Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

KÖLN (AA) - Efsanevi Formula 1 pilotu Michael Schumacher'e Kuzey Ren Vestfalya'nın en yüksek devlet ödülü verildi. 

Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Başbakanı Hendrik Wüst, Köln'de düzenlenen törende ödülü hastalığı nedeniyle şahsen katılamayan Schumacher'in eşi Corinna ve kızı Gina'ya takdim etti.

 

Başbakan Wüst, yaptığı konuşmada, "Umarım, hepimiz büyük savaşçı Michael Schumacher'in mücadeleye devam etmesini, asla pes etmemesini, çıktığı zorlu yolda ilerleme kaydetmesini umuyoruz" dedi.

Eski Uluslararası Otomobil Sporları Federasyonu (FIA) Başkanı Jean Todt ise "Elbette hepimiz ödülünü şahsen kabul etmesini isterdik. Onu özlüyoruz" dedi.

Törende Corinna Schumacher'in duygulandığı ve gözyaşlarına hakim olamadığı görüldü.

 

Formula 1'de 7 kez şampiyon olan Schumacher, 29 Aralık 2013'te Fransa Alpleri'nde kayak yaparken geçirdiği kaza nedeniyle ölümden dönmüştü.

Vücudunun büyük bölümü felç kalan Schumacher'in rehabilitasyon süreci, 2014'ün Eylül ayından itibaren İsviçre'deki evinde devam ediyor.

 

BERLİN (AA) - Almanya hükümetinin, ülkede en büyük Rus gazı ithalatçısı olan Uniper şirketini kurtarma planının bir parçası olarak, şirketin yüzde 30 hissesini alacağı bildirildi.

Şirketten yapılan açıklamada, Alman hükümetinin, doğal gaz fiyatlarındaki artış ve Rus teslimatlarındaki düşüşün ardından şirketin yüzde 30 hissesini almayı kapsayan kurtarma planını kabul ettiği belirtildi.

 

Uniper, iki hafta önce kurtarma talebinde bulunmuştu.

Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı savaşın ardından Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanlığı, nisanda enerjide Rusya'ya bağımlılıktan kurtulmaya yönelik yenilenebilir enerji üretiminin artırılmasını hızlandırmak için yasa paketi açıklamıştı.

Almanya Federal Meclisi (Bundestag), Bakanlar Kurulu'nda kabul edilen ve ülkenin yenilenebilir enerji üretimini artırmayı amaçlayan "Paskalya Yasası'nı" 7 Temmuz'da onaylamıştı.

 

Söz konusu yasada, yenilenebilir enerji kullanımının kamu güvenliği yararına olduğuna vurgu yapılarak, güneş enerjisi, karasal rüzgar ve açık deniz rüzgar gücünden elektrik üretiminin artırılması için iddialı hedefler bulunuyor.

Avrupa'nın en yüksek enerji tüketimine sahip ülkesi Almanya'da şu anda elektrik üretiminin yüzde 42’den fazlası yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanıyor. Alman hükümeti daha önce elektrik tüketimindeki yenilenebilir enerji payını 2030'a kadar yüzde 65'e çıkarmayı hedefliyordu.

Almanya, Rusya-Ukrayna savaşından önce, ihtiyacı olan doğal gazın yüzde 55'ini, ham petrolün yüzde 35'ini ve kömürün yüzde 45'ini Rusya'dan alıyordu.​​​​​​​

Türk eğitim camiasının iz bırakan isimlerinden olan Mehmet Çetin Büyükvanlı dün akşam hayatını kaybetti. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunu olan Büyükvanlı Eskisehir ve  Isparta’da görev yaptığı dönemde defalarca yılıin öğretmeni seçilerek bir ömür boyu öğrencileri ile olan diyaloğunu hiç kaybetmedi. Son görevi ola yeri olan Isparta Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğü‘nden emekli olmasına rağmen üniversite ve mezun öğrencileri arasında bir gönül köprü kuran ünlü eğitimci son ana kadar öğrencisi gençler ile birlikte olmaya çalıştı.

