Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
ANKARA (AA) - Türkiye'de yaşayan uluslararası misafirler, kendi ülkeleriyle kıyaslama yaparak Türkiye'nin sağlık sisteminin gücünü ve yetkinliğini anlattı.
Türkiye'de uygulanan Kovid-19 aşısı dozu 42 milyonu aşarken Türkiye'de yaşayan uluslararası misafirler, Kovid-19 aşılama sürecindeki deneyimlerini ve Türk sağlık sisteminden memnuniyetlerini Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca hazırlanan videoda anlattı.
"Bu Topraklara Aşık" başlıklı seride Balıkesir, İzmir, Muğla ve Antalya'ya yerleşen ve uzun süredir bu bölgelerde yaşayan İtalyan, Alman, İngiliz ve Yunan vatandaşları, kendi ülkeleriyle Türkiye'nin sağlık sistemini karşılaştırdı, Türk sağlık sistemine duydukları hayranlığı dile getirdi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, videoyu sosyal medya hesabından "Koronavirüs ile mücadelede dünyaya örnek olacak bir gayretle işlerini yapan başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere tüm kamu görevlilerimize minnettarız." ifadeleriyle paylaştı.
- "Kendimizi burada Almanya'dan daha güvende hissediyoruz"
Almanya'dan gelen ve Antalya'da yaşayan Marion Füller ve Michael Wigant, film serisinde görüşlerine yer verilen isimlerden ikisi oldu.
Wigant, Türk toplumunun salgın tedbirleri konusunda çok özenli davrandığını, mesafenin korunduğunu, her yerde maske takıldığını belirterek, şunları söyledi:
"Yakında durumun düzelmesini umuyoruz. Burada hükümet tarafından kapanma döneminde yapılan şeyler Almanya’da yapılanlardan daha iyi. Burada yaşlı insanlara, alışverişe gidemeyecek durumda olan insanlara bakılıyor, tıbbi destek daha iyi. Almanya’dan farklı olarak aşılama yaşa bağlı olarak daha iyi yapılıyor. Kendimizi burada Almanya’dan daha güvende hissediyoruz. Bu da sadece 14 günlüğüne bile olsa Almanya’ya gitmemiş olmamızın ve burada kalmamızın nedenlerinden biri. Yakın zamanda da Almanya’yı ziyaret etmeyeceğiz."
Wigant, Türkiye'deki sağlık sisteminin olumlu taraflarına ilişkin örnek verirken "Almanya’da röntgen için iki ay bekliyorum, burada ise 20 dakika. Neden buradaki sistem daha iyi, Almanya’da durum neden bu kadar kritik bilmiyorum fakat bana göre Türkiye’deki sağlık sistemi Almanya’dakinden iyi." ifadelerini kullandı.
Kovid-19 aşısını Türkiye'de yaptırdıklarını belirten Marion Füller de aşıdan dolayı bir sorun yaşamadığını anlattı.
Füller, "Buradaki sağlık sistemi Almanya’dakinden daha iyi. Almanya’da bana KOAH teşhisi konmuştu fakat bunun arkasında astım ve alerji gibi iki rahatsızlığın daha olduğunu Türkiye’deki aile hekimim buldu. Burada yoğun bakım yatak sayısının hep yeterli olduğunu duyuyoruz. Almanya’da ise sağlık sistemi çöktü." diye konuştu.
Kendisini burada çok iyi hissettiğini dile getiren Füller, Almanya'ya dönmek istemediğini ve burada mutlu olduğunu kaydetti.
- "Her şey mükemmel şekilde tamamlandı"
Yunanistan'dan Balıkesir'e gelen Yiannis Yiatilis de Türkiye’deki Kovid-19 aşılama programının çok başarılı olduğunu belirtti.
Yaş sırası geldiğinde internet ortamından çok kolay randevu aldığını ifade eden Yiatilis, "Günüm geldiğinde hastaneye gittik ve her şey mükemmel şekilde tamamlandı. Bizim için bekliyorlardı. Her şey temiz ve güzeldi, 2 dakika bile bekletilmedik. Her şey hızlı ve başarılı şekilde halledildi. Doğrusunu söylemek gerekirse bu konuda çok mutluyum." dedi.
Belli sebeplerden dolayı Türk hastanelerinde birkaç defa bulunduğunu ve olumlu tecrübeler yaşadığını dile getiren Yiatilis, "Bence doktorlar ve personel çok çok iyi eğitilmiş. Devlet hastanelerindeki yoğunluğa rağmen her şey çok net ve temiz. Ayrıca herkesi bilgilendiriyorlar ki bu da Avrupa standartlarında çok nadirdir. Çok verimli bir çalışma. Açıkçası çok sevdim ve bence insanlara saygılı olmak yüksek seviyede bir medeniyeti gösteriyor." diye konuştu.
