Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

KÖLN (AA) - Almanya'nın Köln kentinde Türkler, Ermenilere yakın bir grup tarafından dikilen ve mahkeme kararına rağmen kaldırılmayan 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarına ilişkin anıtın kaldırılması için protesto gösterisi düzenledi.

Ellerinde Türk bayraklarıyla Kurt-Rossa Meydanı'na gelen Türkler, Ermenilere yakın bir grup tarafından dikilen ve mahkeme kararına rağmen duran söz konusu anıtın kaldırılması için sloganlar attı.

Vatan Partisi Almanya Temsilciliği öncülüğünde düzenlenen ve Türk derneklerinin desteklediği gösteride konuşan organizatörlerden Ali Aker, yasa dışı anıtın kaldırılmasını istediklerini belirterek kaldırılmazsa tepkilerinin artarak devam edeceğini söyledi.

Mahkeme kararına rağmen kaldırılmayan anıt için Köln Belediyesine çağrıda bulunan Aker, "Dünyadaki Ermeni vatandaşlarına ve hükümetine sesleniyorum, yüreğiniz yetiyorsa tarihçileri alıp gelin tartışalım. Mücadelemiz bu yasa dışı anıt kaldırılana kadar devam edecektir." dedi.

Polisin güvenlik önlemi aldığı gösteri alanı yakınında 15 kadar Ermeni ise karşı gösteri yaptı.

 

- Kripto para biriminin son 24 saatteki değer kazancı yüzde 12'yi geçti
- Bitcoin, TSİ 07.30 itibarıyla 34 bin 432 dolardan işlem görüyor
 

BERLİN (AA) - Kripto para birimi olan Bitcoin'in fiyatı, ABD'de ilk Bitcoin spot ETF'sinin onaylanacağı spekülasyonlarıyla yüzde 12'den fazla değer kazanarak son 1,5 yılın en yükse seviyesine çıktı.

Analiz şirketi Coinmarketcap'in verilerine göre, Bitcoin dahil küresel kripto para piyasasının değeri 24 saat içinde yaklaşık yüzde 8,8 artarak 1,27 trilyon doları aştı.

En büyük kripto para birimi olan Bitcoin'in fiyatı, son 24 saatte ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu'nun (SEC) Bitcoin spot ETF'sini (borsa yatırım fonu) onaylayacağına ilişkin spekülasyonların kripto sektörüne yönelik talebi artırmasıyla yüzde 12,4 yükseliş kaydetti.

 

Böylece 34 bin doların üzerine çıkan Bitcoin, TSİ 07.30 itibarıyla 34 bin 432 dolardan işlem görüyor. Bitcoin'in fiyatı art arda 6 gündür artarak son 1,5 yılın en yüksek seviyesine yükseldi.

Bu arada, Bitcoin'in son 7 gündeki değer artışı yüzde 23'e yaklaşırken piyasa değeri ise 672 milyar doların üzerine çıktı.

 

Kasım 2021'de tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 68 bin 990 dolarda bulunan Bitcoin, söz konusu tarihten bu yana yaklaşık yüzde 50 değer kaybetti.

Bu arada, Coinbase Global, bitcoin yatırımcısı MicroStrategy gibi kripto ile ilgili şirketlerin hisselerinin de keskin bir şekilde yükselmesi dikkati çekti.

Öte yandan, ABD'de ilk Bitcoin spot ETF'sinin piyasaya sürülmesiyle ilgili hala spekülasyonlar devam ediyor.

 

Ülkede ilk Bitcoin spot ETF beklentisi, "SEC'in, mahkemenin Grayscale Investments'ın ETF başvurusunu reddetmesinin yanlış olduğu kararına itiraz etmeyeceği" yönündeki haberlerin ardından arttı.

Analistler, Bitcoin'de spot ETF'nin kullanıma sunulmasını, dijital para biriminin daha fazla dağıtımına ve kabulüne yönelik önemli bir adım olarak görüyor.

Dünyanın en büyük varlık yönetim şirketi Blackrock ile VanEck, WisdomTree (WT.N), Fidelity, Bitwise ve Invesco, SEC'e Bitcoin spot ETF'si için başvurmuştu.

