Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Türkevi’nden yeni bir çevrimiçi tartışma programı
Amsterdam Tartışmaları ile 60 program gerçekleştiren Hollanda Türkevi Topluluğu, “Gözlem; Hollanda’da Türkevi-Türkevi’nde Hollanda” adlı yeni bir programla faaliyetlerine bir yenisini daha ekledi.
Gözlem programı, pandemiyle birlikte küresel düzeyde değişen şartlara uyum sağlayarak çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. İlk programın konusu, Hollanda’da 17 Mart 2021’de yapılan seçimlerden 299 gün sonra kurulan 4’üncü Rutte Hükümeti Programı oldu. Programa uzman konuk olarak katılan Türkevi Topluluğu Başkanı Veyis Güngör’ün, hükümetin oluşum süreci, koalisyon ortaklarının tavrı ve hükümet protokolünü ele aldığı “Hollanda’da 4’üncü Rutte hükümetinin programında neler var?” başlıklı sunumu tartışmanın temelini oluşturdu.
Güngör, sunumuna 3. Rutte Hükümetinin 2020 yılının Aralık ayında neden istifa ettiği sorusuna verdiği cevapla başladı. Buna göre, Vergi Dairelerinin çocuk bakım ödenekleriyle ilgili takip ettiği politikaların etnik ayrımcılık ve ırkçılık temeline dayandığının bir Meclis Araştırma Komisyonu tarafından tespit edilip “Benzeri Görülmemiş Adaletsizlik” adlı raporla kamuoyuna sunulmasıyla istifa etmek zorunda kaldığına dikkat çekti.
15, 16 ve 17 mart tarihlerinde yapılan Temsilciler Meclisi seçimlerinden, iktidar partisi VVD yine birinci parti olarak çıkarken, D66 partisi ise büyük bir başarı sağlayarak, ikinci büyük parti oldu. 150 kişilik Temsilciler Meclisi için 37 parti mücadele verdi ve 17 parti milletvekili çıkarabildi. Seçimlere katılım oranı ise yüzde seksenikilerde seyretti. Seçimlerin kaybedeni sol partiler oldu. Popülist ve aşırı sağ partilerde ise oy patlaması yaşandı. PVV, FvD, JA21 gibi aşırı sağ partilerin toplam milletvekili sayısı 29’a ulaştı. Bu sayı, 2002 yılında, Pim Fortuyn’ün (LPF) listesi ve LN partilerinin aldıkları milletvekili sayısına tekabül ediyor.
299 gün hükümet kurma çalışmaları yapılırken, özellikle VVD lideri Rutte ile D66 lideri Kaag’ın stratejik mücadeleleri hükümetin kurulma sürecini uzattı. Farklı koalisyon alternatifleri üzerinde durulmasına rağmen, yine de 3’üncü Rutte hükümetini oluşturan partiler, yeni koalisyonu kurdular. Yeni kabinede VVD lideri Başbakan kalırken, D66 lideri Maliye Bakanı, CDA lideri de Dışişleri bakanı oldular. Yeni hükümette birisi Türkiye kökenli, diğeri de Türk kökenli olmak üzere iki kabine üyesi atandı.
Veyis Güngör, sunumunda 10 Ocak pazartesi tarihinde göreve başlayan 4’üncü Rutte hükümetinde gören alan Başbakan ve Maliye Bakanının seçim sürecinde verdikleri vaatlere dikkat çekti. Güngör, Hollanda kamuoyunun Başbakan Rutte’den, ‘Açık yönetim kültürü’, ‘muhalefete fırsat vermek’, ‘kaybedilen güveni tekrar kazanmak’ vaatlerini yerine getirmesini beklerken, Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Sigrid Kaag’dan ‘yeni liderlik örneği’ ile ‘değişim ve yenilenme’konunda icraatlar beklediğini söyledi.
Güngör, Başbakan ve Maliye Bakanından özel beklentilerin yanı sıra, yeni hükümetin, pandemiyle mücadele, vergi dairelerinin mağdur ettiği ailelerin itibarlarının maddi ve manevi iadesi, iklim değişikliği politikalarında uluslararası sözleşmelerin uygulanması, konut sorunu, eğitimde fırsat eşitliği ve öğrenci burslarının yeniden düzenlenmesi, gençlik ve yaşlı bakım sektöründeki sorunlar, yüksel enflasyon ve ona paralel olarak artan fiyatlar ve yoksullukla mücadele, göç ve mülteciler konusunda atacağı adımlar kamuoyunun beklentileri arasında olduğunu söyledi.
