Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Spende zum Jubiläum: Damit Frühchen einen guten Start ins Leben haben
 
Das Klinikum Nürnberg freut sich über eine Spende für das Kinderklinikum: Anlässlich des 40-jährigen Jubiläums seiner Nürnberger Niederlassung unterstützt der Juwelier Wempe den Kauf von zwei mobilen Pflegewagen im Wert von rund 4000 Euro für Frühchen auf der Intensivstation. „Wir bedanken uns ganz herzlich dafür“, so Prof. Dr. Christoph Fusch, Chefarzt der Klinik für Neugeborene, Kinder und Jugendliche, und Pflegedienstleiterin Judith Peltner unisono bei der Übergabe der Spende am heutigen Donnerstag.
 
Die Nürnberger Wempe-Niederlassung startete anlässlich ihres 40. Jahrestags eine Charity-Aktion, der Erlös kommt dem Klinikum Nürnberg sowie der Kinderhilfe Eckental zugute. Die Motivation? „Soziales Engagement liegt uns als Familienunternehmen besonders am Herzen. Wir freuen uns, der Stadt etwas zurückgeben zu können und einen Beitrag zu leisten, um Kindern die bestmögliche medizinische Versorgung und emotionale Betreuung zu ermöglichen“, sagt Inhaberin Kim-Eva Wempe.
 
Pflegewagen für Frühchen
 
Mit der Spende werden am Klinikum Nürnberg zwei mobile Pflegewagen für Neugeborene angeschafft. Die Wagen sind mit allem ausgestattet, was für die Behandlung von Frühgeborenen auf der Intensivstation nötig ist: von medizinischen Instrumenten über Medikamente bis hin zu kleinen Hemdchen und Jäckchen. Etwa fünf bis zehn Prozent aller Geburten in Deutschland sind Frühgeburten. „Als Frühgeborene bezeichnen wir Säuglinge, die vor der vollendeten 37. Schwangerschaftswoche zur Welt kommen. Je früher die Kinder geboren werden, desto mehr Unterstützung benötigen sie in der Regel“, sagt Prof. Dr. Christoph Fusch, Chefarzt der Klinik für Neugeborene, Kinder und Jugendliche. „Doch dank unserer hochentwickelten intensivmedizinischen Behandlung und der intensiven pflegerischen Betreuung können wir vielen Frühchen einen guten Start ins Leben ermöglichen“, fährt Prof. Fusch fort.
 
Im Perinatalzentrum, Level 1, am Klinikum Nürnberg werden jedes Jahr über 600 Neu- und Frühgeborene betreut. „Sogar extreme Frühchen mit einem Geburtstermin um die 24. Schwangerschaftswoche und einem Geburtsgewicht um die 500 Gramm haben heute eine gute Überlebenschance“, betont Judith Peltner, Pflegedienstleitung.
 
Der Juwelier Wempe ist dem Klinikum Nürnberg seit Jahren verbunden, dieses Mal richtet er seinen Fokus auf die kleinsten und schwächsten Patientinnen und Patienten. Im Rahmen der Jubiläumsaktion wurde auch die Kinderhilfe Eckental GmbH mit einer Spende bedacht: Wempe unterstützt die Anschaffung von 500 Teddybären, die als Tröster-Teddys für kranke Kinder zum Einsatz kommen.
 
Teddys zum Trösten
 
„Wenn ein Kind in jungen Jahren bereits eine schwere Zeit durchmachen muss, soll es die beste medizinische und emotionale Hilfe bekommen. In beiden Bereichen wollen wir mit der Spende der Pflegewagen und der Tröster-Teddys einen Beitrag leisten und hoffen, dass wir so den Kindern den Start ins Leben etwas erleichtern können“, sagt Viola Brand, Geschäftsführerin von Wempe Nürnberg.
 
„Gerade Kinder sind mit der Situation im Krankenwagen oder in der Notaufnahme oftmals überfordert und verunsichert, hier hilft unser Tröster-Teddy ,Ralphi´ oft Wunder und hilft dem Kind über die ersten Schmerzen und Ängste hinweg. Er bleibt natürlich ein treuer Begleiter des Kindes und darf an seiner Seite bleiben. So fühlen sich die Kinder oftmals wohler und ein wenig beschützt, wenn der Teddy im Arm dabei ist und vielleicht zuerst die Spritze oder den Verband bekommt“, so Corinna Steffl von der Kinderhilfe Eckental, die sich bei der Spendenübergabe im Klinikum Nürnberg ebenfalls herzlich bedankte.
 
 
 
 
Foto: Der Juwelier Wempe unterstützt das Klinikum Nürnberg und die Kinderhilfe Eckental mit Pflegewagen beziehungsweise Tröster-Teddys. Es freuen sich: Viola Brand, Geschäftsführerin Wempe Nürnberg, Corinna Steffl von der Kinderhilfe Eckental, Wempe-Inhaberin Kim-Eva Wempe, Pflegedienstleiterin Judith Peltner und Prof. Dr. Christoph Fusch, Chefarzt der Klinik für Neugeborene, Kinder und Jugendliche am Klinikum Nürnberg (v. l.). 
 