 

Analistler ayıca, son jeopolitik gerilimlerin, hem fiziksel altın hem de birçok yatırımcının dijital altın olarak gördüğü bitcoin dahil olmak üzere kıt varlıklara olan talebi artırdığını da belirtti.

Öte yandan, piyasa değeri bakımından ikinci sırada yer alan Ethereum da son 24 saatte yüzde 7,54'ten fazla değer kazanarak 1820 dolar seviyesine çıktı.

Başbakan Olaf Scholz: "İsrail ve Orta Doğu'ya daha büyük bir endişeyle bakarken Ukrayna'ya desteğimiz hiçbir şekilde etkilenmeyecek"
 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İsrail-Filistin çatışmasının genişlemesinin, Rusya-Ukrayna Savaşı'nda Kiev'e verdikleri desteği değiştirmeyeceğini belirtti.

Scholz, başkent Berlin'de düzenlenen 5. Almanya-Ukrayna İş Forumu'nda konuştu.

Şansölye Scholz, Ukraynalı yetkililere ve iş insanlarına, ülkesinin İsrail ve Ukrayna ile "yıkılmaz dayanışma" içinde olduğunu söyleyerek, "İsrail ve Orta Doğu'ya daha büyük bir endişeyle bakarken Ukrayna'ya desteğimiz hiçbir şekilde etkilenmeyecek." ifadesini kullandı.

 

Ukrayna'nın Almanya'ya güvenebileceğini vurgulayan Scholz, "Bizim sarsılmaz dayanışmamız hem İsrail hem de Ukrayna için geçerlidir." dedi.

Olaf Scholz, Ukraynalıların ülkelerini savunmalarına yardımcı olmak amacıyla Almanya ve ortaklarının, Ukrayna'ya ekonomik ve askeri destek sağlamayı sürdüreceğini dile getirerek, "Sözümüz hala geçerli. Ukrayna'yı gerektiği sürece destekleyeceğiz. Avrupa Birliği (AB), G7 ve diğer pek çok ülkeden ortaklarımızla birlikte kararlılığımız konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmıyoruz." diye konuştu.

Ülkesinin Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başlamasından bu yana Ukrayna'ya 24 milyar avro yardımda bulunduğunu bildiren Scholz, Alman hükümetinin tüm gücüyle Ukrayna'yı desteklemeye devam edeceğini vurguladı.

 

Almanya Başbakanı Scholz'un, ülkesinin Ukrayna'ya desteğini yinelemesi, Ukrayna'da İsrail-Hamas çatışmasına ilişkin endişelerin arttığı ve bu durumun dikkatleri Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan uzaklaştırarak kaynakların İsrail'e yönlendirmesinden endişe edildiği bir dönemde gelmesi dikkati çekti.

Almanya Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DHIK) Başkanı Peter Adrian da savaşa rağmen Alman şirketlerinin, Ukrayna'ya yatırım yapma konusunda istekli olduğunu belirtti.

Avro Bölgesi'nde eylülde şirket kredileri resesyon endişelerini artırdı
 
- Eylülde M3 para arzı, yıllık bazda yüzde 1,2 düşüşle analistlerin beklentisi olan yüzde 1,8 gerilemenin altında kaldı
 

BERLİN (AA) - Avro Bölgesi'nde bankalar başta olmak üzere finans kuruluşları tarafından şirketlere verilen kredilerdeki büyüme eylülde durma noktasına gelirken, bu durum ekonomide resesyon endişelerini artırdı.

Avrupa Merkez Bankası (ECB), eylül ayına ilişkin şirket ve tüketici kredileri aylık değişimlerini yayımladı.

Buna göre, ağustosta yıllık bazda yüzde 0,7 artan şirket kredileri, geçen ay yüzde 0,2 yükseliş kaydetti. Bu yükseliş, söz konusu kredilerde Aralık 2015'ten beri en düşük artış olarak kayıtlara geçti.

Şirket kredilerinde devam eden ivme kaybı, "20 ülkeli blokun resesyonun eşiğinde olduğuna dair yeni kanıtlar sunması" olarak da değerlendirildi.

