Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

BERLİN (AA) - Almanya'da ilaç tedarikinde yaşanan darboğazın her gün 1,5 milyon kişiyi etkilediği bildirildi.

Nordrhein Eczacıları Birliği Başkanı Thomas Preis, Alman kamu yayıncısı ARD'ye yaptığı açıklamada, her iki reçeteden birinde tedarik sıkıntısı yaşandığını belirterek, "Bu, Almanya'da her gün 1,5 milyon insanın tedarik darboğazından etkilendiği anlamına geliyor." ifadesini kullandı.

 

Preis, bunun da eczanelerde çok fazla iş yükü yaşanmasına neden olduğunu aktararak, antibiyotiklerin çok az olması nedeniyle tedarik sürecinde sıkıntıların yaşandığını kaydetti.

Ülkede doktorların çoğunlukla patent koruma süresi dolan ilaçları yazdığını ifade eden Preis, bu ilaçların da giderek az bulunduğunu anlattı.

Almanya Sağlık Bakanı Karl Lauterbach ise bu yıl geçen kışa göre ilaç tedarikinde daha iyi durumda olacaklarını savundu.

 

Lauterbach, ilaç üreticileriyle temasta olduklarını ve üreticilerin 7 gün 24 saat çalıştıklarını belirterek, "Üretim büyük ölçüde artacak." dedi.

Almanya'da ilaç tedarik sıkıntısına karşı yasa çıkarıldığına işaret eden Lauterbach, yasanın etkisini göstermesi için zamana ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

 

Lauterbach, ilaç üretiminin Almanya'da yapılmasının önemli olduğunu ifade ederek, yeni bir tesisin inşa edilmesinin de zaman aldığını kaydetti.

BERLİN (AA) - Almanya’nın başkenti Berlin ile Ukrayna’nın başkenti Kiev arasında kardeş şehir anlaşması imzalandı.

Berlin Eyaleti Başbakanı Kai Wegner ile Kiev Belediye Başkanı Vitaliy Kliçko, Berlin belediye Binasında düzenlenen törende kardeş şehir anlaşmasını imzaladı.

 

Wegner burada yaptığı konuşmada, kardeş şehir anlaşmasının Ukrayna ile dayanışmanın bir işareti olduğunu belirterek, “Biz Ukrayna’nın ve Kiev’in yanında duyuyoruz.” dedi.

Ukrayna’nın Rusya’ya karşı Avrupa’nın özgürlüğünü savunduğunu ifade eden Wegner, "Onlar bizim değerlerimiz için savaşıyor." ifadesini kullandı.

Wegner, özgürlüğün her türlü saldırganlıktan güçlü olduğunu vurgulayarak, “Berlin ve Kiev özgürlük şehirleridir. Şehirlerimiz demokratik bir Avrupa'da barışçıl bir geleceği temsil ediyor.” ifadelerini kullandı.

 

Kiev Belediye Başkanı Kliçko da Almanya'ya Ukrayna’yı desteklemesinden ve çok sayıda Ukraynalı mülteciyi kabul etmesinden dolayı teşekkür etti.

"Yalnız olmadığımızı bilmek bizim için hayati önem taşıyor." diyen Kliçko, Ukrayna’nın kendisini Avrupa ailesinin bir parçası olarak gördüğünü belirtti.

 

Kliçko, Berlin ve Kiev’in kardeş şehir olmasından çok memnun olduğunu belirterek, "İki başkent arasındaki kardeşliğin sembolik bir anlamı var. Birlikte iki kat daha güçlüyüz." dedi.

Wegner ve Kliçko imza töreni öncesinde tarihi Brandenburg Kapısı önünde gazetecilere poz verdi.

Ich bin Ümit Sormaz, Ihr Stadtrat.

FDP-Landtagskandidat für den Stimmkreis 504, Nürnberg-West.

Die Parks, Straßen, Geschäfte und Häuser, die unsere Stadtteile prägen, sind lebendige Zentren für Wirtschaft und Kultur. Diese Nachbarschaft, diese Stadt ist unsere Heimat. Machen wir diese Gemeinschaft noch besser!

 

 

KREATIVES. URBANES. DENKEN.

