Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
In den acht Familienstützpunkten Würzburgs werden mehrmals jährlich kostenlose Kurse zur Ersten Hilfe am Kind angeboten. In diesem Jahr fand der Kurs erstmals auch für ukrainische Familien statt. Durchgeführt wurde der Kurs mit ukrainischer Übersetzung von der Johanniter-Unfall-Hilfe e.V. in Kooperation mit dem Verein Mrija e.V. und dem Familienstützpunkt Grombühl.
Zehn ukrainische Frauen übten an speziellen Puppen die Herz-Kreislauf-Wiederbelebung, Hilfemaßnahmen bei Verschlucken eines Gegenstandes oder bei Atemnot, wie auch den Umgang mit Verletzungen und Wunden. Ebenfalls Thema der beiden Vormittage war Sicherheit im Alltag und die Vorbeugung von Unfällen. Der Kurs bot den Teilnehmerinnen auch die Möglichkeit des Austauschs. Dabei stellte sich heraus, dass die ukrainischen Familien auch psychologische Hilfen für vom Krieg traumatisierte Kinder benötigen. Daraus ergibt sich für die sozialen Dienste ein Folgeprojekt, mit dem die Familienstützpunkte in Kooperation mit Mrija e.V. ukrainische Familien weiter unterstützen möchten.
Bei der Berufsinformationsmesse BIT haben 100 Unternehmen 500 Ausbildungsberufe, duale Studiengänge und weiterführende schulische Ausbildungsangebote vorgestellt. Um geflüchteten Menschen einen niederschwelligen Zugang zu Ausbildungs- und Jobmöglichkeiten in der Region zu bieten, begleiteten Mitarbeiterinnen des Würzburger Sozialreferats geflüchtete Jugendliche und Erwachsene, deren Ausbildung in Deutschland nicht anerkannt wird, die einen neuen Beruf suchen oder keine Ausbildung haben, zur BIT. So lernen die Interessierten den lokalen Arbeitsmarkt kennen, knüpfen erste Kontakte und informieren sich über die Dauer von Ausbildungen, Weiterbildungsmöglichkeiten oder den Ablauf des Bewerbungsprozesses.
Begleitet wurden die Geflüchteten von der Integrationslotsin der Stadt Würzburg Sandra Bürger, der Bildungskoordinatorin für Zugewanderte Zeynep Sen und der Sozialpädagogin der dezentralen Unterkünfte der Stadt Iris Schmidt. Das Vorhaben findet in Kooperation mit ehrenamtlich Aktiven statt, die Anfang des Jahres durch die Integrationslotsinnen aus Main-Spessart und Würzburg in einem Workshop für ihre Einsätze als Jobcoaches qualifiziert wurden. Geplant ist, dass sie als Coaches im Anschluss an die BIT Menschen mit Migrationsbiografie auf ihrem Weg in den Ausbildungs- und Arbeitsmarkt weiterhin unterstützen.
In der Pflege unverzichtbar
„Angehörige sind eine tragende Säule in der Versorgung pflegebedürftiger Menschen - deren Engagement gilt es, angemessen wertzuschätzen und weiterhin mit bedarfsgerechten Leistungen der Pflegekassen umfassend zu unterstützen“, macht sich Walter Heußlein für die pflegenden Angehörigen stark. Mehr als 6.574 Versicherte der AOK Würzburg werden derzeit zu Hause gepflegt, davon befinden sich 890 in den höchsten Pflegegraden 4 oder 5 mit entsprechend hohem Betreuungsbedarf. Damit Pflege Angehörige nicht überfordert und nicht nur die Pflegequalität, sondern auch die Lebensqualität für beide Seiten stimmt, benötigen Pflegende eine optimale Unterstützung. Die AOK bietet nicht nur eine individuelle Pflegeberatung, sondern übernimmt auch Leistungen der pflegerischen Versorgung wie beispielsweise Hilfe bei der Körperpflege, der Ernährung und der Mobilität sowie Unterstützung bei der Haushaltsführung. „Wichtig ist auch, dass sich Pflegepersonen Auszeiten gönnen“, rät Walter Heußlein. So können die sogenannte Kurzzeitpflege oder Verhinderungspflege für Pflegepersonen freie Zeit schaffen. Angebote der Tages- oder Nachtpflege ermöglichen ebenfalls Freiräume.