Tüketici kredileri ise ağustosta yüzde 1 artışın ardından geçen ay yüzde 0,8 arttı. Aylık kredi akışı da 4,5 milyar avro oldu.

Eylülde M3 para arzı, yıllık bazda yüzde 1,2 düşüşle analistlerin beklentisi olan yüzde 1,8 gerilemenin altında kaldı. Ağustosta arz yüzde 1,3 düşmüştü.

M3 para arzındaki düşüş, gelecekte enflasyonun artış hızının yavaşlayabileceğinin göstergesi olarak görülüyor. Bununla birlikte para arzı ile enflasyon arasındaki ilişkinin artık çok karmaşık olduğu değerlendiriliyor.

Öte yandan, dün yayınlanan ECB'nin blokun en büyük bankalarıyla yaptığı anket, dördüncü çeyrekte işletmelerin krediye erişimini daha da kısıtlamayı planladıklarını ve ayrıca kredi talebinin azaldığını gösteriyor.

Son haftalarda sanayi üretimi verilerinden, satın alma ve ekonomiye güven endekslerine kadar büyüme göstergelerinin tümü, zayıf dış talep, tüketici ihtiyatı ve yüksek faiz oranlarının etkisiyle Avro Bölgesi ekonomisinin şu anda durgunlaştığını, hatta küçüldüğünü gösteriyor.

Bu arada, ECB, yüksek enflasyon ile faizleri artırarak mücadele ediyor.

ECB'nin Temmuz 2022'den bu yana yaptığı 10 faiz artırımı yavaş yavaş etkisini gösterirken, bu durum tüketiciler için kredi maliyetlerini artırdı; aynı zamanda inşaat ve diğer sektörlerdeki yatırımları daha pahalı hale getirerek ekonomiyi yavaşlatıyor.

ECB'nin bir sonraki faiz toplantısı, 26 Ekim'de yapılacak.

Para piyasalarındaki fiyatlamalarda ECB'nin 3 temel politika faizini sabit bırakmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Almanya'nın önde gelen eski büyükelçilerinden Christoph Heusgen, İsrail'in Gazze'ye kara harekatından kaçınması ve iki devletli çözüm için diplomatik görüşmelerin yeniden canlandırılması gerektiğini belirtti.

 

Eski Başbakan Angela Merkel'in başdanışmanı olan Heusgen kamu yayın kuruluşu ZDF'ye dün yaptığı açıklamada, Gazze'ye olası bir kara harekatının İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleşmesini engelleyebileceği ve Orta Doğu'da "daha büyük yangını tetikleyebileceği" uyarısında bulundu.

 

İsrail-Filistin çatışmasında gerilimin düşürülmesi çağrısı yapan Heusgen, İsrail'in öfke ve nefretle aşırı tepki vermemesinin önemini vurguladı.

Heusgen, tüm tarafların, diplomasiyi canlandırmaya ve İsrail-Filistin çatışmasına iki devletli çözüm için görüşmelerin yeniden başlamasını sağlamaya yönelik çalışması gerektiğini ifade etti.

 

Eski Büyükelçi Heusgen, İsrail'in kara harekatından kaçınması gerektiğini vurgulayarak şunları kaydetti:

"Diplomatik bir çözüm bulunmalı. Elbette öncelikle rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak için her şey yapılmalı. Ardından bunun geniş çaplı bir yangına dönüşmesini engellemelisiniz ve bunun için de İsrail askerleri Gazze Şeridi'ne bir saldırı düzenlememeli. Geçerli yasal çerçeve olan iki devletli çözümü yeniden canlandırmalıyız ve İsrail de buna katkıda bulunmalıdır. Belki şu anda bunu hayal bile edemeyiz ama bu kargaşadan çıkmanın tek yolu budur."

 

Halihazırda Münih Güvenlik Konferansı'nın başkanlığını yürüten Heusgen, 2005-2017 yılları arasında Merkel'in en üst düzey güvenlik ve dış politika danışmanlığını yaptı.

Heusgen, 2017-2021 yıllarında ise Almanya'nın BM Büyükelçisi görevinde bulundu.

