Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Kazalar ve talepler hakkında bilinmesi gerekenler...

Sevgili okuyucular, Birçok müşterim özel durumlarda ilk olarak bir avukata ya da bana danışıyor. Son dönemlerde gelen bazı soruları derleyip, sizinle paylaşmak istiyorum. Umarım faydalı olur.

 

Arabamda bir hasar farkettim ama nasıl oldu, kim yaptı bilmiyorum, ne yapmalıyım?

Ilk olarak olay yerinin ve hasarın resmini çekip, belgeleyin. Bir sonraki aşamada etrafta kamera var mi, tanık olabilecek birisi (dükkan sahipleri, komşular vs.) bakın. Sizin ilk etapta yapabileceğiniz bu kadar. Bir sonraki adımda polisi arayın. İster olay yerinde, isterlerse daha sonra polis merkezinde ifade vermeniz ve polisin suçluyu arayabilmesi için bilgilerinizi alması gerekecek. En geç burada, hasarın maddi açıdan ne kadar büyük olduğu sorulacak. Bir Gutachter den alabileceğiniz Kostenvoranschlag, bu konuda size yardımcı olacaktır. Bu aşamadan sonra iş artık poliste ve suçlunun bulunmasında.

 

Siz arabayı görmeden, resimleri göndersem Hasar tespiti yapabilir misiniz?

Hayır. Hasar Tespiti için mutlaka ve mutlaka aracı görmemiz gerekir. Bunu yapan bizim adımıza bir üçüncü şahıs da olamaz, bizzat Eksper ekibinden birisi gelip görmesi lazım.

 

Oluşan hasarı tamir ettirmek istiyorum. Gene de bir exper raporu yaptırmak zorunda miyim?

Zorunda olmasanızda, bu sizin faydanıza olur. Elbet de tamir sizin hakkınız ve tamir masrafınız karşılanacak, ama eksper raporunda tamir masrafı dışında oluşan hasarlarınızı da belgeleyip karşı tarafın sigortasından talep edebilirsiniz.

 

Oldtimer-, Youngtimer Wertgutachten nedir ve yapabiliyor musunuz?

Oldtimer (en az 30 yıl önce üretilmiş bir araç), Youngtimer (en az 15-20 yıl önce üretilmiş bir araç) alırsanız sigorta sizden bir Wertgutachten isteyecektir. Bu Wertgutachten arabanızın değerini belirler ve olası bir kaza/ çalınma durumunda bir referans olarak kullanılır. Size bu konuda yardımcı olabiliriz.

 

Eksper Raporunu hazırlamak için aracı nerede görmeniz gerekiyor?

Özel ekipmanımız sayesinde hasarı her yerde kayıt altına alabiliyoruz. Arabanız nerede ise, biz oraya gelip rapora başlayabiliriz.

 

Kazaya sebebiyet veren taraf Almanya dışından, gene de masraflarım karşılanır mi?

İşimiz biraz daha zorlaşır ve süreç uzar, ama evet. Haklarınız aynı kalır. Yeşil Kart (= Grüne Karte) nasıl sizi Yurt dışında korur ise, yurt dışından gelen de bu kart ile korunulur.

 

Kazaya sebebiyet veren taraf kendi eksperini göndermek istiyor. Kabul etmeli miyim?

Elbet de hayır. Hasar sizin aracınızda, karşı tarafın görevi sadece onu gidermek. Siz istediğiniz eksperi çağırabilirsiniz.

İnsanlık tarihinin en çok savaşlarının olduğu Avrupa Kıtası korku ve stres içinde. İnanç bağlamlında tamamına yakını Hristiyan olan Avrupa dil, mezhep veya ideolojilere göre değerlendirildiğinde toplam 64 ülkden oluşuyor. Bunların 50'si bağımsız, 8'i bağımlı, 6'sı tanınmamış devlettir. 14 ülkenin adaları vardır, 19'unun iç denizlerle kıyısı, 32'sinin de denizler ve okyanuslarla geniş kıyıları vardır. Aslırlarca kendi ismi ile var olan milletler günümüzde başat ülke olarak varlığını sürdürse de ihtiyar kıtada istediği gibi top ülkenin Rusya olduğu bir gerçek. Avrupa’nın geri kalanı kendilerine NATO güvenlik şemsiyei altında sığınsalar da biz Almanya’nın korkusuna günümüz perspektifinden yaklaşmak istiyoruz.