Quelle: Giulia Iannicelli/Klinikum Nürnberg
Autorin/Autor: Unternehmenskommunikation Klinikum Nürnberg
BERLİN (AA) - Hacı Bektaş Veli ile Yunus Emre, Türkiye'nin Berlin Başkonsolosluğunda düzenlenen programda anıldı.
 
Hacı Bektaş Veli’nin 750'inci ve Yunus Emre’nin 700'üncü ölüm yıl dönümü nedeniyle düzenlenen programa Berlin Başkonsolosu Olgun Yücekök, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve davetliler katıldı.
 
Programda Hacı Bektaş-ı Veli ve Yunus Emre’nin eserlerinden bir seçki sunuldu.
 
Berlin Büyükelçiliği muavin Başkonsolosu Bilal Çamlık ile Türkçe ve Türk Kültürü öğretmeni Burhan Erden'in sazlarıyla katkı verdiği programda davetliler ezgilere eşlik etti.
YTB desteğiyle hazırlanan, Osmanlı'dan Amerika'ya göç hikâyelerinin
anlatıldığı "Osmanlı'nın Amerika'sı" belgesel filmi, ABD'de Emine Erdoğan
katıldığı programla tanıtıldı.
 
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Bay Atlantic
Üniversitesi (BAU) ve Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları
Merkezi'nin (MEDAM) iş birliği ile hazırlanan "Ottoman America" belgesel
filmi, New York'taki Türkevi'nde Emine Erdoğan'ın katılımıyla tanıtıldı.
Kişisel öyküleri kaybolan Osmanlı'nın Amerika'sına ışık tutan belgesel
filmi, her biri 35 dakika olan 3 bölümden oluşuyor.
 
 
 
Emine Erdoğan, "Osmanlı'nın Amerika'sı" belgeselinin Amerika'daki Türk
tarihini aydınlattığı gibi, tarih bilimine de büyük bir katkı sunduğunu
belirterek hazırlanmasında emeği geçen akademisyenlere ve YTB'ye
şükranlarını sunarak konuşmasına başladı.
 
"İnsanlıkla var olmuş bir hareketlilik" olarak nitelediği göçün Amerika
özelinde çok daha derin anlamları bulunduğunu vurgulayan Emine Erdoğan,
"Türk, Kürt, Ermeni, Yahudi ve Rum göçmenler, bu yola beraber çıkmış ve
Amerika'da da bir arada kalmışlardır. Osmanlı İmparatorluğu'nun çok
kültürlülüğünü, bu göç serüveninde de görüyoruz. Memleketteki dostluk ve
komşuluk ilişkilerini buraya taşımışlardır. Endüstrileşme sürecinde,
emekleriyle, alın terleriyle yer almışlardır" diye konuştu.
 
 
 
 
"UMARIM BU BELGESEL GÖÇ TARİHİMİZİ KAYIT ALTINA ALACAK BİR MÜZENİN
KURULMASINA VESİLE OLUR"
 
Emine Erdoğan, "Vatana bağlılık, gönüllerden hiçbir zaman silinmez. Mesela,
  1. Dünya Savaşı başladığında, Amerika'daki Türklerin, maddi birikimlerini
ülkelerine göndermeleri, aradaki binlerce kilometrenin bizi hiç
ayırmadığının ispatıdır" dedi.
 
Belgeselin sunduğu tarihsel dayanağın Amerika'daki Türkler için önemine
vurgu yapan Emine Erdoğan, "Umarım bu belgesel göç tarihimizi kayıt altına
alacak bir müzenin kurulmasına vesile olur" dileklerini ifade etti.
 
TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ AÇISINDAN DÖNEMLİ BİR BAŞLANGIÇ
 
YTB Başkanı Abdullah Eren ise konuşmasında ABD'deki ilk Müslüman diaspora
grubunun ana vatanının da Osmanlı olduğunu belirtti ve bu durumun
Türkiye-ABD ilişkileri açısından da önemli bir başlangıç noktası olduğuna
dikkat çekti.
 
O tarihlerden itibaren ABD'deki Müslüman Türk nüfusun doğrudan ana vatanları
Anadolu'yu da ilgilendiren ilginç hatıraları olduğunu ifade eden YTB Başkanı
Eren, "Osmanlı'nın Amerika'sı" belgeselinin ABD'deki benzer öyküleri
derlediğini ve gün ışığına çıkardığını söyledi.
 
YTB Başkanı Eren, "Müslüman toplumunun ABD'deki köklü tarihini ortaya
koyduğu gibi, farklı etnik grupların öykülerini de içermektedir. Bu hâliyle
belgesel, Osmanlı medeniyetinin kıtalar ötesine uzanan bir başka yüzünü pek
çok arşiv belgeseli ile bizlere tanıtmaktadır" diye konuştu.
 
