Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Avrupa Birliği Ticaret Odası, yayımladığı yıllık pozisyon raporunda esnek olamayan Kovid-19 politikasındaki ısrarın, sanayi ve ticaretin siyasileştirilmesinin ve Batı ile artan jeopolitik gerilimlerin iş ortamını olumsuz etkilediğine işaret etti
 

PEKİN (AA) - Çin'deki Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden iş insanları ve yatırımcılar, Pekin yönetiminin, artan ekonomik zorluklar ve jeopolitik gerilimlere karşı, reform programından uzaklaştığından yakındı.

 

Çin'deki Avrupa Birliği Ticaret Odasının yayımladığı yıllık pozisyon raporunda, hükümete, Çin'in ekonomik büyümesine ve istikrarına katkı sağlayan, büyük miktarda yabancı doğrudan yatırımı çekmesini sağlayan, başarısı kanıtlanmış pragmatik reformlara geri dönülmesi çağrısı yaptı.

Raporda devlete ait işletmelere tanınan ayrıcalıkların ve sanayi ile ticaretin siyasileştirilmesinin Çin'in yatırım merkezi konumunu erozyona uğrattığı ve şirketlerin ülkeyi giderek daha az güvenilir, öngörülebilir ve etkin değerlendirdiğine değinildi.

Batı ile artan jeopolitik gerilimler nedeniyle geleceğin belirsiz görüldüğüne dikkat çekilen raporda, "Artık ideoloji, ekonomiye üstün geliyor." ifadesine yer verildi.

 

Raporda, Çin'in salgının ardından 2020'de diğer ülkelerden daha hızlı bir toparlanma sergilediği, yatırımlar açısından güvenli liman olarak görüldüğü, fakat son 1 yılda esnek olmayan Kovid-19 politikasındaki ısrarın işletmelerin faaliyetlerinde benzeri görülmeyen aksaklıklara yol açtığı, bu durumun mevcut zorlukları artırdığı kaydedildi.

Değişen siyasi ortam nedeniyle son 4 yılda Avrupa'dan gelen doğrudan yatırımların büyük bölümünün yalnızca birkaç büyük şirket tarafından yapıldığına işaret edilen raporda, diğer şirketlerin Çin'de faaliyetlerini "bekleyelim ve görelim" mantığında ilerlettikleri ve yatırımlarını belirsizliğin daha az olduğu alternatif piyasalara yönlendirmeyi düşündükleri aktarıldı.

Raporda, AB Ticaret Odasının kapsamlı piyasa reformlarını, Çin'in ekonomik potansiyelini gerçekleştirmesi ve yatırımcı güvenini hızla yeniden tesis edebilmesi için en etkili yol olarak gördüğü belirtildi.

 

Oda Başkanı Jörg Wuttke, Avrupalı şirketlerin iş dünyasında şeffaflık aradığını, Çin'deki faaliyetlerini AB ve ABD'deki yeni politikalar ve tedarik zinciri düzenlemeleriyle uyumlulaştırma zorunluluğuyla karşı karşıya kaldıklarını belirtti.

Wuttke, "Avrupalı şirketler hala Çin'in ekonomik kalkınmasına katkıya bulunmayı istiyor fakat Çin kapılarını kapalı tuttukça ve şirketlerin siyasi, ekonomik ve itibara yönelik risk algısı sürdükçe yatırımların sürmesi olanaklı değil." ifadesini kullandı.

Çin, Kovid-19'a karşı, vakaları ortaya çıktığı yerde bastırmayı ve bulaş zincirini kesmeyi hedefleyen "sıfır vaka" stratejisini uyguluyor.

 

Strateji, karantina, seyahat kısıtlamaları, toplu testler, imalat, ticaret ve hizmet sektöründeki işletmelerin faaliyetlerinin kısıtlanması gibi katı ve geniş ölçekli tedbirleri gerektiriyor. Tedbirler vatandaşların günlük yaşamına ve kişisel özgürlüklerine müdahalenin yanı sıra ekonomik maliyetleri açısından da tartışmalara yol açıyor.