 

BERLİN (AA) – Almanya hükümeti, Polonya, Çekya ve İsviçre sınırlarında uyguladığı kontrolleri 20 gün daha uzatacağını açıkladı.

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, başkent Berlin’de yaptığı açıklamada, komşu ülkeler Polonya, Çekya ve İsviçre yetkilileriyle görüştüklerini bildirdi.

 

Faeser, sınırdaki kontrollerin şimdilik 20 gün uzatılacağını ifade etti.

İlerde duruma göre kararın yeniden gözden geçirileceğini aktaran Faeser, "Daha sonra bu sürenin 3 ay uzatılıp uzatılmayacağı düşünülecek." dedi.

 

Almanya, 16 Ekim’de AB Komisyonuna, Polonya, Çekya ve İsviçre ile olan kara sınırlarında insan kaçaklığı suçlarıyla daha fazla mücadele etmek ve düzensiz göçü sınırlamak amacıyla 10 gün geçici sınır kontrollerinin yapılacağını bildirmişti.

Almanya hükümeti, 2015’ten beri Avusturya sınırında yapılan sınır kontrollerinin süresinin de 12 Kasım’dan itibaren 6 ay uzatılacağını aktarmıştı.

Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck: "Almanya'yı tüm çeşitliliğiyle güçlü bir sanayi merkezi olarak korumak istiyoruz"
 

BERLİN (AA) – Alman hükümeti, yeni sanayi stratejisiyle enerji fiyat sübvansiyonlarını ikiye katlayarak ülkeyi bir sanayi merkezi olarak güçlendirmek istiyor.

Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck, Berlin'de düzenlediği basın toplantısında, Almanya’nın 60 sayfadan oluşan yeni sanayi stratejisinin sunumunu yaptı.

 

Almanya'nın güçlü bir sanayi ülkesi olarak bilindiğini belirten Habeck, “Almanya'yı tüm çeşitliliğiyle güçlü bir sanayi merkezi olarak korumak istiyoruz. Almanya’nın gelecekte de ekonomik açıdan başarılı bir ülke olmaya devam etmesi için en büyük gücümüz olan sanayimizi ve dolayısıyla birinci sınıf ürünler geliştirme ve üretme yeteneğimizi geliştirmeliyiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Almanya’nın yeni sanayi stratejisinde enerji yoğun sektörler için "teşvikler" önemli bir unsur olarak göze çarparken, sanayi şirketlerinin yüksek enerji fiyatlarıyla daha iyi başa çıkmaları için gelecek dört yıl içinde 50 milyar avro vergi indirimi planlanıyor.

 

Stratejide finansman programlarının yanı sıra enerji dönüşümü, planlamanın hızlandırılması, kalifiye işçilerin göçüne odaklanıyor.

Yenilenebilir enerjinin, elektrik şebekesinin, hidrojen endüstrisinin ve altyapısının hızla genişlemesi stratejide yer bulurken, demir yolları, köprüler ve yollar için altyapı "yenileme atağı" yapılacağı da belirtiliyor.

Diğer ülkelerle yeni ticaret anlaşmaları ve ham madde ortaklıklarına yer verilen stratejide, yarı iletkenler, temiz enerji, hidrojen ve elektrik araçlar için batarya gibi kritik ürünlere yönelik Alman ve Avrupa üretim tesislerin kurulmasına işaret ediliyor.

Çalışma hayatının uzatılması için teşvikler önerilen stratejide, işverenin yasal işsizlik ve emeklilik sigortasına yaptığı katkının, yasal emeklilik yaşına ulaştıktan sonra doğrudan çalışanlara ödenmesi öneriler arasında yer alıyor.

 

Bu arada, Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle Alman sanayisi giderek artan bir baskı altında bulunurken, diğer ülkelere kıyasla yüksek olan enerji fiyatları, kimya ve çelik gibi enerji yoğun ham madde sektörlerini zorluyor.

Bu sektörlerin üretim verileri geçen kıştan bu yana zayıflarken, bazı sektörlerin üretimlerinin bir kısmını yurt dışına kaydırdığına ve özellikle de yeni yatırımlarını başta ABD olmak üzere başka ülkelerde planlamayı tercih ettiğine dair kanıtlar giderek artıyor.

