Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

Die Umwelt-Erlebniswochen der Umweltstation der Stadt Würzburg sind längst eine feste Institution für Gruppenausflüge von Kindergärten und Schulen geworden. Dieses Jahr steht bereits die 33. Auflage an.

Vom 2. bis 11. Juli wird auf dem Bastionsgelände im Nigglweg 5 unter dem Motto „Natur und Umwelt aktiv erleben“ wieder erlebt, gestaunt, gebastelt, gespielt, und gelernt, was das Zeug hält. Das bunte Angebot der bis zu 16 Aktionsstände reicht vom direkten Kontakt mit kleinen und großen Tieren über handwerkliches Arbeiten mit Naturmaterialien bis hin zum Quetschen der eigenen Müsliflocken.

Die Veranstaltungstage richten sich vom 2. bis 4. Juli jeweils von 8:45 bis 11:45 Uhr an Kindergartengruppen und vom 8. bis 11. Juli jeweils von 8:30 bis 12:30 Uhr an Grundschulkinder der 4. Klasse. Die Gruppenplätze sind bereits vergeben. Interessierte Privatpersonen sind jedoch herzlich eingeladen, die Veranstaltung zu besuchen, den Kindern an den Ständen über die Schulter zu schauen und die ausgelassene Atmosphäre zu genießen.

 

Zeiten:

Kindergartenwoche: Dienstag, 02.07. bis Donnerstag, 04.07., jeweils von 8:45 bis 11:45 Uhr

Grundschulwoche: Montag, 08.07. bis Donnerstag, 11.07., jeweils von 8:30 bis 12:30 Uhr

Ort: Bastionsgelände hinter der Umweltstation der Stadt Würzburg, Nigglweg 5

Für Fragen zu dieser Veranstaltung sowie weiteren Umweltbildungs- und Beratungsangeboten stehen die Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter der Umweltstation unter Telefon 374400 oder Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein! gerne zur Verfügung.

 

Hinweis an die Vertreterinnen und Vertreter der Medien. Ein Pressetermin mit Rundgang ist für Mittwoch, 10. Juli 2024, um 10:15 Uhr vorgesehen. 

 

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) 2024 Yılı Hac Organizasyonu kapsamında kutsal topraklara Almanya’dan giden hacılar, Köln Havalimanı’nda güllerle karşılandı.

Kutsal topraklardaki görevlerini tamamlayan hacılar, sabah saatlerinde Cidde’den İstanbul üzeri tarifeli uçakla Köln Havalimanı'na geldi.

Mübarek toprakları görmenin mutluluğunu yaşadıklarını söyleyen hacılar, havalimanında gelen yolcu salonunda aileleri ve yakınları karşılarken duygusal anlar yaşandı. “Hac ibadetinin güzel geçtiğini, anlatılmaz yaşanır. Allah herkese nasip eylesin” diyerek duygularını paylaştı.

Karşılamada Köln DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Ahmet Sinan Kara tarafından hacılara gül takdim edildi.

Hoş geldiniz diyerek, hacıları karşılayan Kara, “Meşakkatli bir yolculuğun ardından hacılarımızı yoğun bir kalabalığın katılımıyla güllerle karşıladık. Hacılarımızın sevinç ve mutluluğuna şahit olduk. Hacılarımızın ibadetlerini memnuniyet içerisinde sorunsuz bir şekilde tamamlamaları bizi mutlu etti. Hacılarımızın ibadetlerinin makbul, hacının mebrur olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum” dedi.

Hacılar, ibadetlerini sorunsuz bir şekilde tamamlayarak Köln’e dönmenin mutluluğunu yaşarken, kendilerini güllerle karşılayan Köln DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Ahmet Sinan Kara’ya da teşekkür ettiler.

 

 

 

 

 

 

BALİ PADEL OPEN’DA ATAKAN RÜZGARI

 

"Tanrıların Adası" olarak nitelenen Endonezya’nın egzotik Bali Adası’nda bu yıl üçüncüsü düzenlenen Bali Padel Open, gerçekleştirildiği 21-23 Haziran tarihleri arasında heyecan dolu karşılaşmalara sahne oldu. Dünyanın en iyi padel akademilerinden biri olan Bali Padel Academy'de gerçekleştirilen Turnuva, izleyicilere muhteşem bir atmosfer sunarken, internet üzerinden ve Asya'daki bazı televizyon kanallarından da canlı yayınlanarak geniş izleyici kitlelerine ulaştı.

