ist mehr als nur eine Reinigungsaktion. Er ist ein symbolisches Zeichen unserer Verantwortung, unseren Planeten zu schützen und die Umweltverschmutzung zu bekämpfen, um eine nachhaltige Zukunft für kommende Generationen zu gewährleisten. Hier bei uns in Würzburg, in Deutschland und auf der ganzen Welt.“
 
Dieses Jahr wird der World Cleanup Day am 20. September von den Vereinten Nationen im Rahmen des Cleanup Monats September eingeleitet. Der Cleanup Monat ist eine globale Kampagne, die darauf abzielt, den gesamten September über Menschen zu mobilisieren, um ihre Umgebungen sauberer und nachhaltiger zu gestalten. Bürgerinnen und Bürger sind aufgerufen, sich an Aufräumaktionen zu beteiligen, ihre eigenen Initiativen zu starten und sich aktiv für eine saubere, gesunde und müllfreie Zukunft einzusetzen.
Durch die Registrierung von Aufräumaktion auf der Webseite des deutschen Trägervereins “Let’s Do It! Germany e.V.” unter www.worldcleanupday.de erhalten die Cleanups überregionale Strahlkraft. Zudem können kostenloses Werbematerial heruntergeladen und auf Wunsch ein Teilnahmezertifikat ausgestellt werden.
 
2023 beteiligten sich über 19 Millionen Menschen in über 190 Ländern weltweit am World Cleanup Day und setzten damit ein starkes Zeichen für eine saubere, gesunde und müllfreie Umwelt.
In Deutschland beteiligten sich in über 2.000 Städten und Gemeinden rund 438.000 Menschen in mehr als 9.100 Cleanups und sammelten über 1.900 Tonnen Müll.
 
Dass auch ein digitales Cleanup eine große Rolle für Umwelt- und Klimaschutz spielt, zeigt der stetig wachsende Energiehunger für die Herstellung und den Betrieb von Hardware und Rechenzentren. Deren Anteil an den weltweiten Treibhausgasemissionen liegt inzwischen bei etwa 4%. Das entspricht etwa 1.500.000.000 Tonnen CO2-Emissionen pro Jahr. Durch eine Reduzierung von Datenmengen und Datentransfers sowie einem achtsamen Nutzungsverhalten bei Videostreaming, Online-Konferenzen & Co. kann hier jede und jeder Einzelne einen wichtigen Beitrag für den Umweltschutz leisten.
 
Für Rückfragen steht das Team der Umweltstation unter 0931/374400 oder Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein! gerne zur Verfügung.
Dort gibt es auch Informationen zu weiteren Abfallsammelaktionen, zu Abfallvermeidung und -trennung sowie den Bildungsangeboten der Umweltstation zu Abfallvermeidung und weiteren Themen.
 

BERLIN (AA) - İsveçli Volvo, FH elektrikli kamyonunun tek şarjla 600 kilometre yol gidecek uzun menzilli versiyonunu 2025'te piyasaya süreceğini bildirdi.

Volvo Trucks tarafından yapılan açıklamada, ağır yükleri uzun mesafelerde taşımak için tasarlanan ağır kamyonların elektrifikasyonun dünya çapında devam ettiği ve daha uzun mesafelerin artık bir olasılık haline geldiği belirtildi.

 

Şirketin, FH elektrikli kamyonunun tek şarjla 600 kilometreye kadar yol gidebilecek yeni bir uzun menzilli versiyonunun 2025’in ikinci yarısında piyasaya süreceği bildirilen açıklamada, "Bu, nakliye şirketlerinin elektrikli kamyonları bölgeler arası ve uzun mesafeli rotalarda çalıştırmasına ve şarj etmek zorunda kalmadan tam bir iş günü sürmesine olanak tanıyacak." ifadeleri yer aldı.

Bu arada elektrikli kamyonlar, dizel muadillerine göre halen önemli ölçüde daha pahalı olmasıyla da dikkati çekiyor. Elektrikli kamyonların fiyatı 250 bin avro ile 500 bin avro arasında değişiyor.