 

İlerleyen yaşına rağmen eğitime olan ilgisi hiç eksilmeyen Büyükvanlı‘nın yetiştirdiği binlerce öğrenci öretmenlerini kaybetmenin üzüntüsü ile bu gün yapılacak cenaze törenine katılmaya çalışacaklar. Uzaklardaki çok sayıda öğrencisi de efsane müdürün ailesine telefon ile ulaşmaya çalıştı.

 

Okulun ilk mezunlarının geleneksel olarak devam ettirdikleri “İlk Nesil Buluşmaları” inisiyatifi adına açıklamalardabulunan çok sayıda öğrencisi de Çetin Hoca’nın ölümünden üzüntü duyduklarını belirttiler.

Efsane müdür Mehmet Çetin Büyükvanlı Hoca ile 50 yıla yakın bir ögrencilik hukuku olan ilk mezun öğrencilerinden Ayşe Özkan ise, “Arkadaşlarım ile beraber derin üzüntü içerisindeyiz. Yıllardır Türkiye’nin değişik şehirlerindeki mezun arkadaslarımız ile hocamız himayesinde düzenlediğimiz ilk nesil buluşmaları için bize verdiği şevk hiç aklımızdan çıkmayacak. Bütün gece boyunca arkadaşlarımız ile birlikte online ortamda hocamıza son görevimiz için konuştuk. Ama anladıkki bizim ona bir son görevi değil, bir yaşam boyu sürecek görevlerimiz var. Bu ise insanlık, dostluk ve öğretmen sayısıdır. Buradan bütün arkadaşlarımın benimle aynı duygular ile müdürümüzün hatırasına saygı ve üzüntüyü birlikte duymalarından memnunum” dedi.

 

Isparta Meslek Yüksek Okulu’nun ilk mezunlarından olan Bahattin Özay, Ahmet Çınar, Musa Erol, Abdullah Okur, Dr. Latif Çelik, Ali Bolat, Mevlüt Doğan, Tarık Söyleyici, Sema İşler, Selçuk Tık, Süleyman Benli, Nilüfer Erdem, Hüsniye Gökce, Mustafa Dağdelen, Sayeste Kökmen, Mehmet Sevki Kılıç, Salih Küçüktürkmen, Mustafa Taze, Metin Türker, Mustafa Sipahi, Ali Ihsan Karatay ve Tayyar Kahveci de Müdür Mehmet Çetin Büyükvanlı için üzüntülerini belirttiler.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Auch in diesem Jahr gibt die Stadt Würzburg einen Immobilienmarktbericht heraus. Der Immobilienmarktbericht wie auch der Immo-Kompass 2021 sind nun erschienen und geben einen detaillierten Überblick darüber, wie hoch Immobilien im letzten Jahr in Würzburg gehandelt wurden. Wer sich als Eigentümer oder Kaufinteressent über den Würzburger Immobilienmarkt informieren möchte, kann zwar Preisvergleiche auf gängigen Internetportalen ziehen. Aber sind die dortigen Kaufpreise realistisch? Realistisch sind die Werte im jährlich erscheinenden „Immo-Kompass“ wie auch dem „Immobilienmarktbericht" auf alle Fälle. Basis dieser umfangreichen Daten- und Verkaufszahlensammlung sind nämlich über 1.100 abgeschlossene Kaufverträge, die von der Geschäftsstelle des Gutachterausschusses fachkundig und anonymisiert mit Hilfe von Fragebögen ausgewertet wurden. Herausgeber der beiden Druckwerke ist die Geschäftsstelle des Gutachterausschusses für Grundstückswerte der Stadt Würzburg.

Der im Juli erschienene „Immo-Kompass 2021“ stellt die im Durchschnitt gezahlten Kaufpreise von Häusern, Wohnungen und Grundstücken transparent dar, um die eigenen Wertvorstellungen zu plausibilisieren. Er dient damit, leicht lesbar und erklärend, als wertvolle Orientierungshilfe.