Rusya – Ukrayna krizi ile yatıp kalktık son 3 aydır. Özellikle Orta Avrupa’da yaşayan bizlere öyle bir stres yapıldıki bazı akşamlar acaba şu süper güce bu süper güç ne diyecek / demiş diye bekledik. Yani onların ağız dalaşına bayen dakikalarca seyirci kaldık. Birbirlerini uzun menzilli füzeler ile tehdit etmeye kadar varan ölçüsüz açıklamaların sahipleri insanlığa yoğun bir stres yaşattılar. Diplomasiye son bir fırsat verelim diyen Ruslar bu sitres korkusunun azalmasının önünü açınca Amerika dünden kabul etti.

Bu dönemde iki süper güç ABD ve Rusya’ya ekonomik, askeri ve enerji bağımlılığı olan Almanya siyasi sürecin evrileceği yönü en üst düzeyde yakından takip etti. Yeni kurulan Scholz hükümetinin genç dışişleri bakanı Annalena Baerbock Ukrayna krizini kucağında bulsa da ülkenin uluslararası ilişkilerine yön veren bir numara olarak meseleyi ciddiyetle takip etti. Başbakan Olaf Scholz‘un Kiev ve Moskova ziyaretleri sonucu kısmen düşen savaş korkusunun arkasındaki durumu bir incelemek için Almanya’nın enerji bağımlılığını daha iyi anlamak adına büyük önem arzetmektedir.

Malum mevsim kış ve krizin ne kadar süreceği de belirsiz. Almanya’nın gaz depolama tesislerinin doluluk oranı her yıl kasım aylarında %90'a ulaşırken, 2021 kasım ayı ortalarında enerji piyasalarındaki kriz nedeniyle bu oran %77 seviyelerinde kaldı. Rusya'nın Ukrayna'yı olası işgaline ilişkin endişeler enerji kaynakları üzerinde ciddi anlamda baskı oluştururken, Şubat 2022 itibari ile Almanya'da gaz depolama tesislerinin doluluk oranı %33 ile tarihindeki en düşük seviyesine indi.

Almanya’nın uzun yıllardan beri gaz tedariki için bağımlı olduğu ülkenin Rusya olması ise dış politikası üzerinde ciddi bir baskı oluşturmaktadır. Bir NATO ülkesi olan Almanya deyim yerinde ise sakal ile bıyık arasında kalmış durumda. Ukrayna-Rusya krizinin çözülmesini bu iki ülke kadar Almanya istiyor desek ülkenin durumunu anlatmış oluruz. olur.

Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanlığı verilerine göre, 7 gün boyunca aşırı soğuklara dayanmak için tesislerde doluluk oranının kritik seviye olan %40'ta olması çok önemlidir. Bu kapsamda, bakanlık doğal gazda arz güvenliği için çalışmalarını artırdı. Alman basınında yer alan bazı haberlere göre, Uniper SE, RWE AG ve Gazprom PJSC gibi enerji şirketlerinin depolarında yeterli miktarda doğal gaz bulundurmasının zorunlu olacağı bir düzenleme üzerinde çalışılıyor. Enerji piyasası için önem arzeden bu konuda, Köln Üniversitesi Enerji Ekonomisi Enstitüsünün bakanlık adına bir taslak üzerinde çalıştığı belirtiliyor. Ülkede 47 yer altı gaz depolama tesisi bulunuyor.

Almanya Gaz Depolama Girişimi verilerine göre, ülkede 25 şirket tarafından işletilen yer altı gaz depolama tesislerindeki doluluk oranı çok önemli. Bu tesislerin toplam kapasitesi yaklaşık 25 milyar metreküp seviyesinde. Doğal gaz ihtiyacının yarıdan fazlasını Rusya'dan karşılayan Almanya'nın, gazda yaşadığı stok düşüşünün yanı sıra fiyat dalgalanmaları ve jeopolitik gerilimlerle savunmasız hale gelmesi Rusya'ya olan bağımlılığının tekrar gündeme gelmesine yol açtı. Ülkenin bu alandaki ihtiyacı bir yerden tedarik edilmek zorunda.