Übrigens, Politiker können und wissen nicht alles. Lassen Sie sich da bloß Übrigens, Politiker können und wissen nicht alles. Lassen Sie sich da bloß nichts vormachen.

Darum interessieren mich Ihre Anregungen, Ihre Probleme und Ihre Erfahrungen.nichts vormachen.
Darum interessieren mich Ihre Anregungen, Ihre Probleme und Ihre Erfahrungen.

 

 

 

LANDTAGSWAHL BAYERN 2023

Ich gehe als FDP-Landtagskandidat für den Stimmkreis 504, Nürnberg-West ins Rennen.

  

 

   

SPOILER-ALARM

Wir benötigen in Zukunft mehr Energie, auch E-Autos brauchen Straßen, und selbst Flugtaxis benötigen Parkraum. Nicht jeder kann sich schließlich aufs Rad schwingen, um seinen Biogemüse-Einkauf persönlich im Knoblauchsland zu erledigen.

Und was den Maschinenbau betrifft: Die Realisierung von Produktionsanlagen dürfte im Homeoffice wohl kaum möglich sein. Neue Infrastrukturprojekte stehen an. Ressourcen werden knapper. Auch die Kassen der Kommunen werden knapper und die Abgaben in der Folge erhöht. Daran kommt kein Politiker vorbei – egal, welcher Couleur und Denke er ist.

 

 

 

ENTDECKE DEN SORMAZ

Falls die digitale Nachrichtenübermittlung nicht Ihr Ding ist, können Sie mich auch analog (also ganz persönlich) treffen.

  

 

 

MEIN ZIEL: praxistaugliche, freiheitliche, lebensnahe Veränderungen, die (mit-)machbar für alle Generationen und Bevölkerungsschichten sind.

 

 

 

FREIE KUNST

Kulturpolitik ist mehr als die Opernhaus-Sanierung.

 

 

 

ERFRISCHEND

Kaum zu glauben: Gute Politik kann Leben retten und sauber sein.

  

 

 

KULTURPFLANZE KOPFSALAT

Der Salatkopf – ein Symbol für den gegenseitigen Respekt von Stadt und Land

  

 

GESAMTSITUATION

Es folgt eine tränendrüsengezielte Formulierung: Für einen Einzelstadtrat wie mich, der – anders als ein Stadt- oder Ortsteilbetreuer – für ganz Nürnberg zuständig ist, sind die Arbeitsumstände extrem. Aber hey: Jammern hilft nicht beim politischen Gestalten. Aber handeln.

 

 

NÜRNBERG-EIBACH

Dieser Punkt wurde bewusst ganz im Südwesten dieser Seite positioniert, weil Nürnberg-Eibach mein Zuhause ist. Hier lebe ich mit meiner Familie und genieße das ganz besondere Flair.

 

 

 

#UEMITSORMAZ

Gute Menschen wie Sie lesen bis hierher. Vielen Dank dafür! Aber glauben Sie mir, die anderen Seiten sind auch interessant. Zum krönenden Abschluss nur noch so viel: Ich bin Ümit Sormaz und wurde 2020 zum ersten Mal in den Nürnberger Stadtrat gewählt. Und ja: Ich bin FDP-Mitglied.

 

 

 

 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Karadeniz Tahıl Girişimi'ni canlandırma konusunda Rusya'nın öne sürdüğü argümanların "temelsiz" olduğunu söyledi.

Başbakan Scholz "Barış ve dinler arası diyalog" konulu konferansta yaptığı konuşmada, "Karadeniz Tahıl Girişimi'ni yeniden tesis etme çabalarımızla Rusya'nın tahıl gemilerini bombalamayacağından, bu gemileri batırmayacağından emin olmak istedik. Rusya'nın bu girişimi uzatmamak için öne sürdüğü argümanlar temelsiz." dedi.

 

Batı'nın Rusya'ya yönelik yaptırımlarının ülkenin tarım ya da gıda sektörlerini hedef almadığının altını çizen Scholz, "Rus hükümeti tarafından bazen söylenenlerin aksine, Rus tahılına karşı herhangi bir yaptırım yok, Rusya'dan gelen gübrelere karşı herhangi bir yaptırım yok, tahıl taşıyan gemilerin kiralanması ve tedarik edilmesi konusunda herhangi bir yasak yok. Böylece tüm dünyaya taşınabiliyorlar" diye konuştu.

