Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Bei der Fränkischen Weinprämierung 2021 ging für den Bereich des Landkreises Würzburg das Weingut Hirn in Untereisenheim als Sieger hervor. Der mit der Auszeichnung vergebene Ehrenpreis des Landkreises Würzburg hätte Ende des vergangenen Jahres wie gewohnt im Rahmen der Wein-Gala des Fränkischen Weinbauverbands stattfinden sollen. Corona hatte dem Ehrenabend nach 2020 nun zum zweiten Mal einen Strich durch die Rechnung gemacht: Auch 2021 konnte die Gala pandemiebedingt nicht in gewohnter Form stattfinden.

 

Mit einiger Verspätung wurde daher die offizielle Ehrung nun nachgeholt: Landrat Thomas Eberth, der Präsident des Fränkischen Weinbauverbands Artur Steinmann, die amtierende Fränkische Weinkönigin Carolin Meyer und Eisenheims Bürgermeister Christian Holzinger statteten dem Preisträger Matthias Hirn und dessen „Weinparadies“ inmitten der Untereisenheimer Weinberge einen Besuch ab. Neben der Verkostung des prämierten Weines – einem 2018er Spätburgunder Auslese, trocken aus der ersten Lage der Untereisenheimer Höll – wurde dabei auch der Ehrenpreis überreicht.

 

„Gutes Essen und ein edler Schoppen Wein – Die Kulinarik macht Franken genauso lebenswert wie unsere herrliche Landschaft mit den Städten und Dörfern. Und das liegt an vielen wunderbaren Menschen, die sich für Ihre Heimat engagieren“, so Landrat Thomas Eberth. „Daher ist es uns wichtig, gerade unsere Winzer entsprechend auszuzeichnen und Ihnen Anerkennung und Respekt für ihre Arbeit zu zollen – als Weinbauern, aber auch als Naturschützer, Biodiversitätsförderer und Erhalter der Tradition“, betonte der Landrat.

 

Das Rauschen des Trias-Urzeitmeeres im Muschelkalk-Bocksbeutel

 

Wie das farbenfrohe Weingut und die prämierten Reberzeugnisse von Matthias Hirn ist auch der Preis selbst in diesem Jahr ein Erlebnis für alle Sinne. Optisch erinnert die stattliche Skulptur aus fränkischem Muschelkalk, gefertigt vom Untereisenheimer Steinmetz Marcel Huber, an die moderne Form des Bocksbeutels. Aus dem Inneren des ausgehöhlten Steins schimmert zudem ein Besatz aus Blattgold hervor. Dieser soll als Symbol für die feinen Geschmäcker und hochwertigen Aromen stehen, die mithilfe innovativer Ausbaumethoden aus den Böden unserer Region erwachsen

 

Die Skulptur ist jedoch auch ein Klangstein. Wer den Kopf in den ausgehöhlten Stein steckt, vernimmt ein angenehmes Säuseln. „In diesem Bocksbeutel ist das Rauschen des Trias-Urmeeres zu hören“, erklärt Winzer Matthias Hirn stolz. Das Klangerlebnis soll die Besucher des Weinguts auf die lange Geschichte lenken, die der fränkischen Weinkultur zugrunde liegt. Denn die Trias hat als urzeitliche Periode vor 250 bis 200 Millionen Jahren im wahrsten Sinne des Wortes den Grundstein für die Muschelkalkböden der fränkischen Weinberge gesetzt: Zu jener Zeit war unsere Region noch tief am Grunde eines Urzeitmeeres versunken. Über Jahrmillionen lagerten sich so eine Vielzahl von Mineralstoffen ab. Diese Mischung wird über den in den Böden enthaltenen Muschelkalk heute wieder an die Weinreben abgegeben – und macht den Frankenwein so einzigartig.