Öte yandan Çin'in egemenlik ihtilafı içinde olduğu Tayvan ile bağlantılı diplomatik ve askeri gerilimlerin artması, bölgedeki durumun Ukrayna krizine benzer bir jeopolitik saflaşmaya dönüşmesi ihtimali Avrupalı yatırımcıların risk algısını artırıyor.

UID Başkanı Köksal Kuş Ayhaber’e yaptığı açıklamalarda Almanya’da yaşayan Türk Gençleri’nin mutlaka bir mesleği en iyi şekilde öğrenerek yarınlarını bugünden yakalamaları gerekli“ dedi.

 

Almanya Türkleri arasında eğitim amaçlı çalışmalara verdiği önem ile tanınan UID Başkanı Köksal Kuş, “Dördüncü neslin başarılarının konuşulmaya başlandığı Almanya’da Türk Gençleri‘nin başarısından bahsedilmesinden elbette çok memnunuz. Dedeleri işçi olarak bu ülkeye gelen bir toplumun birçok konuda geç ileri çıkabildiğini hepimiz kabul etmeliyiz. Ancak geleceğini bu günden plalanlamak isteyen genç lerimiz de bu konuyu ciddiye alarak ideallerindeki bir mesleği en güzel şekilde öğrenmeleri gererekmektedir” dedi.

 

Hangi meslek olursa olsun, özellikle kendi istedikleri alanda mutlaka başarıyı yakalaması gereken genç nesile konuşan UID Başkanı Köksal Kuş, “Gelecekte Almanya, Türkiye veya dünyanın neresinde yaşarsanız yaşayın eğitim çok önemlidir. Gerek şahsen gerekse başkanı olduğum UID olarak öyzellikle mesleki eğitime önem veriyor ve gençlerimizin mutlaka mesleki eğitim veya üniversite dioplomasına mutlaka sahip olmalarını istiyoruz.” şeklinde açıklamalarda bulundu.

 

UID Başkanı Köksal Kuş mesleki eğitime verdiği önem ve gençlere yönelik motive edici açıklamaları ile ismi öne çıkan başarılı bir sivil toplum örgütü lideri olarak biliniyor.

Bayerns Innenminister Joachim Herrmann veröffentlicht Ergebnis der Schwerpunktkontrollen zum Schuljahresbeginn: Mehr als 1.600 Gurtmuffel und ungesicherte Kinder - 2021 deutlich mehr nicht angeschnallte Verkehrstote - Angurten rettet Leben.

 

Insgesamt 1.194 Gurtmuffel und 417 unzureichend gesicherte Kinder hat die Bayerische Polizei bei viertägigen Schwerpunktkontrollen zum Schuljahresbeginn erwischt. Im Vorjahr waren es unwesentlich weniger (2021: 1.568; 2022: 1.611). Bayerns Innenminister Joachim Herrmann ist mit der 'Gurtmoral' der Autofahrer nicht zufrieden: "Das ist lebensgefährlich, nicht angegurtet unterwegs zu sein, gerade auch auf Kurzstrecken." Als absolut unverantwortlich bezeichnete der Innenminister, wenn Eltern ihre Kinder im Auto nicht richtig sichern. "Selbst bei niedrigen Geschwindigkeiten drohen bei einem Verkehrsunfall oder beim abrupten starken Bremsen schlimme Verletzungen", warnte Herrmann. "Angurten rettet Leben!"

 

Laut Herrmann kamen 2021 auf Bayerns Straßen 60 Menschen ums Leben, die nicht ordnungsgemäß gesichert waren, darunter ein Kind, eine deutliche Steigerung im Vergleich zum Vorjahr (2020: 45, darunter ebenfalls ein Kind). "2021 war mehr als jeder fünfte tödlich verunglückte Autoinsasse nicht angeschnallt", erklärte der Innenminister. "Die Bayerische Polizei wird auch in diesem Jahr Gurtmuffel konsequent aus dem Verkehr ziehen." Allein im vergangenen Jahr hat die Bayerische Polizei rund 32.000 Verstöße gegen die Gurtpflicht geahndet.

 
BİREŞMİŞ MİLLETLER (AA) - Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Ukrayna Başbakanı Denis Şmıgal ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin eşi Olena Zelenska ile görüştü.

BM 77. Genel Kurulu Görüşmeleri kapsamında Guterres ile bir araya gelen Ukrayna Başbakanı Şmıgal'a New York'ta Zelenskiy'nin eşi Olena Zelenska da eşlik etti.