Hilfe auch digital
Viele Antworten rund um das Thema Pflege gibt es auch digital. „Speziell für pflegende Angehörige wurden AOK-Online-Pflegekurse mit verschiedenen Themenschwerpunkten entwickelt“, so Walter Heußlein. Unabhängig von Zeit und Ort ist es damit möglich, sich Kenntnisse anzueignen, die den Pflegealltag erleichtern können. Das Online-Programm „Familiencoach Pflege“ soll dazu beitragen, die psychische Gesundheit der Pflegepersonen zu stärken und sie vor Überlastung zu schützen. Mit Hinweisen, Informationen und interaktiven Übungen lernen die Nutzer, wie sie besser mit den seelischen Herausforderungen umgehen können. Ein Fokus liegt dabei auf besonders schwierigen Pflegesituationen in der Betreuung von Menschen mit Demenz oder in der Begleitung von Sterbenden.
Expertenrat gefragt
Abgerundet wurde die Veranstaltung mit dem Angebot, sich von Expertinnen und Experten der AOK beraten zu lassen. „Gerade der intensive Austausch mit den Fachleuten aus der Pflege ist wesentlich, denn die Betroffenen müssen wissen, welche Unterstützungsmöglichkeiten es gibt und wie Pflege zu Hause organisiert werden kann“, betont Walter Heußlein. Das große Interesse an der Veranstaltung, die vielen Gespräche und die positive Resonanz der Teilnehmenden rege dazu an, das Thema Pflege regelmäßig auf die Agenda zu setzen.
Weitere Informationen rund um das Thema Pflege gibt es bei der AOK in Würzburg unter der Rufnummer 0931 388-0.
Internet-Tipps:
BERLİN (AA) - Almanya'da yapılan bir anket, toplumun yüzde 70'inin ırkçı ayrımcılığa karşı daha güçlü adımlar atılmasından yana olduğunu ortaya koydu.
Alman Bertelsmann Vakfı, "Göç Toplumunda Ayrımcılık" konulu anketinin sonuçlarını yayınladı.
Buna göre, ırkçı ayrımcılık Avrupa'nın en büyük ekonomisine sahip Almanya'da çözülmemiş bir sorun olmaya devam ediyor.
Ülkede artık daha fazla kişi etnik, ırksal veya dini ayrımcılığa maruz kaldığını belirtirken, ayrımcılığa karşı harekete geçilmesine gerek olduğu görüşü dile getirildi.
Ankete göre, son on beş yılda toplumda eşit muamele konusuna ilgi artarken, ayrımcılık karşıtı politikalar halk arasında daha fazla destek kazanıyor.
Ankete katılanların yüzde 70'i göçmen kökenli ve yabancı olarak algılanan ya da beyaz olmayan kişilere eşit muamele edilmesini sağlamak için daha fazlasının yapılması gerektiğini belirtti. Bu oran 2008’de yüzde 43 seviyesinde bulunuyordu.
Aynı zamanda, ankete katılanların yüzde 49'u yabancı veya beyaz olmayan olarak algılanan kişilere karşı ciddi ayrımcılık yapıldığı görüşünde. 2008’de yüzde 31'lik bir kesim "yabancı görünümlü kişilere" karşı ciddi ayrımcılık yapıldığını düşünüyordu.
Vakfın araştırmacıları, ayrımcılık konusundaki farkındalığın artmasının nedenlerinden birisi olarak ülkede göçmen kökenli insanların oranının artmasını gösterdi.
Ayrıca anket, Almanya'da Müslüman toplumun ırkçı ayrımcılıktan özellikle etkilendiğini ortaya koydu.
Ankete katılan Müslümanların yüzde 72'si günlük yaşamlarında "çok sık" ya da "zaman zaman" ırkçı ayrımcılığa maruz kaldıklarını belirtti.
Federal Ayrımcılıkla Mücadele Dairesi Başkanı Ferda Ataman, başkent Berlin’de raporun sunumunda, söz konusu araştırma sonuçlarının Almanya’da toplumun ayrımcılıkla mücadeleye sadece hazır olduğunu değil, aynı zamanda bunu beklediğini de ortaya koyduğunu söyledi.
Ayrımcılığın toplumu böleceği uyarısında bulunan Ataman, "Almanya'da ayrımcılıkla mücadele orta yere geldi." dedi.
BERLİN (AA) - Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck, Alman sanayi firması Viessmann Group'un iklimlendirme biriminin merkezi ABD'de bulunan Carrier Group'a satılmasının "yakından" inceleneceğini bildirdi.