Almanya'da politikacıların bu endüstriyel değişimin ne kadarını engellemesi gerektiği konusunda tartışmalar aylardır devam ediyor.

BERLİN (AA) - Almanya'da düzensiz göçle mücadele için hazırlanan ve sınır dışı etme prosedürlerinin hızlandırılmasını öngören yasa tasarısı Bakanlar Kurulunda kabul edildi.

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, önemli bir yasanın kabineden geçtiğini belirterek "(Almanya'da) kalma hakkı olmayan kişilerin ülkemizi daha hızlı terk etmesini sağlayacağız." dedi.

 

Bunun için tedbirler alınacağına işaret eden Faeser, "Bu savaş ve terörden korumak zorunda olduğumuz insanlara yönelik insani sorumluluğumuzu yerine getirmeye devam edebilmemiz için gereklidir. Bununla birlikte temel sığınma hakkını korumak için düzensiz göçü önemli ölçüde sınırlandırmalıyız. (Almanya'da) Kalma hakkına sahip olmayanlar ülkemizi terk etmelidir." şeklinde konuştu.

Faeser, yeni düzenlemelerin sınır dışı etme olanaklarını iyileştireceğini kaydederek "Özellikle suçluları ve tehdit oluşturan kişileri daha hızlı bir şekilde sınır dışı etmek benim için önemlidir. Bu, özellikle daha kararlı bir şekilde mücadele edeceğimiz organize suçlar için geçerlidir." ifadesini kullandı.

 

Böylelikle suç örgütü üyelerinin sınır dışı edilmesinin çok daha kolay hale getirileceğini ifade eden Faeser, bu düzenlemelerin eyaletlerin taleplerini de içerdiğini aktardı.

Faeser, düzensiz göçü sınırlandırmak için de en önemli konulardan birinin insan kaçakçılarıyla mücadele olduğunu vurgulayarak insan kaçakçılarının gelecekte daha kolay ülkeden sınır dışı edilebileceğini belirtti.

Tasarıya göre, iltica başvurusu reddedilen ve sınır dışı kararı alınan düzensiz göçmenlerin gözaltına alınma süresi Avrupa Birliği (AB) hukukuna uygun şekilde 10 günden 28 güne çıkarılacak.

İnsan kaçakçılığı yapanların ve suç örgütüne üye olanların sınır dışı edilmesi hızlandırılacak. Buna göre insan kaçaklığından en az 1 yıl hapis cezası alanlar ve suç örgütüne üyelikten hüküm giyenlerin sınır dışı edilmesi kolaylaşacak.

 

Polis, kimliklerin tespit edilebilmesi için düzensiz göçmenlerin ikamet ettikleri mekanlara girebilecek, veri taşıyıcılarını ve belgeleri inceleyebilecek.

Sınır dışı edilme kararı alınarak tutuklu durumda olan kişilere ne zaman sınır dışı edileceklerine ilişkin bilgi verilmeyecek. Müsamaha belgesiyle (Duldung) en az bir yıl ülkede bulunanlara, sınır dışı edilmeden bir ay önce haber verilmesini öngören düzenleme kaldırılacak. 12 yaşından küçük çocukları bulunan aileler bunun dışında tutulacak.

Tasarının, Federal Meclisten (Bundestag) de geçmesi gerekiyor.

 

BERLİN (AA) – Almanya hükümeti sözcüsü Steffen Hebestreit, Alman hükümetinin BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e güven duyduğunu söyledi.

 

Hebestreit, bugün Berlin’de düzenlenen brifingde, "İsrail, Guteres’ten görevinden istifa etmesini istedi. Alman hükümeti Guterres’e güven duyuyor mu?" şeklindeki soruya, şu anda durumun çok gergin olduğunu ve bu tür istifa taleplerinin uygun olmadığı belirtti.

Bundan dolayı bu konuyla meşgul olmak istemediğini ifade eden Hebestreit, “Sizin somut sorunuza ilişkin de elbette BM Genel Sekreteri Alman hükümetinin güvenine sahiptir.” dedi.