Belgeselde hikâyesi yer alan, ABD askeri olarak gittiği Kore savaşında Türk
Tugayı'nın misafiri olarak üç gün kalan ve birinci nesil Türk göçmenlerin
hayatta kalan birkaç çocuğundan biri olan Bill Alli de tanıtıma eşi Friede
Alli ile birlikte katıldı. Bill Alli, Emine Erdoğan'a hediye olarak kendi
kitabını takdim etti.
 
Belgeselde konunun uzmanları ile sahada yapılan aktüel çekimlerle
izleyicilerin bu kayıp zamanı keşfetmesi ve kişisel hikayelerin parçası
olması sağlanıyor. Çekimleri Massachusetts, Lowell, Lynn, Peabody, Lawrence,
Boston, New York, Ellis Island, New Jersey Paterson, Wall Street, Michigan
(Detroit), Virginia, Richmond ve Washington D.C. gibi yerlerde
gerçekleştirilen film, ABD'deki Osmanlı göçmenlerinin unutulmuş dünyasını
yeniden hatırlatıyor.
 
TÜRKLERİN ÜLKEYE KATKILARI GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR
 
ABD'ye 1900'lerin başında gelen Türk göçmenlerin ülkeye katkılarını ortaya
koymak ve Türklere ortak bir platform sağlamak filmin hedefleri arasında yer
alıyor. Belgesel ayrıca Türk asıllı iş insanları ve politikacıların eline
güçlü bir tarihsel veri tabanı sunmayı, Anadolu'nun tanıtılmasını sağlayarak
turizme katkıda bulunmayı ve ülkedeki göçmen tartışmalarına yeni bir bakış
açısı getirmeyi amaçlıyor. Bunun yanında ise 100 yıldan daha uzun süredir
ABD'de bulunan Türk toplumu üyelerinin, bu ülkeye olan aidiyetlerini
pekiştiriyor.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), ABD'de yaşayan Türk

toplumunun sosyal, kültürel ve mesleki yönden iyi yetişmeleri ile

yaşadıkları toplumlarda daha aktif olabilmeleri için onlarca proje hayata

geçirdi. 

 

Dünyanın dört bir yanına dağılmış yurt dışında yaşayan yaklaşık 6,5 milyon

Türk vatandaşı yaşadıkları toplumda bugün eğitimden sanata, ekonomiden

akademik hayata, politikadan sivil topluma hemen her alanda yer alıyor.

Ayrıca vatandaşlar yaşadıkları ülkelerde; etkin, bilinçli, duyarlı ve

sorumluluk sahibi aktif yurttaşlar olarak toplumsal hayatın her alanında

bulunuyor. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB),

Türkiye'nin 2023 vizyonu çerçevesinde yurt dışında yaşayan vatandaşların;

kültürel aidiyetinin korunması, katılım kapasitesinin geliştirilmesi ve

etkin bir sivil topluma ulaşılması amacıyla her yıl binlerce proje hayata

geçiriyor. Bu kapsamda YTB, ABD'de yaşayan vatandaşların; sosyal, kültürel

ve mesleki yönden iyi yetişmeleri, yaşadıkları toplumlarda daha aktif

olabilmeleri ve mensubu oldukları topluma katkılar sağlamaları için

faaliyetler yürütüyor. 

 

 

 

ABD'DEN GENÇLER TARİHİ VE KÜLTÜREL MİRASLARI YERİNDE GÖRDÜ 

 

YTB ABD'de yaşayan gençlere yönelik, Türkiye ile olan bağlarını güçlendiren,

meslek hayatlarına katkı sağlayan ve aynı zamanda tarihi ve kültürel

mirasları yerinde görmelerine imkân tanıyan projeler uyguluyor. Bu çerçevede

ABD'de okullarında dereceye girmiş 13 genç YTB'nin Yurtdışı Genç Liderler

Programı, Diaspora Gençlik Akademisi ve Türkiye Stajları programlarında yer

aldı. Bunun yanında Türkiye ziyaretini de kapsayan 'Gençlik Köprüleri'

programına ABD'den başarılı 138 genç katıldı.  

 

Vatandaşların anavatanları ile bağlarını korumaları konusunda en büyük

katkıyı kendi aralarında oluşturdukları sivil toplum kuruluşları veriyor.

YTB de, STK'lara yönelik etkinlikler düzenlerken aynı zamanda; eğitim, aile,

ayrımcılık, kültür ve çift dilli eğitim, ana okul gibi alanlardaki projelere

mali destekler sağlıyor. Bu kapsamda ABD'de geçtiğimiz yıllarda YTB

desteğiyle STK'lar aracılığıyla vatandaşlara çeşitli hizmetlerde bulunuldu. 