Der „Immo-Kompass 2021“ kann ebenso wie der jährlich erscheinende „Immobilienmarktbericht 2021“ über das Portal www.boris-bayern.de gegen eine Gebühr als PDF-Datei erworben werden. Wer ein gedrucktes Exemplar erwerben möchten, kann dies über die Geschäftsstelle des Gutachterausschusses tun (Veitshöchheimer Str. 1, 97070 Würzburg): Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!, Tel.: 0931/37-3309.

Tätigkeit des Gutachterausschusses

Gutachterausschüsse wurden mit Einführung des Bundesbaugesetzes 1960 verankert. Eine der Hauptaufgaben besteht darin, die Transparenz am Grundstücksmarkt zu gewährleisten und damit Spekulationsblasen entgegenzuwirken. Sie sind neutrale, selbstständige und nicht an Weisungen gebundene Gremien und ihre Mitglieder sind ausgewiesene Experten. Damit wird die hohe Fachkompetenz der Ausschüsse geprägt. Zu den weiteren Aufgaben der Gutachterausschüsse gehören die Erstellung von „gerichtsfesten“ Gutachten z.B. in Erbschafts- oder Scheidungsangelegenheiten, die Festlegung der Bodenrichtwerte sowie das Erteilen von Auskünften aus der umfangreichen Kaufpreissammlung.

BU: Baureferent Benjamin Schneider (li.) und Frank Heppner (städtische Geschäftsstelle des Gutachterausschusses, Fachbereich Bauen, re.) präsentieren den aktuellen Immo-Kompass und den Immobilienmarktbericht der Stadt Würzburg. Der Immo-Kompass richtet sich an Interessierte und Bauherren, der Marktbericht an Sachverständige.

 

„Es freut mich außerordentlich, dass ich Ihnen heute auf Beschluss des Stadtrates als Zeichen des Dankes und der Anerkennung für die großen und verbleibenden Verdienste, die Sie sich um Ihre Heimatstadt erworben haben, die Silberne Stadtplakette verleihen kann. Persönlich erinnere ich mich gerne an die vielen guten Begegnungen, die ich mit Ihnen in Ihren verschiedenen Funktionen wahrnehmen durfte und die ich immer als menschlich, konstruktiv und am Wohl Würzburgs, Mainfrankens und der hier lebenden Menschen orientiert empfunden habe“, würdigte Oberbürgermeister Christian Schuchardt im Rahmen einer großen Feierstunde für Claus Bolza-Schünemann dessen außergewöhnliches berufliches und ehrenamtliches Engagement. Das Unternehmen Koenig & Bauer hatte rund 140 Gäste, Kunden, Weggefährten und die Familie eingeladen, um den CEO in den Ruhestand zu verabschieden.

Der Urururenkel des Firmengründers von Koenig & Bauer habe laut Schuchardt das Unternehmen in schwierigen Umbruchzeiten weitsichtig am Markt behauptet. Sein Name sei nicht nur mit 250 Patenten und 27 Erfindungen verbunden, sondern mit den grundsätzlichen Weichenstellungen bei einem der größten Würzburger Industrieunternehmen, dem er neun Jahre als Vorstandsvorsitzender diente. Der studierte Elektrotechniker überzeugte laut Schuchardt zudem als Netzwerker im Ehrenamt: in der Drucker- und Maschinenbaubranche gilt er bundesweit als Vordenker, für die IHK Würzburg-Schweinfurt, deren Präsident er war und weitere Spitzenämter begleitete sowie als Hochschulrat war er ein Mittler zwischen Wirtschaft und Wissenschaft.

Die lange Aufzählung wäre nicht vollständig ohne den Stifter Bolza-Schünemann herauszustellen. Engagiert als Vorstand der Dr. Hans und Benno Bolza-Stiftung und - für die Stadt Würzburg ein besonderer Segen - als Vorsitzender an der Spitze des Kuratoriums des Stifterkreises Rosenkavaliere“. Diese Erfolgsgeschichte übernahm der nun Ausgezeichnete von seinem Vater Hans-Bernhard und begleitete das Dreispartenhaus, das als solches nicht immer unumstritten war, durch die nun bald abgeschlossene Generalsanierung und hin zum Staatstheater-Status. Ohne das Engagement der Rosenkavaliere wären diese ambitionierten Ziele laut Schuchardt nicht erreicht worden.