Gözlem’in ilk programında, neredeyse bir yıllık bir süreç sonucu ortaya çıkan hükümet ve programı hakkında Hollanda Türk toplumunun sessiz kaldığına dikkat çekildi. Katılımcılar, gerek hükümetin kurulma sürecinde gerekse Meclis’te bizleri ilgilendiren birçok hayati konu gündeme gelmesine rağmen Türk sivil toplum kuruluşlarının sessizliğinin anlaşılmaz olduğunu belirtirken, gündem takip etmekten ziyade şikayetle meşgul olunduğuna vurgu yaptılar.
Ahmet Suat Arı
Program Yöneticisi
Çukurova Üniversiteli Bilim İnsanları, 2020-2021 yılında 21 adet buluşla patent sahibi oldu. Rektör Prof. Dr. Meryem Tuncel, Çukurova Üniversitesinin uluslararası arenada bilinirliğini ve marka değerini yükselten başarılı bilim insanlarını her daim destekleme sözünü yineleyerek “Üniversitemizin patent sayılarının artması şehrimiz ve ülkemiz adına mutluluk verici bir gelişme. Akademisyenlerimizi kutluyor ve Üniversitemiz adına teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.
Rektör Prof. Dr. Meryem Tuncel, 2017 yılında Patent Kanunu’nun çıkmasıyla farkındalığın ve bilinirliğin istenilen düzeyde olmasa da arttığının gözlendiğini belirterek, patent ve sınai haklar konusunda farkındalığı yükseltmeyi hedeflediklerini söyledi.
Çukurova Üniversitesinde üretilen buluş sayısının her geçen gün artmasını sağlayacak bir dizi çalışma yaptıklarını da ifade eden ve üniversite- sanayi işbirliğine büyük önem verdiklerinin altını çizen Prof. Dr. Meryem Tuncel, “Üniversite-sanayi işbirliğinin patent sayılarını artıracağını söylemek mümkün. Üniversitemizin patent sayılarının artması şehrimiz ve ülkemiz adına mutluluk verici bir gelişme. Akademisyenlerimizi kutluyorum. Desteğimiz sürecek.” dedi.
Ticarileşen patentlerin üniversitelere diğer araştırmaları için kaynak olmasının da önemli bir avantaj olduğunu bildiren Rektör Prof. Dr. Tuncel, Çukurova Üniversiteli bilim insanlarının 2020-2021 yılında buluş veya başvuru sahibi olduğu sınai mülkiyet tescillerini açıkladı…
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Ukrayna'nın doğusundaki gelişmelere ilişkin Rusya'ya gerilimi azaltması çağrısında bulundu.
Bakan Baerbock, Berlin'de ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile yaptığı görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Baerbock, "Rusya'yı gerilimi azaltmak için adımlar atmaya çağırıyoruz" dedi.
ABD'li mevkidaşıyla siyasi diyaloğun krizden çıkmanın tek yolu olduğu konusunda hemfikir olduklarını belirten Baerbock, "Bunu yapma isteği son birkaç haftada çok net şekilde ortaya çıktı. Ne yazık ki Rusya farklı bir dil konuşuyor." dedi.
Baerbock, Rusya'nın Ukrayna sınırına askeri birlik yığmasına ve Belarus'taki askeri manevralarına ilişkin, "Rusya saldırgan bir tutum takınması durumunda bunun sonuçları olacaktır. Asıl konu Avrupa'daki barış düzeninin korumasıdır. Bu yüzden onu koruyucu kalkanla korumaktan başka seçenek yok. Tedbirler Almanya ve ABD için ekonomik sonuçlar anlamına gelse bile. Her bir adım buna değer." ifadelerini kullandı.
Ukrayna'nın güvenliği ve Rusya'ya yaptırımlar konusunda da hemfikir olduklarına işaret eden Baerbock, "Bu yaptırımların gerçekten etkili olması da gerekir. En etkili yaptırım ile gerilimin azaltılması gerekiyor." diye konuştu.