 

Ehrenpreis als Würdigung der Gesamtleistung des Weinguts

 

Der Ehrenpreis stehe in seiner Beschaffenheit also auch als Sinnbild für die Ausdauer und konstante Arbeit der Untereisenheimer Winzerfamilie auf höchstem Niveau, lobte der Präsident des Fränkischen Weinbauverbands Artur Steinmann. „Das Weingut Hirn hier in Untereisenheim ist in seiner Erscheinungsform einzigartig in Europa und in seiner Anlehnung an die Werke des Künstlers Hundertwasser eines von nur zwei Weingütern weltweit“, so Steinmann. „Dieser Ehrenpreis ist zwar für einen einzelnen Wein ausgelobt, honoriert aber ganz klar die Gesamtleistung des Weinguts und die Arbeit unseres Winzers Matthias Hirn“, stimmte auch die Fränkische Weinkönigin Carolin Meyer in das Lob mit ein.

 

„Ich freue mich sehr, dass der Ehrenpreis des Landkreises Würzburg in diesem Jahr wieder und damit zum dritten Mal ins Weinparadies nach Untereisenheim geht“, freute sich auch Landrat Thomas Eberth. „Damit wird die gleichbleibend hohe Qualität der ausgebauten Weine honoriert. In dem künstlerisch gestalteten Weingut mit Hundertwasser-Architektur wird Wein mit Tradition, Natur, Kunst und Genuss kombiniert.“

 

Sieger stellt Wein im Landkreis-Jubiläumsjahr 2022

 

Frankens Weingüter keltern traumhafte Weine und alljährlich werden die besten Weine Frankens von einer Fachjury prämiert. Das Weingut Hirn aus Untereisenheim wird nach 2011 und 2018 bereits zum dritten Mal mit dem Ehrenpreis des Landkreises Würzburg ausgezeichnet. Im Jubiläumsjahr 2022 (50 Jahre Landkreis Würzburg) werden damit die Weine aus dem „Weinparadies“ für Geschenke und bei Veranstaltungen verwendet.

 

Weitere Informationen zum prämierten Weingut finden Sie unter www.landkreis-wuerzburg.de/aktuelles

 

Kastamonu Prof. Dr. Saime İnal Savi Sosyal Bilimler Lisesi ile Çankırı Nevzat Ayaz Sosyal Bilimler Lisesinde yapılan açış programlarına; Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Yüksel ÖZGEN, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Serhat YILMAZ, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı Bilimsel Çalışmalar Müdürü Merve UĞUR, Kastamonu İl Millî Eğitim Müdürü Cengiz BAHÇACIOĞLU, Kastamonu İl Kültür ve Turizm Müdürü Fahrettin ŞENOĞLU,  Çankırı İl Millî Eğitim Müdürü Muammer ÖZTÜRK ile öğretmen ve öğrenciler katıldı. 

Açış konuşmalarının sonrasında, Kastamonu’daki programda Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Serhat YILMAZ “Millî Egemenlik”; Çankırı’daki programda ise Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Yüksel ÖZGEN “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” başlıklı bir konferans verdi. Konferansların ardından öğrencilerin soruları cevaplandı.

 

 

    

Almanya’daki Türk toplumunun fertleri Ukrayna’dan ve diğer ülkelerden gelen mültecilere yaklaşımda giderek artan bir ayrımcılık gözetiyorlar.

Son olarak Bavyera Eyaleti Hükümetinin Uyumdan Sorumlusu CSU Bavyera Milletvekili Gudrun Brendel-Fischer’in basın bildirisindeki ayrımcı ifadeler tepki çekti.

19 Nisan 2022 tarihli basın bildirisinde Brendel-Fischer Ukrayna’dan gelenlere uyum için öncelikli olarak dil derslerinin verilmesini talep ediyor. » Ukrayna’dan gelenlere çamaşır makinesi nasıl kullanılır, odanın zemininde yemek pişirilmesinin yasak olduğunu öğretmemize gerek yok. « ifadelerini kullandı.