Birleşmiş Milletlerin tahıl girişimini kolaylaştırma çabalarına da değinen Scholz, Rusya'nın tahıl ve gübre ihracatı için ödeme almasını sağlayacak net kurallar belirleyen teklifler yapıldığını hatırlatarak, "Rusya Devlet Başkanı şimdi bunu durdurdu ve her zaman olduğu gibi gücünü bir şeyler elde etmek için kullanmaya çalışıyor." değerlendirmesinde bulundu.

 

Scholz, Almanya ve ortaklarının küresel gıda güvenliği için çabalarını sürdüreceklerine dikkati çekerek, "Avrupa'da tahılın kara yolu ve demir yoluyla taşınması seçeneklerini de araştıracağız. Bu daha zor olacak ama yine de çok şey başarabiliriz." ifadelerini kullandı.

Şansölye Scholz, Almanya'nın Ukrayna'ya silah sevkiyatını bir kez daha savunarak, "Ukrayna'yı meşru müdafaa hakkı konusunda gerektiği sürece desteklemeye devam edeceğiz. Bunu sadece siyasi ve stratejik açıdan değil, aynı zamanda barış etiği açısından da gerekli görüyorum." şeklinde konuştu.

 

BERLİN (AA) – Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanlığı tarafından hazırlanan rapora göre, durgunluk yaşayan Alman ekonomisinin ancak gelecek yılın başında yeniden yükselişe geçecek.

 

Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanlığı, ülke ekonomisine yönelik aylık raporunu yayımladı.

Raporda, Alman ekonomisinde durumun iki yönlü olduğu belirtilerek, “Bir yandan, çalışanların ücret artışı ve yatırımların artmasıyla yurt içi ekonomik faaliyetler yavaş yavaş hızlanırken ve diğer yandan küresel ekonomik gelişmenin zayıf seyrini sürdürmesi nedeniyle dış talebin daha da kötüleştiği” aktarıldı.

 

Mevcut ekonomik göstergelerin genel olarak henüz gelecek aylarda sürdürülebilir bir iyileşmeye işaret etmediği belirtilen Bakanlık raporunda, "Bu nedenle ekonominin üçüncü çeyrekte çok zayıf kalması olası ve muhtemelen ancak yılın başında ivme kazanacak.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Bu yıl için Alman ekonomisinde Ifo yüzde 0,4, Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü (IfW) ise yüzde 0,5 oranında daralma bekliyor.

 

Uluslararası Para Fonu (IMF) tahminlerine göre, Almanya, bu yıl küçülecek tek G7 ülkesi olacak.

Nicht nur für viele Schülerinnen und Schüler begann mit dem Schuljahr 2023/24 ein neuer Lebensabschnitt: Einen Tag vor dem offiziellen Unterrichtsbeginn in Bayern haben 34 neue Anwärterinnen und Anwärter für das Lehramt an Grund- und Mittelschulen in Stadt und Landkreis Würzburg ihren Amtseid abgelegt. Schulamtsdirektorin Claudia Vollmar, die 3. Bürgermeisterin der Stadt Würzburg Judith Roth-Jörg und die stellvertretende Landrätin Karen Heußner begrüßten die jungen Lehrkräfte am Landratsamt Würzburg. In einer feierlichen Zeremonie wurden sie in das Beamtenverhältnis auf Widerruf berufen.

 

In den kommenden zwei Jahren werden die Lehramtsanwärterinnen und –anwärter in ihren Seminaren didaktisch, methodisch und pädagogisch auf ihre Aufgabe in den Grund- und Mittelschulen ausgebildet. In ihren Schulen in Stadt und Landkreis Würzburg wenden sie das neu erlangte Wissen direkt an. Am Ende der zweijährigen Ausbildung steht die Lehramtsprüfung des 2. Staatsexamens.

