Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Almanya'da Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), Ukrayna savaşıyla artan enerji fiyatlarının etkisiyle geçen ay 2021'in aynı dönemine göre yüzde 30,9 arttı.
Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis), mart ayına ilişkin ÜFE verilerini açıkladı.
Buna göre, Almanya'da ÜFE, martta şubat ayına kıyasla yüzde 4,9, Mart 2021'e göre de yüzde 30,9 yükseldi. Piyasalarda beklenti ÜFE’nin martta yüzde 28,2 artması yönündeydi.
Mart ayındaki artış, ÜFE istatistiklerinin kayıt altına alınmaya başlandığı 1949'dan beri en yüksek yıllık artış olarak kayıtlara geçti. Böylece sanayi ürünlerinde üretici enflasyonunda rekor serisi mart ayında da sürdü.
Sanayi ÜFE, şubat ayında da yıllık yüzde 25,9 artış kaydetmişti.
Destatis açıklamasında “Mevcut veriler (Mart ÜFE verileri) Ukrayna'daki savaşın ilk etkilerini yansıtıyor.” denildi.
- Doğal gaz dağıtım fiyatları yüzde 144,8 arttı
Verilere göre, enerji fiyatları, martta bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 83,8 yükseldi. Elektrik fiyatları yüzde 85,1 ve doğal gaz dağıtım fiyatları yüzde 144,8 artış kaydetti.
Martta yıllık bazda ara malı fiyatlarında yüzde 23,3, dayanıklı tüketim malları fiyatlarında yüzde 9,6 ve sermaye malı fiyatlarında yüzde 5,8 artış görüldü.
Bitkisel yağ fiyatlarının bir önceki yıla göre yüzde 72,3 artış kaydetmesi dikkati çekerken, tereyağı fiyatları yüzde 56 ve kahve fiyatları da yüzde 20,5 yükseldi.
ÜFE, enerji fiyatları hariç tutulduğunda ise martta yıllık bazda yüzde 14 yükseldi.
Üretici fiyatları, enflasyonun gelişimi için öncü bir gösterge olarak görülüyor.
Bu arada, Almanya'da şubatta yüzde 5,1 olan yıllık enflasyon, Rusya-Ukrayna savaşı sonucu artan gıda, petrol ve gaz fiyatlarındaki son yükselişle martta yüzde 7,3'e çıkarak son 40 yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Ekonomistler ayrıca çift haneli enflasyon oranların yakın gelecekte mümkün olduğunu belirtiyor.
BERLİN (AA) - Ukrayna'ya saldırısı sonucu dünyanın en çok yaptırım uygulanan ülkesi haline gelen Rusya'ya yaptırım sayısı 9 bin 72'ye ulaştı.
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısında 55. gün geride kalırken, Batılı ülkelerin Moskova'ya yönelik yatırım dalgası da devam ediyor. Her geçen gün genişletilerek artan yaptırımlar; finans, enerji, ulaşım, medya, teknoloji, otomobil, spor ve ticaret alanlarını kapsıyor.
Küresel yaptırım izleme veri tabanı Castellum.ai'nin verilerine göre, Rusya 22 Şubat'tan itibaren 6 bin 918 yeni yaptırıma maruz kaldı. Rusya'ya uygulanan yaptırımların sayısı toplamda 9 bin 672'ye ulaştı. Rusya, 3 bin 616 yaptırımın uygulandığı İran'ı, 2 bin 608 yaptırıma maruz kalan Suriye'yi ve 2 bin 77 yaptırımın uygulandığı Kuzey Kore'yi geride bırakmıştı.
Dünyada en çok yaptırımın uygulandığı 7 ülkeden oluşan listede 651 yaptırımla Venezuela, 510 yaptırımla Myanmar ve 208 yaptırımla Küba da yer alıyor.