Türkiye'de kendisini yeterince güvende hissettiğini söyleyen Yiatilis, "Bir Yunan vatandaşı olarak Türkiye’deyken kendimi evimde gibi hissediyorum. Herkes bana dostça davranıyor. Yunan olduğumu söylediğimde bir gülümseme ve dostça bir yüz görüyorum, burada olmayı seviyorum." ifadelerini kullandı.
- "Süreç mükemmel işledi"
İtalya'dan İzmir'e gelen Carlo Brivio da aşı olmak için İtalya'ya dönüp dönmemeyi düşündüğünü, bunu arkadaşlarıyla konuştuğunu ancak ülkesinde aşı durumunun belirsiz olduğunu anlattı.
Eşinin Türkiye'de, köydeki doktoru aşıyla ilgili bir şey sormak için aradığını ve doktorun kendilerini aşı olmaya davet ettiğini aktaran Brivio, şunları kaydetti:
"Buna inanamadım. Sonrasında eşim gittiği anda kayda alındı ve aşısı yapıldı. Ben de sonraki hafta için aşı randevusu aldım. Üç hafta sonrasında da ikinci aşılarımızı olduk. Hiçbir sorun yaşamadık. Randevulara ne zaman gidilecek, nereye gidilecek, her şey telefondaki bir uygulama yoluyla onaylandı. Süreç mükemmel işledi. Aşılama sonrasında önce onu, sonra da beni aradılar. İyi olup olmadığımızı, bir problem yaşayıp yaşamadığımızı sordular. Dediğim gibi buna inanamadım. Bu yaşadıklarımı İtalya’daki arkadaşlarıma anlattığımda hala aşı olmadıklarını öğrendim. Sadece İtalya için demiyorum, ABD’de de Belçika’da da yaşadım. Bu yüzden bu ülkelerdeki durumlar hakkında da bilgim var. Türkiye’de son 15 yılda yaşanan bu değişime hala hayret ediyorum."
- "Birçok ülkeden avantajlıydık"
Birleşik Krallık'tan Muğla'ya gelen İngiliz vatandaşları Tudor Hughes ve Barbara Hughes da Türkiye'deki aşı deneyimini anlattı.
Tudor Hughes, Türkiye'nin tartışmasız yaşanabilecek en güzel yerlerden olduğunu söyledi.
Kovid-19 aşılama sürecinin çok kolay olduğunu ve telefondaki uygulamayla randevu alabildiğini belirten Hughes, "Kullanması gerçekten çok kolay. Size aşı olabileceğiniz uygun günler gösteriyor, birini seçiyorsunuz ve size aldığınız randevu gününün onayı bilgisi geliyor. Hatta randevudan bir gün önce de 'Lütfen gelmeyi unutmayın' diye bilgi mesajı geliyor." dedi.
Aşının hastanede yapıldığını dile getiren Hughes, "Öyle büyük bir sıra yoktu. Sıramız geldi ve 5 dakika içinde aşımızı olduk. 15-20 dakika kadar yan etki göstermeyeceğinden emin olmak için beklememiz gerekti, daha sonra gitmekte özgürdük." diye konuştu.
Türkiye'deki sağlık sistemini öven Hughes, şunları söyledi:
"Türkiye’nin sağlık sistemine duacı olduğumu söylemekten başka bir şey diyemem. Birleşik Krallık’tan daha farklı. Bizim ülkemizde polikliniklerimiz yok. Eğer bir probleminiz varsa yapmanız gereken ilk şey genel pratisyeni aramaktır. Sonrasında ne yapmanız gerektiğine karar verilir. Sonra da bir uzmana gitmek için randevu alırsınız, beklemek zorunda kalırsınız. Kan testi vermeniz gerekse bile yine doktor beklersiniz. Kısacası her şey zaman alır. Burada ise poliklinikler var. Tüm testlerinizi yapıyorlar, günün sonunda durumunuzun ne olduğuna dair bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Benim için harika bir sistem."
Barbara Hughes da "Sadece biz değil, burada bizim yaş grubumuzdaki herkes aşısını oldu. Dürüstçe söylemek gerekirse birçok ülkeden avantajlıydık. Erkek kardeşim İspanya’da yaşıyor, hala bekliyor. Teyzem 80 yaşında ve Güney Afrika’da hala bekliyor. Evet, burası çok daha verimli." ifadelerini kullandı.