 

Lehrkräfte „wichtige Konstante“ im Leben von Kindern und Jugendlichen

 

Die stellvertretende Landrätin Karen Heußner und die 3. Bürgermeisterin der Stadt Würzburg Judith Roth-Jörg beglückwünschten die Anwesenden zu ihrer bestandenen Eignung und hießen die Anwärterinnen und Anwärter in der Region Würzburg willkommen. „Lehrerinnen und Lehrer nehmen einen wichtigen Teil unser aller Zukunft in die Hand – die Bildung unserer Kinder“, führte Karen Heußner aus. Für diesen Dienst an der Gesellschaft spreche sie den Anwesenden größten Dank und Respekt aus. „Lehrerinnen und Lehrer sind die Dreh- und Angelpunkte im Schulwesen“, betonte auch Judith Roth-Jörg. Als Schulbürgermeisterin der Stadt Würzburg sicherte sie den Anwesenden für ihre Aufgabe tatkräftige Unterstützung zu.

 

Feierlicher Moment: Mit dem Ablegen des Amtseides und der Übergabe der Urkunde wurden die Männer und Frauen in das Beamtenverhältnis auf Widerruf berufen. Foto: Christian Schuster

 

Schulamtsdirektorin Claudia Vollmar, die Fachliche Leitung der Staatlichen Schulämter von Stadt und Landkreis Würzburg, freute sich über die große Motivation der angehenden Lehrkräfte. Die positive Grundeinstellung, die bereits bei einem kurzen Kennenlernen offenbar wurde, sei essenziell. Denn Lehrerinnen und Lehrer seien neben den Eltern die Personen, mit denen Kinder und Jugendliche die meiste Zeit in ihrem Alltag verbringen. Als „wichtige Konstante“ im Leben des Nachwuchses seien die Lehrkräfte daher nicht nur an der Wissensvermittlung, sondern als Mentoren und Förderer auch zum Aufbau von Sozialverhalten und der Weitergabe demokratischer Werte maßgeblich beteiligt. „Wenn engagierte Menschen wie Sie sich zu dieser Aufgabe berufen fühlen, kann man das gar nicht genug würdigen“, lobte Vollmar die Anwärterinnen und Anwärter. Für die anstehenden zwei Jahre und die hoffentlich vielen Berufsjahre danach wünsche Vollmar den angehenden Kolleginnen und Kollegen viel Erfolg.

 

Das Schuljahr 2023/24 in Zahlen

 

Mit den 34 neuen Lehramtsanwärtern befinden sich zum Beginn des Schuljahres 2023/24 im Zuständigkeitsbereich des Schulamtes für Stadt und Landkreis Würzburg rund 1000 Lehrkräfte im Schuldienst. Das Staatliche Schulamt Würzburg ist dabei für 15 Grund- und fünf Mittelschulen im Stadtgebiet zuständig, sowie 29 Grundschulen und 8 Mittelschulen im Landkreis Würzburg. Hinzu kommen noch die Privatschulen Montessori, Jenaplan und Waldorf sowie das Vinzentinum und das Elisabethenheim. Die Schülerzahl an den genannten Schulen umfasst zum Beginn des Schuljahres 2023/24 rund 16.000 Kinder und Jugendliche, darunter 1.600 Schulanfänger im Landkreis und 920 in der Stadt Würzburg.

 

Beachtlich ist in diesem Jahr die Zahl der Quereinsteiger: Neun der 34 Lehramtsanwärterinnen und –anwärter in Stadt und Landkreis Würzburg haben sich über die sogenannte Sondermaßnahme zum Erwerb einer Lehramtsbefähigung für die Laufbahn als Lehrer qualifiziert. Neben den Seminarteilnehmern mit klassischem Lehramtsstudium befinden sich daher auch Ingenieure, Erzieher, Betriebswirte, Juristinnen oder Zahnmedizinerinnen unter den Anwärterinnen und Anwärtern. Diese werden mit ergänzenden pädagogischen Lerninhalten für den Schuldienst ausgebildet.

BERLİN (AA) - Almanya'da "Son Nesil" (Letzte Genration) adlı çevre grubu, hükümetin iklim politikasını protesto etmek amacıyla gösteri düzenledi.

Berlin'de Moabit semtinde toplanan çevreciler, "Fosil yakıtlardan uzaklaşıp adil olmaya doğru" yazılı pankartlar taşıyarak ekonomi ve ulaştırma bakanlıklarına ait binaların bulunduğu bölgeye doğru sessiz yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş güzergahında trafik kapatıldı.