- Rusya'ya yönelik yaptırımların 5 bin 918'i bireylere uygulandı
22 Şubat'tan itibaren Rusya'ya yönelik en çok yaptırım kararı alan ülke, 1.013 yaptırımla İsviçre oldu. İsviçre'yi 1.098 yaptırımla İngiltere, 940 yaptırımla Avrupa Birliği (AB), 931 yaptırımla Fransa ve 838 yaptırımla ABD takip etti.
Rusya'ya yönelik 22 Şubat'tan itibaren Kanada 744, Avustralya 644 ve Japonya 620 yaptırım kararı aldı.
Rusya'ya yönelik yaptırımların 5 bin 918'i bireylere uygulanırken, 924'u kuruluşları, 13'ü gemileri ve 3'ü uçakları hedef aldı.
- AB, Rus enerjisinin fişini çekmeyi başaramıyor
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 21 Şubat'ta Ukrayna'nın doğusundaki Rusya yanlısı ayrılıkçıların sözde yönetimlerinin tanınmasına dair kararnameyi imzalamıştı. Putin'in kararına tepki olarak Batılı ülkeler, 22 Şubat itibarıyla Rusya'ya yönelik ilk yaptırım kararını açıkladı.
Putin, 24 Şubat'ta ise Ukrayna'nın doğusundaki Donbas'a özel askeri operasyon başlattıklarını duyurmuştu.
Ukrayna'ya yönelik saldırının resmen başlamasıyla Batılı ülkeler, Rusya'ya "ağır ekonomik bedel ödetmek" için özellikle finans, enerji ve ulaşımla birlikte ticaret ve bireysel kısıtlamaları da içeren çok sayıda yaptırımı yürürlüğe koydu. Buna karşın doğal gaz boru hatlarıyla Rusya'ya adeta kelepçelenmiş olan AB, Rusya'dan ithal ettiği enerji ürünlerine yasak getirecek katı yaptırımları uygulamayı, Rus enerjisinin fişini çekmeyi başaramıyor. Bu durum, "AB'nin Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşını finanse ettiğine dair" yıkıcı bir algıya yol açıyor.
Rus ekonomisine zarar vermek, Putin ve üst düzey Rus yetkilileri cezalandırmak için tasarlanmış finansal yaptırımlar dikkati çekiyor. Batılı ülkeler, Rusya Merkez Bankası'nın 630 milyar dolarlık döviz rezervini kullanmasını engellemek için varlıklarını dondurdu.
Otomotiv üreticilerinden Stellantis ve Volkswagen, tüketici ürünleri şirketi Henkel, gıda şirketleri McDonald's, Coca-Cola ve Starbucks gibi artan sayıda uluslararası şirket de yaptırımlardan sonra Rusya'daki faaliyetlerini askıya aldı.
Ukrayna'nın başkenti Kiev yakınlarındaki Buça'yı Rus güçlerinden 1 Nisan'da geri alan Ukrayna ordusunun, yıkılan binalar ve cesetlerle dolu sokakların yer aldığı bir manzarayla karşılaşmasının ardından 9 AB ülkesi ve ABD, 250'den fazla Rus diplomatı sınır dışı edeceğini duyurdu.
Rusya Devlet Başkanı Putin ise Batılı ülkelerin söz konusu yaptırımlara karşı dost olmayan ülkelerin doğal gaz için rubleyle ödeme yapmaması halinde Rus gazı sözleşmelerinin durdurulacağını açıklayarak karşılık vermişti.
Rus hükümeti, yıl sonuna kadar teknoloji, telekomünikasyon, tıp, otomobil, tarım ve elektrik ekipmanları başta olmaz üzere 200'den fazla ürünün ihracatını yasakladı. Buna ek olarak, devlet tahvili tutan yabancı yatırımcılara faiz ödemelerini askıya aldı ve Rus şirketlerin Rusya dışından hissedarlara ödeme yapmasını yasakladı.
BERLİN (AA) - Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, acil bir durumda ittifaka ait toprakların (NATO) her santimetrekaresini savunacaklarını söyledi.