 

 

 

 

Mit dieser Fragestellung beschäftigten sich pädagogische Fachkräfte während des gemeinsamen Fachtages der KoKi – Netzwerk frühe Kindheit von Stadt und Landkreis Würzburg, am 13.07.2022 im Landratsamt Würzburg.
„Wie gelingt es Eltern ihre Kinder dabei zu unterstützen, in einen eigenen Schlaf-Wach-Rhythmus und gesunden Schlaf zu finden?“ Dieses Thema treibt nicht nur verzweifelte und müde Eltern, sondern auch Fachkräfte der Frühen Hilfen, die eng mit den jungen Familien zusammenarbeiten, um. 
Frau Barbara Schneider, Fachärztin für Kinder- und Jugendmedizin, Schlafmedizinerin und Leiterin des Zentrums für Neuropädiatrie und Schlafmedizin (ZNS) Landshut konnte von den KoKi-Mitarbeiterinnen als Expertin gewonnen werden und referierte kurzweilig und sehr praxisnah über das Thema des Tages. Sie gab zunächst einen fundierten Überblick über den Schlaf und seine Entwicklung im ersten Lebensjahr und über mögliche Ursachen von Schlafproblemen. 
„Säuglinge und Kindern müssen erst einen Schlafzyklus entwickeln und das Durchschlafen erlernen. Einige schaffen das innerhalb von wenigen Monaten, andere brauchen dafür Jahre,“ so Barbara Schneiders Ausführungen. Dabei „sammeln“ die Kinder ihre nötige Schlafmenge über den Tag und die Nacht zusammen. Heißt auch, wer viel am Tag schläft braucht in der Nacht weniger Schlaf oder umgekehrt. Und nicht alle Babys brauchen gleich viel Schlaf. So kann die benötigte Schlafdauer eines ein Monate alten Säuglings zwischen 9 bis 19 Stunden liegen. 
Der zweite Teil des Fachtages beschäftigte sich mit der Frage „Was hilft beim Schlafenlernen?“ 
Schneider ging ganz konkret darauf ein, wie Fachkräfte Familien dabei unterstützen können. Sie gab hilfreiche Anregungen und Ideen für Umsetzungsmöglichkeiten im Familienleben. Beispielsweise werden Kinder schon gut aufs Schlafen eingestimmt, wenn der Ablauf vor dem Schlafengehen festen, immer wiederkehrenden Einschlafritualen folgt: „Abendessen – Ausziehen – Zähne putzen - Gute-Nacht-Geschichte.“ Dabei sollte das Abendritual keineswegs besonders attraktiv und aufwendig gestaltet sein. Für das Baby ist es hilfreich, wenn es durch eher langweilige und ruhevolle Gewohnheiten beim Einschlafen unterstützt wird. Wichtig ist, Schlaf hat mit Sicherheit und Wohlfühlen zu tun.
Das Wissen um die Besonderheiten der Schlaf-Wach-Regulation im ersten Lebensjahr, das Erkennen von zusätzlichen belastenden Faktoren und das Bewusstsein um die Wichtigkeit eines guten und erholsamen Schlafes im Kindesalter, rüstet Eltern und Fachkräfte für eine manchmal nicht einfache Zeit.
Zu der sehr gewinnbringenden und in keinerlei Hinsicht einschläfernden Veranstaltung kamen nach 2 Jahren Pause über 40 interessierte Fachkräfte der Frühen Hilfen, Beratungsstellen, Familienstützpunkte und auch Vertreterinnen aus dem Gesundheitswesen aus Stadt und Landkreis. Jeder konnte konkrete Hilfs- und Unterstützungsmöglichkeiten für Familien in die eigene Praxis mitnehmen und auch in den Pausen war Zeit zum langersehnten Austausch innerhalb des Netzwerks.
 