 

EĞİTİM, SEMPOZYUM, KÜLTÜREL ETKİNLİK VE SİYASİ KATILIM KONULARINDA DESTEKLER

 

 

2012-2014 yılları arasında YTB tarafından, Türk-Amerikan Toplumunun kurmuş

olduğu sivil toplum kuruluşlarının; eğitim, sempozyum, kültürel etkinlik,

siyasi katılım gibi konu başlıkları altındaki 4 projesine mali destek

sağlandı.  

 

Proje sistemi üzerinden başvuruların alındığı 2016-2017 yılları arasında

ise; kadın ve aile eğitimi seminerleri, çift dilli eğitim, Gençlik Köprüleri

Projesi, Anaokulu Projesi, Liderlik Konferansı, New York Atatürk Okulu

45.Yıl Projesi, Turkish Music Institute Workshop, Değerler Eğitimi Projesi

ve ATAA Uzman Konuşmacılar Programı kapsamında 9 projeye destek verildi. 

 

 

 

GENÇLİK ÇALIŞMALARI, YAZ OKULLARI VE VATANDAŞ BULUŞMALARINA KATKI 

 

2018-2022 yılındaki projeler kapsamında da YTB tarafından, ABD'deki Türk

sivil toplum kuruluşlarının; Anadolu hafta sonu okulu projesi, Türk Kültürü

ve İslam Ahlaki Eğitimi, Amerika'da Türk Kalmak Projesi, çift dilli

eğitimler, genç liderler projesi, Türkçe Saati Eğitim Destek Projesi,

değerler eğitimi, müzik konserleri, yaz okulları projeleri, vatandaş

buluşmaları, belgesel çalışmaları ve kültürel etkinlikler çerçevesinde

gerçekleştirdiği 34 projeye mali destekler verilerek katkı sağlandı. 

 

Bu tarihler arasında YTB tarafından yürütülmekte olan Anadolu Okuma Evi

projesi doğrultusunda ise; ABD'de Washington, New York ve Rochester

şehirlerinde üç adet kütüphane açıldı. ABD'de yaşayan minik vatandaşlar için

de Rafadan Tayfa Gösteri Ekibi YTB'nin desteğiyle yaklaşık 6 bin kişiye

farklı şehirlerde 8 ayrı gösteri sundu. 

 

 

 

COVID-19 DESTEK VE İŞ BİRLİĞİ PROGRAMI İLE 20 BİN KİŞİYE ULAŞILDI 

 

YTB tarafından pandeminin başından itibaren dünya çapında başlatılan

"COVID-19 Destek ve İşbirliği" programı kapsamında ABD'de 4 bin civarında

aileye, iaşe ve hijyen malzemesi yardımında bulunuldu. Söz konusu yardımlar

dünyada en fazla vakanın görüldüğü New York ve New Jersey eyaletlerinde

özellikle kayıt dışı çalışması hasebiyle kamu desteklerinden mahrum olan

ailelere verildi. Bunun yanında proje kapsamında 20 bin civarında kişiye

ulaşılarak, 4 bin adet gıda ve yardım kolisi de dağıtıldı. 300 kişiye ise

konaklama desteği verildi. 

Ein integratives Projekt der Kommunalen Jugendarbeit im Landkreis Würzburg
 
30 Jahre Circus Wirbelwind - 2000 Anmeldungen, 5000 Kostüme, 120 Vorstellungen und 4000 leuchtende Kinderaugen. Der Circus Wirbelwind ist ein Ferienprojekt des Landkreises Würzburg und feierte dieses Jahr seinen 30. Geburtstag. Gegründet wurde der Zirkus 1991 von Zirkuspädagoge Peter Bethäuser und Klaus Rostek, damaliger Jugendpfleger im Landkreis Würzburg. 2008 hat Clown „Herr Lui“ aus Reichenberg die Zirkusleitung übernommen.
 
„Es ist immer wieder faszinierend, wenn es heißt ‚Manage frei‘ und aus unseren Kindern und Jugendlichen Akrobaten, Artisten, Zirkusmanager oder Clowns werden. Gäbe es den Zirkus nicht schon seit 30 Jahren, müsste man ihn glatt erfinden!“, freut sich Landrat Thomas Eberth dankbar für das über 30-jährige Engagement.
 
In seiner Anfangsphase hat der Circus Wirbelwind auch stürmische Zeiten überlebt und ist so zu seinem Namen gekommen: In einer windigen Nacht 1993 in Rottendorf tobte der Sturm im Camp so stark, dass ein Kinderzelt über das große Zirkuszelt hinwegflog. So bekam die Zirkusfreizeit schließlich den Namen „Circus Wirbelwind“. 2010 musste sogar ein Camp mitten in der Nacht evakuiert werden, da die Zelte in wenigen Minuten voller Wasser standen. Die jungen Artistinnen und Artisten und das Team ließen sich aber nicht aus der Ruhe bringen. Zusammenhalt, Gemeinschaft und Integration werden im Circus Wirbelwind nicht nur großgeschrieben, sondern auch wirklich gelebt.
 
