Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Liebe Mitbürgerinnen, liebe Mitbürger,
seit der Bundestagswahl im Herbst 2005 bin ich für den Wahlkreis Würzburg Stadt / Land Abgeordneter im Deutschen Bundestag. Als Direktkandidat der CSU vertrete ich dort ca. 220.000 Wahlberechtigte.
 
Für mich ergibt sich daraus ganz klar der Auftrag, mich in Berlin für die Belange der Region Würzburg und der dort lebenden Menschen einzusetzen. Darüber hinaus möchte ich meinen Teil dazu beitragen, Deutschland als Ganzes zu modernisieren und für die Zukunft fit zu machen, damit unser Land auch für nachfolgende Generationen lebens- und liebenswert bleibt.


Auf den folgenden Seiten möchte ich Ihnen Einblicke in meine politische Arbeit, aber auch über mich persönlich geben. Eine möglichst zeitnahe Bereitstellung aktueller Informationen aus dem Wahlkreis und aus dem Bundestag ist mir dabei sehr wichtig.
Seit dem 30. Januar 2018 bin ich gewählter Vorsitzender und Sprecher der Arbeitsgruppe der CDU/CSU-Fraktion für Tourismus. In dieser Funktion habe ich mich mit Erfolg dafür eingesetzt, die Rahmenbedingungen für die Tourismuswirtschaft in Deutschland weiter zu verbessern. Dazu gehört vor allem die Entwicklung einer nationalen Tourismusstrategie des Bundes, um das Potenzial und die Chancen der Branche noch besser auszuschöpfen. Ein Schwerpunkt ist dabei die Stärkung des Tourismus im ländlichen Raum, der hier oft ein Motor der gesamtwirtschaftlichen und gesellschaftlichen Entwicklung ist.


So gibt es jetzt ein Kompetenzzentrum Tourismus des Bundes mit einem breiten Informations- und Fortbildungsangebot vor allem für das mittelständische Tourismusgewerbe. Dort ist auch ein Online-Förderwegweiser Tourismus des Bundeswirtschaftsministeriums eingestellt, bei dem infrage kommende Fördermöglichkeiten mit wenigen Klicks schnell, einfach und übersichtlich abgerufen werden können. Mit dieser Datenbank ist ein Zugriff auf mehr als 500 Förder-programme auf Landes-, Bundes- und EU-Ebene möglich.


Für Beherbergungsbetriebe haben wir einen wichtigen Beitrag zum Bürokratieabbau geleistet: Die Meldung von Hotelgästen, für die bisher handschriftlich unterschriebene Meldescheine erforderlich waren, kann jetzt digital erfolgen. Wir haben das Gastgewerbe auch mit der zunächst befristeten Einführung des reduzierten Mehrwertsteuersatzes in der Gastronomie zum 1. Juli 2020 spürbar entlastet. 
Weiterhin haben wir eine deutliche und dauerhafte Anhebung der Haushaltsmittel für die Auslandsvermarktung durch die Deutsche Zentrale für Tourismus (DZT) erreicht. Mit diesen Mitteln kann ein Vielfaches an Steuermehreinnahmen bewirkt werden, die sich aus zusätzlichen Übernachtungen internationaler Gäste und deren Ausgaben ergeben. Die DZT leistet hervorragende Arbeit, sowohl in der Vermarktung Deutschlands als Tourismusstandort als auch in der Beratung der Tourismuswirtschaft und der Mittelstandsförderung.


Zu den Erfolgen beim Verbraucherschutz gehört, dass wir einen besseren Insolvenzschutz für Pauschalreisen auf den Weg gebracht haben. Die Kundengelder werden künftig über einen von Reiseveranstaltern finanzierten Fonds gesichert. Die Thomas Cook-Pleite im September 2019 hatte die unzureichende Wirksamkeit der bisherigen Regelung gezeigt, da der Erstattungs-anspruch der Kunden auf ihre An- und Restzahlungen auf den Reisepreis nicht vollständig erfüllt werden konnte.
Die wichtigste Aufgabe in diesem Arbeitsbereich war und ist aber zweifellos die Unterstützung der Branche bei der Bewältigung der Corona-Krise, die den Tourismus besonders getroffen hat. Wir haben dafür schnelle und umfangreiche Hilfsangebote in die Wege geleitet und es geschafft, dabei auch die besondere Problematik der Reisebranche zu berücksichtigen. Selbst der Personalaufwand für Stornierungen und Umbuchungen von Reisen, der Ertragsausfall von Reisebüros für Provisionen sowie die Margen von Reiseveranstaltern werden als Fixkosten anerkannt.