 

Kadınlar Altın, Gümüş, Bronz ve Erkekler Altın, Gümüş, Bronz kategorileriyle Usta Erkekler kategorisi olmak üzere toplam yedi kategoride birçok ülkeden 250'den fazla sporcunun en iyi performanslarını sergilemek için mücadele ettiği Turnuva’ya bu yıl ilk kez bir Türk sporcu da katıldı. İzmirli sporcu Atakan Özuysal ile Güney Afrikalı partneri Daniel Coetsee, güçlü rakiplerine karşı başarılı bir performans sergileyerek, “Gold Erkekler” kategorisinde finale yükseldiler. Finale kadar gelerek büyük bir başarı gösteren ekip, turnuvayı ikinci sırada tamamladı. Bali’deki turnuvada final oynayarak gururumuz olan İzmirli Özuysal ile partneri Daniel, bu sonuçla birlikte Türk padelinin uluslararası arenada dikkat çekmesini sağladı.

 

ATAKAN ÖZUYSAL: FİNAL OYNAMAK ÇOK GURUR VERİCİYDİ

Bali’de gururumuz olan İzmirli Atakan Özuysal, turnuva sonrası yaptığı özel açıklamada şunları söyledi: "Çok güzel bir atmosferdi. Burada uluslararası bir turnuvada finale çıkmak beni çok mutlu etti. Yüzlerce taraftarın desteği ile merkez kortta final maçı yapmak çok gurur vericiydi. Bu turnuvayı ikinci bitirmiş olabilirim ama ileride ülkemizin de bu sporda gelişeceğine inanarak güzel şeyler yapacağımızı umuyorum. Bali Padel Open, padel sporunun tanıtımına ve yaygınlaşmasına büyük katkı sağladı. Turnuva ve organizasyon gerek biz sporculara gerekse de izleyicilere unutulmaz anlar yaşattı. Bali Padel Academy'nin mükemmel tesisleri ve organizasyon becerileri, turnuvanın sorunsuz ve keyifli geçmesini sağladı. Hem biz sporcular hem de izleyiciler organizasyondan büyük memnuniyet duyduk. Turnuvanın iki ay sonra Bali Adası'nda tekrar düzenlenecek olması ise biz sporcular kadar padel tutkunlarını da şimdiden heyecanlandırdı. Ben de tekrar Bali’ye gelerek turnuvaya katılıp, bu kez Türkiye’ye ‘altın madalya’ ile şampiyon olarak dönmek için mücadele etmek istiyorum. Önümüzdeki turnuvada daha fazla katılım ve daha büyük bir izleyici kitlesi olması bekleniyor. Padel sporunun bu hızlı yükselişi, gelecekte daha büyük turnuvalara ve daha fazla ilgiye yol açacak gibi görünüyor.

 

Özuysal'ın bu açıklamaları, tüm dünyada hızla yükselen ve Bali Adası'nda da büyük ilgi gören padel sporunun Türkiye'de de yaygınlaşacağına dair umutları pekiştirdi.

 

PADEL, TENİS İLE AYNI KURALLARA SAHİP

Atakan Özuysal dünya çapında milyonlarca insan tarafından oynanan ve her yıl sayısı giderek artan artan Padel sporu hakkında şu bilgileri verdi:

Padel, özellikle Meksika, İspanya ve Arjantin gibi İspanyolca konuşan ülkelerde popüler olan, squash ve badminton unsurlarını birleştiren bir raket sporu. Sadece çiftler halinde oynanan bu oyun, iç mekanlarda olduğu kadar dış mekanlarda da oynanabiliyor. Tenis ile aynı kurallara sahip olan Padel, üç set, her sette altı oyundan oluşuyor. Tenisten farklı olarak çevrelediği duvarlara (cam) çarpma hakkı bulunuyor. İkişerli takım (4 kişi) halinde oynanıyor. Teller ile çevrili alanın açık kapıları bulunuyor. Eğer oyuncu gerek görür ise kapıdan çıkma şansı var, bu da oyunu daha heyecanlı ve devamlı kılıyor.”