Habeck, yaptığı açıklamada, dünyanın önde gelen klima üreticilerinden Carrier Group'un Alman sanayi firması Viessmann Group'un karlı ısı pompaları da dahil olmak üzere iklimlendirme bölümünü 12 milyar avroya satın alması konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Habeck, Viessmann iklimlendirme biriminin planlanan satışının, iklim koruma konusunda geleceğin teknolojileri olduğunu vurgulayarak, Alman ısı pompaları pazarının yatırımları çekecek kadar cazip olduğunu belirtti.
Özellikle Alman şirketlerinin bu teknolojiyi geliştirdiğini aktaran Habeck, "Enerji ve ısı dönüşümünün rotasını belirlemek büyük değer ve büyüme oluşturur." ifadesini kullandı.
Habeck, Alman enerji politikasının avantajlarının ve bununla elde edilecek karın, bir iş yapma yeri olarak Almanya'nın yararına olmaya devam etmesi gerektiğini vurgulayarak, "Buna dikkat edeceğiz. Projeyi (satın almaya) planlanan test adımlarının bir parçası olarak ele alacağız ve projenin ekonomimize ve Almanya'ya bir iş yeri olarak hizmet etmesi için satıcı ve yatırımcı ile görüşüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
- Yasal engeller
Habeck'in "Alman enerji politikasının çıkarları doğrultusunda söz konusu satışı yakında izlemek istediğini" açıklaması, bazı yasal engellerle karşı karşıya bulunuyor.
İlgili dış ticaret kanunu ve ilgili yönetmelik, sadece istisnai durumlarda, özellikle ulusal düzen veya güvenliğin sonuç olarak tehlikeye girebileceği durumlarda, bir satış yasağına izin veriyor.
Viessmann'ın söz konusu biriminin satışında ise şirket, üretim tesislerini ve çalışanlarını Almanya'da tutmak istediğini belirtti.
Alman basınına göre, Almanya Federal Kartel Dairesi (Bundeskartellamt) ve AB Komisyonu, anlaşmayı rekabet hukuku açısından inceleyebilir.
Kuzey Hessen merkezli bir aile şirketi olan Viessmann Group'un 2022 yılı için yaklaşık 4 milyar avroluk rekor bir değere ulaşan cirosunun büyük bir bölümünü son dönemde iklim çözümleri bölümü oluşturuyordu. 1917'de bir metal işleme atölyesinde kurulan şirket, dünya çapında yaklaşık 14 bin 500 kişiyi istihdam ediyor.
Öte yandan, satın almanın, Almanya'da Bakanlar Kurulu'nun, 19 Nisan'da, 2024 yılından itibaren petrol ve gazla çalışan ısıtma sistemlerinin çoğunun yasaklanmasını öngören tasarıyı onaylamasından sonra gelmesi dikkati çekti.
Tasarıya göre, konutlarda fosil yakıtla çalışan ısıtma sistemlerine alternatif olarak yenilenebilir elektrikle çalışan ısı pompaları, bölgesel ısıtma, elektrikli ısıtma veya güneş enerjisi sistemleri kullanılabilecek. Söz konusu değişikliğin 2028'e kadar yılda yaklaşık 9,16 milyar avroya mal olması bekleniyor.
Avrupa ısı pompası pazarının 2027 yılına kadar 3 katına çıkarak yaklaşık 15 milyar dolara ulaşması öngörülüyor.
BBC'de yayınlanan habere göre, tepkiler, vagonların içinde ve üstünde yolcularla dolup taşan harap haldeki Hint treninin, paralel bir hattaki gösterişli Çin trenini solladığı görülen karikatüre geldi.
Hindistan'ın, "dünyanın en kalabalık ülkesi olmak için" Çin'i geride bırakmaya çalışmasının karikatürize edilerek alay konusu yapılması pek çok Hintlinin tepkisine yol açtı.
Birçok kişi sosyal medyada, derginin ülkeleri hakkında "modası geçmiş" bir fikre saplanıp kaldığını ve ülkenin son yıllardaki ilerlemesini fark etmediğini savundu.
Devlet Bakanı Rajeev Chandrasekhar, sosyal medyada yaptığı paylaşımda "Hindistan'la alay etme girişiminize rağmen, Başbakan Narendra Modi yönetimi altında Hindistan'a karşı bahse girmek akıllıca değil. Hindistan ekonomisi birkaç yıl içerisinde Almanya'nınkinden daha büyük olacak." ifadesini kullandı.