Uzmanlar, Rusya-Ukrayna krizinin derinleşmesinin AB ve özellikle Almanya için enerjide olumsuz sonuçları olabileceğine aylar öncesinden işaret etmeye başladılar. LNG'nin Rus doğal gazını ikame etmesinin mümkün olmadığı belirtilirken, doğal gazın Almanya'nın enerji tüketimindeki payı ise %32 olarak hesaplanıyor. Ukrayna’da savaşı kimse istemiyor ama, bu soğuk günlerde kriz çözülürse insanlık rahatlayacak.

Türk yemeklerine olan ilgilisi ile tanınan Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder sıkça ugradığı mekanlardan biri olan Mevlana Restautrant’ta hem Anadolu mutfağının nefis lezzetini tadıyor, hem de sosyal medyadan paylaşarak Türk-Alman damak tadının entegrasyonuna dolaylı olarak katkıda bulunuyor.
 
60. yılını kutladığımız Türk Göçü Almanya’da büyük değişime yol açarken ülkenin en önemli siyasetçilerini bile Anadolu’nun nefis lezzetlerinin bağımlısı haline getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Binbir lezzete sahip mutfak kültürümüz, güleryüzlü servisimiz ve olmazsa olmazların başında gelen hijyenik ortama dikkatimiz Alman Toplumu arasında büyük takdir topluyor. Ülkenin önde gelen çeşitli alanlardaki önemli şahsiyetlerinin sosyal medyada “Bu gün Türk restaurastında lezzetli bir yemek yedik” demesi hem Türk Mutfağının Almanya’da vazgeçilemez konuma geldiğini gösteriyor. Hemde ülkemizin daha iyi tanınmasını sağlıyor.
 
 
 
 
 
Geçtiğimiz hafta sonu Mevlana Restaurant‘ta öğle yemeği yiyen Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder’in restauranttan ayrılmasının hemen akabinde sosyal medya hesabından Mevlana Restaurant’ın tabağındaki yemek resmini paylaşarak“In meinem türkischen Lieblingsrestaurant in Nürnberg…“ şeklindeki paylaşımı Türkler arasında bir sevinç rüzgarı estirerek bir anda yüzlerce beğeni aldı.
 
 
Mevlana Restaurant adlı mekanın sahibi  Almet Can ise yaptığı açıklamada, “Başbakanımızın Türk yemeklerine olan ilgisinin uzun yıllardır farkındayız. Entegrasyona giden yolun mideden geçtiğini hepimiz biliyoruz. Türklerin ve Almanların sosyo-kültürel anlamda yakınlaşmasına damak tadı lezzetimiz ile katkıda bulunmaktan mutluluk duyuyoruz.” şeklinde konuştu.
 
 

 

Gründerzentren bieten jungen Unternehmen ein optimales Umfeld für eine bestmögliche Entwicklung. Mieten weit unterhalb des Mietspiegels, Netzwerke und Beratung: So sollen aus zarten Startup-Pflänzchen erfolgreiche Unternehmen werden, die wiederum idealerweise zum wirtschaftlichen Wachstum ihrer Region beitragen. Das Innovations- und Gründerzentrum (IGZ) Würzburg als größtes Gründerzentrum Unterfrankens erfüllt diese Funktion erfolgreich seit nunmehr 20 Jahren.
 
Und nicht nur die Stadt selbst, sondern auch der Landkreis Würzburg profitiert von den Aktivitäten des Zentrums. So sind in den letzten 15 Jahren fünf ehemalige Mieter mit ihren Unternehmen in den Landkreis gezogen. Zuletzt war dies die regiogate GmbH. Das IT- und Kommunikations-Unternehmen verlagerte seinen Firmensitz im Oktober 2021 vom IGZ Würzburg nach Unterpleichfeld.
 
Grund genug für Landrat Thomas Eberth sich selbst vom erfolgreichen Zusammenspiel von IGZ, Unternehmen und Landkreisgemeinde zu überzeugen. Eberth stattete regiogate gemeinsam mit dem Leiter der Kreisentwicklung Michael Dröse und dem Fachbereichsleiter Wirtschaft, Wissenschaft und Standortmarketing der Stadt Würzburg und Geschäftsführer des IGZ Klaus Walther einen Besuch ab.
 
