Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
8 ekim‘de yapılacak Bavyera Landtags ve Bezirktag seçimlerinde göçmen kökenli seçmen önemli rol oynayacak.
Siyasi partiler seçime 4 hafta kala çalışmalarını hızlandırdılar.
Ayhaber yetkilisi Latif Çelik’e açıklamalarda bulunan Freie Wähler adayı Josef Hoffmann, “Uzun yıllardan beri bizimle iç içe yaşayan göçmen kökenli Alman vatandaşı komşularımız saygıyı hakediyor. Onların özellikle i‚ dünyasındaki katkılarını biliyoruz. Gerek şahs⁄m, gerekse partim olarak entegrasyonu dstekliyoruz. Göçmenlerin ve yerlilerin birarada yaşadığı Almanya’nın hepimizin hayali olduğuna inanıyorum” şeklinde konuştu.
Freie Wähler siyasetçisi Josef Hoffmann başarılı bir işadamı ve güvenilir bir siyasetçi olarak biliniyor.
Almanya’nın Rheinland-Pfalz eyaletinde İslami teşkilatlar ile eyalet hükümeti arasında “niyet beyanı” anlaşması imzalandı.
Rheinland-Pfalz Eyalet Hükümeti tarafından yapılan açıklamada, “Din özgürlüğü çerçevesinde Müslümanların eşit katılımını ve toplumsal bütünleşmeyi güçlendirmekten memnuniyet duyuyoruz” ifadesi kullanıldı.
Rheinland-Pfalz Bilim Bakanı Clemens Hoch, eyalette İslami teşkilatlar ile temel bir anlaşma üzerine yapılan başlangıç toplantısını çok güven verici ve yapıcı olarak nitelendirdi.
Rheinland-Pfalz'da dört İslami cemaatle temel bir anlaşma üzerine yapılan başlangıç toplantısını öven Rheinland-Pfalz Bilim Bakanı Clemens Hoch(SPD), görüşmelerin önemli bir bölümünü dini cemaatlerle ortak bir din dersinde nasıl mutabakat sağlanabileceği konusunun görüşüldüğünü kaydetti.
Görüşmelerin devamı için bir çalışma takvimi oluşturulacağını belirten Bakan Hoch, ilk toplantıda çalışma grupları oluşturulmasına karar verildiğini açıkladı.Bakan Hoch, hedefin 2025 yılına kadar eyalet hükümeti ile Müslüman cemaatler arasında bir anlaşma müzakere etmek olduğunu ifade etti. Ayrıca nihai olarak her bir cemaatle aynı içeriğe sahip ayrı ayrı sözleşme imzalanacağının da düşünülebileceğini belirtti.
Eyalet ile İslami teşkilatlar arasındaki müzakereler birkaç yıllık kesintinin ardından yeniden başladağını sözlerine ekleyen Bakan Hoch, yapılan ilk toplantıda dinî bayramlar, cenaze düzenlemeleri, cezaevlerinde manevi rehberlik gibi konular üzerinde dikkat edilmesi gerekenler ve üniversitelerdeki ilahiyat eğitiminden bahsetti.
Rheinland-Pfalz eyalet hükümetiyle birlikte, Müslümanların çıkarlarının temelini düzenleme niyet beyanı başkent Mainz'da imzalandı. İmza törenine Şura'nın yanı sıra Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Rheinland-Pfalz Eyalet Birliği, İslam Kültür Merkezleri Eyalet Birliği (VİKZ) ve Ahmadiyya Muslim Jamaat yer aldı.
Devlet antlaşmasının Müslümanların Rheinland-Pfalz Eyaletine olan bağını ve aidiyetini güçlendireceğine dikkat çeken DİTİB Rheinland-Pfalz Eyalet Birliği başkanı Cihan Şen, “Tarafların birbirine yaklaşması ve eş seviyede ortak olmaları önemlidir. DİTİB Yerel düzeyde on yıllardır şehir yönetimlerinin güvenilir ortağı olmuştur. Devlet antlaşması bunun için gerekli yasal koşulları oluşturacaktır. Biz toplumun bir parçasıyız ve birlikte çok şey başarabiliriz” diye açıklamada bulundu.
Eine duale Ausbildung verursacht Kosten. Wer kommt für diese auf und wie sieht die Kosten-Nutzen-Bilanz für Unternehmen aus? GOVET diskutierte diese Fragen mit einer Delegation der Inter-Amerikanischen Entwicklungsbank mit hochrangigen Vertreterinnen und Vertretern aus Süd- und Nordamerika.