Auch in den kommenden 4 Jahren möchte ich Würzburg Stadt und Land eine starke Stimme in Berlin geben und mich im Deutschen Bundestag weiterhin konsequent für die Bürgerinnen und Bürger unserer Region für die Lösung wahlkreisspezifischer Probleme einsetzen. Um auch zukünftig die Sorgen und Anliegen der Menschen vor Ort aufgreifen und in den politischen Prozess einbringen zu können, bitte ich Sie heute erneut um Ihr Vertrauen und Ihre Unterstützung. 
Weiterführende Informationen finden Sie auch unter https://www.csu.de/verbaende/kv/wuerzburg-stadt/bundestagswahl-2021/
 
Allen, die an politischen Fragestellungen interessiert sind oder die schon immer mal wissen wollten, wie der Arbeitsalltag eines Bundestagsabgeordneten aussieht, wünsche ich viel Spaß auf meiner Homepage.
 
Ihr Bundestagsabgeordneter Paul Lehrieder

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Angela Merkel, Rheinland-Pfalz eyaletinde selden etkilenen Eifeldorf Schuld köyünde incelemelerde bulundu.
 
Merkel’e Rheinland-Pfalz eyaleti Başbakanı Malu Dreyer, Schuld Belediye Başbakanı Helmut Lussi ve diğer yetkiler eşlik etti.
 
Selden etkilenenlerle ve arama kurtarma ekipleriyle görüşen Merkel, bölgedeki durumla ilgili bilgi aldı.
 
Daha sonra Andenau kentinde geçerek basın toplantısı düzenleyen Merkel, "Buraya bugün federal hükümet tarafından gerçeküstü hayaletimsi durumun gerçek resminin görülmesi için geldim." dedi.
 
Merkel, durumun korkutucu olduğuna işaret ederek, Alman dilinde bu yıkımı tanımlamak için bir kelime bulunmadığını söyledi.
 
İnsanların birlikte ve dayanışma içinde olmalarından mutlu olduğunu dile getiren Merkel, "Biz sizin yanınızda duruyoruz." dedi.
 
- Bakanlar Kurulu selden etkilenen bölgeler için yardım programını görüşecek
 
Merkel, çarşamba günü Bakanlar Kurulu'nda selden etkilenenlere hızlı yardım yapılması, orta vadeli yapılacak görevler konusunda ve uzun vadede altyapının yeniden inşa edilmesi için bir program kabul edileceğini, bu paranın merkezi olarak değil yerel yönetimlerce dağıtılacağını kaydetti.
 
Ülke genelinde, bu bölgedekiler için dayanışmanın süreceğine emin olduğuna dikkati çeken Merkel, "Şu anda çok bağışlar, gönüllüler var ancak bunun koordine edilmesi lazım. Bu nedenle para bağışı yapmak, yapılabilecek en iyi şeydir veya birkaç hafta sonra neler yapılacağını sormak." diye konuştu.
 
Merkel, doğanın nasıl bir şiddetle hareket edebileceğinin burada görüldüğünü belirterek, kısa, orta ve uzun vadede son yıllarda daha fazla iklim ve çevre konularını dikkate alarak doğanın bu gücüne karşı koyacaklarını söyledi.
 
- İklim değişikliğiyle mücadele daha hızlı olmalı
 
İklim değişikliğiyle mücadele edilmesini isteyen Merkel, "İklim değişikliğiyle mücadelede daha hızlı olmamız lazım." değerlendirmesinde bulundu.
 
Merkel, "İklimin korunmasına yatırım pahalıdır evet ancak iklimin korunması yapılmadığında daha da pahalı olduğunu burada görüyoruz." dedi.
 
Buradaki durumu gördüğünde ilk ne düşündüğünün sorulması üzerine Merkel, "İnanılmaz. Resimlerden görüldüğünde inanılmazdı ancak yerinde gördüğünüzde bir kez daha başka bir izlenim ediniyorsunuz. Bundan dolayı yerinde ziyaretler bu nedenle çok önemli." ifadesini kullandı.
 
Merkel, Alman ordusunun ihtiyaç duyulduğu sürece bölgede kalacağı sözü vererek, diğer eyaletlerin de yardım etmeye hazır olduğunu aktardı.
 