 
Erfolge des IGZ weit über die Grenzen der Region Würzburg hinaus
 
Die regiogate GmbH gestaltet und realisiert Kommunikationsmedien. Seit inzwischen mehr als 20 Jahren liefert das Unternehmen Konzepte und die Umsetzung von Internetportalen für Kommunen und Unternehmen, E-Commerce, Online-Shops und Netzwerkadministration. Zu den Kunden gehören unter anderem das Kommunalunternehmen des Landkreises Würzburg (KU), der Bezirk Unterfranken aber auch Unternehmen in Berlin und Frankfurt. Die beiden Geschäftsführer Ralph Seeberger und Uwe Einspanier haben sich bei einem gemeinsamen früheren Arbeitgeber kennengelernt und schließlich den Schritt in die Selbstständigkeit geplant.
 
Heute beschäftigen sie mehr als 20 Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter. Zusätzlich zu ihrem Kerngeschäft haben sie inzwischen auch expandiert: Seit 2013 betreiben sie einen Online-Shop für Frankenweine – und sind mit ihrem Sortiment von verschiedenen Direktvermarktern der Region zu einem der größten Weinhändler Deutschlands in diesem Segment geworden. Erfolge, die neben den Fähigkeiten der Gründer und ihrer Beschäftigten auch durch die Unterstützung des IGZ ermöglicht wurden.
 
 
Steuereinnahmen und mehrere Hundert Arbeitsplätze
 
„Das IGZ ist zwar originär in der Stadt Würzburg angesiedelt“, sagt Landrat Thomas Eberth, „aber es bietet auch viele Chancen für den Landkreis.“ Bislang siedelten sich 13 Unternehmen nach ihrem Auszug aus dem IGZ in der Region Würzburg an, neun davon im Stadtgebiet. Nach analife Data Science UG (Waldbrunn), Emfret Analytics GmbH & Co. KG (Eibelstadt), NCD (OQM) Christoph Schalk (Rottendorf) sowie Time to market GmbH (Höchberg) ist mit regiogate nun das fünfte Unternehmen in den Landkreis umgezogen. Das bedeutet nicht nur Steuereinnahmen für die Stadt und die Landkreisgemeinden, sondern auch eine Vielzahl von Ausbildungs- und Arbeitsplätzen. „Damit wird die gesamte Region gestärkt und zukunftsfähig aufgestellt“, ist sich Landrat Eberth sicher.
 
Betrieben wird das IGZ seit 2002 von der BioMed/ZmK Betriebsgesellschaft, hinter der Stadt und der Landkreis Würzburg sowie die Industrie- und Handelskammer Würzburg-Schweinfurt und die Sparkasse Mainfranken Würzburg als Gesellschafter stehen. Und seitdem wurden einige Erfolgsgeschichten geschrieben: Die Unternehmen, die sich ins IGZ einmieteten, beschäftigten in den 20 Jahren mehr als 680 Personen, derzeit sind es insgesamt rund 270. Das Angebot scheint eben anzukommen. „Räume, Ausstattung und die Anbindung an Internet und zwischenmenschliche Netzwerke sind hier sehr gut. Wir würden uns jederzeit wieder ins IGZ einmieten“, betont regiogate-Geschäftsführer Ralph Seeberger.
 
 
Mehr als nur günstige Mieten und schnelles Internet
 
Doch das IGZ bietet Gründerinnen und Gründern nicht nur günstig Räume und Infrastruktur. Ein nicht unwichtiger Teil der Unterstützung besteht außerdem in einem umfassenden Beratungsangebot – auch für Unternehmer, die keine Räume im Gründerzentrum anmieten. Die Headmade Materials GmbH etwa entwickelt Materialien und Verfahren für den metallischen 3D-Druck von Serienbauteilen. Während dessen Gründung im Jahr 2019 am Süddeutschen Kunststoffzentrum (SKZ) in Würzburg begleitete das IGZ das Unternehmen seit seiner Vorgründungsphase mit Beratungen und dem passenden Netzwerk. Auch hier profitierte letztlich die gesamte Region: Nach erfolgreich abgeschlossener Finanzierungsrunde in Höhe von 1,9 Millionen Euro zog auch Headmade Materials im Sommer 2020 in den Landkreis Würzburg um – ebenfalls nach Unterpleichfeld.
 