 

Fulya OMAÇ / İZMİR

 

 

 

 

Uşaklı Türk işçilerinin Almanya’ya gelişinin 60. yıl dönümü için düzenlenen çalıştayda konuşan Almanya IKG Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik, geniş bir kronolojik çizgi içerisinde Türklerin her iki ülkeye olan katkılarını anlattı. Bavyera Uşaklılar Derneği ve Münih Ludwig-Maximilians Üniversitesi tarafından düzenlenen çalıştaya Uşak Belediye Başkanı Özkan Yalım, Bavyera Uşaklılar Derneği Başkanı İbrahim Nacar ve Türkiye Cumhuriyeti Münih Başkonsolosu Süalp Erdoğan birer selamlama konuşması yaptı.

 

Panel tartışmasına ise Ludwig-Maximilians-Universität München Türkoloji bölümünden Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu, Augsburg Üniversitesi Türkçe Eğitim bölümünden Dr. Ergün Özsoy ve Almanya IKG Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik konuşmacı olarak katıldı.

Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu, “Türklerin Almanya’ya katkısını Uşaklılar örneğinden inceleyeceğiz. Öncelikle Uşaklıların bilimsel çalışmayla 60. yılı idrak etmeleri çok önemlidir, kendilerini tebrik ediyorum. Derneklerimizin eğitim ve kültür tarihine önem vermeleri de büyük önem taşımaktadır.” dedi.

1945-1961 arası dönem konusunda konuşan Dr. Ergün Özsoy ise yaptığı konuşmada Türk işçilerinin Almanya’ya gelmeden önceki süreci değerlendirirken, “Elbette bu göçün arkasında Türkiye ve Almanya’nın ekonomik fayda ve çıkarlarının olduğu gerçektir. Ancak bu göç Almanya’ya gelen işçilere de çok önemli faydalar sağlamıştır.” şeklinde konuştu.

 

Almanya IKG Enstitüsü Başkanı ve Göç Tarihçisi Dr. Latif Çelik, Türklerin uzun yıllar Türkiye’nin ekonomisindeki ödemeler dengesi sorunlarında ciddi anlamda ülkeye katkı sağladıklarını belirterek, “60 yıllık bir süreç 4 nesil demektir. İlk neslin çok azı aramızda ve takriben 5 yıl sonra onlardan kimseyi bulamayacağız. Bir dönemin canlı şahitleri aramızdan çekilmiş olacaklar. Onlar bir ömür boyu gitmek ile kalmak arasında kararsız yaşadılar. Onun için onların çocukları da hayata bir adım geriden başladı. Türk gençleri çok çalışarak bu açığı kapatma yolunda hızla ilerliyorlar. Türk-Alman ilişkileri açısından son derece önemli bir nesil geliyor sessizce. Yeni nesil Türkler Türkiye, Almanya, Avrupa ve Türk Dünyası vizyonu ile yetişiyor. Onlar, Avrupalı Türklerin de yüz akı olacaklar.” şeklinde konuştu.

Dr. Çelik sözlerinin devamında, “Türklerin tarihindeki en büyük insani hareketliliklerden biri olan Almanya’ya Türk Göçü sanatın birçok dalında ele alınıp tarihe mal edilmesi gerekirken art niyetli siyasete malzeme yapılması ise elbette çok üzücü. Bu açıdan bakıldığında Türk göçü Türkiye’nin hızla Avrupa’ya yaklaşmasına da her açıdan katkı sağlamıştır.” şeklinde konuştu.

 

Program öncesi toplantı salonunda IKG Enstitüsü Arşiv bölümü tarafından Uşak’tan gelen işçilerin tarihi ile ilgili bir de resim sergisi düzenlendi.

 

 

 

 

 

Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın yükselişe geçmesinin bu ülkelerde yaşayan 5 milyonu aşkın yurttaşımızı derinden etkileyeceğini belirten KRV- Seçim Hakkı Girişimi Başkanı eğitimci- yazar Bahattin Gemici, “Türk toplumu birlik ve beraberlik içinde olmalı, şiddet olaylarından uzak durmalı ve demokrasiye sahip çıkmalıdır.” dedi.

 

   HERTEN- ALMANYA

   Kuzey Ren Vestfalya - Seçim Hakkı Girişimi Başkanı Bahattin Gemici, “Irkçılık ve yabancı düşmanlığı sadece Almanya’nın değil, tüm Avrupa’nın sorunudur. Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika ve Avusturya gibi ülkelerde yaşayan 5 milyonu aşkın yurttaşımızı sıkıntılı bir dönem beklemektedir. Hedefte başta Türkler olmak üzere tüm Müslümanlar vardır.” dedi.