Bakan Baerbock, Baltık ülkelerine ziyareti öncesi yaptığı açıklamada, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaş nedeniyle Letonya, Estonya ve Litvanya'ya daha fazla destek sözü vererek "Acil bir durumda ittifaka ait ortak topraklarımızın her santimetrekaresini savunacağız." dedi.
Almanya'nın ortaklarının güvenliğini sağlamak için daha fazlasını yapmaya hazır olduğunu vurgulayan Baerbock; silah, mali destek ve diğer sert yaptırımlarla Ukrayna'yı hayatta kalma mücadelesinde kararlılıkla desteklediklerini ifade etti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in insan hayatına, uluslararası hukuka, kendi halkının yaşam ve kalkınma fırsatlarına saygısı olmadığını kaydeden Baerbock, Putin'in Avrupa güvenlik mimarisinin büyük bölümünü de yok ettiğini belirtti.
Avrupa'daki güvenliğin yeniden düzenlenmesine katkı sağladıklarını dile getiren Baerbock bu sayede ittifak üyelerinin Almanya'ya güvenebileceğinin altını çizdi.
Baerbock, Baltık ülkelerinin, yıllardır enerji arzının güvenliğine ve savunmaya yatırım yaptığına dikkati çekerek bunun nedeninin, bu ülkelerin yıllardır Rusya'ya endişeli yaklaşması olduğunu kaydetti.
Libya Dışişleri Bakanlığı, İsveç'te Kur'an-ı Kerim yakılmasını, dünyadaki Müslümanları kışkırtmak için kasıtlı bir eylem olduğunu belirterek kınadı.
AA'da yer alan habere göre, Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, "İsveç'te bazı aşırılık yanlılarının Kur'an-ı Kerim yakmasını ve bu utanç verici olayı kınıyoruz." ifadeleri kullanıldı.
Uluslararası topluma bu eylemleri durdurma çağrısı yapılan açıklamada, tüm dinlere ve kutsallara saygısızlığın önüne geçilmesi için sorumluluk alınması gerektiğinin altı çizildi.
Danimarka ve İsveç vatandaşlığı bulunan aşırı sağcı siyasetçi Rasmus Paludan, Paskalya tatili boyunca İsveç'in başkenti Stockholm ile Malmö, Norköpin ve Jönköping kentlerinde Müslümanların kalabalık yaşadığı mahalleler ve cami önlerinde polis korumasında Kur'an-ı Kerim yakma provokasyonunda bulunmuştu.
Paludan'ın durdurulmasını isteyen karşı göstericiler de yollarda lastikler yakarak, polise taşlarla saldırmıştı. Bu bölgelerde çıkan isyanlarda 125 polis aracı hasar görmüş, 34 polis yaralanmış, 13 kişi de gözaltına alınmıştı.
Die Integrationsbeauftragte der Bayerischen Staatsregierung Gudrun Brendel-Fischer, MdL appelliert an den Bund, Ukrainerinnen und Ukrainern schnellstmöglich und koordiniert einen Zugang zu Sprachkursangeboten zu ermöglichen: „Ukrainischen Geflüchteten muss nicht erklärt werden, wie eine Waschmaschine funktioniert, oder dass auf dem Zimmerboden nicht gekocht werden darf. Wichtiger und vor allem zielführender ist ein schneller und koordinierter Zugang zu Sprachkursangeboten. Sprache ist und bleibt der wichtigste Baustein für gelingende Integration!“, so die Beauftragte.
Zum aktuellen Zeitpunkt können sich ukrainische Geflüchtete zwar bereits nach Erhalt eines Registrierungsnachweises zu einem Sprachkurs anmelden - dieser muss aber durch das Bundesamt für Migration und Flüchtlinge (BAMF) genehmigt werden, was einige Zeit in Anspruch nehmen kann. Brendel-Fischer: „Dieser langatmige Prozess führt dazu, dass sich jene Personen für mehrere Angebote anmelden. Das führt zu Chaos vor Ort. Die tatsächliche Nachfrage kann nicht mehr genau ermittelt und schon gar nicht gedeckt werden.“ Ausgehend von zahlreichen Anfragen, die die Beauftragte erreichen, moniert Brendel-Fischer: „Der Bund sollte hier Abhilfe schaffen, damit Geflüchtete, Bildungsträger und letztendlich auch kommunale Ansprechpartner zeitnah Perspektive erhalten und loslegen können.“
Hennig-Wellsow, internet sitesinden yaptığı açıklamada istifa ettiğini duyurdu.