Überstürzen muss einen solchen Umzug jedoch niemand. Unternehmen können wie regiogate durchaus viele Jahre von den Strukturen profitieren. „Wir werfen hier natürlich niemanden raus“, verspricht IGZ-Geschäftsführer Klaus Walther. Ab einem bestimmten Zeitpunkt müssten die Unternehmen allerdings doch flügge werden. „Man kann ja nicht ewig Gründer sein“, fügt Walther mit Augenzwinkern an.
 
 
Gründerzentrum als unverzichtbarer Teil der Infrastruktur
 
Der Leiter der Kreisentwicklung, Michael Dröse ist sich sicher: „Ohne das fruchtbare Umfeld des IGZ oder anderer Gründerzentren gäbe es einige Gründer in der Region heute nicht.“ Die Bedeutung lasse sich an Unternehmen wie regiogate oder Headmade Materials einfach bemessen. Durch Folgeaufträge für Handwerker, Reinigungspersonal oder Steuerfachkräfte vervielfältige sich die Wertschöpfung im Umfeld eines Gründerzentrums.
 
„Einrichtungen wie das IGZ haben eine Strahlkraft für die gesamte Region“, lautet das Fazit von Landrat Thomas Eberth nach seinem Besuch bei regiogate. Letztlich sei der Erfolg der dortigen Unternehmen auch Werbung für andere, die auf der Suche nach einem geeigneten Standort zur Entwicklung seien. „In Stadt und Landkreis Würzburg finden Gründerinnen und Gründer die Unterstützung, die sie suchen.“
 
 
 
Bildunterschrift:
 
1: Das Unternehmen regiogate ist mit Hilfe des Innovations- und Gründerzentrums (IGZ) Würzburg vom Startup erfolgreich zu einem mittelständischen Unternehmen in der Region herangewachsen. Der Leiter der Kreisentwicklung Michael Dröse (links), Landrat Thomas Eberth (2.v.l.) und der Geschäftsführer des IGZ Klaus Walther (hinten, rechts) ließen sich von den beiden Geschäftsführern Uwe Einspanier (Mitte) und Ralph Seeberger (vorne, rechts) nach dem Umzug die neuen Geschäftsräume in der Landkreisgemeinde Unterpleichfeld zeigen. Foto: Christian Schuster
 
2: Das IGZ Würzburg bietet Gründerinnen und Gründern in und um Würzburg seit 20 Jahren ein geeignetes Umfeld für ihre Entwicklung. Hinter der Betriebsgesellschaft BioMed/ZmK stehen die Stadt und der Landkreis Würzburg sowie die Industrie- und Handelskammer Würzburg-Schweinfurt und die Sparkasse Mainfranken Würzburg als Gesellschafter. Foto: IGZ
 
 
Aralıkta aylık bazda yurt içi siparişler yüzde 11,7 artarken, yabancı siparişlerde yüzde 3 düşüş görüldü.
 
BERLİN (AA) - Almanya'da fabrika siparişleri, yurt içi siparişlerin güçlü artışının etkisiyle Aralık 2021’de yüzde 2,8 artış gösterdi.
Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis), geçen yılın Aralık ayına ilişkin fabrika siparişleri geçici verilerini açıkladı. Buna göre, ülkede üretilen ürünler için siparişler, aralıkta bir önceki aya kıyasla yüzde 2,8, Aralık 2020'ye göre ise yüzde 5,5 arttı. Fabrika siparişlerine ilişkin piyasa beklentisi, aylık bazda yüzde 0,5 artması yönündeydi.
 
Almanya'da aralıkta aylık bazda yurt içi siparişler yüzde 11,7 artarken, yabancı siparişlerde yüzde 3 düşüş görüldü.
Söz konusu dönemde Avro Bölgesi'nden yeni siparişler kasım ayına göre yüzde 4,2 ve diğer ülkelerden Almanya'ya gelen siparişler yüzde 2,3 düştü.
Aralıkta ara malı üreticilerinin siparişleri aylık bazda yüzde 4,1, sermaye malı siparişleri yüzde 1,8 ve tüketim malı üreticilerinin siparişleri de yüzde 5,3 arttı.
 
Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, “Ekim ayındaki önemli düşüşün ardından, gelen siparişler art arda iki aydır toparlandı ve hala kriz öncesi seviyenin oldukça üzerinde." ifadesine yer verildi.
Bakanlık, tedarik darboğazlarının gevşemesinin fabrikalarda faaliyetleri artıracağını belirtti.
Ülkede fabrika siparişleri iyi dış talep sayesinde kasımda yüzde 3,6 artmıştı.
 
Destatis’in açıklamasında, Aralık 2021’de siparişlerin, Kovid-19 salgınında kısıtlamaların başlangıcından önceki son ay olan Şubat 2020'deki siparişlerin yüzde 9,8 üzerinde olduğu kaydedildi.
Bu arada, Almanya ekonomisi, 2021’nin son çeyreğinde, koronavirüs varyantları Delta ve Omicron’un ülkede ekonomik faaliyetleri ve özel tüketimi önemli ölçüde yavaşlatması nedeniyle bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,7 küçülmüştü.
Ekonomistler, Avrupa'nın en büyük ekonomisinin resesyona girdiğini düşünürken, bu yılın ilk çeyreğinde Gayrisafi Yurt içi Hasıla'nın (GSYH) daha da düşmesini bekliyor.
 
Teknik resesyon, "üst üste iki çeyrek GSYH'de küçülme yaşanması" olarak ifade ediliyor.
Öte yandan, Almanya'da yeni hükümet, 26 Ocak’ta bu yıl için daha önce yüzde 4,1 olarak açıklanan resmi büyüme beklentisini Kovid-19’un Omicron varyantının oluşturduğu sıkıntılardan dolayı aşağı yönlü revize ederek yüzde 3,6'ya çekmişti.
BERLİN (AA) - Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) hazırladığı Banka Kredi Anketi raporunda, geçen yıl son çeyrekte Avro Bölgesi'ndeki şirketlerin kredi talebinin arttığı ve ilk çeyrekte daha da artacağı belirtildi.
 
ECB, Avro Bölgesi'ndeki 152 bankanın katıldığı Banka Kredi Anketi'nin sonuçlarına ilişkin bir rapor yayımladı.
Yılın son çeyreğini kapsayan raporda, Avro Bölgesi'ndeki bankaların söz konusu dönemde firmalara yönelik kredi şartlarını hafif sıkılaştırırken, hane halkına konut kredi şartlarını değiştirmediği belirtilerek, ilk çeyrekte şirketlerin kredi şartlarının aynı kalacağı kaydedildi.
 
Raporda, geçen son yılın çeyreğinde, Avro Bölgesi'nde şirketlerin kredi talebinin arttığı ve yılın ilk çeyreğinde daha da artacağı belirtildi.
ECB söz konusu talep artışına neden olarak “şirketlerin işletme sermayesi ve yatırımlar için finansman ihtiyacını” gösterdi.
Öte yandan, perşembe günü gerçekleştirilecek ECB'nin para politikası kurulu toplantısı yatırımcıların odağında bulunuyor.
 
Avro Bölgesi’nde yüksek enflasyona rağmen bu hafta ECB'nin faiz oranlarında bir değişikliğe gitmesi beklenmiyor.
Avro Bölgesi'nde, aralık ayında yıllık enflasyon enerji fiyatlarındaki yükselişin etkisiyle yüzde 5'e çıkarak verilerin toplandığı son 25 yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Analistler, enflasyonun ocakta yüzde 4,4'e gerilemesini bekliyor.
 
ECB sağlıklı bir ekonomi için tüm Avro Bölgesi için yüzde 2 enflasyon hedefliyor.
Avro Bölgesi'nde bankaların kredi koşulları hakkında bilgi edinilmesini sağlayan ECB'nin Banka Kredi Anketi, yılda 4 defa yapılıyor. Son anket ise 13 Aralık-11 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirildi.
BERLİN (AA) - Almanya'da yapılan bir araştırma, ülkede demokrasiye olan güvenin azaldığını ve halkın yüzde 23'ünün ülkenin diktatörlük yolunda olduğunu düşündüğünü ortaya koydu.
 
Welt am Sonntag gazetesinin INSA araştırma enstitüsüne dayandırdığı haberine göre, Kovid-19 salgını sırasında hükümete olan güven zayıfladı.
Bazı insanların ülkeden göç etmeyi bile düşündüğü ifade edildi.
 