Sel konusunda daha iyi bir uyarı sistemine ihtiyaç duyulup duyulmadığına ilişkin soru üzerine Merkel, bundan sonra neyin iyi yapılabileceğini düşündüklerini belirtti.
 
Merkel, doğanın gücüne bir parça maruz kalındığını ve şimdi bu gibi durumları engelleyebileceklerine ilişin bir söz verilemeyeceğini söyleyerek, "Ama elektriğiniz yoksa, dijital bağlantınız yoksa bu çok zor bir durum." ifadesini kullandı.
 
- Kayıpların aranmasına devam ediliyor
 
Kuzey-Ren Vestfalya Eyaleti Başbakanı Dreyer de bölgenin yeniden imar edilmesinin uzun süreceğini kaydetti.
 
Şimdi önceliğinin kayıp insanların bulunması olduğunu vurgulayan Dreyer, "Kayıp olanları bulmadan rahat durmayacağız." dedi.
 
Almanya’nın batısındaki Rheinland-Pfalz ve Kuzey-Ren Vestfalya eyaletlerinde, aşırı yağışların neden olduğu sel ve su baskınlarında en az 156 kişinin öldüğü açıklanmıştı.
 
Diğer taraftan selin etkili olduğu bölgelerde arama-kurtarma çalışmaları sürerken, suyun çekildiği bölgelerde enkaz kaldırma ve temizlik çalışmalarına başlandı.

 

BERLİN (AA) - İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) Teşkilatı bünyesinde bulunan uluslararası yardım kuruluşu Hasene Derneği, Avrupa’da selden etkilenen afet bölgelerinde sıcak yemek, su ve çeşitli yardım malzemesi dağıttı.
 
IGMG'nin kurduğu kriz masası sorumlusu Tahir Köksoy, AA muhbirine yaptığı açıklamada, Avrupa’da özellikle Belçika, Hollanda ve Almanya’da su baskınları ve sel felaketinin hemen arından kriz masası oluşturulduğunu söyledi.
 
Kriz masasında hangi yerlerde neye ihtiyaç duyulduğunun tespit edildiğini anlatan Köksoy, Hasene Derneğinin "mobil aşevlerine" sahip olduğunu ve bunları hemen afet bölgelerine yönlendirdiklerini belirtti.
 
"Mobil aşevleri" ile Almanya ve Belçika’da arama kurtarma ekiplerine ve mağdurlara sıcak yemek verdiklerini anlatan Köksoy, "Almanya’nın Stolberg kentinde içme suyu yok. Oraya içme suyu götürdük. İlk önce acil ihtiyaç olan gıda, sıcak yemek, su ulaştırdık." şeklinde konuştu.
 
Köksoy, selin etkili olduğu farklı bölgelerde de Hasene'nin bölge temsilcileri ve gönüllüler tarafından acil ihtiyaç duyulan konularda çeşitli yardımların yapıldığını aktardı.
 
Bu yardımları genişleterek artırmayı hedeflediklerini vurgulayan Köksoy, “Belediyelere de nasıl yardımcı olabiliriz, nasıl katkı sağlarız diye mektuplar gönderdik. Bu konuda da bir çalışma başlatacağız." ifadesini kullandı.
 
Köksoy, uluslararası yardım kuruluşu Hasene olarak selden etkileneler için acil yardım kampanyası da başlattıklarını ifade ederek bağışta bulunmak isteyenlerin www.hasene.org adresinden, bölge temsilciliklere veya IGMG’ye bağlı camilerden bağışta bulunabileceklerini söyledi.
 
"İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır." düsturuyla hareket ettiklerini belirten Köksoy, Avrupa'da acil bir durumun yaşandığını ve IGMG olarak bu tür çalışmalara devam edeceğini kaydetti.
BERLİN (AA) - Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya ve Rheinland-Pfalz eyaletlerinde sel felaketinden etkilenenler için bağış kampanyası başlattı.
 
DİTİB Genel Başkanvekili Ahmet Dilek, yaptığı açıklamada, Almanya’nın bazı bölgelerinin tarihte nadir görülen boyutlarda büyük bir sel felaketiyle karşı karşıya kaldığını belirtti.
 