 

BM Genel Sekter Sözcülüğünden yapılan açıklamada, görüşmede Ukrayna'daki savaşın insani durum, insan hakları ve nükleer güvenliğe etkileri ele alındı.

Olena Zelenska ise görüşmede Ukraynalı kadınların ve çocukların korunmasının önemine vurgu yaptı.

 

Görüşmede Rusya ile varılan tahıl anlaşmasının uygulanması ve küresel gıda güvenliğinin önlenmesi de ele alındı.

Şmıgal, görüşme sonrası Zelenskiy'nin eşi Olena Zelenska ile BM binasından ayrılırken, AA muhabirinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya ve Ukrayna'nın 200 kişiyi esir takası yapacağı yönünde anlaştığı açıklaması ve takasın ne zaman olacağı yönündeki sorusunu yanıtsız bıraktı.

MOSKOVA (AA) – Rusya'nın en büyük petrol şirketi Rosneft, Alman hükümetinin ülkedeki Rosneft iştiraklerine el koymasının yasa dışı bir adım olduğunu ve varlıklarını korumak için adımlar atacağını bildirdi.

Rosneft'ten yapılan açıklamada, Almanya'nın Rosneft'in ülkedeki üç petrol rafinerisi dahil tüm varlıklarını işleten Rosneft Almanya'ya kayyum atama kararına tepki gösterildi.

 

Bunun "beklenmedik ve ABD politikası doğrultusunda alınan" bir karar olduğunun belirtildiği açıklamada, "Bu karar yasa dışıdır ve Avrupa Birliği yaptırımlarının, Alman ve Polonyalı düzenleyicilerin varlıklara el koymak amacıyla kasıtlı olarak yarattıkları bir durumun sonucudur." ifadesine yer verildi.

Rosneft'in Almanya'daki petrol rafinerisi yatırımlarının 4,6 milyar avroyu geçtiği bilgisine yer verilen açıklamada, "Rosneft, mahkemeye gitmek de dahil olmak üzere hissedarları korumak için mümkün olan tüm önlemleri alacaktır." denildi.

Açıklamada, şirketin sorunların çözümü için Almanya'daki ilgili kurumlarla müzakere yapmaya da hazır olduğu belirtildi.

 

Alman hükümeti, ülkedeki enerji krizini gerekçe göstererek Rosneft'in ülkedeki iştiraki Rosneft Almanya'ya dün kayyum atamıştı.

Am Landratsamt Kelheim erhielten vor kurzem fünf junge Nachwuchs-Beamte ihre Ernennung zu Beamten auf Lebenszeit. Landrat Martin Neumeyer konnte hierfür die jeweiligen Ernennungsurkunden aushändigen.

 

„Das Landratsamt Kelheim ist ein Arbeitgeber mit vielseitigen und interessanten Aufgabengebieten. Zudem bieten wir unseren Mitarbeiterinnen und Mitarbeitern zahlreiche Aufstiegsmöglichkeiten, wie zum Beispiel ein duales Studium. Ich gratuliere im Namen des Landkreises Kelheim zur Ernennung Beamte auf Lebenszeit und möchte mich an dieser Stelle für das Engagement bedanken“, so Landrat Martin Neumeyer.

 

Der Gratulation schlossen sich der Geschäftsleiter Sebastian Post, der Personalleiter Erwin Ranftl, der Personalratsvorsitzende Wolfgang Burger sowie die jeweiligen Sachgebietsleiter an.

Am Landratsamt Kelheim erhielten vor kurzem fünf junge Nachwuchs-Beamte ihre Ernennung zu Beamten auf Lebenszeit. Landrat Martin Neumeyer konnte hierfür die jeweiligen Ernennungsurkunden aushändigen.

 

„Das Landratsamt Kelheim ist ein Arbeitgeber mit vielseitigen und interessanten Aufgabengebieten. Zudem bieten wir unseren Mitarbeiterinnen und Mitarbeitern zahlreiche Aufstiegsmöglichkeiten, wie zum Beispiel ein duales Studium. Ich gratuliere im Namen des Landkreises Kelheim zur Ernennung Beamte auf Lebenszeit und möchte mich an dieser Stelle für das Engagement bedanken“, so Landrat Martin Neumeyer.