Alman Bakan ayrıca gerilimin daha fazla artması durumunda enerji dahil olmak üzere her türlü yaptırım şeklinin masada olacağını anımsattı.
NATO ile Rusya arasında 2 yıldır görüşmelerin olmadığına değinen Baerbock, şimdi tekrar diyalog ve görüşmelerin olmasının iyi bir adım olduğunu kaydetti.
Baerbock, Ukrayna konusunda Normandiya formatının önemine dikkati çekerek, "Fransa ve ben şahsen bu formatın yaşaması için elimizden geleni yapacağız. Fransız mevkidaşımla Ukrayna'ya beraber ziyaret gerçekleştireceğiz." diye konuştu.
Bakan Baerbock, İran'ın nükleer çalışmalarına ilişkin de "İran maalesef nükleer tırmanış sarmalını müzakerelere paralel olarak döndürmeye devam ettiği için zaman azalıyor." dedi.
İran, nükleer silahları olmayan bir ülke için eşi görülmemiş şekilde yüzde 60 uranyum zenginleştirme kapasitesine ulaştığına dikkati çeken Baerbock "Bunun için makul bir açıklama yok ve İran da buna makul bir açıklama getirmiyor. Hedef hala nükleer anlaşmaya varmak ve uranyum zenginleştirmesini durdurmak. " ifadesini kullandı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken
ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Almanya, ABD ve batılı müttefiklerin Ukrayna ihtilafında birlikte durduklarını belirterek, gerilimin mi yoksa diplomasi yolunun mu seçileceğinin Rusya'ya bağlı olduğunu söyledi.
Blinken, ortak hedefin diplomatik çözüm bulunması yönünde olduğunu ifade ederek, "Rusya ile görüşmelerimiz doğrudan ve açıktı. ABD ve Avrupa arasındaki birlik bize Rusya'nın sahip olmadığı gücü veriyor. Rus askeri birliklerinin Ukrayna sınırını geçmesi ve Ukrayna'ya yönelik yeni saldırgan eylemler gerçekleştirmesi halinde bunun hızlı ve sert sonuçları olacağını açıkça belirttik." dedi.
Rusya'nın hibrit saldırılar ve istikrarsızlaştırma faaliyetleri gibi çeşitli araçlar kullanabileceğini belirten Blinken, bu konuda eş güdümlü cevap verilmesi için her türlü senaryoya hazırlandıklarını kaydetti.
Blinken, "Yaptırımların gerekli olduğu ortaya çıkarsa, bunlar birbirini tamamlayıcı, birbirini güçlendiren ve yakından koordineli olacaktır." diye konuştu.
Kuzey Akım 2 boru hattının Moskoya'ya karşı bir baskı aracı olduğunu ifade eden Blinken, "Henüz Kuzey Akım'dan gaz geçmiyor. Bu da boru hattının Rusya için değil Almanya, ABD ve müttefiklerimiz için bir baskı aracı olduğu anlamına geliyor." dedi.
Blinken, Ukrayna'ya askeri yardım yapılmasının Rusya'ya karşı bir provokasyon olmadığını vurgulayarak, askeri desteğin Ukrayna'yı kendisini savunacak duruma getirmesi yönünde olduğunu kaydetti.
ABD Dışişleri Bakanı, yarın Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile yapacağı görüşmede bu ihtilafı azaltmak için diplomatik bir yol bulma konusunda ABD ve Avrupalı müttefiklerin ortak görüşünü temsil edeceğini aktardı.
İran nükleer görüşmelerine ilişkin de değerlendirmede bulunan Blinken, bu konuda bazı mütevazi ilerlemeler sağlandığını, ancak istenilen yerde olmadıkları belirtti.
Baerbock ve Blinken, ikili görüşme öncesinde Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ve İngiltere Dışişleri Bakan Yardımcısı James Cleverly ile bir araya gelmişti.