   Geçtiğimiz hafta Almanya’nın Mannheim kentinde Afganlı bir mültecinin 6 kişiyi bıçaklayarak yaralamasından ve bir polisi katletmesinden büyük üzüntü duyduklarını ve saldırıyı şiddetle kınadıklarını belirten Gemici, bunun faturasının tüm Müslümanlara ve göçmenlere kesileceğini, Almanya’nın yabancılar politikasının sertleşeceğini belirtti.

   Bahattin Gemici “Alman toplumuyla barış ve dostluk içinde yaşamak, şiddet olaylarına karşı durmak ve demokrasiye sahip çıkmak hepimizin görevidir.” ifadesini kullandı.

 

IRKÇILIK GELECEĞİMİZİ TEHDİT EDİYOR

 

   Neo-nazilerin sadece Almanya’da 1990 yılından itibaren 187 insanı katlettiği ve binlerce kişiyi yaraladığını belirten Gemici şu görüşlere yer verdi:

   “Tehlikede olan sadece göçmenler, zayıf katmanlar değil, demokrasinin ta kendisidir. Demokrasilerde, demokrasiyi yok etmek isteyen örgütlere ve eylemlere asla yer verilemez. Faşizmin, Hitler Almanya’sında yaşananlar unutulmamalıdır. Irkçılığın önü sadece polisiye tedbirlerle alınamaz. Görünen, sadece buzdağının ucudur; derinlerde, hiç ummadığımız boyutlarda, kendini üstün ırk, başka ulusları haşarat olarak gören ve onların kültürlerine hoşgörüsü olmayan gizli ırkçılık yatmaktadır.”   Gemici önerilerini şöyle sıraladı:

 

TÜRK GÖÇMENLERE DÜŞEN GÖREVLER

■Kahvelere ve camilere kapanarak kendimizi toplumdan soyutlamayalım. Siyasi partilere, sendikalara, sivil toplum örgütlerine üye olalım. Almanya çapında güçlü bir Türk toplumu oluşturalım.

■İçinde yaşadığımız ülkenin sosyal, kültürel ve dini değerlerine, yasalarına saygı gösterelim.

■Çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitimine gereken önemi verelim. Okuyan, araştıran, düşünen ve sorgulayan bir toplum olmak için çalışalım.

■İşimizle, davranışımızla, çağdaş giyimimizle, komşuluğumuzla ve kültürümüzle bu toplumda saygın yerimizi alalım. Yaşadığımız ülkenin dilini öğrenelim; yerli halkla iyi ilişkiler kuralım

■Türk toplumu olarak aramızdaki görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak can ve mal güvenliğimiz için örgütlenelim ve tedbirli olalım.

■Yabancı düşmanlığına ve ırkçılığa karşı yapılan etkinliklere; toplantı ve yürüyüşlere katılalım, demokratik güçlerin yanında yerimizi alalım.

 

ALMAN YETKİLİLERE ÖNERİLER

■Yabancı düşmanlığı yapanlara ve şiddet uygulayanlara karşı caydırıcı önlemler alınız.

■İşsizliği ve yoksulluğu önlemek için çalışınız. Almanya’nın olanaklarını yerli yabancı ayrımı yapmadan halka eşit olarak sununuz.

■Göçmenleri seçimlerde günah keçisi olarak göstermeyiniz. Göçmenlere karşı varolan önyargıları ortadan kaldırmaya yönelik toplumsal, kültürel ve sanatsal çalışmaları destekleyiniz.

■Göçmenlerin dillerine, dinlerine ve kültürlerine saygı gösteriniz. Anadili derslerini kısıtlamaktan vazgeçiniz. Okullarda yerli ile göçmen öğrencilerin kaynaşması için gereken önlemleri alınız. Ders kitaplarında farklı ülkelerden gelen göçmenlerin ulusal kültürlerine ve dini inançlarına yer veriniz.

■Anaokulundan başlayarak eğitimin bütün kademelerinde hoşgörüye dayanan, insan haklarına saygılı, şiddete, kine ve yabancı düşmanlığına karşı bir eğitim uygulanmasını sağlayınız.

 

 

TDT Üye Devletlerinin İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesinden Sorumlu Ajans Başkanları 3. Toplantısı 21 Haziran 2024 tarihinde Kazakistan'ın başkenti Astana'da gerçekleştirildi.