Die Inter-Amerikanische Entwicklungsbank (IDB) hat in Zusammenarbeit mit der GIZ eine fünfzehnköpfige Delegation nach Deutschland eingeladen, um das deutsche duale Ausbildungssystem kennenzulernen, mit den beteiligten Akteuren zu sprechen und zu verstehen, wie duale Ausbildung erfolgreich gestaltet werden kann. GOVET stellte der Gruppe am 18. Juli 2023 das deutsche Berufsbildungssystem vor, gab eine Einführung in die landwirtschaftlichen Ausbildungsberufe und diskutierte mit den Teilnehmer*innen die Vorteile und Kosten der Berufsbildung.
Die Delegierten aus Belize, Brasilien, Honduras, Jamaika, Kolumbien, Panama, Peru, Suriname, Trinidad und Tobago und USA interessierten sich insbesondere für die Funktionsweise des deutschen dualen Berufsbildungssystems, die beteiligten Akteure und die landwirtschaftlichen Ausbildungsprogramme. Zur Gruppe gehörten Gorday de Villalobos, Bildungsministerin aus Panama, Fayval Williams, Bildungsministerin aus Jamaica und Henry Ori, Bildungsminister aus Suriname.
In der Betrachtung der Kosten und Vorteile von dualer Berufsbildung erfragte die Gruppe, wie die Kosten zwischen Staat und Privatsektor aufgeteilt würden. Überraschend war für die Teilnehmer*innen, dass die Unternehmen sämtliche Kosten der betrieblichen Ausbildung übernehmen, eine Ausbildungsvergütung zahlen und keine steuerlichen Vergünstigen oder andere Anreize seitens des Staates erhalten.
Die Arbeiten des Bundesinstituts für Berufsbildung (BIBB) zur Kosten-Nutzen-Analyse zeigen, dass die Unternehmen eine breite Palette von Vorteilen in Betracht ziehen, darunter die produktive Arbeit der Auszubildenden und die stärkere Bindung an den Arbeitgeber. Diese und weitere positive Faktoren tragen zum Ausbildungsengagement der Unternehmen bei. Der wichtigste Aspekt ist die Möglichkeit durch duale Berufsbildung frühzeitig qualifiziertes Personal zu gewinnen und so die Zukunft der Unternehmen abzusichern.
İSTANBUL (AA) - Libya'nın doğusundaki Temsilciler Meclisi (TM) tarafından atanan hükümetin İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Tarık el-Harraz, ülkenin doğusunu etkisi altına alan sel felaketinde yalnızca Derne'de ölenlerin sayısının 5 bin 200 kişiye ulaştığını söyledi.
Konuya ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulunan Harraz, 10 Eylül'de meydana gelen sel felaketinde yalnızca Derne kentinde ölenlerin sayısının 5 bin 200 kişiye ulaştığını dile getirdi.
Selde hayatını kaybeden ve kimlik tespiti yapılanlardan 1300 kişinin naaşının toprağa verildiğini aktaran Harraz, sel felaketinde bazı ailelerin tamamının yok olması dolayısıyla kimlik tespiti yapılamayan çok sayıda ceset bulunduğunu ve bunların şu an defnedilemeyeceğini belirtti.
- Derne'de ölü sayısı 10 bini geçebilir
Derne'de sel felaketinden ölenlerin sayısının 10 bini aşabileceğini ifade eden Harraz, "Halen bulunamayan çok sayıda ceset var ve şu anda Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır'dan gelen uzman kurtarma ekipleri sele kapılarak denize sürüklenen cesetleri kurtarmak için çalışıyor." dedi.
- Libya'daki sel felaketi
Orta Akdeniz'de etkili olan ve 10 Eylül’de Libya'nın doğusunu vuran "Daniel" fırtınası, Bingazi, Beyda, Merc, Suse ve Derne kentlerinde sel felaketine neden olmuştu.
Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, sel felaketi nedeniyle dün ülke genelinde 3 günlük yas ilan etmiş, Libya Başkanlık Konseyi de kardeş ülkelere ve uluslararası kurumlara sel felaketinden zarar gören bölgeler için yardım çağrısında bulunmuştu.
Libya'nın doğusundaki "hükümetin Sağlık Bakanı" Osman Abdulcelil, gün içerisinde yaptığı açıklamada, son verilere göre ülkenin doğusunda meydana gelen sel felaketinde can kaybının çoğu Derne kentinde olmak üzere 3 bini geçtiğini duyurmuştu.