Alman Sol Parti Eş Başkanı Hennig-Wellsow, "Parti lideri olarak görevimden derhal istifa ediyorum." ifadesini kullandı.
Wellsow, var gücüyle ve tüm zamanıyla partisinin yanında olamadığını belirterek, partisinin gerekli yenilenmeyi yapması için yeni yüzlere ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Eylül 2021'de yapılan genel seçimdeki hayal kırıklığına değinen Hennig-Wellsow, "Söz verdiğimizden çok azını yerine getirdik. Umutlarına ve beklentilerine ihanet ettiğimiz seçmenlerimizden özür dilemek gerekiyor." ifadesini kullandı.
Hennig-Wellsow, 27 Şubat 2021'den bu yana Janine Wissler ile birlikte partinin eş başkanlığını yürütüyordu.
Heimat gestalten– digital und analog
Anfang April 2022 fand der Auftakt für die Beteiligung verschiedener Akteurinnen und Akteuren aus der Verwaltung, der Zivilgesellschaft und der Forschung im interkommunalen Smart City-Projekt statt. Nun wurden im Rahmen einer Zukunftswerkstatt des stadt.land.smart-Teams erste Ideen für Maßnahmen zur Umsetzung des Smart City-Projektes entwickelt, auf den Prüfstand gestellt und vertieft. In der dreitägigen Veranstaltung brachten rund 30 Expertinnen und Experten aus der Region ihr Wissen über die unterschiedlichen Gegebenheiten in der Region Würzburg sowie ihre Kenntnisse über die Bedürfnisse von Bürgerinnen und Bürgern aus unterschiedlichen Altersgruppen, Wohnorten und sozialen Milieus ein. Alle Maßnahmen stehen unter dem Motto „Soziale Resilienz – Menschlich aus der Krise“ und sollen dazu dienen, die Krisenfestigkeit unserer Gemeinschaft durch analoge und digitale Angebote zu stärken.
Am ersten Tag fand eine Auftaktveranstaltung statt, in welcher das strategische Zielbild des Projektes abgestimmt wurde. Dabei betonte Oberbürgermeister Christian Schuchardt, dass in der Umsetzung der Maßnahmen vor allem „die Kunst, vom Nutzer her zu denken“ entscheidend sei und „Mehrwerte“ generiert werden müssten. Landrat Thomas Eberth sieht vor allem „die Zielgruppendefinition und die Handlungsfelder auch für kleine Gemeinden im Umland als elementar“ an. Die Maßnahmen werden den drei Handlungsfeldern Partizipation, Kommunikation und Datensouveränität zugeordnet. An den beiden folgenden Tagen konnten die Akteurinnen und Akteure ihre Ideen im Rahmen von Workshops einbringen. Dabei wurde beispielsweise das Thema analoge und digitale Beteiligung behandelt. Auch kreative Ansätze zur Bereitstellung digitaler (Unterstützungs-)Angebote für verschiedene Generationen entstanden. Mit den vielfältigen Beiträgen und Ideen der Akteurinnen und Akteure aus der Zukunftswerkstatt wird das Team nun ein Maßnahmenpaket erarbeiten und in eine breitere Beteiligung von Bürgerinnen und Bürger gehen.
„Kreativ sein, die Lebenswirklichkeit der Menschen unterstützen und in die Zukunft denken – genau das ist der Auftrag für das Projektteam, darum freuen wir uns auf die nächsten Schritte und Ergebnisse,“ so Oberbürgermeister Christian Schuchardt und Landrat Thomas Eberth.