Blinken yarın da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya gelecek.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Türkiye Bursları kapsamında ülkemizde eğitim alan Kazakistanlı öğrencileri Kazakistan Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly ile buluşturarak moral kahvaltısı düzenledi. Programda konuşan YTB Başkanı Abdullah Eren ve Büyükelçi Saparbekuly, Kazakistan’ın geleceğini gençlerin belirleyeceğine dikkat çekerek Türkiye’de eğitim alan gençlerin iki ülke arasındaki dostluğa ve Türk dünyasına hizmet edeceğinin altını çizdi.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın (YTB) düzenlediği program ile Ankara’daki çeşitli üniversitelerde eğitim alan Kazakistanlı uluslararası öğrenciler, Kazakistan Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly ile moral ve dayanışma kahvaltısında buluştu.
TÜRKİYE İLE KAZAKİSTAN ARASINDAKİ İLİŞKİLERİ SİZLER GELİŞTİRECEKSİNİZ
Programda konuşan YTB Başkanı Abdullah Eren, Türkiye'de eğitim gören Kazakistanlı uluslararası öğrencilerin YTB'ye emanet olduklarını belirtti. 1992 yılından itibaren 5 bin 600 Kazakistanlı öğrencinin Türkiye’de burslu olarak eğitim aldığını aktaran Eren, bugüne kadar ise 2 binden fazla öğrencinin mezun olduğunu dile getirdi. Hali hazırda ise YTB tarafından organize edilen Türkiye Bursları çerçevesinde 505 Kazakistanlı öğrencinin eğitim gördüğünü söyleyen Eren, bunlardan 112 öğrencinin ise Ankara’da bulunduğunu ifade etti.
TEMEL AMACIMIZ TÜRKİYE İLE KAZAKİSTAN ARASINDAKİ BAĞI GÜÇLENDİRMEK
Ankara'da üniversite eğitimi alan öğrencilerle bir moral ve dayanışma programında buluşmak istediklerini anlatan Eren, “Ata yurdumuz olan, Türkistan coğrafyasının beşiği olan, Hoca Ahmet Yesevi’nin vatanı ve Türklük davasının menbaı olan Kazakistan bizler için çok önemli bir yere sahip. YTB olarak Kazakistan’a yönelik çok farklı projeler gerçekleştiriyoruz. Bundan sonra da gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Bu kahvaltıyı yapmak istememizin sebebi hem sizleri bir görmek hem de son 15 gün içerisinde Kazakistan'da yaşanan süreçle alakalı size desteklerimizi ifade etmek. Kazak devletine, Kazak halkına sonsuz desteğimizi sunmak istiyoruz. Türkiye'de eğitim alan öğrenciler bizlere; ailelerinin, ülkelerinin dolayısıyla Kazakistan'ın ve Kazakistan’ın geleceğinin emanetidir. Emanetimize iyi bakmaya gayret ediyoruz. Türkiye ile Kazakistan arasındaki ilişkileri sizler geliştireceksiniz. Temel amacımız Türkiye ile Kazakistan arasındaki bağı güçlendirmek. Kazakistan’ın geleceği Kazak gençlere emanet" diye konuştu.
TÜRKİYE'DE EĞİTİM GÖREN ÖĞRENCİLER GÖNÜL ELÇİLERİMİZ
Programda konuşan Kazakistan’ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly ülkenin geleceğini eğitimli gençlerin belirleyeceğine dikkat çekti. Kazakistan'da yaşanan olaylarda Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev'in halkla diyalog halinde çözüme gittiğini belirten Saparbekuley, şunları kaydetti: “Protestolarda Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev demokratik bir şekilde halkla görüşerek çözüme kavuşmaya çalıştı. Cumhurbaşkanı olayların başında halkın gerçekçi taleplerini iletme hakkı olduğunu, barışçıl ve hukuki zeminde diyalog çerçevesinde olması gerektiğinin altını çizdi. Kazakistan'da daha kötü olaylar da olabilirdi fakat yaşanan bu olaylar bizim için büyük ders oldu. Başta Türk halkının ve Türk devletinin zor günlerde Kazakistan halkı ve devleti ile beraber olduğunu göstermesi bizim için önemliydi. Türkiye'de eğitim gören öğrencilerin Kazakistan'a dönmesi, bunların bir gönül elçisi olması Kazak ve Türk halkının geleceğinin, iş birliğinin, halkların, dostlukların daha güçlü olacağının göstergesidir”