 
BERLİN (AA) - Almanya’nın Saksonya eyaletinde 1 Eylül'de yapılan eyalet meclisi seçimlerinde oy pusularının tahrif edildiği bildirildi.

Dresden Emniyet Müdürlüğünce yapılan açıklamada, Saksonya Eyalet Meclisi seçimleri için mektupla kullanılan oyların sayımı sırasında, Dresden kentindeki iki seçim bölgesinde tahrif edilmiş oy pusulalarının tespit edildiği bildirildi.

 

Kimliği belirsiz kişilerin, seçmenlerin oy pusulasına koyduğu çarpı işaretlerinin üzerinde "oynama yaparak" bunun yerine aşırı sağcı Özgür Saksonya (Freie Sachsen) Partisini işaretlediği belirtildi.

Yaklaşık 100 oyun bu şekilde değiştirildiği, konuya ilişkin soruşturma başlatıldığı kaydedildi.

Oy pusulaları üzerinde "oynama yapıldığı" belirtilen 36012 numaralı seçim bölgesinde aşırı sağcı Özgür Saksonya Partisi oyların yüzde 10,2'sini aldı. Parti, eyalet genelinde ise yüzde 2,2 oranına ulaştı.

 

Özgür Saksonya Partisi, ülkenin iç istihbaratı Almanya Anayasayı Koruma Dairesi tarafından aşırı sağcı bir oluşum olduğu gerekçesiyle takip ediliyor.

 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un Rus muhalif siyasetçi Vladimir Kara-Murza ile Başbakanlık'ta görüştüğü bildirildi.

Başbakan Olaf Scholz sosyal medya platformu X'ten yaptığı paylaşımda Kara-Murza ile olan iki fotoğrafını yayınladı.

 

Scholz paylaşımında, "Vladimir Kara-Murza'nın gücüne, cesaretine ve Rusya için demokratik bir geleceğe olan yorulmak bilmez bağlılığına hayranım. Ağustos ayındaki esir takası sırasında serbest bırakılmasını sağladık ve bugün birbirimizle uzun uzun konuşma fırsatı bulduk." ifadesini kullandı.

Kara-Murza da yine X'ten yaptığı açıklamada Başbakan Olaf Scholz'e teşekkür ederek, Rusya, Ukrayna ve Avrupa'nın geleceği ve cezaevlerinden çıkarılması gereken siyasi mahkumlar hakkında sohbet ettiklerini belirtti.

 

Rus muhalif Vladimir Kara-Murza, Batılı ülkeler ve Rusya arasında Ankara’da gerçekleşen tarihi esir takasında serbest kalmış ve Almanya'ya getirilmişti.

- Köln'de yaşayan Hayrettin Kurt:
- "Almanya gibi bir ülkenin böyle bir tarihi olmasına rağmen sağcı bir partinin böyle bir oranda oy olması korku verici"
- Köln'de büfe işleten Ali Nesanır:
- "Oy oranlarındaki bu yükseliş şiddetli şekilde bizi endişelendiriyor. Korkum, bu hızla giderse AfD'nin parlamentoya girip çoğunluğu ele alması"

KÖLN (AA) - MESUT ZEYREK - Almanya'nın iki eyaletinde 1 Eylül'de yapılan seçimlerde aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisinin rekor düzeyde oy alması, Türkler başta olmak üzere ülkede yaşayan yabancı kökenliler arasında endişeye yol açtı.
Köln'de yaşayan Türkler, aşırı sağcı partilerin oy oranlarının son yıllarda artmasından duydukları rahatsızlığı dile getirerek, gerek sosyal, gerekse sosyal hayatta yabancı kökenlilere yönelik yaşanan dışlamanın artacağı endişesi yaşadıklarını ifade etti.
Köln'de yaşayan Hayrettin Kurt, AA muhabirine, "Aşırı sağcı bir partinin Almanya'da yüzde 30 ve üzerinde oy alması tabi ki endişe veriyor. İkinci dünya savaşını hatırladığımızda, Almanya gibi bir ülkenin böyle bir tarihi olmasına rağmen sağcı bir partinin böyle bir oranda oy olması korku verici." dedi.