 

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Türk Tarih Kurumu (TTK) tarafından, Würzburg’da bulunan IKG-Kültür, Tarih ve Entegrasyon Araştırmaları Enstitüsünün katkılarıyla, “Türkiye’de Alman Bilim İnsanları Çalıştayı” düzenlendi.

30 Haziran 2022’de Münih’te tarihî Belediye Binası (Altes Rathaus) Konferans Salonunda gerçekleştirilen etkinlik TTK Bilimsel Çalışmalar Müdürü Uğur Cenk Deniz İmamoğlu, IKG Başkanı Dr. Latif Çelik ve Münih Başkonsolosu Mehmet Günay’ın açış konuşmalarıyla başladı.

İki oturum hâlinde düzenlenen çalıştayın ilk bölümünde 1930’lu yıllarda Almanya’daki Nazi Dönemi’nde üniversitedeki görevlerine son verildikten sonra Türkiye’ye davet edilerek ülkemizde görev yapmış olan Alman bilim insanlarından Prof. Dr. Ernst Eduard Hirsch’in oğlu Enver Tandoğan Hirsch, Prof. Dr. Rudolf Belling’in kızı Elizabeth Weber-Belling ve Clemens Holzmeister’in torunu Roman Mohapp-Holzmeister konuştu.

Baba ve dedelerinin Türkiye günlerini ve Türkiye sevgilerini anlatan konuşmacılar Türk halkına zor zamanlarda ailelerine kucak açmış olmasından ötürü bir kez daha teşekkür ettiler ve kendilerini Türk kabul ettiklerini dile getirdiler.

Çalıştayın ikinci oturumunda Türk bilim insanları Türkiye-Almanya ilişkilerinin çeşitli boyutlarını ele alan sunumlar gerçekleştirdi. Türk-Alman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Yıldız, “Türk-Alman İlmî Münasebetlerinin Günümüzdeki Durumu”; İstanbul Üniversitesi Eskiçağ Tarihi Profesörü Prof. Dr. Mustafa Hamdi Sayar, “Alman Bilim İnsanlarının Eski Çağ Bilimleri Alanında Türk Üniversitelerindeki Faaliyetleri”; Samsun Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Çolak, “Türk – Alman Dostluk İlişkileri”; ve Köln Eğitim Ataşesi Dr. Muhterem Dilbirliği, “Alman Bilim Adamlarının Türk Hukukuna Katkıları” isimli bildirilerini sundu.

Çalıştay kapsamında, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine önemli katkıda bulunan bir dönem hem şahitler hem de akademik çalışmalarla ele alındı. Türk – Alman ilişkilerinin gerek tarihsel derinliği gerekse de güncel durumu tüm katılımcılar tarafından sıkça dile getirildi. Ayrıca Türk Tarih Kurumunun iki ülke ilişkilerine uzun vadeli olumlu katkısı bulunan bir dönemi ele alan bir çalışma yapmasının önemi vurgulandı

1 Temmuz 2022’de ise Karlsruhe Başkonsolosluğunda Başkonsolos Banu Terzioğlu’nun ev sahipliğinde, Almanya’da yaşayan vatandaşlarımız, STK temsilcileri, basın mensupları ve iş insanlarına hitaben “Türk-Alman Tarihî İlişkileri ve Akademisyenlerle Söyleşi” programı düzenlendi.

 Söz konusu programda Türk-Alman ilişkileri çeşitli boyutlarıyla ele alındı. Programda Prof. Dr. Cemal Yıldız, Prof. Dr. Mustafa Hamdi Sayar, Prof. Dr. Mustafa Çolak ve Dr. Latif Çelik konuşmacı olarak yer aldı. Konuşmalarında güncel eğitim, eski çağ çalışmaları, yakın çağ tarihindeki dostluklar ve dil ile kültür alanındaki etkileşimi ele alan katılımcılar, Türkiye ve Almanya’nın uzun bir dönem boyunca müttefik ve dost olduğunu, birbirlerine karşılıklı katkı sağladıklarını vurgulayarak hâlen Almanya’da bulunan Türk vatandaşlarımızın bu olumlu ilişkilerin en somut göstergesi olduğunu ifade ettiler.