Bavyera Milletvekili ve Bavyera SPD partisi genel sekreteri Arif Taşdelen, twitter hesabından isyan etti: » Her gün göremeyeceğimiz bir olay: Uyum sorumlusu göçmenlere ayrımcılık yapıyor!!! «

Türk toplumunda giderek artan ayrımcılık hissiyatını Nürnberg Metropol Bölgesi Türk Toplumu (tgmn) başkanı Bülent Bayraktar canlı yayında Almanya Türk Toplumu (tgd) başkanı Gökay Sofuoğlu’na iletti ve sordu. Almanya’nın ve Avrupa’nın ırkçı politikası ırkçı mı? Sofuoğlu siyasetin bir ayrımcı yaklaşım izlediğini onaylarken, halkın konuya fark gözetmeden yaklaşımını övdü.Türkçe altyazılı kesit >>  https://youtu.be/Ae2cKH2BcU0

tgmn başkanı Bülent Bayraktar: » Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla Ukrayna’dan gelen mülteciler için toplumda büyük bir seferberlik var. Mültecilere yardımları Türk toplumu canı gönülden destekliyor, normal olanı da zaten bu. Yalnız diğer ülkelerden gelen mültecilere aynı kolaylıkların sağlanmaması ve farklı hizmetlerin sunulması hakkaniyet duygusunu zedeliyor. Irk, din veya eğitimden dolayı mültecilere farklı yaklaşıldığı algısı yaygınlaşıyor. Münferit olayların genelleme yapılmasına karşıyız. Siyasiler mülteciler konusunda daha hassas olması gerekiyor, Almanya’da her insana aynı şekilde yaklaşılması gerektiğini her zaman göz önünde bulundurmaları gerekiyor.

 

 
Almanya Federal Meclis Üyesi Armin Laschet, Türkiye'nin coğrafi ve jeopolitik konumunun önemine dikkat çekerek, Ukrayna Rusya savaşının sona ermesi için Türkiye'nin gösterdiği çaba ve yapıcı rolü övdü. Almanya Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) eski Genel Başkanı ve son seçimlerde Başbakan adayı olan Laschet, Alman İş İnsanları Derneği'nin (TDU NRW) Almanya'nın Köln kentindeki bir otelde düzenlediği konferansta konuştu.
 
 
 
 
 
 
 

VIKZ Yeni Merkez Binası’nın Köln-Müngersdorf’ta inşaası

Bugün, VIKZ Başkan Yardımcısı Muhlis Şahin, Lindenthal İlçe Belediye Başkanı Cornelia Weitekamp ile berabar İslam Kültür Merkezleri Birliği'nin Stolberger Straße 370a'daki yeni Merkez binasının inşaatına start verdi. VIKZ üyelerinin yanı sıra, İlçe Belediye Başkan Yardımcısı Helga Blömer-Frerker, Yeşiller Fraksiyonu Başkan Yardımcısı Roland Schüler ve Bürgerverein Köln-Müngersdorf e.V.'nin Başkanı Harald Schaefer de hazır bulundular. İlk etapta şantiyedeki eski yapılar yıkılacak. Bunu takip edecek olan hafriyat çalışmalarının Eylül 2022'nin başına kadar devam etmesi bekleniyor. Toplam inşaat süresi yaklaşık üç yıl olarak planlanmıştır.

İnşaat sürecinin tamamında komşular, inşaatla ilgili önerileri için veya herhangi bir sorun durumunda her zaman Alihan Güneş ile irtibata geçebilirler. Bu amaçla bir hotline +49 (0) 221 – 977 655 15 ve e-posta adresi Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein! tesis edilmiştir. Basın ile alakalı iletişim ve VIKZ ile ilgili genel sorular için Erol Pürlü'ye +49 (0) 221-95 441016 telefon numarası üzerinden veya Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein! e-posta adresinden ulaşılabilinir.

VIKZ daha sonraki süreçler hakkında devamlı bir şekilde kamuoyunu bilgilendirecektir. Daha fazla bilgi edinmek için www.vikz-verbandszentrale.de proje websitesine müracaat ediniz!