 

Der Gratulation schlossen sich der Geschäftsleiter Sebastian Post, der Personalleiter Erwin Ranftl, der Personalratsvorsitzende Wolfgang Burger sowie die jeweiligen Sachgebietsleiter an.

Würzburg Stadt und Landkreis möchten „Bildungsregion in Bayern“ werden, wie auch „Digitale Bildungsregion in Bayern“ - zusammengefasst unter dem Titel „Bildungsregion stadt.land.wü.“. Jeder kann an dem Beteiligungsprozess teilnehmen, der Bildung in die Zukunft hineindenkt und Empfehlungen entwickeln möchte. In sechs Arbeitskreisen engagieren sich derzeit alle Interessierten an der Entwicklung von Ideen für die Weiterentwicklung der Bildungslandschaft vor Ort.

 

Bei Säule 3 „Bildungsgerechtigkeit“ wurde beim letzten Mal der Schwerpunkt „Inklusion“ bearbeitet und die Frage erörtert, inwieweit eine höhere Akzeptanz für Kinder und Jugendliche mit Förderbedarfen geschaffen werden kann. Es braucht eine gesellschaftliche Offenheit, was in der Konsequenz auch Barrierefreiheit auf allen Ebenen in den allgemeinbildenden Schulen und den Bildungspartnern bedeutet. Bei der Erhöhung von Akzeptanz spielt die außerschulische Bildungsarbeit eine entscheidende Rolle. Hier wird Begegnung und Austausch zwischen Menschen mit und ohne Förderbedarf ermöglicht. Der nächste Termin zu den Schwerpunkten „Inklusion“ und „Integration“ findet statt am Dienstag, 27. September, um 15:30 Uhr in der Christophorus-Schule.

 

Die Initiative „Bildungsregionen in Bayern“ hat das Bayerische Kultusministerium entwickelt. Direkt vor Ort sollen Arbeitskreise mit allen Beteiligten den Weg bereiten, die Qualität der Bildung weiter zu verbessern. Am Ende des Prozesses winkt das Siegel „Bildungsregion in Bayern“. Wer sich an der Erarbeitung des Gesamtkonzepts in Arbeitskreisen beteiligen möchte, kann sich anmelden über die Homepage www.stadt-land-wue.de/bildungsregion. Dort sind alle Termine und Schwerpunktthemen einsehbar. Die Mitarbeit ist flexibel und auch ohne Teilnahme an vorigen oder späteren Terminen möglich.

Urteil des Europäischen Gerichtshofs zur Verkehrsdatenspeicherung in Deutschland - Bayerns Justizminister Eisenreich und Innenminister Herrmann: Bundesregierung muss die Verkehrsdatenspeicherung zeitnah wiederbeleben - Thema der Innen- und Justizministerkonferenz

 

Der Europäische Gerichtshof (EuGH) hat heute (20. September) in Luxemburg die allgemeine und unterschiedslose Verkehrsdatenspeicherung zwar grundsätzlich für unzulässig erklärt, aber in seinem Urteil begrenzte Spielräume für die Verkehrsdatenspeicherung insbesondere von IP-Adressen zugelassen. Unter anderem kann zum Schutz nationaler Sicherheit, der Bekämpfung schwerer Kriminalität und der Verhütung schwerer Bedrohungen der öffentlichen Sicherheit eine allgemeine und unterschiedslose Speicherung von IP-Adressen, die einer Quelle zugeordnet werden können, erfolgen. Die Bundesregierung ist nun gefordert, in diesem Rahmen die Verkehrsdatenspeicherung zeitnah wiederzubeleben. Bayerns Justizminister Georg Eisenreich: "Die vom EuGH eingeräumten Spielräume für die Verkehrsdatenspeicherung insbesondere von IP-Adressen müssen vor allem zum Schutz der Kinder vor schweren Verbrechen genutzt werden. Gerade der Kampf gegen Kinderpornografie und sexuellen Kindesmissbrauch zeigt: Fehlende Verkehrsdatenspeicherung kann verhindern, dass wir Straftaten aufklären und gegebenenfalls noch laufenden Kindesmissbrauch stoppen können. Jeder Fall, der nicht aufgeklärt und gestoppt werden kann, ist einer zu viel. Auch die Bundesinnenministerin hat gerade öffentlich erklärt, seit der Aussetzung der Verkehrsdatenspeicherung würden dem Staat viele pädophile Täter 'durch die Lappen' gehen." Bayerns Innenminister Joachim Herrmann unterstrich: "Ideologisch übertriebener Datenschutz wäre falsch verstandener Täterschutz. Das darf sich ein Rechtsstaat nicht leisten. Unsere Ermittler von Polizei und Justiz brauchen zur Bekämpfung bestimmter schwerer Straftaten unbedingt Verkehrsdaten wie IP-Adressen." 