Enformasyon ve Yayın Bakanlığının kıdemli danışmanı Kanchan Gupta da Twitter'dan yaptığı açıklamada, karikatürün "aşırı derecede ırkçı" olduğunu kaydetti.
Diğer bir Twitter kullanıcısı ise karikatürün, derginin "seçkin zihniyetini" sembolize ettiğini savundu.
Dergiden ise eleştirilere yanıt verilmedi.
- New York Times özür dilemişti
Batı medyasının yayımladığı karikatürler daha önce de ülkede infiale neden olmuştu.
New York Times gazetesi, ülke ile alay ettiği yönündeki şikayetlerin ardından, 2014'te Hindistan'ın Mars Misyonu ile ilgili yayımladığı karikatür nedeniyle özür dilemişti.
Karikatürde yanında ineğiyle bir çiftçinin, iki kişinin oturup gazete okuduğu "Elit Uzay Kulübü" yazan bir odanın kapısını çaldığı görülüyordu.
Söz konusu karikatür, Hindistan'ın Mangalyaan robotik uzay roketini Mars çevresinde yörüngeye başarıyla yerleştirdikten sonra yayımlanmıştı.
ANTALYA (AA) - Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, sandığı milletin ayağına götürmek istediklerini, misyonların olmadığı yerlerde de sandık açabileceklerini yazıyla Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) gönderdiklerini belirterek, "Almanya, bugün 'misyonların olmadığı yerlerde izin vermeyeceğiz' diye siyasi bir karar aldı, vizede olduğu gibi." dedi.
AK Parti'den Antalya milletvekili adayı olan Çavuşoğlu, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası'nın (ATSO) meclis toplantısında, dünyada yeni bir sistemin kurulduğunu söyledi.
Dünyada görüş mesafelerinin kısaldığını, sorunların giderek derinleştiğini dile getiren Çavuşoğlu, istikrarsızlığın arttığını, iklim değişikliği gibi sorunların yanına enerji ve göç meselesi gibi krizlerin eklendiğini kaydetti.
Sudan'da çatışmaların sürdüğünü hatırlatan Çavuşoğlu, "Oradan da vatandaşlarımızı tahliye ediyoruz. Kara yoluyla Etiyopya'ya getirdiğimiz vatandaşlarımızın hepsi sınırı geçti. Orada hemen yakında bir havalimanı var ama büyük uçaklar inemiyor. Etiyopya Havayolları ile transfer edip Türk Hava Yolları ile ülkemize getiriyoruz. Farklı ülkelerin vatandaşlarına da yardımcı oluyoruz. Bir grup vatandaşımızı önce otobüsle götürüyoruz, ardından gemiyle Cidde'ye geçireceğiz. 40'a yakın ülkeden bize talep geldi, onların vatandaşlarını tahliye ediyoruz." diye konuştu.
ABD ile Avrupa'nın yavaş yavaş merkezdeki gücünün azaldığını gördüklerini anlatan Çavuşoğlu, "Batı merkezli dünyanın sonunun geldiğini söyleyenler var. Biz kimsenin ekonomisinin kötü olmasını istemeyiz. AB, enerji konusunda Rusya'ya bağımlıydı, şimdi farklı bölgelere bağımlı. Yıllardır yaptığımız stratejik hamleler sayesinde enerjide merkez haline geldik." ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, arabuluculuk konusunda Türkiye'nin dünyada bir marka olduğuna değinerek, Filipinler'den Somali'ye kadar herkesin kendilerine güvendiğini vurguladı.
Ukrayna konusunda yaptıklarının tüm dünyanın takdirini topladığını aktaran Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bir dönem kopukluk yaşadığımız ülkelerle ilişkilerimizi normalleştirdik. Mısır ve İsrail, bu ülkeler arasında yer alıyor. Ramazan ayının son 10 gününde Müslüman olmayanları Mescid-i Aksa'ya sokmama kararı da bu diyaloğun sonucudur. Bu, İsrail'in yaptığı zulmü kabul etmek değil. Filistin, Kudüs davası konusunda da hiçbir zaman taviz vermeyeceğimizi her zaman vurguluyoruz. Ermenistan ile de fırsat yakaladık. Azerbaycan ile onların arasındaki diyaloğun, her adımın ilişkilerimize olumlu etkisi olacaktır."