Kızılhaç da Libya'daki sel felaketinde kayıp kişi sayısının 10 bine ulaştığını belirtmişti.
Libya’nın doğu bölgelerindeki yağış miktarının son "40 yılın en yükseği" olduğu ifade ediliyor.
Eine duale Ausbildung verursacht Kosten. Wer kommt für diese auf und wie sieht die Kosten-Nutzen-Bilanz für Unternehmen aus? GOVET diskutierte diese Fragen mit einer Delegation der Inter-Amerikanischen Entwicklungsbank mit hochrangigen Vertreterinnen und Vertretern aus Süd- und Nordamerika.
Die Inter-Amerikanische Entwicklungsbank (IDB) hat in Zusammenarbeit mit der GIZ eine fünfzehnköpfige Delegation nach Deutschland eingeladen, um das deutsche duale Ausbildungssystem kennenzulernen, mit den beteiligten Akteuren zu sprechen und zu verstehen, wie duale Ausbildung erfolgreich gestaltet werden kann. GOVET stellte der Gruppe am 18. Juli 2023 das deutsche Berufsbildungssystem vor, gab eine Einführung in die landwirtschaftlichen Ausbildungsberufe und diskutierte mit den Teilnehmer*innen die Vorteile und Kosten der Berufsbildung.
Die Delegierten aus Belize, Brasilien, Honduras, Jamaika, Kolumbien, Panama, Peru, Suriname, Trinidad und Tobago und USA interessierten sich insbesondere für die Funktionsweise des deutschen dualen Berufsbildungssystems, die beteiligten Akteure und die landwirtschaftlichen Ausbildungsprogramme. Zur Gruppe gehörten Gorday de Villalobos, Bildungsministerin aus Panama, Fayval Williams, Bildungsministerin aus Jamaica und Henry Ori, Bildungsminister aus Suriname.
In der Betrachtung der Kosten und Vorteile von dualer Berufsbildung erfragte die Gruppe, wie die Kosten zwischen Staat und Privatsektor aufgeteilt würden. Überraschend war für die Teilnehmer*innen, dass die Unternehmen sämtliche Kosten der betrieblichen Ausbildung übernehmen, eine Ausbildungsvergütung zahlen und keine steuerlichen Vergünstigen oder andere Anreize seitens des Staates erhalten.
Die Arbeiten des Bundesinstituts für Berufsbildung (BIBB) zur Kosten-Nutzen-Analyse zeigen, dass die Unternehmen eine breite Palette von Vorteilen in Betracht ziehen, darunter die produktive Arbeit der Auszubildenden und die stärkere Bindung an den Arbeitgeber. Diese und weitere positive Faktoren tragen zum Ausbildungsengagement der Unternehmen bei. Der wichtigste Aspekt ist die Möglichkeit durch duale Berufsbildung frühzeitig qualifiziertes Personal zu gewinnen und so die Zukunft der Unternehmen abzusichern.
Görüşmede, Cumhuriyet'in 100. Yıldönümünde düzenlenecek ortak etkinlikler ve gelecekteki iş birliği fırsatları ele alındı. Başkonsolos Süalp Erdoğan, başkonsolosluğun sosyal medya hesabı Facebook’tan yaptığı paylaşımda, toplantının oldukça verimli geçtiğini belirterek İçer ve Kaya'ya nazik ziyaretleri ve fikir ve projelerini paylaşmaları için teşekkür etti.
Başkonsolos Erdoğan mesajında;
“Yüksek Öğrenimli Türk Göçmenler (YÖTG) grubu adına Dr. Esra İçer ve Gözde Kara Başkonsolosluğumuza nezaket ziyaretinde bulundular.
Başta Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümünde yapılacak ortak etkinlikler ve önümüzdeki dönemde yapabileceğimiz iş birliği imkanlarını ele aldığımız görüşme oldukça verimli geçti. Sayın İçer ve Kaya’ya nazik ziyaretleri ve paylaştıkları fikir ve projeleri için teşekkür ederiz” dedi.
Heute war der Empfang der Stadt Würzburg für die 47 jugendlichen Schulmusikerinnen und Schulmusiker und dem Lord Provost Bill Campbell, Lady Provost Yvonne Campbell und Council Officer Dave Barr aus unserer schottischen Partnerstadt Dundee. Viele Würzburger Bürgerinnen und Bürger werden sich noch lange an die wunderbaren Konzerte beim Straßenmusikfestival 2023 erinnern.