 

Son Nesil grubundan Lina Johnsen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, barışçıl şekilde gösteri yapmak ve Alman hükümetine karşı koymak için yüzlerce kişinin Berlin'de bir araya geldiğini belirtti.

Johnsen, kendisini "iklim başbakanı" ilan eden Başbakan Olaf Scholz'un uzmanları dinlemediğini ifade ederek, "Bu, anayasa ihlalidir. İklim felaketine doğru hızla ilerliyoruz." dedi.

 

Dünyanın çeşitli bölgelerindeki doğal afetlere dikkati çeken Johnson, "Nerede su baskınları ve seller meydana geldiğini artık sayamıyorum. Şimdi harekete geçmemiz lazım." diye konuştu.

Johnson, 2030'a kadar petrol, gaz ve kömür gibi fosil yakıtların kullanımından vazgeçilmesini talep ettiklerini aktardı.

"Son Nesil" çevre grubu, iklim değişikliğine dikkati çekmek ve fosil yakıtların kullanılmaması talebiyle yeniden gösteriler yapacaklarını ve 18 Eylül’den itibaren Berlin'de caddeleri trafiğe kapatmaya başlayacaklarını açıklamıştı.

 

- Gruba yönelik operasyon düzenlenmişti

Almanya'da hükümetin iklim değişimine karşı yeteri kadar mücadele etmediğini savunan "Son Nesil" adlı çevre hareketi, iklim krizine dikkati çekmek amacıyla ülkenin çeşitli kentlerinde ellerini caddelere yapıştırarak protesto gösterileri düzenliyor.

Bu şekilde trafiği engelleyen grup üyelerine araç sürücüleri de tepki gösteriyor. Bazı bölgelerde, sürücüler, çevrecilere şiddet uyguluyor.

Bavyera polisi, 24 Mayıs'ta çevreci gruba operasyon düzenlemiş ve 7 eyalette, 15 mekanda arama yapmıştı.

 

22 ila 28 yaşları arasında 7 çevreci grup üyesi hakkında soruşturma başlatılmış, bu kişiler "suç örgütü kurmak ve suç örgütüne yardım etmek", 2 şüpheli de "Ingolstadt'ta bir petrol boru hattına sabotaj yapmak" ile suçlanmıştı.

Aktivistler, daha önce de müzelerde sergilenen eserlere ellerini yapıştırmış, tablolara domates çorbası ve patates püresi fırlatmakla gündeme gelmişti.

 

BERLİN (AA) - Almanya 1. Futbol Ligi’nin (Bundesliga) 60. kuruluş yıl dönümü kutlandı.

Başkent Berlin’deki Tempodrom Salonu'nda düzenlenen etkinliğe Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Almanya Kulüpler Birliği Denetleme Kurulu Başkanı Başkanı Hans-Joachim Watzke, Almanya Futbol Federasyonu Başkanı Bernd Neuendorf ile davetliler katıldı.

 

Scholz yaptığı konuşmada, Bundesliga’yı, halkı çevresinde toplayabilen “kamp ateşi” olarak nitelendirdi.

Bundesliga’da mücadele eden 18 kulübün ülkenin değişik bölgelerinden olduğuna işaret eden Scholz, şampiyonluğu, iyi çalışmalarla hak eden herkese layık gördüğünü ifade etti.

Başbakan Scholz, sporun, her zaman önemli sosyal görevleri de üstlendiğini vurgulayarak, “Spor toplumun ortasındadır, entegrasyonu sağlayabilir.” dedi.

 

Bundesliga’nın ilk sezonu 24 Ağustos 1963’te başlamıştı.

 

 

18 Ekim 2020 tarihinde KKTC Cumhurbaşkanı seçilen Ersin Tatar, seçim propagandası döneminde halkına vaat ettiği “Eşit, Egemen, Uluslararası tanınmış iki devletli çözüm” stratejisini, seçimlerin hemen ertesinde açıklayarak devlet politikası haline getirdi. Günümüze kadar emperyal (yayılmacı) güçlerin yaptıkları tüm baskıları savuşturan Tatar, müzakere masasına KKTC’nin, tüm diğer devletlere eşit statüde tanındığı gün oturacağı ısrarını sürdürdü. Bu konuda kararlı olduğunu da defalarca sözlü ve yazılı medyada açıkladı.