 

VIKZ Hakkında:

İslam Kültür Merkezleri Birliği 1973 yılında Köln'de dini cemaat olarak kurulmuş, bağımsız ve siyaset üstü umuma hadim bir dernektir. VIKZ'in faaliyetlerinin amacı Almanya'da yaşayan müslümanlara dini, sosyal ve kültürel alanlarda hizmet sunmaktır. Diğer bir temel görevi ise, kültürlerarası iletişimin yanı sıra İslam ve müslümanların Alman toplumunun bir parçası olarak kabul edilmesi için gayretleridir. Bu bağlamda VIKZ yerel, eyalet ve federal düzeyde diğer birçok dini, ictimai ve resmi kurum ve kuruluşlarla tanınmış bir muhatap olarak işbirliği yapmaktadır. VIKZ, üye aidatları ve bağışlarla finanse edilmektedir. Ülke çapında kendisine yaklaşık 300 dernek ve eğitim merkezleri bağlıdır. (www.vikz.de)

Büyük Şehir Belediyesi İnşaat Ruhsatını Verdi |Açık Ve Şeffaf Mimari | Çeşitli Kullanımlar

Köln, 17.03.2022. İslam Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ)‘in Ağustos 2018 senesinde Yeni Merkez Binası için yaptığı inşaat başvurusuna Köln Büyük Şehir Belediyesi tarafından ruhsat verilip gereken bütün tedbirler alındıktan sonra Köln-Müngerdorf sanayi bölgesinde bulunan Teknoloji Parkı’nda projenin inşaatına en kısa zamanda başlanılacaktır.

İnşaat çalışmalarının Mart 2022‘nin sonuna doğru başlaması planlanmıştır. Öncelikle Stolberger Strasse 370 a‘da bulunan arsadaki mevcut binalar yıkılacak. Akabindeki hafriyat çalışmalarının Eylül 2022‘nin başına kadar devam etmesi bekleniyor. Toplam inşaat süresi takriben üç yıl olarak planlanmıştır. VIKZ gelişen süreçler hakkında kamuoyunu bilgilendirecektir.

İnşaat sahibi VIKZ, projeye dahil olan şirketler ve özellikle harici bir proje yönetim şirketiyle birlikte semt sakinlerini ve komşu şirketlerine inşaat döneminde hemen hemen rahatsızlık vermemek için bütün tedbirleri almıştır. Buna rağmen kayda değer rahatsızlık duyulduğunda komşuların VIKZ ile iletişime geçmeleri arzu edilmektedir. Böylece, daha hızlı bilgilendirme ve çözüm arayışı mümkündür. Bu amaçla bir telefon hattı, doğrudan E-posta adresi ve yerinde bilgilendirme noktası tesis edilecektir. Daha fazla bilgi edinmek için proje web sitesi www.vikz-verbandszentrale.de ‘ye başvurabilirsiniz.

 

Açık ve şeffaf mimari

Yeni Merkez Binası‘nın mimarisi, Köln Müngersdorf stadyumunun da tasarımını yapan meşhur Alman gmp Architekten von Gerkan, Marg und Partner ofisinin kaleminden çıkmıştır. Sözkonusu ofis, Köln Büyük Şehir Belediyesi ile birlikte yapılan ve altı namlı mimarlık bürosunun iştirak ettiği bir yarışmada birinci olmuştur. Gmp’nin tasarımı çok açık ve şeffaf ve çevresine kentsel açıdan uyum sağlayan bir mimariyi öngörmektedir.

 

Çok işlevli olan külliye takriben 18 bin metre kare kullanım alanına sahiptir. İdari alanın yanı sıra konferans, seminer, imam eğitimi, üniversite öğrencisi ve etkinlikler için mekanlar, bir mescit ve bir de misafirhane planlanmıştır. Ayrıca halka açık bir restoran ve kütüphanenin yanı sıra bir kitap kafesi ve insanlara çeşitli hizmet verecek dükkanlar bulunmaktadır. Bu gibi yerler, insanların birbirleriyle buluşma ve iletişim kurma ortamlarıdır.