Halkın yüzde 23'ünün, Almanya'nın diktatörlük yolunda olduğu görüşünü dile getirdiği kaydedildi.
INSA'nın Genel Müdürü Hermann Binkert, batıda yaşayanların yüzde 20'sinin ve doğuda yaşayanların yüzde 30'unun demokrasiyi tehdit altında gördüğünü aktardı.

Am 2. Februar 2022 hat die EU-Kommission ihren Vorschlag für eine Normungsstrategie vorgelegt. Dazu erklärt ZDH-Generalsekretär Holger Schwannecke: 

„Es ist gut, dass die EU dem Thema Normung mehr Gewicht geben will. Europäische Standards machen es unseren Betrieben und Unternehmen leichter, Produkte auf dem EU-Binnenmarkt und weltweit zu verkaufen. Andere Normen könnten sie hingegen dazu zwingen, ihre Produkte aufwendig anzupassen.
 
Um Normen möglichst praxisgerecht auszugestalten ist es wichtig, Expertinnen und Experten aus dem Handwerk an der Normensetzung zu beteiligen. Wir begrüßen daher, dass sich die EU-Kommission ausdrücklich zum partizipativen Prinzip der europäischen Normung bekennt: Normen müssen weiterhin selbstständig von der Wirtschaft unter Beteiligung von KMU-Vertretern erarbeitet werden. Dieser bewährte Grundsatz gerät im Wettbewerb mit Ländern wie China und den USA, aber auch Großunternehmen aus der Privatwirtschaft, zunehmend unter Druck.
 
Mit Sorge beobachten wir, dass der Normungsprozess gerade auf europäischer Ebene zunehmend zum politischen Spielball wird. Der Grundsatz ‚Normen werden von der Wirtschaft für die Wirtschaft erarbeitet‘ gilt nicht mehr unumstößlich. Das hat zur Folge, dass dringend benötigte Normen nicht bei unseren Betrieben ankommen und Prozesse zu lange dauern. Standards sollten vor allem als technische Regeln verstanden werden, die erst in zweiter Linie dazu dienen, den Binnenmarkt zu stärken oder Normen europaweit zu vereinheitlichen.
 
Mit Blick auf die begrenzten personellen wie finanziellen Ressourcen vieler Handwerksbetriebe ist im Übrigen ein geeigneter KMU-Förderrahmen notwendig, der die Mitwirkung von Handwerk und Mittelstand am Normungsprozess unterlegt.“
 
Bild: unsplash/Christian Lue
Als sehr angenehmen Termin bezeichnete Markus Hümpfer den Besuch der ÜZ Mainfranken eG in Lülsfeld. Nachdem der SPD-Abgeordnete im Ausschuss für Klimaschutz und Energie unter anderem für die Themen Netzregulierung, Ladesäuleninfrastruktur, Nahwärmenetze und Bionenergie-ausbau zuständig und die ÜZ einer der wichtigsten Energieversorger in der Region ist, gab es viel zu besprechen mit dem  geschäftsführenden Vorstand Dr. Jochen Starke, dem Vorstandsvorsitzenden Elmar Henke sowie den Bereichsleitern Robert Ruppenstein und Elmar Tell. Dabei lobte Hümpfer die Ausrichtung der Energiegenossenschaft auf den Ausbau und die Erzeugung von Erneuerbaren Energien mit einem Energiemix, der mit 116% Ökostrom bereits jetzt mehr grüne Energie erzeugt als im Netzgebiet der ÜZ Mainfranken verbraucht wird. Vorstandsvorsitzender Henke erläuterte die über 100- jährige Erfolgsgeschichte der ÜZ Mainfranken eG, welche stets auf Versorgungssicherheit und einer hohen Akzeptanz in der Bevölkerung durch den genossenschaftlichen Charakter beruhte. Geschäftsführer Starke bezeichnete die ÜZ als „Reallabor der Energiewende“.
 