 

Kıbrıs Rum Yönetiminin çiçeği burnunda lideri Nikos Hristodulidis, yaklaşık 7 ay önce, 12 Şubat 2023 tarihinde makamına oturdu. Oturur oturmaz da ilk 3 ayını 29 ülkenin lider ve yöneticisini kapı kapı dolaşıp, Türkleri Kıbrıs müzakereleri masasına oturtmaları ve müzakerelerin Crans Montana’da koptuğu, “siyasi eşitliğe sahip iki kesimli iki toplumlu federasyon” müzakerelerinin kesildiği yerden başlatılması için yalvarmakla geçirdi.

 

Kendisinden evvel görev başında olan adaşı Nikos Anastasiadis, 7 Temmuz 2017 yılında Crans Montana’da Kıbrıs müzakereleri sürerken, sanki kendisi ne isterse onun Türkler tarafından kabul edilmesi ve yerine getirilmesi şartmış inancıyla, gözlüklerini masaya fırlatmış, yaklaşık iki yıl devam eden çözüm hedefli müzakere masasını terk etmiş ve aynı gün uçağa binip Güney Kıbrıs’a geri dönmüştü.

 

Nikos Anastasiadis’in çözüm masasını devirmesinin ve çözüm çabalarının başarısız olmasının ardından Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, "Tüm heyetler ve tarafların güçlü çabalarına rağmen Kıbrıs konferansı anlaşma sağlanamadan sona ermiştir" açıklamasını yaparak müzakereleri sonlandırmıştı.

 

Gerçekte Crans-Montana’da sadece Kıbrıs müzakereleri çökmedi, 50 yıllık BM parametreleri tümü ile çöktü. 

 

Bu nedenle, Nikos Hristodulidis ve ekibi, seçildikten sonra, BM’ye, AB’ye, ABD’ye, İngiltere’ye, Fransa’ya ve akla gelebilecek her yere kişisel ve diplomatik yollarla başvurarak, Tatar’ın talebi olan “Eşit, Egemen, Uluslararası tanınmış iki devletli çözüm” önerisini kabul etmediklerini, müzakerelerin 2017 yılında Crans Montana’da kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini ve masaya oturmaya hazır oldukları mesajını iletti. 

 

Nikos Anastasiadis’in niçin 7 Temmuz 2017 yılında Crans Montana’da Kıbrıs müzakerelerini terk ettiğini, cebinde Kıbrıs Türk tarafından aldığı hangi tavizlerin olduğunu ve niçin Hristodulidis’in yana yana müzakerelerin kaldığı yerden devamını istediğinin gerekçelerini bilmekte fayda var. 

 

Nikos Anastasiadis, Kıbrıs Türk müzakere heyetinden istediği tüm tavizleri aldıktan sonra son olarak masaya “Sıfır asker, sıfır Garanti” isteğini koyunca ve bu isteğine de ayni mealde ama farklı bir içerikte karşılık verilince masayı devirip kalktı gitti.

 

Önemli olan “Türk askerinin tümü ile terk etmesi ve Türkiye’nin garantörlüğünün iptal edilmesi” önerisine verilen yanıtın ne olduğu ve cebindeki Türk müzakere heyetinden aldığı tavizler ve felaketin neresinden dönüldüğüdür aslında.

 

(Yazının devamı olan 2. bölümde, tavizlerin listesi ve açıklaması yer alacak.)

 

Nikos Anastasiadis, Crans Montana’da Kıbrıs Türk müzakere heyetinden istediği tüm tavizleri aldıktan sonra son olarak masaya “Sıfır asker, sıfır Garanti” isteğini koyunca ve bu isteğine beklemediği bir karşılık verilince masayı devirip kalktı gitti.

 

Burada önemli olan “Türk askerinin tümü ile terk etmesi ve Türkiye’nin garantörlüğünün iptal edilmesi” önerisine verilen yanıtın ne olduğu ve cebindeki Türk müzakere heyetinden aldığı tavizler ve felaketin neresinden dönüldüğüdür aslında.