Kurt, federal düzeyde iktidara gelmeleri durumunda yabancı kökenlileri zor günlerin beklediğini belirterek, "İlerde yabancıları büyük oranda geri göndermeye çalışırlar. İlticacıları geri göndermeye çalışırlar. Yabancı düşmanlığı illaki yükselir. Dışlamalar yükselir. Yabancılar için günlük hayat zorlaşır." diye konuştu.

- "Oy oranlarındaki bu yükseliş bizi endişelendiriyor"
Köln'de büfe işleten Ali Nesanır ise aşırı sağcıların oy oranlarındaki yükselişin endişe verici olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Oy oranlarındaki bu yükseliş şiddetli şekilde bizi endişelendiriyor. Korkum, bu hızla giderse AfD'nin parlamentoya girip çoğunluğu ele alması. Bu vesileyle biz yabancılar için çok kötü bir durum. Örneğin bizi ikinci plana atarlar, mesleki yerlerde özellikle önceliği Almanlara verirler. Polonya, Çekoslovakya gibi ülkelerden gelenleri de ikinci plana alırlar. Biz Türkleri çok arka plana iterler ve bir kısmını da tahminim sınır dışı etme durumları olabilir. Bu sürecin buraya gideceğine, şu anki gidişata bakılırsa hiç şüphem yok."
Almanya'da doğan ve Alman vatandaşlığı bulunan Ali Haydar Güneş de "Aşırı sağcı siyasetçilerin söylemleri kesinlikle yanlış, yanlış bir politika izliyorlar. Tüm yabancıları aynı kefeye koymamaları lazım. Gidişat çok kötü, ufak eyaletleri kazanıp büyük şehirlere doğru geliyorlar. 10 sene içinde Almanya'nın başına geçerler diye düşünüyorum. Gidişat pek iyi değil yani." ifadelerini kullandı.

- "İlerde iktidara gelirlerse çok büyük problemler yaşayacağımız kanısındayım"
Köln'de yaşayan Nurettin Demir ise "Sağcı partilerin oy oranlarının artışını pek iyi bulmuyorum. İlerde iktidara gelirlerse çok büyük problemler yaşayacağımız kanısındayım. Halk rahatsız olur, onu yapmayın, şunu yapmayın gibi nedenlerle problem yaşayacağız A'dan Z'ye kadar. Sadece ben değil buradaki tüm yabancılar, başta Türkler olmak üzere çok endişeliyiz. Çok iyi şeyler beklemiyor bizi." dedi.
Köln'de taksicilik yapan Yavuz Yılmaz da "Sağ partilerin iktidara gelmesi bizim için çok kötü olacak. Çünkü onlar bir numaralı yabancı düşmanı bildiğim kadarıyla, bize zararları olur, onlara karşıyız." şeklinde konuştu.

- İlk kez aşırı sağcı parti bir eyalette ilk sırada yer aldı
Almanya'da, Thüringen ve Saksonya eyaletlerinde 1 Eylül'de düzenlenen seçimlerde aşırı sağcı popülist Almanya için Alternatif (AfD) Partisinin oy oranı rekor düzeyde yükseldi.
Thüringen'deki eyalet meclisi seçimlerinde oy oranını 2019'da yapılan seçimlere göre 9,4 puan artıran AfD, yüzde 32,8 ile açık ara birinci oldu. Böylelikle Almanya'da 1945’ten sonra ilk kez aşırı sağcı parti bir eyalette ilk sırada yer aldı ve tarihi başarı elde etti.
Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) yüzde 23,6 oy oranıyla ikinci sırada kaldı.

Saksonya Eyalet Meclisi seçimlerinde de oylarını 3,1 puan artıran AfD, yüzde 30,6 oy oranıyla ikinci parti oldu.
Seçimde, yüzde 31,9 ile birinci çıkan parti CDU oldu.
İki eyalette de federal hükümeti oluşturan Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller Partisi ve Hür Demokrat Parti (FDP) ise seçimlerde hezimete uğradı.
 
Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Moritz Schularick: "Alman ekonomisi giderek artan bir şekilde sadece konjonktürel değil, aynı zamanda yapısal bir krizle karşı karşıya bulunuyor"
 

BERLİN (AA) - Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü (IfW), Alman ekonomisinin 2024 ve 2025'te daha önce tahmin edilenden çok daha kötü bir büyüme göstermesini beklediğini bildirdi.

IfW, Almanya ekonomisine ilişkin haziranda paylaştığı 2024-2025'i kapsayan büyüme tahminlerinde güncelleme yaptı.

 

IfW'den yapılan açıklamada, Almanya için bu yıla ilişkin Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) büyüme tahmininin daha önce duyurulan yüzde 0,2'den yüzde 0,1'e, 2025 büyüme beklentisinin ise yüzde 1,1'den yüzde 0,5'e indirildiği aktarıldı.

Açıklamada, Alman ekonomisinin iyiye gitmediği ve ekonomideki toparlanma işaretlerinin son aylarda daha sağlam hale gelmediği aktarılarak, bunun nedeni olarak sanayinin durgunluk içinde olması gösterildi.

Buna ek olarak bu yıl için hane halkının artan reel gelirlere rağmen harcamalarını kısması nedeniyle zayıf özel tüketimin ekonomik görünüm üzerinde baskı oluşturduğu belirtilerek, inşaat sektöründe durgunluğun da ekonominin toparlanmasını olumsuz etkilediği aktarıldı.

Açıklamada, "Yatırım harcamaları, belirgin ekonomik politika belirsizliğinden zarar görmekte ve makine ve teçhizattaki sabit sermaye oluşumunun yüzde 7,2 oranında düşmesine neden olmaktadır." ifadeleri yer aldı.

 

Gelecek iki yılda Alman ekonomisinde toparlanmanın reel gelirdeki artış, yurt dışından gelen yüksek talep ve düşen faiz oranları sayesinde yeniden hız kazanacağına işaret edilerek, Eylül 2025'e kadar ECB'nin politika faiz oranını yüzde 2,25'e düşüreceği tahmin edildi.

Zayıf ekonomi göz önüne alındığında, işsizlik oranının bu yıl yüzde 6 olacağı ve gelecek yıl yüzde 6,1'e yükseleceği öngörüldü.

Enflasyonun düşmeye devam edeceği ve gelecek iki yıl içinde muhtemelen yüzde 2 civarında olacağı tahmin edildi.

 

- "Ekonomi sadece konjonktürel değil, aynı zamanda yapısal bir krizle karşı karşıya bulunuyor"

IfW Başkanı Prof. Dr. Moritz Schularick, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "Alman ekonomisi giderek artan bir şekilde sadece konjonktürel değil, aynı zamanda yapısal bir krizle karşı karşıya bulunuyor." ifadesini kullandı.

Alman koalisyon hükümetinin bütçe kesintilerinin ekonomide ek bir yük oluşturduğunu ve ECB'nin faiz oranlarındaki dönüşünün Almanya için çok geç olduğunu savunan Schularick, "Dahası, eski temel endüstriler değişime çok uzun süredir direnç gösteriyor ve iltica tartışması, yurt dışından kalifiye işçi çekmeye yönelik ekonomik ihtiyaç hakkındaki diyaloğa zarar veriyor. Bu durum devam ettiği sürece büyüme fırsatlarımızın azalmasını izleyebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

IfW Ekonomik Tahmin Müdürü Stefan Kooths da Alman ekonomisi için öncü göstergelerin daha önce verdiği yukarı yönlü sinyallerin hayal kırıklığına sebep olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Kamu ve yarı kamu hizmetleri artış eğilimi gösterirken, özel sektör faaliyetlerinin çoğu düşük performans gösterdi. Genel olarak ve ileriye dönük olarak bakıldığında, Alman ekonomisi, kısmen ekonomi politikasının güvenilir bir rota belirleyememesi nedeniyle anemik bir toparlanma sürecine giriyor."