Kazakistan Cumhuriyeti Kamu Hizmeti İşleri Ajansı Başkanı'nın ev sahipliği ve moderatörlüğünde gerçekleştirilen toplantıda, heyet başkanları ve Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreteri birer açılış konuşması yaptılar.

 

Toplantı sırasında taraflar, insan kaynakları alanındaki işbirliğine ilişkin görüşmelerde bulunarak, TDT Üye Devletleri arasında ilgili alandaki süreçlerin dijitalleştirilmesinin önemine dikkat çektiler.

Katılımcılar ayrıca, TDT Üye Devletleri genelinde kamu görevlilerinin beceri ve yetkinliklerini arttırmak için sürekli mesleki gelişim ve eğitim programlarına duyulan ihtiyacı vurguladılar.

 

 
TDT Genel Sekreteri Büyükelçi Kubanıçbek Ömüraliyev, 24 Haziran 2024 tarihinde Bişkek'te düzenlenen “Yazılışının 950. Yıl Dönümünde Dîvânu Lugâti’t-Türk: Türk Dünyasının Ortak Değeri” başlıklı Uluslararası Konferansın Açılış Töreninde bir konuşma yaptı.
Genel Sekreter, "Dîvânu Lugâti’t-Türk"ün Türk halklarının dili, tarihi, coğrafyası, kültürü ve gelenekleri hakkında ilk yazılı kapsamlı ansiklopedi olarak önemine dikkat çekti.

Konuşmasında Türk Akademisi'nin projelerine de değinen Genel Sekreter, TDT Üye Devletlerinin ilgili kurumlarıyla birlikte Ortak Türkçe Sözlük oluşturulması önerisinde bulundu.
 

KÖLN (AA) - Almanya'nın Münih kentinde restoranda, Nazi sloganı olan "Sieg Heil (Yaşasın Zafer)" diye defalarca bağıran bir grup hakkında soruşturma başlatıldı.

Alman basınında yer alan haberlere göre, dün akşam 20 ila 30 yaşlarındaki 12 kişi geleneksel bir Münih restoranında bir araya geldi.

 

Gruptan bir kişinin kısa bir konuşma yapmasının ardından diğerleri de "Sieg Heil" sloganı attı.

Restorandaki müşteriler ile olayı polise bildiren çalışanlar, polis gelene kadar grubun dışarı çıkmasına izin vermedi.

Olay yerine gelen polis, müdahale ederek gruptakilerin ve görgü tanıklarının ifadesini aldı.

Diğer yandan emniyet yetkilileri, gruptakilerin akıbeti ve olayın iç yüzü hakkında henüz açıklama yapmadı.

 

Mayıs sonunda da Sylt Adası'nda yapılan kutlamada çoğu gençlerden oluşan grubun, Gigi D'Agostini'nin "L'amour Toujours" şarkısı eşliğinde dans ederek, "Almanya Almanlarındır, yabancılar dışarı" diye bağırdığı video ülkede büyük infial yaratmıştı.

 
- Bir yıllığına çalışmak için geldiği Almanya'da 61 yıl yaşayan Becermen için, 1970'de kurucu başkanlığını yaptığı Stadtallendorf DİTİB Fatih Camisi'nde cenaze töreni düzenlendi
 

KÖLN (AA) - Almanya'daki ilk nesil Türklerden olan ve 93 yaşında 61 yıl yaşadığı bu ülkede hayatını kaybeden Hakkı Becermen, son yolculuğuna uğurlandı.

Becermen'in cenazesi, aile yakınları ve sevenlerinin gözyaşları içinde yıllar önce kurucu başkanlığını yaptığı Stadtallendorf DİTİB Fatih Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından dün Stadtallendorf Mezarlığı'nda toprağa verildi.

 

Romanya'nın Köstence şehrinde 18 Ağustos 1930'da doğan ve ailesiyle Türkiye'ye yerleşen Becermen, 8 Eylül 1963'te Sirkeci'den Almanya'ya yola çıktı. Becermen, tahta bavuluyla 1 yıl çalışmak için geldiği Almanya'da, 61 yıl yaşadı.

Gerçekleştirdiği sosyal projelerle bölgede yaşayan Türklerin ülkeye uyum sağlamasına katkıda bulunan Becermen, ayrıca kurucu başkanlığını yaptığı Almanya'daki ilk camilerden olan Stadtallendorf DİTİB Fatih Camisi'nin 18 Ekim 1970'de açılışında yer aldı.