Ein wunderbarer Beitrag zur Städtepartnerschaft Dundee-Würzburg.
Willi Dürrnagel
(ABTTF)genel Başkanı Halit Habib Oğlu basın bildirisi yayınladı, başkan Halit Habib Oğlu; “Ülkemizin Dışişleri Bakanı Yerapetritis’in Batı Trakya Türk toplumu mensuplarının eşit haklardan faydalandığına dair açıklaması gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Batı Trakya’da ‘Türk’ isimli derneklerimizi kapatan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kapatılan derneklerimizle ilgili kararlarını Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tüm uyarılarına rağmen 15 yıldır uygulamayan ülkemiz, etnik kökene veya gruba işaret eden ‘Ermeni’ isimli derneğin bölgemizde yasal olarak faaliyet göstermesine ise izin vermekte, örgütlenme özgürlüğü konusunda bizlere karşı çifte standart uygulamaktadır.”
Ülkemiz Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis 5 Eylül 2023 tarihinde Ankara’da anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüştü. Yerapetritis ve Fidan arasında yapılan görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Görüşmede Batı Trakya Türk toplumunun sorunları da ele alındı.
Ortak basın toplantısında Yunanistan’da yaşayan soydaşların sorunlarını da önemli bir gündem maddesi olarak ele aldıkların belirten Fidan, “Ülkemizdeki azınlıkların sorunları konusunda da pek çok olumlu uygulamayı hayata geçirmiştik. Aynı yapıcı uygulamayı soydaşlarımız için de bekliyoruz.” dedi.
Yerapetritis de basına yaptığı açıklamada, görüşmede azınlıkları ilgilendiren konuları ele aldıklarını kaydederek şöyle dedi: “Bizim görüşümüze göre azınlıklar iki ülke arasında iş birliği ve barış köprüleri teşkil etmekte. Yunanistan’daki azınlık mensupları eşit vatandaşlardır. Eşit haklardan faydalanmaktadır.”
Konuyla ilgili olarak Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habip Oğlu, “Ülkemizin Dışişleri Bakanı Yerapetritis’in Batı Trakya Türk toplumu mensuplarının eşit haklardan faydalandığına dair açıklaması gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Batı Trakya’da ‘Türk’ isimli derneklerimizi kapatan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kapatılan derneklerimizle ilgili kararlarını Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tüm uyarılarına rağmen 15 yıldır uygulamayan ülkemiz, etnik kökene veya gruba işaret eden ‘Ermeni’ isimli derneğin bölgemizde yasal olarak faaliyet göstermesine ise izin vermekte, örgütlenme özgürlüğü konusunda bizlere karşı çifte standart uygulamaktadır. 1923 Lozan Antlaşması ile eğitim ve dini özerkliğimiz teminat altına alınmış olmasına rağmen özerk statüdeki ilkokullarımız öğrenci azlığı bahanesiyle her yıl birer birer kapatılmakta, iki dilli azınlık anaokulları talebimiz ülkemizin yetkili makamları tarafından yıllardır yanıtsız bırakılmaktadır. Devlet, ülkemizdeki hakim din Ortodoks Hristiyanlık ve diğer tanınmış dinlerin iç işlerine müdahale etmezken özerk statüdeki müftülüklerimiz çıkarılan son yasa ile devlet dairesine dönüştürüldü. Tüm bu örnekler ülkemizin yöneticilerinin toplumumuzla ilgili açıklamalarıyla gerçekler arasındaki uçurumu alenen gösteriyor.” dedi.
PARİS (AA) - ESRA TAŞKIN - Fransa'da lise öğrencileri hükümetin okullarda abaya (uzun elbise) yasağına, "özgürlük" ilkesine ters ve "damgalayıcı" olduğu gerekçesiyle sıcak bakmıyor.
Laiklik yasasıyla 1905'te din ve devlet işlerini ayırma yoluna giden Fransa'da 80'li yılların sonunda okullarda başörtü meselesi gündeme geldi.
Creil kentinde 1989'da, Montfermeil kentinde 1990'da toplam 6 kız öğrenci başörtülerini çıkarmayı reddettiği için okuldan atıldı.
Okulda başörtü meselesi uzun yıllar tartışılırken, 2004'te ilk ve orta dereceli tüm kamu okullarında başörtü dahil dini simgelerin kullanımı yasaklandı.