 
Trainingsspaß mit Übernachtung in der Zirkusfamilie auf Zeit
Für je eine Woche leben und trainieren knapp 40 Kinder und Jugendliche auf dem Zirkusplatz. Immer in der vierten und fünften Sommerferienwoche wird das rotweiße Zirkuszelt in einer Gemeinde im Landkreis Würzburg aufgebaut. Mit dabei sind 58 Kostümkisten, ein Dutzend Scheinwerfer und jede Menge Requisiten. Gekocht wird jeden Tag frisch in der eigenen Küche. Jedes Zirkuscamp sucht sich für die Vorstellung ein Thema aus. Dazu überlegen sich die Artisten in ihren Nummern ein buntes Programm. Jedes Kind darf zwei verschiedene Nummern trainieren. Ob Trapez, Clown, Fakir oder Akrobatik – für jeden ist etwas dabei. Auch Kinder und Jugendliche mit körperlicher und geistiger Beeinträchtigung werden ohne Probleme in den Zirkusalltag integriert. Innerhalb einer Woche wird aus einer bunt gemischten Gruppe eine große Zirkusfamilie. Mit dabei ist immer der Leiter Herr Lui, der eng mit dem Landkreis Würzburg zusammenarbeitet. Das Team umfasst mittlerweile auch frühere Teilnehmerkinder, die die Ausbildung zum Zirkustrainer gemacht haben.
 
„Einmal Zirkuskind, immer Zirkuskind – das macht dieses besondere Programm des Landkreises Würzburg aus, daher wünschen wir dem Circus Wirbelwind noch viele Generationen, die den Eltern und Gästen wunderbare Zirkusvorstellungen bieten und die mit Freude an der Gemeinschaft, mit Zusammenhalt und Begegnungen beim Training Ängste überwinden, Neues lernen und dabei sehr viel Spaß haben“, so Landrat Thomas Eberth
 
Selbst zu Coronazeiten 2020 und 2021 konnte der Circus Wirbelwind stattfinden, in diesem Jahr in Höchberg. Ein umfangreiches Test- und Hygienekonzept ermöglichte die Zirkusfreizeiten mit Maske, Abstandregeln und festen Kleingruppen. Klar war, dass die Vorstellungen 2021 unter dem Motto „30 Jahre Circus Wirbelwind“ standen. Wie feiert man ein solches Fest? Die Kinder vom Wirbelwind haben es uns gezeigt: Wie immer mit viel Phantasie, Mut, Spaß und tollen Kunststücken. So wird es auch in den nächsten Jahren heißen: Manege frei im Circus Wirbelwind!
 
 
Bildunterschriften:
Auch beim 30-jährigen Jubiläum des „Circus Wirbelwind“ im Landkreis Würzburg boten die jungen Artistinnen und Artisten eine tolle Abschlussvorstellung, in diesem Jahr in Höchberg.
 
Foto: Klaus Rostek
 
 
Auch Landrat Thomas Eberth (r.) stattete dem Circus Wirbelwind, der heuer in Höchberg gastierte, einen Besuch ab und ließ sich von Zirkusdirektor „Herr Lui“ in die Geheimnisse des Feuerspuckens einweihen.
 
Foto: Lucas Kesselhut
Eğitimci-Yazar Bahattin Gemici’nin “Çocuğunuzun Başarısı Sizin Elinizdeˮ adlı yeni kitabı yayımlandı. Gemici son kitabında yurtdışında yaşayan Türk çocuklarının eğitim sorunlarına eğiliyor; çıkış yolları gösteriyor, çözüm önerileri getiriyor.
 
KUZEY Ren Vestfalya Eyaleti’nde ilk ve ortaokullarda 36 yıl öğretmenlik yapan Eğitimci-Yazar Bahattin Gemici, Eğitim alanındaki tecrübelerinden yola çıkarak, ebeveynlere eğitim konusunda bilgiler veriyor. Türkçe ve eşit haklar için verdiği mücadele ile de tanınan Gemici’nin 17. kitabı Ankara’da Ürün Yayınları tarafından yayımlandı.
 
 
ANNE-BABANIN BİLMESİ GEREKENLER
Eğitimin çocuğu sevmekle ve ona örnek olmakla başladığını belirten Gemici, bu kitabında çocuğun doğumundan anaokuluna, ergenlik çağını da içeren tüm ortaöğretim çağında anne-babalardan beklenen önemli görevlere dikkat çekiyor; öğretmenlerin isteklerine, uzman kişilerin görüşlerine yer veriyor. Anne-babaların bilmesi ve uygulaması gereken pratik bilgilere yer verdiğini belirten Gemici; “Okul başarısı için anne-baba, çocuk ve öğretmen üçlüsü işbirliği yapmalıdırˮ dedi.
 