Hessen eyaletindeki 21 bin nüfuslu Stadtallendorf'ta 35 yıl boyunca tercümanlık yapan Becermen, 6 Haziran'da tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmişti.

 

Anadolu Ajansı, Türkiye ile Almanya arasında 30 Ekim 1961'de imzalanan İşgücü Anlaşması'nın 62. yılı vesilesiyle, Ekim 2023'te Becermen ile röportaj yapmıştı.

- Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanlığı, Filistin destekçisi öğrencileri savunan akademisyenlerden savunma istedi
- Tepkiler üzerine Bakanlık, akademisyenlerin öğrencilere destek mesajının ifade özgürlüğü kapsamına girdiğini kabul etse de soruşturmanın akıbeti belirsizliğini koruyor
 

BERLİN (AA) - Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanlığının, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını protesto eden öğrencilere sahip çıkan akademisyenlere ödenen finansal desteğin kesilip kesilmeyeceğini araştırmak için inceleme başlattığı bildirildi.

Almanya'da çok sayıda öğretim üyesi, 7 Mayıs'ta Berlin’deki Hür Üniversitesinde Filistin'e destek eylemi yapan öğrencilerin polis şiddetine maruz kalmalarına tepki gösteren açık mektuba imza atmıştı.

Kuzey Almanya Radyo Televizyonunun haberine göre, Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanlığı, İsrail’i protesto eden öğrencilere sahip çıkan açık mektubu imzalayan akademisyenlere yönelik inceleme başlattı.

Bakanlık, akademisyenlere verilen fonların kesilip kesilmeyeceğini araştıracak.

 

Akademisyenlere gönderilen elektronik postada, Filistin destekçisi öğrencilere neden destek verdiklerinin sorgulandığı ve savunma istendiği belirtildi.

Emekli anayasa ve idare hukuku profesörü Clemens Arzt, Bakanlığın talebinin "ifade özgürlüğüne müdahale girişimi" olduğunu vurgulayarak, "Finansal desteğin geri çekilmesi gibi sonuçlara yol açabilecek bu durum, akademik özgürlüğe yönelik bir müdahale olacaktır." ifadesini kullandı.

 

Tepkiler üzerine Bakanlık, akademisyenlerin öğrencilere destek mesajının ifade özgürlüğü kapsamına girdiğini kabul etse de soruşturmanın akıbeti belirsizliğini koruyor.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, açık mektubun anayasada korunan ifade özgürlüğü kapsamında olduğu ve bu nedenle mektupla ilgili başka bir sonuç çıkarılmadığı belirtilerek, “Böylelikle daha fazla spekülasyon yapılması gereksizdir” ifadesine yer verildi.

Açıklamada, finansal desteğin kesilip kesilmeyeceğini araştırmak için başlatılan incelemenin resmen sonlandırıldığına dair bir bilgiye yer verilmedi.

 

- Öğretim üyelerinin açık mektubu

Başkent Berlin’deki Hür Üniversitesinde 7 Mayıs’ta yaklaşık 150 öğrenci Filistin’e destek vermek ve Almanya’da Filistin destekçilerine yönelik baskıyı protesto etmek için üniversitenin iç bahçesinde çadırlar kurarak dayanışma kampı oluşturmuştu. Polis gösteriye müdahale ederek kampı boşaltmış ve çok sayıda Filistin destekçisini gözaltına almıştı.

Bu gelişmeler üzerine ülkenin çeşitli üniversitelerinde görev yapan çok sayıdaki öğretim üyesi, Filistin ile dayanışma gösterilerinde bulunan öğrencilere destek veren ve öğrencilerin polis şiddetine maruz bırakılmamasını isteyen açık mektubu imzalamıştı.

 

İnternet üzerinden yayımlanan mektupta, "Kamptaki somut taleplere katılıp katılmadığımızdan bağımsız olarak öğrencilerimizin yanında duruyor ve onların barışçıl protesto hakkını savunuyoruz." ifadesi kullanılmıştı.

Söz konusu protestoların üniversiteye ait alanlarda da yapılabileceğine, toplanma ve ifade özgürlüğünün, özellikle üniversitelerde de korunması gereken temel demokratik hak olduğuna işaret edilen mektupta, öğrencilerin korunması ve polis şiddetine maruz bırakılmaması gerektiği belirtilmişti.

Federal Eğitim ve Araştırma Bakanı Bettina Stark-Watzinger, öğretim üyelerinin açık mektubunu eleştirmişti.