Takvim 2015'i gösterdiğinde bir ortaokul öğrencisi, 2016'yı gösterdiğinde ise bir lise öğrencisi uzun etek giydikleri gerekçesiyle okula alınmadı.
Son bir yılda ise, abaya adı verilen bol ve uzun elbiselerin "dini bir kıyafet" olup olmadığı ve okullarda giyilip giyilmemesi gerektiği tartışma konusu oldu.
Öğrencilerin başı açık şekilde giydiği geniş ve uzun elbiseleri de dini simge kapsamına alan Eğitim Bakanı Gabriel Attal, 27 Ağustos'da okullarda abayanın yasaklanacağını duyurdu.
Hükümetin aksine Fransa İslam Konseyi (CFCM) abayayı dini bir kıyafet olarak görmezken, yasak kararına muhalefet ve eğitim sendikaları "okullarda öğretmen sayısı yetersizliği gibi daha büyük sorunlar olduğunu" savunarak tepki gösterdi.
Abaya yasağı kararı, Müslümanların haklarını savunan ADM Derneği tarafından Danıştay'a taşındı.
Danıştay, 7 Eylül'de açıkladığı kararda bu yasağın "özel hayata saygı, ibadet ve eğitim haklarının yanı sıra ayrımcılığa karşı prensibi" ihlal etmediğini gerekçe göstererek, okullarda abaya yasağını onayladı.
Başkent Paris'in banliyösünde bir lisede eğitim gören ve soyadlarını vermek istemeyen öğrenciler, okuldaki abaya yasağına ilişkin düşüncelerini AA muhabirine anlattı.
- "Abaya yasaklanmamalı"
Lise öğrencisi 15 yaşındaki İbrahim, abaya yasağını rahatsız edici bulduğunu belirterek, "Abayasını, başörtüsünü insanların önünde çıkarmak zorunda kalanlar, kendilerini aşağılanmış hissediyorlardır." diye konuştu.
İbrahim, yeni eğitim öğretim yılında okulunda abaya giyen öğrenci görmediğini kaydederek, "Başka kıyafet giymeyi seçtiler diye düşünüyorum." dedi.
Genç öğrenci, "Abaya yasaklanmamalı" ifadesini kullandı.
- Abaya yasağı "damgalayıcı" yorumu
Liseli 16 yaşındaki İ'densky ise abaya yasağının "damgalayıcı" olduğunu vurgulayarak, bu yasağın insanların özgürlüğünü kısıtladığını savundu.
İ’densky, yasakla birlikte bazı kişilerin bu kıyafeti giymeyi bıraktığını ifade ederek, "İnsanlar, (abaya) giyince sorun yok. Kimseyi rahatsız etmiyorlar." diye konuştu.
- Uzun elbise yasağı "özgürlük" ilkesine ters
15 yaşındaki lise 1. sınıfı öğrencisi Nassya da bu yasağın "özgürlük ve eşitlik" ilkelerine aykırı olduğunu belirterek, abayanın dini bir kıyafet olmadığını ve her türlü mağazada satıldığını ifade etti.
Nassya, "Bazen başörtülü olmasan da abaya giymek istiyorsun. Ama bunu yasaklıyorlar ve kendini özgür hissetmiyorsun." dedi
Okulunda uzun elbise giydiği için kabul edilmeyen bir öğrenci olduğunu ifade eden Nassya, kendisinin de ortaokulda öğrenciyken giydiği yeni nesil kimono (önü açık uzun elbise) nedeniyle okula alınmadığını anlattı.
Nassya, abayanın yasaklandığını duyunca strese girdiğini ve okulların açılmasından korktuğunu belirtti.
Ryn isimli 15 yaşındaki liseli öğrenci de "Kafa yorulması gereken en önemli şey (abaya yasağı) değil. Bana göre, saçma. Çünkü sadece bir giysi, uzun bir elbiseyi yasaklıyorlar. Abayadan neden rahatsız olunur anlamıyorum? Kafa yorulması gereken daha önemli şeyler var, liseyi veya imkanlarını geliştirmek veya daha fazla öğretmen almak gibi." ifadelerini kullandı.
Öğretmenlerin de önceliklerinin liselerdeki eksiklikler olduğuna işaret eden Ryn, okullardaki abaya ve erkek entarisi (kamis) yasağının kaldırılması gerektiğini belirtti.
Ryn, "Bir insanı açılmaya zorlamamalıyız." dedi.