- "Antalya Diplomasi Forumu, Davos kadar bilinen bir forum haline geldi"
Dünyadaki siyasetin sadece Davos'ta, Münih Güvenlik Konferansı'nda konuşulmaması için Antalya Diplomasi Forumu'nu başlattıklarını kaydeden Çavuşoğlu, "Antalya Diplomasi Forumu, Davos kadar bilinen bir forum haline geldi. Şimdi bu forumun vakfını da kurduk. Herkes Antalya'ya gelecek, burada dünyayı konuşacak ve tüm dünyada Antalya'yı konuşmaya devam edecek." dedi.
Dünyanın ekonomik sıkıntılar yaşadığını ancak Türkiye'nin ekonomisinin 20 yılda yüzde 6'ya yakın büyüdüğünü aktaran Çavuşoğlu, "Bu ivmeyi devam ettirmemiz lazım. Merkez Bankası'nın rezervleri 122 milyarın üzerinde. Kişi başına düşen gelirimiz 10 bin doların üzerine çıktı." diye konuştu.
İhracatın 36 milyar dolarlardan 254 milyar dolara çıktığına dikkati çeken Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"İhracatta bu sene rekorlar devam ediyor. Hedefimiz önce 500 milyar dolar, ardından 1 trilyon dolara çıkmak. Bu mümkün. ABD ile 100 milyar dolar hedef koyduk. İki senede 17 milyardan 34,2 milyar dolara çıktı. Bazı kısıtlamalar vardı, şimdi kaldırıyorlar demir çelik gibi. Daha da artacak. 100 milyar dolar artık bir ülkeyle hayal değil. Güvenilir bir tedarik zinciri olmanın faydasını görüyoruz. Dünya ticaretinin eskiden yüzde 1'inin altında bir payımız vardı, şimdi 1,13'e çıktı. Bu daha da artacaktır."
- "Amacımız ülkemizin refahını arttırmak"
Temsilcilik açtıkları ülkelerde iki, üç yıl içerisinde ihracatın yüzde 27 arttığı bilgisini veren Çavuşoğlu, "Ekonomi diplomasisini devam ettirirken Afrika'nın uyanışını gördükten sonra 'Afrika açılımı' dedik. Ticaretimiz 4 milyar dolardan 40 milyar dolara çıktı. 'Latin Amerika' dedik, 800 bin dolardan şimdi 20 milyar dolar kapısına yaklaştık. İkisiyle de artacak. 'Yeniden Asya' dedik. 'Bütüncül bir yaklaşımla' dedik. Tam 1030 somut projeyle Afrika ülkeleriyle örgütlerle işbirliği yaptık. Yeniden Asya girişimimiz 4 sene önce başladı, ticaretimiz yüzde 40 arttı. Amacımız ülkemizin refahını arttırmak." değerlendirmesinde bulundu.
Küresel sermayenin Türkiye'ye gelmesinin önemli olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, güven arttıkça sermayenin geldiğini, 2003-2022 yıllarında Türkiye'ye 251,4 milyar dolar dışarıdan doğrudan yatırım geldiğini söyledi.
Ticaretin önündeki engellerin serbest ticaret anlaşmalarıyla aşılabileceğini kaydeden Çavuşoğlu, Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesi gerektiğini, tercihli ticaret anlaşmalarının kapsamının genişletilmesi ve serbest ticaretin genişlemesi için müzakereler yaptıklarını belirtti.
Bakan Çavuşoğlu, yatırımcı ve ticaret yapan insanları garanti altına almak, turizm dahil teşvikleri devam ettirmek gerektiğini vurgulayarak, milli paralarla ticaret yapmanın öncelikleri arasında yer aldığını kaydetti.
- "Yeni 3 hat açtılar, artık burada bekleme olmayacak"
İhracatçıların Bulgaristan sınırıyla ilgili şikayetlerini bildiklerine değinen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Bulgaristan tarafında hat sayısı azdı. Özellikle tırların geçmesi için bizim de desteğimizle Bulgaristan tarafı oradaki faklı yapılanmalar vardı, temizlediler. Komşumuz Bulgaristan'a teşekkür ediyoruz. Yeni 3 hat açtılar, artık burada bekleme olmayacak. Yurt dışından gelen gurbetçi vatandaşlarımız için de çok iyi olacak. Önümüzdeki günlerde, seçimden önce açılışını yapacağız. Bu çok önemli bir gelişme oldu. Laboratuvar da kuruluyor, önümüzdeki aylarda açılacak. Oradaki laboratuvar açılıncaya kadar sizlerden gelen talepler neticesinde biz artık oradan alınan numuneleri iki saatte bir Başkent'e gönderiyoruz. Eskiden günde bir giderdi."