KİTAPTA YER ALAN BAZI KONULAR
Yeni kitabının uzun bir çalışmanın ürünü olduğunu, veliler ve öğretmenler için el kitabı niteliği taşıdığını belirten Gemici, “Türkiye Cumhuriyeti devleti ile AlmanyaFederal Cumhuriyeti devleti arasında Türk İş gücü Anlaşması’nın 60. yılında Türk toplumu olarak çocuklarımızın aranan mesleklere sahip olup üst düzeylere gelmeleri için bir eğitim seferberliği başlatmak ve bu alandaki çabaları desteklemek görevimiz olmalıdırˮ dedi. Bahattin Gemici, iş insanlarının eğitim çalışmalarına destek olmalarını, ebeveynlerin ise her kentte veli dernekleri kurmalarını ve var olan dernekleri güçlendirmeleri gerektiğini kaydetti.
 
 
TÜRKÇEMİZE SAHİP ÇIKALIM
Anadilini öğrenemeyen çocukların ailelerinden ve Türkiye’den uzaklaşacaklarına ve giderek asimile olacaklarına dikkat çeken Bahattin Gemici, “Anadilimizi ve ulusal kültürümüzü yaşatmak için hepimiz Türkçe derslerinin okullarda verilmesi ve derse katılımın artırılması için çaba göstermeli, çocuklarımızı mutlaka Türkçe dersine kaydettirmeliyiz. Yurtdışında varlığımızı sürdürmek, içinde yaşadığımız topluma uyum sağlamak; nitelikli mesleklere sahip olarak üstün bir konuma gelmek, çocuklarımızın ve gençlerimizin kriminal olaylara karışmalarını önlemek için eğitime önem vermeliyizˮ dedi. 
Endlich wieder tropisch-bunte Schmetterlinge im Manatihaus bestaunen:Nach der monatelangen Schließung der Häuser öffnet der Tiergarten der Stadt Nürnberg am kommenden Montag, 13. September 2021, seine Tierhäuser mit Ausnahme des Affenhauses wieder. Ebenfalls ab Montag gilt im Tiergarten die 3G-Regel, nach der nur Covid-19-Genesene, Geimpfte oder Getestete den Zoo besuchen können. Bereits am Freitag, 10. September 2021, führt der Tiergarten die Luca-App als besucherfreundliche und schnelle Möglichkeit der Kontaktnachverfolgung ein.
 
Ab Montag müssen Covid-19-Genesene, Geimpfte oder Getestete am Tiergarteneingang ihren entsprechenden Nachweis vorzeigen. Kinder unter sechs Jahren sowie Schülerinnen und Schüler (auch in den Ferien), die regelmäßigen Testungen im Rahmen des Schulbesuchs unterliegen, stehen getesteten Personen gleich.
 
In der aktuellen Pandemie öffnete der Tiergarten zwar nach den Lockdowns immer wieder seine Tore für die Zoogäste, doch die Tierhäuser blieben bis auf wenige Tage immer geschlossen. Ab Montag öffnen alle Tierhäuser bis auf das Affenhaus wieder. Das Affenhaus bleibt noch einige Zeit zu, um die beiden Gorillajungtiere an den Publikumsverkehr zu gewöhnen. In den Tierhäusern und wie bereits bisher in sämtlichen Innenräumen sowie im Kassen- und Eingangsbereich gelten die Hygiene- und Abstandsregelungen. Dort ist auch das Tragen einer medizinischen oder FFP2- Maske Pflicht.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Abdullah Eren, "Temel meselelerde refleks gösterebileceğimiz güçlü Avrupalı Türk varlığı talep ediyoruz." dedi.
Almanya'da sürdürdüğü temasları çerçevesinde TRT Deutsch ofisini ziyaret eden Eren, yaptığı açıklamada, YTB'nin diaspora kurumu olduğunu söyledi.

 



"Temel meselelerde refleks gösterebileceğimiz güçlü Avrupalı Türk varlığı talep ediyoruz." diyen Eren, farklı düşünebileceklerini, farklı dini veya ideolojik yapılanmalar olabileceğini ama Türkiye üst çatısı altında birleşebilmeleri gerektiğini dile getirdi.

Almanya'daki Türklerin 1960'lı yıllarda bayram namazı kılmak için organize olabildiklerine, sosyalleşmelerini kurdukları dernekler çevresinde tamamladıklarına işaret eden Eren, "YTB olarak amacımız, vatandaşlarımızın Türkiye ile bağlarını muhafaza edebilmeye katkı sunmak. Eğitim kültür faaliyetlerine ağırlık vermek. Sivil toplum kuruluşlarının (STK) kapasitelerinin geliştirilmesi için çaba sarf etmek." diye konuştu.

 

 


- Almanya'daki Türklerin siyasal katılımları önemli
YTB Başkanı Eren, Almanya'da yaklaşan seçimlere dikkati çekerek, "Almanya'da yaşayan Türkiye kökenlilerin siyasal katılımları önemli. Toplumuzun yaşadıkları ülkelerde siyasal katılımları yüzde 20-25'i geçmiyor. Yerel meclislerden federal seçimlere kadar tüm o süreçlerde Türk toplumunun seçim farkındalığına sahip olmasını arzuluyoruz." dedi.
Almanya'da yaşayan Türklerin Türkçe eğitim konusunda talepkar olmasını isteyen Eren, "Almanya'da 6 ile 20 yaş arasında 800 bin genç var. Türkçe eğitim konusunda taleplerin daha yüksek sesle dile getirilmesi gerekiyor." diye konuştu.