 Çalıştay, soru-cevap faslının ardından TTK temsilcilerinin Kurum yayınlarından oluşan bir seçkiyi Başkonsolos Banu Terzioğlu’na armağanıyla sona erdi.

 

 

 

 

 

 

Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Türk Tarih Kurumu (TTK) tarafından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde görev yapan tarih öğretmenlerine yönelik Tarih Eğitimi Çalıştayı düzenlendi.

1-5 Temmuz 2022 tarihleri arasında Bosna Hersek’te 1-5 Temmuz’da düzenlenen çalıştay kapsamında, Uluslararası Saraybosna Üniversitesinde (IUS) düzenlenen programda konuşan TTK Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin, Kurum olarak hakikatin peşinde koştuklarını ifade ederek, 92 yıldır bu görevi yerine getirmeye çalıştıklarını söyledi.

Çetin, Bosna Hersek ile Kıbrıs’ta benzer şeylerin yaşandığına işaret ederek, “İnsanlığın çok değer yitirdiği zamanlar ve medeni olduğunu iddia eden ülkelerin tamamen bu yaşanan katliamlara sessiz kalması, her zaman yaptıkları gibi birtakım çifte standartlı, iki yüzlü davranışlar aslında çok benzer. Orada da Birleşmiş Milletler (BM) vardı, burada da vardı.” ifadelerini kullandı.

KKTC Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu da katliamlar arasındaki benzerlikleri tarihçi gözüyle ortaya koymak adına bir teknik gezi düzenlendiğini anımsatarak, “KKTC olarak tarihimizi öğretmeye ve Türk dostu olanlara da tarihimizi anlatmaya çalışıyoruz. Bunun yanında objektif olabilen tarihçilere 1974’te çocuklarımızın bebeklerimizin uğradığı katliamı anlatmaya çalışıyoruz. Ama Saraybosna’da gerçekten tüylerimiz diken diken oldu çünkü aynı duyguları kendi halkımız da yaşadı. Coğrafyalar değişir, gözyaşları hep aynı renktir, katledilen insandır, katleden de insandır.” diye konuştu.

Çalıştay kapsamında Boşnak tarihçi Nusret Colo Osmanlı döneminde Bosna Hersek’i anlatırken akademisyen Mustafa Krupalija ise Kıbrıs ile Bosna Hersek’teki katliamlar üzerine konuştu. Çalıştaya katılan öğretmenlerden Hasan Zaim Ağaoğlu Bosna Hersek’te yaşananların bir benzerinin kendi ülkelerinde de yaşandığını söyleyerek, Kıbrıs’ta maruz kaldıkları Rum saldırılarına karşı mücadele anılarını paylaştı.

Etkinlik kapsamında TTK Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin, Türkiye Cumhuriyeti Bosna Hersek Büyükelçisi Sadık Babür Girgin’i ziyaret etti. Katılımcılar, Saraybosna’nın yanı sıra Mostar, Travnik ve Srebrenitsa kentlerini de gezerek ülkedeki Osmanlı kültür mirasını da yerinde gördü.

 

 

 

 

AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Efkan Ala, Yeni Azerbaycan Partisi (YAP) Genel Başkanvekili ve Merkez Yürütme Kurulu Başkanı Tahir Budagov ile birlikte gerçekleştirdiği basın toplantısında, “Karabağ, Azerbaycan toprağıdır ve öyle kalacak" dedi.

AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Efkan Ala ve beraberindeki AK Parti ve MHP'li vekillerden oluşan heyet, Azerbaycan'daki temasları çerçevesinde Yeni Azerbaycan Partisi (YAP) Genel Merkezi'ni ziyaret etti.