Antalya'da ev kiralarının arttığına dikkati çeken Çavuşoğlu, "Polis, öğretmen arkadaşlarımız Alanya'ya, Antalya'ya gelmek istemiyor. Turizmciler artık üst düzey yönetici bulamıyor, ev bulması lazım. Bu 1934'te çıkan yabancıların mülk edinmesiyle ilgili yasayı biz belirli yıllarda düzenledik. Kısıtlamalar da getirdik. Bu her zaman düzenlenebilir. Bu talebinizi ilgili arkadaşlara ileteceğiz." ifadesini kullandı.
- "Bunlara boyun eğecek değiliz"
Çavuşoğlu, vize konusunda AB'nin keyfi ve siyasi uygulamaları olduğuna işaret ederek şunları kaydetti:
"Seçim öncesi son 6 aydır AK Parti'yi ve bizi zora düşürmek için vize başvuru tarihlerini çok uzattılar. Kongreye gidecek bilim insanımıza kongreden iki hafta sonra tarih veriyorlar. İş insanları ve öğrencilere de aynı şekilde yapıyorlar. Diğer ülkelere de bazı ülkeler baskı yapıyor. Bugün Almanya'nın aldığı bir karar var, saçma bir karar. Biz sandığı milletimizin ayağına götürelim istedik, son güne kadar beklettiler. Misyonlarımızın olmadığı yerlerde de sandık açabileceğimizi, sandık kurullarını oluşturabileceğimizi yazıyla YSK'ye gönderdik. Sonuçta herkes izin verdi, Avusturya dahil. Almanya, bugün 'misyonların olmadığı yerlerde izin vermeyeceğiz' diye siyasi bir karar aldı, vizede olduğu gibi. Seçimden sonra vize konusunda bazı tedbirlerimiz var. Tedbirler, bunu keyfi uygulayan ülkelere yönelik. Onlar bizi kısıtlarsa biz de onları kısıtlarız. Büyükelçilikler keyfi uygulama yapacak, ben onu Ankara'da ona serbestçe her şeyi yaptıracağım. Böyle bir şey olmaz. Vereceğiniz bir vize kardeşim. Amaç ne, siyaseten bizi sıkıştırmak. Bunlara boyun eğecek değiliz."
Toplantıya, Antalya Valisi Ersin Yazıcı ve ATSO Başkanı Ali Bahar da katıldı.
Almanya’nın başkenti Berlin’in önemli sembollerinden biri olan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı Şehitlik Camii'nde, cami rehberi eğitmenleri törenle sertifikalarını aldı.
Berlin DİTİB Eyalet Birliği ile Eyalet Gençlik Birliği'nin himayesinde turistlere rehberlik edip camiyi ve İslam dinini tanıtmak amacıyla düzenlenen sekiz haftalık cami rehberi eğitimi programını başarıyla tamamlayan eğitmenler sertifikalarını aldı.
Sertifika törenininde konuşma yapan Berlin DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Dr. Emre Şimşek, verilen cami rehberliği eğitiminin gerek Avrupa’daki Müslüman toplumuna gerekse yaşadıkları topluma faydalı olmasını diledi.
Cami rehberliğinde dil ve üslubun önemine dikkat çeken Şimşek, “Cami rehberliği aslında bizim sadece cami müştemilatının tanıtımından ziyade aynı zamanda İslam’ın hoşgörü ve güleryüzünü temsil eden bir görev olarak addedilmesi gerekiyor, cami rehberliği her ne kadar fahri yapılsa da bizim için önem arz ediyor” dedi.
Berlin DİTİB Eyalet Birliği Başkanı Yakup Ayar da, tarihi ve mimarisiyle Almanya'nın gözde camilerinden birisi olan Şehitlik Camii’nde sekiz haftalık eğitim programının başarıyla tamamlandığını söyledi. Köln DİTİB Genel Merkezi tarafından eğitime destek verildiğini ifade eden Ayar, eğitim programında İslam’ın inanç ve ibadet esasları, siyer ve İslam tarihi, dil, üslup ve iletişimde dikkat edilecek hususlar gibi bir çok konunun ele alındığını dile getirdi.
Konuşmaların ardından sekiz haftalık cami rehberi eğitimi programını başarıyla tamamlayan eğitmenlere sertifikaları takdim edildi.