Damit diese vor Ort gelingt, hatte er gleich mehrere Anliegen an den Abgeordneten. Neben der Aufhebung der 10H-Regel und den beschleunigten Genehmigungsverfahren für Energieleitungen betonte er eine Reform der Netzentgelte, um Abnehmer auf dem Land nicht über Gebühr zu belasten. „Wie die Landwirte auf dem Land die Städter mit Nahrungsmitteln versorgen, liefern wir nun auf dem Land Erneuerbare Energien für die Stadt“, so Starke. Nur dazu benötigt es eine faire Verteilung der Kosten und Förderung für den notwendigen Netzausbau und zukunftsträchtige Projekte wie Wasserstoffspeicher. Markus Hümpfer sicherte seine Unterstützung zu, die Genossenschaft bei neuen Fördergeldern für Wasserstoff zu informieren, ermutigte die ÜZ, sich bei Projekten des Bundes für den Ausbau Erneuerbarer zu beteiligen und zeigte sich zuversichtlich, dass es bald neue Möglichkeiten für den Ausbau von Windkraft und Photovoltaik geben wird. „Die Problematik der langwierigen Genehmigungsverfahren haben wir auf dem Schirm und gehen dies in Berlin an“, so Hümpfer. 
 
Bildunterschrift v.l.n.r.: Bereichsleiter Netze Elmar Tell, Vorstandsvorsitzender Elmar Henke, Markus Hümpfer MdB
Geschäftsführender Vorstand Dr. Jochen Starke, Bereichsleiter Vertriebe Robert Ruppenstein
BERLİN (AA) - Almanya ekonomisi, 2021’nin son çeyreğinde, koronavirüs varyantları Delta ve Omicron’un ülkede ekonomik faaliyetleri ve özel tüketimi önemli ölçüde yavaşlatması nedeniyle bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,7 küçüldü.
 
Almanya Federal İstatistik Ofisi'nin (Destatis) nihai verilerine göre, Almanya'da mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH, son çeyrekte bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 0,7 azaldı.
Destatis, 14 Ocak’ta öncü verilerle 2021'in son çeyreğinde ülke ekonomisi yüzde 0,5 ile 1,0 arasında küçüleceği tahmininde bulunmuştu. Piyasalarda Alman ekonomisinin söz konusu son çeyrekte yüzde 0,3 küçülmesi bekleniyordu.
 
Ülkenin GSYH'si 2021'in son çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre ise yüzde 1,4 arttı.
Destatis açıklamasında, “Artan arz ve ham madde darboğazlarına rağmen yaz aylarında ekonomik üretimin yeniden genişlemesinin ardından, Alman ekonomisinin toparlanması, salgında 4. dalga ve yıl sonunda yenilenen salgın kısıtlamalarının sıkılaştırılmasıyla durdu." denildi.
 
Ülkede 2021’nin son çeyreğinde GSYH, Kovid-19 salgını başlamadan önceki çeyrek olan 2019'un son çeyreğine göre yüzde 1,5 düşük kaldı.
Alman ekonomisinin son çeyrekte daralmasının ana sebebi, salgının yayılmasını önlemek amacıyla uygulanan daha katı ve uzun kısıtlamaların özel tüketimi yavaşlatması oldu. 2021'in dördüncü çeyreğinde kamu harcamaları ise kamu artış gösterdi.
Destatis, son çeyreğe ilişkin ayrıntılı verileri 25 Şubat’ta açıklayacak.
 
Öte yandan, Almanya'da yeni hükümet, 26 Ocak’ta bu yıl için daha önce yüzde 4,1 olarak açıklanan resmi büyüme beklentisini Kovid-19’un Omicron varyantının oluşturduğu sıkıntılardan dolayı aşağı yönlü revize ederek yüzde 3,6'ya çekmişti.
Ekonomistler, Avrupa'nın en büyük ekonomisinin resesyona girdiğini düşünürken, bu yılın ilk çeyreğinde GSYH'nin daha da düşmesini bekliyor.
Teknik olarak resesyon, "üst üste iki çeyrek GSYH'de küçülme yaşanması" olarak ifade ediliyor.
 
Alman ekonomisinin 10 yıl devam eden büyüme trendi, Kovid-19 salgınının neden olduğu ekonomik kriz sonucu 2020'de yaşanan yüzde 4,9'luk küçülmeyle sona ermişti. Alman ekonomisi, 2021'de ise salgının devam etmesi ve tedarik sıkıntılarına rağmen yüzde 2,8 büyüme kaydetmişti.