Dilek, yaşanan felakette 100’ün üzerinde insanın hayatını kaybettiğini, 1000’in üzerinde kişiden haber alınamadığını, çok sayıda ev ve iş yerinde büyük maddi hasarlar meydana geldiğini aktararak, şu ifadeleri kullandı: "Kurban ibadeti, aynı zamanda mağdur ve mazlumları da düşünmeye, kurbanını paylaşmak suretiyle yardıma muhtaç olanlara el uzatmaya ve dayanışmaya bir vesiledir. Komşusu açken tok yatan bizden değildir düsturu gereği komşularımızın derdi ile hemhal olmak, onlarla dayanışma içinde olmak müminler olarak üzerimize düşen önemli bir sorumluluktur."
 
DİTİB teşkilatı olarak sel felaketi mağdurları için Almanya genelinde bir bağış kampanyasının başlatıldığı bilgisini paylaşan Dilek, "kampanyaya hayırseverlerin destek vermesi" çağrısında bulundu.
 
Dilek, gönüllülük esasına bağlı kampanyaya destek vermek isteyenlerin "www.ditib.de" adresi üzerinden veya banka yoluyla "Turkisch-Islamische Union" adına açılan "DE95 5023 4500 0141 4300 09" numaralı IBAN hesabına havale yapabileceğini kaydetti.
 
Kuzey Ren Vestfalya ve Rheinland-Pfalz eyaletlerinde sel felaketinde hayatını kaybedenlerin sayısı 133’e çıktı.
 
İki eyaletin birçok bölgesinde sel ve su baskınları sebebiyle evlerin çöktüğü, cadde ve sokakların sular altında kaldığı, birçok evin risk altında bulunduğu belirtildi.
Salgından dolayı, diğer bütün sivil kitle kuruluşları gibi teşkilatımızda planlı olarak yaptığı faaliyetleri, çevrim içi olarak hayata geçirmektedir. Bu bağlamda 25. Dönem 4. GYK Toplantısı Genel Merkez‘de ve çevrim içi olarak gerçekleşti.
 
Merkez Heyetin ve GYK Üyelerinin salgın şartlarını dikkate alarak, Genel Merkez den katıldığı toplantıya, arzu eden GYK Üyeleri‘ninde çevrim içi üzerinde dahil oldular.
 
Yüce kıtabımız Kuran-ı Kerim‘in tilavetinden sonra, Genel Başkanımız Durmuş Yıldırım, selamlama konuşması ile başlayan toplantı, daha sonra birim başkanlarının yapılan faaliyetlerle ilgili GYK Üyelerini bilgilendirmeleri ile devam etti. Toplantı daha sonra GYK Üyelerinin gündemdeki konularla ile ilgili fikir, görüş ve temennilerini dile getirmeleri ile, gündemin sonuna gelindi.
 
Genel Başkanımız Durmuş Yıldırım, yaptığı değerlendirme konuşmasında, hem önüzmüzdeki faaliyetlerler ilgili, hemde yaklaşmakta olan mübarek Kurban Bayramı ve ATİB‘in Kurban Kampanyası ile ilgili dikkat edilmesi gereken ve bizim için elzem konuları vurgulayarak dile getirdi. Genel Başkanımız değerlerdirme konuşmasını, yaklaşan Kurban Bayramı‘nın hem nefislerimize, hem teşkilatımıza ve bütün İslam Alemine hayırlara vesile olması dileğiyle tamamladı. Okunan Asr Suresi ile 25. Dönem 4. GYK Toplantısı sonra erdi.
BERLİN (AA) - Almanya'nın batısında bulunan Rheinland-Pflaz ve Kuzey-Ren Vestfalya eyaletlerinde aşırı yağışla oluşan sel ve su baskınlarında ölenlerin sayısı 33'e yükseldi.
 
Koblenz polisinin Twitter'dan yaptığı açıklamada, Rheinland-Pfalz eyaletinin Bad Neuenahr-Ahrweiler kentinde sel felaketinde yaşamını yitirenlerin sayısının 18'e yükseldiği bilgisi paylaşıldı.
 
Kuzey-Ren Vestfalya eyaletinde de çeşitli kentlerde ilk belirlemelere göre 15 kişinin hayatını kaybettiği açıklandı.
 
Rheinland-Plalz Eyaleti Başbakanı Malu Dreyer, böyle bir felaketi şimdiye kadar görmediğini belirterek, “Bu gerçekten çok yıkıcı." değerlendirmesinde bulundu.
 