Türkiye, yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele kapsamında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC) 50 bin doz Sinovac aşısı daha ulaştırdı. Aşıları taşıyan Türkiye Sağlık Bakanlığına ait ambulans uçak, saat 22.20'de Ercan Havalimanı'na iniş yaptı. Aşılar KKTC Sağlık Bakanlığı yetkililerine teslim edildi.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), yurt dışında yaşayan geleceğin gazetecileri, iletişimcileri ve sinemacılarını desteklemek amacıyla ödüllü “Türk Diasporası Medya Ödülleri” yarışması düzenliyor. Kısa Film, Senaryo, Fotoğraf, Araştırmacı Gazetecilik ve Yeni Medya olmak üzere 5 farklı kategoride yeteneklerin keyfedileceği yarışmaya başvurular 7 Haziran 2021 tarihinde başlayacak olup 30 Eylül 2021 tarihinde son bulacak.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Abdullah Eren, Solingen faciasının yıl dönümünde yaptığı basın açıklamasında Solingen'in yurt dışındaki Türk vatandaşlarını hedef alan son saldırı olarak kalmadığına dikkat çekerek, "Dünyanın dört bir yanındaki Türk diasporasının, yaşadıkları ülke toplumlarıyla kurduğu kardeşlik bağının ırkçılık zehrine boyun eğmeyeceğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz" dedi.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Almanya'nın Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti'nde bulunan Solingen kentinde 29 Mayıs 1993 tarihinde Genç ailesinin ''Untere Werner'' adlı sokaktaki evinin aşırı sağcı kişilerce
undaklanmasının ardından yaşanan facianın yıl dönümünde bir dizi anma etkinliği düzenliyor. YTB, aynı aileye mensup ve dördü çocuk beş Türk kökenli vatandaşın hayatını kaybettiği faciayı anmak ve Solingen Faciası özelinde Avrupa'da Türk vatandaşlarına yönelik saldırı ve hak ihlallerine karşı kamuoyu farkındalığı oluşturmak amacıyla Ankara Ulus Meydanı'nda bir alan oluşturdu. 29 Mayıs 2021 tarihine kadar ziyarete açık olacak alanda vatandaşlar saldırıya hedef olan Genç ailesinin evinin bir benzerini ziyaret ederek düşüncelerini ziyaretçi defterine aktarabiliyor. YTB Başkanı Abdullah Eren ise hazırlanan alanda bir basın açıklaması yaptı.
Başkan Eren 28 yıl önce yürekleri dağlayan elim olayın yıl dönümü vesilesiyle bir araya gelindiğine dikkat çekerek, 29 Mayıs 1993 tarihinde Almanya'nın Solingen şehrinde yaşanan neo-Nazi ırkçı kundaklama saldırısında aynı aileden 4'ü çocuk yaşta, 5 insanımızın hayatını kaybettiğini hatırlattı. Eren, kundaklama saldırısında Genç ailesinden hayatını kaybeden, 4 ve 9 yaşlarındaki Saima ve Hülya Genç'i, 12 yaşındaki Gülüstan Öztürk ile Hatice Genç ve Gürsün İnce'yi rahmetle andıklarını kaydetti.
GENÇ AİLESİ ALMANYA'DA MERHAMET SEMBOLÜ HALİNE GELDİ
Başkan Eren, saldırıda 2 torunu, 2 kızı ve Türkiye'den Almanya'ya tatile gelen yeğenini kaybeden Mevlüde Genç ile Durmuş Genç'in, 28 yıldır yüreklerinde evlat acısı taşırken, gösterdikleri sağduyu, hoşgörü ve bağışlayıcılıkla Almanya'da bir merhamet sembolü haline geldiklerinin altını çizdi. Mevlüde Genç'in ise olayın hemen ardından "hepimizi Allah yarattı, sevgi insanı yaşatır, nefretse öldürür, birbirimize sevgiyle bakalım" direyerek yüce gönüllüğü ile tüm insanlığa ilham kaynağı olduğunu belirtti. Yaşadığı tüm olaylara rağmen Mevlüde Genç'in kin tutmadığını söyleyen Başkan Eren, Türk ve Alman toplumu arasında birlik vurgusu yapan Mevlüde Genç'in, layık görüldüğü sayısız liyakat nişanı ve ödülün yanında Almanya'da bugün sevgi elçisi olarak kabul edildiğini bildirdi.
VATANDAŞLARIMIZ YAŞADIKLARI ÜLKELERİN VAZGEÇİLMEZ PARÇASI
Başkan Eren, anavatan toprakları dışında kendilerine yurt edinen Türk vatandaşlarının, 60 yıllık diaspora geçmişi boyunca, sadece çalışkanlığı ve alın teriyle değil, milletimizin latif ahlakı, diğerkâmlığı ve hamiyetperverliğiyle yaşadıkları ülkelerin vazgeçilmez bir parçası haline geldiğine de dikkat çekti.