 

 


- Türkiye-Almanya İşgücü Anlaşması'nın 60. yılı
YTB Başkanı Eren, bu yıl Türkiye-Almanya İşgücü Anlaşması'nın 60. yılı olduğuna dikkati çekerek, bu vesileyle birçok etkinlik yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini söyledi.
Eren, 60. yıl kapsamında Türk Alman Üniversitesi'yle sempozyum düzenleyeceklerini belirterek, şunları dile getirdi:
"Pandemi nedeniyle 60. yılı es geçmeyeceğiz. Sirkeci'de Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımıyla bir etkinlik düzenleme planımız var. Almanya'da başarı göstermiş insanların hayat hikayelerini YouTube'da izleyenlerin beğenisine sunacağız. Kitap çalışmamız var. Berlin Büyükelçiliğimizle beraber burada bir etkinlik düzenlemek istiyoruz."
Avrupa'da Türklerin yoğun yaşadığı yerlerde kültürel faaliyetlerin icra edilebileceği konferans salonlarının olduğu Türkevlerinin bulunmasını isteyen Eren, "Türkevi Projesi'ne inanıyorum. Vatandaşlarımızın yoğun yaşadığı yerlerde herkesin gelebileceği, sosyal faaliyetlerde bulunabileceği bir Türkevi olmasını isteriz." şeklinde konuştu.
Eren, YTB olarak hazırladıkları Avrupalı Türkler için "Memleket Yolu" adlı yol yardımı ve ülke bilgilendirme uygulamasının da indirilmesi tavsiyesinde bulunarak, "Bu uygulama, çok güzel ve başarılı bir uygulama. Türkiye'ye geliş gidişlerde bu uygulama üzerinden iletişim de kurulabiliyor." dedi. (AA)

 

Mit 2,5 Millionen Abrufen zählt das Unternehmerportal „Die Deutsche Wirtschaft“ zu den reichweitenstärksten Online-Medien des Landes. Mit fundierten Unternehmensanalysen und -rankings hat sich das Medienprojekt über die letzten Jahre als führendes Informationsorgan für den deutschen Mittelstand etabliert und prämiert seit 2019 auch die Exzellenzbetriebe des Landes. Die Eckert Schulen wurden Mitte März mit dem begehrten Qualitätssiegel „Exzellenzbetrieb des Deutschen Mittelstands“ ausgezeichnet. 

Eine besondere Expertise hat das Portal „Die Deutsche Wirtschaft“ seit Jahren in der Bereitstellung von Marktinformationen und Rankings über die führenden Akteure des deutschen Mittelstands bewiesen.

Jetzt profitiert die Karriereschmiede vor den Toren Regensburgs von diesem Qualitätssiegel: Die Eckert Schulen werden auf der Startseite vorgestellt, das Unternehmensprofil des Regenstaufer Bildungsträgers wird morgen als Newsletter an alle 62.500 Empfänger des Unternehmerportals „Die Deutsche Wirtschaft“ verschickt. Gegen Ende der Woche werden die Eckert Schulen auch auf allen Social Media Plattformen von „Die Deutsche Wirtschaft“ veröffentlicht – die eine  beachtliche Reichweite von sechs Millionen Views auf sich vereinen.

„Die Eckert Schulen machen mit Hilfe dieses Qualitätssiegels wieder einen weiteren Schritt in Sachen deutschlandweiter Marktführer im Bildungsbereich und nationaler Bekanntheit“, so Andrea Radlbeck, Leitung Unternehmenskommunikation, Marketing, Aus- und Weiterbildung. „Wir freuen uns sehr über die wertvolle Auszeichnung und die noch wertvolleren Folgeerscheinungen. Sie lassen uns unserem Marketingziel wieder ein Stück näherkommen.“

- Almanya Başbakanı Angela Merkel:
- "O dönemde 'uyum politikası' gibi bir kavram yoktu. Misafir işçi kavramı, herkesin yakında gideceğine ilişkin düşünülen şeyi ifade ediyordu. Ancak bunların çoğu gerçekleşmedi"
-Göç, Sığınmacılar ve Entegrasyondan Sorumlu Devlet Bakanı Annette Widmann-Mauz:
-"Sadece bir bavulla gelen kadın ve erkekler çok çalıştılar ve Almanya'yı bugün Avrupa'nın ortasında ekonomik olarak güçlü bir ülke haline getirmeye yardımcı oldular"
 
 
BERLİN (AA) – Almanya’nın başkenti Berlin’de Türkiye ile Almanya arasında imzalanan "İş Gücü Anlaşması"nın 60. yıl dönümü kutlandı.
Almanya Uyum Vakfı tarafından Başbakanlık binasına düzenlenen törende Türkiye’den ve diğer ülkelerden Almanya’ya gelen misafir işçiler takdir edildi.
 