Ala ve beraberindeki heyet, YAP Genel Başkan Vekili ve Merkez Yürütme Kurulu Başkanı Tahir Budagov ile görüştü. Toplantının ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Ala, Şuşa Beyannamesi'nin birinci yıl dönümü nedeniyle “Azerbaycan-Türkiye Stratejik Müttefiklik İlişkileri: Kafkasya'da Barış ve İstikrar” başlıklı uluslararası bir konferans gerçekleştirildiğini hatırlatarak, “Sayın cumhurbaşkanlarımızın imzaladığı Şuşa Beyannamesi’nin birinci yıl dönümünde şehirlerin şiri, ‘Harı Bülbül’ diyarı Şuşa’da böylesine önemli bir konferansı gerçekleştirmiş olmaktan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı olarak büyük bir onur duyduğumu belirtmek isterim. TÜRKSOY tarafından 2023 yılının Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak Şuşa’nın ilan edilmiş olmasından da ayrıca büyük bir memnuniyet duyduğumu belirtmek istiyorum” dedi.

 

“BİRÇOK ORTAK PROJEYİ BİRLİKTE HAYATA GEÇİRDİK”

Cumhurbaşkanları arasındaki yakın dostluğun iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinde çok önemli rol oynadığını belirten Ala, “İki dost ülke olarak birçok ortak projeyi birlikte hayata geçirdik. Uluslararası kuruluşlarda ise birbirimizi aktif olarak destekliyoruz. Bir yerde Türkiye varsa Azerbaycan da var demektir. Bir yerde Azerbaycan varsa Türkiye de var demektir. Azerbaycan ve Türkiye, kendi bulundukları yerde aynı zamanda birbirlerini de temsil ediyor. Bunu sayın cumhurbaşkanlarımızın uygulamalarıyla da bütün dünyaya gösterdik” diye konuştu.

 

“KARABAĞ, AZERBAYCAN TOPRAĞIDIR VE ÖYLE KALACAK”

Azerbaycan’ın Karabağ zaferinin tüm Türkiye’yi sevince boğduğunu vurgulayan Ala, “Türkiye kardeşliğin bir gereği olarak, Azerbaycan’a bu haklı mücadelesinde tam desteğini sundu. Başka türlüsü de düşünülemez. Karabağ, Azerbaycan toprağıdır ve öyle kalacak. Şuşa Beyannamesi ile zirve yapan Türkiye-Azerbaycan müttefiklik ilişkileri, yalnızca ülkelerimizin değil tüm bölgenin yararınadır. Şuşa Beyannamesi bölgemizin istikrarı için de ayrıca özel bir önem taşımaktadır. Şuşa Beyannamesi iki dost ülkenin ittifak senedidir. Şuşa Beyannamesi’nin hedefi, bölgesel güven ve istikrardır. Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin daha da geliştirilmesi bölgenin istikrarı ve huzur için büyük bir önem taşımaktadır, vazgeçilmezdir ve doğru istikamette ilerlemektedir” ifadelerini kullandı.

 

“ŞUŞA BEYANNAMESİ’NE İLİŞKİN ATILAN HER ADIM HER ÜLKENİN KAZANACAĞI HEDEFLER ORTAYA KOYMUŞTUR”

Şuşa Beyannamesi’nin imzalanmasının ardından bölgede barışın tesis edilmesi yönünde bir takım adımların atıldığını söyleyen Ala, “Görüşmeler başladı ve şu an alt düzeyde özel temsilcilerle devam ediyor. Şuşa Beyannamesi’ne ilişkin atılan her adım, her ülkenin kazanacağı hedefler ortaya koymuştur. Bu da geçtiğimiz bir yıl içerisinde ayan beyan bir biçimde ortaya çıkmıştır. Orada atılan hiçbir adım herhangi bir ülkenin aleyhine olmamaktadır. Her ülke oradan ve o adımlardan kendine düşen olumlu payı almaktadır” dedi.