Mevlüde Genç'in affetmeyi bilen, yüce gönüllü ve onurlu duruşundan ilham aldıklarını ifade eden Başkan Eren, dünyanın dört bir yanındaki Türk diasporasının, yaşadıkları ülke toplumlarıyla kurduğu kardeşlik bağının ırkçılık zehrine boyun eğmeyeceğini bir kez daha vurguladı.
SOLİNGEN FACİASI SON OLMADI
1993 Solingen ırkçı kundaklama saldırısının, yurt dışında yaşayan vatandaşlar için etkileri uzun yıllar devam eden büyük bir travmaya sebepolduğunu dile getiren Başkan Eren, benzer bir saldırı tehdidiyle uzun yıllar geceleri Türk mahallelerinde nöbet tutulduğunu, kapı zillerinden Türkçe isimlerin silindiğini ve balkonlarda da su bulundurulduğunu hatırlattı.
Başkan Eren, saldırının yaşadıkları ülkelerle uyum içerisinde varlık gösteren vatandaşların bu ülkelere duydukları aidiyet hissini derinden zedelediğini aktardı ve 1988 Schwandorf, 1992 Mölln kundaklamalarının ardından yaşanan Solingen faciasının, vatandaşları hedef alan son saldırı olarak kalmadığını da sözlerine ekledi.
IRKÇI SALDIRILARDA 213 VATANDAŞ HAYATINI KAYBETTİ
2000-2006 yılında aşırı sağ NSU Terör örgütünün işlediği cinayetlerde 8 vatandaşın hayatını kaybettiğini ifade eden Başkan Eren, en son geçtiğimiz yıl ise Hanau'da 4 vatandaşın vefatıyla sonuçlanan ırkçı bir saldırı yaşandığının altını çizdi. Almanya'da günümüze kadar ırkçı saldırılarda hayatını kaybedenlerin bilançosunun toplam 213 kişiye ulaştığını belirtti.
Almanya Federal Meclis kayıtlarındaki saldırı istatistiklerini paylaşan Başkan Eren, geçtiğimiz yıl 900'ün üzerinde İslam karşıtı suç işlendiği bilgisini verdi. Alman İçişleri Bakanlığı verilerine göre ise 2020 yılında her gün en az iki İslam düşmanı saldırı yaşandığını söyledi. Başkan Eren, YTB olarak hazırladıkları raporda ise yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına yönelik saldırı niteliğinde 381 vaka kayda geçtiğini bildirdi. Bunların arasından da 205'inin Almanya'da raporlandığını söyledi.
Öte yandan, Federal Göç ve Sığınmacılar Dairesinin Nisan ayında yayınladığı rapora da işaret eden Başkan Eren, rapora göre bugün Almanya'da her 3 başörtülü Müslüman kadından birinin ayrımcılığa uğrayacağı korkusuyla yaşadığını sözlerine ekledi. Yine Alman Federal Ayrımcılıkla Mücadele Dairesi raporuna göre ırkçılık kaynaklı ayrımcılık vakalarında geçtiğimiz yıl, 2019 yılına göre yüzde 79'luk artış gözlendiğini dile getirdi.
AŞIRI SAĞ İLE MÜCADELE KAPSAMINDAKİ TEDBİRLER ARTTIRILMALI
Rakamların yanında yaşayan travmaların çok daha büyük boyutta olduğunu ifade eden Başkan Eren, şunları kaydetti: "Bu anlamda Alman tarafının da konunun vahametinin farkında olduğunu görüyor ve aşırı sağ ile mücadele kapsamında
aldığı önlemlerin kapsamının genişletilerek etkinliğinin arttırılması girişimlerini önemsiyoruz. YTB olarak yürüttüğümüz farkındalık çalışmalarının amacının acıları konuşmak ve taze tutmak değil, bir daha yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınmasını teşvik etmek olarak görüyoruz. Bu vesileyle Solingen Yangını'nın yıl dönümünde, kundaklanan binanın saldırıdan önce tıpkı 29 Mayıs günü gece saat 01.00'deki haliyle canlandırıldığı bu anma etkinliğinde bir daha asla yüreklerimiz yanmasın diyerek, 60 yıllık birlikteliğimizin ırkçılık zehrine boyun eğmeyeceğini hatırlatmak istiyoruz."
Son günlerde yükselen şiddet ile ile ilgili yazılı bir açıklama yapan KONAD Sosyal ve Siyasal Araştırmalar Merkezi Başkanı Sait Özcan, ”Şiddet ve saldırganlık, düşünmeden kendi içgüdüleri ile haraket eden zavallı insanların yöntemidir. Bu ahlak dışı davranış nefret düzleminde devam ederse toplumu ayrıştırıp kardeşliğimize zarar verir. Sayın Meral Akşener hanımefendiye yapılan saldırı girişimini şiddetle kınıyorum” dedi.