 

Die Verkehrsdatenspeicherung liegt aufgrund einer Entscheidung der Bundesnetzagentur im Jahr 2017 auf Eis. Nach Medienberichten plant der Bundesjustizminister, die Verkehrsdatenspeicherung endgültig aus dem Gesetz zu streichen. Eisenreich: "Es ist völlig unverständlich, dass Strafverfolger beispielsweise Hinweise auf Kindesmissbrauch aus den USA nicht weiterverfolgen können, weil in Deutschland keine IP-Adressen mehr gespeichert sind. Auch bei der Verfolgung von Terroristen, Waffenschiebern und Drogenhändlern sind IP-Adressen oftmals die wichtigste oder sogar die einzige Spur. Der Bundesjustizminister darf unsere Strafverfolger nicht im Kampf gegen schwerste Verbrechen ausbremsen." Innenminister Herrmann kündigte an, die Auswirkungen des heutigen EUGH-Urteils auf die Möglichkeiten der Verkehrsdatenspeicherung in Deutschland bei der gemeinsamen Sitzung der deutschen Innenminister und Justizminister am 27. September in München zu behandeln: "Ein Schwerpunkt unserer gemeinsamen Tagung wird die verstärkte Bekämpfung von Kinderpornografie und Kindesmissbrauch sein. Dafür ist die Verkehrsdatenspeicherung unverzichtbar." Herrmann ist heuer der Vorsitzende der Innenministerkonferenz, Eisenreich der Vorsitzende der Justizministerkonferenz.

 

Bei der Verkehrsdatenspeicherung geht es nicht um die Speicherung von Inhalten, sondern um die Speicherung von Verbindungsdaten, also insbesondere auch um die Zuordnung von IP-Adressen zu Personen. Eisenreich: "Ich will weder den gläsernen Bürger noch einen Überwachungsstaat. Aber bei schweren Straftaten brauchen unsere Ermittler zeitlich befristeten Zugriff jedenfalls auf die IP-Adressen."

 

Bundesjustizminister Buschmann hingegen hält "Quick-Freeze" für eine bessere und bürgerrechtsfreundliche Alternative. Bei diesem Verfahren werden die Verkehrsdaten direkt nach der Entdeckung der Tat eingefroren. Die Minister Eisenreich und Herrmann warnen: "Quick Freeze ist kein Gewinn für die Sicherheit. Es ermöglicht erst die Sicherung von Daten, nachdem die Straftat den Behörden bereits bekannt geworden ist. Wenn die 'Quick-Freeze'-Anordnung erfolgen kann, sind aber die Verbindungsdaten in der Regel längst gelöscht. Dann bleibt nichts zum Einfrieren und die Zuordnung von IP-Adressen zu konkreten Personen ist dann nicht mehr möglich."

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığınca "Türk Soylu" statüsüne dahil edilen Kırım Tatar Türkleri, süresiz ikamet izni için "e-ikamet.goc.gov.tr" internet adresinden randevu aldıktan sonra il göç idaresi müdürlüklerine başvuru yapabilecek.

 
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığınca, Ahıska, Uygur, Bulgaristan ve Yunanistan Türklerinin sahip olduğu "Türk Soylu" statüsüne dahil edilen Kırım Tatar Türklerine uzun dönem ikamet izni verilmeye başlandı.

AA muhabirinin Göç İdaresi Başkanlığından aldığı bilgiye göre, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Haziran 2022'de yaptığı açıklama üzerine Kırım Tatar Türklerine de uzun dönem ikamet izni verilmesine ilişkin çalışmalar başlatıldı.