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sebebiyle çevrim için düzenlenen törene Almanya Başbakanı Angela Merkel, Göç, Sığınmacılar ve Entegrasyondan Sorumlu Devlet Bakanı Annette Widmann-Mauz ve eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff da katıldı.
Şansölye Merkel, burada yaptığı konuşmada, 60 yıl önce misafir işçi olarak Almanya’ya gelenlerin bilinmeyene doğru bir yolculuk yaptıklarını belirterek 10 yıl önce İş Gücü Anlaşması'nın 50. yılında düzenlenen etkinliğe katılan birinci kuşaktan insanlardan dinlediği yaşam hikayelerinin kendisini çok etkilediğini ve bunları hiçbir zaman unutmayacağını söyledi.
Merkel, “O dönemde buraya gelen insanlar gerçekten kolay bir zaman geçirmediler." ifadesini kullandı.
Almanya’ya gelen insanlara yönelik uyum çalışmalarının yapılmadığını anımsatan Merkel, "O dönemde 'uyum politikası' gibi bir kavram yoktu. Misafir işçi kavramı, herkesin yakında gideceğine ilişkin düşünülen şeyi ifade ediyordu. Ancak bunların çoğu gerçekleşmedi." değerlendirmesinde bulundu.
Merkel, ülkeye gelenlerin topluma uyum sağlaması için şirketlerin ve sendikaların önemli rol oynadığını anlattı.
Göreve geldiği 2005’te entegrasyondan sorumlu Devlet Bakanlığının kurulduğunu anımsatan Merkel, "Çünkü bunun (entegrasyonun) çok daha büyük önem kazanması gerekiyordu." dedi.
Merkel, bugün göçmenlere yönelik uyum ve danışma kurslarının verildiğine işaret ederek Almanya’daki göçmenlerin Almanca öğrenmesinin önem taşıdığını vurguladı.
Alman toplumunun Almanya'nın göç ülkesi olduğunu ve başka kültürlerden gelenlerin bu ülke için çalıştığında güçlendiğini anladığını ifade eden Merkel, "Uyumun hedefi bu birliktelik. Entegrasyon, isminiz Klaus veya Erika olmadığı için asla tamamlanmayan 7 nesil süren bir görev olamaz.” değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Merkel, insanlar arasında daha çok temasın sağlanması gerektiğini belirterek "Bu konuda yapacak çok şeyimiz var." dedi.
 
Göç, Sığınmacılar ve Entegrasyondan Sorumlu Devlet Bakanı Widmann-Mauz, ilk neslin Almanya’ya katkılarını överek “Sadece bir bavulla gelen kadın ve erkekler çok çalıştılar ve Almanya'yı bugün Avrupa'nın ortasında ekonomik olarak güçlü bir ülke haline getirmeye yardımcı oldular." ifadesini kullandı.
Alman tarihinin bu kısmı, ülkenin ortak hafızasında, müzelerde ve okuldaki derslerde yer alması gerektiğini belirten Widmann-Mauz, “Made in Germany" bu iyi imajını ülkeye gelen birinci nesil misafir işçilere de borçlu olduğunu vurguladı.
Widmann-Mauz, geçmişten derslerin çıkarılması da gerektiğini ifade ederek “Almanya'yı gelecekte ekonomik olarak güçlü, modern bir ülke olarak konumlandırmak istiyorsak, herkesin buna becerileriyle katkıda bulunmasını sağlamalıyız." değerlendirmesinde bulundu.
 
- Kalp doktoru Dilek Gürsoy'un annesine ödül
Törenin sonunda Almanya’nın kalkınmasına katkı sağlayan birinci nesli temsilen 4 kişiye "Talisman" ödülü verildi.
Almanya Başbakanı Merkel, ülkede 2019’da "yılın doktoru" seçilen kardiyolog Dilek Gürsoy’un annesi Zeynep Gürsoy’a "Talisman" ödülü verildikten sonra yaptığı konuşmada çok duygulandığını belirterek "İyi bir annenin harika bir kızı olur." dedi.
Merkel, “Ülkemiz için geçmişte ve hala bugün yaptıklarınızdan dolayı teşekkür ederim." ifadesini kullandı.
"Talisman" ödülü ayrıca ülkeye gelen ilk nesli temsilen Hırvatistan’dan gelen Anka Ljubek’e, Güney Koreli Kim Yang-hee’ye ve Vietnam’dan gelen Hoai Nam Duong’a verildi.
Almanya, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra iş gücü açığını kapatmak amacıyla 1955’te İtalya, 1960’da Yunanistan ve İspanya ile anlaşmalar yaparak buralardan işçi getirdi.
Almanya, Türkiye ile de 30 Ekim 1961’de İş Gücü Anlaşması imzalayarak Türkiye’den resmi olarak Almanya’ya iş gücü göçü başladı.