 

Anastasiadis’in “Sıfır asker, sıfır Garanti” talebine verilen karşı yanıtta “Türkiye’nin garantörlüğü 12 yıldan sonra iptal edilebilecek Türk askeri de adadan süreç içinde tamamen çekilecek” ifadeleri yer almaktaydı.

 

Masayı devirirken Anastasiadis’in cebinde olan ve müzakere süreci içinde Rumlara verilmiş olan tavizler;

  • Kıbrıslı Rumlara, Türk bölgelerinde 4 özgürlük hakkının tanınması,
  • Türk topraklarına nüfusumuzun dörtte biri oranında Rum’un yerleşmesi,
  • Türk nüfusunun dörtte bir oranında dondurulması,
  • Yasama ve yürütmede Kıbrıs Türkünün 1960 Anayasasında var olan ayrı oy çoğunluğu hakkının iptali,
  • Devlete istihdamlarda 70 Rum’a 30 Türk, Polis ve askerdeki istihdamlarda 60 Rum’a 40 Türk istihdam edilmesini kaldırılması,
  • Dönüşümlü Başkanlıkta sürelerin eşit olmaması,
  • KKTC topraklarının beşte birinin ve 40 civarında yerleşim yerinin Kıbrıslı Rumlara iade edilmesi sonrasında Kıbrıs Türklerinin topraklarının yüzde 29.2’a inmesi,
  • 4 kategorideki taşınmaz malların anlaşmanın ertesi günü otomatik olarak Rumlara iade edilmesi,
  • Devlet Başkanlığı seçiminde yüzde 20 çapraz oy prensibi nedeni ile Türk bölgesinde yaşayan Rumların, Kıbrıs Türklerinin Başkanının seçileceği seçimlerinde yüzde yirmi oranına oy kullanması. (Rumlar hangi Kıbrıs Türkünü kendilerine yakın görürlerse, yüzde 20 Rum oyları ile o kişinin Başkan seçilmesinin sağlanması.)
  • Federal devlete üniversite eğitimi ve çalışmak için gelecek kişilere, Federal devletler tarafından değil, Merkezi Hükümet tarafından izin verilmesi,
  • Kıbrıs Türklerinin varlığını koruyabilmesine yönelik mevcut deregasyonların iptal edilmesi,
  • Mülkiyet konusunun iki federal devlet arasında değil, bireysel bazda çözülmesi,
  • Yunanlar Kıbrıs adasına serbestçe giriş yapabilecekken, Türklerin Şengen vizesi alarak giriş yapabilmeleri.

 

Anastasiadis, tüm bu tavizlerle yetinmeyip, “anlaşmanın ertesi günü Türk askerinin adayı terk etmeyeceği ve Türkiye’nin garantörlüğünün hemen kaldırılmayacağı” cevabına öfkelenmiş, mahalle kabadayısı edasıyla müzakere masasını terk ederek Kıbrıs’a dönmüş, masayı bir kez daha çökertmişti.

 

 

Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Hristodulidis’in niçin ısrarla “müzakereler Crans Montana’da kaldığı yerden başlasın, biz masaya oturmaya hazırız” diye yırtındığı ve “Eşit ve egemen, uluslararası tanınmış iki devletli çözümü” konuşmam bile diyerek BM, AB, ABD, İngiltere ve Fransa hükümetleri ile AB’ye üye devletleri kışkırtmaya çalıştığı bu gerçeklerle net bir şekilde ortaya çıkmıştır herhalde.

 

Hristodulidis, yıllar önce Anastasiadis’e verilmiş tavizleri cebine koymak, son adım olan “sıfır asker, sıfır garanti” konusunu konuşmak ve Kıbrıs Türklerine en ufak bir hak vermeden adanın yönetimini ele geçirmek için çırpınmakta ve “olmayacak duaya amin” demektedir. Unuttuğu veya hesap etmediği, KKTC’de, o masaya oturduğu dönemki başkanın olmadığı, Kıbrıs Türklerinin iki devletli çözümden farklı bir anlaşmaya yanaşmayacağıdır…