Türk vatandaşı olmayan bir kişinin uzun dönem ikamet izni alabilmesi için 8 yıl kesintisiz Türkiye'de ikamet etme şartı aranırken, 15 Şubat 2017 tarihli Göç Politikaları Kurulu kararı doğrultusunda Bulgaristan, Yunanistan, Ahıska ve Uygur Türklerine söz konusu süre şartı aranmaksızın uzun dönem ikamet izni verilebiliyor.

Bu çerçevede Göç İdaresi Başkanlığı, Kırım Tatarı Türklerine verilecek yeni statüyle ilgili çalışmaları tamamladı. Ahıska, Uygur, Bulgaristan ve Yunanistan Türklerinin sahip olduğu "Türk Soylu" statüsüne Kırım Tatarları da dahil edildi.

 

"Türkiye'de 8 yıl kesintisiz ikamet şartı aranmayacak"

Böylece Kırım Tatar Türklerine de Türkiye'de 8 yıl kesintisiz ikamet etme şartı aranmaksızın "süresiz kalış hakkı" tanıyan uzun dönem ikamet izni düzenlenmesine ilişkin uygulama ağustos ayı itibarıyla başlatıldı.

Türkiye'ye gelen Kırım Tatar Türklerinin gerekli şartları taşıması ve uygun görülmesi durumunda uzun dönem ikamet iznine sahip olabilecek.

Bu haktan yararlanmak isteyenler, "e-ikamet.goc.gov.tr" adresinden randevu aldıktan sonra istenilen belgelerle il göç idaresi müdürlüklerine başvuru yapabilecek.

 

Türk soylularda uzun dönem ikamet izni bulunanların oranı yüzde 75

Başkanlık verilerine göre, Türkiye'de ikamet izni ile kalan yabancıların sadece yüzde 5'i uzun dönem ikamet iznine sahip iken, Türk soyluların yüzde 75'inde uzun dönem ikamet izni bulunuyor.

Bugüne kadar 57 bin 56 Bulgaristan, Yunanistan, Uygur ve Ahıska Türküne uzun dönem ikamet izni verildi. Uzun dönem ikamet izni tercih etmeyenlere ise kısa dönem, aile, öğrenci ve insani ikamet izni düzenlendi.

 

"Türk Soylular Özel Ofisi" hizmet veriyor

Göç İdaresi Başkanlığı bünyesinde kurulan Türk ve Akraba Toplulukları Dairesi Başkanlığınca Türkiye'de bulunan Türk soylulara yönelik çalışmalar yapılıyor. Bu sayede Türk soyluların işlemlerinde etkinlik, uygulamaların belirli standartta yürütülmesi ve uzmanlık sağlanması amaçlanıyor.

Türk soyluların yoğun olarak yaşadığı illerde iş ve işlemler, "Türk Soylular Özel Ofisi" ile oluşturulan çalışma grup başkanlıkları aracılığıyla yürütülüyor.

Başkanlık, "kendilerini evlerinde hissettirecek kamu hizmeti" anlayışla yaklaştığı Türk soylulara ve akraba topluluklara "Turkuaz renkli ikamet izni kartı" da hazırlıyor. Turkuaz kart sahipleri, ikamet izni harç bedelinden muaf tutuluyor.

 

Savaş mağduru 2 bin 804 Türk soylu merkezlerde misafir ediliyor

Ukrayna-Rusya savaşından etkilenen savaş mağduru Türk soylu 4 bin 296 kişiye Türkiye yardım elini uzattı. Bu kapsamda 409'u Kırım Tatar ve 2 bin 395'i Ahıska Türkü olmak üzere 2 bin 804 kişi 5 ildeki merkezlerde ağırlanıyor. Merkezlerde sağlık, psikolog, savaş mağduru çocuklara aktivite ve eğitim gibi hizmetler veriliyor.

Ayrıca Türk soylulara yönelik yasal statülerinde sağlanan istisnai vatandaşlık kapsamında, 2002 yılı sonrasında 101 bin 995 Ahıska Türkü ve 6 bin 787 Uygur Türkü, Türk vatandaşı oldu.

 

Kaynak: SDE, AA