İki eyaletin birçok bölgesinde sel ve su baskınlarından dolayı evlerin çöktüğü, cadde ve sokakların sular altında kaldığı, birçok evin de çökme tehlikesinin bulunduğu aktarıldı.
KÖLN (AA) - Almanya'nın Hessen eyaletindeki Waechtersbach beldesinde, 5-15 yaşlarındaki 22 öğrenci, Türk Diyanet Vakfı (TDV) ile Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) iş birliğiyle düzenlenen kurban kampanyasına katıldı.
 
DİTİB Waechtersbach Merkez Camisi öğrencileri, biriktirdikleri harçlıklarını birleştirerek, ihtiyaç sahipleri için "Kurbanını paylaş, kardeşinle yakınlaş" temasıyla düzenlenen kurban kampanyasına bağışladı.
 
DİTİB Waechtersbach Camisi Dernek Başkanı Hakan Akbulut, çocukların bu kampanyaya katılmalarının kendilerini çok duygulandırdığını söyledi.
 
Bu yıl TDV'nin Kurban organizasyonuyla gönüllü olarak Mali'ye gideceğini belirten Akbulut, "Böylesine sevindirici hadiseleri görmemize vesile oldukları için özellikle 22 yavrumuzu ve ailelerini tebrik ediyorum. Tabii ki yavrularımızın bu güzel davranışlarının temeli, almış oldukları dini ve ahlaki eğitimin neticesidir. Bizler her daim gençlerimizin en iyi şekilde eğitim almaları için çabalıyoruz." dedi.
 
Camide düzenlenen törende Akbulut, din görevlisi Mücahit Asiltürk ile birlikte öğrencilere bağış sertifikalarını verdi.
Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanı Peter Altmaier: "Ülkede 2030 yılında enerji tüketiminin 645-665 terrawat/saate çıkması bekleniyor"
 

BERLİN (AA) – Almanya’da 2030 yılına kadar tahmin edildiğinden çok daha fazla elektrik tüketiminin gerçekleşmesi bekleniyor.

Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanı Peter Altmaier, bakanlığın yaptırdığı araştırma sonuçlarını kamuoyuyla paylaşarak, ülkede 2030 yılında enerji tüketiminin 645-665 terrawat/saate çıkacağının beklenildiğini belirtti.

Bunun önceki varsayımlara göre yüzde 15'lik bir artış anlamında geldiğini aktaran Altmaier, yüksek elektrik talebinin, hükümetin iklimi koruma hedefleri, binalara daha fazla ısı pompası kurulması ve elektrikli otomobiller için beklenmedik şekilde güçlü bir pazar artışı öngörülmesi gibi etkenlerden kaynaklandığını anlattı.

Altmaier, 2030 yılına kadar 14 milyon elektrikli aracın sokaklarda olacağının varsayıldığını, bu sayının daha önce en fazla 10 milyon olarak ön görüldüğünü hatırlattı.

Almanya’nın gelecekte elektriğini daha çok yenilenebilir enerjiden elde edeceğini ifade eden Altmaier, rüzgar ve güneş enerjisine dair çalışmaların artırılmasına yönelik hedeflerin yükseltileceğini söyledi.

Altmaier, elektrik tüketimine ilişkin ayrıntılı hesaplamanın eylül ayında yapılacak genel seçimlerden sonra, sonbaharda, açıklanacağını kaydetti.

Frankfurter Allgemeine Zeitung haberinde, "büyüklerin bulunduğu ilk 10 arasında yer almak için üretimin yarı yarıya artırılarak bu sayının yılda iki milyona çıkarılması gerektiğine" de vurgu yapıldı
 

BERLİN (AA) – Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ), Türk otomobil endüstrisinin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından sonra küresel konumunu güçlendirmeye çalıştığını kaydetti.

Gazete, “Türkiye sollama şeridine geçmek istiyor” başlığıyla verdiği haberde, Türkiye’deki elektrikli araçlar ve ekolojik elektrik sektörüne dikkati çekti.

"Ülkenin otomobil endüstrisi Kovid-19’dan sonra küresel konumunu güçlendirmeye çalışıyor.” ifadesinin kullanıldığı haberde, Türk otomobil üreticilerinin, geçen yılki rakamları iyi olmasa da, 250 bin kişiye güvenli iş imkanı sunan en önemli ihracat sektörünün iyimserliğinin devam ettiği aktarıldı.

Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Baran Çelik’in, tüm zorluklara rağmen bu yıl 2019 seviyesine tekrar ulaşılacağını söylediğine yer verilen haberde Çelik'in "büyüme hedeflerini daha ileride gördüğü, dünyanın en büyük 10 otomobil üreticisi arasına girmek istedikleri" açıklaması hatırlatıldı.