 

“AZERBAYCAN İLE TAM MUTABAKAT İÇERİSİNDE HAREKET EDİYORUZ”

Cumhurbaşkanları tarafından yapılan açıklamaların bölgesel barış ve istikrar yönünde olduğunu ifade eden Ala, “Bizim beyannamelerimiz ve diplomatik ilişkilerimiz, hiçbir zaman yıkıcı olmadı, hep yapıcı ve inşa edici bir dil içerdi. Şimdi de bu ilişkileri yürütüyoruz. Arzu ediyoruz ki Azerbaycan’ın uluslararası hukuktan kaynaklanan ve tarihten gelen hakkını, hukukunu tam tahkim ederek korumak. Bölgede Azerbaycan'la, Ermenistan'la, Gürcistan'la ve Rusya'yla ilişkilerin iyi olmasını ve ticari ilişkilerin gelişmesini istiyoruz. Bütün bu bölgede ekopolitik bir grup oluşsun ve ülkeler ticaret yapsınlar, insanlar gitsinler gelsinler. Bu çerçevede Azerbaycan ile tam mutabakat içerisinde hareket ediyoruz” açıklamasında bulundu.

 

“ERMENİSTAN İLE GÖRÜŞMELER DEVAM EDİYOR”

Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesi için görüşmelerin devam ettiğini belirten Ala, “Özel temsilci tayin ederek, Ermenistan’la da ilişkilerin daha da gelişmesi ve ilişkilerde yeni bir kapı açılması için görüşmeler devam ediyor. Orada altını çiziyorum ihtiyatlı bir iyimserlik içerisindeyim. Umarım onlar da aynı anlayış içerisinde bu görüşmeleri sürdürürler. Sadece iki ülkenin değil bütün ülkelerin yararına olacak sonuçlar elde ederiz. Çünkü herkes biliyor ki, Azerbaycan’ın hayır diyeceği bir şeye bizde baştan hayır demişizdir ve onların evet diyeceği şeye birlikte evet demişizdir. Bunun üçüncü bir şıkkı yok. O bakımdan ben ilişkilerin sürdürülmesinin bölgenin yararına olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Efkan Ala’ya ziyaretinde MHP Genel Sekreteri Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, MHP Erzurum Milletvekili Kamil Aydın ve TBMM Türkiye-Azerbaycan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Şamil Ayrım eşlik etti.

 

 

BERLİN (AA) - Alman ordusunda görevliyken Suriyeli sığınmacı kılığına girerek terör saldırısı planlayan ve tutuksuz yargılanan üsteğmen Franco Albrecht 5 yıl 6 ay hapis cezası aldı.

Frankfurt Eyalet Yüksek Mahkemesi 33 yaşındaki eski asker Albrecht'e silah yasasını ihlal etmek dahil çeşitli suçlamalardan 5 yıl 6 ay hapis cezası verdi.

Mahkeme ayrıca Albrecht'in etnik, milliyetçi, aşırı sağcı duygulara sahip olduğunu doğruladı.

Savcılık makamı, Albrecht'in üst düzey politikacılara ve tanınan kişilere suikast planlayan "aşırı sağcı bir terörist" olduğunu ifade ederek 6 yıl 3 ay hapis cezası talep etmişti.

Suçlamaların somutlaşması nedeniyle 3 ay önce tutuklanan Albrecht'in 5 yıl 3 ay hapis yatacağı öğrenildi.

- 2017'de yakalanmıştı

Franco Albrecht Şubat 2017'de Viyana Havalimanı'nın tuvaletinde sakladığı dolu bir tabancayı almaya çalışırken tutuklandı.

Silahın nereden geldiği ve onunla ne yapmayı planladığı hala ortaya çıkarılamadı.

Albrecht'in suikastlar işledikten sonra hedef olarak Suriyeli mültecileri göstermek istediği iddia edilmişti.

Albrecht'in dönemin Adalet Bakanı Heiko Maas (SPD) ve Federal Meclis Başkan Yardımcısı Claudia Roth gibi siyasilere suikast hazırlığında olduğu iddianamede belirtilmişti.