 

 

Kurumların ve halkın erkenden dahil edilmesi

VIKZ, Yeni Merkez Binası projesini imar planı sürecinde çok erken bir safhada Lindenthal belediyesine, çevre planlaması danışman kuruluna, yerel sivil toplum kuruluşlarına, yerel firma ve kiliselere ve de ilgi duyan diğer kişilere bir kamuoyu bilgilendirme toplantısında tanıtmıştır. Bu toplantıda trafik ile alakalı konsept de izah edilmiştir. VIA planlama ofisinin hazırlamış olduğu rapora göre proje „nispeten düşük trafik üretiyor“ ve yoğun zamanlarda „çevredeki trafik akımının kalitesini düşürmüyor“. Rapora göre, planlanan park yeri sayısı yeterlidir. VIKZ, arsada bulunan ve komşu firmalar tarafından kullanılan park yerlerine mukabil komşuluk ruhuna riayeten mevcut arsanın karşısında bulunan mülkiyetinde bir otopark binası gerçekleştirecektir.

İslam Kültür Merkezleri Birliği yeni komşu olarak ilgi duyan herkesle iletişime geçmek için sabırsızlıkla bekliyor. Proje ve çalışmaları ile alakalı soru ve önerilere her daim açık olduğununun altını çiziyor. (www.vikz-verbandszentrale.de)

 

VIKZ Hakkında:

İslam Kültür Merkezleri Birliği 1973 yılında Köln'de dini cemaat olarak kurulmuş, bağımsız ve siyaset üstü umuma hadim bir dernektir. VIKZ'in faaliyetlerinin amacı Almanya'da yaşayan müslümanlara dini, sosyal ve kültürel alanlarda hizmet sunmaktır. Diğer bir temel görevi ise, kültürlerarası iletişimin yanı sıra İslam ve müslümanların Alman toplumunun bir parçası olarak kabul edilmesi için gayretleridir. Bu bağlamda VIKZ yerel, eyalet ve federal düzeyde diğer birçok dini, ictimai ve resmi kurum ve kuruluşlarla tanınmış bir muhatap olarak işbirliği yapmaktadır. VIKZ, üye aidatları ve bağışlarla finanse edilmektedir. Ülke çapında kendisine yaklaşık 300 dernek ve eğitim merkezleri bağlıdır. (www.vikz.de)

Die Bagger rollen

April 22, 2022

Neubau der Verbandszentrale des VIKZ in Köln-Müngersdorf

Heute hat der stellvertretende Vorsitzende des VIKZ Muhlis Şahin in Anwesenheit der Bezirksbürgermeisterin von Lindenthal Cornelia Weitekamp den Start für den Neubau der Verbandszentrale des Verbands der islamischen Kulturzentren e.V.  an der Stolberger Straße 370a freigegeben. Zugegen waren neben weiteren Teilnehmern aus den Reihen des VIKZ auch die stellvertrende Bezirkbürgermeisterin Helga Blömer-Frerker, der stellvertretende Fraktionsvorsitzende der Grünen Roland Schüler sowie der Vorsitzende des Bürgervereins Köln-Müngersdorf e.V. Harald Schaefer. Zunächst werden die Bestandsgebäude auf dem Areal zurückgebaut. Die anschließenden Tiefbauarbeiten werden bis voraussichtlich Anfang September 2022 andauern. Geplant ist eine Gesamtbauzeit von rund drei Jahren.

Während der gesamten Bauphase steht Alihan Güneş als Ansprechpartner bei Fragen und Anregungen rund um den Bau bzw. etwaigen Beeinträchtigungen der Anrainer jederzeit zur Verfügung. Dafür ist die Telefon-Hotline +49 (0) 221 – 977 655 15 sowie  die E-Mailadresse Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein! freigeschaltet. Bei Presseanfragen und allgemeinen Fragestellungen zum VIKZ ist Erol Pürlü unter der Rufnummer  +49 (0) 221-95 441016 oder der E-Mailadresse Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein! erreichbar.

Über die weiteren Abläufe wird der Verband fortlaufend informieren. Nähere Informationen finden sich auf der Projektwebsite www.vikz-verbandszentrale.de.