Haberde, bunun reçetesinin ise “kendini kanıtlayan içten yanmalı teknolojiyi koruyarak hızla yeni elektrik teknolojiye geçmek" olduğu belirtildi.

Türkiye'nin mevcut durumda yaklaşık 1,3 milyon araçla üretim istatistiklerinde Fransa'nın arkasında, Çekya'nın önünde 14. sırada yer aldığı ifade edilen haberde, "büyüklerin" bulunduğu ilk 10 arasında yer almak için üretimin yarı yarıya artırılarak bu sayının yılda iki milyona çıkarılması gerektiği anımsatılırken OİB Başkanı Çelik’in de bunu gerçekleştirilebileceğine inandığı aktarıldı.

Haberde "Çelik, Türkiye’de 2017 yılında yaklaşık 1,7 milyon otomobil üretildiğini ve ülkede çok sayıda firmanın üretim yaptığına işaret etti. 14 marka araç üretiminde bulunuyor. E-mobilite Türk otomobil sektörüne ivme kazandıracak. 2020’li yılların ortasına kadar üretim kapasitesi 2,4 milyon otomobile çıkartılabilecek" ifadeleri yer aldı.

Türkiye’de iki büyük projenin önemli olduğuna işaret edilen haberde, 5 Türk şirketinin 3 milyar avroyu aşan yatırım ve hükümetin desteğiyle 2018 yılında TOGG'u hayata geçirdiği belirtildi.

TOGG’un, ilk elektrikli SUV'u gelecek yılın sonunda piyasaya sürmeyi planladığı anımsatılırken Ford Otosan’ın da yeni elektrikli araçlar geliştirmek için 2 milyar dolar harcadığı belirtildi.

Kamyon, otobüs, traktör, inşaat araçları ve trenler için koltuklar üreten Grammer şirketinin satış müdürü Kamil Karaca'nın taleplere yetişemedikleri, Odelo şirketinin de sipariş eksikliğinden şikayet etmediğinin kaydedildiği haberde, korona krizi ve düşük kredi oranlarının geçen yıl piyasanın canlanmasına sebebiyet verdiği ve zaman zaman ikinci el araç bulunamadığı hatırlatılırken 2020'de 800 bin aracın satıldığı, bunun da bir önceki yıla göre yüzde 60'lık bir aratış olduğuna işaret edildi.

Haberde, "Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Yönetim Kurulu Başkanı​​​​​​​ Albert Saydam'ın ise Türkiye’de otomobillere talebin devam edeceğini belirttiği, nüfusa oranla Türkiye’de, Avrupa Birliği’ndekinin yarısı kadar araç bulunduğu" görüşüne yer verildi.

Neonazi Yeraltı Örgütü NSU davasının hukuken karara bağlandığı gün ATİB adına yaptığımız basın açıklamasında, “NSU davasında verilen karar vicdanları tatmin etmedi” demiştik.
 
Özellikle mağdur edilen taraf ve insanlıktan nasibi almamış Neonazilerin hedefindeki Türkler olarak, bu katillerin perde arkasındaki işbirlikçileri, lojistik destek sağlayanları açıklanmadığı ve dava dosyalarına ulaşım yasağı kaldırılmadığı müddetçe bizim vicdanlarımız sızlamaya devam edecek.
 
NSU cinayetlerini ortaya çıkararak deliller dosyasına mahkemece 120 yıl gibi bir ulaşım yasağının getirilmesi, NSU terör örgütünün Alman istihbaratıyla olan ilişkiler ağının ortaya çıkmasını engellemek için midir acaba?
Yabancı düşmanı, ırkçı zihniyete karşı yeterli mücadele yapılmış olsaydı, bunca ırkçı saldırı ve cinayetlerden sonra beşi Türk, toplam dokuz göçmenin kurşunlandığı bir Hanau katliamı yaşanmazdı.
Kanaatimizce Almanya’nın yetkili birimleri ve sorumlu kişileri bu konularda kendilerine ayna tutmalıdır.
 
Gerçekler açığa çıkmadığı ve dosyadaki gizlilik kaldırılmadığı müddetçe, 120 yıl boyunca Almanya Türkleri olarak nesilden nesle şu soruyu sormaya devam edeceğiz: Almanya bizden neyi ve niçin gizliyor?
 
Durmuş Yıldırım
ATİB Genel Başkanı