Hebestreit, BM Genel Sekreteri Guterres’in sözlerini ise prensip olarak değerlendirmediğini kaydederek, “Biz yakın ve sarsılmaz bir şekilde İsrail’in yanındayız.” diye konuştu.

 

- Ne olmuştu?

İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, dün yaptığı açıklamada, Guterres'in, BM Güvenlik Konseyi'nde yaptığı açıklamalardan dolayı kendisiyle görüşmesini iptal ettiğini vurgulamıştı.

İsrail'in BM Daimi Temsilcisi Gilad Erdan ise Guterres'in BM'ye başkanlık etmeye uygun olmadığını savunmuş, Genel Sekreterini acil istifaya çağırmıştı.

Erdan, Guterres'in ifadelerini "teröre destek vermek" olarak nitelendirmişti.

 

- Guterres: "Filistin halkı 56 yıldır boğucu bir işgale maruz tutuluyor"

BM Genel Sekreteri Guterres, dün BM Güvenlik Konseyi'ndeki konuşmasında, Hamas'ın, 7 Ekim'de İsrail'de gerçekleştirdiği saldırıları kınayarak, şunları kaydetmişti:

"Ancak Hamas saldırılarının durduk yere ortaya çıkmadığının da bilincinde olmalıyız. Filistin halkı 56 yıldır boğucu bir işgale maruz tutuluyor. Topraklarının adım adım yerleşim yerleri tarafından ele geçirilmesine ve şiddete şahit oluyor. Ekonomileri yıkılmış, insanlar yerlerinden edilmiş ve evleri yerle bir edilmiş durumda. Siyasi çözüme olan inançları yok olmaya başladı."

 

Guterres, Hamas'ın, İsraillilere yönelik saldırılarının "Filistin halkını toplu cezalandırmayı meşru kılamayacağını" belirterek, "Savaşların bile kuralları vardır." demişti.

 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Avrupa Birliği (AB) ülkelerini İsrail'e destek vermeye davet etti.

Scholz, Belçika'nın başkenti Brüksel'de AB Liderler Zirvesi için AB Konseyi binasına girişinde gazetecilere açıklama yaptı.

 

"Şimdi konu, Hamas'ın korkunç saldırısına karşı kendi ülkesini savunan İsrail'i desteklediğimizi bir kez daha açıkça ifade etmemizdir." diyen Scholz, tüm esirlerin serbest bırakılması ve Gazze'deki insanlara insani destek verilmesi için çaba sarf edeceklerini söyledi.

Çifte vatandaşlar ve uluslararası kuruluşların çalışanları gibi kişilerin Gazze'den ayrılmak istediğinde bunu yapabilmelerinin sağlanması gerektiğini dile getiren Scholz, "Tüm bunlar bizim taleplerimizdir. Hem de İsrail'in. Bunun bir şekilde gerçekleşmesi mümkün olmalıdır. Bu bizim, ABD'nin ve başkalarının sahip olduğu bir tutumdur." dedi.

Başbakan Scholz, çatışmanın bölgede büyümesini önlemek için her şeyin yapılması gerektiğini vurgulayarak, "Kuzeyde Hizbullah'ın kendi faaliyetleriyle savaşa girmesi ya da İran ve vekillerinin bir şekilde müdahale etmeye çalışması olmamalı." ifadesini kullandı.

 

Bir gazetecinin "Sizce İsrail Hamas'ı yok etmek için ne kadar ileri gidebilir?" şeklindeki sorusuna Scholz, İsrail'in kendisini yönlendiren insani ilkelere sahip demokratik bir devlet olduğunu savunarak, bundan dolayı İsrail ordusunun da yaptığı şeylerde uluslararası hukuktan kaynaklanan kurallara riayet edeceğinden emin olunabileceğini, bu konuda hiçbir şüphe duymadığını kaydetti.

Ukrayna-Rusya Savaşı'nın da zirvede ele alınacağını ve önemli rol oynayacağını aktaran Scholz, Avrupa'nın, bağımsızlık ve toprak bütünlüğü mücadelesinde Ukrayna'nın yanında olduğunu söyledi.