 

Über den VIKZ:

Der Verband der Islamischen Kulturzentren e.V. ist eine bereits im Jahr 1973 in Köln gegründete islamische Religionsgemeinschaft und ein unabhängiger und überparteilicher gemeinnütziger Verein. Ziel und Zweck der Verbandsarbeit des VIKZ ist die religiöse, soziale und kulturelle Betreuung von Muslimen in Deutschland. Weitere Kernaufgabe ist der Einsatz für die Akzeptanz des Islam und der Muslime als Teil der deutschen Gesellschaft sowie der interkulturelle Austausch. Hierzu arbeitet der VIKZ als anerkannter Partner mit vielen anderen religiösen, gesellschaftlichen und staatlichen Institutionen der Bundesrepublik Deutschland auf kommunaler, Landes- und Bundesebene zusammen. Der VIKZ finanziert sich ausschließlich über Mitgliedsbeiträge und Spenden. Ihm sind bundesweit ca. 300 selbständige Gemeinden und Bildungsvereine angeschlossen. (www.vikz.de)

Anlässlich des Ramadan hat Ministerpräsident Hendrik Wüst Vertreterinnen und Vertreter der islamischen Religionsgemeinschaften sowie engagierte Muslime in Nordrhein-Westfalen gestern zu einem gemeinsamen Iftar-Essen in die Rheinterrasse nach Düsseldorf eingeladen.

An dem traditionellen Fastenbrechen nahmen auch der Vorsitzende des Landesverbandes der Islamischen Kulturzentren Nordrhein-Westfalen Ibrahim Çavdar, Leiter der Öffentlichkeitsarbeit im Bundesverband Erol Pürlü und Koordinator der Flüchtlingsarbeit Mustafa Çıtlak teil. Unter den Gästen waren ebenfalls Repräsentanten der Kirchen und der jüdischen Gemeinden, Persönlichkeiten der Landespolitik und Mitglieder des konsularischen Korps in Nordrhein-Westfalen.

Ministerpräsident Hendrik Wüst betonte in seiner Rede die Bedeutung des gemeinsamen Fastenbrechens für die Gesellschaft: „Das gemeinsame Fastenbrechen ist unser unmissverständliches Zeichen für das friedliche Zusammenleben von Menschen unterschiedlichen Glaubens in Nordrhein-Westfalen. Damit zeigen wir, dass Religionshass und Fremdenhass in unserer freiheitlichen Gesellschaft keinen Platz haben. Deshalb feiern wir in Nordrhein-Westfalen gemeinsam das Fastenbrechen. Wir alle, gleich welcher Herkunft, Religion oder Hautfarbe, sind Bürgerinnen und Bürger eines Landes. Daher lautet mein Appell: Lassen sie uns in diesem Land einander mit Solidarität und Nächstenliebe begegnen. Das sind auch die Werte des Ramadan. Es sind oft Musliminnen und Muslime, die sich an vielen Stellen für ein gutes Miteinander einsetzen und damit eine Stütze für ein gutes und friedliches Zusammenleben in unserem Land sind.“

Der Ministerpräsident dankte den Religionsgemeinschaften im Land für die Unterstützung bei der Bewältigung der Krisen der letzten Monate und Jahre: „In der Corona-Pandemie haben die Religionsgemeinschaften mit Impfaktionen und Aufklärungsarbeit den Schutz der Gläubigen unterstützt. Damit hatten sie auch einen beträchtlichen Anteil an der Bekämpfung der Pandemie. Im aktuellen Ukraine-Krieg zeigen unsere muslimischen Verbände und Gemeinschaften zudem Nächstenliebe und Solidarität gegen Hass und Krieg. Mein großer Dank gilt allen, die in unserem Land mit ganz unterschiedlichen Hilfen für die Ukraine ihre Solidarität mit den Opfern des Krieges zeigen.“

Im Rahmen der Erstunterkunft für ukrainische Flüchtlinge leisten mehrere VIKZ-Moscheegemeinden Hilfestellung wie beispielsweise in Herten und Kamp-Lintfort.

 

 

 

 

 

 

Die VIKZ-Gemeinde Zentrum für Bildung und Integration in Herten e.V. (Blaue Moschee) nimmt ukrainische Geflüchtete in ihr neugebautes und bereits eingerichtetes Schülerinnenwohnheim auf. Es stehen 40 Betten für Frauen und Kinder bereit. Die Kapazitäten sind bereits ausgeschöpft.