 

- Alman ekonomisi yeniden resesyona girme riskiyle karşı karşıya

Öte yandan, Alman ekonomisi artan faiz oranları ile konjonktürel rüzgarların ve yapısal değişikliklerin ortasında büyümekte zorluk çekiyor.

Ekonomi, yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla azalan yatırımlar nedeniyle yüzde 0,1 küçüldü.

Almanya Merkez Bankası ise üçüncü çeyrekte daha düşük büyüme bekliyor.

 

Ekonomi Araştırma Enstitüsü ise üçüncü çeyrekte GSYH'de daha fazla düşüşün mümkün olduğunu değerlendiriyor.

Eğer Alman ekonomisi üçüncü çeyrekte küçülürse, teknik resesyona girmiş olacak.

Teknik resesyon, "üst üste iki çeyrek GSYH'de küçülme yaşanması" olarak ifade edilirken, Almanya, 10 yıllık iyi bir ekonomik büyümeden sonra salgının ilk yılı olan 2020'de, 2009'dan beri ilk kez resesyon yaşamıştı.

Alman hükümeti ise ekonomide bu yıl yüzde 0,3'lük büyüme bekliyor.

 

"Rusya, Ukrayna'nın tamamına saldırarak Avrupa barış düzenimizin en önemli temelini yıkmıştır. Rusya, özellikle füzeler ve seyir füzeleri alanında, uzun yıllardır kitlesel olarak silahlanmaktadır"
 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Rusya'nın yıllardır kitlesel olarak silahlanmasını eleştirerek Ukrayna'ya saldırmakla Avrupa'nın barış düzeninin temellerini yıktığını belirtti.

 

Todendorf beldesinde Iris-T SLM hava savunma sisteminin hizmete giriş töreninde yaptığı konuşmada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan çekilerek silahsızlanma anlaşmalarını çiğnediğini kaydeden Scholz, "Putin, füzeleri Berlin'e kuş uçuşu 530 kilometre uzaklıktaki Kaliningrad'a kadar taşımıştır. Uygun şekilde tepki vermemek ihmalkarlık olur. Harekete geçilmemesi ülkemizdeki barışı da tehlikeye atacaktır. Bunun olmasına izin vermeyeceğim." dedi.

Scholz, Iris-T SLM hava savunma sisteminin Almanya'da faaliyete girmesinin önemine işaret ederek, "Bu hiç abartısız Avrupa'da güvenlik ve barışı korumakla ilgili bir proje. Rusya, Ukrayna'nın tamamına saldırarak Avrupa barış düzenimizin en önemli temelini yıkmıştır. Rusya, özellikle füzeler ve seyir füzeleri alanında, uzun yıllardır kitlesel olarak silahlanmaktadır." diye konuştu.

 

Iris-T SLM'nin Almanya'nın güvenliğine katkıda bulunacağını vurgulayan Scholz, "Bu, hava savunmasının uzun süre ihmal edilmesinden sonra ülkemizin güvenliği için önemli bir adımdır. Ama aynı zamanda Avrupa güvenliği için de önemli bir adım. Yeni silah sistemi, Almanya tarafından başlatılan ve halihazırda 21 ülkenin katıldığı Avrupa Sky Shield hava savunma sisteminin merkezi bir bileşeni olacak." ifadesini kullandı.

Şansölye Scholz, ayrıca Ukrayna'ya teslim edilen dört Iris-T SLM sistemi ile yüzlerce Rus seyir füzesi, insansız hava aracı ve roketin düşürüldüğünü ve çok sayıda kişinin hayatının kurtarıldığını aktardı.

 

Savunma Bakanı Boris Pistorius da ilk Iris-T SLM hava savunma sisteminin devreye girmesinin tarihte bir dönüm noktası olduğuna inandığını söyledi.

Pistorius, Schleswig-Holstein eyaletinin Baltık kıyısındaki Todendorf bölgesinin ülkesinin hava savunma gücünün gelecekteki merkezi olacağını kaydetti.