Die Gemeinde stellt nicht nur Erstunterkunft, sondern kümmert sich auch um die Verpflegung und Betreuung der Geflüchteten und ihrer Kinder. Auch soziale Aktivitäten wie ein Mutter-Kind-Café werden durchgeführt.

Darüber hinaus möchte die Stadt Herten im Wohnheim Deutschkurse für die Neuankömmlinge anbieten. Unter den Geflüchteten sind auch einige ukrainische Muslimas, die zudem von der Gemeinde religiös betreut werden. Sie selbst gehören zu den in der Ukraine lebenden Krimtataren und helfen bei der Kommunikation zwischen der Gemeinde und den Geflüchteten mit Übersetzungstätigkeiten.

Ab dem Schuljahr 2022/23 wird das Wohnheim planungsgemäß für Schülerinnen zur Verfügung gestellt. Sie werden in der Einrichtung wohnen, verpflegt und betreut werden, besuchen staatliche Regelschulen und werden zudem in ihrem Bildungsprozess begleitet und gefördert.

 

İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Günü münasebetiyle bir açıklama yaptı. “İnsanların etnik köken ve dış görünüşlerinden dolayı eşitsiz muameleye tabi tutulma durumu gün geçtikçe daha da yaygın hâle geliyor. İnsanların bir kısmına koşulsuz bir şekilde yardım ve koruma sağlanırken, bir kısmı da sözde güvenli olduğu iddia edilen ancak hâlâ savaşın devam ettiği ülkelere geri gönderiliyor.” diyen Altaş sözlerini şöyle sürdürdü:

“Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Günü’nde, Avrupa sınırlarında insanlar hâlâ etnik kökenleri ve dış görünüşleri sebebiyle ırkçılık kurbanı olmaktalar. Bir yandan Avrupa Ukrayna’dan kaçan sığınmacıları takdir edilesi bir şekilde bağrına basarken, aynı şartlar dolayısıyla ülkelerinden kaçmak zorunda kalan insanları sınırlarından geri çevirmekte, en temel insani haklarını ellerinden almaktadır.

Aynı durum uzun yıllardır Avrupa sınırlarında kabul edilmeyi bekleyen insanlar için de geçerlidir. İnsan onuruna yakışmayan bir durumda olduğu defalarca belgelenen mülteci kamplarında insanlar yaşam mücadelesi vermekte, hiçbir tıbbi yardım imkânına sahip olmaksızın, çetin kış şartlarında soğuktan donarak veya hastalanarak ölmektedirler. Hatta bunların bir kısmı Avrupa sınırlarına dahi ulaşamamakta, Akdeniz’de boğularak hayatını kaybetmektedir.

İnsanların nasıl sınıflara ayırıldığına gözlerimizle şahit olmaktayız. Bazılarına yaşam hakları teslim edilirken bazılarına bu bile çok görülmekte, bir kısım insanlar korumaya değer olarak sınıflandırılırken başka bir kısım acımasızca kendi kaderine terk edilmekte, birtakım insanlar hiçbir koşul öne sürülmeden korumaya alınırken diğerleri sözde güvenli olarak kabul edilen ancak savaşın hüküm sürdüğü ülkelere geri gönderilmektedirler.

Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Günü bu mülteci politikasını özellikle temel ahlaki prensipler yönünden masaya yatırmak, eleştirel bir değerlendirmeye tabi tutmak için önemli bir fırsattır. Aksi takdirde yönümüzü tamamen kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuz açıktır. Bizler İslami bir teşkilat olarak bunun olmaması için mücadele etmeye ve bu taleplerimizi yinelemeye her daim devam edeceğiz.

Sığınacak yer arayan insanlara etnik kökenleri, dinî inançları veya konuştukları dile bakmaksızın bundan önce barınma imkânı sağlayan ve yardımcı olan cami ve kurumlarımız bundan sonra da aynı özveriyi göstermeye devam edecektir.”